17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 2006 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda yazılı sınavı geçen mezunlar AKP tarafından sözlü sınavlarda eleniyor GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Hükümetin hedefi Mülkiye ESRA YAZDIÇ Pax Romana Pax Americana Kâbil’de isyan var. Taliban toparlanmış, direniş güçleniyor. Irak’ta ölü sayısı 2003’ten bu yana en yüksek düzeye çıkmış, ABD askerleri sivilleri katlediyor. Bush geri adım atmış, Iran’a, ‘‘konuşalım’’ diyormuş. İran’ın cevabı henüz belli değil. Ama, Hamaney’in petrol ile ilgili uyarıları fiyatı 73 dolara çekti. ABD’nin, dünyanın geri kalanına önerdiği ‘‘Pax Americana’’ projesinin dikişleri tutmuyor. BBC3’ün, Roma tarihini ‘‘barbarların’’ açısından anlatan TV dizisini izlerken düşündüm; ‘‘Tüm imparatorluklar aynı’’. Terry Jones (programın yapımcısı), daha önce Haçlı seferleri üzerine ilginç bir dizi yapmış, Hıristiyan fanatizminin ve talan projelerinin Müslümanlar arasında fanatizmi, şiddet eğilimini nasıl güçlendirdiğini çok çarpıcı bir biçimde anlatmıştı. Haçlı seferleriyle ‘‘terorizme karşı savaş’’ arasındaki benzerlik ürkütücüydü. Bu kez Jones, Roma tarihine, ‘‘barbarların’’ açısından yaklaşıyor, son 30 yılda ortaya çıkan arkeolojik bulgulara dayanarak bize yeni bir tarih sunuyor. ANKARA Bürokrasideki görevleriyle devlet yönetimine damgasını vuran Mülkiyeler, AKP hükümetinin hedefi oldu. Mülkiyeliler Birliği Derneği Başkanı Ali Çolak, Mülkiye’den mezun öğrencilerin Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) gösterdikleri başarının devam ettiğini, ancak sözlü sınavlarda son birkaç yıldır şaşırtıcı bir şekilde elemeye tabi tutulduklarını vurguladı. Sınavları oluşturdukları komisyonla izlemeye aldıklarını belirten Çolak, ‘‘Bu hükümetin kadrolaşmaya yönelik bir hareketidir’’ dedi. Kurulduğu 1859 yılından bu yana devletin üst kademelerine nitelikli bürokratlar yetiştiren Mülkiye, son dönemde hükümetin kadrolaşma gi ? Mülkiyeliler Birliği Derneği Başkanı Ali Çolak, Mülkiye’den mezun öğrencilerin Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) gösterdikleri başarının devam ettiğini, ancak sözlü sınavlarda son birkaç yıldır şaşırtıcı bir şekilde elemeye tabi tutulduklarını vurguladı. rişimlerinin hedefi haline geldi. 2004 KPSS sonuçlarına göre kamu yönetimi, uluslararası ilişkiler ve maliye bölümlerinde birinci, diğer bölümlerde ise ilk üç arasında görülen mülkiye mezunları, kamu kurumlarının mülakat sınavlarından ise elleri boş dönüyor. Mülkiye mezunlarının yazılı sınavlardaki başarısına karşın mülakatlarda şaşırtıcı bir şekilde elemeye tabi tutulduklarına dikkat çeken Mülkiyeliler Birliği Derneği Başkanı Çolak, uygulamanın ‘‘hükümetin kadrolaşmaya yönelik bir hareketi’’ olduğunu vurguladı. Mülakat sınavlarında katılımcılara mezun oldukları okul ve düşünce yapılarına göre sorular yöneltildiğini dile getiren Çolak, kendilerinin de önlem olarak 2004 yılında ‘‘Sınav Takip Komisyonu’’nu kurduklarını belirtti. sınavlarda siyasi parti yandaşlarına öncelik tanınmasına yönelik uygulamaların hız kazandığına dikkat çeken Çolak, şöyle konuştu: ‘‘Kurumsal yazılı sınavların başarı taban puanlarının düşük tutularak mülakata alınacak kişi sayısının 20 katına çıkarılması nedeniyle sınavlar, sübjektif değerlendirmelere sahne oluyor. Böylece, kamu görevlerine KPSS puanı düşük adayların alınması kolaylaşırken, yüksek puanlı adayların saf dışı bırakılmasına zemin hazırlanıyor. Hükümet işini iyi biliyor aslında, aldıkları uzman kadrolar, 1012 yıl sonra devletin en kritik noktasına gelebilecek. Bugün sınavlarda yaptıkları ayrıcalıklı uygulamaların meyvesini ileride alacaklar.’’ ‘Gözlemci olmak istiyoruz’ Çolak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘‘1520 yıl sonra egemenlik gerçek anlamda kayıtsız şartsız milletin olacak ve herkes özgür hareket edebilecektir’’ yönünde ifadelerde bulunduğunu kaydederek ‘‘Biz de şimdiden önlemimizi alarak kurduğumuz Sınav Takip Komisyonu’nun sınavlara gözlemci olarak katılması ve mülakat sınavların kayıt altına alınması talebinde bulunacağız’’ açıklamasını yaptı. Mülkiye mezunlarının bilgi birikimlerine her daim güvendiklerini belirten Çolak, 16 Haziran’da İçişleri Bakanlığı’nda gerçekleştirilecek sözlü sınavı da takip edeceklerini söyledi. ‘Politik anlamda adam kayırılıyor’ Mülakat sınavlarında her zaman referans uygulamasının söz konusu olduğunu belirten Çolak, son dönemdeki uygulamaların referans olmanın da ötesinde ‘‘politik anlamda adam kayırmacılık’’ boyutuna vardığını vurguladı. Son birkaç yıldır yapılan mülakat sınavlarındaki tartışmaların yoğunluğuna dikkat çekerek, Ah şu barbarlar... Roma’nın bıraktığı tarihe göre barbarlar, tüm uygarlaştırma çabalarına direnen, sonunda Roma’yı talan ederek insanlığın yüzyıllardır biriktirdiği kültürel hazineyi yok eden ilkel kalabalıklar. Terry Jones, ‘‘Tümüyle yalan!’’ diyor. Avrupa’da yaşayan iki büyük kavim Keltler ve Cermenler, birbirlerine ticaret ağlarıyla, zamanın bilim ve kültürünü taşıyan gezginci Duruidlerle bağlanmış yüzlerce kentten oluşan bir uygarlık. Okuma yazma bildikleri gibi, kazılarda bulunan gereçler, Roma’nın kullandığı takvime göre çok daha gelişkin, bugünküne yakın bir hassaslıkta hesaplamalar yapabildiklerini gösteriyor. Barbarların toplumsal yapısı Roma’dan çok farklı. Örneğin devletleri militarist ve bürokratik değil, yerel şefliklerden oluşuyor. Roma’da kadınlar vatandaş sayılmıyor, köle statüsündeler. Kelt ve Cermen topluluklarındaysa, kadın, erkeğe yakın bir statüye sahip, mülk sahibi olabiliyor, toplumsal görevler üstlenebiliyor, liderlik yapabiliyor. Romalıların aksine Keltler; hastaların, sakatların, sakat doğmuş bebeklerin toplum tarafından bakılmasına olanak sağlayan bir hukuk sistemi geliştirmişler. Romalılar istemedikleri bebekleri kent çöplüğüne atarlarmış. Bu barbarlar, teknolojik açıdan en az Roma kadar ileriymişler. Bunu, ürettikleri kılıçların ve miğferlerin Romalılarınkilerden daha nitelikli olmasından anlıyoruz. Meşhur Roma savaş arabalarının tasarımıysa, aslında Keltlerden alınma. ‘‘Barbarların’’ ticaret ağlarının, Mısır’a, Mezopotamya’ya kadar uzandığını gösteren bulgular var. Üstelik bu barbarların hali vakti yerinde, diğer bir deyişle Roma’yı talan etmeye gereksinimleri yok. Çünkü topraklarında zengin altın yatakları var. TRT ÇALIŞANLARI ‘ÖRGÜT’ MADDESİ Dini yayın ve sansüre isyan ? TRT çalışanları, kurumdaki dinci kadrolaşmayı ve sansürü bugün İstanbul Radyosu önünde protesto edecek. İstanbul Haber Servisi KESK’e bağlı Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası (HaberSen), AKP’nin TRT çalışanları üzerindeki baskısını ve dinci kadrolaşmasını bugün kitlesel bir gösteriyle protesto edecek. AKP hükümetinin her alanda yaptığı kadrolaşma çalışmaları kendini TRT’de de güçlü bir biçimde gösteriyor. HaberSen, AKP’nin TRT üzerindeki baskısını ve kadrolaşma faaliyetlerini, ‘‘TRT’de Sansüre ve Baskıya Son’’ adıyla bugün saat 12.30’da Harbiye’de İstanbul Radyosu önünde basın açıklamasıyla protesto edecek. HaberSen’den yapılan açıklamada, TRT yöneticilerinin siyasi tercihlerine göre kurumu yönettiklerini, keyfi uygulamalarını Uğur Mumcu’nun sözlerini sansürlemeye dek vardırdıkları belirtildi. Açıklamada, ‘‘Bütçesinin yüzde 70’i halk tarafından karşılanan ve kamu hizmeti yapan TRT, baskı, sansür ve kadrolaşma politikaları nedeniyle görevini yerine getiremiyor’’ denildi. Anayasal bir görev olarak halkın tüm kesimlerini, hiçbir ayrım gözetmeksizin ekranlarına ve radyolarına taşımak zorunda olan TRT’de yöneticilerin TRT’nin yasalarına ve genel yayın ilkelerine değil, kişisel ve siyasal tercihlerine göre davranmalarının eleştirildiği açıklamada, özetle şu görüşlere yer verildi: ‘‘TRT yöneticileri Köy Enstitüleri ile ilgili bir programı tamamen keyfi bir biçimde engellemeye kalkışmakta, Uğur Mumcu’nun sözlerini sansürlemektedir. TRT yapımcıları programlarını özgürce yapmak istiyor. TRT muhabirleri, AKP propagandasına alet olmak istemiyor.’’ HaberSen, TRT yayınlarından rahatsız olan başta yurttaşlar olmak üzere sivil toplum örgütleri ve aydınlardan destek istedi. TMY’ye formül arayışı EMİNE KAPLAN BM Türk Derneği Anıtkabir’de Birleşmiş Milletler (BM) Türk Derneği, kuruluşunun 60. yıldönümü dolayısıyla dün Anıtkabir’i ziyaret etti. Dernek Başkanı Rahmi Kumaş başkanlığındaki heyet, mozoleye çelenk koydu ve Ata’nın manevi huzurunda saygı duruşunda bulundu. Daha sonra Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayan Kumaş, ‘‘BM’nin insanlığın savaşın kötü etkilerinden korunmasında başarılı olamadığını’’ belirtti. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ANKARA AKP, Genelkurmay Başkanlığı’nın itirazı nedeniyle kilitlenme noktasına gelen Terörle Mücadele Yasa (TMY) Tasarısı’nın ‘‘terör örgütü’’nü düzenleyen maddesi için formül arıyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüşen TBMM Adalet Alt Komisyonu’nda, tasarıdaki terör örgütünün kapsamının ‘‘silahlı terör örgütü’’yle sınırlandırılması, ‘‘silahsız terör örgütü’’nün ise Türk Ceza Yasası’nın ‘‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’’ başlıklı 220. maddesine göre cezalandırılması yönünde düzenleme yapılması görüşü ağırlık kazandı. Komisyon, Abdullah Öcalan’a af getirdiği ileri sürülen fıkrayı da metinden çıkarmayı planlıyor. Komisyon, tasarının söz konusu 6. maddesinde örgüt suçlarının ‘‘silahlı ve silahsız örgüt’’ olarak ayrılarak, silahlı örgütlerin Türk Ceza Yasası’nın ‘‘silahlı örgüt’’ suçunu düzenleyen 314. maddesine göre, silahsız terör örgütlerinin ise TCY’nin ‘‘suç işlemek için örgüt kurma’’ başlıklı 220. maddesine göre cezalandırılması yönünde düzenleme yapılmasını planlıyor. Bütün yollar Roma’ya ‘‘Roma, neden barışçıl ticaret ilişkileri kurduğu bu uygarlıklara saldırmış’’ sorusunun cevabı, Roma’nın toplumsal örgütlenmesinde, yaşam tarzında saklı. Roma İmparatorluğu, barbarların yerel yönetimlerinin aksine, tek bir kenti Roma’yı beslemek, buradaki şaşaalı yaşamı sürdürebilmek için örgütlenmiş. Roma, fethi, şiddeti, ölümü yücelten bir kültürel yaşam geliştirmiş, Yunanlıların aksine, felsefe, soyut düşünce, sanat gibi şeylerle pek ilgileri yok. Trajedi onları sıkıyor, komediyi tercih ediyorlar. Roma vatandaşlarının nüfusunu kat kat aşan bir köle nüfusu üzerinde durmak, aylak bir köleci nüfusu meşgul etmek ise kolay değil. Kolezyum gibi devasa arenalarda, günlerce süren savaş oyunları, vahşi hayvanlara atılan insanlar, gladyatörler, kan ve ölüm bu amaca hizmet ediyor (Hollywood’u düşünmemek elde değil) ama çok pahalıya patlıyor Roma’ya; sürekli bir altın kaynağı bulmak gerekiyor. Roma’da pek bir kültür yok ama devasa bir profesyonel ordu var. Roma bir gün, Helvetleri (göçebe ve barışçıl bir halk) Keltlere karşı korumaya karar veriyor. Koruma işlemi bittiğinde Galya’nın tümü, İngiltere’nin yarısı artık Roma toprağıdır, altınlar da Roma’nın. Geride ise milyondan fazla ceset, yerle bir edilmiş kentler kalmıştır. ‘‘Beni sokmayan yılan...’’ anlayışıyla, Roma’nın komşusu olarak yaşayabileceklerini düşünenler sonunda hep bu kaderi paylaşmışlar... Barbarların Roma’yı yakıp yıktıkları da, sonraki kuşakları korkutmak ve militarizmi haklı göstermek için uydurulmuş bir yalan. Evet Cermenler Roma’ya girmiş ama, Roma paralı askeri olarak. Bu ‘‘Cermen ordusunun’’ Senato’dan bazı talepleri olmuş. Senato bu talepleri kabul etmeyince de Roma’yı terk edip Güney’e doğru gitmişler, ne talan ne yangın. Bu size olmayan kitle imha silahlarını anımsatmadı mı? İmparatorluklar hep aynı... Tarihçi Takitus’un bir Kelt liderin ağzından aktardığı gibi; ‘‘Her tarafı yakıp yıkıp sonra buna barış diyorlar’’... ergin.yildizoglu?gmail.com Erdal İnönü günleri Boğaziçi ve Sabancı üniversitelerinde, politikacı ve bilim insanı Prof. Dr. Erdal İnönü’nün 80. yaş günü nedeniyle etkinlikler düzenlendi İstanbul Haber Servisi ABD’nin Houston kentinde tedavi gören Prof. Dr. Erdal İnönü’nün 80. yaş günü, görev yaptığı Sabancı ve Boğaziçi üniversitelerinde ‘‘Erdal İnönü’’ günleri adlı bilimsel etkinlikle kutlandı. Boğaziçi Üniversitesi Büyük Salon’da gerçekleştirilen etkinliğin son gününde Prof. Dr. İnönü, video konferans yöntemiyle öğretim üyelerine seslendi. Prof. Dr. İnönü, etkinliklerden dolayı öğretim üyelerine memnuniyetini dile getirdi. İki gün boyunca devam eden etkinlikte, çeşitli üniversitelerden akademisyenler tarafından fizik, arkeoloji, kimya ve bilim felsefesi gibi konularda seminerler verildi. Etkinlikte konuşan, Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu, Erdal İnönü’nün bilim adamı ve politikacı olarak kendine özgü bir kişiliği bulunduğunu, bu kişiliğini daima koruduğunu belirterek medyanın İnönü’nün politikada başarısız olduğu değerlendirmelerine katılmadığını söyledi. Terzioğlu, ‘‘Yurttaşlarımız onu klasik politikacıların dışında görerek sevdi. Erdal İnönü’nün giderek daha fazla sevileceğine inanıyorum’’ diye konuştu. ‘Mutlu bir doğum günü geçirsin’ Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşe Soysal, etkinliğin hayatını bilime ve bilimsel gelişmeye adamış Erdal İnönü’ye 80. yaş gününde bir vefa borcu olarak düzenlendiğini vurguladı. Prof. Dr. Soysal, İnönü’nün doğum gününü bilgi üretme ve paylaşma etkinliğiyle kutlamayı uygun bulduklarını kaydederek ‘‘Erdal İnönü’nün ruhen ve sanal olarak bu etkinlikte bizimle birlikte olacağına inanıyor, mutlu bir doğum günü geçireceğini düşünüyorum’’ dedi. TÜBİTAK Başkan Vekili Prof. Dr. Nükhet Yetiş ise İnönü’nün bilimde öncülük yaparak ülkemizin geleceğinin temellerini attığını dile getirdi. Yetiş, İnönü’nün ‘‘Sıçramadan önce koşmaya başlamak gerekir’’ sözünü anımsatarak ‘‘O gün koşmaya başladığımız için bugün artık sıçrayabiliyoruz” dedi. Van’ın Muradiye ilçesinde günlerdir halk ayakta. Bu kentte iki İsviçreli turistin paralarını gasp eden saldırganlar, kadın turiste de tecavüz etmişlerdi. 6 saldırgan, olaydan sonra yakalandı. Emniyete getirilen saldırganlara Muradiyeliler büyük tepki gösterdiler. Tepkinin de ötesinde linç etmek istediler. Polis, onları havaya ateş ederek güçlükle durdurabildi. Halkın öfkesi gün boyu dinmek bilmedi. İkinci gün sanıklar mahkemeye çıkarılmak istenince yeniden tepkiler yükseldi. Yeniden gün boyu olaylar yaşandı ve saldırganlar linç edilmekten zor kurtarıldı. Muradiyelilerin bu tepkilerinin nedeni neydi? Kendileri de ifade ettiler: Olay kentin adını lekelemişti. Muradiye’nin adı kötü anılacaktı. İşte buna dayanamıyorlardı. ??? Gasp ve tecavüz tabii ki insanlık dışı. İsveçli turistlere yapılanlar ilkellik ve vahşet. Gerçekten de bu tür olaylar yalnız Muradiye’nin değil ül Muradiye’nin Adı Nasıl Lekelenir? kemizin tamamının imajına zarar veriyor. Bu tür olaylara seyirci kalmamak ve tepki göstermek gerekiyor. Muradiyelilerin duyarlığını da ‘‘bir yere’’ kadar normal karışlamak ve anlamak mümkün. ‘‘Bir yere kadar’’ diyorum; çünkü tepkiler medeni ölçülerin dışına çıkar ve şiddete dönüşürse, o zaman tepki gösterdiğimiz ve kentin imajına zarar verdiğini düşündüğümüz olayları protesto ediyoruz derken yeni bir imaj sorunuyla daha yüz yüze geliriz. ??? İsveçlilerin yerine kendinizi koyun: Halkın ‘‘tecavüz’’ olayına tepki göstermesinden mutlu olmuşlardır. Bu tür eğilimi olan kişiler de bundan sonra daha dikkatli hareket edecek uyarıları almışlardır. Ancak, tecavüzcü iddiasıyla yakalananları linç ederseniz, bu daha olumlu bir tabloya mı neden olur? Ortada bir suç varsa (ki var), bunun sanıkları da yakalanmış. Yapılacak iş sanıkları adalete teslim etmek ve hukukun işlemesini sağlamaktır. Sivil, barışçı protestolar tabii ki yapılmalı ve tepki gösterilmeli. Buraya kadar tamam. Buradan sonra ‘‘cezasını biz vereceğiz’’ tutumu içine girilirse, o ülkenin bir hukuk devleti olmadığı noktasına geliriz. ??? Muradiye’de iki gündür aralıklarla devam eden linç girişimi manzarası iyi bir manzara değil. Bu ülkede adaletin hukuk yoluyla gerçekleştirileceği bilincinin henüz oluşmadığı görüntüsüyle karşı karşıyayız. Yalnız Muradiye’de değil, son günlerde ‘‘çete’’ adı altında ortaya çıkarılan yasadışı silahlı güçler de birilerine ‘‘vatanmillet’’ adına ceza vermek için örgütlendiklerini söylemiyorlar mı? Ülkemizin temel sorunlarından birisi hukuk devleti olup olmamak. Adaletin yavaş işlemesi, yargının bağımsızlığı konusunun bir türlü çözüme ulaşamaması, ‘‘kısasa kısas’’ kültürünün toplumun bir kesiminde varlığını sürdürmesi, bu tabloların ortaya çıkmasına neden oluyor. Hukuksuzluk ve hukuka güvensizlik, toplumumuzun en temel dertlerinden. Bunun iki boyutu bulunuyor. Birinci boyutu hukukun işlememesi. Hukuk devletinin henüz tam anlamıyla etkin bir hale gelmemesi. İkinci boyutu ise, geleneksel ceza verme kültürü. Bir ceza verilecekse onu biz veririz alışkanlığı hâlâ sürüyor. Kan davası, töre cinayeti hâlâ toplumumuzda bir yara değil mi? ??? Muradiyeliler tepki göstererek bir sivil uyarı yaptılar. Orada kalsaydı, güzel bir örnek olarak gösterilebilirdi. Sakin gösteri yapan Muradiyelileri hâlâ iyi bir örnek olarak anlatabiliriz. Ancak öfkeli insanlar, şehrin imajına ikinci kez zarar verdiler. Şiddeti öne çıkararak tepkinin dozunu kaçırdılar. Biz böyleyiz işte, normalde durmasını bilemiyoruz. Öfkelerimizi dindiremiyoruz ve bazen kaş yapalım derken göz çıkarabiliyoruz. Muradiye kentinin adı tabii ki lekelenmedi, ancak yabancı televizyon kanallarına da yansıyan linç gösterileri bir imaj sorununa neden oldu. Tabii burada Muradiyelileri tek başına eleştirmek de haksızlık. Birçok olayda benzer bir kontrolsüzlük yaşanıyor ve bir felaketi önleyeceğiz derken yeni felaketlere neden olabiliyoruz. Bu öfkeli halimiz, her olayda bir şekilde ortaya çıkıyor. Muradiye olayını bir sorun olarak konuşmakta ve dersler çıkarmakta yarar olduğuna inanıyorum. Ne dersiniz? ‘SUÇ OLUŞMADI’ Başsavcılık Dink’e cezaya itiraz etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Başsavcılığı, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’e, Türklüğü aşağılama suçundan verilen mahkumiyetin onanmasına ilişkin kararına ‘‘suçun oluşmadığı’’ gerekçesiyle itiraz etti. Başsavcılık, itiraz başvurusu ve dava dosyasını Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderdi. İtiraz başvurusunda, Türkiye’deki Ermeni kökenli Türk vatandaşları bağlamında da eleştiri boyutunda kalan yazıda, Türklüğü aşağılamanın söz konusu olmadığı belirtildi. Atılı suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına işaret edilen başvuruda, 9. Ceza Dairesi kararının ‘‘suçun oluştuğu’’na yönelik bölümünün kaldırılmasını istedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararının esastan da bozulmasını talep etti. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle