21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 2006 ÇARŞAMBA 6 AVRUPA GÜRAY ÖZ Bu neyin incelemesi? C umhuriyet gazetesinde ve televizyon kanallarında bir süre önce yayımlanan ‘‘Tehlikenin farkında mısınız?’’ başlıklı reklamın, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca incelemeye alındığını şaşkınlıkla öğrendim. Bu incelemenin resmi gerekçelerinden biri de söz konusu reklamın, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Yasa’nın 4822 sayılı Yasa ile değişik 16. maddesi ile Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin Temel İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik hükümlerine aykırı bulunması imiş. Girişimin tümüyle siyasal amaçlı olduğu açık. Hükümet, belli ki ‘‘Cumhuriyet’’e gözdağı vermek istiyor. Ne var ki kamuoyunda hayli ilgi uyandıran reklam spotunun zorlama bir yorumla ‘‘ticari reklam’’ kategorisinde ele alınması, bu işe kalkışanların nesnellikten ve hukuksal dayanaktan ne denli uzak olduklarını da gösteriyor. Herkes çok iyi biliyor ki, söz konusu reklam, herhangi bir malın ya da hizmetin pazarlanmasıyla ilgili değildi. Reklamda, ülkenin içinde bulunduğu dinci tehlikeye dikkat çekilerek toplumsal uyanıklık çağrısı yapılmaktaydı. Nitekim daha sonra ‘‘Cumhuriyet’’ gazetesinin bombalanması ve Danıştay’a düzenlenen kanlı saldırı, bu uyarının ne denli haklı olduğunu kanıtladı. Bütün bu gerçekler karşısında, bakanlığa bağlı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü’nün ‘‘Cumhuriyet’’e inceleme başlatması, hükümetin kötü niyetinin dışa vurumudur. Yeri gelmişken incelemeyi yürüten Reklam Kurulu’na sormak istiyorum: Bir süre önce bütün televizyon kanallarında, özelleştirilen POAŞ’ın bir reklam filmi gösterildi. Bu filmde ulusal marşımız, söz konusu şirket ürünlerinin tanıtımında fon müziği olarak kullanılmaktaydı. Benim de aralarında bulunduğum pek çok duyarlı insan, ulusal marşımızın böyle ticari bir kampanyada araç olarak kullanılmasına karşı çıktı ve ilgilileri göreve çağırdı. Bu girişimlerimizle ilgili olarak henüz bir yanıt almış değiliz. Acaba Reklam Kurulu, POAŞ’ın bu reklamı için de inceleme başlatmış mıdır? Başlatmışsa, sonucu ne olmuştur? Kamuoyu kendilerinden bir açıklama bekliyor. Pusulayı Şaşırmamak İçin Ülkemizde işler karışık. Karışıklığın anlamı konusunda anlaşamıyoruz. Farklı yorumlar var. Kimileri büyük bir tehlikenin, ‘‘Büyük bir Ortadoğu planının’’ işaretleri olarak görüyor olup biteni. Kimilerine göre ise karışık, bulaşık bir şey yok, her şey ayan beyan ortadadır: A’ya göre ‘‘derin devlet’’ harekete geçmiştir. B’ye göre faşistlerin eski alışkanlıkları nüksetmiştir. C ise olanın bitenin arkasında uluslararası istihbarat örgütlerinin bulunduğu kanısındadır. D, tüm bu olup bitenlerin arkasında ‘‘laikçilerin’’ bulunduğunu yemin billah söylemektedir. Tansiyonu yükseltip ‘‘germeyin lan ülkeyi’’ diyenler bile vardır. Bu arada bombalanan gazeteyle, bir üyesi öldürülen Danıştay bile neredeyse suçlu ilan edilecektir. Kısacası atış serbest, karavana kaçınılmazdır. ??? Madem atış serbest, ben de bir şeyler söyleyebilir miyim? Türkiye’de olup bitenlerin sırrı dış faktörün aktif ve etkin, buna karşılık iç faktörün ‘‘kuzuların sessizliği’’ içinde var olmayı seçmesinde yatıyor. Önce dış faktöre göz atalım. Söyleyeceğimiz söz çok uzun değildir: Türkiye tarihinde, Kurtuluş Savaşı ve sonraki kısa dönem bir yana bırakılırsa, dış faktör sürekli belirleyici olmuştur. Biz tarihimizi ne yazık ki kendimiz belirleyemedik, kendimiz yazamadık. İçerdeki politik hesaplaşmaların dışarıdaki güçlerle ilişkisi ve çatışması kaçınılmazdır, ama sözü geçen yalnız dışarısıysa iş karışık demektir. Günümüzde dış faktör neredeyse tek başına belirleyicidir. Ayıptır, ama öyledir. Ayıptır, çünkü adını andığımız tüm dönemler boyunca dış faktörün öteki adı hep ABD oldu, Avrupa oldu, IMF oldu, kısaca emperyalizm oldu. Ayıptır, çünkü biz emperyalistlerle savaşarak kurulmuş bir ülkenin çocuklarıyız. ??? Peki iç faktör nereye gitti? İç faktör dediğimiz, ülkenin farklı siyasal güçleri ve onlara güç veren, onları güç yapan sınıfların, tabakaların, kesimlerin hareketleridir. Yine ‘‘ne yazık ki’’ demeden bir tahlil yapamıyoruz. Ne yazık ki, iç faktörün kendini dış faktörle özdeşleştirmemiş, en azından teorik olarak bağımsız politika geliştirebileceklerini düşündüğümüz güçleri etken, etkin, belirleyici olamamışlardır. Olamamışlardır derken, kendimizden söz ediyoruz bildiğiniz gibi. ??? Peki neden? Türkiye’de etkin olması gereken güçler gelişmeleri izlemeyi, tahlil etmeyi, sonuç çıkartmayı pek iyi biliyorlar. Ama sahnede yer almayı bilemiyorlar. ‘‘Beceremiyorlar’’ yerine kullandığım bu ‘‘bilemiyorlar’’ sözcüğünün arkasında hep bir umut var. Çünkü belki bilmek ve sonunda becerebilmek mümkündür. Bunun içinse yüksek tepelerden inmek gerekiyor. Aşağısı kirli olabilir, orada büyük bir titizlikle korunan şablonlar eğilip bükülebilir, orada teori griden yeşile dönerken mücadele edenler, yanılgılara düşebilir, ‘‘kirlenebilirler’’. Pusulanız cebinizdeyse o kadar da kötü değildir kirlenmek. Tuhaf olan, politika alanına inememek, olanı biteni umursamamak, iç faktörün bugüne kadar pek fazla devreye girmemiş güçlerini harekete geçirememek, kirlenme korkusuyla kıyıda oyalanmak, eli yüzü toz toprak olanları, yakası paçası yırtılmış olanları eleştirmekle yetinmektir. O da bir şeydir diyeceğim ama... Siz şimdi bana ‘‘olana bitene aldırmayan kim?’’ diye soruyorsunuzdur. ‘‘Filozoflar’’ desem kızar mısınız? eposta: guray.oz?cumhuriyet.com.tr Attila AŞUT Berlin’de olanlar!.. B erlin’de yaşanan olay aslında hükümetin başının yurtdışında yaşayan vatandaşları önünde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temsilcisi ile çatışmadır. Bu çatışmayı tetikleyen, yaptığı çıkış ve yönelttiği sorularla kendi devletinin temsilcisini, kendi vatandaşı önünde inciten, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Vatandaşların Sayın Büyükelçi’yi yuhalaması da başlı başına utanılacak bir olaydır. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın; yıllar önce dış temsilciliklere gönderilmiş genelgenin farkında olmaması ve yine kendisinin ‘‘Vatandaş Büyükelçiliğe niçin gider?’’ diye yönelttiği bir soruya ‘‘vize için gider’’ demesi, büyük bir gaftır. Hiç Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kendi ülkesinin temsilciliğine vize için başvurur mu? Başörtülü bayan arkadaşın yöneltmiş olduğu sorunun arkasında ise başka bir gerçek yatmaktadır. Bir kere Alman vatandaşlığına geçmiş, başörtüsüyle çekilmiş bir fotoğrafıyla kimlik kartı alan bu arkadaş, TC Başbakanı’nın bulunduğu bir toplantıya katılıp, başörtüsünü sorun edip, soru sormaz. Sayın Başbakan’ın ikide bir türban sorununu ısıtıp ısıtıp, sağda solda, özellikle kendine yakın hissettiği insanların bulunduğu ortamlarda dile getirmesi, Başbakan’ın dili ile düşüncesi arasındaki bağlantıyı en iyi şekilde sergilemektedir. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın zamanında belirttiği gibi, ‘‘Dil bir kâğıda benzetilebilir. Düşünce kağıdın ön yüzü, ses ise arka yüzüdür. Ne ses düşünceden ayrılabilir ne de düşünce sesten’’. Abdulgani Çıtırıkkaya Roman Jürisi (Ankara) Yunus Nadi Ödülleri 60. Yunus Nadi Ödül Yarışması jüri toplantıları tamamlandı. Ahmet Cemal, Konur Ertop, Tahsin Yücel, Jale Parla ve Adnan Binyazar’dan oluşan Roman dalı jürisi,29 Mayıs Pazartesi günü, Dr. Erdal Atabek, Prof. Dr. Rona Aybay, Dr. Alev Coşkun, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. İonna Kuçuradi, Prof. Dr. Türkel Minibaş ve Prof. Dr. Ahmet Mumcu’dan oluşan Sosyal Bilimler Araştırması Jürisi 2 Haziran Cuma günü toplanarak birinci seçileni belirlediler. 60. Yıl Yunus Nadi Ödül Yarışması sonuçları 22 Haziran Perşembe günü gazetemizde açıklanacak. Ödüller, 28 Haziran 2006 tarihinde Sultanahmet’teki İbrahim Paşa Sarayı’nda düzenlenecek törenle verilecek. A nkara bir türlü durulmuyor. Kırılmış yürekler, durulmayan siyaset... Buruk dudaklara yansıyan solgun umutlar... Öpülesi bir gülüş yok, o yanaklarda. Dokunaksız bir ses duyamazsın... Ankara kırılma noktasında, serseri sesleri kulaklarda acı uğultuları çoğaltıyor. Kaynayan başkentte kurşunlar yargının yüreğini delip unutulmayan bir acı oldu. Bu saldırı Kubilay’ı Menemen’de katledenleri hatırlattı. Ankara, kara sesin kontrolünde. Kara gözlüklü, örümcek bakışlı, şeytan yürekli insanlar demokrasiyi demodekırasi yapmak istiyorlar. O nedenle Arınç’ın yumuşak dili ardıç gibi sert, Tayyip, ortada yok, gaip... Bir gün sonra olaya kendi açısından sahip. Dini sömürüp halkı kul lanıp iktidar koltuğunu düşünüyor. Halkın dini duygularını sömürenler karga şa çıkarmada hayli ustalar. Toplumun bir bölümü cahil, bir bölümü çıkarcı, bir bölümü vurguncu ve bir bölümü nemelazımcı. Böyle olunca, meydanı boş bulan siyah siler meydanlarda, sokaklarda çalkantılar yaratarak, iktidar koltuklarını sağlamlaştırmak istiyorlar. Çünkü ‘‘Kurt dumanlı havayı severmiş...’’ Bütün bu olumsuzlukları bir anda yok etmek imkânsız. Bıçak kemiğe dayanmış, o nedenle diyorum ki; ‘‘Ankara’nın taşına bak Gözlerimin yaşına bak’’ Emperyalizm ince ayar yaparak yoksulu yavaş yavaş öğütüyor. Bugünlerde güneş Ankara’da kara doğuyor. Zeki ERGÜL ELEŞTİRİLER belirginleştiği bugünlerde cumhuriyetten yana taraf olan Uzunca bir süre yurtdışında kaldıktan sonra geçen ‘Cumhuriyet’in sanırım aydınlık insanlara siyaseten de taraf haftalarda yurda döndüm ve başta Cumhuriyet gazetesi ve olarak örnek olması gerektiğini de düşünmekteyim. Bu Danıştay’a yapılan saldırılar olmak üzere son haftalardaki konuda da sorum aynı: Şimdi değilse ne zaman? gelişmeleri dehşetle izledim. Gazetenize geçmiş olsun Saygılar sunarım. dileklerimi iletiyorum. Üstün SANVER Yurtdışında bulunduğum süre içinde ‘Haftalık Cumhuriyet’i ? Sayın Oral Çalışlar, Sayın Ataol Behramoğlu, zorlukla ve ancak ara sıra Yazınızda şöyle diyorsunuz: Cumartesi yazılarından ‘‘Türkiye bulabildim. Cumhuriyetimizin her ‘‘Bu yorumları kötü niyetle okursanız da Türklüğünü Parçalamak’’ başlıklı taraftan çember altına alınmak şunları söyleyebilirsiniz: Bizim dediğimizi 22.04.2006 tarihli yazınız için en içten istendiği içinde bulunduğumuz yapmaz ve cumhurbaşkanlığında ısrar kutlamalarımı kabul etmenizi süreçte hepimize zor ve önemli edersen ortalığı birbirine katar, gerginliği diliyorum. görevler düşmekte, gazeteniz de bu tırmandırır ve Türkiye’yi içinden çıkılmaz Uzun süredir bu konuda, sol konuda çok önemli bir görevi yerine maceraların içine sokarız. Borsa da düşer, AB kesimde sürmekte olan ‘‘tereddüt ve getirmektedir. Ancak, yurtdışında süreci de yatar, Kıbrıs tam bir kördüğüm düşünce bulanıklığı’’ böylece sona konuştuğum hemen her yurtsever ve haline gelir. Sen de tepetaklak gidersin.’’ erecektir kanısındayım. aydın Türk, Cumhuriyet gazetesinin Tek taraflı niyet okumakta üzerinize kimse Solun ‘‘enternasyonal’’ olduğu, bu internetten indirilememesi yok. yüzden ‘‘ulusalcı’’ olamayacağı gibi karşısında duyduğu üzüntüyü dile AKP hükümetinin uygulamalarından ve safsatalar nedeniyle, emperyalist getirdi, ben de bir okur olarak bu söylemlerinden yola çıkarak bir niyet güçlerle aynı saflara düşmenin eksikliği bizzat yaşadım. okumak isterseniz neler çıkar ortaya? utancını yaşamak istemiyorum. Gazetenizde çıkan köşe yazılarının Söz AKP’ye geldiğinde ‘‘Tayyip ABD’nin ‘‘Dolaylı Saldırı Teorisi’’ni sık sık internete yüklenerek Erdoğan’ın ne düşündüğünü bilmiyoruz’’ bilmek istemeyenlerin kesinlikle yurtsever kişilerce yakın çevrelerine diyorsunuz. sistemden kişisel çıkarlar sağladığına iletildiğini herhalde biliyorsunuz. ‘‘Ancak, her şeyi ABD’ye bağlayan komplo inanıyorum. ‘‘Herhangi bir ülkede, bir Gazetenizi bir gün internetten bir teorisi, bizi içerdeki iktidar kavgasını kişi ulusal bağımsızlıktan söz ediyorsa, ücret karşılığında olması doğaldıranlamamak noktasına sürükleyebilir.’’ Amerika’ya karşı dolaylı saldırıda izlenebilir duruma getirmeyi Ancak her şeyi Türk askerine bağlayan bulunuyor demektir. Böyle bir saldırıyı düşünüyorsanız, geniş kitlelere komplo teorisini savunuyorsunuz. ABD’nin her çeşit silahla def etme görüşlerinizin yansıtılmasının Saygılarımla... hakkı vardır’’ diyor bu teori... zamanlaması açısından acaba Ünal MESECİ Emperyalizme karşı olunmadan bundan daha uygun bir zaman solcu olunamayacağını bilmek olabilir mi diye düşünmekten istemeyenler var. Hem solcu geçinip hem de ulusdevleti kendimi alamıyorum. Şimdi değilse ne zaman? savunmanın ‘‘kör’’ ya da ‘‘ırkçı’’ milliyetçilik olduğunu Bülent Ecevit’in sağlık durumu hepimizce malum olduğuna savlayanlar en güzel yanıtı bu yazınız ile sizden aldılar. göre solun, aydınların, yurtseverlerin tek çatı altında O güzel yazınız için tekrar kutluyorum. Aklınıza, elinize, birleşebilmeleri için Sn. Büyükerşen’in doğru bir isim dilinize sağlık... olabileceğini düşünüyor ve gazetenizin bu konuda tarafsız bir tutum izlemesini yadırgadığımı belirtmek istiyorum. Sn. Gürkut ACAR Baykal’ın nereye açılacağını iyice şaşırdığının iyice Çan CUMOK oda açtı Ç anakkale’nin 28 bin nüfuslu Çan ilçesinin Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Büleny Öz ve Çan CUMOK Temsilciliği 20 Mayıs 2006 günü Saat 17.00’de Çan’da Türkiye’deki ilk CUMOK Odası’nın açılış törenini yaptılar. Toplantıya Çan ve çevresinden katılan 150 kadar Cumhuriyet okuru ile İstanbul, Çanakkale, Balıkesir’den gelen CUMOK’lar katıldılar. KOŞULLAR Cumhuriyet, sayfalarını CUMOK’lara açtı. ‘‘Söz Okurun’’ sayfamızda yayın ilkelerimize uygun tüm haberlere, duyurulara, görüşlere ve eleştirilere yer veriyoruz. CUMOK’lar bu gazetenin gerçek sahibidirler; ülke yayın yaşamına yepyeni katkılarda bulunup ufuklar açacaklarına, ülkenin yerel ve genel sorunlarını yansıtmakta önemli işlevler üstleneceklerine inanıyoruz. ADD ve ÇYDD’nin var oluşlarını hızlandıracak iletişim ağının ‘‘Söz Okurun’’ sayfasında gerçekleşmesi de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eleştirilerinizi bekliyoruz. posta?cumhuriyet.com.tr Mektup Adresi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 Çevre katliamı G ünlerdir Sarıyer’deki sahil şeridinde (Sarıyer İstinye arası) bir şeyler oluyor. Belediye ekipleri sanırım budama adı altında koskoca ağaçları çırılçıplak edene kadar dallarını köklerinden kesiyorlar ve ortada sadece gövdesi kalıyor. Bu nasıl bir çevre düzenlemesidir anlamıyorum. Budama dediğin bu değildir! Yazın sıcağında sahillerimizde, parklarımızda insanlarımız, bizler nasıl güneşten korunacak, nasıl serinleyeceğiz? Ali YILMAZ CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle