25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 2006 SALI 6 HABERLER Kadın çiftçiler yarıştı ? DİYARBAKIR (AA) Diyarbakır’da yapılan ‘‘Kadın Çiftçiler Yarışıyor’’ yarışmasında merkeze bağlı Cumhuriyet Köyü adına yarışan anne ile kızı birinci oldu. Tarım İl Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda yapılan yarışmaya merkeze bağlı, Türkmenhacı, Yeşilköy ve Cumhuriyet köyleri ile Çarıklı beldesinden toplam 8 kadın çiftçinin katıldı. Yarışmada toplam 15 sorunun tümünü doğru yanıtlayan Cumhuriyet Köyü adına yarışan anne Lale Erdoğdu ile kızı Sinem Erdoğdu birinci olmayı başardı. Mao’nun ‘uzun yürüyüş’ü Salıpazarı’na kadar sürdü mü? Çin mallarının ucuzluğuna akıl sır erdirmek çok zor. 2 YTL’ye satılan tahta kutu, kutu olarak işe yaramasa bile kırıp sobada yaksan, oduncudan alınacak odundan daha ucuza gelecek. Bunun içinde işçilik, malzeme, navlun, satıcı kârı ve (Çin’de ödenen) vergi de var. SALI ORHAN BURSALI Irak’ta Yaşamak! Irak’ı anımsıyorsunuz.. hani her gün ortalama 40 kişinin öldüğü, öldürüldüğü... Savaş ağası veya tanrısı adam, Vaşington’dan kükrüyor, ‘‘Zafer için daha fazla savaş! Irak’ta diktatörlük devrildi’’ diyor.. Diktatörlük devrilmiş.. Ne pahasına? Mahvedilmiş, tüketilmiş, üç parçaya bölünmüş, adına hâlâ geçici olarak Irak denen bir ülke var yanı başımızda! Sadece öldürülen sivillerin sayısı 150 bin, her aileden en az bir kişi savaşta ölmüş veya yaralanmış. Irak’ın birikimini, değerlerini oluşturan ve ülkeyi yarınlara taşıyabilecek düşünür, bilim insanı, aydın, doktor, mühendis.. sistematik olarak yok ediliyor. Hele işgale muhalif ise hemen! Canını kurtaran ülkesinden kaçtı, kalanlar da namlunun hedefinde.. yüzlercesi öldürüldü.. Irak tam bir alçaklığın hedefi oldu.. Yamyamlık ve talancılık birikiminden değil de, uygarlığın gerçek değerlerinden bir şeyler kapabilmiş hiç kimsenin kayıtsız kalamayacağı, vahşi bir işgal, bir ülkeyi öldürüyor. ??? Birkaç noktayı anımsayalım: 1) Irak, bir proje gereğince ve sonucu işgal edildi! 2) Bu projenin adı Amerikan Yüzyılı (20002100) idi! Amaç ABD’yi, zamanın Roma İmparatorluğu’nu da aşan bir dünya egemenine dönüştürmek, dünyayı Amerikanlaştırmaktı.. 3) Bu projenin sahipleri, NEOCON, yani Yeni Muhafazakârlar denen, Amerika’nın iktidara en yakın ve en gerici, saldırgan kesimiydi.. Bush ile birlikte (aslında baba Bush ile) NEOCON ekibi iktidara geldi.. 4) Amerikan Yüzyılı Projesi’nin oku, Ortadoğu ve Asya’nın batısı, Kafkas bölgesini hedefliyordu.. 5) Çünkü Amerikan Yüzyılı’nın gerçekleşmesi, büyük devlet rekabetinin odaklandığı bu bölgeyi denetimle gerçekleşebilirdi. Rusya’nın batı ve güney bölgeleri ve Çin’in batısı.. İkiz Kuleler’in vurulması, Yeni Yüzyıl Projesi’nin hızlı ve aktif eyleme geçirilmesi için bahane oldu.. Afganistan düşürüldü.. Ortadoğu bütün stratejinin kalbini oluşturuyor, petrol nedeniyle.. 6) Bu projenin ana ekseninde, siyasi ve toplumsal olarak, ‘‘demokrasi’’ oturuyor. Çünkü ‘‘demokrasi’’, hem dünyada yükselen trend olması nedeniyle Amerikalılara saldırılarında meşruiyet kazandıracaktı, hem de ‘‘demokrasi’’, bütün bu yolla bölgenin ve rejimlerin istendiği gibi kontrolünü kolaylaştıracaktı! Konjonktür değişmişti, Vaşington’un karanlık dehlizlerinde, bir zamanlar cuntacılık ve askeri diktatörlükler revaçtaydı, çünkü bu tür rejimler o zamanlar Amerikan egemenliğini ve çıkarlarını pekiştiriyor, garanti altına alıyordu.. Şimdi ise ‘‘Amerikan demokrasisi!’’ bu işi yapıyor! 7) BOP (Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi) bu anlayışın uygulaması olarak ortaya kondu! Amerikalılar Suudi Arabistan’da bile ‘‘demokrasi’’ isteyecek kadar ileri gittiler. Çünkü kraliyet rejimini istedikleri gibi kontrol edemeyebilecekleri endişesine kapıldılar! 8) Bu çerçevede Saddam hedef gösterilerek, Amerika’nın bütün dünya milletlerini yalan dolanla kaldırması sonucu işgal edildi.. iddiaların hepsi de asılsız çıktı! ??? Ülkemizde ne olduğunu anlatmaya gerek var mı? Amerikan Yüzyılı Projesi’ne geniş bir taraftar kitlesi var ülkemizde.. Hem ideolojik, hem çıkar olarak.. Her dönem en güçlünün yanında saf tutarak sürekli ve ebedi ‘‘danışman’’ sıfatına soyunan gazeteci kılıklı kişiler, Pentagon’dan Ankara’ya döşenen hat üzerinde mekik dokuyarak, ülkemizi Irak cehennemine itelemeye çalıştılar.. Tabii AKP yöneticileri iktidarı da! Şükür ki tarihin en anlamlı kararlarından birini aldı Meclis ve bu cehennemden uzak durduk.. Bugün o cehenneme atılmamızı salık verenler, Türkiye’nin ‘‘Irak’tan pay almaya’’ hakkı olmadığını, çünkü yiyecekişgal masasına oturmadığını yazıp çiziyorlar! İnsaf! Şimdi NEOCON’ların büyük kısmı (iktidardan uzaklaşanlar) yenilgiyi kabul etmiş durumda. Pentagon ve Vaşington’ta oturanlar ise ya herro ya merro savaşı sürdürüyor.. Çünkü, şu sırada yenilgiyi açıklayabilecekleri hiçbir gerekçeleri bulunmuyor. Bush şimdi İran’ı bir numaralı hedef tahtasına oturttu! Arkasından Suriye! Ne yapsındı! Seçime gidiyor! Poposuna güçlü bir tekme yemesini umuyor bütün dünya! B Kömür ocağında göçük: 1 ölü ? ÇANAKKALE (Cumhuriyet) Çanakkale’nin Çan ilçesinde, özel bir şirkete ait kömür ocağında meydana gelen göçükte bir işçi yaşamını yitirdi, bir işçi de göçük altında kaldı. Çan’a bağlı Yeniçeri köyünde bir süredir işletilmeyen linyit ocağının faaliyete geçirilmesi amacıyla tünelde yapılan çalışmalar sırasında göçük meydana geldi. Göçük sırasında tünelde çalışan işçilerden Kaşif Sorgun (40), olay yerinde yaşamını yitirdi. Göçük altında kaldığı belirtilen Mehmet Binnaz’a ulaşılması için çalışmaların devam ettiği bildirildi. M Vali yardımcısı kalbine yenildi ? BALIKESİR (Cumhuriyet) Balıkesir Vali Yardımcısı Raşit Kemali Akay (56), kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Edinilen bilgiye göre Akay, dün mesaiye geldikten bir süre sonra rahatsızlandı. Valilik doktoru Hale Kayar tarafından Balıkesir Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne kaldırılan Akay, tüm müdahalelere karşın kurtarılamadı. Akay evli ve iki çocuk babasıydı. Dolmabahçe 150 yaşında ? İstanbul Haber Servisi Dolmabahçe Sarayı’nın 150. yılı, çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Sarayda yapılan basın toplantısında konuşan TBMM Başkanı Bülent Arınç, ‘‘Dolmabahçe Sarayı 150. Yıl Kutlama Programı, medeniyetimizin kültürel birikiminin güzel bir yansıması olacak’’ dedi. Arınç, Dolmabahçe Sarayı’nda kültürel mirasın tanıtımı için yıl boyunca 25 ayrı kültürel faaliyet gerçekleştirileceğini söyledi. ao TseTung’in (ZeDong okunuyor) 1934 yılında Jiangxi’den başlattığı ‘Uzun Yürüyüş’ün yaklaşık 1 yıl sonra Shanaxi’de bittiği bilinir. Ancak bunu bilmeyen biri... (ki olasıdır: örneğin bazı devlet büyüklerimizin bu konulardaki bilgisizlikleri şaka konusu olmuş ve eski bir Cumhurbaşkanımızın Çin Cumhurbaşkanı ile sohbet ederken ‘Ulusunun zindeliğini Uzun Yürüyüş’e borçlu olduğunu’ söyleyen muhatabına ‘Mesela günde kaç kilometre yürüyorsunuz ekselans’ diye sorduğu rivayet olunur) evet... Uzun Yürüyüş’ün nerede bittiğini bilmeyen biri, pekâlâ Salıpazarı’na kadar sürdüğünü sanabilir. Tezgâhların bir kısmında Çin malları ve arkalarında Çinli satıcılar var. Bu malların birinci özellikleri işe yaramamaları ise ikinci özellikleri de ucuzlukları... Söz konusu Çin malları arasında, takıldıktan biraz sonra (hatta takarken) kırılan bayan saç tokaları ve kalemtıraşa sokulduğunda sonuna kadar sağlam tek bir uç bile vermeden biten kurşun kalemler var. Fiyatları ise neredeyse yok gibi bir şey. Örneğin 12 kurşun kalem 10 YKr, 6 saç tokası 5 YKr gibi... 12 YTL gibi paralar ise Çin tezgâhlarında büyük paralar. Örneğin bir tahta kutu gördüm. Kapağı iki kere daha açılsa, bir daha kapanmayacakmış gibi görünüyordu, ama ne gam; fiyatı sadece 2 YTL idi. Kutu olarak işe yaramasa dahi kır, sobada yak, oduncudan alınacak odundan daha ucuza gelir. Aslında Çin mallarının fiyatları dikkatle incelenince, adamların yakında ürettikleri malları parasız veya üste para vererek dağıtmaya başlayacakları sanılabilir, ama Salıpazarı sizi yanıltmasın. Dediğim gibi oraya en döküntüleri geliyor; kiloyla plastik veya çekiyle odun fiyatına satılıyor. Buna karşılık Çinlilerin yine ucuz olmakla birlikte epey kaliteli ürünleri de (tekstil ürünleri, ayakkabılar, elektrikli veya elektronik aletler) piyasayı dolduruyor ki, fiyatlarıyla baş edebilene aşk olsun. en bu konuşmayı yaparken yıllar, hatta on yıllar öncesinde, yine Cumhuriyet gazetesinde muhabirlik yaptığım 80’li yıllarda eski Spor ve Sergi Sarayı’nda açılan bir ‘Çin İhraç Malları Fuarı’ aklıma geldi. Bir röportaj yapmak için oraya gitmiş ve Çinliler arasında Türkçe konuşabilen birini aramıştım. Ne şanslıydım ki, aralarında böyle biri vardı ve onu bulup karşıma çıkarmışlardı. Muhatabım son derece güler yüzlü ve sevimli biriydi. Ancak günahı benim boynuma olsunTürkçe bilmeyen diğerlerini ‘‘Ben biliyorum’’ diye yanıltarak Türkiye gezisine katılmış da olabilirdi. En iyi olasılıkla biraz ders almış, fakat öğrenememişti. En kötü olasılık; öğrendiğini sanıyordu. 1520 dakika süren konuşmamızı ilgiyle izleyen Yıllar öncesinden bir anı diğer Çinliler, aramızda Çin’in ekonomik politikası hakkında bilimsel bir tartışma yürüttüğümüzü zannederken benim Türkçe bildiğini sanan Çinliden alabildiğim tek bilgi (tüm sözcüklerin tarafımdan üretildiği ve onun sadece mutlu bir tebessümle onayladığı) şu cümle oldu: ‘Çin dolar istiyor.’ Şimdi anlıyordum ki, aslında söz konusu Çinli, bana büyük bir gerçeği, belki de Çin’in ekonomik politikasını yönlendirecek en önemli gerçeği açıklamış oluyordu ki ben o zamanlar, Çin malları konusunda hiçbir fikre sahip olmadığım için, olayın farkına varamamıştım. Bugün Salıpazarı’nda satılan kalitesiz, mağazalarda satılan görece kaliteli; fakat nerede satılırsa satılsın ‘ucuz’ sayılan Çin mallarını açıklayacak tek doğru bilgi belki de oydu: Çin dolar istiyordu. ZORLUK A NLAMAKTA ÇEKTİĞİM KONU Ben yine döneyim Salıpazarı’na... Bir iki Çinli görünümlü tezgâhtarı bulup konuşmak istedim. Ne var ki, yaptıklar işin yasadışı olduğu zannıyla, konuşmaktan çekiniyorlardı. Oysa yaptıkları iş, gerçekten yasadışı ise benden değil, 200 metre uzaklıktaki Kadıköy Belediyesi’nin pazarı kontrolle görevli zabıtalarından çekinmeleri gerekirdi ki, oraya tezgâh açarken bunu nedense akıllarına bile getirmemişlerdi. ‘Çin işi’ gibi görünen bu işlere bizim aklımız ezelden beri ermiyordu, ama konumuz da o değil zaten. Sonunda Çinlilerden biri, adını vermeden ağzını açmaya karar verir gibi oldu. Ve benim ağzından neredeyse kerpetenle çekip aldığım laflara göre ‘‘Bu mallar vapurla Türkiye’ye getiriliyor ve Çin asıllı olan satıcılara dağıtılıyordu.’’ Bu zaten tahmin edilebilirdi, fakat benim anlamakta zorluk çektiğim konu şuydu: Tezgâh fiyatları bile son derece düşük olan mallar, herhalde satıcılara kaça mal oluyordu? Bu fiyatların daha ucuzu nasıl oluyordu? Çinlinin söylediğine göre ‘‘kendilerine maliyeti aşağı yukarı tezgâh fiyatının yarısı kadardı’’. Öyleyse 2 YTL ’lik tahta kutu satıcının eline 1 YTL ’ye geçiyordu. Üstelik bunun içinde navlun ücreti (gemi ile taşıma), işçi ücreti, malzeme (tahta) fiyatı, üretici firmanın genel masrafları ve kârı ile devlete ödenmesi (Çin devletine elbette; biz Çinlilerden vergi talep etmiyoruz) gereken vergiler vardı. Ancak karşımdaki kişi bu konulardan habersiz görünüyordu. obursali?cumhuriyet.com.tr. TRT SANSÜRÜ MECLİS’TE Çinlilerin yine ucuz olmakla birlikte epey kaliteli ürünleri de (tekstil ürünleri, ayakkabılar, elektrikli veya elektronik aletler) piyasayı dolduruyor ki, fiyatlarıyla baş edebilene aşk olsun. Salıpazarı’nın inanılmaz durumu Biz Çinlilerin ne yaptığına akıl erdiremezken herhalde Çinliler de bizim Salıpazarımıza kolay kolay akıl erdiremiyorlardır. ? Salıpazarı nedeniyle İstanbul’un Kadıköy yakasının araç ve yaya trafiği açısından tartışmasızen yoğun bölgesi olan Altıyol’a haftanın iki günü (salı ve cuma) tüm kentin, hatta başka kentlerin sakinleri dolduruluyordu. ? Altıyol adı üstünde Kadıköy trafiğinin her yönde başladığı ve bittiği yaşamsal bir alandı. Buradaki yoğunluk diğer yolları da tıkayarak haftanın iki günü boyunca Anadolu yakasında trafiği içinden çıkılamaz hale getiriyordu. ? Haftada iki gün süren pazarlar, ertesi gün süren temizliklerle birlikte haftanın dört günü boyunca bölgeyi çöplüğe çeviriyordu. ? Salıpazarı’nda kaçak, vergisiz, ihraç malı artığı vs. adları altında satılan mallarla kira ve vergi ödeyen çevre esnafına açıkça haksız rekabet yaratılıyordu. Çevre esnafı da duruma uymak için fiyatları ucuzlatınca, haliyle vergiden kaçıyordu. Böylece ucuz satış yapıldığı sanılan Salıpazarı, büyük miktarlara ulaşan vergisiz satışlarla ülke ekonomisi için en pahalı pazarı oluşturuyordu. ? Ve Salıpazarı’nın inanılmaz durumu, Kadıköy Belediye binasının pencerelerinden görülebilecek uzaklıkta, Kadıköy Vergi Dairesi’ne ise yaya yürüme mesafesindeydi. ? En şaşırtıcısı ise yıllardan beri kimsenin aklına Salıpazarı sorununu çözmek gelmiyordu. ‘Çılgın Türkler’den kim korkuyor?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TRT’de son dönemde çeşitli radyo ve televizyon programlarına yönelik sansür uygulamaları TBMM gündemine taşındı. CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, ‘‘Şu Çılgın Türkler’’ kitabının yazarı Turgut Özakman’ın katıldığı programın sunucusunun görevden alınmasıyla ilgili gazetemizde yer alan habere dikkat çekerek ‘‘Şu Çılgın Türkler’den kimler korkmaktadır’’ diye sordu. Şimşek, Devlet Bakanı Beşir Atalay’ın yanıtlaması istemiyle hazırladığı soru önergesinde şu sorulara yanıt istedi: ‘‘TV2 Haber Müdürü Haluk Koç niçin görevden alınmıştır? Koç’un, 14 Mart Salı günü Çanakkale Zaferi’nin ele alındığı ‘Büyüteç’ programına, Kurtuluş Savaşı ve yakın tarihimizle ilgili bugüne kadar çok sayıda esere imza atmış olan, son olarak yazdığı ‘Şu Çılgın Türkler’ kitabı baskı ve satış rekorları kıran ünlü yazar Turgut Özakman’ı çıkardığı için görevden alındığı yönündeki iddialar doğru mudur? Özakman’ın programda, Çanakkale Zaferi ile ilgili hurafeleri ve geçen yılki Çanakkale hutbesinde Atatürk’e değinmeyen Diyanet İşleri Başkanlığı’nı eleştirmesi kimleri rahatsız etmiştir? ‘Şu Çılgın Türkler’ den kimler korkmaktadır? Haluk Koç’un, Turgut Özakman’ı programa çıkarmasından bir gün sonra görevden alınması tesadüf müdür? Haluk Koç’un Genel Müdür Yardımcısı Muhsin Mete’nin talimatı ile görevden alındığı yönündeki iddialar doğru mudur?’’ Eski milletvekili Coşkun öldü ? ANKARA (AA) Demokrat Parti eski Ankara milletvekili Aliye Temuçin Coşkun yaşamını yitirdi. 1916 yılında doğan Coşkun, Ankara Kız Teknik Öğretmen Okulu’nda çiçek öğretmenliği ve müdürlük yaptı. Aliye Temuçin Coşkun’un cenazesi, yarın TBMM’de düzenlenecek tören ve Kocatepe Camii’nde kılınacak namazın ardından Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verilecek. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle