25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2006 CUMA 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Çanakkale Belediyesi’nin düzenlediği 43. Uluslararası Troya Festivali önceki akşam sona erdi YAZI ODASI SELİM İLERİ Savaşa hayır, barışa evet... EGEMEN BERKÖZ Tarih Yazarken Lisede tarih öğretmenim Zehra Tapman olmasaydı, tarih okumayı sevebilir miydim? Zehra Hanım öğretmenimiz oluncaya kadar tarih derslerinden nefret ettim. O korkunç rakam mezarlığı beni bugün hâlâ korkutur. Bilmem ne meydan savaşı hangi tarihte? Filan hükümdarın saltanat dönemi hangi yıllar arasında? Sokullu kaç tarihinde öldürüldü?.. Korkunç sorular, korkunç rakamlardı. Öğretmenimiz ise, tarihi, yaşam, uygarlık, sanat tarihi, karakterler, toplumsal ilişkiler görüngesinden anlatır, yorumlardı. Eski Yunan’ın tapınaklarını, mermer heykellerini, bitkisel boyalarla bezenmiş lahitleri, Herodotos’u asla ‘Herodot’ değildi! ondan dinledikçe, ders kitaplarının dar kafalı anlatımından kurtulmuştum. ??? Belki pek çok tarih öğretmeni gibi, Zehra Hanım Osmanlı tarihine tutkundu. Ama Zehra Hanım aynı zamanda romanlar sevdalısıydı. Öğretmenle öğrenciyi bir anda kuşakdaş, yaşıt kılan, romanlar sevdasıydı. Roman değiştokuşuna başladıktan sonra Zehra Hanım’ın Altıyol’daki evine gider gelir olmuştum. Akşamüstlerinde mutlu çay saatleriydi. Öğretmenimin hikâyesini bir gün yeniden yazmak isterim. Yıllar önce ‘‘Türküsüz’’de denemiş, yazık ki kıvamını tutturamamıştım. Tarih okumak bende Zehra Tapman’ın yönlendirmesiyle başladı. Yeniyetmeliğimde okuduğum Abdullah Ziya Kozanoğlu, Feridun Fazıl Tülbentçi imzalı tarihi romanları saymazsak. O romanlara M. Turhan Tan’ınkiler, Reşat Ekrem Koçu’nunkiler eklendi. Hele, Halikarnas Balıkçısı’nın tarih esinli deniz romanlarına ‘tarihi yaşamak’ açısından çok şey borçluyum. Öte yandan, tarihin kendisi, romandan farklı görünmek arzusundadır. Tarihçi, sanatkâr esnekliğini çoğu kez küçümser, yadsır. Bilim adamlığında ısrarcıdır. Yaşanmış gerçekliği dile getirdiği kanısındadır. Hele dünkü tarihçiler dediğim dedikçi, kesenkes görüşler, yargılar öne sürerler. ??? Bizde yaygın yaklaşım ve değerlendiriş, tarihin somut gerçeklikten, romanın hayalden söz açtığı kanısında. Bugün bile. Ama tarihçiler bazan çok hoş yanılgılarla, çelişkilerle, karşıtlıklarla oyalandıklarını gözden kaçırırlar. Bilirkişi edasıyla söyledikleri, bazan kendilerine tuzak, okurlarına eğlentili okumalar hazırlar. Şu sıralar Osmanlı tarihini yeniden, oburcasına okuyorum. Yılmaz Öztuna’nın Türkiye Tarihi’nde (Hayat Kitapları, 1965, 8. cilt, s. 228) ‘‘Sultan Mustafa’nın annesi olan adını bilmediğimiz Valide Sultan’’ deniyor ve bir ayraç açılarak ekleniyor: ‘‘(III. Mehmed’in zevcesi, I. Ahmed’in yengesi)’’... I. Ahmed’le I. Mustafa kardeş. İkisinin de babası III. Mehmed. Üvey ana olma konumundaki valide acaba kimin yengesi? Yine Öztuna, ‘‘Veliaht Şehzade Osman’ın annesi Mahfiruz Haseki’dir. II. Osman padişah olunca veliahtlığa yükselen Şehzade Mehmed’in annesini bilmiyoruz. Kösem değildir. Mahfiruz Haseki olması ihtimali vardır’’ (s. 230) diye yazıyor. Hepi topu beş sayfa sonra şu bilgilendirme karşımıza çıkıyor: ‘‘II. Osman tahta geçince, oğlu olmadığı için, kardeşlerinin büyüğü olan Şehzade Mehmed, veliaht oldu. Veliaht Şehzade, 3 Kasım 1604’te I. Ahmed’in ikinci oğlu olarak doğmuştu. Ağabeyi II. Osman’dan ancak 4 ay ve 3 gün küçüktü.’’ İhtimali göz önüne alırsak, Mahfiruz Haseki ‘‘ancak 4 ay ve 3 gün’’ sonra padişaha yeni bir erkek evlat doğurmuş oluyor. Şehzade Mehmed’in trajik hayat hikâyesine gelince, ağabeyi Osman emretmiş, hileli hurdalı bir gerekçeyle, 1621 yılının Ocak ayında boğdurtulmuş. On beş yaşındaymış. Naîmâ, ‘‘katline hücum olundukta’’, Mehmed’in ‘‘Osman, Allah’tan dilerim ki ömrü devletin berbat olup beni ömrümden nice mahrum eyledin ise sen dahi behremeni olmayasın (nasip almayasın, yararlanamayasın)’’ dediğini yazıyor. Ve ‘‘kalbi mahzun ile’’ edilen bedduanın tuttuğunu belirtiyor... Öneriler: CD / Artık Sevmeyeceğim, Kalan Müzik yapımı, 2006. (Eski Türk filmlerinden anılar...) Üç yıl aradan sonra yeniden Troya’dayım. Çanakkale Belediyesi’nin çağrılısı olarak. 2003’ün 10 11 Ağustos günleri kazı başkanı Korfman’ın kılavuzluğunda geziye katılan diğer gazetecilerle birlikte Troya’yı gezmiş, ilk elden bilgi almış; ama Güzelyalı’da bir otelde kaldığım için Çanakkale’yi görememiştim. Bu kez de kentin çok yerini göremedim, ama kordonda bir otelde kaldığım için havasını kokladım. ‘Kordon’ sözcüğü bile yeterli çağrışımı yapıyor, değil mi? Evet, gerçekten de Çanakkale bana İzmir’i anımsattı. Kıyıda yürürken yüzümü yalayan rüzgâr Ege rüzgârı, insanların sıcaklığı Egeli sıcaklığı... Yazgıya bakın ki bu yıl 43. kez düzenlenen Uluslararası Troya Festivali’nin açılışı 10 Ağustos akşamıydı, 11 Ağustos ise Manfred Korfman’ın, Çanakkale köylülerinin taktığı adıyla Osman Bey’in ölümünün ilk yıldönümü. Açılış gecesinin ikinci konusu da Osman Bey ve Troya’ydı zaten. İlk konusu ise barış... Troya Müzesi için ilk adımlar Zengin içerikli bir festival Ç Ortadoğu’da haksız bir savaşın sürdüğü günlerde, savaşa karşı bir çığlık da Troya’dan yükseliyordu. Şair Ataol Behramoğlu kendi yazdığı barış çağrısını okuyor, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan da yine barış konulu bir konuşma yapıyordu. Bu sözlerin burada, Troya’da söylenmesi anlamlıydı. Çünkü Troya (ve Çanakkale) toprakları tarihte çok büyük iki savaşa, ölümlere ve yıkıma sahne olmuştu. 2002’den bu yana verilen Homeros Ödü lü’nün bu yıl savaş nedeniyle verilmemesini ise ben anlayamadım. İnadına verilmeliydi, bence. Açılış gecesi festival kapsamında düzenlenen afiş ve seramik yarışmalarında ilk üçe giren sanatçılara ödüllerinin verilmesiyle başladı; üç değişik türde müzik dinletisiyle sona erdi. ÇOMÜ Perküsyon Grubu’nu, kardeş kent Osnabrück’ten gelen ‘Pro Musica Flötenquartett’i ve Ataol Behramoğlu Haluk Çetin ikilisini izledik ardı ardına. Aradaki iki konuşma ise Çanakkale’nin (ve Troya’nın) geleceği açısından önemli bilgiler içeriyordu. Yeni kazı başkanı, daha önce Prof. Korfman’ın yardımcılığını yapan Ernst Pernica, kazının Osman Bey’in tasarladığı gibi sürdürüleceğini, onun Çanakkale halkına bağışladığı 6 7 bin ciltlik kitaplığının ise belediye kütüphane binasını yapar yapmaz Çanakkale’ye getirileceğini söylüyordu. Ondan sonra konuşan, ÇanakkaleTübingen Troya Vakfı Başkanı Prof. Muharrem Satır’ın söylediklerinin en önemlisi ise, üç yıl önceki gezimizde Prof. Korfman’ın bir an önce kurulması gereğinden söz ettiği Troya Müzesi için yakında bir mimarlık proje yarışması açılacağıydı. anakkale Belediye Başkanı Sayın Ülgür Gökhan ve arkadaşları zengin içerikli ve izlenceli bir festival düzenlemişler. Orada bulunduğum iki gün içinde kentin neredeyse her köşesinde bir etkinlik yapıldığını gördüm. Örneğin 11 Ağustos Cuma akşamüstü Güzel Sanatlar Galerisi’ndeki yarışma sergisi ile genç sanatçı Ayda Nuroğlu’nun gravürresim sergisini gezdikten sonra Halk Bahçesi’nde 18.00’de başlayacak ‘Barış Kültürümüz Olsun’ başlıklı söyleşiye giderken parkın içindeki başka bir alanda palyaço gösterisi vardı. Ercan Karakaş, Şanar Yurdatapan, Haluk Şahin, Ferai Tınç ve Celal Başlangıç’ın katıldıkları söyleşiden sonra, bahçesindeki Osnabrück Konservatorium ve Pro Musica Flötenquartett dinletileri için Güzel Sanatlar Galerisi’ne dönerkense, kordondaki minyatür basket alanında çocuklar arası basketbol turnuvasının maçları yapılıyor; biraz ilerde de konuk halkoyunu toplulukları sıralarının gelmesini bekliyorlardı. Aynı akşam, konserden sonra da Amfi Tiyatro’da Kent Oyuncuları’ndan ‘Gece Mevsimleri’ adlı oyunu izleyecektik. Ve hâlâ, saatleri çakıştığı için göremediğimiz birçok etkinlik kalacaktı. Festival her gün aynı yoğunlukta olan izlencesiyle bir hafta sürdü ve önceki akşam Cumhuriyet Alanı’ndaki Sertab Erener konseriyle sona erdi. Yalnızca iki gününe tanık olduğum festival sırasında tanıdığım İngiliz kökenli İbrahim Aksu ile bugün Güzel Sanatlar Galerisi olan tarihi konağın eski sahibi Matmazel Heti’nin öyküleri ise başka bir yazının konusu olacak artık. ORKESTRA ŞEFİNDEN YÖNETİMDEKİLERE DAVA Rengim Gökmen’den tazminat davası liğimin yönetim kuruİZMİR (Cumhulu tarafından onaylanriyet Ege Bürosu) ? İzmir Devlet ması gerektiğini iddia İzmir Devlet Senfo Senfoni Orkestrası ederek tanımadılar. ni Orkestrası Şefi Şefi Rengim Bana karşı idare mahRengim Gökmen, or Gökmen, orkestranın kemesinde dava açtılar. kestranın eski müdüBu süreç içinde şef olarü Hakan Cem ve yö eski müdürü Hakan rak yapmam gereken işnetim kurulu üyele Cem ve yönetim leri engelleyerek benim ri Mustafa Tuncay ve kurulu üyeleri başarısız bir sezon geçirBilge Şimşek’e karşı Mustafa Tuncay ve meme neden oldular’’ 30 bin YTL ’lik tazmi Bilge Şimşek’e karşı dedi. nat davası açtı. 30 bin YTL ’lik Gökmen, eski yöneİzmir 8. Asliye Hutim kurulu üyelerinin kuk Mahkemesi’ne tazminat davası açtı. kendilerini yargı yeridava dilekçesi veren Gökmen, Cem, Tuncay ve Şimşek’in ne koyup kendisiyle ilgili karar verşefliğini tanımadığını, bunun için diğini belirterek, davayı orkestranın yargı yoluna gittiğini bildirdi. Gök onuru için açtığını söyledi. İZDSO’da men dilekçesinde, ‘‘Temmuz 2005 16 yıldır aralıksız görev yaptığına tarihinde İzmir Devlet Senfoni Orkest dikkat çeken Gökmen, meslek yaşarası şefi iken tayinim Hacettepe Üni mında böyle bir davranışla karşılaşversitesi’ne çıktı. 5 ay sonra Kültür Ba madığını ekledi. 5 ay boyunca eski kanlığı tarafından tayinim yeniden yönetimin çeşitli söylemlerle senfoİzmir Devlet Senfoni Orkestrası şef ni binasına duyurular astıklarını beliğine çıkarıldı. Bu dönüşümle orkest lirten Gökmen, orkestra üyeleri ve ra yönetim kurulundaki Hakan Cem, dinleyicilerin gözünde küçük Mustafa Tuncay ve Bilge Şimşek, şef düşürüldüğünü belirtti. Atilla Özer’in karikatürü yarışmada birinci oldu. Ürgüp’te karikatür serbest, siyaset birinci Kültür Servisi Geleneksel olarak her yıl düzenlenen ve bu yıl 6.’sı gerçekleştirilen Kapadokya Ürgüp Karikatür Yarışması ödül töreni ve karikatür sergisinin açılışı yapıldı. 2007 yılından başlayarak uluslararası bir nitelik kazanacak olan Kapadokya Ürgüp Karikatür Yarışması’nda ödül alan sanatçılar ve yapıtları bir süre önce belirlenmiş; Seçici Kurul birinciliğe Eskişehirli karikatürcü Atilla Özer’i, ikinciliğe Kürşat Zaman’ı, üçüncülüğe Cemalettin Güzeloğlu’nu değer görmüştü. Bu yıl yarışmaya, 90 karikatüristin 237 yapıtıyla katıldığı açıklandı. Seçici Kurulun gazeteciyazar Doğan Hızlan, karikatüristler Ercan Akyol, Muhittin Köroğlu, Bülent Okutan, Aziz Yavuz Doğan ve Ürgüp Belediye Başkanı Bekir Ödemiş’ten oluştuğu yarışmada ‘Semih Balcıoğlu Özel Ödülü’ de Ahmet Aykanat’a verildi. Ödül töreninde konuşan Ürgüp Belediye Başkanı Bekir Ödemiş, ‘‘Bu yıl 6.’sını gerçekleştirdiğimiz Kapadokya Ürgüp Karikatür Yarışması, değerli üstat karikatürist Semih Balcıoğlu’nun kılavuzluğunda bugünlere gelmiştir. Yarışmanın ilk ödül töreninde Semih Balcıoğlu Türkiye’de karikatür yarışmalarının 2 büyük kentin, Ankara ve İstanbul’un tekelinde olduğunu, ama ilk kez bir karikatür yarışmasını, karikatür sanatını Anadolu’nun ortasına taşıdığımızı belirtmişti’’ dedi. CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle