27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 2006 CUMA 10 DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr Ukrayna Devlet Başkanı Yuşçenko, rakibi Yanukoviç’i başbakanlığa getirmek zorunda kaldı A SKER BASKISI Kriz bitti ama kavga büyüyor HAKAN AKSAY Yuşçenko. MOSKOV A Ukrayna’da 26 Mart ikili seçimlerinden sonra bir türlü kurulamayan koalisyon hükümeti üzerinde dün anlaşmaya varıldı. 1.5 yıl önce büyük umutlarla iktidara gelen sağcı Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko, başkanlık seçimlerindeki rakibi Viktor Yanukoviç’i başbakanlığa getirmek zorunda kaldı. Böylelikle 4 aydır süren krizin sona ermesi şansı doğarken, sağ güçler içinde sert polemikler ve bölünmeler yaşanmaya başlandı. Uzun süre ‘‘turuncu güçler’’ saflarında Yuşçenko’nun yakın müttefiki olan sağın ikinci lideri Yuliya Timoşenko, Devlet Başkanı’nı ‘‘hainlik’’ ile suçlayarak artık ‘‘sert muhalefet yapacaklarını’’ açıkladı. Yuşçenko’nun ? Sağcı Başkan Yuşçenko, parlamento seçimlerinden 4 ay sonra, rakibi Yanukoviç’i başbakanlığa getirdi. ‘‘Turuncu güçler’’in bölünmesine yol açan anlaşmanın unsurları bilinmiyor. Ancak dün önce NATO üyeliği konusunda referanduma gidileceği açıklandı. başında olduğu Bizim Ukrayna hareketinden de bölünme sinyalleri geldi. Bir dönem başbakanlık yapan Timoşenko ile Yuşçenko’nun arasında, siyasi uzmanlarca ‘‘siyasi olmaktan çok, kişisel ve iktidarın nimetlerini paylaşma kavgası’’ olarak açıklanan nedenlerle sorunlar yaşanmıştı. Bu yüzden Yuşçenko, ‘‘turuncu devrim yoldaşı’’ saydığı Timoşenko’nun başbakanlığına uzun süre karşı çıkmıştı. Daha sonra Sosyalist Parti lideri Aleksandr Moroz ile anlaşan bu iki lider, bir koalisyon denemesi yaptıysa da başarılı olamamışlardı. Bu süreçte, iki yıl öncesinin en popüler lideri Yuşçenko’nun yönetimindeki Bizim Ukrayna, kamuoyu desteğini hızla kaybetmiş ve marttaki parlamento seçimlerinde ancak Timoşenko Bloku’nun ardından 3. gelebilmişti. Seçimlerin en büyük galibi ise başkanlık yarışını kaybeden Yanukoviç’in Bölgeler Partisi oldu. Ukrayna’nın NATO’ya girmesine, Rusçanın resmi dil olmaktan çıkarılmasına ve Moskova ile ilişkilerin gerginleştirilmesine karşı olan Yanukoviç, Kasım 2002’den Ocak 2005’e kadar ülkenin başbakanıydı. Moroz son anda fikir değiştirdi Yanukoviç, özellikle ülkenin doğu ve güney bölgelerinden destek alırken, sağcı ve Amerikancı güçler daha çok batıda etkililer. Aynı zamanda parlamento başkanı seçilen Moroz’un son anda fikir değiştirmesiyle Timoşenko hükümeti yerine Yanukoviç hükümetinin kurulması gündeme gelmiş, ama Yuşçenko son ana kadar buna onay vermemişti. Başbakan atanması için 15 günlük anayasal süre, çarşambayı perşembeye bağlayan gece yarısında doldu. Yuşçenko, ya Yanukoviç’e onay vermek ya da parlamentoyu dağıtmak zorundaydı. Olası parlamento seçimlerinde Yuşçenko’nun partisinin kitle desteğini büyük ölçüde kaybetmesi ihtimali vardı. Dün sabaha karşı yapılan açıklamayla Yanukoviç’e başbakanlık yolu açıldı. Yeni hükümette Bölgeler Partisi, Sosyalist Parti ve Komünist Parti’nin yanı sıra büyük ihtimalle Bizim Ukrayna hareketinin de yer alması bekleniyor. Yuşçenko’yla Yanukoviç’in arasındaki anlaşmanın neler içerdiği bilinmiyor. Yalnızca dün, ülkenin NATO’ya üyeliği konusunun referanduma götürüleceği açıklaması yapıldı. Olmert’in sözleri şantaj gibi MAHMUT GÜRER R UMLARLA ASKERİ ANLAŞMA İngiliz Büyükelçi Patey, Bağdat’tan ayrılmadan önce Irak itiraflarını raporlaştırdı Ankara Paris’ten bilgi istedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye, Kıbrıs Rum Kesimi ile Fransa arasındaki askeri anlaşma hazırlığına yönelik engelleme girişimlerini hızlandırdı. Ankara, Fransa Dışişleri Bakanlığı’ndan konuya ilişkin bilgi istedi. Türkiye, Fransa’nın anlaşma konusunda ısrarcı olması durumunda Rum Kesimi’yle kurulacak askeri bir ittifakın Garanti Anlaşmaları’na aykırı olduğu ve ikili ilişkileri doğrudan etkileyeceği yönünde nota verecek. Ankara, Fransa’dan anlaşmaya yönelik bilgi istedi. Bu kapsamda Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği’nin konuyla ilgili olarak Fransız Dışişleri Bakanlığı’ndan bilgi istediği ifade ediliyor. Türkiye’nin gelen bilgiye göre adım atacağı dile getirildi. Eylül ayında resmen imzalanması beklenen anlaşma için Ankara ‘‘anlaşma gündemli resmi toplantılar’’ gerçekleştirildiği zaman Fransa’ya uyarı notası vererek ‘‘Rum Kesimi’nin adanın tamamını temsil etmediğini, ayrıca olası bir anlaşmanın Kıbrıs’ın statüsünü belirleyen Garanti Anlaşmaları’na aykırı olduğunu’’ iletecek. Bunun ardından görüşmeler sürer ise, Türkiye, Fransa’ya ültimatom vererek anlaşmanın imzalanmamasını isteyecek. Türkiye anlaşma kapsamında ayrıca adada askeri üsleri bulunan İngiltere ile de görüşmeyi planlıyor. Anlaşma Baf kentinde bulunan ‘‘Andreas Papandreu Hava Üssü’’nün kullanım hakkının yanı sıra az sayıda da olsa Fransız askerinin adaya konuşlanmasını da öngörüyor. Ayrıca Rum Ulusal Muhafızları’nın da askeri eğitimlerini Fransa’da alacağı kaydediliyor. Rumların şimdiye kadar bu tür bir anlaşma yaptıkları tek ülkenin ise Yunanistan olduğu belirtiliyor. Hava üssünün kullanımı ise anlaşmadaki ‘‘en kritik’’ unsur olarak nitelendiriliyor. Fransa’nın bu üssü Ortadoğu’ya yakınlığı nedeniyle istediği vurgulanıyor. Demokrasi yerine iç savaş Dış Haberler Servisi İngiltere’nin eski Bağdat Büyükelçisi William Patey, Irak’ın istikrarlı bir demokrasi yerine iç savaşa sürüklendiği uyarısında bulundu. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace de “Irak’taki çatışmaların iç savaşa dönüşmesi ihtimali var’’ dedi. Bağdat’taki görevi geçen hafta sona eren Patey, Irak’taki son duruma ilişkin Başbakan Tony Blair’e sunduğu raporda, ‘‘Ufukta demokrasi yerine iç savaş görünüyor’’ ifadesini kullandı. Patey, İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin ele geçirdiği raporunda, mezhep çatışmaları nedeniyle ülkenin parçalanmasından endişe duyduğunu belirtti. ‘‘İç savaş ve Irak’ın bölünme olasılığı bu aşamada, demokrasiye geçiş sürecinden daha başarılı olacak gibi görünüyor’’ diyen Patey, ABD ve İngiltere’nin Irak’ta hayata geçirmeye çalıştığı ‘‘güçlenen, kendisini koruyabilen ve yöneten bir hükümet’’ kurma olasılığının düşük olduğunun altını çizdi. Patey, Irak’taki Şii milislerin, HizbullahLübnan örneğinde olduğu gibi, ‘‘devlet içinde devlet’’ oluşturma çabasında olduklarını kaydetti ve İngiltere’nin soruna yaklaşımını değiştirmediği sürece, Irak’taki gidişatın iç savaşa doğru olduğunu vurguladı. ‘‘Eğer iç savaş ile anarşinin önüne geçmek istiyorsak, Şii lideri Mukteda Sadr’a bağlı Mehdi Ordusu’nun ‘devlet içinde devlet’ oluşturmasını engellemeliyiz’’ diyen Patey, her şeye rağmen Irak’taki durumun umutsuz olmadığını, ancak karışıklığın 5 ila 10 yıl sürebileceğini kaydetti. Patey, ilk 6 aydaki gelişmelerin büyük önemi bulunduğuna dikkat çekti. G örevi geçen hafta biten büyükelçinin Blair’e sunduğu raporda, Irak’ın demokrasi yerine bir iç savaşa sürüklendiği kabul ediliyor. Her gün kanlı saldırıların yaşandığı Bağdat’ta dün de yola yerleştirilen bombanın patlaması sonucu 9 kişi öldü, 14 kişi yaralandı. (Fotoğraf: AP) nüşebileceğini ve bu konuda belirleyici faktörün Amerikan ordusu değil, Iraklıların kendileri olacağını söyledi. Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’nde düzenlenen oturumda konuşan Orgeneral Pace, “Çatışmaların iç savaşa dönüşmesi ihtimali var’’ ifadesini kullandı. Oturumda Pace’ten hemen önce söz alan ABD’nin Irak’ı da kapsayan Merkez Kuvvetleri’nin Komutanı Orgeneral John Abizaid de özellikle Bağdat’ta devam eden mezhepler arası çatışmaların çok kötü olduğunu belirterek, “Bu durdurulmazsa, Irak’ın bir iç savaşa yönelmesi muhtemel’’ demişti. Pace ve Abizaid’in bu açıklamalarıyla birlikte ilk defa ABD silahlı kuvvetlerinin en üst düzeyli komutanları, Irak’ta iç savaş ihtimali konusunda güçlü bir uyarıda bulunmuş oldu. Başkan George W. Bush ve Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ise Irak’ın iç savaşa doğru sürüklendiği yönündeki yorumlara hiçbir şekilde katılmıyor. Komutanların bugünkü sözleri, kasımda yapılacak kongre seçimleri öncesinde siyasi gözlemciler tarafından, Irak’taki durumu sadece mezhepler arası çatışma olarak değerlendiren ve iç savaş sözünü herhangi bir şekilde kullanmaktan kaçınan Bush, Rumsfeld ve yönetimin diğer en üst düzey yetkilileri için bir darbe olarak değerlendirildi. Orgeneral Pace, bir senatörün yönelttiği “Irak’ta iç savaş tehlikesinin bu yıl ortaya çıkabileceği yönünde geçen yıl bir tahminde bulunabilir miydiniz’’ sorusuna “hayır’’ yanıtını verdi. Abizaid de gelecek dönemde ABD ordusunun Irak’taki kayıplarının daha da artmasının muhtemel olduğunu söyledi. Pace ve Abizaid’den önce söz olan Rumsfeld ise ABD ordusunun Irak’tan kısa sürede geri çekilmesi çağrılarına karşı çıkarak, böyle bir gelişmenin, teröristler ve aşırılık yanlısı unsurlar tarafından zafer olarak görüleceğini söyledi. ANKARA ABD ve İsrail’in olası bir barış gücünü Türkiye’nin komuta etmesi yönündeki baskısı artarken son olarak İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in açıklamaları Ankara’da ‘‘şantaj’’ olarak değerlendiriliyor. Ateşkes sağlanmadan uluslararası güce destek vermeyi planlamayan Ankara, Hizbullah ile doğrudan savaşacak bir gücün komutasını üslenmek istemiyor. ABD’nin Türkiye’nin PKK ile mücadelesine engel olurken Lübnan’a giderek Hizbullah ile savaşmasını istemesiyse ‘‘çifte standart’’ olarak değerlendiriliyor. Olmert’in içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu ülkeleri sayarak bu ülkelerin bir barış gücü oluşturmadığı sürece Lübnan’da ateşkesin olmayacağını açıklaması, Ankara’da ‘‘şantaj’’ yorumlarına neden oldu. Olmert’in açıklamalarının tüm ülkelerden tepki toplaması gerektiğini belirten Dışişleri Bakanlığı kaynakları ‘‘Olmert’in koşulsuz olarak istediği şeyleri şu anda gerçekleştirebilecek herhangi bir ülke bulunduğunu sanmıyoruz’’ değerlendirmesini yapıyor. Türkiye’nin ateşkes sağlanmadan ortalama 30 bin askerden oluşacak bir gücü komuta etmesinin söz konusu olamayacağını vurgulayan kaynaklar, ‘‘Ateşkes sağlandıktan sonra da kimse Türkiye’nin 10 bin asker göndermesini beklemesin. Bu süreçte de sembolik bir katkı sağlanacaktır. Asker sayımız hiçbir zaman bini geçmez’’ açıklamasını yapıyor. Ancak kaynaklar BM ya da NATO’dan Türkiye’ye istemler dışında bir görev verilmesi durumunda şartların tartışılabileceğini söylediler. Türkiye’nin şartları Türkiye bu kapsamdaki koşullarını da Beyaz Saray Danışmanı Phillip Zelikow’un Ankara ziyaretinde iletti. Türkiye’nin ilettiği şartlar şöyle: Hem İsrail hem de Hizbullah’ın ateşkes sözü vermesi. Askerin bölgeye Hizbullah’la savaşmak için değil, Kosova’daki gibi yaraları sarmak amaçlı olarak gitmesi. İsrail’in Lübnan sınırlarından çekilmesi. Barış gücünün büyük oranda Müslüman ülkelerin askerlerinden oluşması. Asker sayısının 10 bini aşmaması ve büyük oranda Beyrut’ta konuşlanması. Washington’ın Türkiye’nin Lübnan’a gitmesini uluslararası arenada şiddetle savunması ise dikkat çekiyor. ABD Türkiye’nin Kuzey Irak’taki PKK varlığı karşısında kendini savunma hakkını kullanmasına ise karşı çıkıyor. S ‘Katliam emrini ABD’li Albay Steele verdi’ OMALİ’DEN SONRA IRAK’TA Dış Haberler Servisi Irak’ta yaşanan birçok katliamın arkasında, Amerikan askerlerinin 1993’te Mogadişu’daki kanlı baskınını yöneterek ünlü ‘Black Hawk Down’ (Kara Şahin Düştü) filmine konu olan Albay Michael Steele’in olduğu ortaya çıktı. İngiliz The Times gazetesinin haberine göre, haklarında kasıtlı olarak sivilleri öldürmekten dava açılan birçok Amerikan askeri çıkarıldıkları mahkemelerde sadece kendilerine verilen emirleri uyguladıklarını söylediler. Davalık olaylar farklı yerlerde gerçekleşse de emirleri veren komutan olarak hep Albay Michael Steele gösterildi. Son olarak Tikrit’te bir askeri üste görülen bir davada Bradley Mason adlı bir Amerikalı er, Samarra’da El Kaide militanlarının kullandıklarından şüphe edilen bir eve düzenledikleri baskın sırasında 3 arkadaşının silahsız 3 Iraklı sivili kahkaha atarak nasıl öldürdüklerini anlattı. Er, bu olayın arkasında da Albay Steele’in olduğunu öne sürdü. İddiayı ortaya atan sanık askerlerin avukatı Paul Bergrin, müvekkillerinin sadece kendilerine verilen emirleri uyguladığını söyledi. Bergrin, askerlere herhangi bir Iraklı erkekle karşılaşmaları durumunda öldürme emrinin verildiğini savundu. Suçlamarla konu olan Albay Steele ise yazılı bir açıklama yaparak bu davada tanıklık etmeyeceğini duyurdu. Son dava, sürekli kâbuslar gören bir Amerikalı askerin artık yaşadıklarını anlatmak istemesiyle ortaya çıktı. Son zamanlarda dünya kamuoyu tarafında nefretle kaşılanan bir başka dava da 4 Amerikalı askerin Mahmudiye’de 14 yaşındaki bir kıza tecavüz ederek öldürmeleri olmuştu. Geçtiğimiz yıl da deniz piyadelerinin Haditha’da 12 Iraklı’yı katletmesi üzerine soruşturma açılmıştı. Somali’nin Mogadişu kentinde 1993’te meydana gelen ve ‘Kara Şahin Düştü’ adıyla filme de çekilen olayda özel birlik askerlerini komuta eden Michael Steele, o tarihte binbaşı rütbesiyle birçok sivilin ölümüne neden olmuştu. Ancak 19 ABD askerinin katledilmesinin gölgesinde kalan olay soruşturmaya bile konu olmadan kapanmıştı. ABD Genelkurmay Başkanı da uyardı ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace, Irak’taki çatışmaların iç savaşa dö CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle