21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 HAZİRAN 2006 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Bir Varmış, Bir Yokmuş... Prof. Dr. Erdener YURTCAN ir varmış, bir yokmuş. Bir ülkede her şey ne kadar da güzelmiş. Her şey ne kadar da yerli yerindeymiş. Hiçbir aksaklık yokmuş, düzen kurulmuş, tıkır tıkır işliyormuş. İnsanlar mutluymuş, yüzleri gülüyormuş. İnsanlar yarınlarından emin, her türlü güvenceleri sağlanmışmış. Örnek isteriz mi dediniz? İşte size örnekler, hem de istemediğiniz kadar çok. Ülkenin yargıçları bağımsız, hiçbir ülkede olmadığı kadar. Kimse onlara emir ve talimat veremiyor, genelge gönderemiyor. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, anayasal konumuna uygun olarak işlemler yapıyor. Kurulun aldığı kararlarda ve yaptığı işlemlerde tam bir objektiflik egemen. Hak eden yargıç, hakkını alıyor, yükseliyor, alkışlanıyor. Kurul üyeleri Adalet Bakanlığı’ndan çıkan ve önlerine gelen atama ve yer değiştirme listelerini onaylamıyorlar. Adeta didik didik ederek inceliyorlar. Aynı il içindeki yer değiştirmelerle her yargıç dosyalarından uzaklaştırılmıyor. Yargıçlar yalnız hukuka bağlılar. Hiçbir güç onlar üzerinde egemen olamıyor. Savcıların hali de farksız. Savcıların tam anlamıyla güvencesi var. Hizmette tek bir rehberleri var, o da yasalar. Zaten savcının bir başka tanımı da yasaların bekçisi olmak değil mi? Savcının kamu adına açtığı dava nedeniyle kim hesap sorabilir ki? Avukatları sorarsanız, hiçbir sorunları yok. Barolar Birliği ve barolar, Adalet Bakanlığı’nın vesayeti altındaki hiç değil. Birliğin yaptığı yönetmelikler Bakanlığın onayına tabi değil; verdiği disiplin cezaları da Bakanlığın onayına sunulmuyor. Birliğin verdiği avukat kimlikleri her yerde resmi kimlik olarak kabul görüyor. Avukat olabilmek için öngörülen sınav, bir gece yarısı operasyonu ile rafa kaldırılmıyor. Ülkede adalet sisteminin işlemesi için yeni arayışlara, adalet hizmetinin yeni bir kurumsal yapıya kavuşturulmasına hiç mi hiç gerek yok. Ülkedeki eğitim hizmetleri kusursuz. İlk ve ortaöğretimde sistem hiç değişmiyor yıllardır. Öğrenciler şaşkın değil. Üniversite eğitimi o kadar mükemmel ki, her öğrenci istediği dalda eğitim alma şansına sahip. YÖK ile bakanlık ilişkileri istenilen düzeyde. Bakanlıktan çıkan ve la Suçlu Bir Aynaya Baksa! Suçluyu bulmak! Yakalarsın, yakaladığını sanırsın, resimler çekersin, haberler yollarsın, tehditler savurursun, korkular verirsin, inandırırsın, inandırdığını sanırsın!.. Bir de bakarsın, hepsi fos! Başkalarını, derken kendini aldatmışsın. Çırılçıplak çıkmış gerçek ortaya! Sen istediğin kadar görmezlikten gel! Karşı çıkanları sustur, susturduğunu san! Bugün olmazsa yarın yalanlar yılanlar gibi kıvrıla kıvrıla çıkar gözler önüne... Ayağına dolaşır. Kurtuluş yoktur artık! Tarih vermiştir damgasını! Suçlu bellidir. Her aynaya bakışta bakar sana!.. Bir değerli Danıştay üyesini öldürdüler. Üçünü de ağır yaraladılar. Kim yaptı, niye yaptı? Hem de hukuk okumuş biri... İki gün gitti inceledi. Sonra daldı Danıştay İkinci Daire Salonu’na, çekti vurdu. Kaçamadı da, yakalandı... İşte bağırarak söyledikleri: ‘‘Ben Allah’ın askeriyim.’’ Bilerek isteyerek yapmış!.. Kim azmettirmiş, kim kışkırtmış? Niye Danıştay İkinci Dairesi? Başbakan bu daireyi ağır sözlerle suçlamış, bakanlar, AKP’liler bu dairenin verdiği bir kararı beğenmemiş! ‘‘Şaşıracaksınız, ortaya çıkanı görünce bir sürprizle karşılaşacaksınız’’ demiş bir bakan daha ilk anda! Her şeyi biliyormuş gibi!.. Sonra cenazeye gitmişler, halkın önüne çıkınca başlarına gelmedik kalmamış! Halk tepkisini göstermiş! Kaçacak yer bulamamışlar... Ama gerçek sorumlu kişi, yani Tayyip Bey çekip gitmiş uzaklara. Halkın karşısına çıkacak gücü bulamamış... Oysa topluyor ordan burdan insanları, hepsini bir örnek giydirip kuşatıyor, Meclis salonuna sokuyor... Sonra coşuyor onları görünce! Ne dediğini bilmeden ya da bilerek, konuşuyor, onu bunu suçluyor, bütün dediklerinin boş, yanlış şeyler olduğunu bilerek bilmeyerek!.. Durmaksızın suçlama, durmaksızın türban, imamhatip kavgası!. AKP iktidara geldiği günden bu yana hep aynı sayıklamalarla yıllarını geçirdi. Bir şey yapmak istiyor, yapamıyor! Boyuna söyleniyor, boyuna suçluyor, Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi, YÖK... Ah bir yüreklice davransa, her şeyi çözecek, üç yüzden çok milletvekiline rağmen kendinde Anayasa’yı değiştirecek gücü görmüyor!.. Boyuna onu bunu hedef gösteriyor... Olayları kışkırtıyor... Sonra da birileri ‘‘Ben Allah’ın askeriyim’’ diyerek atıyor bombaları, basıyor kurşunları!.. ‘‘Suçlu kim’’ diye sordunuz mu birtakım uyduruk çeteler gösteriyorlar, ama arkası çıkmıyor. Ama gerçek suçlu nerdedir, kimdir, kimlerdir, bunu herkes biliyor!.. B ik eğitimi sarsan yönetmeliklere YÖK dava açma gereğini hiç duymuyor. Zaten YÖK’ün kurulmasıyla üniversitelerde akademik kariyer de zirveye çıktığı için, en istenilen koşullarda yetişen akademik personelin çokluğu karşısında bir yandan vakıflar üniversiteler açarken, bir yandan da üniversiteler Anadolu’ya yayılıyor. Ne hoca sıkıntısı var, ne kitap. Bir hoca beş ayrı yerde dersten derse koşmuyor. Oysa her şey güllük gülistan. Sağlık hizmetleri dünya düzeyinin tepelerinde. O kadar ki, yabancı ülkelerden hekimler yalvar yakar bu ülkeye gelmek istiyorlar. Devlet anayasal görevini bu alanda da eksiksiz yapıyor. Sağlık hizmeti özel sağlık kurumlarına bırakılmış değil. İnsanlar buralarda faturayı ödememekten ötürü rehin kalmıyorlar. Doğu illerinde çalışmak için hekimler birbirleri ile yarış içindeler. Yasalar bunun için çıkarılıyor. Yoksa gençleri oralara zorla götürmek için değil. Ülke ekonomisi refah ekonomisi şarkıları söylüyor. Her malın, hizmetin üç yıllık taksitlere yayılmasının, mal ya da hizmetin satılmadığı ile ilgisi yok. Maksat vatandaşa hizmet olsun. Mağazalardaki malların etiketleri yazboz tahtasını andırmıyor. Ülkede enflasyon düşüyor, yüzler gülüyor. Tek haneli enflasyon değerleri ışıl ışıl parlıyor. Vatandaş, ben bu düşüşlerden nasibimi ne zaman alacağım diye hiç hayıflanmıyor. Üretim şaha kalkmış durumda. Sürekli sanayi ve tarımda yeni yatırımlar peşinde işadamları. Kimse parasını bankalara faiz için vermek istemiyor. Yabancılar borsayla, döviz piyasasıyla oyun oynamıyor. Değerlerin bir gün tavan yapması, ertesi gün tabana çakılması söz konusu bile değil. Bu ülkede spor denilince, akla futbol gelir diyenler, inanın nifak sokmak isteyen bir azınlık yalnızca. Oysa tüm spor dallarının birbirinden hiçbir farkı yok. Kuruluşu yüz yılı aşan iki kulüp, basketbol şubelerini yaşatmak için, isimlerinin önüne firma isimlerini spor olsun diye almışlar. Aslında onlar sponsor. Futbolda şike iddiaları, şiddet ve terör, hakem hataları adı altında yaşanan trajediler ayyuka çıkmışken, dış dünyaya açılan pencerede, oynanan bir milli maçta yaşananlar, ne yazık ki bu ülkenin tanıtımını kilometrelerce geri götürmüş. Basın ve medya dünyasında her şey tıkırında. Bu kuruluşlar büyük sermaye nin kıskacında edğil. Her şey bireyin bilgi edinme, gerçekleri öğrenme hakkı ekseninde dönüyor. Basın ve medya, magazin kavramını da yerle bir etmiyor, bir avuç manken şarkıcı türkücü çarkında dönmüyor. Televizyonlarda gösterilen ve dizi başlığı ile sunulan programlar, ülke insanının bilgi dağarcığını zenginleştiriyor. İnsanları mutlu ediyor. Şiddet, şiddete çağrı, suç işlemeye özendirme, buralardan çok çok uzakta. Yasalara saygı o kadar egemen ki, yasa gereği verilmesi gereken trafik eğitimi, horozların uyanmasına yakın bir saatte programda yer bulmuyor. Siyasal iktidar, tek başına hükümet etmenin tadını çıkarıyor. Ülkenin parlamentosuna gelen tasarılar, kabul edenler etmeyenler çarkında öğütülmüyor. AB sürecinde çıkarılan yasalar, yürürlüğe girmeden önce değiştirilmiyor. Bu yasalar o kadar hatasız ki, düzeltilmeye ihtiyaçları yok. Siyasal iktidar giderek yorulmuyor. Bu nedenle sertleşmiyor. Her olayda restleşmeler yaşanmıyor. Bunlar, ülkeyi yönetmeye talip olanlardan uzak şeyler. Siyasal iktidar ve hükümet eleştiriye sonuna kadar katlanıyor. Yer yer çok ağır ve haksız olsa bile. O ülkenin muhalefet cephesinde ne var ne yok, dediğinizi duyar gibiyim. Muhalefet, siyasal iktidarın ve hükümetin her söylediğine cevap veriyor. Muhalefetler sürekli yeni projeler üretiyorlar, ülkeyi yönetmeye talip olan bu siyasal partilerin üyeleri ve yöneticileri, ülkenin yönetiminin kendilerine verilmesi için başarıdan başarıya koşuyorlar. Demokratik düzenin vazgeçilmez unsurları olan partilerde, sürekli olarak, yeni kan, yeni yüz, yeni düşünce egemen. Yasama dokunulmazlığı, dokunulmazlıkların kaldırılması ile ilgili olarak ülkenin hiçbir sorunu yok. Milletvekilleri hakkındaki dosyalar en kısa sürede genel kurula getirilip, dokunulmazlığın kaldırılması süzgecinden geçiriliyor. Bu dosyaların sayısı bir elin parmaklarından az sayıda. Zaten çoğu milletvekili ile ilgili yaşanan bir olayda, bu çarkın dönmesine gerek kalmaksızın, milletvekili bu görevinden istifa ediyor, adalet mekanizmasının önünü açıyor. Gökten üç elma düştü. Biri, yukarıdaki resmin içinde yer alanlara. Bir diğeri, bu masalı dinleyen ülke insanına, sonuncusu ise alfabenin A ve B’sinde kalan ve saçlarına ak düşenlere. CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle