11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 AĞUSTOS 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Deniz Baykal, Ortadoğu’yla Türkiye’yi kıyasladı, ayrımcılığın tehlikelerine dikkat çekti 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Farkımız Atatürk’ TEVFİK AKBAŞ Benim Halkım... Şırnak’ta iki şehit... Küpeli Dağı’nda piyade onbaşı Yakup Pak ile piyade er Kadir Özdemir şehit düştü... Önceki gece televizyonlar bu haberi on beş saniye verdi... Tunceli Emniyet Müdürlüğü, PKK’nin mayın döşeyip iki polis memurunu şehit ettiği yolun asfaltlanması için Köy Hizmetleri Müdürlüğü’nün bağlandığı İl Özel İdare’ye yedi kez yazı yazmış... Peki sonuç? Yol asfaltlanmamış!.. Üstelik Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tunceli Valisi Mustafa Erkal’a buyruk verdiği halde... Yok yol yokuşmuş, asfalt yapılırsa kışın araçlar kaza yaparmış filan!.. Bunlar boş laf!.. Tunceli’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın arsasını Fethullahçı eğitim şirketine ‘‘hibe eden’’ düşünce nedense Emniyet Müdürlüğü’nün başvurusunu umursamıyor!.. Tunceli’de şehit düşen Recep Tokur’un yedi yaşındaki kızı Hilal, karısı Meryem hüznün ve acının resmini gözleriyle çizerken Fethullahçılara arsa bağışlayanlar ne düşündüler acaba? Toplum bir dönem yargısız infazlara, faili meçhul cinayetlere karşı tepkisizdi, şimdilerde şehit cenazelerine, vurdumduymaz kamu yöneticilerine karşı tepkisiz... Halkımız, televizyonlardaki ‘‘paparazzi’’ programlarını izliyor, gazetelerde Pınar’ın ‘‘aşk üçgeni’’yle ilgilenip, Tony’nin nasıl aldatıldığını merak ediyor. Bekir Coşkun gibi benim de gözüm Pınar’da... Akşamları televizyonlarda magazin programlarını izliyorum; Pınar’ın, Kaya’nın Seda’nın, Hülya’nın, İbo’nun maceralarını öğreniyor, sabahları erkenden kalkıp yüzümü bile yıkamadan gazeteleri okuyup ‘‘kim kime ne yapmış’’ sorusuna yanıt verebiliyorum. ??? Uğur Dündar ve Haluk Şahin’in birlikte yazdıkları ‘‘Haramzadenin Dönüşü’’ kitabını okuyup bitirdim bu arada... İki değerli gazeteci arkadaşımın yazdığı ‘‘Haramzadenin Dönüşü’’ (Güncel Yayıncılık) benim bile unuttuğum olaylar dizisini anlatıyor... Vurgun, soygun, üçkâğıt!.. Toplumu sömürenler, sülük gibi kan emenler, şişeyi kırıp köşeyi dönenler... Türkiye böyle bir döngüde!.. Güneydoğu’da kan gölünden rant sağlayanlar, ülkenin en aydın kenti olan Tunceli’de kışkırtma yöntemini kullanıyorlar... Tunceli Festivali’nde yurtdışından gelen Alevi yurttaşlarımızı kente sokmayanlar, iş asfalt yol yapmaya gelince nedense hiç umursamıyorlar... Hesabını kim verecek bunun? Halkımızın büyük kesimi ne Lübnan’da ölen, yetim ve öksüz kalan çocukları, ne de Beyrut kıyımını umursuyor... Bu bir gerçek, kimse kızmasın!.. Çünkü televizyonlar ve gazeteler son on beş yılda halkımızın önüne ‘‘buyrun yiyin’’ diyerek bildik ‘‘magazin mönüsü’’nü sundu ve halkımız da buna alıştı... Yoksul roman kadını Perihan’ı televizyon ekranına çıkaran Armağan Çağlayan, onun saflığı karşısında şaşırıp kalmıyor mu? Yaşamın ne olduğunun farkında bile olmayan 25 yaşındaki Perihan, 15 yaşında evlenmiş... Şimdi 9 yaşında bir oğlu var!.. Bakarsınız bir hafta sonra Türkiye’nin gündemine oturur Perihan!.. Armağan kardeşimiz de ‘‘reyting kaygısı’’ olmadan annesinin evinde salı geceleri mışıl mışıl uyur... Bugün yine karmakarışık bir yazı yazdığımın elbet farkındayım... Ne olur okurlar beni bağışlasın!.. ??? Dedim ya sevgili Bekir Coşkun gibi iki gözüm Pınar’da, Tony’de, Can’da... Kıyılar yağmalanıyormuş, Türkiye’de 20 milyon insanımız günde üç dolarla yaşıyormuş; Güneydoğu’da lise mezunu işsiz gençler dağa çıkıyormuş; her gün 34 şehit cenazesi geliyormuş; tarikatlar Türkiye’yi kuşatıyormuş; Tunceli’ye asfalt yol yapılmıyormuş, sosyal demokratlar birleşmiyormuş, hepsine boş verin!.. Açın gazetelerin ikinci sayfalarını ‘‘kim kiminle şey mi yapmış’’ okuyun, rahatlayın; akşamları da ‘‘Uçan Kuş’’u izleyip neşenize neşe katın... Boş verin siz gazeteci Gülden Aydın’ın kızı Ceren’e o güzelim Karaburun’da bikini giydiği için haşemalı ve tesettürlü yobazlarca saldırılmasına... Boş verin Ali Kocatepe’nin, Sefarad’ın, Yavuz Bingöl’ün, Zerrin’in Hisar’da başına gelenlere... Ben bir süre önce tarikatçıların Karaburun ve Çeşme’yi ‘‘mesken tuttuklarını’’, oralara tarikat otelleri, pansiyonları açıldığını, sözde bilim insanlarının ‘‘Nur kampları’’ kurduklarını yazdığımda bizim medya AKP’yi kucaklamıyor muydu? Fazla değil, bir yıl sonra Bodrum’da da yaşanacak bu tür olaylar... Çünkü, Turizm ve Kültür Bakanlığı Bodrum’da ‘‘ön tahsisleri’’ yaptı bile... Yarına!.. Erdoğan’a bulvar sorusu ? ANKARA (Cumhuriyet) CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, Esenboğa yoluna adının verilmesini uygun bulup bulmadığını sordu. Şimşek, Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, belediye başkanlığı yaptığı günden itibaren kaç yere ‘‘Recep Tayyip Erdoğan’’ adı verildiğinin açıklanmasını istedi. Kamuoyunda Ankara Esenboğa Havaalanı’nın yenilenen ünitelerinden birine Atatürk’ün silah arkadaşı, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularından İsmet İnönü’nün adının verilmesi konusunda ciddi bir beklenti bulunduğunu belirten Şimşek, ‘‘Bu konuda sizin düşünceniz nedir? Bu yönde bir çalışmanız bulunmakta mıdır’’ diye sordu. AYDIN CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye’nin Ortadoğu’dan ‘‘Mustafa Kemal farkı’’ olduğunu belirterek ‘‘Türkiye, bir Mustafa Kemal Atatürk dönemi yaşamıştır. Ama o anlayışı birilerinin bozmasına izin verirsek, ‘şu çok dindar, bu az dindar’ demeye başlarsak, ‘alt kimlik, üst kimlik’ demeye başlarsak biz de onlara benzeriz’’ dedi. Aydın’da incelemelerde bulunan Baykal, terörün ülkede ciddi bir sorun olarak hızla geliştiğini ve her gün acı haberler alındığını anımsattı. ‘‘Eve Dönüş’’ yasalarını eleştiren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Uygulama ne oldu, eve dönen var mı? Hayır, tam tersi, cezaevindekiler affedildi, onlar dağa çıktılar. Hizbullahçılar çıktı, PKK’ciler çıktı. Peki, bir hükümet böyle yanlış bir uygulamayı niçin yapar, nasıl yapar? Kim bunu yaptırıyor? Hangi hesapla yaptırıyor? Bunlar ne sonuç bekliyor? Bu, Türkiye’yi bütünleştirmeye, terörü etkisizleştirmeye mi yarıyor? Yoksa Türkiye’yi bölmeye mi, par ? Irak, İran, Suriye, Lübnan ve Filistin’de savaş, çatışma ve kargaşanın olduğuna dikkat çeken Baykal, “Biz de o dünyanın bir parçasıyız. Ama orası kan gölü, burası huzur içinde. Bizim farkımız, Mustafa Kemal Atatürk farkıdır. O, yeni bir anlayışı ortaya koydu. O anlayışı ayakta tutabildiğimiz sürece biz barış ve kardeşlik içinde oluruz’’ dedi. çalamaya mı hizmet ediyor? Bu topraklarda bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin bulunmasını hâlâ birileri içlerine sindiremiyor. Hâlâ arayış sürüyor ve hâlâ kavga devam ediyor. Buna karşı duyarlı olacağız, gerekeni yapacağız.’’ Türkiye’nin çevresinde bir ateş çemberinin biçimlendiğine; Irak, İran, Suriye, Lübnan ve Filistin’de savaş, çatışma ve kargaşanın olduğuna dikkat çe ken Baykal, Müslümanın Müslümanla, Iraklının Iraklıyla savaştığını belirtti. Bu ülkelerde bir türlü barış ve istikrarın sağlanamadığını vurgulayan Baykal, şunları söyledi: ‘‘600 yıl bu ülkelerle beraber olduk. Aynı değerleri, duyguları ve inançları paylaşıyoruz. Biz de o dünyanın bir parçasıyız. Ama orası kan gölü, burası huzur içinde. Burada ablalarımız, erkeklerimiz, başı açık ve kapalı kadınlarımız var. Hep beraberiz. Kardeşçe, birbirimize saygı göstererek, huzur ve barış içinde beraberiz. Neden ayrı Türkler? Biz burada böyleyiz, ama onlar orada çatışma ve savaş içinde. Niçin acaba? Bizim farkımız, Mustafa Kemal Atatürk farkıdır. Türkiye, bir Mustafa Kemal Atatürk dönemi yaşamıştır. O, yeni bir anlayışı ortaya koydu. O anlayışı ayakta tutabildiğimiz sürece biz barış ve kardeşlik içinde oluruz. Ama anlayışı birilerinin bozmasına izin verirsek, birbirimizi ‘o böyle şu böyle’ diye ayrımcılık yaparak bakmaya başlarsak, şu çok dindar bu az dindar demeye başlarsak, alt kimliküst kimlik demeye başlarsak biz de onlara benzemeye başlarız.’’ D EPOCULAR MÜDÜR OLACAK ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART ‘Uçakların inmesi MİT’in isteği’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İran’a ait iki uçağın Hizbullah’a silah götürdüğü şüphesiyle Diyarbakır’a indirilerek aranmasının Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) istemi üzerine yapıldığı bildirildi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, uçakların aranması durumunun Türkiye’ye Uluslararası Havacılık Sözleşmesi kapsamında tanınan hakkın rutin bir uygulaması olduğunu söyledi. Daha önce de sadece İran değil, birçok ülkenin uçağının aynı şekilde arandığı belirtildi. Aramalarda herhangi bir silah ya da parçasının bulunamadığı bildirildi. Kadrolaşmada yeni hedef müzeler ? Kültür ve Turizm Bakanlığı, müzelerdeki malları depolayan ayniyat saymanlarını müze müdürü yapmaya hazırlanıyor. Uygulamaya tepki gösteren Kültür SanatSen Genel Başkanı Sevgisunar, ‘‘Yapılacak işlem, kendi kadrolarına yer açmaktan ibarettir’’ dedi. ESRA YAZDIÇ ABD Başkanı Bush, “yaptığımız onca fedakârlığa rağmen Iraklılar bizi neden sevmiyor, anlam veremiyorum” dedi. Emniyete polis alımı ? ANKARA (Cumhuriyet) Emniyet teşkilatının polis memuru ihtiyacını karşılamak üzere yapılacak Polis Meslek Eğitimi için, geçerlilik süresi devam eden 2004, 2005 ve 2006 Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sonucu kabul edilecek. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, 15 Ocak ve 17 Eylül 2007 tarihlerinde 2 dönem halinde yapılacak Polis Meslek Eğitimi için, geçerlilik süresi devam eden 2005 ve 2006 KPSS sınav sonucu ile birlikte 2004 KPSS sınav sonucu da geçerli olacak. Mayın patlaması: 1 kişi öldü ? SİLOPİ (AA) Şırnak’ın Silopi ilçesinde terör örgütü PKK tarafından yola döşenen mayının patlaması sonucu 1 kişi öldü. Edinilen bilgiye göre Görümlü beldesi yakınlarındaki kendisine ait bahçeyi sulamaya giden Culi Aytulun (70), teröristlerce daha önce yola döşenen mayına bastı. Mayının patlaması sonucu ağır yaralanan Aytulun, hastaneye kaldırılırken yolda hayatını kaybetti. ANKARA Kültür ve Turizm Bakanlığı, ‘‘müzelerdeki malları depolayan ayniyat saymanlarının müze müdürü olmalarına olanak sağlayacak’’ bir sınav yapmaya hazırlanıyor. Sınavla ayrıca müze müdürü olmak için yeterli özellikleri taşımayan ‘‘basma yazı ve resimleri derleme müdür yardımcısı’’ ile ‘‘koruma ve güvenlik şefi’’ de müze müdürü olabilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı ‘‘görevde yükseltme’’ yoluyla Türkiye’nin farklı kentlerindeki 29 müzeye müze müdürü atayacak. Bakanlığın uzmanlık gerektiren müze müdürü kadrosuna atanabilecekleri belirttiği listedeki görevler ise 11 Kasım 2005 tarihinde yürürlüğe giren ‘‘Ulusal Müze Başkanlıklarının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yönetmelik’’in 7. maddesinde yer alan müze müdürü tanımına uymuyor. Bakanlığın açıklamasına göre, müze müdürü kadrosuna atanabilmek için ‘‘basma yazı ve resimleri derleme müdür yardımcısı, APK uzmanı, eğitim uzmanı, şef, koruma ve güvenlik şefi, ayniyat saymanı (müzedeki malların muhafazasından ve depolanmasından sorumlu kişi), mimar, mühendis, şehir plancısı, jeomorfolog, jeolog, istatistikçi, kimyager, ekonomist, kütüphaneci, kitap patoloğu, folklor araştırmacısı’’ alanlarında görev yapmak gerekiyor. Oysa 2005 tarihli yönetmeliğin müze müdürü olacaklarda aranan şartları içeren 7. maddesi şöyle: ‘‘Müze müdürü, üniversitelerin dört yıllık eğitim veren arkeoloji, prehistorya, sanat tarihi, etnoloji, antropoloji, Sümeroloji, Hititoloji, klasik filoloji, klasik Şark dilleri, tarih bölümlerinden mezun olan ve en az 2 yılı bakanlıkta olmak üzere toplam 8 yıl devlet memurluğu yapanlar arasından bakanlıkça atanır.’’ Kültür SanatSen Genel Başkanı Kemal Sevgisunar, bakanlığın ‘‘seyyar satıcı’’ mantığı ile hareket ettiğini belirterek ‘‘Yapılacak işlem, kendi kadrolarına yer açmaktan ibarettir’’ dedi. Kültür Bakanlığı’nın her hareketinden kuşku duyulması gerektiğini dile getiren Sevgisunar, ‘‘Görevde yükseltme suretiyle yeni atamalar yapılacak olabilir, ancak merkezde boş bırakılan müzeler için nasıl bir çalışma düşünüyorlar? Bu, müzeleri yerele devretme çabalarının bir adımıdır’’ açıklamasını yaptı. [email protected] AKP’li başkana özel imar planı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Şahin, Bademli bölgesindeki villa arazisi için kendi imzasıyla imar planı değişikliği yaptı BURSA (Cumhuriyet) Bursa’nın AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin’in rantı çok yüksek olan Bademli bölgesinde 5 dönüm arazi içinde 2 bin 200 metrekarelik inşaat alanı bulunan villası için bölgenin 1/1000 Ölçekli İmar Planı’nın Mudanya Belediyesi tarafından parsel bazında değiştirildiği, kararın Şahin tarafından imzalandığı ortaya çıktı. Anavatan Partisi Osmangazi İlçe Başkanı Ahmet Kömbe, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, Çoraklar mevkiinde yapımına başlanılan villanın yaklaşık 2.5 milyon YTL’ye malolacağının hesaplandığını belirterek şunları söyledi: ‘‘Bursa Büyükşehir Belediye İşin bir de ekonomik yanı var. Harcanacak para 2.5 trilyon civarındadır. Sayın Şahin’in İnegöl Belediye Başkanlığı ile başlayan bir hikâyesi var. Sonu trajedi ile bitevarlığının ciddi bir şekilde arttığını görürsünüz. Şahin’in İnegöl Belediye Başkanlığı’ndan ve bugüne kadarki süreçte yükselen malvarlığının birinci ve ikinci derece yakınları da dahil incelemeye alınması gerekir.’’ Hikmet Şahin ise yerel gazetelere yaptığı açıklamada, imar planı izninin her vatandaş gibi talep edildiğini öne sürdü. Şahin, şunları söyledi: ‘‘İlgili yere ait imar plan değişikliği her vatandaş gibi nasıl talep ediliyor ve değerlendiriliyorsa, o şartlarda karara bağlandı. Aksi söylenti beni çok üzer.’’ nu çalışmalarını yürüten Leman Yurtseven, Nalbantoğlu’na yapılanları ‘‘ağır bir hak ihlali’’ olarak değerlendirdi. Morçatı Kadın Sığınma Vakfı’ndan avukat Birsen Atakan da polisin kimlik sormasında yasal bir dayanağının olmadığını kaydederek ‘‘Nalbantoğlu’na uygulamanın nedeninin izah edilmeden küfürlerle, dayakla açıklanmasını hukuka aykırı bir davranış olarak görüyoruz’’ dedi. ? AKP’li Şahin’in imar planı değişikliğine tepki gösteren Anavatan Partisi Osmangazi İlçe Başkanı Ahmet Kömbe, ‘‘Belediye Başkanı kendine ait villa için imar planını değiştiremez. Buna imza atamaz. Düzenleme etik değildir” dedi. Başkanı kendine ait villa için imar planını değiştiremez. Buna imza atamaz. Düzenleme etik değildir. Planlamanın ruhuna aykırıdır. cek bir hikâye. İnegöl Belediyesi’nden Bursa’ya uzanan çizgide, Hikmet Şahin’in başlangıç noktası ile gelinen süreçte Şahin’in malğü’nden müfettiş talep ettiklerini belirterek ‘‘Tatbikat sonucu kimin haklı olduğu ortaya çıkacak. Ben yaşananlar karşısında oldukça üzgünüm. Keşke olmasaydı’’ dedi. İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Aydeniz Alisbah Tuskan, ne olursa olsun kimsenin dayağı hak etmediğini söyleyerek Nalbantoğlu’nun yanında olduklarını belirtti. İnsan Hakları Derneği’nde (İHD) Kadın Komisyo hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 AKP atamalarda yargı kararı tanımıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Necdet Poyraz, Ankara dışına geçici olarak görevlendirilirken, Poyraz’ın yerine vekâleten Bakanlık Müşaviri Zeki Adlı getirildi. Poyraz daha önce de görevinden alınmasına karşın 2006’nın başında yargı kararıyla görevine geri dönmüştü. Poyraz’ın görevine geri dönmesinin ardından AKP’ye yakın olmaya başladığı, buna karşın AKP’nin Poyraz’a güvenmediği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, Poyraz, tapu ve kadastro faaliyetleriyle ilgili Diyarbakır, Şanlıurfa ve Van’da inceleme yapmak üzere görevlendirildi. Poyraz’ın yerine vekâleten, Zeki Adlı getirildi. Adlı, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Müsteşarı Sabri Erbakan, müsteşar yardımcıları Yaşar Karayel ve Sadık Yamaç ile bakan danışmanlarıyla birlikte makama gelerek göreve başladı. Şiddet mağduru muhtara destek CİHAN ORUÇOĞLU Beyoğlu Kaymakamlığı, İstanbul Barosu ve sivil toplum örgütü temsilcileri, Gümüşsuyu Muhtarı Çiğdem Nalbantoğlu’nun 11 Ağustos Cuma günü polislerce dövülmesine tepki gösterdi. Nalbantoğlu’na yönelik fiziksel şiddeti kınayarak, sonuna kadar destek olacaklarını açıkladılar. Beyoğlu Kaymakamı Kamil Başar, Emniyet Müdürlü CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle