10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 AĞUSTOS 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Başyazar CHP’nin yayın organı Halk gazetesinin son sayısındaki imzasız başyazıyı Deniz Baykal’ın özel kalemi Nesrin Baytok’un yazdığını; genel merkez yönetiminden sonra siyasette de Baytok’un söz sahibi olduğunu biliyor musunuz? Ya ğ m u r E k i m Elektrik kesintisine ceza gelecekmiş... ‘‘İşkencesine gelmedi buna mı gelecek!’’ ÇANAKKALE’NİN 20 kilometre ötesindeki 2 bin küsur nüfuslu İntepe beldesinde çok güzel şeyler oluyor. İntepe’nin aydınlık yüzlü belediye başkanı Alaattin Özkurnaz çok önemli çalışmalar yapıyor. Onsekiz Mart Üniversitesi, İntepe’de bilimin ışığını yakıyor. Sivil toplum gönüllüleri İntepe’ye destek veriyor. İşte buraya yazıyorum: Bugün köy meydanındaki kahvede oturup vakit geçiren İntepeliler de bu çalışmaları benimserse bir yıl içinde İntepe bambaşka bir yerde olacaktır. Hafta sonu I. Uluslararası Troas Bölgesi Değerleri Sempozyumu için İntepe’deydik. Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Akdemir, geniş bir akademik kadroyu harekete geçirerek bölgenin tarih, coğrafya, kültür, mitoloji, turizm, ekonomi, nesi GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Kalça derisinden dil yapılacakmış. Zaten çoğunluk orasından konuşmuyor mu? Fark Ahmet Önen: ‘‘Lübnan’a asker gönderelim ki, İkinci Dünya Savaşı’nda halkı aç bırakan İsmet İnönü ile halkı yetim bırakacak Tayyip Erdoğan arasındaki kalite farkını anlayalım!’’ var nesi yoksa her şeyinin bildirilere yansıtılmasını sağlamış. Toplantıdan önce bildiriler bir kitap haline getirilmiş. İntepe’nin ‘‘Taş Mektep’’inde sınıfları dolduran akademisyenler, gün boyu Troia’nın değerlerini tartıştılar. Sonra biz gazeteciler okulun bahçesinde toplandık; İntepelilerle seslendik. Birileri elektriği kestirdi ama karşı kahvede kulak kabartan İntepeliler yine de sesimizi duydu. İntepe Belediye Başkanı Alaattin Özkurnaz’ın, Onsekiz Mart Üniversitesi’nin bilimsel desteğini alarak gerçekleştirmek istediği bir proje var. Tarihin verdiği ipuçları, Troia Kralı Priamos’un oğlu ve Anadolu’nun ilk ulusal kahramanı İntepe Hektor’un mezarının İntepe’de ‘‘Hektor Koruluğu’’ denen tümülüste olduğunu gösteriyor. Çanakkale Boğazı’nın girişindeki bu en büyük yükseltiye bir Hektor anıtı dikmeyi planlıyor Alaattin Özkurnaz. İki denize egemen tepeden bakınca karşı kıyıdaki burunda Çanakkale Şehitler Anıtı yükseliyor. Anadolu’nun ilk ulusal kahramanı Hektor’dan Anadolu’nun son ulusal kahramanı Mustafa Kemal’e selam göndermeyi tasarlıyor Alaattin Özkurnaz. Tarih, duygu, onur, akıl yüklü bir proje. Hektor’un can dostu Aineias’ın savaştan sonra Troia’dan ayrılıp Roma’yı kurduğunu ve İtalyanların atası olduğunu düşünürsek hem turizm hem de ekonomi dolu bir proje. Troia’nın zenginliği İntepelileri bekliyor. Ama kahvede oturmakla değil! Atatürk’ü ‘Resmi Put’ Heykel Sananlar İpek Çalışlar’a ‘‘Latife Hanım’’ kitabı hakkında dava açılmış olmasını hazmedemiyorum. Ne demokrasi adına, ne de Atatürk adına... Birileri bunu hep yapıyor! Cumhuriyeti, bayrağı, Atatürk’ü korumak için habire davalar açılıyor, kapanıyor, gürültüler kopuyor, olay dış basına yansıyor ve tabii ki hiçbir elle tutulur yanı olmayan bu davalardan bir şey çıkmıyor. Bu saf insanlar tam tersine savunduklarını sandıkları bu değerlere büyük zarar vermiş oluyorlar. ??? Orhan Pamuk hakkında, verdiği ipe sapa gelmez demeçlerden sonra dava açılmasının ülkemize uluslararası hangi medyatik felaketlere mal olacağını geçen aralıktaki duruşmadan aylar önce defalarca belirtmiştim. Bize ‘‘Gece Yarısı Ekspresi’’ kadar zarar veren malum olaylardan sonra dava tabii ki beklenildiği gibi düştü, Pamuk bu alakasız nedenle uluslararası yıldız oluverdi. Bu muydu ‘‘Türklüğün itibarını’’ korumak? Tartışmadan ürken, yazarı hapisle tehdit eden, şark demokrasiciliği oynayan garip bir ortam... Şimdi bunları söylüyorum diye sakın Çalışlar’ın kitabının da Pamuk’un sorumsuz demeçleri gibi patavatsız bir yayın olduğunu düşündüğümü sanmayın. ‘‘Latife Hanım’’ gerçekten titizlikle hazırlanmış ve tarihe katkıda bulunan ciddi bir yapıt. Çalışlar, büyük ölçüde her satırını değişik kaynaklardan elde ettiği alıntılara, belgelere dayandırıyor. Söz edilen ve polemik konusu olan satırların şanssızlığı, artık aramızda olmayan Atatürk’ün baldızı Vecihe İlmen’in aile içi sohbetlerine dayandırılması. Sonuçta, orada anlatılan ve Atatürk’ün üzerinde bir çarşafla ve Vecihe Hanım’la beraber Topal Osman Çetesi’nin kuşatmasını yararak o ortamdan kurtulduğuna dair iddia, birçok kişinin hoşuna gitmeyebilir. Bu görüntü kafalarındaki Atatürk imajına uymayabilir. Kitabın şu anda kanıtlayamadığı bir alıntıyı kullanması ciddi bir eleştiri noktası olarak ele alınabilir. Buna benzer nedenlerle ‘‘Latife Hanım’’ kitabını isteyen istediği gibi yerden yere vurabilir. Başkaları da tam tersine bu yayını övüp Çalışlar’a, Latife Hanım’a klişelerin ötesinde bir derinlik kazandırdığı için teşekkür edebilir. İşte tüm bu tartışmalar ‘‘demokratik’’ ortamlarda özgürce yapılabilir. ??? Herhalde fikirlerini savunmak için yirmi yılı aşkın bir süredir her türlü tehdide göğüs gererek yaşayan bir ‘‘vatandaş’’ olduğum hatırlanırsa herkes benim Atatürk’e zarar verecek bir yorumun içinde yer almayacağımı bilir. Ama her aklı başında insan gibi ben de bu baskıcı, antidemokratik tavırlara isyan ediyorum. Atatürk’ü sevmek, düşüncelerine inanmak ile tarihi tartışmaların önünü kesmek apayrı şeyler. En başta hiç kimsenin onu putlaştırarak Mustafa Kemal’e bu kötülüğü yapmaya hakkı yok. Hele kimi odakların ‘‘Atatürk hakkındaki bilgiler yalnız iki resmi devlet kurumunun yayınından referansla alıntılanabilir’’ demeleri, olayın tam bir kara mizah doruk noktası. Bizim inanarak kahramanlaştırdığımız liderler de sonuçta birer insandılar. Guevara’dan Deniz Gezmiş’e, Kennedy’den Clinton’a, dünyada iz bırakan her insanın her adımı yüzyıllarca ilgi odağı olabilir, olmalıdır da! Sevelim sevmeyelim, tarihe yön veren her insan özel hayatları, anekdotları, sevgilileri, zaafları ve güzellikleriyle sürekli bir çekim noktası oluşturacaktır. ??? Çalışlar’ın İlmen’e aften aktardığı alıntının doğru olduğunu düşünsem, hayal kırıklığına uğrar mıydım? Tam tersine bu anekdot doğruysa, o anda tutuculuklarını yenip risk alan, vatanına hizmeti sürdürmek için yaratıcı bir çözümle kendini o tehlikeden uzaklaştıran, beni kendisine bir kere daha hayran bırakan ve gülümseten bir müthiş insan görürüm o noktada. Mustafa Kemal bir heykel değildi... Özgürlüğü canından çok seven, zeki, yaratıcı, çalışkan, cesur bir insandı... Ve en başta da örümcek kafalılarla mücadele etti! email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 SESSİZ SEDASIZ (!) Ortadoğu ve bir nebze tarih bilgisi CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer’in Lübnan’a asker gönderilmemesi konusundaki uyarısı üzerine saldırıya geçen çevrelere Prof. Dr. Aydın Aybay küçük bir ders veriyor: ‘‘Sonradan ‘yarı dönme’ imam hatipliler, imam hatip lisesinin programında tarih ve coğrafya derslerinin doğru dürüst okutulmadığını kanıtlarcasına ahkâm kesiyorlar. Cumhurbaşkanı’na ‘Türk askeri Somali’ye, Afganistan’a, Kosova’ya giderken aklı neredeymiş’ diye soruyorlar. Oralara gittiğimize göre pekâlâ Filistin’e ya da Lübnan’a Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Mezun Gülhan Elmas: ‘‘Katolik okulu mezunu İngiliz genci, askere gidip Ortadoğu’daki çocukları öldürmemek için intihar etmiş. İmam hatip mezunu olsaydı ne yapardı acaba?’’ da gidebilirmişiz. Vaktiyle bunların piri üstatları da ‘engin’ tarih ve coğrafya bilgisiyle Galiçya’yı ‘Türkün vatan toprağı’ saymıştı. Sıradan bir tarih ve coğrafya bilgisi bile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Ortadoğu’ya niçin bulaşmaması gerektiğini açıklamaya yeter. Sanki kendisi gidecekmiş gibi ‘gidelim de gidelim’ diye tutturanların, Kosova, Afganistan ya da Somali’yi Ortadoğu’da sandığına hükmetmek icap eder. Acaba gerçekten öyle mi sanıyorlar veya biliyorlar diye düşünmeden edemiyor insan!’’ Yeni milliyetçilik yani AKP milliyetçiliği: Birimiz hepimiz, hepimiz ABD için! Fadime’nin Öyküsü Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Fadime’nin öyküsü sağlık sorunlarımızın az konuşulan bir boyutunu ortaya koyacak niteliktedir. Lütfen dinler misiniz? Fadime 21 yaşında akıllı, duygulu bir genç kız. Bacaklarında zayıflık var, yürürken zorlanıyor. Küçük yaşlarda başlayan hastalığı yıllar içinde ilerliyor. Çeşitli doktorlara başvuruyor aile. Bir tanıya ulaşılamıyor. 10 yaşlarında iken İstanbul Tıp Fakültesi Kas Hastalıkları Polikliniği’ne geliyor ve genetik inceleme ile tanı konuyor. Spinal Müsküler Atrofi SMA. Aile bunu öğreniyor, ancak Fadime bu tanının farkında değil.. aile umursamıyor konulan bu teşhisi, çocuklarına da söylemiyorlar. Çeşitli doktorlara başvuru devam ediyor, en çok ortopedistlere gidiyorlar ama DNA tanısından söz etmiyorlar. Ortopedistler çeşitli operasyonlar öneriyorlar, bunlar uygulanıyor. Sonuncusunda Fadime’nin belinde eğrilik (lordoz) oluşup merdiven çıkamaz hale geliyor. Fadime liseyi bitirmeyi başarıyor ve bir Anadolu üniversitesinde öğretimine devam ediyor. Oradaki hocaları Fadime’nin hastalığının nörolojik olduğunu, akraba evliliği ile ilgili olabileceğini söylüyorlar. Bunun üzerine Fadime, 11 yıl sonra yeniden Çapa’da Tıp Fakültesi’ne geliyor ve orada poliklinikte dosyasını ve 11 yıl önce konulmuş olan SMA tanısını görüyor ve hastalığının adını öğreniyor. ??? SMA genetik, kalıtımsal bir hastalık.. henüz tedavisi yok, tedavi denemeleri var. Ama bu hastalar, bu konuda bilgili, deneyimli, rehabilitasyon oryantasyonuna sahip hekimlerin gözetiminde olmalı ve fizik tedavi dahil gerekli olanlar yapılabilmelidir. Ama işte aile buna imkân vermiyor, doğru olanı yapmıyor, çünkü doğruyu bilmiyor, anlamıyor. Üstelik Fadime 21 yaşına kadar 10 yaşında konulmuş olan tanıdan haberdar edilmiyor. Fadime’nin çilesi ve bu öykü asla istisna değildir. Çoğunlukla ailelerin tutumu, davranışı böyledir. Bunun da açıklaması eğitimsizlik, bilgisizlik, bilinçsizliktir. Çok sayıdaki doktorun bu çocuğa doğru yolu göstermemesi de kuşkusuz mesleksel bir ihmalkârlıktır. Yurdumda o kadar çok Fadime tanıyorum ki bilemezsiniz... Sağlık Bakanı doktor sayısı yetersiz diye ısrar ediyor. Özal da öyle diyordu. Oysa eksik olan doktor sayısı değil, 106 bin hekimin kullanımında ve örgütlenmedeki yanlışlıklardır. Sağlık personeli yetersizliğidir. Ailelerin bilgisizliği, bilinçsizliğidir. Eğitimsizliğidir. Aydınlanmacı, bilime dayanan, hümanist, demokratik bir eğitimden yoksundur bu halk. Doğru olanı yakalaması güçtür. O kadar ki, üniversite profesörlüğüne yükselmiş bir zat, kadınlarla erkeklerin birlikte oyun oynamasını, birlikte eğlenmesini günah saymaktadır ve o hâlâ bu yanlış İslam yorumları ile gencecik çocuklarımızı zehirlemeye devam etmektedir. Eşlerinden şiddet gören kadınlara okunmuş su öneren de bir devlet memurudur. ??? Siyasal iktidarın bütün bu ilkelliklere tepki göstereceğinden, önlem alacağından kuşku duymuyorsunuz değil mi? Siyasal iktidar gibi medyamızın, elitlerimizin, sanatçılarımızın, üniversitelerimizin ve de Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu’nun, İlhan Selçuk’a yöneltilen saldırı ile iyice açığa çıkan ve gittikçe yaygınlaşan uygarlık, çağdaşlık ve cumhuriyet düşmanlığını nasıl karşılayacağını merak ediyorum. Medya bunlara Pınar Altuğ, Ali Kırca, Hülya Avşar dedikodularından daha çok yer verir mi dersiniz? Not: TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu telefon etti. Geçen haftaki yazımda başkanın gazete ve televizyona yansıyan sözlerinden yaptığım alıntının eksik olduğunu söylüyor. ‘‘ Borsada çeşitli oyunlar ve spekülasyonlar olabilir’’ dedim, ‘‘ama bunlar cezalandırılmalı diye ilave ettim’’ diyor. Ben de Sayın Hisarcıklıoğlu’nun bu eklemesini yayımlıyorum. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 29 Ağustos www.mumtazarikan.com ESAS NO: 2005/69 Davacı K. H., Ümraniye Nüfus Müdürlüğü tarafından davalılar Sevdiye CIVALI, Sebahattin CIVALI aleyhine açılan evlenme akdinin iptali davasının 24.03.2006 tarihli duruşmada verilen ara karar gereğince; Kırklareli ili, Merkez ilçesi, Üsküp Cevat Paşa Mah., Cilt No: 56, Hane No: 189’da nüfusa kayıtlı olan Recep ve Fatma oğlu, 1966 doğumlu Davalı Sebahattin CIVALI ve Şerafettin ve Kadriye kızı, 1965 doğumlu davalı Sevdiye CIVALI’ya duruşma günü tebliğ edilememiş, davalıların adresi zabıtaca tespit edilemediğinden, duruşma gününün davalılar Sebahattin CIVALI ve Sevdiye CIVALI’ya 7201 sayılı TK’nin 28. ve 29. maddeleri uyarınca ilanen tebliğine, ilanın gazetede yayımlanmasından itibaren 15 gün sonra duruşma gününün davalılara tebliğ edilmiş sayılmasına, duruşma tarihi olan 21.07.2006 günü saat 09.30’da davalılar Sebahattin CIVALI ve Sevdiye CIVALI’nın hazır bulunması veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri, aksi takdirde yokluklarında duruşma yapılıp karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur. 24.03.2006 Basın: 29199 ÜMRANİYE 2. AİLE MAHKEMESİ’NDEN İLAN METNİ T.C. ANTALYA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN 2004/363 Esas 2005/460 Karar Davacı Maliye Hazinesi ve kili Av. Hüseyin YÜZBAŞI tarafından davalı Turan ASLAN aleyhine mahkememize açılan Tapu İptal ve Tescil davasında yapıp bitirilen dava sonunda; verilen karar uyarınca ; davalı Turan ASLAN’ın adresi meçhul olduğundan ilanen tebligat yapılmasına karar verilmekle, mahkememizde görülen davanın 01.12.2005 tarihinde karara çıktığı ve mahkememizce verilen karara göre; davanın kabulü ile, Dava konusu edilen Antalya ili Merkez ilçesi Kütükçü Mahallesi 27527 Ada, 1 parselin tapu kaydının İptali ile, davacı Maliye Hazinesi adına ormandan, orman Yasası’nın 2/b maddesi uyarınca çıkarılan yerlerden olduğu belirtilmek suretiyle Tapuya kayıt ve Tesciline karar verildiği, karar tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 10.08.2006 Basın: 40773 Antalya 6. İcra Müdürlüğü’nün 2006/955 Tal. sayılı dosyası ile satışı yapılacak taşınmazın 18/07/2006 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan taşınmaz satışı ilan metninde, 1. satışın yapılacağı yer, sehven Antalya D. İcra Müdürlüğü olarak ilan edilmiştir. Söz konusu taşınmazın 1. satışının yapılacağı yer Antalya 6. İcra Müdürlüğü olarak düzeltilmiştir. B. Tashih, A. 1556, B. 35146 DÜZELTME İLANIDIR 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ El, ayak ve yüzde kızartı 1 ve şişmelerle 2 kendini gös 3 teren bir hastalık. 2/ Don 4 muş lav akın 5 tılarıyla kaplı 6 alan... Boğa7 za ya da bademciklere 8 yerleşen ve 9 anjin türü hastalıklara neden 1 2 3 4 5 6 7 8 9 olan mikrop. 3/ Dol 1 A N İ M A T Ö R U Ç ma yapmak için ha 2 K A L İ T E 3 K İ K L A A Ş I zırlanan karışım... EMA N E T Çok iri ve zehirsiz 4 I R A N A bir yılan... Akıl. 4/ 5 Z O N T A NO T A Çeşitli renkte çiçek 6 O B A B O L D ler açan, kokulu bir 7 T İ Z İ süs bitkisi. 5/ Katı 8 U A L B ÜM İ N şıksız, saf... Ödenti. 9 A L E K S İ A 6/ Tabaklanmış deri... Dört Halife’nin sonuncusu. 7/ Avuç içi... Gereken ilgiyi göstermeme, boşlama. 8/ Dökülen tohumlarla ertesi yıl çıkan tahıl... Bir nota. 9/ Tehlike işareti... İşyeri olarak kullanılan birkaç katlı yapı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kuşbaşı doğranmış koyun eti ve yufkayla yapılan bir tür kebap. 2/ Kıl elek... Köpek ve ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazırlanan yiyecek. 3/ ‘‘Doğar midelerden nur topu ihtilaller’’ (F.N. Çamlıbel)... ‘‘Sığla yağı’’ da denilen ve günlük ağacından elde edilen özsu. 4/ Hindistan’a özgü, hörgüçlü bir sığır cinsi... Utanç duyma. 5/ Kendi kendine cinsel doyum sağlama. 6/ El dokuması yünden yapılan üst giyeceği... Alan ölçüsü hektarın kısa yazılışı. 7/ Kuzu sesi... İyi yetişmiş, değerli kimse. 8/ İskambilde koz... Akdeniz Bölgesi’nde bir akarsu. 9/ Güçlü ve beyaz bir ışık vererek yanan hidrokarbonlu bir gaz. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle