11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 AĞUSTOS 2006 CUMA DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr 11 Birleşmiş Milletler’e göre Ankara, Lübnan’daki güce katılma konusunda istekli olduğunu bildirdi BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI ‘Türkiye asker vermeye istekli’ WASHINGTON (AA) Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Mark Malloch Brown, Türkiye’nin Güney Lübnan’daki barış gücüne katılma konusunda istekli olduğunu dile getirdiğini söyledi. Lübnan’daki Birleşmiş Milletler (BM) geçici barış gücüne (UNIFIL) asker gönderilmesine ilişkin Ankara’dan ‘‘henüz karar yok’’ açıklamaları gelirken Brown’un Ankara’nın bu konuda istekli olduğunu dile getirdiğine yönelik açıklaması dikkat çekti. Amerikan PBS televizyonuna konuşan Malloch Brown, ‘‘Bu güç, ana hatlarıyla MüslümanAvrupalı veya tercih ederseniz AvrupalıMüslüman bir karaktere sahip olacak’’ dedi. Malloch Brown, ‘‘Dolayısıyla güçte Müslüman askerler olacak, ancak muhtemelen komşu ülkelerden değil. Biliyorsunuz Endonezya katılım konusunda istekli olduğunu iletti. Türkiye de öyle’’ diye konuştu. BM Genel Sekreter Yardımcısı, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Bu güç, bir çeşit işgal gücü olmayacaksa, Hizbullah’a karşı güç kul Türbanlı Kadın ve Marlene Dietrich Ağustos sıcağında Çeşme’deyim, bir kahvenin esintili ucunda çayımı yudumluyorum. Önümde bir dergi ve birkaç gazete duruyor. Onların sayfalarında geziniyorum. Sıcak mı sıcak, yollar bomboş, seyrek de olsa gezinenler var. Asfalttan yükselen buharı bir serap gibi izliyorum. Asfaltın öbür ucunda bir çizgi beliriyor. Sanki yürüyen bir kalem gibi giderek yaklaşıyor. Bir genç kız ya da bir kadın, yaşı pek anlaşılmıyor. Yirmilerinde veya otuzlarında olabilir. Başında türban, vücudunda, onun etkileyici yeşili ile bütünleşmiş pahalı bir elbise var. Ben bile anlayabiliyorum. Vücudun hatlarını biraz gizlemesine rağmen yine de kendini ele veriyor. Dedim ya, iyi bir terzinin elinden çıkmış. Ayak bileklerinin üzerine kadar uzanan yırtmaçlı dar paça burada sona eriyor. Bilekler açık, birinde altın bir bilezik sallanıyor. Ve ondan sonra apayrı bir dünya başlıyor. Türbandan bileklere kadar uzanan pahalı ama kapalı elbiseye isyan edercesine tamamen açık, uzun ve sivri topuklu bir ayakkabı. Tırnaklar kan kırmızısı boyalı. Başını ve vücudunu işgal eden giysiye karşı dış dünyaya ayaklarıyla açılan bir başkaldırı bu. Tüm zarafetini ayaklarında ve bileklerinde toplamış gizemli ama görkemli bir gösteri. Attilâ İlhan sohbetlerimizde anlatmıştı: Marlene Dietrich Hollywood’a ilk gittiğinde Amerika en sansürcü ve tutucu yıllarını yaşıyormuş. Ünlü vamp yıldız Mia West kendisine, “Burada ancak gözlerini kullanabilirsin, başka hiçbir yerini göstermene izin vermezler” demiş. Ağustos sıcağında Çeşme’de önümde duran hatun da sadece ayaklarını ve ayak bileklerini kullanabilmiş. Uzun boylu, zarif, pahalı ve kapalı giysilerinin altında ayak bileklerinden parmak uçlarına kadar iç dünyasını sergileyen genç kadın, kaldırımın kenarında park edilmiş son model ‘Mercedes’inin direksiyonuna geçip özgür ayaklarıyla gaza basıyor ve buharlaşan asfaltın üzerinde bir serap gibi gözden kayboluyor. Birkaç dakika süren bu gösteri sona eriyor ve masamın üzerindeki dünyama geri dönüyorum. Not defterimi ve kalemimi çıkarıp karalamaya başlıyorum. Bu kadındaki iki ayrı dünya, Doğu ve Batı arasında ayrılan bir yaşam biçimi mi? Buna evet demek olanak dışı. Ne Çin’de, ne Japonya’da, ne Rusya’da, ne Türki devletlerde ve ne de Cumhuriyet Türkiyesinde böyle bir ayrım ve kapanma yok. İslam dinini irtica haline dönüştürerek siyasete alet edenlerin yarattıkları bir dünya bu. Aynı şey Batı’da, tutucu Hıristiyan çevrelerde yok mu? İrtica onlarda da var. Hıristiyanlığı dünya siyasetinde bir araç olarak kullananlar var. Başkan Bush Senato’da, “Tanrı istediği için Irak’a saldıracağız” demedi mi? İsrail Tevrat’ta yazılı olduğuna inandığı siyasi amaçlara ulaşmak için insanlık dışı saldırılar yapmıyor mu? Bizim masum genç kızımız ise “dini siyasete alet edenlerin baskısı altında ezilmiş”. Marlene Dietrich’in gözleri gibi o da ayaklarını kullanıyor. Ancak gaza basıp gittiği Mercedes’e bu kapalı giysiler sayesinde sahip oluyorsa işte burada insanlık dramı başlıyor. Dini siyasete alet edip dünyalıklarını büyütenler toplumdaki çöküşün esas nedenini oluşturuyorlar. Tanrı günahlarını affetsin!.. Bu arada Turhan Selçuk Usta, benim gördüklerimi o da orada olup yaşasaydı acaba ne çizerdi diye düşünmekten de kendimi alamıyorum... www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali ? Hükümetin “henüz karar yok” açıklamalarına karşın BM Genel Sekreter Yardımcısı Brown, ana hatlarıyla AvrupalıMüslüman bir karaktere sahip olacağını açıkladığı bu güç için ‘‘Biliyorsunuz, Endonezya katılım konusunda istekli olduğunu iletti. Türkiye de öyle’’ ifadesini kullandı. lanma çabası niteliği taşımayacaksa ve bizim istediğimiz gibi bir barış gücü olarak görülecekse, bu katkılar, yaşamsal önem taşıyacak.’’ Washington’da Ortadoğu Enstitüsü ve ABD Barış Enstitüsü kuruluşlarınca ortak düzenlenen Lübnan barış gücü konferansında konuşmacılar da, Türkiye’nin güce katılımının öneminin büyük olacağını belirttiler. ABD’nin eski Dışişleri Bakan Yardımcısı David Mack, güce katılımın, Türk hükümeti için kolay bir karar olmadığını ve Irak gibi sorunlar bulunduğunu söyledi. Mack, ancak Türkiye’nin, asker göndermeye karar vermesi durumunda güce ‘‘kültürel duyarlılık’’ ve çok profesyonel bir NATO ordusu katkısı sağlayacağını kaydederek ‘‘Dolayısıyla Türkler, sonunda, bu gücün başarıya ulaşıp ulaşmamasında kritik rol oynayabilir’’ dedi. Fransa komutayı şubata dek üstlenecek Fransa’nın UNIFIL’e vereceği katkı ile ilgili tartışmalar da sürüyor. Fransa, Lübnan’da genişletilmiş BM barış gücünün komutasını en azından şubat ayına dek üstlenmeye istekli olduğunu açıkladı. France2 TV kanalına önceki gün konuşan Fransa Savunma Bakanı Michele AlliotMarie, halen Lübnan’da görev yapan ve BM’nin 1701 sayılı kararıyla mevcudu 15 bine çıkarılması planlanan UNIFIL’in yapısıyla ilgili daha fazla ayrıntı öğrenmeyi istediklerini söyledi. AlliotMarie, UNIFIL’e komuta ettiklerini ve komuta etmeyi sürdüreceklerini, şubat ayına kadar da komuta etmeye hazır olduklarını bildirdi. Fransız Le Monde gazetesi ise Paris’in BM’nin umduğu gibi UNIFIL ’e binlerce asker göndermeyeceğini, sadece sembolik bir destek vereceğini yazdı. Fransa’nın barış gücüne 12 subayla 200 kadar mühendis birliği göndereceği öne sürülen haberde, BM’ye hızlı acil müdahale gücü katkısı önerisinde bulunulduğu ve bu birliğin BM komutası altında olmayacağı kaydedildi. Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik, BM kararıyla ilan edilen ateşkesin, ‘‘açık değil, karmaşık olduğunu’’ belirterek ‘‘‘BM görev yönergesinin somut olarak açıklık kazanmasından sonra özel bazı görevler üstlenmek üzere en az düzeyde asker gönderilebileceğini’’ belirtti. Almanya Başbakanı Angela Merkel ise, Lübnan’a muharip güç göndermeyeceklerini söyledi. Merkel, bununla birlikte kıyıda devriye görevi yapmak üzere deniz gücü göndermeyi önerebileceklerini söyledi. D Henüz karar vermedik IŞİŞLERİ: ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’da, Lübnan’a asker gönderilmesi konusunda hükümetle devlet kurumları arasındaki görüş ayrılığı iyice su yüzüne çıktı. AKP hükümetinin Lübnan’a asker gönderme konusundaki ‘‘istekli tutumuna’’ karşın önce Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), ardından da Dışişleri Bakanlığı çekincelerini dile getirdi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, ‘‘Lübnan’a güç gönderilmesi konusunda henüz kararımızı vermiş değiliz, bunun altını özellikle çizmek istiyorum’’ dedi. Tan, Türkiye’nin bir güç gönderme kararı alması durumunda da bunun asla ‘‘muharip güç’’ olmayacağını vurguladı. Tan dün düzenlediği basın toplantısında, ‘‘Biz tarafların kabul edeceği, BM’nin kararlarının meşru zeminini koruyacak bir gücün oluşturulması sürecine katkıda bulunmaya gayret ediyoruz. Ancak henüz kuvvet gönderileceğine dair bir kararımız mevcut değildir. Bu konuyu etraflı bir şekilde değerlendirmekteyiz’’ dedi. ‘Muharip güç olmaz’ Sözcü Tan, temasların sürdüğüne dikkat çekerek ‘‘Türkiye şayet bir güç gönderme kararı alırsa bu asla muharip güç olmayacaktır. Oradaki grupların silahsızlandırılması gibi bir faaliyete de katılması söz konusu olmayacaktır. Barışı koruma amacıyla görev yapacak, insani ve lojistik bir yapıya sahip olacaktır’’ diye konuştu. Taraflardan gelecek istek, kabul ve o yönde Türkiye’ye verilen bilgilerle kararın verileceğini belirten Tan, şunları kaydetti: ‘‘Bunun altını çiziyorum, biz bu kararımızı henüz vermedik. Olayları soğukkanlı bir şekilde ve yakından takip ediyoruz. Memleketimizin yararına, çıkarına ve tarihi sorumluluklarımızın bilinci içinde atılması gereken her türlü adımı atacağız, ama henüz kararımızı vermiş değiliz, bunun altını özellikle çizmek istiyorum.’’ Lübnanlılar, İsrail bombardımanında duvarı, duvarları, çatısı yıkılan evlerinde ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar. Ama hiçbir kayıp, yakınını kaybetmek kadar acı vermiyor. Güneydeki Sur kenti çevresinde ateşkesten sonra, çoğu yerle bir olmuş kasabalarda her gün onlarca cenaze defnediliyor. Sur’un güneyindeki Surubbin kasabasında ateşkesten iki gün önce İsrail hava saldırısında ölen Halil Hazini Haribi’nin (65) cenazesi dün defnedilebildi. Eşi Fatma Haribi, AA muhabirine, ateşkes yürürlüğe girinceye kadar iki gün kocasının cesedinin başında beklediğini anlatıyor. Yaslı Fatma Haribi, bombardıman sırasında kocasıyla birlikte evde kaldıklarını, ancak yakınlarda bir bombanın patlamasından sonra yaklaşık bir buçuk ‘Eve’ dönüş metrekarelik bir sığınağa gittiğini, eşininse buzdolabından su almak için evin balkonuna çıktığını ve bu sırada İsrail helikopterinin ateşi sonucunda öldüğünü anlattı. Ağır bombardıman nedeniyle kimsenin kendilerine yardım edemediğini ve evde eşinin cesediyle tek başına 2 gün beklediğini belirten Haribi, günler sonra Lübnan Kızılhaçından birkaç kişinin bölgeye ulaşabildiğini kaydetti. Haribi, eşinin cenazesinin Sur’daki devlet hastanesine götürüldüğünü ve çocukları gelene kadar hastane morgunda bekletildiğini belirtti. Surubbin kasabasında dün Halil Hazini Haribi ile birlikte ateşkesin yürürlüğe girmesinden sonra bölgeyi boşaltan İsrail askerleri tarafından öldürüldüğü ileri sürülen 17 yaşındaki yeğeni Yaser İbrahim Kapsu da toprağa verildi. (Fotoğraf: REUTERS) Rum kesimi yardımda rol istiyor ? LEFKOŞA (AA) Kıbrıs Rum Kesimi, Lübnan’a gidecek barış gücü askerleri ve insani yardımlar için transit noktası olmayı önerdi. Rum yönetimi sözcüsü Hristodulos Pashiardis, altyapılarını, insani yardım, barış gücü askerleri ve askerlerin malzemelerinin Lübnan’a naklinde AB ve BM’nin kullanımına sunduklarını söyledi. Sözcü, teklifi, Dışişleri Bakanı Yorgos Lillikas’ın AB yetkililerine bir mektupla sunduğunu belirtti. Pashiardis, Rum kesiminin barış gücüne iki subayla katkıda bulunmayı önerdiğini de kaydetti. Arap ülkelerinin Lübnan’a asker gönderme isteksizliği orduyu haklı çıkarıyor Gül İsrail’e gidiyor Tan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün pazar günü de İsrail’e gitmesinin öngörüldüğünü, bölge ülkeleri ile yoğun bir temas trafiği içinde olduklarını ve gerekli görüldüğü takdirde diğer ülkelere de gidilmesinin söz konusu olabileceğini söyledi. Gül’ün İsrail’e ATA uçağıyla gideceği ve burada Başbakan Ehud Olmert, Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ve Başbakan Yardımcısı Şimon Peres ile görüşeceği kaydedildi. TSK’den ‘hazırlık’ talimatı yok ? Arap ülkelerinin İKÖ Parlamento Başkanları toplantısına ilgi göstermemesi, TSK’nin çekincelerindeki haklılığı da ortaya koydu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Lübnan’a asker gönderilmesi konusunda hükümetle görüş ayrılığında olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bu kapsamda herhangi bir ‘‘hazırlık talimatı’’ da olmadığı öğrenildi. Arap ülkelerinin TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın çağrısına karşın İKÖ Parlamento Başkanları (İKÖ PAB) Olağanüstü Toplantısı’na ilgi göstermemesi, TSK’nin hükümete ilettiği çekincelerindeki haklılığını da ortaya koydu. Lübnan’a asker gönderme konusunda TSK’nin hükümete ilettiği çekincelerin arasında ‘‘İslam ülkeleri bile olabildiğince tarafsız kalmaya çalışırken, Türkiye’nin oraya gitmesi akılcı değil. Onların tavrını görelim’’ saptaması da yer alıyordu. İKÖ PAB Dönem Başkanı Bülent Arınç, geçen günlerde Lübnan konusunu görüşmek üzere 47 Arap ülkesine yazıyla toplantı çağrısı yaptı. Ancak bu ülkelerden 10’u başkan düzeyinde olmak üzere sadece 22’sinden yanıt geldi. Toplantı daha girişim safhasındayken iptal edildi. Bu tavır, Arap ülkelerinin Lübnan konusundaki il Bush’tan Irak petrolü itirafı ? WASHINGTON (AA) ABD Başkanı George Bush, Irak’taki Amerikan askerlerinin hemen çekilmeye başlaması yönünde muhalefetteki Demokrat Parti’den gelen talepleri reddederek ‘‘ordunun bu ülkeden zamansız ayrılması durumunda, teröristlerin Irak petrolünü ele geçireceğini ve bunu ABD’ye karşı silah olarak kullanacağını’’ iddia etti. Bush, ‘‘Görevimizin tamamlanmasından önce Irak’tan çekilmemiz durumunda Ortadoğu’nun kalbinde terörist bir devlet oluşacak. Teröristler, bu ülkenin büyük petrol rezervlerini, özgürlüğe inanan bizlere ekonomik acılar çektirmek için kullanmak isteyecek’’ dedi. Başkan Bush, bu sözleriyle Irak’taki savaşın petrol bağlantılı olduğunu kabul etti. D YP LİDERİ AĞAR: Asker çatışmaya sokulmamalı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ‘‘Türk askeri çatışma içine sokulmamalı’’ dedi. Ağar, NTV’ye yaptığı açıklamada, Türkiye’den Lübnan’a barış gücü askeri gönderilmesi konusunda AKP hükümetini uyardı. BM kararının Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını da kapsadığını söyleyen Ağar, ‘‘Barış gücünün kapsamı tam olarak belirlenmiş değil, muğlak ifadeler var’’ diye konuştu. Yurtdışına asker gönderme kararının Meclis tarafından alınacağını belirten Ağar, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün sadece ana muhalefet lideri Deniz Baykal’a bilgi vermesini de eleştirdi. Mevcut koşullarda barış gücünün çatışma ortamına girme ihtimalinin yüksek olduğunu da belirten Ağar, ‘‘Türk askeri çatışma içine sokulmamalı’’ vurgusunu yaptı. Eski generallerden Bush’a çağrı ? WASHINGTON (AA) ABD’de bir grup eski yüksek rütbeli komutan ve emekli diplomat, Başkan George Bush’tan, İran’la derhal diyalog içine girmesini istedi. Bush’a hitaben yazılan 22 imzalı açık mektupta, İran’la diplomatik temas stratejisinin gerek ABD’nin, gerekse müttefiklerinin çıkarına olacağı, bölgesel ve uluslararası güvenliği arttıracağı belirtildi. Mektupta, İran’a saldırının bölgedeki güvenlik ve Irak’taki Amerikan askerleri açısından feci sonuçları olacağı da kaydedildi. Açık mektupta, böyle bir saldırının, gerek Ortadoğu’da, gerekse dünyanın her yerindeki Müslümanlar arasında nefret ve şiddeti alevlendireceği belirtildi. 16 Ağustos 2006 Çarşamba gisizliğini net bir şekilde gösterirken, TSK’nin çekincelerinde ne kadar haklı olduğunu da ortaya koydu. Arap ülkelerinin bu tavrına karşın AKP hükümetinin ‘‘aceleci’’ tutumu ise dikkat çekiyor. Arap devletlerinin Lübnan’a ilişkin tarafsız durmasının nedeninin ise ‘‘SünniŞii çekişmesi’’ olduğu belirtiliyor. Kaynaklar, Hizbullah’ın Şiilerden oluşması nedeniyle Sünni Arap devletlerinin Lübnan’a karşı ‘‘mesafeli’’ durduğunu belirtiyor. Arap devletleri, başından bu yana bu konuda İsrail’e karşı net tavır almaktan da kaçınıyor. Hizbullah’a Şii İran geniş destek veriyor. CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle