25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MART 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Sezer’in, Merkez Bankası başkan adayının mesleki kariyerini ön plana alan bir inceleme yaptırdığı belirtiliyor 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Başçı’nın ‘liyakati’ mercek altında P İ YA S A L A R Söyleyene Değil... Boşuna ‘‘Söyleyene değil, söyletene bak’’ dememişler. Başbakan Erdoğan, estirip gürlemeyi ilke edindiği kitleye seslenişlerinin bu hafta sonundakinde, atamalarda ‘‘türbanlı eş’’in ölçü alınıp alınmadığı tartışmasına yanıt verirken ilginç vurgulamalar yaptı.. ‘‘Ayıp. İnsanların eşlerinin başı açıkmış, örtükmüş. Buna göre insan bir yere atanır mı?.. Nasıl ki bir zamanlar zencibeyaz ayrımı yapanlar bugün lanetleniyorsa onlar da tarih önünde lanetle anılacak. Bu bir ayrımcılıktır. Eşinin başı açık olanın da benim gönlümde yeri özeldir, başı örtülü olanın da yeri özeldir. Yeter ki liyakatı, ehliyeti olsun.. Kalkıp neler söylüyorlar, neler yazıyorlar. Yok, okul arkadaşı... Okul arkadaşı olursa birini getirmeyecek miyim?.. Eğer belediyede benim kadromda olsa getirmeyecek miyim?..’’ Sayın Erdoğan’ın zencibeyaz ayrımına benzettiği, türbanlıtürbansız ayrımından söz ettiği konuşmasından bir gün önce bu köşede yayımlanan yazımda, Erdoğan hükümeti iktidarındaki değişimi gerçekçi gözlemlemekten sözü açmıştım. Ilımlı siyasal İslam kimliğinde erkekler için en son moda, marka giysilere yönelik özendirme varken kimlik ayrımının, siyasetin kadının giysisi, türbanı üzerinden yapılmasının ancak görünür olduğunu anımsatmıştım. Kaçınılmaz gözlemlenebilen ölçümleme türban ve çarşaflı kadınlar patlaması üzerinden yapılacaktı. Bir iktidarın birkaç yıllık icraatında yüz binlerle, milyonlarla kadın türban ya da çarşafla örtünüyor, böyle bir patlama yaşanıyorsa ortada kadının inancı gereği bireysel giyim özgürlüğü değil, vahim boyutlarda bir siyasal baskı söz konusu olacaktı. Toplumda özendirici örnek oluşturan Başbakan’ın eşinin türbanlı olmasını tartışmaktan çok uzaktaydık. Onun yanında kaç bakan, kaç milletvekili, bu iktidarın icraatları içinde kaç önemli bürokratın eşi türbanlı idi? Tüm işe alınmalarda, kadrolaşmalarda, siyasi partinin yönetiminde.. ülke çapında eşleri türbanlı olanlar nasıl bir artışı gösteriyordu? ??? Tüm bu soruların yanıtlarında artışlar, çoğunluk, patlama türbandan yanaysa, ortada bir ayrımcılık varsa, bu ayrımcılığın zencileri herhalde türbanlılar değiller. Bu ayrımcılığın zencilerinin, başlarını örtmeyenler oldukları ortada. Kamu araçlarına binmeyenler, varoşlara gitmeyenler, başları örtülü olmayanların nasıl bir ayrımcılığa hedef olduklarının ayrımında değiller elbet. Varoşlarda artık başları örtülü olmayan kadınlar taciz ediliyorlar. Otobüslerde yaşlı başı açık kadına yer verilmemesi, genç türbanlıya özenle yer gösterilmesi, bir tür davranış kalıbı oldu.. Keşke İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince’nin altını çizdiği gibi Merkez Bankası Başkanlığı atamasında, finans sektöründe söz konusu olmaması gereken aile faktörünün ölçü olmadığına inanabilsek. Atanacak kişinin aile özeli elbette kimseleri ilgilendirmemeliydi. Gelin görün ki bir iktidarın icraatlarında, çoğunluk atamalarında eşler, her ne tesadüfse türbanlı, sonradan örtünenler arasından çıkıyorsa, sorgulama başlıyor, şeytan dürtüyor: ‘‘Acaba mı’’ sorusu akıldan çıkmaz oluyor. Tabii günahı yorum yapan piyasa uzmanlarına ait olan bir önemli konu daha var: Çoğunluğunun buluştuğu bir başka ortak yargı, Erdoğan hükümetinin seçimler öncesi ne yapıp edip bağımsız, piyasacı gibi davranacak Merkez Bankası kadrolaşmasına karşı olduğu yolunda. Eski belediyecilerin, akrabaların atanmasında sakınca görmediğini bir kez daha dünyaya duyuran Başbakan Erdoğan, iktidarının ilk aylarından bu yana, vücut dilinden anlayan kadrolarla çalışma kararlılığının altını çizip durmuştu. Besbelli Merkez Bankası’nda da vücut dilinde anlaştıkları kadrolar istiyor. ??? Gelin görün ki, Erdoğan iktidarını çok fazla destekliyor görünseler de piyasacılar işte tam da bu noktada kaygılanmaya başlıyorlar. Çünkü onların da olmazsa olmazı, siyasi iktidardan bağımsız, piyasa çıkarlarını her şeyin üstünde tutan, bir başka anlamda da Dünya Bankası, IMF politikalarından ödün vermeyecek, asla seçim ekonomilerine yeşil ışık yakmayacak bir Merkez Bankası yönetimi. Eşinin türbanı, ailesi, piyasacıların hiç umurlarında olmayabilir, ancak Erdoğan hükümetinin baskı alanının dışında duramayacak, vekâleten atanmış bir Merkez Bankası başkanına uzun süreli bağlı olmak onları çok ama çok korkutuyor. Sadece başkanın konumu değil, yönetimin bütünlük içinde piyasacılara mı, yoksa hükümet talimatlarına mı daha yakın olacağı ile çok yakından ilgileniyorlar. Merkez Bankası’nın şimdilik vekâleten başkanı Erdem Başçı’nın eşinin sonradan türbanlı oluşunun öyküsünün kamuoyuna sızdırılması, Başbakan’ın suçladığı laikçiler değil de hükümet yanlısı kadrolaşmadan kaygılanan piyasacılardan olmasın sakın!.. Gözler bu haftaki toplantıda ? Hükümetin Merkez Bankası’ndaki atama fiyaskosu, para politikası yönetimini de zorlaştırıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümetin TC Merkez Bankası’ndaki atama karmaşasından sonra gözler, Merkez Bankası’nın faiz indiriminin tartışılacağı 23 Mart Perşembe günü yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevrildi. West LB Hazine Müdürü Burak Üstay, normal şartlarda faiz indirimi yapılabilecekken Merkez Bankası’ndaki yeni kadronun hükümetin güdümünde olmadığını göstermek için indirime gitmeyebileceğini belirtti. Hükümetin Merkez Bankası’ndaki atamaları yürütme şeklinin piyasalarda kaygı yarattığını söyleyen çokuluslu West LB Bankası’nın Türkiye Hazine Müdürü Burak Üstay, ‘‘Normal şartlarda Merkez Bankası’nın hafta içindeki toplantıda faiz indirimi kararı beklenirdi. Ancak yeni yönetim, tartışmalı atamalar sonrası, hükümetin güdümünde olmadığını göstermek için indirime gitmeyebilir’’ dedi. Ahmet Necdet Sezer ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hükümetin Merkez Bankası (MB) başkanlığı için istediği Erdem Başçı’ya ilişkin kararname üzerindeki incelemesini 5 gündür sürdürüyor. Sezer’in özellikle eşinin türbanlı olması nedeniyle kamuoyunda tartışmalara neden olan Başçı hakkında, mesleki kariyerini ön plana alan bir inceleme yaptırdığı belirtiliyor. Sezer’in, hükümetin adayını tüm yönleriyle inceledikten sonra kararnameyle ilgili son kararını vereceği kaydediliyor. Muhalefet de ‘‘liyakat’’ konusuna odaklanmış durumda. Anavatan Partisi Genel Başkan Yar uhalefet de liyakat konusuna odaklandı. Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Emin Şirin, ‘‘tek meziyeti Babacan’ın çocukluk arkadaşı olan Başçı’nın’’ atanması istemini ‘‘kadrolaşmanın en uç örneği’’ diye nitelendirdi. CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi, hükümetin “benim adamım” anlayışıyla hareket ettiğini, sıranın genel müdürlere geleceğini ileri sürdü. Başçı dımcısı ve İstanbul Milletvekili Emin Şirin, Başçı’nın iyi tahsil görmüş olmasının, MB gibi bir kurumu iyi yönetebileceği anlamına gelmediğini belirterek ‘‘MB’nin başına gelecek kişi, en kıdemli başkan yardımcısı değil, yeni danışman olmuş, tek meziyeti Ali Babacan’ın çocukluk arkadaşı olması. Kıdemli başkan yardımcıları istifa ediyor, bankayı paramparça ediyorlar. Bu kadrolaşmanın en uç örneği’’ dedi. CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi de, başkanlığın ne zaman boşalacağının yıllar öncesinden bilindiğini belirterek şunları söyledi: M ‘Benim adamım’ anlayışı ‘‘Hükümet MB’de de kadrolaşma düşüncesiyle ‘benim adamım’ anlayışıyla hareket ediyor. Başkan yardımcılıklarının hep birlikte boşalması, gelen vekil başkanın vekâleten atamalara girişmesi birer gösterge. Bu anlayışla sıra oradaki genel müdürlere gelecek ve kadrolaşma aşağıya doğru si rayet edecektir.’’ CHP Antalya Milletvekili Nail Kamacı ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yanıtlanması isteğiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, kamusal görevlere yapılacak atamalarda temel belirleyici olan liyakat esasının ‘‘hizmete uygunluk’’ ve ‘‘tarafsızlık’’ anlamına geldiğini ifade ederek ‘‘Atamanızda ölçüt nedir? Eğer bu ölçüt liyakat esasıysa, başarılı olduğu kabul edilen Süreyya Serdengeçti’yi niye yeniden atamadınız’’ diye sordu. Kamacı, Erdoğan’ın, söz konusu atamayla ilgili ‘‘Bal gibi getiririz’’ sözlerinin ‘‘Bu, biz devlet kuralı tanımayız anlamına mı gelmektedir? Devlet ve geleneklerine meydan okuma mıdır’’ sorusunu yöneltti. SHP Genel Sekreteri Ahmet Güryüz Ketenci de, Erdoğan’ın sözlerini değerlendirirken bunun, ‘‘Haddini bilmeden meydan okumak’’ olduğunu söyledi. AKP’nin MB başkan yardımcılığına düşündüğü üye, sisteme bakışını kitabında ortaya koyuyor Turhan’dan İran rejimine övgü EMİNE KAPLAN TÜRKİYE’NİN İK PROFİLİ Şirketler, inisiyatif alan eleman arıyor Ekonomi Servisi MCT ve Eventus’un 2223 Şubat tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlediği 11. İnsan Kaynakları Zirvesi’nde Türkiye’nin insan kaynakları (İK) profili araştırıldı. GfK Türkiye’nin araştırmasına göre, eleman alımında en fazla aranan özellik, ‘‘problem çözme ve karar verme’’. Çalışanların motivasyonunu arttırmada etkili yöntemlerse şöyle sıralanıyor: Takım çalışmasının benimsenmesi (yüzde 77), performans ölçüm sisteminin uygulanması (yüzde 76), ödüllendirme stratejileri (yüzde 76), çalışan memnuniyeti araştırması (yüzde 70), sosyal aktiviteler (yüzde 69), sosyal sorumluluk çalışmaları (yüzde 62), yetki değil, inisiyatif almanın benimsenmesi (yüzde 57), iç iletişim (yüzde 38). Eleman alımı yöntemlerinde ise ilk sırada internet geliyor. İnternette en çok kariyer.net’e, gazetelerde ise Hürriyet İK’ye ilan veriliyor. ANKARA AKP’nin Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı’na getirmek istediği Banka Meclisi üyesi İbrahim Turhan’ın hazırladığı ve toplu tartışmaların yer aldığı ‘‘Sistemle Yüzleşme’’ adlı kitapta, İran devriminden Türkiye’nin AB üyeliğine, 10. Yıl Marşı’ndan 28 Şubat sürecine kadar pek konuda görüşlere yer verildi. ‘‘İran’daki devrim, dinlerin işlevinin sona erdiği iddia edilen modern dönemde İslamın bir toplum modeli olarak siyasetten ekonomiye kadar kuşatıcı bir halde gündeme gelmesine yol açtı’’ denilerek İran devriminin övüldüğü kitapta, 10. Yıl Marşı eleştirildi. Kitapta, ‘‘10. Yıl Marşı, devlete ait olarak görülen kamusal alanda hiçbir bireysel görüş ve farklılık ifadesine yer olmadığını ifade ediyor’’ görüşü dile getirilirken, AB üyeliği de ‘‘teslimiyetçilik’’ olarak nitelendirildi. Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı için adı geçenler arasında yer alan Merkez Bankası Banka Meclisi Üyesi İbrahim Turhan’ın, ‘‘Anlayış’’ dergisinde yer alan topluyorum başlıklı yazıları ‘‘Sistemle Yüzleşme’’ adıyla kitaplaştırdığı ortaya çıktı. Toplu yorumların yer aldığı ve Temmuz 2005 tarihinde yayımlanan kitapta, şu görüşler dile getirildi: Merkez güçlerinin ceberrutluğundan bıkan çevre, özellikle 28 Şubat sürecinin tecrübesinin ışığında merkezden korunmak için AB’ye sığınma arayışında. AB, üye ülkelerin içişlerine karışmak üzere kurulmuş, zaten karışıyor da. 1996’da Gümrük Birliği’ne girmişiz. Diğer ülkelere ne kadar gümrük uygulayacağımızı Brüksel’de AB belirliyor. 1999’dan beri AB’ye uyum yasaları ile yatıyor, Ulusal Program’la kalkıyoruz. AB normları belirleyecek, Türkiye de buna uyacaksa, bunun adına ortaklık değil, olsa olsa teslimiyet denir. İslama tarihsel olarak düşmanlık etmiş, Avrupa veya ortanca şeytandan söz edilmedi hiç. Unutmayalım ki İran’daki devrim, hem dinlerin işlevinin sona erdiği iddia edilen modern dönemde İslamın bir toplum modeli olarak siyasetten ekonomiye kadar kuşatıcı bir halde gündeme gelmesine yol açtı, hem de bütün dünya Müslümanlarını derinden etkiledi. Üstelik 19. yüzyıldan itibaren İslam dünyasının başka yerlerinde İslami hareketler, genellikle modern eğitim almış seküler liderler tarafından temsil edilmişken, İran’da ulemanın öncülüğünde bir hareket gerçekleştirilmiştir. 10. Yıl Marşı, yakın bir dönemde çok popüler olmuştu hatırlarsınız. Bu marş, 1930’larda toplumsal pozitivizmin tek hakikat olarak görüldüğü bir dönemin esintilerini taşıyor. Devlete ait olarak görülen kamusal alanda hiçbir bireysel görüş ve farklılık ifadesine yer olmadığını da çok veciz şekilde ifade ediyor. Fly Air, Sudan’ı dünyaya açıyor ADANA (AA) 21 yıl iç savaş yaşayan, bu nedenle ambargoların uygulandığı Sudan, Türk havayolu şirketi Fly Air ile dünyaya kapılarını açıyor. Matematik öğretmeni iken mesleğini bırakıp 1988 yılında havayolu taşımacılığı işine atılan Trabzonlu Mehmet Hasançelebi, Fly Air’le Sudan’a giden ilk hava yolu şirketi olduklarını söyledi. Hasançelebi, 1999 yılına kadar Türkiye ile Sudan arasındaki yolculuğun Kahire ve Dubai aktarmalı olarak toplam 36 saatte tamamlandığını, bugün ise bu ülkeye doğrudan uçak seferleri yaptıklarını belirterek ‘‘Bugün 3 saat 45 dakikada bu ülkeye ulaşabiliyoruz. Havayolu ulaşımının sağlanması, Türk ve diğer ülke yatırımcılarının da bu ülkeye ilgi duymasını sağladı’’ diye konuştu. Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasına ilişkin anlaşma imzalandı soner@cumhuriyet.com.tr Mısır gazına Anadolu köprüsü ? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, 2008’de Mısır gazının Avrupa’ya ulaştırılmasını sağlayacak anlaşmayı önceki gün Kahire’de imzaladı. Mısır gazı ülke içinde de kullanılacak. ANKARA (AA) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Mısır doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasına ilişkin anlaşmanın önceki gün imzalandığını açıkladı. Açıklamaya göre, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in, önceki gün Mısır’ın başkenti Kahire’de, Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Romanya’nın enerji bakanlarıyla bir araya geldi. Güler, anlaşmanın imzalanmasından sonra yaptığı konuşmada, Türkiye için doğal gaz kaynaklarını çeşitlendirmenin önemine işaret ederek Mısır gazının bu yönde önemli bir alternatif olduğunu belirtti. Aynı toplantıda, Mısır doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştıracak boru hattının yapımı için de prensip anlaşmasına varıldı. Boru hattının Humus ile Kilis arasındaki 230 kilometrelik bölümü Türkiye, Mısır ve Suriye firmaları tarafından ortaklaşa yapılacak. Mısır doğalgazının 2008 yılı başlarında Türkiye’ye ve buradan da Romanya’ya ulaşması planlanıyor. JustMarketing 2006, nisanda ODTÜ İşletme Topluluğu’ndan pazarlama sektörüne ilgi duyan yüzlerce üniversite öğrencisinin katıldığı Just Pazarlama ve Reklam Yarışması ile başlayan JustMarketing 2006, 47 Nisan tarihleri arasında ODTÜ’de gerçekleştirilecek. Etkinlik, atölye çalışmaları, seminerler, söyleşiler ve reklam sergileri ile devam edecek. Söz konusu etkinlik bu yıl İpana’nın ana sponsorluğunda gerçekleşiyor. Erdikler gücünü arttırdı Şaban Erdikler tarafından iki yıl önce kurulan Erdikler Yeminli Mali Müşavirlik, sektördeki gücünü yeni ortaklarıyla arttırdı. Mali danışmanlık alanının önemli isimlerinden Serhat Yıldız ve Meral Uçar deneyimlerini bundan böyle Erdikler YMM çatısı altında müşterileri ile paylaşacak. Uçar ve Yıldız, Erdikler Yeminli Mali Müşavirlik şirketine katılarak güçlerini birleştirdi. MİGROS’TAN 73.7 MİLYON YTL KÂR Türkiye’nin en büyük gıda perakende zincirlerinden Migros, 2005 sonunda 73.7 milyon YTL net kâr elde ederken kâr finansman giderlerindeki artış ve diğer faaliyet gelirlerindeki azalışın etkisiyle kârı 2004 sonundaki 74.7 milyon YTL’ye göre yüzde 1.3 geriledi. İMKB’nin 17 Mart tarihli bülteninde yayımlanan mali tablo verilerine göre şirketin satış gelirleri ise yüzde 18 artışla 2.7 milyar YTL’ye yükseldi. Şirketin net esas faaliyet kârı ise 107.4 milyon YTL ile 2004’e göre yüzde 39.4 arttı. Aynı dönemde Migros’un finansman giderleri 64 milyon YTL ile 2004’teki 43.4 milyon YTL’ye göre yüzde 48 artarken diğer faaliyet gelirleri 65.8 milyon YTL ile 2004’e göre yüzde 9 geriledi. KILIÇ YENİDEN DÜNYA ZİRVESİNDE İki yılda bir üst yönetimini seçen IAA (Uluslararası Reklamcılık Derneği International Advertising Association) üyeleri bir kez daha Pınar Kılıç’ı dünya genel sekreteri seçti. Kılıç, daha önce de 4 yıl Avrupa başkanlığı yapmıştı. Dünyada, bünyesinde hem reklam veren, hem iletişim ajansları hem de medya kuruluşlarını barındıran tek kuruluş olan IAA’nın 81 ülkede 3 bine yakın üyesi bulunuyor. Seçimleri 18 Mart 2006’da Dubai’de yapılan kuruluş, dünyada Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği tarafından iletişim konusunda en önemli sektör örgütlenmesi olarak kabul ediliyor. IAA, 40. Dünya Kongresi ile eşzamanlı olarak yeni yönetimini belirledi. Daha önce de iki dönem aynı kuruluşun Avrupa Başkanlığı’nı yapan Kılıç, son iki dönemdir IAA’nın dünya genel sekreterliği görevini yürütüyordu. TNT İSPANYA’DA ŞİRKET ALDI TNT Ekspres, İspanya’nın lider yurtiçi dağıtım şirketi ‘TG+’yı satın aldı. Bu satınalma TNT’nin yurtiçi ekspres kurye pazarında lider konuma gelmesini sağlarken Avrupa pazarındaki konumunu da güçlendirecek. Avrupa’nın stratejik pazarı olan İspanya’da 25 bin müşterisine, 4 bin çalışanı ve 70 deposuyla hizmet verecek olan TNT ilaç, kozmetik, tekstil ve elektronik sektörlerinde güçlenirken otomotiv, biomedikal, ileri teknoloji ve sanayi gibi alanlarda konumunu sağlamlaştırmayı hedefliyor. Kapıdan kapıya hızlı kurye taşımacılığı yapan şirket, 200’ün üzerinde ülkede 900 depo ve dağıtım merkezi aracılığıyla haftada yaklaşık 3.5 milyon adet gönderi taşıyor. Pınar Kılıç. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle