11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2006 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB PB PB PB PB PB 32 35 35 33 36 39 40 40 30 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB Y Y Y PB Y PB PB A 31 28 29 30 36 35 35 35 33 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A A A A A A B B PB 34 34 41 42 40 40 31 28 29 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey kesimleri parçalı bulutlu, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları ile Eskişehir ve Kütahya çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı yağış alan yerlerde biraz azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB PB PB PB PB PB PB 20 19 23 20 22 22 19 26 27 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB PB PB PB PB PB PB PB PB 29 31 22 29 34 33 27 35 27 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm PB B B B B B B A Y 23 31 25 36 34 27 28 37 35 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu Hacıbektaş ‘En güzel inancın başkenti’ ? Baştarafı 1. Sayfada İzmir’de yobaz saldırısı Haşemalı, tesettür mayolu bir grup ‘Bikini giyen pislikler istemiyoruz’diyerek bir kızı dövdüler. Sivil örgütler, olayın Türkiye’nin hangi noktaya geldiğini gösterdiğini belirttiler İSTANBUL/İZMİR (Cumhuriyet) AKP’nin iktidara gelmesiyle doruğa ulaşan ‘‘tesettür’’, insanların bireysel özgürlüklerini hedef alarak İzmir’in tatil beldesi Karaburun’da saldırıya dönüştü. Karaburun’da, tesettür mayo ve haşemalarla denize giren bir grubun, aynı koydaki bikinili bir topluluğu taciz etmesi kadın kuruluşları ve ilçe halkının sert tepkisine neden oldu. Karaburun Cumhuriyet Savcılığı, olayla ilgili soruşturma başlattı. Yalçın Bayer’in Hürriyet gazetesindeki ‘‘Yeter Söz Milletin’’ köşesinde duyurduğu olaya göre, Karaburun’un Çakmacık Koyu’nda ablası, teyzesi ve kız arkadaşıyla birlikte denize giren Ceren Aydın, ilerideki tesettürlü bir kadının, küçük yaştaki kızını yakınlarına getirerek kakasını yaptırdığını gördü. Aydın, kadına koyun herkese açık bir alan olduğunu belirterek pisliği temizlemesi uyarısında bulundu. Çıkan tartışma üzerine tesettürlü gruptaki diğer kadın ve erkekler de Aydın’a yöneldi ve tartaklamaya başladı. Aydın, içlerinden birinin de göğsünü avuçlayarak ‘‘Bikini giyen pislikleri istemiyoruz. Gideceksiniz buralardan’’ dediğini öne sürdü. ‘‘Burası Türkiye Cumhuriyeti.Tabii bikini giyeceğim. Beğenmiyorsanız İran’a gidin’’ yanıtını alan grup, taciz ve saldırılarını, Ceren Aydın’ın yanında olan annesinin Hürriyet’te gazetecilik yapan Gülden Aydın olduğunu duymalarıyla sona erdirdi. kaçtığı aracın da, olayın dışındaki başka bir şahıs tarafından kiralandığı bildirildi. Saldırganların ilçede kaldıkları pansiyonun da emekli bir başkomisere ait ve ‘‘kaçak’’ olduğu ileri sürüldü. Karaburun Belediye Başkanı Serdar Yasa, saldırının yaşandığı yerin ‘‘tenha’’ bir koy olduğunu vurgulayarak Karaburun genel yapısının böyle saldırılara ortam hazırlayacak biçimde olmadığını dile getirdi. Yasa, ‘‘İlçemizde böyle bir olay yaşanmasından büyük üzüntü duyuyoruz’’ dedi. İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Aydeniz Alisbah Tuskan, olayın Türkiye’nin hangi noktaya geldiğini gösterdiğini belirterek ‘‘Kadınları kıyafetleri yüzünden aşağılayan, sorumlu tutan bir anlayış. Bu davranışı protesto ediyorum.AKP iktidarı ektiğini biçiyor, bu anlayışı yaygınlaştırmaya çalışarak milletin gözünü korkutmaya çalışıyorlar. İslam ülkelerindeki gibi kadın taşlamaya, peçeye girmeye kadar vardırmaya çalışıyorlar’’ dedi. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY şöyle sürdürdü: ‘‘Aydınlanma devrimi ise Fransız devrimi ile ortaya çıkmış ve bunların her ikisini de kapsayan bir devrimdir. Atatürk, sanayi devrimini gerçekleştirmemiş bir ülkede, ilk kez Aydınlanma devrimini yaparak dünyada bir ilki gerçekleştirmiştir. Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın yanında bilimsel devrimi de eşzamanlı olarak yürütmüştür.’’ Son günlerde bazı basın organları ve çeşitli kesimlerde, Alevilerin arasında ayrılık ya da tabanda çok farklı bir düşünce varmış gibi hava estirildiğine dikkat çeken Selçuk, ‘‘Bunlar bilinçli yapılıyor. Aydınlanma devrimi ve Türkiye Cumhuriyeti’ni birlikte gerçekleştiren Mustafa Kemal ile Aleviler arasına nifak sokmaya çalışıyorlar. Alevilerin tamamına yakını Atatürk’ün devrimine destek vermiş ve onu benimsemiştir. Ama son günlerde bazı aykırı sesler de çıkmaya başlamıştır. Duyuyorum, Atatürk konusunda kemküm eden Alevinin Aleviliğinden şüphe duyun’’ dedi. Selçuk konuşmasına şöyle devam etti: ‘‘Atatürk devrimini bir daha gerçekleştirebilir ve sağlamlaştırabilirsek, Türkiye dünyaya hükmeden bir ülke olur. Bilimsel devrim sanayileşmeyle birlikte olmuş ve yeryüzünü yeniden şekillendirmiştir. Hacıbektaş, dünyanın en güzel inancının başkenti demiştik. Dünyanın bu en güzel inanç sahipleri, inançlarına akıl ve bilimi de ekledikleri zaman yeryüzünü etkileyebilir. Bu konuda hiç alçakgönüllü olmayın. Belki bunun tasarımını Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu bugünden yapıyordur. Biz farkında değiliz belki ama, bütün inançların içinde Alevilik hem akla en yatkın hem de bilime yakın bir inançtır. Yeryüzünde inançlar incelendiğinde en insani inanç hangisi diye düşündüğümüz zaman, bu,Aleviliktir.’’ Soruşturma başlatıldı Aydın’ın yanı sıra beraberindekilere şiddet uygulayan gruptakilerin bir bölümü ilçe savcılığı, jandarma, emniyet ve belediye başkanlığının çabasıyla yakalandı. Ancak Aydın’ı göğsünden tutup, bikinili olduğu için kovmaya çalışan şahıs yakalanamadı. Karaburun Cumhuriyet Savcılığı, olayla ilgili soruşturma başlattı. Saldırganların ilk ifadelerinde eylemlerini kabul ettiği, bir bölümünün Yaşam hakkına saldırı ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı Türkel Minibaş da, toplum içinde yaşamanın belli kuralları olduğunu anımsatarak söz konusu olayı doğrudan yaşam hakkına saldırı olarak değerlendirdi. Minibaş, ‘‘12 Eylül ile birlikte radikal İslamcıların örgütlenmeleri de arttı. AKP de hazırlanan bu zemin üzerine kuruldu. Şimdi bu görüşün insanları iktidarda olduklarından kendilerini güvende hissederek, saldırma özgürlüğüne sahiplermiş gibi davranıyorlar’’ dedi. Bu kez başları açık Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, dün Tunceli’de Cumhuriyet Mahallesi’nde yaptırılan 24 derslikli Diyap Ağa İlköğretim Okulu’nun açlış törenine katıldı. Bir süre önce TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın karşısına başları kapatılarak çıkarılan ve halk oyunu gösterileri sunan Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nun kız öğrencilerinin bu kez başları açık gösteri yapması dikkat çekti. Folklor ekibinin Arınç’ın karşısına kapatılarak çıkarılması Tunceli’de büyük tepkiye neden olmuştu. ‘Cesaret buldular’ İstanbul Kadın Kurluşları Birliği Başkanı Nazan Moroğlu, ‘‘Bikini giyen pislikleri istemiyoruz, deme cesaretini ülkeyi yönetenlerden almış olsalar gerek’’ diyerek şunları söyledi: ‘‘Adım adım din devletine gidişin taşlarını döşeyenler, bu olaydan bir ders çıkarmalılar. Toplumu dinselleştirme çabasında olanlar, bu saldırıdan sorumludurlar. Bu saldırıyı kınıyor ve İKKB olarak olarak Ceren’e destek veriyoruz.’’ KADER Başkanı Seyhan Ekşioğlu ise Ceren’in başına gelenlerin ürkütücü olduğunu, bu olayın tüm bikini ve mayo giyen kadınların başına gelebileceğini vurguladı. ‘Bilimsel devrim ve Kemalizm’ Prof. Ali Naki Selmanpakoğlu’nun yönettiği ‘‘Bilimsel Devrim ve Kemalizm’’ konulu panelde gazetemiz Ankara Temsilcisi ve yazarı Mustafa Balbay, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Ferit Bernay ile Gazi Üniversitesi Rektörü Kadri Yamaç konuştular. Kalabalık bir kitlenin bulunduğu salonda çok sayıda yurttaş da paneli ayakta izledi. Panelin oturum başkanlığını yapan Prof. Dr. Ali Naki Selmanpakoğlu da şunları söyledi: ‘‘Bilimsel devrim; yeni bilgiye ulaşmanın ve üretmenin yöntemleridir. Kemalizmin bilime verdiği önem gerçek anlamda üniversitelerin kurulmasında önemli bir unsur olmuştur.’’ 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Ferit Bernay da üniversitelerin sorunlarına değinerek şöyle konuştu: ‘‘Bilginin inanılmaz büyüdüğü ve kirlendiği günümüzde bilimsel bilginin ancak üniversitelerde üretilebileceği unutulmamalıdır. Ancak bunun üretilmesi için de üniversitelerin kadro ve fiziki koşullar açısından üst düzeyde olması gerekir.Tüm üniversitelerin son yıllarda karşılaştığı güçlükler ne kadar özverili çalışırlarsa çalışsınlar istedikleri düzeyi yakalamalarına engel olmaktadır.’’ Gazi Üniversitesi Rektörü Yamaç da, Türk ulusunun bağımsızlığını, modernizasyonunu hedefleyen bir düşünce sistemi olan Kemalizmin günümüzde çağdaş bilimsel kurumlarla bire bir örtüştüğüne dikkat çekti. Yamaç, ‘‘Batı’da bilginin gökyüzünden yeryüzüne indirilmesiyle yaşanan ve Aydınlanma sürecini başlatan gelişmeler Cumhuriyet devrimlerinin de temelini oluşturur’’ diye konuştu. ‘Laik yaşama dinciler diş biliyor’ İstanbul Haber Servisi Türkiye’nin birçok eşsiz müzisyeni, AKP iktidarı ile birlikte Rumelihisarı konserlerinde de sorun yaşamaya başladı. Rumelihisarı’ndaki Boğazkesen Camisi’nin ibadete açılmasıyla AKP iktidarı ile laikler arasındaki uçurumun daha da büyüyeceğini yazan Hürriyet gazetesi yazarı Ali Atıf Bir, sorunun altındaki gerçek nedenin ‘‘Dincilerin, laik Türklerin eğlenme biçimine, yaşam tarzlarına diş bilemeleri’’ olduğunu yazdı. Bir, yazısında önceki gün Rumelihisarı’nda, Türkiye pop müziğinin tarihini yazanlardan Ali Kocatepe’nin ‘‘kira bedeli’’ makbuzunun Hisar Müdürlüğü’ne ulaşmadığı, Yavuz Bingöl’ün ‘‘Alevi’’ olduğu, Sefarad grubunun ise ‘‘Musevi’’ oldukları gerekçesiyle, sorunlarla karşı karşıya bırakıldığını savundu. Hisar Müze Müdürlüğü’nce Zerrin Özer’den Işın Karaca’ya, Yeni Türkü’den Zülfü Livaneli’ye dek birçok sanatçının da benzer sorunlarla karşı karşıya bırakıldığını belirten Bir, yazısında şu ifadelere yer verdi: ‘‘Diyeceksiniz ki daha önce aynı sorunları Hisar’da kim yaşamıştı? Evet, yaşadı... Çünkü hepsi bir yaşam biçiminin yansımaları ve AKP bu yaşam biçimine karşı. Sorun sadece para olsa, emin olun iş çözülürdü. Asıl soruna gelirsek...Asıl sorun; dincilerin laik Türklerin eğlenme biçimine, yaşam tarzlarına diş bilemeleri... Bu nedenle cami Müslümanlığı yapıyorlar. Akıllarınca her eğlence mekânına cami kondurup istemedikleri yaşam biçimine son verecekler.’’ Başbakan Erdoğan’ın daha savaşın ilk haftasındaki yorumlarından, kesik konuşmalarından, duruşundan, susuşundan, Dışişleri Bakanı Gül’ün gerek Ankara’daki gerekse Lübnan’daki temasları sonrasında yaptığı açıklamaların satır aralarından şunlar hissediliyor: 1 Biz bu kararı aldık, Lübnan’a asker gönderebileceğimizi ABD’ye, İsrail’e ilettik. Şimdi Ankara’ya ve Türkiye’ye nasıl ileteceğiz ona bakıyoruz. 2 Biz bu karara mecburduk. İçerideki meşruiyetimizi ve gücümüzü bu tür dış fırsatlardan alıyoruz. 3 Ortadoğu’da sadece ülkelerle değil, çeşitli örgütlerle ve liderlerle de bağlantılarımız var. Bunu Türkiye kamuoyuna ilan etmek zorunda değiliz! Gelinen noktada çarpık bir durumla karşı karşıyayız... Geçmişte de ‘‘veri gut Targıt’’ gibi benzer örnekleri olmuştu; askerler ihtiyatlı, siyasiler heyecanlı! ??? Gül’ün temaslarından da anlıyoruz ki; AKP, Lübnan’a asker gönderme kararında ABD ve İsrail’le birlikte hareket ediyor. Bölgenin öteki ülkeleriyle temas kurma gereği duymuyor. Örneğin İran, Suriye; Hizbullah’la inkâr etmedikleri bağlantıları nedeniyle ister istemez gelişmelerin tarafı oldular. Özellikle tartışmalı ateşkesin ardından hükümetin, ABD ve İsrail dışında herhangi bir ülkeyle konuyu görüşmediğini görüyoruz. Neden? Erdoğan’ın ekimde yapacağı ABD gezisi bu sıcak gelişmelerle bağlantılı mı? Hükümet niçin ‘‘tuzu benden’’ heyecanıyla bölgeye koşuyor? Bu ataklığın ardında Türkiye’nin kazanımları mı söz konusu, yoksa AKP’nin mi? Hükümetin tam resmi yayın organı Yeni Şafak gazetesinin dünkü manşeti şuydu: Son dakika ayıbı! Geçtiğimiz hafta sonu yapılması beklenen İslam Ülkeleri Parlamento Başkanları toplantısı ilgisizlik nedeniyle yapılamamış. Yeni Şafak da haberi bu başlıkla duyuruyor. Başlığı Cumhuriyet atsa, arkadaşlar hemen işi ‘‘İslam düşmanlığına’’ vururdu. İslam ülkeleri bile konuya bu kadar ilgisizken AKP hükümetinin Türkiye’yi o batağa sürükleme çabası yukarıdaki soruları daha da kaçınılmaz kılıyor! ??? 20. yüzyılda meydana gelen bir dizi gelişme, Ortadoğu’da Türkiye’ye yönelik duyguları çok karmaşık hale getirdi. Oradaki pek çok liderin, örgütün, devletin Türkiye’ye sempati ile bakmadığı biliniyor. Terör örgütlerine yıllarca yuvalık etmiş Bekaa Vadisi burada... Dinsel çatışmaların ideolojisinin de imal edildiği başlıca merkezler burada... Türkiye’nin bu bölgeye asker göndermesi durumunda, her şey bir yana, sözünü ettiğimiz ayrışmanın taraflarından gelecek provokasyonlar bile başımızın derde girmesine neden olabilir. Böyle bir provokasyon sonrasında Türkiye’nin ‘‘çekilmeyi’’ gururuna yediremeyip ‘‘görevi sonuna kadar tamamlama’’ havasına girmesi de sağlanabilir! Bu nedenle böyle bir provokasyonu Türkiye’nin ısrarla asker göndermesini isteyenler de tezgâhlayabilir... Böyle bir durumda sormazlar mı: Kardeşim sen iç barışımızı tehdit eden yere gidemiyorsun da, bütün dünyanın kaşıya kaşıya çıban başı haline getirdiği bölgede ne yapıyorsun? Ortadoğu’da genellikle en iyiden en kötüye bütün olasılıklar sıralanır, en kötüsü yaşanır. Bu gerçeğe dayanarak bir olasılığa daha dikkat çekelim: Lübnan batağı iç barışımızı da olumsuz etkileyebilir! ankcum?cumhuriyet.com.tr Vakit gazetesi yine çarpıttı İstanbul Haber Servisi Dinci Anadolu’da Vakit gazetesi, Rumeli Hisarı avlusundaki tamamı yıkılmış Boğazkesen Camisi’nin restore edilmesinin değil, ibadete açılmasının bölgedeki kültürel ve sanatsal faaliyetleri olumsuz etkileyeceği yönündeki haberimizi çarpıtarak gazetemizi ‘‘sahtekârlık’’la suçladı. Göztepe Parkı’na cami yapılmasına karşı düzenlenen eylemi ‘‘provoke’’ etmesiyle tanınan gazetenin söz konusu muhabiri Kenan Kıran imzalı ve ‘‘Cumhuriyet’ten sahtekârlık’’ başlığıyla yazılan haberde, gazetemizin haberinde adı geçen uzmanların konuyla ilgisi olmadığı öne sürüldü. Haberde adı geçen Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Sanat Tasarım Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. İlker Bıçakçı, Anadolu’da Vakit gazetesine herhangi bir açıklama yapmamasına karşın beyanatta bulundukları yönünde adının geçmesine tepki göstererek dinci Anadolu’da Vakit gazetesini kınadı. Bıçakçı, gazetedeki haberde, ‘‘Bıçakçı, Cumhuriyet gazetesini arayarak yalan haber yaptığı için gazeteyi kınadığını söyledi’’ açıklamasının gerçeği yansıtmadığını belirtti. Diyanet’in ‘Aile Danışmanlık Büroları’ çalışanlarından yurttaşlara bilim dışı öneriler Şiddete karşı okunmuş su! Haber Merkezi Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, aile içi şiddet, kadın hakları ihlalleri, gelinkaynana kavgası, töre ve namus meselesi gibi sorunlara çözüm bulabilmek amacıyla 6 pilot ilde kurduğu ‘‘Aile Danışmanlık Büroları’’nda çalışan aile danışmanlarının şiddet gören kadınlara duayla ve ‘‘okunmuş su’’yla yol gösterdiği ortaya çıktı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nca kurulan bürolar, iki yıl önce telefonla ya da yüz yüze hizmet vermeye başladı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, geçen günlerde bürolara ilginin yoğun olduğunu ve sayılarını 20’ye çıkaracaklarını açıkladı. Danışmanlık hizmeti veren kişilerin özel eğitim görmüş Diyanet İşleri personeli olduğu da belirtildi. NTV’nin haberine göre bu büroların kadınları hukuksal, teknik ya da psikolojik olarak bilgilendirmediği ve desteklemediği ortaya çıktı. 31 yaşındaki A.C.’nin Diyanet’in danışmanıyla yaptığı telefon konuşması şöyle: A.C.: Ben temizliğe gidiyorum ama kocam çalışmıyor. Temizliğe gittiğim halde, kocamın yakınları bana ‘‘sen kötülük yapıyorsun’’ diyorlar, tehdit ediyorlar. Ben öyle bir şey yapmıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum... ‘Öncelikle dua edin’ Danışman: Öncelikle dua edilebilir. Öncelikle duadan ayrılmamamız gerekiyor. A.C.: Ben çok dua ediyorum. Çok korkuyorum ne yapmam lazım? Danışman: 100 Felak, 100 Nas... Bir bardak suya duayla birlikte ‘‘Ya Rabbim beni kurtar’’ diye... Sonra bunu eşinize çoluğunuza çocuğunuza herkesin su kabına döküyorsu nuz, herkesin içtiği kabına, içiriyorsunuz. 21 akşam ara vermeden 100 kere Nas, 100 kere Felak okuyorsunuz. Gece kalkıp üç gün üst üste namaz kılıyorsunuz. ‘‘Beni bu sıkıntıdan kurtar’’ diye dua ediyorsunuz. Bakalım Allah nasıl bir çözüm buluyor? Ya onların ağzını bağlayacak, ya açacak. O zaman siz bundan kurtulacaksınız.... A.C.: O duaları ben zaten hep okuyorum ama. Danışman: Burası bir devlet kurumu. Devlet kurumunun verdiği çözüm ancak bu.... Haberde, İstanbul Müftülüğü’ndeki aile danışmanından yardım isteyen 27 yaşındaki şiddet mağduru S.G’nin yaşadıkları ise şöyle aktarılıyor: S.G.: Eşim bana karşı şiddet kullanıyor, alkol alıyor. Eşim ve ailesiyle aynı binada oturuyoruz. Danışman: ...Size dua verebilirim. Bu duayla Allah yolunuzu açık eder. İbadetinizi yapıyor musunuz? S.G.: Eşim beni içkiliyken ilişkiye zorluyor. ‘Allah size iş bulsun’ Danışman: Karşı gelebiliyorsanız karşı gelin. Ama karşı gelemiyorsanız boşanın. Bunun için de dua edin. Allah size iş bulsun. Eşiniz Allah’a inanıyor mu? ‘‘Gel umreye gidelim’’ deyin. S.G.: Bana avukat bulabilir misiniz? Danışman: Bizim öyle bir birimimiz yok. Sarıyer Müftülüğü’nde sohbetler var, oraya katılabilirsiniz... S.G.: Dini olarak onu reddetmem günah mı? Danışman: O Allah’ın buyruklarına karşı gelmiş, onun için günah olmaz. Ne kadar çok sabrederseniz Allah sizi öbür dünyada mükafatlandırır... ‘İhale çetesi’ operasyonu ? ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Antalya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, ‘‘Başak’’ adı verilen operasyonla, aralarında Büyükşehir ve Muratpaşa Belediyesi’nde işçi olarak çalışan 2 kişinin de bulunduğu toplam 16 kişiyi ‘‘ihale çetesi’’ kurmaktan gözaltına aldı. Polis, ihale çetesinin, son 2 yıl içinde, fesat karıştırmak suretiyle 400’ün üzerinde ihaleyi aldığını belirledi. Gözaltına alınan 16 kişiden 15’i tutuklandı. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle