23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MART 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Aile içinde şiddetle tanışan çocuklar, televizyon ve sokak kültürüyle bunu pekiştiriyor 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Şiddet çemberi kırılmalı NİHAN İNAL Ve Söz Artık Hükümetin... Şemdinli olayları ile ilgili olarak Van Savcısı’nın hazırladığı iddianame, oradaki olaylarla Orgeneral Büyükanıt ve başka bazı generallerin de ilişkileri bulunduğu savından yola çıkılarak, haklarında dava açılması önerisi ileGenelkurmay Başkanlığı’na 13 Mart günü gelmişti. Nevruz kutlamaları için Şemdinli’yi özellikle merkez üssü seçen Demokratik Toplum Partisi yandaşlarının bu iddianamede ileri sürülenler üstüne bina ettiği çalışmaların daha fazla büyümesi, sadece Yaşar Büyükanıt ve öteki generaller için değil; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kurum olarak da yıpratılmasını amaçlayan bir silah haline dönüşmesine yol açacaktı. Fazla gerilere gitmeye gerek duymadan birisi iç, ötekisi dış basında ‘‘dün’’ yer alan iki analizden söz edeceğim. 12 Eylül 1980 öncesinde Ülkü Ocakları genel merkez yöneticiliği ve bir dönem de Tansu Çiller’in danışmanlığını yapan siyaset bilimci Prof. Mümtaz’er Türköne, Van Savcısı’nın iddianamesine dayanarak devlette savaş lordları yaratıldığını ve iddianame doğru çıkarsa, Şemdinli davasından jandarmanın tasfiyesi sürecinin çıkabileceği gibi, ‘‘dâhiyane’’ bir fikir ortaya atıyordu (RadikalNeşe Düzel ile Pazartesi Konuşmaları). Öteki de Başbakan Erdoğan’ın çok sıkı ilişkiler kurduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayımlanan Khaleej Times gazetesinde yayımlanan bir yorumdu. Ve Büyükanıt hakkında, sıradan bir işadamının ifadesi üzerine ortaya atılan iddiaların doğrulanması halinde, komutanın ‘‘savaş suçlusu’’ konumuna gelebileceğinden ve Türkiye’nin AB’ye giriş sürecini etkileyeceğinden söz ediliyordu. İlköğretim okullarına dek inen şiddet olaylarına hemen her gün bir yenisi ekleniyor. Uzmanlar suç işleme yaşının 6’ya düştüğünü belirterek, konunun ‘‘kırmızı alarm’’ vermeye başladığını söylediler. Okullardaki şiddet olaylarını en alt seviyeye düşürmek için Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) nezdinde öğretmen öğrenci ve velileri kapsayan bir çalışma başlatıldığını belirten İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey, ebeveynlerin çocuklarına karşı duyarlı olması gerektiğinin altını çizdi. Balıbey, ‘‘Çocuk ve gençler görmüş oldukları sevgisiz ortamdan kaynaklı psikolojik sorunlar yaşıyorlar’’ dedi. Çözümün, çocuk ve gençlere sevgi ortamı yaratmak olduğunu dile getiren Balıbey, MEB’in Türkiye genelindeki okullara şiddetin azal Ömer Balıbey: ‘‘Çocuk ve gençler görmüş oldukları sevgisiz ortamdan kaynaklı psikolojik sorunlar yaşıyorlar.’’ tılması için genelge yolladığını anımsatarak, bunun için okullarda sosyal aktivitelere daha fazla yer verilmesi gerektiğini söyledi. EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer ise EğitimSen’in de okullarda şiddeti azaltmaya yönelik çalışma başlattığını belirterek ‘‘Çocuklar, gençler ve aileler için sempozyumlar düzenliyor, broşürler hazırlıyoruz. Şiddet, toplumsal bir ? Türk Psikologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Dr. Ayla Dönmez, araştırma sonuçlarının şiddetin arttığını ortaya koyduğunu, daha çarpıcı olanın ise suç işleme yaşının 6’ya kadar düşmesi olduğunu vurguladı. Dönmez, ‘‘Şiddeti azaltmak için öncelikle yaşama dair insani değerleri öne çıkaran düzenlemeler yapılmalıdır’’ dedi. sorun haline geldi. Öncelikle eğitimdeki eşitsizliklerin, kışkırtıcı dizilerin ve aile içi şiddetin çözülmesi gerekiyor’’ diye konuştu. Alaaddin Dinçer: ‘‘Öncelikle eğitimdeki eşitsizliklerin, kışkırtıcı dizilerin ve aile içi şiddetin çözülmesi gerekiyor.’’ rek, suç işleme yaşının da 6’ya kadar indiğine dikkat çekti. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün istatistik sonuçlarının da bu yönde olduğunu anımsatan Dönmez, şöyle devam etti: ‘‘Çocuklar, aralarındaki anlaşmazlıklara eskiden ‘Benim babam senin babanı döver’ derken, günümüzde kendileri kavgaya karışarak, bıçaklayarak ya da belindeki taban Suç işleme yaşı 6 Türk Psikologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Dr. Ayla Dönmez de yapılan birçok araştırmanın ve istatistik sonuçlarının şiddetin arttığı sonucunu çıkardığını ifade ede cayı çekip ateş ederek sorunlarını çözer hale geldiler.’’ Eğitimin kişisel gelişim olanaklarından yoksun olmasının, aile içi sorunların ve iletişimsizliğin bireyin ilişki kurma biçimini etkilediğini vurgulayan Dönmez, ‘‘Aşırı otoriter, baskı, hatta şiddet uygulayarak çocuk yetiştiren ailelerin çocukları, şiddet mağduru olarak yetişiyor. Şiddeti azaltmak için öncelikle yöneticiler yaşama dair insani değerleri öne çıkaran düzenlemeler yapmalıdır’’ dedi. Çocukların, medyadaki şiddet görüntülerinden etkilendiğini ve şiddeti uygulayan kahramanları model aldıklarını vurgulayan Dönmez, Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) 1998’de yaptığı bir araştırmada, sadece ulusal televizyonların ana haber yayınlarında toplam 2 bin 229 şiddet içerikli haber yer aldığının tespit edildiğini de anımsattı. Y ENİ ÜNİVERSİTELER Ü NİVERSİTELER AKP yine sıkıntı yaratacak ? Gelinen noktanın sorumlusunun AKP hükümeti olduğunu vurgulayan CHP’li Gazalcı, 15 yeni üniversite için ‘TÜBİTAK’ benzeri bir sürecin başladığını vurguladı. TÜREY KÖSE Açıktan atama izni ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Bütçe Yasası ile öngörülen 3 bin kadro da eklendiğinde üniversitelere bu yıl toplam 5 bin kadroyu kullanma esnekliği sağlandığını söyledi. NTV’ye konuşan Şahin, kamu kuruluşlarının emeklilik, ölüm, istifa ve nakil nedeniyle boşalan kadrolarının yüzde 80’ine doğrudan atama yapma imkânına sahip olduklarını anımsattı. Maliye Bakanlığı ile çalışma yaparak Bütçe Yasası’nda 21 bin olarak verilen açıktan atama izinlerini kurumlara dağıttıklarını belirten Şahin, şöyle konuştu: ‘‘Zaten bunun 10 binini öğretmen atamaları için Milli Eğitim Bakanlığı’na vermiştik. Kalan 11 bini ise kamu kurumları ve üniversitelerin taleplerini dikkate alarak bir dağıtım gerçekleştirdik. Tüm üniversitelerimizde, geçen yıl ayrılanlarla birlikte doğrudan atama yapabilecekleri kadro sayısı 3 bin. Ayrıca biz bu 11 binden 2 bini de üniversitelere vermek suretiyle 5 bin kadroyu kullanma esnekliğini üniversitelere tanımış olduk. Geçen yıl bu rakam 4 bin 20 idi.’’ Rastlantı mı? Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklaması, tam Nevruz gününe rast geldi ve sadece kendi bünyesindeki en üst düzey komutan hakkında kovuşturmaya gerek olmadığını bildirmekle yetinmedi. Van Cumhuriyet Savcısı’nın ‘‘bu bariz hataları yapması için, belli bir görüşün temsilcilerinin kamuoyuna da yansımış etki ve telkinleri altında kalmış olabileceği’’ suçlamasında da bulunuldu. O ‘‘belli görüş’’ temsilcilerinin Şemdinli Komisyonu’nda ‘‘Bizim yapamadığımızı savcı yaptı’’ diye adeta zil takıp oynayan AKP’li milletvekilleri ve dahası PKK terör örgütü mensupları olduğu anlaşılıyor. Orgeneral Özkök tarafından verilen kovuşturmaya gerek olmadığı kararı, Sarıkaya’nın hukukun etik kurallarının dışına çıktığını da belirtiyor ve Van Savcısı’nı suçlu konumuna düşürüyor. Ve iddianamenin hukuki olmaktan çok, siyasi içerikli olduğu, bazı mensuplarını hedef alarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmaya çalıştığı, terörle mücadeledeki azim ve iradesini zayıflatmaya yönelik olduğu kanaatine varıldığını savunuyor. ANKARA Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer 15 yeni üniversite kurulmasına ilişkin yasayı onaylayıp Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğini açıklarken; bu üniversitelerle ilgili ‘‘TÜBİTAK’’ benzeri bir süreç başlayacağı ve ‘‘tabela üniversitesi’’ olarak kalacakları görüşü dile getirildi. TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi, CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, ‘‘Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi karar vermeden kurucu rektörleri atamayabilir. TÜBİTAK’taki gibi vekille idare etmeye çalışırlar. AKP’nin inadı nedeniyle sıkıntılı bir süreç başlıyor’’ dedi. AKP, 15 yeni üniversitenin kurulması ve bu üniversitelerin kurucu rektörlerinin iktidar tarafından belirlenmesi konusunda ısrarlı oldu. Cumhurbaşkanı Sezer, bu yasayı yeniden görüşülmek üzere TBMM’ye gönderdi. Yasa, aynen kabul edilince Sezer zorunlu olarak onayladı, ancak yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğini bildirdi. Bu gelişmeler, 15 yeni üniversite ile ilgili sıkıntılı bir süreci başlattı. Yasaya göre, kurucu rektörler Milli Eği tim Bakanı ve Başbakan’ın önereceği 3 aday arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanacak. CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, iktidarın inadı yüzünden yeni üniversiteler konusunda sıkıntılı bir hukuksal süreç başladığını vurguladı. ‘‘TÜBİTAK’’takinin benzeri gelişmeler yaşanabileceğini kaydeden Gazalcı, şu görüşleri dile getirdi: ‘‘Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi’nden karar çıkmadıkça rektör atamayabilir. Kurucu rektör atanmaz. O zaman işler o kadar kolay olmaz. Yeni üniversiteler tabela üniversiteleri olur. TÜBİTAK’taki gibi vekille idare etmeye çalışırlar. YÖK de belki hukuki olarak bu üniversiteleri tanımayacak. YÖK’ün, Cumhurbaşkanı’nın tanımadığı bir süreç başlayacak. İktidarı defalarca uyardık ama inat ettiler. Gelinen noktanın sorumlusu AKP iktidarıdır” DYP’li Ümmet Kandoğan da gelinen noktayla ilgili olarak kaygılı olduklarını bildirdi. Kandoğan, ‘‘Anayasa Mahkemesi de bu maddeyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı verecek olur ise bu 15 üniversitenin akıbeti ne olacak? ’’ diye sordu. ‘Tavır alın’ istemi... Şemdinli iddianamesinin, üst düzey komutanlarla ilgili istemleri Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir tür ‘‘iadeli posta’’ ile Adalet Bakanlığı’na geri çevrilirken sadece niçin kovuşturma açılmasına gerek olmadığı yönünde görüş açıklamakla yetinilmediği de görülüyor. Genelkurmay Başkanlığı’nın dün açıklanan o soruşturmaya gerek görülmediğini bildiren kararının 5’inci maddesinde, ‘‘TSK’ye yapılan bu haksız ve maksatlı suçlamalar karşısında öncelikle ‘anayasal sorumluluğu’ olanların tavır almaları’’ istenmektedir. İsteğin muhatabı Başbakan ve hükümetten başka kim olabilir? Van Savcısı’nın iddianamesinde, özellikle Ağustos 2006’da Genelkurmay başkanı olması gereken Büyükanıt için yapılan suçlamalar, bilinen çevrelerde pembe düşlerin görülmesine yol açmıştı. Çok uzağa gitmeye gerek olmadığını, 12 Eylül öncesinde ortalığı karıştırma marifeti gösteren bir akıldanenin dün TSK bünyesindeki jandarma gücünü tasfiye ederek kır polisi örgütü oluşturmanın altyapısını hazırlamaya soyunması bile yeterli derecede kanıtlamıyor mu? Tüm bu olup bitenlerin seyircisi durumunda olan hükümet herhalde artık konuşma sırasının kendisine geldiğini fark edecektir. Ama nasıl? Rahmetli babam, bu tür açmazlarla karşılaşan politikacılara, ‘‘Al bir kaya, nerene dayarsan daya’’ derdi. İster istemez bu sözü hatırladım. Gelibolu’da 18 Mart 1915 tarihinde doğan Cumhuriyet’in ilk öğretmenlerinden ve Milli Eğitim Bakanlığı Danışmanı Refet Angın’ın 91. doğum günü kutlandı. 118T Lions Yönetim Çevresi tarafından Baltalimanı Polis Moral Eğitim Merkezi’de düzenlenen partide doğum günü kutlanan Angın, ‘‘Dünyada hiç kimseye borcum ve minnetim yok, sadece Mustafa Kemal Atatürk’e minnetim var’’ dedi. 118T Lions Yönetim Çevresi Genel Yönetmeni Nilüfer Ogan da ‘‘Bugün bir yerlere geldiysek bunu size ve eğitim ordumuza borçluyuz’’ diye konuştu. (Fotoğraf: AA) Refet Angın’ın doğum günü Ç ANAKKALE SAVAŞLARI’NIN AYRINTILARIYLA DEĞERLENDİRİLDİĞİ BİR ÇALIŞMA ‘Siperin Ardı Vatan’ İstanbul Haber Servisi Atlas dergisi yazarlarından Gürsel Göncü ve 50 yıldan bugüne Çanakkale muharebeleri üzerine arazi çalışmaları yapan emekli teğmen Şahin Aldoğan’ın, yakın tarihimizin en şanlı zaferlerinden Çanakkale Savaşları’nı Türk cephesinden konu alan ‘‘Siperin Ardı VatanTürk Cephesinden 1915 Deniz ve Kara Muharebeleri’’ adlı tarih çalışması, MB Yayınevi’nce yayımlandı. Kitap, Çanakkale Savaşları üzerine özenle çalışılmış kapsamlı bir araştırmayı içeriyor. Savaş tarihinin stratejik, kanlı, trajik ve aynı zamanda duygu dolu savaşlarından; yakın tarihimizin sonuçları açısından olduğu kadar, kahramanlıklarıyla da önem taşıyan mücadelesi Çanakkale Savaşları, ‘‘Siperin Ardı Vatan’’ kitabında, operasyonel ayrıntılarla değerlendiriliyor. Kitapta, ‘‘Türkler hangi alanda, hangi koşullarda savaştı? Mustafa Kemal Atatürk’ün muharebelerin kaderini değiştiren karar ve uygulamaları nelerdi? Vatanı savunan Türk askerleri, dönemin en güçlü orduları karşısında hangi fedakârlıklara katlandılar? Türk komuta kademesinde yaşanan aksaklıklar nelerdi? Düşman hangi noktada neleri planladı, hangi planlar neden beklendiği gibi gelişmedi? Türk askeri gerçekten ne kadar kayıp verdi’’ sorularına ayrıntılı ve belgeli yanıtlar veriyor. Ayrıca, muharebe arazileri üzerindeki tüm yer isimleri, İngilizce isimleri ile birlikte, kitabın içindeki sözlükte bir araya getiriliyor. Ayrıntılı krokilerle savaşın iç yüzünün anlatıldığı kitapta, nadir olarak yayımlanmış fotoğraflara ve dile getirilmemiş olaylara yer veriliyor. Arazi uzmanı yazarlar, 91 yıl önceki ‘‘büyük savunmanın detaylarını’’ anlatıyor. ‘‘Siperin Ardı Vatan’’, ‘‘Çanakkale dün neyi ifade ediyordu; bugün ne anlama geliyor? 91 yıl sonra Çanakkale Savaşları’nı ne kadar biliyoruz? Çanakkale ruhunu bugün ne kadar yaşatıyoruz’’ sorularını okura sorgulatıyor. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net KADIKÖY KAYMAKAMLIĞI ENTERNET / MEHMET SUCU Dün ABD’nin Irak’ı işgalinin başlangıcının üçüncü yıldönümüydü. Üç yıllık işgalin ardından, yani demokrasinin Irak topraklarına adım atmasından (!) bu yana üç yıl geçti, ama ülkedeki şiddet bir türlü dinmedi. Aksine, Irak’taki terör ortamı artarak sürüyor. Üç yıl içinde öldürülen ABD askerlerinin sayısı ABD’li yöneticilerin beklentilerinin üzerinde. Irak savaşının Washington yönetimine faturası 250 milyar Amerikan Doları. Savaşta yaşamını yitiren asker sayısı 2 bin 300 ve Pentagon’un Irak’taki ordusu artık sadece 130 bin kişiyle sınırlı. Müttefik güçlere bağlı birlikler de Irak’ı yavaş yavaş terk ediyor. Aralık ayında Bulgaristan ve Ukrayna askerlerini çekmiş, ardından İtalya da bu yılın sonunda birliklerini geri getireceğini duyurmuştu. İngiltere bile mehmet?cumhuriyet.com.tr 11 Nükleer silah üreticisi. 12 Havayı kirleten zehirlerin bir numaralı üreticisi. 13 Biyolojik terörist. 14 Genetik üzerinde yapılan oynamaların sorumlusu. 15 Çevreyi korumak için yapılan düzenlemelere uymuyor. 16 İnsanlara seçme şansı tanımıyor. 17 Eşcinsel düşmanı. 18 Uyuşturucu kralı. 19 Uluslararası Suç Mahkemesi’ne kaydolmayı reddetti. 20 Irkçı. Tabii ki bu 20 maddelik listede sıralananlar sadece Bush’u temsil etmiyor. Söz konusu 20 madde, tüm dünyaya küreselleşme adı altında dayatılan Yeni Dünya Düzeni’nin liderinin portresinden ibaret. Okula gidemeyenlere evde eğitim projesi İstanbul Haber Servisi Okulöncesi ve ilköğretim çağında olan, ancak bedensel rahatsızlığı nedeni ile okula devam edemeyen çocuklar için evde eğitim hizmeti başlatıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nca başlatılan ‘‘Özel Eğitim Gerektiren Bireyler İçin Evde Eğitim’’ projesi ile ilgili Kadıköy Kaymakamlığı, okulöncesi ve ilköğretim kurumlarından doğrudan yararlanamayan çocukların evde eğitim hizmetlerinden yararlanmasını amaçlıyor. Proje kapsamında, özel eğitimden yararlanmak isteyen, ancak sağlık nedenlerinden ötürü okula gidemeyen yurttaşlar, belirlenen şartları taşıması halinde evde eğitim alabiliyor. Ayrıntılı bilgi için 0216 338 52 90 No’lu telefona başvurulabileceği belirtildi. Bush’un 20 Maddelik Portresi 800 askerini Irak’tan çekeceğini açıkladı. Bu, faturanın Batılı yüzü. Bir de faturanın Iraklılar tarafından ödenen kısmı var ki bundan hemen hiç kimse söz etmiyor. Faturanın birinci basamağında 100 binden çok Iraklının yaşamını yitirdiği yer alıyor. Bu bilançodan söz etmek, Batı’nın hiç mi hiç işine gelmiyor. Anarşist düşünür Noam Chomsky şöyle diyor: ‘‘Şimdi medya Bush’un Irak’a demokrasi götürme misyonu nedeniyle Irak’ı işgal ettiğimizi söylüyor. Batı’nın ezberi bu. Ama başka yerlerde insanlar bu ezberi kabul etmiyor. Örneğin Bush, Washington’da kutsal misyonunu açıkladığı sırada Bağdat’ta bir anket yapıldı. İnsanlara ABD’nin Irak’ı neden işgal ettiği soruldu. Ankete katılanların sadece yüzde 1’i ‘Irak’a demokrasi getirilmesi’ yanıtını verdi. Yüzde 5, ‘Iraklılara yardım etmek için’ yanıtını verirken geri kalanların verdiği yanıt, bizim komplo teorisi yapmak suçlamasıyla karşılaşmamak için söylemeye çekindiğimiz, fakat beyni normal çalışan herkesin bildiği bir şeydi: ABD ve İngiltere, Irak’ın büyük enerji kaynaklarının kontrolünü ele geçirmek ve dünyanın en önemli enerji kaynakları bölgesindeki hâkimiyetlerini güçlendirmek amacıyla Irak’ı işgal etti.’’ İşgalin bir numaralı aktörü ise ABD Başkanı George Bush. Dolayısıyla savaş karşıtları tarafından durdurulması gereken bir numaralı isim de o. Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, Bush’u durdurmak için 20 neden sıralıyor. Detayına girmeden, köşenin sınırlarını zorlamadan sadece başlıklarını sıralayalım: 1 Bush zenginleri temsil ediyor. 2 Yoksullara zulmediyor. 3 Halktan her şeyi gizliyor. 4 Seçimlerde oy çaldı. 5 Yardakçı şirketleri seviyor. 6 Sivil halkı suçlu görüyor. 7 Savaş çığırtkanlığı yapıyor. 8 Siyonizmin ateşli savunucusu. 9 Afganistan’a saldırdı. 10 Irak’ı işgal etti. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle