27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 MART 2006 CUMA 6 HABERLER Ermeni Konferansı’nın ikinci gününde Türk ve Ermeni tarihçilerin birlikte araştırma yapması önerildi BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Ermenilere diyalog çağrısı İstanbul Haber Servisi TürkErmeni İlişkileri Konferansı’nın 2. gününde Türk ve Ermeni tarihçilerin birlikte araştırma yapması önerildi. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün düzenlediği ‘‘TürkErmeni İlişkilerinde Yeni Yaklaşımlar Sempozyumu’’nda, Ermeni soykırımı iddialarının asılsızlığını savunan konuşmaların yanı sıra ‘‘Ermeni soykırımı’’ yapıldığına ilişkin konuşmalar da yapıldı. Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Ermeni soykırımı iddialarına kaynaklık eden ‘‘Mavi Kitap’’ın yayımcısı Ara Sarafyan ve Ermeni tarihçilerin birlikte araştırma yürütmelerini önerdi. Sempozyumun 2. gününde ilk konuşmacı Atatürk Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Betül Aslan, I. Dünya Savaşı’nda, Erzurum’un Rus işgaline uğraması ve daha sonra asıl olarak 1918 yılı başlarında Rusların bölgeden çekilmesi sırasında Ermenilerin Türk halkına saldırdığını ve katliamlar yaptıklarını anlattı. Atatürk Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Bir Bilim Düşmanlığı... Bütün gazeteler yazdı. 14 Mart günlü gazetemiz de, ‘‘Bilimde de Dinsel Görüş’’ başlığı altında olayı dile getiriyordu: Ortaöğretim 3. sınıf biyoloji kitabında yaratılış teorisinin işlendiği bölümde, ‘‘Tüm canlı ve cansız varlıklar Tanrı tarafından yaratılmıştır, evrendeki her bir varlık bir amaca yönelik olarak yaratılmıştır. Bu amacı belirleyen de Tanrı’nın kendisidir’’ denilerek evrimle ilgili görüşler zayıf düşürüldü, deniyordu. Bu çaba, malum Milli Eğitim Bakanlığı’nın marifeti! Evrim teorisinin önüne geçirilmek istenen yaratılış teorisi, öyle ‘‘teori” falan da değildir; düpedüz bilim dışı bir kavram. Dinsel bir inanış olduğu için de, yeri ‘‘vicdan’’lar. Ve eğitimcilikle de bağdaşmayan bir iş! Peki Milli Eğitim Bakanlığı’nın başında ve uzmanları arasında kim ve kimler var ki, laik Cumhuriyet’in bir bakanlığını bu ‘‘battal’’ çabanın içine sokmuşlar? Görevi, açıkça kötüye kullanmak da değil mi? Gazete, bu noktaya gelmiş yolun nasıl döşenmiş olduğunu da açıklıyor: Yaratılış görüşü, ilk kez 19841985 yıllarında ders kitaplarına girmiş; 1998 yılına kadar da, evrim teorisine alternatif bir görüş olarak sunulmuş. Bunun yanı sıra, evrim teorisi de eleştirileri ile birlikte kitaplarda yer almaya devam etmiş. 20002003 yıllarının kitaplarında evrim görüşü eleştirilerek öğrencilere okutulmuş. Ancak, AKP’nin iktidara gelmesinin ardından bedava dağıtılan ders kitaplarında evrim teorisi ‘‘tamamen geri plana atıldı’’: Kitaplarda, önce yaratılış görüşü anlatılıyor, ardından da evrim teorisi. Belli ki, öğrencilere asıl sunulan dinci görüş. Ne var ki, ders kitapları üzerinde araştırmalar yapan bir grup bilim adamımız, fen bilgisi ve biyoloji kitaplarındaki yaratılış görüşünün ‘‘ayıklanması’’ istemiyle, Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurmuş bulunuyor. Bu dürüst bilim adamlarımız sahtekârlığı suratlara vuruyorlar: Yaratılış, evrimle karşılaştırılamaz. Sonra, önce dinci görüşü, ardından bilimsel görüşü anlatırsanız, genç beyinlerde karmaşaya yol açar, bilimin aydınlığı da ikinci planda kalır. Son olarak, birbirine ‘‘eşit olmayan veya bilimsel ağırlığı eşit olmayan iki konuyu aynı ağırlıkta okutmak eğitimcilikle bağdaşmaz.’’ İşte, eğitimle ilgili bir olay daha! Bakalım, sonu ne olacak? ? AKP iktidara gelirken, hazırlıklı asıl programı, laik Cumhuriyet’i yıkmaktı. Önceden yollar kendisine döşenmişti. 12 Eylül, en başta o, bu konuda suçludur: Yıllar öncesinden seferber olmuş İslamcı kadrolar, 12 Eylül’ün hazırladığı ortamda açılıp serpildiler. ‘‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi’’, o dönemde anayasaya girdi. ‘‘İrtica’’, bugün de, ellerini kollarını sallayarak bir de o dersin siperlerinde laik düşüncenin altını oyuyor. Anayasadan, Avrupa Birliği’nin istediği yolda, çıkarılıp atılan yığınla madde oldu; ama söz konusu dersle ilgili bir hareketleniş görülmedi. Anlamlı değil mi? AKP, açılmış yollardan yürüyüp giderken, kendisi de gedikler açtı laik kalede. TÜBİTAK’ı yıkmak için yaptıkları unutuldu mu? AKP, TÜBİTAK düşmanlığını Fazilet Partisi’nden devraldı; nefretin temelinde, Darwin’den nefret de rol oynamıştır. O kuruma darbede, AKP’nin ufuklarının darlığı kadar tıyneti de etkili oldu. AKP, dinci bir partidir ve dinci bir parti olarak, ulusal kadar bilimsel bir kaygısı da yoktur. Bunu görenler oldu, bilerek görmezden gelenler oldu. Ama bir gerçeğin kendisi önemli ve şudur: Laiklik kadar bilimin öncülüğü de gereklidir demokrasi için; her ikisinin birbirine bağlılığını ve yolları beraberce açtıklarını bizzat demokrasinin tarihi söylüyor. AKP’nin dün ve bugün yaptıklarını dikkatle izlemeli ve izleniyor da... ? İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün düzenlediği ‘‘TürkErmeni İlişkilerinde Yeni Yaklaşımlar Sempozyumu’’nda konuşan emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ, Mavi Kitap’ın tamamen düzmece olduğunu söyledi. Amerikalı tarihçi McCarthy ise “Ermeniler, Rusların bilinçli casuslarıydı” dedi. Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu, “Birlikte araştırma yapalım ve diyalog kuralım” çağrısı yaptı. Dr. Enver Konukçu ise Erzurum ve çevresinde Ermeni çeteciler tarafından öldürülen Türklerin gömüldüğü toplu mezarlar konusunda bilgi verdi. Amerikalı tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy, ‘‘Doğu’da Savaşı Kaybetmek: Ermenilerin 1915 Osmanlı Yenilgisine Katkıları’’ başlıklı konuşmasında Ermeni tehcirinin Osmanlı’nın güvenlik sorunundan kaynaklandığını anlattı. Sahne üzerine kurulan perdeye yansıtılan haritadan yararlanarak sunumunu yapan McCarthy, Nisan 1915’teki Van Ermeni isyanının Rus ordularına yol açmak için çıkarıldığını belirtti. lerle birleşme planlarına değinen McCarthy, ‘‘Çılgınca bir plandı. Aslında Enver Paşa bir kovboydu’’ dedi. 1915’te savaşın kaderinin Dilman yenilgisiyle değiştiğini anlatan McCarthy, planların doğru olduğunun ancak ordunun isyanlarla uğraşmak zorunda kaldığının altını çizdi. Tarihin ayrıntılardan çıkacağını ifade eden McCarthy, ‘‘Ermeniler, Rusların bilinçli casuslarıydı’’ diye konuştu. Ermeni tarihçi Ara Sarafyan konuşmasında, 1916 yılında James Bryce ve Arnold Toynee tarafından ‘‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yönelik Muamele 19151916’’ adıyla yayımlanan Mavi Kitap’taki tanıklıkların gerçek olduğunu söyledi. Mavi Kitap’ı 2000 yılında yeniden yayımlayan Sarafyan, o dönemde gizli tutulan kaynakların da açıklandığına dikkat çekerek kitaptaki tanıklıkların Amerikan kaynakları ve Ermeni tanıklıklar olduğunu söyledi. Sarafyan, kitaptan ‘‘Sistematik olarak bir Ermeni katliamının yapıldığının’’ ortaya çıktığını iddia etti. ye ve Ermenistan’ın tabuları yıkması gerektiğini kaydetti. HALAÇOĞLU’NUN ÇAĞRISI Toplantının soruyanıt bölümünde Mavi Kitap konusunda çok sayıda soru yöneltilen Ara Sarafyan, kaynakların doğru, ancak eksik olduğunu söyledi. Sarafyan, ‘‘katliam yapıldığı iddia edilen yerlere gidip gitmeyeceği’’ sorusunu şöyle yanıtladı: ‘‘Daha önce de gittim. Oradaki Türk ve Kürt halkı olayları anlattı. Gitmemin bir faydası olursa yine giderim. İkna olmaya açığım. Ermeni kaynakları 2 bin köyün boşaltıldığını gösteriyor. Osmanlı belgelerini de gösterin.’’ Sarafyan’ın soruları yanıtlamasının ardından salondaki Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Sarafyan’a teşekkür ettikten sonra ‘‘Birlikte araştırma yapalım ve diyalog kuralım. TTK Başkanı olarak sizlere bir proje öneriyorum. Tehcir sırasında Ermenilere neler oldu birlikte araştıralım. Ama Türk kayıplarını da araştıralım’’ dedi. MAVİ KİTAP DÜZMECE Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ ise konuşmasında TBMM’nin Mavi Kitap konusunda İngiltere Parlamentosu nezdinde yaptığı girişimi anlattı. Elekdağ, Mavi Kitap’ın tamamen düzmece olduğunu, 150 tanıklığın Ermeni komitaları ve misyonerler tarafından düzenlendiğini söyledi. Elekdağ, ortaklaşa yaşanan facianın tüm yönleriyle ortaya çıkması için Türki ÇILGINCA BİR PLAN Enver Paşa’nın Orta Asya’daki Türk 2324 MART’TA YAPILACAK Terorizmle mücadele sempozyumu 78’lilerden 16 Mart protestosu 78’liler Girişimi üyeleri 16 Mart 1978 yılında İstanbul Üniversitesi (İÜ) önünde 7 öğrencinin öldürülüşünün üzerinden 28 yıl geçmesine karşın faillerin yargılanamamasını protesto etti. İstanbul Adalet Sarayı önünde bir araya gelen çoğunluğu avukat olan grup adına konuşan 78’liler Vakfı girişimi sözcüsü Celalettin Can, katliamla ilgili bu güne dek herhangi bir hukuksaltoplumsal aydınlatma yaşanmadığını belirtti. İÜ Beyazıt Yerleşkesi’nde toplanan öğrenciler de 16 Mart katliamını protesto etti. (Fotoğraf: AA) A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi Komutanlığı’nın yıllık faaliyet planında yer alan ‘‘Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği’’ konulu uluslararası sempozyum, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün ev sahipliğinde 2324 Mart’ta yapılacak. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök’ün açış konuşmasıyla başlayacak sempozyum, Bilkent Oteli Konferans Salonu’nda gerçekleştirilecek. ‘‘Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği’’ konusu, bilimsel bir ortamda, kendi alanlarında uzman yerli ve yabancı devlet adamHilmi Özkök ları, akademisyen ve bilim adamlarının katkılarıyla, uluslararası hukuk çerçevesinde hem farklı anlayışlar ve kültürler arası yaklaşımlarla hem de teori ve uygulama ilişkileri açısından incelenecek. Sempozyumda, NATO, Barış İçin Ortaklık (BİO) ve Akdeniz Diyaloğu ülkelerinin üst düzey askeri yetkililer de yer alacak. TİKB davasında 10 yıldır tutuklu yargılanan Turgay Ulu, AİHM’ye gidiyor Tutukluluk ceza infazı gibi HİLAL KÖSE FRIED, ANKARA’DA ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu Bakan Yardımcısı Daniel Fried, Ankara’ya geldi. Freid’in çantasında Ermeni işgali altındaki Dağlık Karabağ Bölgesi’nde çözüm ve İran’ın nükleer zenginleştirmeye yeniden başlaması konularının olduğu belirtildi. Fried, Türkiye ziyareti öncesinde Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’da da temaslarda bulunmuştu. Yargılamada, ‘‘tedbir’’ olması gereken tutukluluk, Türkiye’de çoğunlukla öngörülen cezanın infazı gibi uygulanıyor. TİKB davasında 10 yıldır tutuklu yargılanan Turgay Ulu, geçen duruşmada da tahliye edilmedi. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirten Ulu, AİHM’ye başvuracak. Turgay Ulu, 1996 yılında, Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) operasyonu kapsamında gözaltına alındı. MLKP’ye yardım ve yataklık etmek suçundan yargılanan Ulu hakkında, 6 No’lu DGM tarafından Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği’nin (TİKB) üst düzey yöneticisi olduğu ileri sürülen Kenan Güngör’ün kaçırılması olayına karıştığı iddiasıyla yeni bir dava daha açıldı. Emniyet yetkilileri, ailesi ile birlikte yaşadığı evden gözaltına alınan Ulu’nun önceden TİKB üyesi olduğunu, Kenan Güngör’ün kaçırılması eyleminde, jandarma komutanı Sezai Ünal ile boğuştuğunu ileri sürdüler. Bu dosya, İstanbul 2 No’lu DGM’de süren TİKB davası ile birleştirildi. Mahkemede ifade veren Ünal, kendisiyle boğuşan kişinin Ulu olmadığını belirtti. Polis memuru Kemal Erol da, ifadesinde, fotoğraftan tespit ettiği kişinin Ulu olmadığını söyledi. Mahkeme, 26 Nisan 2002’de kararını açıklayarak Ulu’yu, TCY’nin 146. maddesi uyarınca TİKB üyesi olduğu gerekçesiyle ölüm cezasına çarptırdı. EKSİK SORUŞTURMA Bu ceza, Ulu’nun duruşmalardaki davranışları nedeniyle müebbet hapse dönüştürüldü. Mahke me kararı, Yargıtay tarafından ‘eksik soruşturma’ nedeniyle bozuldu. Ulu’nun yeniden yargılanmasına ise, DGM’lerin kapatılmasının ardından İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediliyor. Ulu’nun avukatı Nermin Kaplan, dosyada müvekkili aleyhine somut delil bulunmadığını, 10 yıllık tutukluluğun infaza dönüştüğünü kaydetti. Mahkemenin, soruşturmanın genişletilmesi taleplerini kabul etmediğini söyleyen avukat Kaplan, ‘‘Hazırlıkta müvekkilim aleyhine ifade veren polis ve jandarma da mahkemede Ulu’yu tanımadıklarını söylediler’’ dedi. Olay sırasında ele geçirilen silahta hiçbir parmak izi tetkiki yapılmayarak delillerin karartıldığını ifade eden Kaplan, ‘‘Oysa sadece bu inceleme dahi yapılmış olsaydı Ulu’nun bu olayla hiçbir ilgisinin bulunmadığı anlaşılacaktı’’ diye konuştu. Meclis Başkanı, ‘Kıymetli Olan Gizlenir’ temalı defilede ? ANKARA (AA) TBMM Başkanı Bülent Arınç, eşi Münevver Arınç’la birlikte, Setrms Parma tarafından Ankara Hiltonsa Oteli’nde gerçekleştirilen türban defilesini izledi. ‘‘Kıymetli Olan Gizlenir’’ temasıyla ‘‘Örtü: İncinin Sırlı Esvabı’’ konsepti işlenen defile, mankenlerin, 17 ve 18. yüzyıllara ait 4 Musevi, 4 Hıristiyan ve 4 Müslüman kadın kıyafetini sunmasıyla başladı. Yaklaşık 60 kıyafetin sunulduğu defilede Hazreti Adem’den günümüze örtünmenin anlatıldığı bir belgesel gösterildi. Defileyi, Meclis Başkanvekili İsmail Alptekin, çok sayıda bakan eşi çeşitli ülkelerin Ankara büyükelçileri ve eşleri de izledi. Çileden çıkmadan önce, çizgiden çıkıyorum bugün. Beyoğlu için dileklerim ve önerilerim olacak. TAN ORAL İstiklal’i Yarım, Sakat Bırakılan Kent İstiklal Caddesi’ne gelince. Yıllar önce oraya dikilecek sokak lambalarının biçimi için bile haftalarca oralılardan fikir sorulduğunu hatırlayınız. Beyoğlu; tüm İstanbulluların mutlaka uğradığı, kentin en kalabalık iş, alışveriş, yerleşim ve eğlence odağı olan bir yer burası. Orada, yakın zamanda asayişin dışında, belirgin bir sorun ve yakınma konusu yoktu, yaşam en yoğun şekliyle sürüp gidiyordu. Yine de, birdenbire kapsamlı bir işe kalkıştınız orada. Doğrusu iş iyi başladı ve hızlı yürüdü. Kimse bir anda altı üstüne gelen cadde ve sokakların getirdiği sıkıntılardan, ortalarda gezen dev iş makinelerinin aralarında dolaşıyor olmasından yakınmadı. Çamurların, tepelerin ve çukurların üstünden atlayarak, yine işin bir anda bitirileceğini varsayarak, oradaki yaşamı sessizce sürdürdü. Herkes olanları anlayışla karşıladı ve katlandı. Ama ne oldu, iş birdenbire durdu. Çalışanlar, çamurları, tepeleri, çukurları, bazı yapım araç ve gereçlerini ortada bırakarak yok oldular, bir daha da geri gelmediler. Kentimizi sakat bıraktınız, Sayın Başkan. Aylar böyle geçti. Eleştiriler başladı. Eleştiri konuları, caddedeki fidanların kaldırılması, granitlerin kötü olması, Çin’den ithal edilmiş olmaları ve işçiliğinin iyi olmaması gibi şeylerdi. Derken, Büyükşehir Belediye Başkanı da eleştirilere katıldı, yapılanı ben de beğenmedim, dedi. Hemen söylemeliyim, bu eleştirilerin çoğuna katılmıyorum, anlatacağım. Ama birdenbire; Büyükşehir Belediye Başkanı, yapılanları söküp, başka türlü yapacağım, demeye başlayınca... Sizden korkuyoruz Sayın Başkan!.. Yarın ne söyleyeceğinizi, ne yapacağınızı kestiremiyor ve korkuyoruz. Bizlerin güvenliği için lütfen istifa etmeyi düşününüz. Bunu sizden rica ediyoruz. Bu sizin için de iyi olacaktır, inanın. Çünkü dirayetsiz olduğunuz anlaşılıyor. Yerin asıl sahiplerine sormak dururken her söylenenin etkisi altında davranıyor gibisiniz. İstiklal Caddesi’ni bizimkilerden birine verip döşetelim diyorlar, peki diyorsunuz. Granit kaplayalım diyorlar, peki diyorsunuz. Beceremedik diyorlar, peki diyorsunuz. Granitler kötü, diyorlar, ona da peki diyorsunuz. Beğenmedik, diyorlar, ben de beğenmedim, diyor ve bu yetmiyormuş gibi baştan yapacağım diyorsunuz. Ama biz size, peki diyemiyoruz Sayın Başkan. Aklınız neredeydi, diyoruz. Eleştirilerin Sizden korkuyoruz Sayın Başkan. Bizlerin güvenliği için lütfen istifa etmeyi düşününüz. Çünkü bizim paramızla, bizim kentimizi, dolayısıyla hayatımızı etkileyen işleri, yine bize sormadan yapıyor olmayı kendinize hak sayıyorsunuz. Üstelik bunu kentsel bir ihtiyacın karşılığı olarak makul çözümlerle değil, her zaman spektakl gösteri anlamındaki işlerle yapmaya çalışıyorsunuz. Bu gösteriş merakınızın öbür gün İstanbul’u Dünya Tarihi Kentler Listesi’nden düşürdüğüne de tanık olmak istemiyoruz. Sizin yarın ne yapacağınızı bilmiyoruz, endişeliyiz ve korkuyoruz. Ama, hizmet aşkı içinde kıvrandığınızı da biliyoruz. Ve rıza alınmadan yapılacak aşkın tecavüz sayılacağını da biliyoruz. hepsine katılmıyorum dedim; bence fidanlar kaldırılabilirdi. Granitler Çin’den alınabilirdi, ola ki ucuzdur da ondan. Granitler kötü değildi, neye ve kime göre kötü ki, granit işte. Böyle bir cadde için uygun mudur bu malzeme, bu ayrıca tartışılabilir. İşçilik için bir şey söylemek ise zor, çünkü iş bitirilmemiş, elden geçirilmemiş, eksik, her şey yarıda bırakılmış durumda. Ama proje için söylenecek çok şey var. Caddenin kot’u her yerde sorumsuzca ve fütursuzca değiştirilmiş, alçaltılmış. Neden? Bir sürü iş yeri yukarılarda kalmış, kapı önlerine konulan taş parçalarına basılarak içeri girilebiliyor. Yağmur suları ve drenaj sorunu sanki hiç akla gelmemiş. Özellikle caddeye yokuş aşağı bağlanan sokaklardan akan seller, hiçbir kaçış yarığına rastlamadan olduğu gibi caddeye boşalıyor ve caddeyi dere haline getiriyor. İster granit ister beton, kilitli parkeden vazgeçilince toprak altına sızamayan suların yaratacağı kaçınılmaz sonuçlar bunlar. Önerime gelince; Sayın Başkan, istifa etmeden önce, olan olmuş deyiniz ve İstiklal Caddesi’ndeki işi elden geçirip, eksik bırakılan kıyı köşe, en küçük noktaya kadar bitiriniz. Granitler kötü diyenlere aldırmayınız. Suların akıcı olduğu fizik gerçeğini hatırlayıp, onlara yol gösteriniz. Girişleri yukarıda kalan işyerleri sahiplerine, kapılarını ayarlayabilmeleri için tazminat veriniz. Ve.. Lütfen artık dinlenmeye çekiliniz. Dirilme rüyası fırında bitti ? RENNES (AA) Öldükten sonra ileride bir gün teknoloji sayesinde dirilme rüyasıyla derin dondurucuya kaldırılan Fransız karıkocanın, rüyası derin dondurucunun arızalanması sonucu fırında son buldu. Monique Leroy 1984, kocası tıp adamı Raymond Martinot 2002 yılında yaşamlarını yitirdi. Çiftin vasiyeti üzerine cesetler eksi 65 derecede derin dondurucuya kaldırıldı. Ancak dondurucunun arızalandığı ortaya çıkınca çiftin cesedi çocukları tarafından fırında yakıldı. Umut Vakfı’ndan yarışma ? İstanbul Haber Servisi Umut Onurlu Önderler Yetiştirme Vakfı (Umut) tarafından ‘‘Bireysel Silahsızlanma: Yaşama Hak Tanıyın’’ konulu belgesel film yarışması düzenleniyor. Yarışmada, birincilik ödülü 5 bin YTL, ikincilik ödülü 4 bin YTL, üçüncülük ödülü 3 bin YTL olacak. Son katılım tarihi 18 Ağustos 2006 olan yarışma ile ilgili bilgiye Umut Vakfı’nın 0212 337 29 93 numaralı telefonundan ya da www.umut.org.tr adlı internet adresinden ulaşılabilir. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle