25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 2006 CUMARTESİ 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Genç sanatçının ilk albümü ‘State Of Mind’, Avrupa ile aynı anda ülkemizde de yayımlandı SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Mardin’in yeni keşfi Raul Midon APTÜLKADİR ELÇİOGLU Şef Serâ Tokay ve Şişli Senfoni Bir yazar, özellikle bir köşe yazarı için, daha önce yayımlanan bir yorumuna dönüş ve sonucun nereye vardığını bilmek, oldukça zor bir işlem?! Böyle bir duruma ister istemez gelmiş bulunduğumu ve bu duruma bağlı olayın ve etkinliğin ne olduğunu sanatsever okurlarımıza kısaca anımsatmak zorunda kaldığımı belirtirim. Tarih 4 Şubat 2006 Cumartesi ‘‘Sanata Bakış’’ köşem... Başlık ‘‘Aydınlık Türkiye Serâ Tokay ile...’’ Türkiye Cumhuriyeti’nde Atatürk’ün ‘‘kültür, sanat evrimi’’ yolunda müzik dünyamızda sayılı çağdaş, evrensel, çoksesli değişiklikler, yenilikler ve önemli uluslararası atılımlar gerçekleştiği yadsınamaz. Örneğin, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün önderliğinde özveriyle, içten katkısıyla ve orkestra şefi Serâ Tokay’ın olumlu çalışmaları ile kurulan Şişli Belediyesi Oda Orkestrası sanat yaşamımıza aydınlık getirmeye devam ediyor. İTÜ Vakfı Sosyal ve Kültürel Hizmetler Komitesi ile Mustafa Kemal Konferans Salonu, Maçka Yerleşkesi’nde konserler ve diğer etkinlikler düzenlemekte ve çalışmalarında başarı göstermektedir. ??? Tarih 25 Mart 2006, saat 18... Yer İTÜ Mustafa Kemal Amfisi, Maçka. Sadece İstanbul değil, Türkiye kapsamında, hatta dış ülkeleri de ilgi ile etkileyecek nitelikte, uluslararası bir müzik olayı başarıyla gerçekleşiyor. Ne kadar alkışlasak az... Şişli Belediyesi Senfoni Orkestrası, Genel Müzik Yönetmeni ve Daimi Şefi Serâ Tokay idaresinde, olağanüstü sayılacak bir etkinliği gerçekleştirdi. Nasıl mı? Birkaç açıdan, şöyle ki: Önce bir orkestranın can damarı, dümen suyu, bağlantıyı sağlayan şefin kişiliğine dayanır. Şişli Belediyesi Senfoni Orkestrası Genel Müzik Yönetmeni ve daimi şefinin bir bayan oluşu, görüntü açısından herhalde ilginçtir, bunun aksini söylemek hatadır, kuşkusuz. Ne var ki, izlediğimiz orkestra şefi Serâ Tokay’ın kadın, hem de güzel denecek kadar zarif bir bayan oluşunun rolü mutlaka vardır. Ancak müzik açısından kadın oluşunun asla başrolü oynadığı söylenemez. Serâ Tokay müzik açısından orkestra şefi olarak gücünü kişilikli bir müzisyen, yönettiği besteleri yorumlarken kendi kişiliğinden duygularını katan bir sanatçı, yönettiği eserleri ve yaratıcıları ile yorumcularının da duygularını ve bir filozof (!) gibi görüşlerini de birlikte yaşayan bir şef karakterini ve kişiliğini taşıdığını belirten bir müzisyen olarak ağırlığını ve aidiyetini de ön plana koyduğunu, bir şef olarak var ediyor. Serâ Tokay müzisyenliğinin yanı sıra felsefe ile de ilgili. ??? Bu konserin çok başarılı geçişi, aynı zamanda repertuvar açısından daima az rastlanan ve sadece müzik olarak değil, görüntü açısından da etkileyici olan bir olay ile ayrıcalık ve renk almasına da bağlıydı. Bu olay dünyaca ünlü ölümsüz besteci Robert Schumann’ın (18101856) en zor eserlerinden sayılan ‘Dört korno ve orkestra için konzertstück” yapıtının solist olarak dört çok başarılı sanatçımız tarafından yorumlanışı idi. Korno çalan virtüöz solistlerimiz: Cem Akçora, Mahir Kalmık, Sertan Sancar ve Alkım Köker çok etkileyici performanslarıyla dikkat çektiler. Müzik sanayiinin debdebeli isimlerinden ünlü Türk prodüktör Arif Mardin’in, oğlu Joe Mardin ile birlikte prodüksiyonunu gerçekleştirdikleri Raul Midon’un ilk albümü ‘State Of Mind’, Avrupa ile aynı anda ülkemizde de yayımlandı. Gitaristliği ve vokaliyle dikkatleri bir anda üzerine çeken Midon, soul, caz, flamenko, Latin müzik türlerini Rythme And Blues içinde başarıyla harmanlayarak ferahlatıcı bir tavır ortaya koyuyor. Onun ilk çalışmasına Jason Mraz, Sammy Figueroa gibi birçok müzisyenin yanı sıra çocukluğundan beri hayranlık duyduğu Stevie Wonder da eşlik ediyor. Arif Mardin’in keşfi Afrika kökenli Amerikan bir anne ile Arjantinli bir babanın oğlu Raul Midon, Meksika’da dünyaya gelmiş. Doğuştan görme özürlü olan müzisyen babasının teşvikiyle gitara başlamış. Gelişiminin ardından New York’ta sokak çalgıcılığı yapmaya başlıyor. Zaman içinde dikkatleri çeken Midon, Latin müzik türündeki albümlerin kayıtlarında stüdyo müzisyeni ve vokalisti olarak çalışacaktı. Ancak onun asıl amaçladığı şey kendi müziğini yapmaktı. Bunun için Miami’de kendi olanaklarıyla bir albüm oluşturduysa da yerel pazarın dışına çıkamadı. Bu başarısız girişimin ardından birçok plak şirketini gezen Midon’un yolu Arif Mardin’in ofisine düşecekti. Ünlü prodüktörün karşısına geçip, ‘‘Ben Raul Midon, size parçalarımı dinletmek istiyorum’’ der. Ama ortada ne bir demo kaset, ne de albüm vardır. Böyle bir durumda hiçbir prodüktör karşısındakini kale almaz ve kapıyı gösterir. Garip ama gerçek misali Mardin, bu genci kırmaz ve onu çıplak sesiyle dinler. Küçük konser bittikten sonra hiçbir şey söylemeyerek odadan ayrılan Mardin, kısa bir aradan sonra odaya döner ve ‘‘Tamam’’ der. Ve böylece ‘‘State Of Mind’’ albümünün yeşil ışığı yanar. Albümün çıkışından sonra verdiği röportajlarda ‘‘Benim Norah Jones’dan sonra ikinci keşfim’’ diyen Arif Mardin, Midon’u biraz daha ayırarak ‘‘En büyük keşfim’’ yargısını da eklemeyi ihmal etmeyecekti. Farklı coğrafyaların imzaya dönüşmesi R&B ve Soul kulvarında tanımlayacağımız müziğinde Midon akustik gitar ağırlıklı pop, folk, caz, Latin hatta flamenko tarzlarında gezinebiliyor. Albümü dinlemeyi bitirdiğinizde ise Stevie Wonder ve Jose Feliciano izlerini takip eden bir müzisyenle karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz. Bütün bu etkilerin Midon’a özgü bir imza haline gelmesinin ise onu vareden coğrafyaların getirdiği kültürlerin de özümsenmesinden kaynaklandığına şahit oluyorsunuz. hassasiyetlerini yakalamasına neden olmuş diyebiliriz. Böylece de gittikçe tıkanan ve monotonlaşan popüler müzik dünyamıza nefes verebilen bir müzisyen çıkmış. Bütün bunlara eklenen Arif Mardin ve oğlu Joe’nun ortak prodüksiyonu da başarının perçinlenmesine sebep olmuş. Baba Mardin caz geçmişi birikimini katarken, oğul Mardin de yeni müziğin pencerelerinin açılmasını sağlamış. Sonuçta, hangi türe meyilli olursanız olun ilgisiz kalamayacağınız bir albüm ortaya çıkmış. ‘Kör olmam müziğime zenginlik kattı’’ rini takip eden bir müzisyenle karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz. Bütün bu etkilerin Midon’a özgü bir imza haline gelmesinin ise onu vareden coğrafyaların getirdiği kültürlerin de özümsenmesinden kaynaklandığına şahit oluyor sunuz. Öyle ki onu kimi zaman blues’ın ilk öncüleri gibi samimiyetiyle görürken, bir başka açıdan da Afrika’nın ormanlarının vahşiliğini hissedebiliyoruz. Bu boyutunu siyahi annesinden aldığını anlıyoruz. Kimi şarkılarında da Latin Amerika’nın ritimleriyle karşı laşıyoruz ki bunun da babadan kalan coğrafi etkisi olduğunu kavramamız zor olmuyor. Dünyayı doğuştan görmüyor oluşu da onunla aynı kaderi paylaşan büyük soul ustalarından Wonder’ın ve bir zamanların nevi şahsına münhasır Latin Pop ikonu Jose Feliciano’nun Raul Midon’a, çocukluğundan beri izini takip ettiği Stevie Wonder da albümündeki ‘‘Expressions Of Love’’ parçasında konuk olmuş. Parçaya ağız armonikasıyla eşlik eden Wonder’ın imzası öyle güçlü oturmuş ki, yer yer vokaliyle katıldığını bile sanabiliyorsunuz. Raul Midon, akustik gitarının yumuşak dokunuşlarıyla ve ona uygun akışlar sağlayan vokaliyle kendini hissettiren müziğinin yanı sıra şarkı sözleriyle de dikkatleri üzerine çekebiliyor. ‘‘Kör olmam müziğime zenginlik kattı’’ diyen sanatçı, bu zor durumunu aşmaya çalışmış. Bunu yaparken de Martin Luther King ve Gandi gibi politik kişiliklerin dünyayı değiştirme çabasını kendine örnek almış. Böylece onun görmüyor oluşu, diğer insanlardan farklı yeteneklerinin gelişmesini sağlamış. Yani gören insanların hissedemediklerini gösterme becerisini kazanmış. ‘‘All In Your Mind’’ parçasında tamamen aklında canlandırdığı bir dünyayı anlatırken; ‘‘Everybody’’de 11 Eylül olaylarına göndermeler yapıyor. Onun şarkı sözlerinden ‘‘Waited All My Life’’ adlı parçada karısı da nasibini alıyor. Küba’nın efsanevi caz topluluğunun konseri 6 Nisan akşamı 20.00’de Tarih Vakfı’nın yeni gönüllüleri ? Kültür Servisi Tarih Vakfı, 2005 yılının yaz aylarında başlattığı ve büyük ilgi gören Gönüllü Toplantıları’nı sürdürüyor. Her yaştan ve meslekten çok sayıda kişinin katıldığı bu girişimin yeni toplantısı 1 Nisan Cumartesi günü saat 10.3012.30 arasında Darphane’de yapılacak. Tarih Vakfı 15. kuruluş yıldönümününü kutladığı 2006 yılında gönüllü desteğini artırmayı ve az sayıda profesyonel çalışan ile çok sayıda gönüllü destekçiye dayanan bir örgütlenme gerçekleştirmeyi tasarlıyor. Bu nedenle vakıf, proje geliştirme, proje yönetimi, fon geliştirme, iletişim ve gönüllü kazanma alanları başta olmak üzere, vakfın tüm çalışma alanlarında, düzenli ve sürekli destek verebilecek gönüllüler arıyor. (0 212 513 50 82) Chucho Valdés Dörtlüsü ile Mayra Caridad Valdés İş Sanat’ta Kültür Servisi Küba tarihinin en önemli caz topluluklarından efsanevi Irakere ile ülkemizi daha önce de ziyaret eden ünlü piyanist Chucho Valdés caz dörtlüsü, vokalist Mayra Caridad Valdés eşliğinde 6 Nisan’da saat 20.00’de İş Sanat’ta müzikseverlerle buluşuyor. Chucho Valdés Caz Dörtlüsü, basta Lazaro Rivero Alarcon, davulda Juan Carlos Rojan Castro ve vurmalılarda Yaroldy Abreu Robles’den oluşuyor. Dörtlünün şarkıcısı ise ünlü piyanistin kardeşi Marya Caridad Vald?s eşlik ediyor. 15 yaşında ilk caz üçlüsünü kuran Valdés, 1970’te Polonya’da katıldığı ‘Jamboree Caz Festivali’nden sonra, Bill Evans, Herbie Hancock, Chick Corea ve Oscar Peterson ile birlikte dünyanın en iyi 5 caz piyanistinden biri seçildi. 1973’te kurulan efsanevi Irakere topluluğu, 1980’de Grammy alan ilk Kübalı topluluk oldu. (0212 316 15 83) Sokak şarkıcılığı yaptığı dönemlerden kalma ‘‘State Of Mind’’ ile başlayan albüm, ilk anda Ben Harper’vari biriyle karşılaştığınız hissini verse de ikinci parçası olan ‘‘If You’re Gonna Leave’’la farklı biriyle yüz yüze geldiğinizi anlıyorsunuz. Şarkılar birbiri ardına geldikçe müzikal renklilik başınızı döndürür bir şekilde sizi kavrıyor ve anlam veremediğiniz bir şekilde kendinizi kaptırıyorsunuz. R&B ve Soul kulvarında tanımlayacağımız müziğinde Midon’un akustik gitar ağırlıklı müziği pop, folk, caz, Latin hatta flamenko tarzlarında gezinebiliyor. Albümü dinlemeyi bitirdiğinizde ise Stevie Wonder ve Jose Feliciano izle Kemal Özer’in şiirleri Hollanda’da ? Kültür Servisi Şair Kemal Özer’in 19592005 arasında yayımlanmış 15 kitabından seçilmiş toplam 73 şiiri Irene’t Hooft tarafından çevrilerek “Opkomende Beelden” (Araya Giren Görüntüler) adıyla 3C Uitgeverij Yayınevince yayımlandı. Kitabın tanıtımı geçen günlerde, Hollanda’nın Arnhem kentinde yapıldı. 3C Uitgeverij Yayınevi adına Cem Duman’ın konuşmasından sonra, toplantı yönetmeni Ton Verbeeten’in de çeşitli sorular yönelttiği toplantıya Almanya’dan Mevlüt Asar ve yine Hollanda’da yaşayan şair Haydar Eroğlu da konuşmacı olarak katıldılar. Kemal Özer’in daha önce Bulgaristan’da 2 ve Danimarka’da 1 olmak üzere toplam 3 çeviri kitabı yayımlanmıştı. Chucho Valdés Bakırköy Belediyesi Mizahçıları ödüllendirdi Kültür Servisi Bakırköy Belediyesi tarafından ilki gerçekleştirilen ‘Bakırköy 1. Mizah Ödülleri’ yarın saat 20.00’de Yunus Emre Kültür Merkezi’nde törenle sahiplerini bulacak. Etkinlik, ‘Yaşamın bir yüzü dram ise diğer yüzü komedidir’ anlayışı ile Bakırköy Belediyesi ve Mizah Üretenler Derneği işbirliği ile gerçekleştiriliyor. Komedi, televizyon dizisi, tiyatro, sinema, gazete köşe yazarlığı dallarında yer alan adaylar ve karikatüristlerin yapıtları; Prof. Dr. Afşar Timuçin, Bakırköy Belediyesi Kültür Müdürü Özcan Bilir, Mizah Üretenler Derneği Başkanı Ergin Gülen, gazetemiz karikatüristi Semih Poroy, Referans gazetesi çizeri Turgay Karadağ, çizgi film yapımcısı Tonguç Yaşar ve Şehir Tiyatroları oyuncusu Ümit İmer’den oluşan seçici kurul tarafından değerlendirildi. Ödüller, televizyon dizisi dalında ‘Avrupa Yakası’na, sinema dalında ‘Pardon’a, tiyatro dalında ‘Lütfen Kızımla Evlenir misin?’e, mizah yazarı Cihan Demirci’ye, karikatür dalında Ramize Erer’e, gazete yazılarında mizahı en çok kullanan Selahattin Duman’a, Bakırköy Belediyesi Onur Ödülü ise Musa Kart’a verilecek. Ayrıca bu etkinliğin ardından Bakırköy’deki park alanlarında mizah çizerlerinin yapıtları, tüm yaz dönemi boyunca birer açık hava sergisi halinde sergilenecek. (0212 225 10 12) Tüm zamanların en iyi gitar solosu ? Kültür Servisi Led Zeppelin’in ‘Stairway to Heaven’ parçasındaki gitar solosu, tüm zamanların en iyi gitar solosu seçildi. ‘Stairway to Heaven’, Guns n’Roses’ın ‘Paradise City’ ve Jimi Hendrix’in ‘Voodo Child’ gibi sololarını oylamada alt etti. ‘Total Guitar’ dergisinin düzenlediği ankete aralarında müzik öğretmenleri ve profesyonel gitaristlerin de bulunduğu 2 bine yakın okuyucu katıldı. Listede yer alan diğer parçalar şöyle: ‘Eruption’ (Van Halen), ‘Hotel California’ (Eagles), ‘Enter Sandman’ (Metallica), ‘Crossroads’ (Cream), ‘Voodo Child’ (Jimi Hendrix), ‘Crazy Train’ (Ozzy Osbourne), ‘All Right Now’ (Free), ‘Bohemian Rhapsody’ (Queen). Dave Weckl Türkiye’de ? Kültür Servisi Geçen yıl İstanbul ve Ankara’daki hayranlarıyla buluşan dünyaca ünlü davul ustası Dave Weckl yeniden Türkiye’ye geliyor. BKM Organizasyonca düzenlenen konserler, 11 Nisan’da İzmir’de, 12 Nisan’da da İstanbul’da yapılacak. Genç müzisyenler için en büyük özelliklerinden biri, çok sayıda konser vermesi olan Dave Weckl, ‘‘Bütün amacım, bildiğim her şeyi genç müzisyenlere öğretmek’’ diyerek çok sayıda eğitim videosu ve DVD’si yayımladı. Biletler Biletix’ten sağlanabilir. CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle