Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 AĞUSTOS 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Nefer Ahmet Mete Apak: ‘‘Lübnan’a asker gönderirken terzi parasıyla Amerika’da Harvard’ı bitirip Dünya Bankası’nda fuzuluşagil işler yapan mahdum beyi de unutmasın!’’ Ya ğ m u r E k i m Kuş gribi kapıdaymış... ‘‘Turizm çift taraflı zatürree oldu demektir!’’ İNŞAAT Mühendisleri Odası Kayseri Şubesi’nin eski başkanı Kamil Kundakçıoğlu’nun AKP’li Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’ye açık mektubudur: ‘‘Kayseri’ye hizmet edeceğim diye hayatınızın en büyük hatasını yaptınız, halen de yanlış yapmaya devam ediyorsunuz. 2005 yılının sonuna doğru görülmemiş bir acelecilikle, Sıvas Caddesi’ni ve Mustafa Kemal Paşa Bulvarı’nı tamamen trafiğe kapatarak işe başladınız. Hızlı tramvay, raylı sistem diyerek Kayseri’nin en güzel bulvarlarından biri olan 50 yıl önce yapılmış 50 metre genişlikteki yolun ortasındaki ve iki yanındaki ağaçları kestiniz. Sıvas Caddesi’ni tanınmaz hale getirdiniz; tüyleri yolunmuş tavuğa benzettiniz. Ortada boydan boya çukurlar açtınız, lüzumsuz dehlizler, labirentler yaptınız. Halk nereye nasıl gideceğinin şaşkınlığı içinde. BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Barzani PKK’yi uyarmış. Herhalde, ‘uyanık ol’ demiştir! Balık Cengizhan Cengiz: ‘‘PKK, Bekaa Vadisi’nde konuşlandığında Lübnan’a asker göndermeyi düşünmüyoruz da Batı’nın çıkarı söz konusu olunca balıklama atlıyoruz.’’ Şimdi üç parçaya ayırarak asfaltladığınız yolları trafiğe açtınız. Taşıtlar 120 kilometre süratle otoyolda gibi seyrediyor. Denetim yok. Ölümlü trafik kazaları olduğundan herhalde haberdarsınız. Şu anda Sıvas Caddesi’nde bir faaliyette bulunmadığınıza göre, bir bocalama durumunda olduğunuz söyleniyor. Hatta halk bu işe başladığınıza pişman olduğunuzu konuşuyor. Ne mutlu! Zararın neresinden dönersen kârdır derler. Aslında gerek Sıvas Caddesi’ni gerekse Mustafa Kemal Paşa Bulvarı’nı bu derece allak bullak edecek bir trafik problemi yoktu. Diyelim ki gerçekten böyle bir problem vardı ve bunun çaresi de raylı sistemi getirmekti. Sıvas Caddesi bir anayoldur. Bu caddeyi ne diye bozuyorsunuz? Sizin Kayseri raylı vasıtanız (her ne ise) bir taraf kaldırım kenarından gidiş ve diğer taraf kaldırım kenarından dönüş şeklinde ve muhakkak surette hemzemin olarak yapılmalıydı. Böylece, anayol hiçbir şekilde bozulmamış olacaktı. Oysa siz Sıvas Caddesi’ni inmeli çıkmalı bir hale getirdiniz. Raylı sisteminiz, yolun ortasına açılan çukurdan geçiyor ve yolu boydan boya korkuluklarla ikiye bölüyorsunuz. Yani açıkçası eğer bu işte ısrar ederseniz bir ‘demir perde’ ile Kayseri’yi Güney Kayseri ve Kuzey Kayseri diye ortasından ikiye bölmüş olacaksınız. Doğu BerlinBatı Berlin gibi. Böyle bir bölme işlemine hakkınız da yoktur yetkiniz de. Şimdi durup dururken bu adam da neyin nesidir diyebilirsiniz. Ömrünü bu şehirde geçiren ve 51 yıl meslek hayatı olan, bu şehrin evladı bir mühendisim. Hayırlı işler yapmanız en samimi dileğimdir.’’ Antalya’nın Kaşıkçı Elması Antalya Belek’te, 1300 dönüm arazi üzerinde, 2 adet 18 delikli golf sahası, spa, otelcilik adına bir ‘‘Kaşıkçı Elması’’ Kempinski Otel. Antalya’da hani turizm patlaması var deniyor ya! Turizm alanları ile ikinci konutların iç içe geçmişliği, köylü geleneğinin yüze vurduğu, ne idüğü belli olmayan yapılaşmanın içinde bir ‘‘gonca gül’’ ya da ‘‘ayçiçeği’’ gibi, farklı, özgün bir mekân. Doğayla barışık, yeşili ve Akdeniz bitkisini ezmeden, sanki gökyüzünden süzülüp gelerek narin bir gelin gibi yerini almış. 18 villa ve 157 odalı otel, 3600 metrekare spa, thalasso ve 2500 metrekare devasa bir havuz. Selçuklu arkadlarından geçip havuzun üzerine kurulmuş ahşap köprüleri aşarak Akdeniz’in serin sularına varmak. Dönüp spor merkezinde kendinize uygun bulduğunuz aletlerde spor yapmak ya da geçip havuz içinde barda, dilediğin kokteylden tatmak... Yine içeride iki kapalı havuz; biri deniz suyundan, öteki normal sudan. Dört ayrı mutfaktan bütün Akdeniz tatları. Alışveriş merkezi, barlarıyla ayrı bir dünya. Otel çalışanları, turizm tanıtma broşüründen çıkmış gibi. Hepsi güler yüzlü ve hizmet aşkıyla dolu. Rüya gibi dedikleri şey bu olsa gerek! SESSİZ SEDASIZ (!) İstanbul’da semt adları değişiyor! İSTANBUL’DA belediyenin cadde, sokak ve meydan adlarını değiştirme operasyonuna Akif Kökçe ‘‘semtleri’’ de kapsayacak şekilde katkıda bulunmak istiyor. Teklifleri kabul buyurula: Acıbadem: Hacıadem. Aksaray: AKPsaray. Arnavutköy: Arapköy. Ataköy: Adakköy. Avcılar: Hacılar. Ayşekadın: Türbanlı Ayşe Kadın. Bağlarbaşı: Bağlabaşını. Bakırköy: Bakirköy. Bebek: Nurtopu. Beyoğlu: Yobazoğlu. Çarşamba: Cuma. Doğancılar: Erdoğancılar. Esenler: Erenler. Etiler: Emeviler. Etyemez: Domuzetiyemez. Fatih: Vahdettin. Feneryolu: Ampulyolu. Fındıklı: Zındıklı. Galata: GalataPort. Habipler: İmamhatipliler. Harbiye: Takıyye. Harem: Namahrem. Haydarpaşa: Haşama. İkitelli: İkifesli. Kandilli: Ampullü. Kartal: Deve. Kurtuluş: Kurtuluş İslam’da. Kasımpaşa: Tayyippaşa. Kızıltoprak: Yeşiltoprak. Laleli: Fesleğen. Mahmutpaşa: Mahmuthoca. Mecidiyeköy: Dolarköy. Merter: Mehter. Moda: Tesettür. Nişantaşı: Nurtaşı. Okmeydanı: Recmmeydanı. Pangaltı: Finans Kurumu Altı. Paşabahçe: Hocabahçe. Paşalimanı: Paşa Port. Salıpazarı: Cumapazarı. Sarıgazi: Sarıklıgazi. Selamsız: Selamünaleykümlü. Sultanbeyli: Şeriatbelli. Tarabya: Takunya. Tarlabaşı: Açmabaşı. Ulus: Ümmet. Unkapanı: Unakıtanı. Ümraniye: Ümmetçiye. Yedikule: Seven Towers. Zeytinburnu: Hurmaburnu. behicak?yahoo.com.tr Ahmet Önen: ‘‘Avrupa’da sanatçılar için uygulanan sokakların trafiğe kapatılmasının benzeri, Ankara’da İsrail ve ABD elçilerinin bulunduğu sokaklara uygulanıyor. Amaç ikisinde de aynı: Rahat çalışabilmek!’’ Rahatlık Kempinski Otel’in mimari kimliği Selçuklu mimarisi esas alınmış. Bütün otel taş kaplama. Bir anda kendinizi Kayseri’de ya da Sıvas’ta sanıyorsunuz. Selçuklu hanları Akdeniz’in serin sularına taşınmış sanki. Giriş kapısı 18 metre. Beyşehir’deki Selçuklu’dan kalma Eşrefoğlu Camii’nin orijinal kapısını bire bir yapmışlar. İki arkad geçişin arasına dar, uzunca bir havuz, büyülemiş otel girişini. Giriş alınlarına Selçuklu amblemi olan kartal işlenmiş. Geçmişten geleceğe 1000 yıllık köprü. Alaaddin Keykubat’ın ruhu, Antalya’nın Belek’inde yeniden şahlanmış! Geçmişten geleceğe uzun ince bir yol bu olsa gerek. ‘‘Ot, kökünün üstünde biter’’ özdeyişi hayat bulmuş. Geleneği modernize ederek, tarihle günümüzü buluşturarak turizme hediye etmişler. Otelin sahibi Ali Akkanat yeniyetme işadamlarımızdan. Tümüyle aklının, emeğinin ürünü. Başkaları gibi yukarıdan beslenmiş, şişirilmiş biri değil. Almanya’da başlamış ticari serüveni; ata yurduna sevgi ve sadakati gereği gelmiş, çok temiz ve başarılı işlere imza atmış bir arkadaşımız. Kempinski Otel projesi hiçbir ticari kaygı taşımadan, hiçbir masraftan kaçmadan, sorunsuz, en iyiyi yapma olarak algılanmalıdır. Turizm Bakanlığı tanıtım faaliyetlerine almalı, bütün görüntülü reklam ürünlerinde bu otele de yer vermelidir. Yüz akı proje olarak değerlendirmeli; hani Nâzım Hikmet’in dediği gibi, ‘‘yüzümü yüzüne dayayasım gelir’’ türünden bir şey. Emeği geçen herkese binlerce teşekkürler. Ülkem adına sevinç ve gurur duydum, umutlandım, yüreklendim. Eline, aklına sağlık Ali Akkanat. Bir Yanıt MERİÇ VELİDEDEOĞLU Cumhuriyet gazetesinde 24 Temmuz günü ‘‘Kadın Araştırmaları Derneği’’nin Lozan’ın 83. yılını kutlayan bir ilanı çıktı. İlanda, Lozan Antlaşması’nın ‘‘laik Türkiye Cumhuriyeti’nin’’ uluslararası varlığının resmi belgesi olduğu vurgulanıyordu. Ertesi gün, 25 Temmuz’da Sabah gazetesindeki köşesinde Emre Aköz, bu ilanı ağır bir dille eleştirerek Lozan’ın ‘‘laik Türkiye Cumhuriyeti’’ olarak kutlanamayacağını yazdı; ‘‘Lozan’ın cumhuriyetle de, laiklikle de bir ilgisi yok’’ diyordu. Kuşkusuz ne katılımcı ülkeler ne de Türkiye Lozan’da cumhuriyetten söz etmişlerdir; ama üç ay sonra ilan edilen cumhuriyet ile ülke ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’’ olarak dünyadaki yerini perçinlemiş ve 83 yıldır Lozan Antlaşması, onun dış dünya karşısında bir tapusu olmuştur, dolayısıyla ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’’ olarak Lozan’ı kutlamaktan daha doğal ne olabilir? Türkiye Cumhuriyeti’nin bir nitemi olan laikliğe gelince; bilindiği gibi bir buçuk milyarlık İslam dünyasında birçok cumhuriyet vardır; bunların bir bölümü cumhuriyetlerinin başına ‘‘İslam’’ belirlemesini koyarak cumhuriyet yönetimlerinin dinsel temelli olduğunu, kısacası ‘‘şeriat’’a dayandığını ortaya koyarlar. Bu cumhuriyetler içinde yalnızca Türkiye Cumhuriyeti yönetimi laiktir, yani o ‘‘laik’’ bir cumhuriyettir, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni her zaman ‘‘laiklik’’le nitelendirmek o denli doğaldır; ‘‘laik Türkiye Cumhuriyeti’’ olarak Lozan’ı kutlamak da. Öte yanda ‘‘Lozan’ın laiklikle ilgisi yok’’ demek, bu konudaki bilisizliğin (cahillik) inanılmaz bir göstergesidir. 84 yıl önce 20 Kasım 1922’de başlamıştır Lozan Konferansı; açılışından yaklaşık on gün sonra, 2 Aralık’tan 30 Aralık tarihine dek bir ay süreyle Konferans’ın temel konusu hemen hemen ‘‘laiklik’’ olmuştur. Adli kapitülasyonların kaldırılması görüşülürken, azınlıklar komisyonunda yabancılara uygulanacak yargı rejimi konuşulurken, laiklik ve Türkiye’nin laikleşmesi konferans masasına yatırılmıştır. İlk olarak baş delegemiz İsmet Paşa, Türkiye’nin 19. yüzyıldan bu yana hukuk reformu yaptığını, dolayısıyla ‘‘hukuk kurumlarımızın tümünün laikleştirilmiş’’ olduğunu ileri sürmüştür (1). Bu konuşmaya özellikle Fransız delegeleri şiddetle karşı çıkmış, ‘‘Tribunaux du Cadı’’ adını verdikleri ‘‘Şeriat Mahkemeleri’’nin görevde olduğunu dile getirmişlerdir. Daha sonraki oturumlarda delegelerimizin ‘‘Türk yasalarının Batı ülkelerinde yürürlükte olan yasalardan alınmış’’ olduğunda direnmesi üzerine, İngiliz delegesi Ryan, ‘‘Yasaların bir bölümünün böyle olduğu doğrudur, ama Mecelle İslama dayanan bir yasadır’’ diyerek yumuşamadıklarını ortaya koydu. Sir H. Rumbold ise Türk yasalarında büyük değişiklikler yapılması, laikleştirilmesi gerektiğini, bunlar gerçekleşinceye dek Türk mahkemelerinde azınlıklar yargılanırken yabancı yargıçların görevlendirilmesini istedi (2). Bu görevlendirme beş yıl sürecekti; konu Lozan Antlaşması’nın metninde de yer aldı; 11 no’lu ek protokolde Türkiye’nin yargı reformuyla laik yasalar oluşturacağına yer verildi. Türk hükümeti kendine güveniyordu, çalışmalara çoktan başlamıştı; cumhuriyet ilan edilir edilmez, Adalet Bakanı Seyyit Bey, hemen bir Yurttaşlar Yasası (Medeni Kanun) tasarısı hazırladı. Tasarının yer yer laik görünümü olmasına karşın, temelinin kimi şeriat öğelerine dayanması, Meclis’çe reddedilmesine neden olur. Bilindiği gibi 1926’da tümüyle laik yapıdaki Yurttaşlar Yasası kabul edilir, böylece Türkiye, Lozan’ın koşulundan, yani beş yıldan daha önce, laik yaşam uygulamasına geçer. Azınlıkların büyük bölümü kendi istekleriyle bu yasaya bağlanırlar; gerisi bilinir, laik yapıyı doruğa çıkarmak için gerekenler yapılır. Evet, ‘‘Lozan’ın laiklikle ilgisi yok’’ savında bulunmak, bilisizliğin en parlak bir örneğidir. (1) Lozan Konferansı, Çev. Seha L. Meray, T:1, C:2, K:1, S:8. (2) Agy, T:1, C:2, K:1, S:103106. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Bir de Antalya’ya nasıl gidilir? Salı günü THY’nin tarifeli seferlerinden saat 17.30’a bilet alırsınız. Havaalanına gidersiniz. O uçuş iptal, saat 19.00’da uçacaksınız. 3 saat havaalanında, Antalya’da turizm patlaması hayali kurarsınız. Dönüşte saat 21.05 uçağına bilet al, bir saat önce havaalanına gel. İçeri girince saat 24.00’te uçabileceğinizi duyursunlar. Yarım saatte bir anons: ‘‘Düden Kafe’de ikrama geliniz!’’ 4 saatte Antalya havaalanında kara düşler kurunuz. THY yöneticilerine ve ilgili bakanlığa uygun bir şekilde teşekkür ve saygılarımı sunuyorum. Uğraşın, az kaldı. THY’yi batırın, sonra da hurda fiyatına, besleme sermayeden birine peşkeş çekersiniz. O da 3 ay sonra ABD’li bir abisine 3 katına satar. Türkiye’de yukarıdan aşağıya doğru sermaye biriktirme metodu işler gider. Sizi Allah’a havale ediyorum. gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 0212 672 71 71 BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek?hotmail.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Ağustos www.mumtazarikan.com BAYBURT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN (AİLE MAHKEMESİ SIFATIYLA) ESAS NO : 2006/336 KARAR NO : 2006/161 Davacı AYŞE ALAY aleyhine mahkememizde açılan Boşanma (Temelden Sarsılma Nedenli Boşanma) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; HÜKÜM: DAVACININ DAVASININ KABULÜ İLE; Erzurum ili Ilıca Mahallesi, Cilt 130, Hane 312’de nüf. kay. 1/1/1960 doğ. Abuzer ve Peruza kızı AYŞE ALAY ile aynı yer nüfusuna kayıtlı 26/10/1964 doğ. Recep Gülpaşa oğlu ALİ PAŞA ALAY’ın BOŞANMALARINA, Tebliğ yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 19/07/2006 Basın: 38276 Dosya No: 2006/225 Tal. Maltepe ilçesi Bağlarbaşı Mahallesi, 2844 ada ,272 parsel sayılı taşınmazda kargir apartman nitelğinde,zemin kat,50/500 arsa paylı,3 bağımsız bölüm no.lu dükkan,aynı yerde kain 2.kat ,50/500 arsa paylı,8 no.lu bağımsız bölümlerin tamamı olup,iş bu taşınmazlar Maltepe İlçesi,Bağlarbaşı Mahallesi,Atatürk Caddesi,Adalı Sokağında 25 kapı numaralı Kurtoğlu Apartmanının bulunduğu yerde olup,3 no.lu dükkanın zemini karo mozaikle kaplı olup,kapı ve camekanı demir doğramalı dükkan takriben 100 m2 saha bulduğu, 2.kat,8 no.lu daire girişte bir hol,balkonlu bir salon,bir mutfak,koridor,üç yatak odası,banyo ve tuvalet mahallerinden ibaret olup,ıslak zeminleri seramikle salon ve odalar ahşap parke ile kaplı olup,dairenin takriben 130 m2 sahalı olduğu tespit edilmiş,dairede doğalgaz yakıtlı kombi kat kaloriferi tesisatı mevcut bulunduğu,bina genelde vasat malzeme ve işçilikle inşa edilmiş,su,elektrik ve doğalgaz tesisatları olup,binanm her türlü Belediye hizmetlerinden istifade eder konumda olduğu tespit edilmiştir. İMAR DURUMU: Belediye imar müdürlüğünden alınan cevabi yazıda 1/1000 ölçekli Maltepe İmar Planında B4 (22x11) (Hl=13.00m.), (H2=0.00k.) ölçülendirilmiş kitlesi belirli blok yapılanma şartlarında ticaret +iskan alanında kalmakta iken 1/5000 ölçekli 16.04.2005 tarihli Maltepe E5 güneyi nazım imar planı kapsamında (TKİ lejantlı) ticaret + konut alanında kaldığı bildirilmiştir. KIYMETİ: Taşınmazın bulunduğu mahallen hali hazır durumu, imar planı yapısı ile civar arsa ve bina alım satım rayiçleri nazara alınarak satışa konu 3 no.lu dükkana 60.000,00 YTL, 8 no.lu meskene ise 140.000,00 YTL değer takdir edilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI: 3 No.lu Dükkanın :1 Satış 08 / 09 / 2006 günü saat: 14.00’ den saat:14.20’ye kadar, 8 No.lu Meskenin yine aynı gün saat 14.30’dan, 14.40 arası Kartal 1 .İcra Müdürlüğünde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklar varsa alacaklı mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 18 / 09 / 2006 günü aynı saatlerde ve aynı yerde ayrı ayrı ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmalarda da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış masraflarını muhammen bedelin %40 geçmesi şartı ile en çok artırana ihale olunur. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20 nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Resmi ihale pulu tapu harç ve masrafları ile KDV alıcı müşteriye aittir.Tellaliye resmi ve Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılara diğer ilgililerin (ilgililer tabirine İrtifak haklan sahipleri de dahildir.) Bu taşınmaz üzerindeki haklarını hususi ile faiz ve masrafa dahil olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu siciliyle sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya belirlenen süre içerisinde ödenmezse İİK.nun 133?ncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %15 faizden alıcı ve kefilleri müteselsilen mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden icra dairelerince tahsil olunacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2004/5315 sayılı dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 21.07.2006 (İİK 126) (*)İlgililer tabirine irtifa hakkı sahipleri dahildir. Basın: 38155 KARTAL 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bisiklet ya1 rışı yapılan pist. 2/ ‘‘İsim 2 ler’’ anlamın 3 da eski sözcük... Tin. 3/ 4 Bir nota... 5 Maksim Gor 6 ki’nin bir ro7 manı... Uzaklık anlatmak 8 ta kullanılan 9 söz. 4/ Ekva1 2 3 4 5 6 7 8 9 tor bölgelerinde ye1 E MM E N T A L tişen bir meyve ağaA K O R cı. 5/ Eski dilde bu 2 Z A A F T E lut... Argoda kaba 3 O M E B R R I Z A saba ve görgüsüz 4 G A R U T K A R S kimseye verilen ad. 5 E 6/ Mısır’da tanınmış 6 L A M İ N A R Y A A V bir arkeolojik alan... 7 İ L İ N E K Öğütülmüş tahıl. 7/ 8 N A N E A S A Rütbesiz asker... 9 Y E R İ NME K Çarşılarda aynı işi yapan esnafın bulunduğu bölüm. 8/ Büyük savaş davulu... Yaz yağmuru. 9/ Bakla, fasulye, bezelye gibi sebzelerde, içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuk... Yer çatlağı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Klasik Türk müziğinde, usullerin uzun süreli bazı vuruşlarının, ritim çalgılarında daha kısa süreli vuruşlara bölünerek çalınması. 2/ Avrupa Uzay Ajansı’nın kısa yazılışı... Afganistan ve Pakistan’da kadınların yüzlerini örtmek için kullandıkları peçe. 3/ Lantanın simgesi... Küçük su kanalı... Karaciğerin salgıladığı acı sıvı. 4/ Eminlik, korkusuzluk... Tatsız tuzsuz yiyecekler için kullanılan sözcük. 5/ Yükselen değerlere karşın toplumun yararını gözeten, soyu tükenmekte olan kişi. 6/ Su geçirmez kumaştan yapılan bir tür spor ceket. 7/ Siper, hendek... En kısa zaman süresi... Dizi, sıra. 8/ Mersin’in bir ilçesi... Çinko. 9/ Küba’nın başkenti. CUMHURİYET 17 K