23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2006 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Ünlü yönetmen Ferzan Özpetek’e Perugia Yabancılar Üniversitesi’nde ‘Onursal Doktora’ verildi DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Bir yılda üç yıldönümü... NECDET ADABAĞ * Umutlar Tükenirken Şu günlerde ister gazetelere yansıyan haberlere bakın, ister sokağa çıkıp insanlarla konuşun hep aynı tepkilerle karşılaşacaksınız: Toplumca koyu bir umutsuzluğa gömülmüş durumdayız. Temel çalışma alanları kan ağlıyor. Gazetemizde yayımlanan ‘Türkiye’de Çöken Tarım’ başlıklı yazı dizisi yurdun her yanından çarpıcı saptamalarla dolu. Hem dünyanın en verimli toprakları üzerinde yaşa, hem tarımsal üretim yapmak, üretici için bir cehenneme dönüşsün, anlaşılabilir şey mi? Turizmin, deniz ve güneş olduğu sürece gelir getireceği yolundaki yanlış düşüncenin nasıl bir çıkmaz sokağa dönüştüğünün de artık anlaşılma zamanı geldi. Deniz ve güneş başka ülkelerde de var, neden yalnızca bunun için insanlar ülkemize gelsin? Gezmek, görmek, aynı zamanda toplumlararası bir kültür ilişkisidir. Bir ülkeye tatile gitmek, içinde o ülkeyi, o toplumu tanıma isteğini barındırır en başta. ??? Toplumumuzun son yıllarda dış dünyaya dönük algılanmasında önemli değişimler oluştu. Çağdaş bir toplumdan çok, kapalı, bağnaz bir toplumsal görünüm ortaya çıktı. Böyle görünümü olan bir toplumu tanımak, arasına karışmak isteyenlerin giderek azalması, ülkemize yolculuk etmekten çekinir olması doğal bir sonuç değil mi? Gelenlerin azalması, günü kurtarmaktan başka hiçbir dertleri olmayan satıcıları daha da saldırgan kılmış. Antalya’nın ünlü tarihsel bölgesi Kaleiçi’nde sokaklarda yürüyebilmek olanaksızlaşmış. Tanık olanların anlattıklarına göre, kapı önlerinde bekleyen görevliler, sokaktan geçen herkesi kollarından tutup zorla mağazalara, lokantalara sokmaya çalışıyormuş. Güvenlik sorununa dönüşen bu duruma kamu güvenliği ile ilgili hiçbir birim engel olmuyormuş. Öyle ki, bu bölgede gezmeye çıkan yabancı topluluklara sarkıntılıkları önleyebilmek için rehberleri, üzerinde Türkçe ve İngilizce, ‘Aç değilim’ yazılı tişörtler giydiriyorlarmış. ... Oysa yakın döneme dek, toplumumuz bir Avrupa Birliği düşü yaşadı. Avrupa Birliği’yle hızlı bir bütünleşme sürecine girileceği, bu sürecin toplumumuzu çağdaş dünyaya daha da yaklaştıracağı düşünülüyordu. Toplumsal refah artacak, gelir dağılımı adaletsizlikleri düzelecek, insanları yıldıran keyfi bürokratik yapı, herkes için eşit koşullar sağlayan bir hukuk düzenine dönüşecekti. ??? Anlaşıldı ki, iktidarın derdi başkaymış. Toplumun demokratikleşmesi, çağdaşlaşması gibi bir amacı hiç olmamış. Varsa yoksa kafaların ardındaki ‘gizli gündem’. Yoksa neden, kamu ihalelerinin açık, eşit koşullarda yapılması için, Avrupa Birliği’nin de ısrarla istediği yasa çıkarılmaz? Neden bürokratik yapının anlamsız eylemleri sorgulanmaz? Çanakkale’den geçerken, İstiklal Caddesi’ne döşenen kaldırımlarla ünlenen Granit Türk adlı kuruluşun tabelasına rastladım. Burada üretim yapıyormuş. Bir girişimci, bu kaliteli granitlerin üretildiği kayalığı satın alıp, burada iki yüz insanın çalıştığı bir işletme kurmuş. Bir süre sonra, kendisine tarım alanında üretim yaptığı için otuz sekiz milyar lira ceza verilmiş. ??? Bu denli umutsuzluk içinde nereye sığınacağız? Siyaset bir rant alanı. Kimse tuttuğunu bırakmak istemiyor. Onlar için ne toplumun güncel sorunlarının bir önemi var, ne geleceğin. Ama bu ulus tarihinin hiçbir döneminde, baskılara, dayatmalara, ulusal onurunun kırılmasına boyun eğmedi. Başı dik, onuruyla yaşamayı başardı. Böyle sürüp gitmeyeceğini, o onurlu kişiliğin yeniden kendini mutlaka göstereceğini düşünebiliriz. Onca özgürlük şiiri yazmış bir toplum başka türlü yaşayamaz çünkü. Yaşamak mademki bunca güzel Dövüşülür uğrunda ölünür Anladım ki hürriyet aşkı barış aşkı Yaşama sevincinden ayrı değil (Oktay Rifat) İtalyancayla ilgili herkes Perugia Yabancılar Üniversitesi’ni (Universita per Stranieri) bilir. Çünkü İtalyanca öğrenirken mutlaka bu tezgâhtan geçmiştir. Biz de geçtik. Bugünlerde burada 60’lı yıllardan beri gelip gittiğimiz Perugia’daki öğrencilik yıllarımızın anıları tazelendi. Çok değerli profesörlerimizin öğrettikleri belleğimizde gelip gitti. O günlere dönmek gençliğimizi yeniden yaşamak anlamını taşır. Cahit Sıtkı gençliğini yeniden yaşayabilmek için eski sevgilisini rakı sofrasına istemişti. Biz eski sevgililer yerine eski bilgileri aradık. Gene de yeni yüzlerle, yeni bilgilerle karşılaşmaktan mutlu olduk. Yabancılar Üniversitesi bu yıl 80. kuruluş yıldönümünü kutluyor. İlginçtir, Ankara Üniversitesi’nin 60., DTCF’nin 70. yıldönümlerinden sonra, bu yılki üçüncü yıldönümü kutlamam oluyor bu. Yetişmemde katkıları olan üç eğitim kurumunun üçünün de kutlama şenliklerinde bulunmuş olmaktan büyük mutluluk duydum. Yabancılar Üniversitesi salt her yıl binlerce öğrenciyi ağırlamakla kalmıyor, bu yıllarda başlattığı yüksek lisans ve Ferzan Özpetek, Serra Yılmaz, Necdet Adabağ ve eşi Ayşe Adabağ ile birlikte. ? ‘‘Yabancılar Üniversitesi bu yıl 80. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Ankara Üniversitesi’nin 60., DTCF’nin 70. yıldönümlerinden sonra, bu yılki üçüncü yıldönümü kutlamam bu. Yetişmemde katkısı olan bu üniversitenin de kutlama şenliklerinde bulunmuş olmaktan büyük mutluluk duydum. Ferzan Özpetek’e verilen ‘Onursal Doktora’ ise mutluluğumu daha da artırdı. ’’ üniversite çatısının dışında bir başka çatı altında toplamaya karar verdi. Bir dernek oluşturulmasına önayak oldu. Adı da ‘Eski Öğrenciler Derneği’. Bu dernek, eski öğrencileri bir araya getirerek aralarında dayanışmayı sağlayacak ve karşılıklı ekinsel etkileşimin yollarını açacak bir örgütlenme olacaktır. Bundan, sanırım, en çok gelişmekte olan ülkeler yararlanacak, da doktora eğitimleriyle de eğitim etkinliğini geniş bir yelpazeye yaymış oluyor. Salt İtalyanca öğretmiyor, İtalyan edebiyatı ve kültürü dersleriyle de genç kuşakların insancıl anlayışla eğitilmelerine yardımcı oluyor. Ayrıca, temel hedeflerinden biri olan ve özellikle bugünlerde önemi çok boyutlu olarak duyumsanan laik ve demokratik bilinci yaymakta da üzerine düşeni bugüne kadar yapmış olduğunu eklemem gerekir. ‘Eski Öğrenciler Derneği’ Yabancılar Üniversitesi bugünlerde yeni bir girişime imza atmış oldu. Bizleri buraya toplamaktaki amacı da buydu. Üniversiteden mezun olan bizleri ha çok burs alma ve eğitim gereci sağlama olanağı bulacaklardır. Bu bir araya gelişin bizim için bir başka anlamı daha vardı. Bence, çok önemli bir anlamdı bu. Topraklarımızda doğmuş büyümüş, bizim gibi Perugia’ya dil öğrenmeye gelmiş ve daha sonra kendini sinema dünyasında kabul ettirmiş genç bir sinema yönetmenimize onursal doktora verildi o gün. İtalya denince ve sinemadan söz edilince söz konusu kişi bellidir: Ferzan Özpetek. Bir yabancı üniversiteden ‘Onursal Doktora’ almak kolay olmasa gerek. Türkiye İtalya ilişkileri, dahası yapıtlarının kültürler ve dinler arası ilişkiler bağlamında ortaya koyduğu evrensel değerler göz önünde tutularak verilen bu unvanda Özpetek’in iki yurttaşlığı da taşıyor olmasının da payı vardır diye düşünüyorum. Bunu kimi seçici kurul üyeleri de doğrular gözükmüştür. Ben yabancı topraklarda böylesi önemli bir unvana değer görülen bir yurttaşımızı alkışlamaktan ötürü büyük gurur duydum ve bir kez daha bizim bugünlere ulaşmamızı sağlayan kapıları açan Ulu Önderimize şükranlarımı sunarak tüm yüreğimle Özpetek’i alkışladım. * Ankara Üniversitesi, Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi Dekanı. Bir Gün gazetesi yazarı uzun süredir tedavi görüyordu Usta haberci Reha Mağden’i yitirdik... Kültür Servisi Türk basınının usta habercisi Reha Oğuz Mağden dün sabah tedavi gördüğü Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Bir Gün gazetesi yazarı Reha Mağden, uzun süredir akciğer kanseri tedavisi görüyordu. Mağden’in cenazesi bugün Burgazada Camisi’nde kılınacak ikindi namazından sonra toprağa verilecek. 1955’te Ordu’da doğan Reha Mağden, sosyoloji eğitimi aldı. Bir süre üniversitede araştırma görevlisi olarak çalışan Mağden, ardından basın sektörüne geçti. Dergi ve günlük gazetelerde çalıştı. Mağden 1985 yılında Anadolu Ajansı’nda gazeteciliğe başladı, ardından Radikal, Aktüel, Yeni Binyıl’da haber müdürlüğü yaptı,‘...vs’ dergisinin yayın yönetmenliği görevini üstlendi. Susurluk skandalında bomba haberlere imza atan Mağden’in ‘Üçünün Nergisi’, ‘Cehennemde Bir Şehit’ (Agora Kitaplığı, Ağustos 2004), ‘Ah O Müstehcen Salınış’ (Agora Kitaplığı, Temmuz 2005), ‘Yazgıların Tableti’ (Agora Kitaplığı, Ocak 2006) adlı kitapları bulunuyor. Son olarak ‘Kalem Eli Kesmeden’ adlı kitabını bitiren Mağden’in, hastalığı yüzünden yayımlatamadığı bu kitabının da önümüzdeki günlerde yayımlanması bekleniyor. İstanbul dergisi yeniden okurla buluştu K Myndos Uluslararası Çağdaş Sanat Atölyeleri Kültür Servisi Myndos Uluslararası Çağdaş Sanat Atölyeleri’nin ikincisi bu yıl ağustos ayı boyunca Bodrum Gümüşlük Akademisi’nde gerçekleştirilecek. Sanat yönetmenliğini Genco Gülan’ın yaptığı Myndos atölyelerine Türkiye ve dünyanın farklı yerlerinden, farklı disiplinlerdeki 21 sanatçı katılacak, ay boyunca atölyeler yeni katılımlara da açık olacak. Teması ‘Yedi Harika’nın Yedincisi’ olan atölyelerde ay boyunca sanat yapıtları üretilecek ve yöredeki değişik kamusal alanlarda sergilenecek. Atölyelerde yer alacak sanatçı ve katılımcılardan bazıları şöyle; Andy Deck (ABD), Reuben De Lautour (Yeni Zelanda), Frederik De Wilde (Belçika), Catharina Mueller, Markus Graf (Almanya), Cham Yin Kwan (Çin), Eve Tsirigotakis (Yunanistan), Radmila Oncevska (Makedonya), Eric Van Hove (Japonya), Rui Neto (Portekiz) Özlem Kaleli, Yeşim Özsoy, Yeşim Ağaoğlu, Yeşim Turanlı, İpek İnal, Genco Gülan, Ekin Anıl, Neriman Polat, Raci Kahvecigil, Göknur Gürcan, ve Volkan Arslan. (0 252 394 43 01) ültür Servisi Tarih Vakfı’nın 3 ayda bir yayımladığı ‘İstanbul’ dergisi, kısa bir aranın ardından okurlarıyla yeniden buluştu. Derginin logosu, kapak ve iç tasarımı değişirken, yeni tasarı ve yaklaşımlarla dergi içeriğinde de değişiklikler yapıldı. Dergi, şehircilikten edebiyata, mimarlıktan müziğe, sosyolojiden sinemaya kadar, kenti ilgilendiren her alanda, bilim ve sanat dünyasının önde gelen adlarını ve İstanbul üzerine çalışmalarına yeni başlayıp bunları paylaşmak isteyenleri bir araya getiriyor. Dergi yeni sayısını ‘2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’a ayırdı. Dergide İstanbul, Avrupa Kültür Başkenti Projesi’nden müziğe, kitaplardan plastik sanatlara kadar birçok farklı yönden ele alınıyor. Nuri Çolakoğlu, Emine Çaykara, Korhan Gümüş, Görgün Taner, Nilgün Mirze, İstanbul’un 2010 kültür başkenti seçilmesinin nedenlerini, anlamını ve kentin/kentlinin öncelikli ajandasını anlatıyor. ‘İstanbul’u arşınlamak: Murat Belge ve Uğur Yücel ile Kuzguncuk’ta’ başlıklı yazıda, birisi çocukluğuna, diğeri tarihe yolculuğa çıkıyor. Tasarımcılar Ahmet Naci Fırat, Baki Kara, Banu Özçelik, Cem Akar, Çağla Turgul, Elif Yalçınkaya, Engin Öztekin, Ferit Yantur, İlhan Bilge, Kayıhan Bölükbaşı, Murat Özgül, Perim Davudoğlu, Selen Başer, Teoman Fıçıcıoğlu, Tülay Demircan, Umut Südüak, Volkan Hoşcan, Zeynel Özer ve dosya editörü olarak Rauf Kösemen ‘‘Ben olsaydım İstanbul 2010 afişini böyle yapardım’’ diyor. Tarihi, Mezunları, Dedikodularıyla St. Joseph Lisesi’nden Malumatlar başlığı altında, üzerinde çalıştığı üç ciltlik St. Joseph Tarihi’nin, Cumhuriyet dönemine kadarki sürecini anlattığı ilk cildini yayımlayan Frere Ange Michel ile St. Joseph’teki mütevazı odasında yapılan söyleşi derginin bu sayısında öne çıkan yazılar arasında. turgay?fisekci.com Ken Loach, Altın Portakal’a geliyor ? Kültür Servisi 1623 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek 43. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne İngiliz sinemasının usta yönetmenlerinden Ken Loach da katılacak. Ken Loach’un bu yıl Cannes’da Altın Palmiye alan ‘The Wind That Shakes the Barley’ (Rüzgâr Esmeye Başlayınca) filminde başrol oynayan İrlandalı oyuncu Padraic Delaney, Sırbistan’ın Palic kentinde düzenlenen 13. Avrupa Filmleri Festivali’nde yaptığı açıklamada eylülde hem kendisinin hem de Ken Loach’un 43. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne katılacağını söyledi. ‘Rüzgâr Esmeye Başlayınca’da Cillian Murphy’yle birlikte 1920’lerde İngiliz Ordusu’na karşı yürütülen gerilla savaşına katılan iki kardeşten birini canlandıran Padraic Delaney, festival komitesinden davet aldığını ve kabul ettiğini belirtti. Delaney, 70 yaşındaki Ken Loach’un şu sıralar son filmi ‘These Times’ın hazırlıklarıyla uğraştığını ve çeşitli sağlık sorunları olduğunu, bunun için de Antalya’da kısa bir süre kalacağını sözlerine ekledi. Daha önce Salma Hayek ve Nastassja Kinski’nin de festivale geleceği açıklanmıştı. CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle