21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 HAZİRAN 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul 15 Stockholm B B B B B PB B B B 24 28 28 26 31 31 34 30 23 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B B Y Y PB PB B PB A 22 21 21 19 25 24 26 24 31 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A A A A A A B B PB 31 29 37 37 35 35 32 27 27 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurdun kuzey kesimleri parçalı çok bulutlu, Doğu Karadeniz ile Ordu, Tokat ve Ardahan çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı yurdun güney ve batı kesimlerinde 2 ila 4 derece artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B B B B B Y B Y Y 26 17 27 26 21 23 26 23 27 Yağmurlu Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y Y Y PB PB B B Y 24 31 25 26 31 28 25 28 28 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB A PB B B A PB A A 20 38 31 42 30 32 22 32 35 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada öneriyi iş dünyasının görüşü olarak TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı ısrarla öne sürüyor. Bir başka yönden olaya bakan CHP lideri Deniz Baykal; önce RTE ile Bülent Arınç’ın devletin başına getirilmesiyle laik Cumhuriyete darbeler ineceğini öne sürdü. Şimdilerde ise AKP’nin diğer parti gruplarıyla uzlaşmasıyla cumhurbaşkanı seçilmesi üzerinde duruyor. ‘‘Ötekiler’’den ANAVATAN’dan, Meclis’te bir iki milletvekilli DYP, parlamento dışı partilerle sivil toplum örgütlerinden ses yok. TÜSİAD işlerin tıkırında gitmediğinin de bilincinde, AKP’nin kendi başına cumhurbaşkanı seçeceğinin de... Bu gidişi önlemenin çarelerini arıyor gibi. Ne var ki söylemlerinde gelişen olayların doğasına aykırı bir görüntü kendiliğinden ortaya çıkıyor. Nedir bu aykırılık? Günümüzde Türkiye’nin yedi yıllık geleceğiyle ilgili soru; cumhurbaşkanının nasıl seçileceğinden çok, (RTE’nin adı dolaştıkça) kimin cumhurbaşkanı olacağını içeriyor. ??? Çankaya’da RTE ile Meclis’te çoğunlukta olan AKP’nin laik demokratik rejimin başına hangi çorapları öreceği korkusudur bugün Çankaya sorununu hararetli tartışma konusu yapan. Bu saptamalara karşın TÜSİAD erken seçime karşı. CHP ise erken seçim istiyor; velakin Baykal bir süredir AKP’yi erken seçimden uzaklaştırmaktan başka hiçbir işe yaramayan bir söylemi yineleyip duruyor. Erken seçim kararı alırsa iktidar partisi; bu kararın ‘‘AKP’nin iflası anlamına geleceğini’’ söylüyor. AB’nin Ankara temsilcisi Herr Kretschmer, Batı âleminin laik Türkiye üzerinde duyarlı olduğunu sandığımız bir konuya kuşkusuz AB’deki eğilimlere tercüman olarak bakın nasıl değiniyor son demecinde: ‘‘Laiklik sorunu Türkiye’nin iç sorunudur’’. Laikliği AB sorunu olarak algılamadıklarını açıklayan Kretschmer’e göre, Türkiye’yi ılımlı İslam belasından ve AKP’den kurtarması olası erken seçim gereksiz. Laikliği es geçtikten sonra AB, RTE’nin cumhurbaşkanlığını da sindirmeye neden hazır olmasın! ??? RTE, AKP grubunun aday belirleyeceğini söylüyor. Özal ve Demirel de parti içi eğilimleri saptadıktan sonra gruplarında adaylıklarını ilan ettiler ve seçildiler. RTE de AKP grubunda adaylığını açıklarsa bugüne değin gözlediğimiz geleneksel davranışlara aykırı hareket ettiği savlanabilir mi? RTE’nin ulusun değil, AKP’nin cumhurbaşkanı olduğunu söylemenin koşulu nedir? Meclis’te grubu bulunan CHP ile ANAVATAN, cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı oturumlara katılmadıkları veya sinei millete döneceklerini açıkladıkları zaman; AKP grubunun oylarıyla seçilen RTE’nin işte o zaman cumhurun değil, AKP’nin cumhurbaşkanı olduğu ilan edilebilir. Partiler arası uyuşma olmayacak. Anayasanın tarif ettiği yöntemlerle seçime geçilecek. CHP ve ANAVATAN oturumda hazır bulunacak. Oylamaya katılacaklar. İktidar adayına karşı oy kullanacaklar ve... Bu biçimsellik içinde AKP grubunun kendinden bir adaya verdiği oyla seçilen kişi gayri meşru sayılacak, cumhurun cumhurbaşkanı olmayacak! Olmayacak duaya amin! Ha bir de Baykal’ın gösterdiği yol var: En az bir milyon insan Meclis önünde toplanır, RTE’yi cumhurbaşkanı istemiyoruz diye bağırırsa... İşte o zaman her türlü riski göze alarak sinei millete dönebilirmiş. Yani: Balık kavağa çıktığı zaman! Balığın kavağa çıkmayacağını, çıkarılamayacağını bilen RTE’nin Köşk’e çıkmasını, sağı, solu, ortayı arkasına alarak kim engelleyebilir? Kim? Hâlâ bulamadınız mı? Pes! Eczacılardan afişli uyarı Ankara Eczacı Odası Başkanı Şener, yurttaşların eczane kapılarından dönmesi sorununun kendilerinden değil bakanlığın sık sık değiştirdiği uygulamalardan kaynaklandığını söyledi FIRAT KOZOK GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANKARA Maliye Bakanlığı’nın yeni Bütçe Uygulama Talimatı, eczacıları da bezdirdi. Ankara Eczacı Odası, tedavileri nedeniyle zorunlu bazı ilaçları almak için gittiği eczane kapılarından çevrilen yurttaşlar için bilgilendirme afişleri hazırladı. Afişlerde, yaşanan sorunların eczanelerden değil, yeni uygulamalardan kaynaklandığı vurgulandı. Türkİş tarafından hazırlanan raporda da, SSK’nin sağlık harcamalarının 7.5 milyar YTL ’ye ulaştığı belirtildi. Ankara Eczacı Odası Başkanı Hilmi Şener, ilaçların hangi kurallara göre verileceğinin Türki ye’de sürekli değiştiğini söyledi. Bütçe Uygulama Talimatı’nın normalde yılda bir kez yayımlandığını belirten Şener, buna karşın Türkiye’nin, yalnızca geçen yıl bu talimatı 18 kez değiştirdiğini söyledi. Şener, şöyle konuştu: ‘‘Böyle olunca da eczacı sürekli haksız yere birtakım şikâyetlere muhatap oluyor. Hasta da haklı çünkü şartların değiştiğinden haberi olmuyor. Hasta geri dönmek zorunda kalıyor. Bu durum, hem ekonomik açıdan kayıp hem de zaman kaybı.Bu talimatın yılda bir kez yayımlanması lazım. Maliye’nin Türk Eczacılar Birliği’nden mutlaka görüş alması lazım.Bu uygulamanın uygulanabilirliği ni tartışmak lazım. Ayrıca, bu konularla ilgili hekimlerin de bilgilendirilmesi gerekiyor. Çünkü onların da birçok şeyden haberleri olmuyor ve onlar da bu nedenle sıkıntı yaşıyor.’’ Şener, şöyle devam etti: ‘‘Yeni uygulamaya göre, kolesterol ilaçları için kurum bazı şartlar arıyor. Hasta ilaçları kullandığı için değerleri düşüyor.Ancak ilacını bitirdiğinde kendisinden tekrar rapor isteniyor.Tabii,değerler ilaç kullanımına bağlı olarak düşük çıktığı için ilaçlar verilmiyor. İlaç kullanımı kesilince de değerler yeniden yükseliyor. Sonuçta, IMF’nin emriyle sağlıkta tasarruf gündeme geliyor ve tasarruf da hemen ilaçtan yapılıyor. Oysa, sağlık harcamasında en büyük yekunu tutan, laboratuvar tetkik harcamaları ve tıbbi malzeme savurganlığı. Eczacılar bugün ciddi sorunlar yaşıyor, yoksa eczacı ilacını satmak istemez mi?’’ Eczacıların gelen şikâyetlerden bunalması nedeniyle, halkı doğru bilgilendirmek için broşür hazırladıklarına işaret eden Şener, ‘‘Yaşanan sorunların sorumlusu eczacımız değil, sorumlu şu andaki hükümet’’ dedi. Ankara Eczacı Odası tarafından eczanelere asılan afişte, ‘‘İlaç alımınızdaki engel, kurumunuzun yeni uygulamasıdır. Sorumlusu eczacınız değildir’’ ifadelerine yer verildi. Piglet, TRT’den onay alamadı ? Baştarafı 1. Sayfada ney’in TRT’ye yayımlanması istemiyle gönderdiği seyir kasetlerinin arasında yer alan ‘‘Winnie the Pooh’’ ve içinde domuz yer alan diğer çizgi filmlerin de değerlendirme aşamasında elendiği belirtildi. Filmin montajlanmaya çalışıldığı ancak Piglet karakterinin ana kahramanlardan biri olması dolayısıyla çizgi filmin yapısının bozulacağı anlaşılınca ‘‘Winnie the Pooh’’un yayımlanmasından tamamen vazgeçildiği ortaya çıktı. Konuyla ilgili görüşünü aldığımız TRT Televizyon Daire Başkanı Muharrem Sevil ise, hiçbir filmden domuz karakterini çıkarmadıklarını ifade ederken, ‘‘Lisans hakkı alınan bir çizgi film ya yayımlanır ya da yayımlanmaz’’ açıklamasını yaptı. Umut Sanat Filimcilik, Sinemacılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Genel Müdür Yardımcısı Billur Rumeli, kurumdaki gelişmeleri değerlendirirken, ‘‘TRT’nin yaklaşımlarının eski yapılanmaya göre büyük farklılıklar gösterdiğini belirterek, yayın anlayışı ve program seçme kriterleri uç noktalarda dolaşıyor’’ dedi. Rumeli şöyle konuştu: ‘‘Yapılan uygulama, birtakım kavramları birbi ‘Erbil olayı ders olsun’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi Şaban Sevinç, programında bir kişinin pantolonunu indirerek cinsel organının görünmesine neden olan şovmen Mehmet Ali Erbil hakkındaki eleştirileri, ‘‘şeytan taşlayarak günah çıkarmaya’’ benzetti. Sevinç, yaşanan son olayın Erbil’in yaptığı yanlışlardan yalnızca biri olduğunu söyledi. Sevinç, ‘‘Diğerlerini bazen ülkeyi yöneten siyasetçi olarak, bazen gazete ve televizyonu yöneten yetkili olarak, ama çoğu zaman da duyarsız kalan vatandaşlar olarak hepimiz yapıyoruz. Sanki Erbil linç edilse Türkiye düzelecek. Keşke herkes Erbil gibi ders alabilse’’ dedi. rine karıştırmaktan ibarettir. Bu işlem ancak inançları kötüye kullanan, çarpık zihinlerin yapacağı bir iş olarak değerlendirilebilir.Tüm bu olanlar çalışılan yurtdışı firmalarıyla olan ilişkileri tehlikeye sokar. Değerlendirmeleri bir düşünsenize, bugün yapılan uygulama çizgi film olarak ele alınsa da bunun içine belgeselleri ve filmleri de rahatça koyabiliriz. Çocuktan domuzu sakınan, yarın bir gün kim bilir nele ri ne diye sakıncalı bulacak. Bunun hiçbir mantığı yok. Sektörel açısından bu koşullar göz önünde tutularak alım yapıldığında Türkiye’nin yurtdışındaki imajı tamamen yerle bir olacak. Biz de TRT’nin bünyesindeki program içeriklerini şaşkınlıkla izliyoruz. Sırf bu anlayış yüzünden de TRT ile artık çalışmıyoruz. Biliyoruz ki TRT’nin yeni yapısı ve anlayışından dolayı pek çok firma da onlarla işbirliği içinde değil.’’ Burada bir seçim söz konusu. Diğer grupların da kendi adayları olabilir. Bugüne kadar bu konuda uzlaşma ne kadar aranıp ne kadar başarılı olduysa, bu dönemde de uzlaşma arayışları olur.’’ Başbakan’ın bu tarifi, benzetmede kusur olmaz, körün fili tarifine benziyor. Filin hortumunu tutunca şaşkınlık; ‘‘Biz hortumları kesmemiş miydik’’?.. Kuyruğunu tutunca gerilim; ‘‘Bizim tuttuğumuz şey nasıl hareket eder, elimizden kaçmaya çalışır’’?.. Karnını tutunca rahatlık; ‘‘İşte biz insanların karnını böyle doyururuz’’... ??? Bu tablo gösteriyor ki Erdoğan’ın hayalinde Cumhurbaşkanlığı adaylığı var. Usul usul bu zemini sağlamlaştırmaya ve yoklamaya başladı. 12 Eylül sonrasında gelişen siyasi ortama baktığımızda, Cumhurbaşkanlığı konusunda şunu görüyoruz: Çankaya Köşkü’ne çıkma fırsatını eline geçiren hiç kimse bunu başkasına bırakmadı! Kenan Evren, 12 Eylül ortamının sıcaklığında hazırlanan anayasayla birlikte kendisini de Köşk’e çıkardı. Özal, Evren’in görev süresinin dolmasına çok kısa bir süre kalmasına dek renk vermek istemedi, hatta arada bir Evren’in gururunu okşayıp onun görev süresinin uzatılması işaretlerini verdi. Ancak seçim günü gelip çattığında Çankaya’nın yolunu tuttu. Köşk’e çıkarken arkasını da düzenlemeye çalıştı. Kontrol edebileceği bir başbakan atadı ama, siyasetin doğası bunu reddetti. Nisan 1993’te Özal’ın ölümünün ardından Çankaya fırsatını önünde bulan Demirel de ‘‘Orası Atatürk’ün makamı, kimse reddedemez’’ diyerek 9. Cumhurbaşkanlığı görevini üstlendi. Demirel’in görev süresinin dolmasına neredeyse 1 yıl kala tıpkı bugünkü gibi yeni Cumhurbaşkanlığı tartışması yapıldı. Demirel, bir dönem daha Köşk’te kalmak için devlet organlarından hükümete kadar geniş bir yelpazeyi biçimlendirmeye çalıştı ama, siyasetin doğası onu da reddetti. Dönemin Başbakanı Ecevit, kendisinin adaylığı olanaksız olduğu için ezeli hayalini gündeme getirdi. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı Köşk’e taşıdı. Yeri gelmişken vurgulayalım, Ecevit hükümetteyken zaman zaman Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile gerilimli günler yaşadı ama, son dönemde sağlığını kaybetmeden kısa bir süre önce yakın çevresiyle şu düşüncesini paylaştı: ‘‘İyi ki cumhurbaşkanının seçilmesini sağlamışız. Laik Cumhuriyetin korunmasında çok önemli işler yürütüyor.’’ Bunu da bir kulis bilgisi olarak aktarmış olalım. ??? Geldik bugüne... Erdoğan, yukarıda aktardığımız çizgiyi dikkatle gözlemlemek ve ders almak yerine kendisini Köşk’e taşıyacak ortamı oluşturma peşinde... Önümüzdeki 11 ay Erdoğan’ın yapacağı cumhurbaşkanı tariflerini dinleyeceğiz. Yazının başında aktardığımız tarifin en önemli bölümü şu: ‘‘Cumhurbaşkanı lider özelliğine sahip olmalı.’’ AKP’de lider kim? Erdoğan! Erdoğan’ın tarifini bu köşenin diline çevirirsek şöyle: Altı ölçek AKP, 1 ölçek herkes haddini bilsin, 1 ölçek AKP’nin adayı etrafında uzlaşma, yarım ölçek sağduyu... Bütün bunlar 11 ay boyunca kaynatılıp servis yapılacak... Tabii tutarsa! ankcum?cumhuriyet.com.tr Büyük soruşturma Devlete yüksek fiyatla ilaç sattığı ileri sürülen 29 ilaç fabrikası hakkında savcılık inceleme başlattı HİLAL KÖSE İş dünyası ile ipler kopuyor ? Baştarafı 1. Sayfada nin AKP iktidara geldiği zaman ‘‘Biz artık değiştik’’ söylemine inanarak ve iyiniyetle baştan destek verdiğini belirterek ‘‘Ama geçen süreç içinde eylemler bu konuşmaları desteklemedi. Cumhuriyet ile yönetilen laik bir ülkede ‘Ben değiştim’ diyen bir Başbakan türban meselesinde Danıştay’a dönüp ‘Efendiler bu işe siz karar veremezsiniz, ulema karar verir’ diyebiliyorsa, o zaman özel sektörün de bugün artık Cumhuriyet’in temel değerlerine sahip çıkma anlamında uyarı yapmasından daha doğal bir şey olamaz’’ diye konuştu. Özgümüş şunları söyledi: ‘‘Cumhuriyet’in temel değreleri olmazsa, bu değerlerle oynarsanız, Suudi Arabistan’da olduğu gibi geliriniz 20 bin doların üstüne çıksa ne yazar? Onun için oda başkanlarının, işadamlarının, sivil toplum örgütü başkanlarının ekonomiye ol duğu kadar Cumhuriyet’in temel değerlerine sahip çıkma konusunda sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. Buna sahip çıkmak için bir bedel ödemeyi de göze almak gerekir. Eğer bu bedel ödenecekse, ödenecektir.’’ ATO Başkanı Sinan Aygün ise özel sektörün Cumhuriyet’in temel değerlerine dönük uyarılarını ‘‘Bu etki ve tepkidir’’ şeklinde değerlendirdi. Aygün ‘‘Bir tehlike var ki söyleniyor. Bunu YÖK başkanı söylüyor, yargı söylüyor, TÜSİAD söylüyor, sivil toplum söylüyor, muhalefet söylüyor. Bu kadar yanlış algılama olmaz herhalde’’ dedi. Aygün, ‘‘Özel sektörün ‘Benzin düşsün, fiyat düşsün, cebimize para koyun’ demesi lazım. Bunları demiyor, demekki bir tehlike var ki ‘Temel değerleri tartıştırmayın’ diyebiliyor. Özel sektör de kendi içinde ayrışmaya başladı’’ diye konuştu. Sağlık Bakanlığı’nın suç duyurusu üzerine, SSK’ye yüksek fiyatla ilaç sattıkları ileri sürülen ve Roche, Bayer ve Novartis’in de aralarında bulunduğu 29 ilaç firması hakkında soruşturma başlatıldı. Roche hakkında inceleme yaptığı sırada, 29 firmanın daha devlete usulsüz olarak yüksek fiyatla ilaç sattıklarını belirleyen Başbakanlık Teftiş Kurulu, Sağlık Bakanlığı’na rapor sundu. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu da, yaptığı çalışmada 29 ilaç firmasının ithal ettiği 209 değişik ilacı, bakanlığın belirlediğinin çok üzerinde fiyatlarla devlet kurumlarına sattıklarını belirledi. Bunun üzerine 113 sayfalık rapor hazırlayarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunan Bakanlık, soruşturma konusu ilaçların miktarı ve devletin uğradığı toplam zararın da savcılık tarafından tespit edilmesini is tedi. Bakanlığın suç duyurusu raporunda, ilaçların Avrupa ve Türkiye’de satıldıkları fiyatlar ile bir kutu üzerinden elde edilen haksız kazanç açıklandı. Avrupa’da 20.609 Avro olan UFT 35 kapsül ilacın, Türkiye’de Bristol Myers adlı firma tarafından 205.600 Avro’ya satıldığı, firmanın bir kutu üzerinden 184.99 Avro haksız kazanç elde ettiği belirtildi. Novartis’in sattığı Sandostatin 20 miligram Flakon’un bir kutusundan devleti 58.80 Avro zarara uğrattığı kaydedilerek üçüncü kez soruşturmaya uğrayan Roche’un da 8 ilaç üzerinden haksız kazanç elde ettiği kaydedildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da, Abdi İbrahim, Bayer, Roche, Pfizer, Astra Zeneca, Novo Nordisk gibi firmaların bulunduğu 29 ilaç şirketi hakkında soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında 10 ilaç firması yetkilisi ifade verdi. Kalan 19 şirketinin temsilcisinin de ifadesi alınacak. SAT ve SAS’lara bröve Beykoz’daki Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı’nda 20052006 eğitim öğretim yılında Birinci Sınıf Dalgıç (BSD), Sualtı Savunma (SAS) ve Sualtı Taarruz (SAT) ihtisas kurslarını başarıyla bitiren subay ve astsubaylara diploma ve bröveleri törenle verildi. Törene Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu da katıldı. (AA) CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle