17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 HAZİRAN 2006 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Cumhurbaşkanı’nın laik kimliğinin hedef alındığı İmam Hatipliler Kurultayı’na sert tepki 16. Devlet de Tarihe mi Karışıyor? Dostum Hamdi biraz değişiktir. Türklük dedin mi akan sular durur. Hepimiz kendi ulusumuzu severiz, ama onun sevgisi bizlere benzemez. Ona göre, yeryüzünde Türklerin üstüne hiçbir şey yoktur ve Türklerin hasletleri kimsede bulunmaz, tarihi büyüklüklerine kimse yaklaşamaz bile. İkide bir tutturur: Bu bizim kurduğumuz 16. Türk devleti.. başka kim tarihte 16 devlet kurmuş ki? Bu sözleri her tekrarladığında, aklıma Melih Cevdet Anday’ın bir yazısı gelir. Anday, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Türk devleti olduğunu belirtirdi. Gerçekten de ulus bilinci, bize Cumhuriyet ile birlikte gelmiştir, tarihin daha önceki dönemlerinde ne ulus kavramı vardı, ne doğal olarak ulus devlet... Bunları anlatmaya çalıştığımda, biraz canı sıkılır, ‘‘Hani bilmesem kim olduğunu, sanacağım ki, sen de...’’ diye ters ters bakar. Son zamanlarda 16 devlet öyküsüne daha da sarılır oldu Hamdi. Bizim devletimizin ırk esasına dayanmadığını falan anlatmaya çalışmak boş olacağından, işi şakaya vurmayı yeğliyorum. Hamdiciğim, diyorum, olayda bir terslik sezmiyor musun? 16 devlet kurmak için, daha öncesinde 15’ini batırmak gerekmez mi? Pek bozuluyor, ama yine de aklına gelip de, Ne yani Fransa da devrimi izleyen 170 yılda, dört cumhuriyet, iki imparatorluk, iki krallık tüketmedi mi, demeyi akıl edemiyor. Onun yerine üzgün üzgün başını eğip Evet, diyor, bizim kusurumuz da bu kurduğumuz devletleri iç çatışmalar yüzünden sürdüremiyoruz, tabii emperyalistlerin de etkisini unutma!.. ??? Dün sabahın erkence saatlerinde Beyoğlu’nda karşılaştık. Nasılsın, dedi. Endişeliyim, diye yanıtladım. Hayrola, diye sordu. Görmüyor musun, bu gidişle 16. devlet de tarihe karışıyor galiba, dedim. İtiraz edeceğini sandım, ses etmedi. Gerçekten de, tarihte kurduğumuz 16. Türk devleti inanılmaz bir iç çatışmaya sürükleniyordu. Devletin yürütme erkinin başındaki kişi, Berlin’de devletin Almanya’daki temsilcisini vatandaşlarına yuhalatıyordu. Yalçın Bayer köşesinde işin iç yüzünü yazdı. Kimi dinci vatandaşlar, ramazan ayında büyükelçi İrtemçelik’in kendi yanlarında çay ve sigara içmesinin öcünü alıyorlardı. Devletin emniyet güçleri içinde, şu anda dışarıda bulunan bir tarikat reisinin adamları egemen olmuşlardı. Devletin kimi yerlerinde çöreklenmiş olanlar, ‘‘derin devlet’’ diye ucu TSK’ye vardığı iddia edilen komplolar çıkarıyorlardı ortaya. Erken kalkan gazetecilere, her gün yeni bir komplo, yeni bir çete öyküsü servis ediliyordu. Zarflar Genelkurmay’ın önünde veriliyordu muhabirlere, dinci basının önde gelenleriyle liboş medyanın aklı, evvelleri bunları manşete çekiyorlardı. ‘‘Derin devlet’’ söylentilerini kim çıkarıyordu? Sığ devlet mi? Paralel devlet mi? 16. devletin yerini alacak olan 17. devletin öncüleri mi? Devletin resmi güçleri resmi açıklamalarında, bu iddiaları doğrulamıyorlardı. Ama devlet de toplum da ciddi olarak sarsıntı içindeydiler. ??? Devlet sıfatını hak eden hiçbir devlette, böyle bir durum yaşanmaz. Hiçbir devletin erkini ellerinde tutanlar, bu tür toplumu derinden sarsan söylentilerin uçuşmasına izin vermezler. Eğer verirlerse, tüm kamuoyunda ‘‘Devlet çöküyor mu’’ ya da ‘‘Birileri devleti çökertip yerine bir başkasını kurmak için ucu iç savaşa kadar varacak komploların içindeler mi? Bunlar kimlerdir ve hangi kişisel çıkarlarını yabancıların siyasi emelleriyle birleştirmişler’’ soruları sorulur. Bu kadar çok söylenti, hiçbir somut sonuç alınmadan havalarda uçuşuyorsa, o ülkede bir iktidar boşluğu yaşanıyor demektir. Ve böylesi bir iktidar boşluğunun oluşması için, kimilerinin önceden uzun uzun çalışarak devletin altını oymuş olmaları gerekir. Çağdaş ülkelerde bu soruları soranlar değil, sormayanlar demokrasi ve rejim karşıtlığıyla suçlanırlar. Ama şu sıralarda bizde öyle olmuyor. Ne dersiniz, yoksa 16. Cumhuriyet de tarihe mi karışıyor?.. ‘Gericilik cirit atıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in sert bir dille eleştirildiği ve ‘‘peygamber ismi’’ olan ‘‘Ahmet’’i değiştirmesinin istendiği 2. Büyük İmam Hatipliler Kurultayı tepkiyle karşılandı. EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, ‘‘Gericilik yıllardır bu ülkede at oynatıyor, cirit atıyor ve eğitim politikalarına yön veriyor’’ derken CHP’li Mustafa Gazalcı, ortaya çıkan tablonun AKP iktidarının kışkırtması sonucu olduğunu vurguladı. Alaaddin Dinçer, toplumun özellikle AKP iktidarı döneminde çeşitli kamplara ayrıldığını vurguladı. ‘‘Bu hem toplumun hem de ülkenin geleceği açısından çok tehlikeli’’ diyen Dinçer, ülkede bu yolla kendi ‘‘sömürü düzenlerini’’ kurmak isteyenler olduğu ? EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer: Gericilik yıllardır bu ülkede at oynatıyor, cirit atıyor ve eğitim politikalarına yön veriyor. ? CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı: Yaşanan tabloda en önemli etken, AKP iktidarının tutum ve davranışları. nu söyledi. Dinçer, ‘‘Eğitim de özellikle toplumsal hassasiyetlerin en üst düzeyde olduğu bir alan. Bu alanda gericilik yıllardır at oynatıyor, cirit atıyor ve eğitim politikalarına yön veriyor. Zaman zaman tutundukları zeminde ya da bulundukları mevzileri kaybetme gündeme geldiğinde, bu tartışılır hale geldiğinde ortamı geriyorlar’’ diye konuştu. Açıklamaları ‘‘talihsizlik’’ olarak niteleyen Dinçer, ‘‘Yapılan konuşmalar, ortamın daha çok gerilmesine neden olacak niteliktedir’’ dedi. CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, yaşanan tabloda en önemli etkenin AKP iktidarının tutum ve davranışları olduğuna dikkat çekti. Gazalcı, ‘‘Hatta bunları kışkırtan iktidardır. Daha önce de imam hatiplere ‘Bizi yalnız bıraktınız’ demişlerdi. İmam hatipliler bugün kendi sorunlarından çok, Türkiye’nin din devleti olması ve eğitimin dinselleştirilmesi ile ilgileniyor. Türkiye her şeye karşın laik bir devlettir ve eğitimin de temel ilkesi öğretim birliği içinde verilen laik ve bilimsel eğitimdir. Bunu belki bir süre bozabilir, geciktirebilirler, ama Türkiye buna her zaman karşı çıkacaktır’’ dedi. Şimşek: Sezer’e yakışır CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek de Cumhurbaşkanı Sezer’e yönelik eleştirilere ‘‘Ahmet ismini birinin taşıması gerekiyorsa, bunun bir anlamı varsa, bu isim Sayın Cumhurbaşkanımıza çok yakışıyor’’ yanıtını verdi. Şimşek, ‘‘Bu konuşmalara göre, Türkiye’nin nelerle uğraştığının resmi ortaya çıkıyor. Bu, yıllardan beri bu insanların bu ülkeye neden bir arpa boyu yol aldırmadıklarının bir göstergesi. Bu aklıselimin edeceği laflar değil’’ dedi. ÖNDER Genel Başkanı Yusuf Ziyaettin Sula’nın, ‘‘Şehadet bilinci olmayan kolay kolay kurşun sıkamaz’’ diyerek ‘‘dünya ordularında din subaylığı getirilmesi’’ yönündeki görüşüne de tepki gösteren Şimşek, ‘‘Bu ülkede asker, yemin töreninde en büyük şehadet andını içmiştir’’ diye konuştu. GELİBOLU’DA SKANDAL Milli parkta kütüphane mescid oldu ? Gelibolu Tarihi Milli Parkı’nda Orman Bakanlığı tarafından 3 trilyon lira harcanarak tamamlanan ve geçen yıl özel bir şirkete ihale edilen merkezi kütüphane artık namaz kılmak için kullanılıyor. Haber Merkezi Gelibolu Tarihi Milli Parkı’nın 3 trilyon liraya mal olan ve iki yıl önce törenle açılan merkezi kütüphanesi mescide dönüştürüldü. Çanakkale savaşlarının ziyaretçilere anlatılması için kurulan tanıtım merkezinin kütüphanesi namaz kılmak için kullanılıyor.CNN TÜRK’ün haberine göre Orman Bakanlığı’nca yaptırılan merkezin işletmesi 2005 yılında özel bir şirkete ihale edildi. Eceabat’ın girişinde Kilye Koyu’nda inşa edilen merkez, 2004 yılında törenle açılmıştı. ‘Dünya çocukları terorizme karşı’ Rusya’da düzenlenen ve 48 ülkeden 1500 çocuğun ilgili oldukları dans, müzik, resim gibi sanat alanlarında katıldıkları ‘‘Dünya Çocukları Terorizme Karşı’’ adlı festivalde Türkiye’yi 9 Türk öğrenci temsil etti. Festivalde, Türkiye’yi temsil eden Anadolu Üniversitesi öğrencileri Ezgi Tanrıverdi, Lazlo Farkas, İrem Yüksel ile Eskişehir MATFKB Özel Gelişim Okulu öğrencileri Gamze Artar, Berkin Eyeci, Yeşim Durgut, Onur Özkan Uzun, S. Atılay Zervent ve Çağrı Emral Kutlugün, klasik müzik konseri verdi, halkoyunu gösterisi sundu. (Fotoğraf:AA) Kütüphaneler de taşeronlaşacak Uzmanlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı 1300 halk kütüphanesinin belediyelere ve il özel idarelerine devredilmesine ilişkin tasarıya karşı çıkıyor AYŞE SAYIN Ziyaretçiler şaşkın Savaş alanlarını gezmek için Tarihi Milli Park’a gelen ziyaretçiler, kütüphane görüntüsünden çok uzak olan bu merkezde karşılanıyor. Tanıtım merkezinin amacı, ziyaretçilere rehberlik hizmetlerinin yanı sıra çok amaçlı bilgi hizmeti vermek ve Çanakkale savaşlarının tarihini anlatmak. Ancak kütüphane iki yıl içinde işlevini kaybetti, mescide dönüştürüldü. Raflarında birkaç kitap bulunan kütüphanedeki sandalyeler salonun bir köşesine atılmış durumda. Salonuna halılar serilen kütüphanede namaz kılınıyor. Denetleme yapılmıyor Orman Bakanlığı’nın işletmesini devrettiği merkezin denetlemesinin de yapılmadığı ortaya çıktı. Merkezin tamamlanması için yaklaşık 3 trilyon lira harcanmıştı. ANKARA Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı yaklaşık 1300 halk kütüphanesinin belediyelere, belediye olmayan yerlerde il özel idarelerine devrini öngören yasa tasarısına meslek örgütleri ve CHP karşı çıktı. Tasarının ele alındığı TBMM Milli Eğitim Alt Komisyonu’na görüş bildiren bazı halk kütüphanelerinin yöneticileri ve Kültür SanatSen temsilcileri, devir durumunda kütüphanelerin özelleştirilmesi, ticarileştirilmesi ve taşeronlaştırılmasının yolunun açılacağını belirttiler. Halk kütüphanelerinin ve bazı müzelerin belediyelere devrini öngören yasa tasarısı ile ilgili tali komisyon olan Milli Eğitim Kültür ve Spor Komisyonu içinde oluşturulan alt komisyon çalışmalarını tamamladı. AKP’li Hacı Biner başkanlığındaki alt komis yon, ‘‘tali komisyon’’ olduğu için tasarının geneli üzerinde inceleme yapıp oyçokluğuyla mevcut tasarının aynen korunmasını benimsedi. CHP’li alt komisyon üyesi Mustafa Gazalcı ise devre karşı çıkarak alt komisyon raporuna muhalefet şerhi görüşlerine başvurdu. Toplantıda müsteşar dışındaki kurumlar tasarı aleyhine görüş bildirdiler. Komisyonun sektör temsilcileri ile yaptığı toplantıda meslek örgütleri, kütüphane ve müzelerde kütüphanecilik ve sanat tarihi mezunu persone ? Özgün bir kütüphane yasasının acilen çıkarılmasını isteyen sektör temsilcileri, ‘‘Kültürsanat bir haktır. Tasarının kanunlaşması bu hakkın özelleştirme, ticarileşme, taşeronlaşma konusu olmasına yol açacaktır’’ görüşünü savunuyorlar. koydu. Tasarıya son biçimi esas komisyon olan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda verilecek. Alt komisyon çalışmaları çerçevesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü, Adnan Ötüken, Yenimahalle, Cebeci il ve ilçe halk kütüphanelerinin müdürleri ile Kültür SanatSen temsilcilerinin lin çalıştırılması gerektiğini bildirdi. Ödenek ve personel sorunu çözülmeden kütüphane, müze ve kültür merkezlerinden beklenen yararın sağlanamayacağını belirten sektör temsilcileri şu görüşlere yer verdi: ‘‘Özgün bir kütüphane yasası bir an önce çıkarılmalıdır. Müze ve kütüphanelerin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın çatısı al tında tek bir politika aracılığıyla yönetilmesi gereklidir. Bu konu, il özel idaresi ve belediye başkanlarının algılamalarına bırakılmayacak kadar önemlidir. Kültürsanat haktır. Tasarının kanunlaşması bu hakkın özelleştirme, ticarileşme, taşeronlaşma konusu olmasına yol açarak, sadece parası olanların yararlanacağı hakka dönüşecektir.’’ Komisyon raporuna muhalefet şerhi koyan CHP’li alt komisyon üyesi Gazalcı, devirle halkın kütüphanelerden etkin yararlanmasının engelleneceğini ifade etti. Belediye ve il özel idarelerinin içerisinde bulundukları ekonomik sıkıntılar yüzünden bu kültür kuruluşlarını gereği gibi işletemeyeceğini kaydeden Gazalcı, özetle şu görüşlere yer verdi: ‘‘Ayrıca belediyeler arasında birlik yoktur. Her belediye ayrı bir tutum içerisindedir. Öğretim ve kültür birliği zedelenecektir. Sorun personel ve ödenek sorunudur.’’ asirmen?cumhuriyet.com.tr CHP ANKETİNİN SONUCU En büyük sorun yolsuzluk ANKARA (ANKA) CHP’nin internet sitesi üzerinden yaptığı ankete göre, Türkiye’nin en temel sorunu olarak yolsuzluk birinci sırada çıktı. CHP’nin AKP’ye karşı kullandığı en önemli muhalefet tezi olan irtica ise anketin ancak 4’üncü sırasında yer alabildi. CHP’nin internet sitesinde, çeşitli konular hakkında yapılan anketler sürüyor. Son olarak ‘‘Sizce Türkiye’nin temel sorunu nedir’’ sorusuna yanıt aranan ankete; 27 bin 290 kişi katılarak görüşlerini bildirdi. Katılımcıların yüzde 30.4’ü, Türkiye’nin temel sorununun ‘‘yolsuzluk’’ olduğu görüşünde birleşti. Ankette öne çıkan sorunlar ve oranları ise şöyle oluştu:‘‘Yolsuzluk: yüzde 30.4, işsizlik: yüzde 18.7, hayat pahalılığı: yüzde 15.9, irtica: yüzde 11.0, geleceğe güvensizlik: yüzde 10.4, özelleştirme: yüzde 9.5, Avrupa Birliği’ne girme: 1.8, ırkçılık: 0.9 ve diğer: 1.4.’’ İstanbul’un Tophane semtinin kabadayıları ünlüdür. Eski İstanbul’a dair öykülerde bu kabadayılara ilişkin ilginç portrelere rastlarız. Tophane, kabadayılarının yanı sıra bir zamanlar konaklarıyla da ünlüymüş. Adnan Menderes , KaraköyDolmabahçe yolunu yaparken bu konakların birçoğunu yıkmıştı. Tophane’nin kaderi azınlıkların burayı terk etmesiyle tersine dönmüştü. 1950’lerin ortalarından itibaren iyice azalan azınlıkların yerini Güneydoğu’dan gelen göçmenler ve Romanlar almıştı. Mahalle, eski konakların harabeye dönüştüğü yoksul bir hale bürünmüştü. ??? Tophane son yıllarda yeniden canlanıyor. Galata çevresinden, yukarıdan Cezayir Sokağı’ndan gelen değişim dalgaları Tophane’nin yoksul mahallelerine de uzanıyor. Birçok eski bina restore ediliyor, yenileniyor. Mahalle eskiyle yeniyi bir arada yaşıyor. Tophane Sohbeti... Tophane semti her zaman değişik kültürlerin, yoksullukla zenginliğin iç içe geçtiği farklı bir atmosfere sahip olmuştu. Kültürler değişse de farklılık sürüyor. Tophane, benim de mahallem sayılır. Geçen gün patlayan araba lastiğinin tamirini beklerken Tophane kahvelerinden birisine konuk oldum. Sohbete başladık. İlk tepkilerden birisi, kestiğim bıyıklarım üzerineydi. ‘‘Hocam, bıyık insanın karizmasıdır, görüntüsüdür, bıyığını kesmeyecektin. Yeniden bırak, karizmanı bozuyor bu görünüşün’’ diyen bıçkına ne iş yaptığını sordum, ayakkabı boyacısıymış. ‘‘Oyunu kime vereceksin’’ sorumu, ‘‘Benimki belli olmaz, belki karışık oy veririm’’ şeklinde cevapladı. ??? Sohbeti koyulaştırdıkça dertler birerikişer ortaya dökülüyordu. En büyük dertleri ev kiralarının hızla yükselmesiydi. Zamanında terk edilmiş bir yer olan Tophane’de ilk gelenlerin bazıları bir şekilde mülk edinebilmişlerdi. Sonra gelenler ise yıllarca ucuz kiralı evlerde yaşamışlar ya da sahipsiz binaları para vermeden mesken edinmişlerdi. Mahalleye yeni akınla birlikte, işgal edilmiş binaların çoğu bir şekilde boşaltıldı, paralı insanlar buralara yerleşmeye başladılar. Kiralar ise hızla arttı. İşte bu artış, bu bölgeye yerleşmiş dar gelirlileri sıkıştırdı. ‘‘Ağabey, yaz. Bu hükümet sağlık konusunda iyi işler yaptı, ama bu kiralara bir çözüm bulsun. Çok zor durumdayız. 400500 YTL’den düşük kira kalmadı. Ne olur, yaz bunları. Ayrıca bir ev kiralamaya kalkıştığımızda emlakçi de para istiyor, depozito, peşin derken bize burada oturacak ev kalmadı.’’ Galata ve çevresi gelişirken mahalle sakinleri için tersi bir süreç işliyordu. Mahallenin kiracıları sıkışmışlardı. Belki de bir kısmı burayı terk etmek zorunda kalacaktı. Geçen seçimlerde kime oy verdiklerini sorduğumda, çoğunluk ‘‘AKP’’ cevabını verdi. Bu seçimlerde de yine AKP’ye meyilli oldukları görülüyordu. Gerekçeleri de SSK emekli maaşlarına yapılan zamlar ve hastane hizmetlerinden yararlanabilmeleriydi. Şu andaki durum bu yöndeydi. Yarın ne olur, bilinmezdi. Üzgün ve çaresiz bir durumdaydılar. İşsizlik olağanüstü boyutlardaydı. ??? Tophane Tayfun Kulübü de hemen oracıktaydı. Benim geldiğimi görünce kulübün yöneticilerinden bazıları da sohbete katıldılar ve beni kulübe davet ettiler. Bu spor kulübünden geçmişte önemli futbolcu lar yetişmişti. Hâlâ küçük sahalarında gençler top oynuyorlardı. Fatih Terim’in, Çilli Mehmet’in ve daha nice ünlü futbolcunun bu takımın formasıyla top koşturduğunu biliyoruz. Bu onlar için bir övünç vesilesi. Binalar bakımsız ve harap, olanaklar sınırlı, ama Tophane Tayfun takımının ünü ve iddiası sürüyor. Tophane Tayfun Kulübü’ne uğrayacağım. Siyasi durumu bir kez de onlardan dinlemek istiyorum. Ne olacak bu memleketin hali sorusunu onlara ben soracağım. Arabanın patlayan lastiğinin tamir olduğunu öğrenince ayağa kalktım ve çay parasını ödemek istedim. Çaycının cevabı da Tophaneliye yakışır şekildeydi: ‘‘Buranın raconuna göre senden çay parası alınamaz.’’ Eh peki, teşekkür ederim dedim, ayrılırken bıyıksız halimden hoşlanmayan Tophaneli ayakkabı boyacısı arkamdan bağırıyordu: ‘‘Bırak şu bıyıkları abi. Böyle olmuyor.’’ Karşılık vermedim. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle