10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 MART 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yenikapı’daki arkeolojik buluntular nedeniyle bakanlığın yeni proje hazırlaması istendi 3 GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Surlar Marmaray’ı değiştirdi ? Bulunan surların İstanbul’a ait ilk surlar olabileceği tahmin ediliyor. Konstantin dönemine ait kalıntılar nedeniyle Ulaştırma Bakanlığı, Yenikapı için arkeolojik buluntuların yerinde korunacağı yeni bir proje hazırlıyor. ÖZLEM GÜVEMLİ Çanakkale Yarın Çanakkale Savaşları’nın 91’inci yıldönümü. Aslında 18 Mart 1915’te yaşanan, bir deniz savaşı. Çanakkale Savaşı denince asıl akla gelen, 25 Nisan’da başlayan kara savaşları. 18 Mart’ta, o güne kadar Akdeniz’in gördüğü en güçlü donanmayla Boğaz’a dayanan İngiliz ve Fransızlar, büyük bir yenilgiyle geri çekildiler. Çanakkale’yi geçemediler. Zaten aptalca bir saldırıydı. Dev zırhlılarına güveniyorlardı. İşin içine beyinlerini ve inançlarını katamadıkları için o deniz savaşını kaybettiler. Çanakkale’yi, bir hamlede geçilebilecek, çocuk oyuncağı bir harekâtın suyolu gibi düşünmüşlerdi. Hatta, daha şubat ayında başladıkları bombardımanlarla iyice yumuşattıklarına inandıkları Türk hedeflerini, sanki nişan talimi için kullanacaklarını hesaplamışlardı. İngiliz donanmasının, tersaneden yeni çıkmış en büyük zırhlısı Queen Elizabeth o sıralarda Cebelitarık açıklarında toplarını deniyordu. Nişan ayarları için bir batığa ateş açarak toplarını düzenliyordu. Bu nedenle bu gemiyi Çanakkale’ye göndermek istemeyenlere, İngiliz Donanma Bakanlığı’ndan gelen öneri ilginçti: ‘‘Ne gereği var oralarda nişan ayarı yapmaya canım. Gidin ayarlarınızı Çanakkale’ye ateş ederek yapın. Orada hazır ve canlı hedeflar var.’’ İngilizFransız donanmaları 18 Mart saldırısını utanç verici bir şekilde kaybettiler. 25 Nisan’da yine geldiler. Bu kez, kara saldırısı için getirdikleri, Gelibolu kıyılarına çıkardıkları on binlerce işgalciye destek vermek için. Yüzlerce topla o küçücük toprak parçasına yüz binlerce mermi yağdırdılar. Mermilerin kimi adam boyundaydı. Yine kaybettiler. Yine yanlış hesap yapmışlardı. Hesaplarını altüst edecek Mustafa Kemal adında bir yarbayın orada olabileceğini hesap etmemişlerdi. Çanakkale üzerine çok şey söylenebilir. Çok destanlar yazılabilir. Ama bunu yaparken, Çanakkale Savaşları’nın anlamını, gerçeklerini ve sonuçlarını değerlendirmeye katkıda bulunacak çok çalışmaya ihtiyaç var. Elindeki olanaklarla bu yönde uğraş veren Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’ne destek olunması gerekiyor. Hatta, bütün üniversitelerin bu muazzam konuya el atmaları gerekiyor. Çanakkale’yle ilgili yayımlanan her ciddi araştırma, kitap beni sevindiriyor. Bunların en yenisi, Çanakkale’yle yatıp Çanakkale’yle kalkan iki araştırmacının eseri: Görsel Göncü ve Şahin Aldoğan’ın, ‘‘Çanakkale SavaşıSiperin Ardı Vatan’’ kitabı MB Yayınları’ndan çıktı. ‘‘Çanakkale Cephesinden 1915 deniz ve kara muharebeleri’’ni araştıran kitap, edebiyatın ötesinde bir ‘araştırma’ olma iddiasında. Bugüne kadar, benim gibi Çanakkale meraklısı olanlar, belli başlı mevkiler dışında, yer isimlerini bir arada bulma olanağına sahip değildi. Çoğunlukla yabancı kaynaklarda ve yabancıların verdiği isimlerin Türk karşılığını bin dereden su getirerek bulmak için çabalardı. Bu kitap, bu konuda da bir yenilik getiriyor. Çanakkale’deki yer isimlerinin en küçük ayrıntısına kadar listelenmesine çalışılmış. Fotoğraf ve haritalarla zenginleştirilmiş. Çanakkale’ye daha çok kitap gerek. hikmet.bila?ntv.com.tr Tekneler istasyonda sergilenecek smail Karamut, Yenikapı’da doğu yakada yürütülen çalışmaların bittiğini belirterek, burada toplam 8 tekne kalıntısının bulunduğunu söyledi. Yenikapı’da kazı yapılan bölgenin antik kaynaklara göre daha önce liman olarak kullanıldığını dile getiren Karamut, şöyle devam etti: ‘‘Zamanla doldurulan liman 7. yüzyıldan sonra kullanılmamış. Osmanlı döneminde doldurulan bu liman, langa bostanlığı ola İ Marmaray kapsamında Yenikapı’da yürütülen arkeolojik kazılarda bulunan ve İstanbul’un ilk surları olabileceği tahmin edilen Konstantin dönemine ait temel kalıntıları nedeni ile Bölge Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, projenin değiştirilmesine karar verdi. Ulaştırma Bakanlığı, kurulun kararı üzerine, bulunan önemli mimari kalıntıların korunacağı yeni bir proje hazırlıyor. Marmaray Projesi için İstanbul’un 3 ayrı noktasında yürütülen arkeolojik kazılarda yeni buluntulara ulaşıldı. Konu ile ilgili gazetemize bilgi veren İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü ve Kazı Başkanı Dr. İsmail Karamut, Yenikapı’da 26 bin metrekarelik alanda doğu yakası, batı yakası ve orta bölüm olmak üzere 3 noktada çalışmaların sürdüğünü anlattı. Karamut, Yenikapı çalışmalarının batı bölümünde yürütülen çalışmalarda geç Roma dönemine ait duvar kalıntısına, Bizans dönemine tarihlenen içinde bol miktarda kandillerin çıktığı tonozlu bir galeriye, geç Bizans dönemine ait tonozlu mezar yapılarına rastlandığını belirtti. rak kullanılmış ve yerleşime açılmış. Doğu yakasında yaptığımız çalışmalarda, önce kuru duvar tekniğinde yapılmış mimari komplekse rastladık. Bunlar geç Osmanlı dediğimiz 18 ve 19. yüzyıla ait temel ve duvar kalıntılarıydı. Eksi 80 koduna indiğimizde işlenmiş ahşap ve anfora buluntuları, halat parçaları ortaya çıktı. Bölgedeki çalışmalarımızı yoğunlaştırınca 11. yüzyıla ait içi anfora dolu bir tekne bulduk. Tekne, omurgasından küpeştesine kadar sağlamdı ve halatların çıpaları bile üzerindeydi. Teknenin kal dırılması işlemini yapan Doç. Dr. Cemal Pulak, yaklaşık 11 metre uzunluğundaki teknenin meşe ağacından yapıldığını ve yaşlı bir tekne olduğunu, fırtına nedeniyle battığını tespit etti. Bölgede bulduğumuz 8 teknenin dördüne aynı bölgede yürüttüğümüz metro kazısı sırasında rastladık. Tekneler kurul kararına göre istasyonlar açıldıktan sonra burada sergilenecek. 11. yüzyıla ait teknenin kaldırma işlemi tamamlandı. Diğer 7 teknenin kaldırılma işlemleri de İstanbul Üniversitesi Konservasyon Bölümü’nce sürdürülüyor. ’’ İLK SURLAR OLABİLİR Bunlar içinde en önemlisinin, Marmara surlarının denizle ilişkisini gösteren temel kalıntıları olduğuna dikkat çeken Karamut, ‘‘Bu kalıntılar, kesin olmamakla birlikte İstanbul’un ilk surları olabilir’’ dedi. Karamut, doğu yakasında 3 farklı döneme ait buluntulara rastlanması üzerine bölge koruma kuruluna gidildiğini anlatarak ‘‘Kurul, önemli kalıntılar nedeniyle yeni bir proje hazırlanmasına karar verdi. Bakanlıktan duvar kalıntılarının yerinde korunabileceği bir proje üretmesini istedi. Bakanlık yeni bir proje üretmeye çalışıyor’’ diye konuştu. Marmara depreminin ardından Gölcük’te kurtarılan Doğuhan Özer (tekerlekli sandalyede), AKUT’un kendisi için hayata yeniden doğuşu ifade ettiğini belirterek ‘‘5 katlı bir binada sıkışmıştım. Önce Nasuh Ağabey’in ‘Sesimi duyan var mı’ dediğini duydum. Depremin 5. gününde oradan çıkarıldım’’ dedi. (Fotoğraf: FATİH ERDOĞDU) TEPECİK BELEDİYESİ İstiklal Marşı işten attırdı iddiası İstanbul Haber Servisi Büyükçekmece ilçesine bağlı Tepecik beldesinde basın danışmanı olarak görev yapan Devrim Çetin’in, törende İstiklal Marşı’na ve Onuncu Yıl Marşı’na yer verdiği gerekçesiyle işten atıldığı iddia edildi. Çetin, AKP’li Tepecik Belde Belediyesi’nce 28 Şubat’ta düzenlenen sağlık ocağı açılışında sunucu olarak görev yaptığını anımsatarak ‘‘Programda İstiklal Marşı ve saygı duruşuna da yer verdim. Ancak törenden sonra Tepecik Belde Belediye Başkan Yardımcısı Halil İbrahim Okutan, ‘İstiklal Marşı ve saygı duruşu nereden çıktı. Hele o Onuncu Yıl Marşı ne demek oluyor. Bu nasıl bir rezillik’ dedi” diye konuştu. Çetin, olayın İstanbul’da 3. bölgede Haber Manşet gazetesinde yayımlanmasının ardından, kendisine baskı yapıldığını iddia ederek ‘‘Sonra da işime son verildi’’ dedi. Çetin’in işten çıkmak için bahane aradığını ileri süren Okutan ise ‘‘CD çalar kötüydü. Ben de Devrim Hanım’ı boğucu olan sesi kısması yönünde uyardım. Bu yalan sözleri nedeniyle dava açmaya hazırlanıyoruz’’ diye konuştu. ‘Sesimi duyan var mı’ 10 yaşında İstanbul Haber Servisi Arama Kurtarma Derneği’nin (AKUT) kuruluşunun 10. yıldönümü etkinlikleri kapsamında Parkorman’da gala gecesi düzenlendi. ‘‘AKUT 10 yaşında ve bu sadece bir başlangıç’’ sloganını kullandıklarını ifade eden AKUT Başkanı Nasuh Mahruki, çalışmalarında ‘‘gönüllülük’’, ‘‘karşılıksız yardımseverlik’’, ‘‘insan hayatına değer vermek’’, ‘‘dürüstlük’’, ‘‘güvenilirlik’’ ve Atatürk’ün ‘‘tam bağımsız, öncü, bilime dayalı, devrimci ruhunu’’ gözettiklerini vurguladı. Mahruki, 10 yılda, 10 bölgede 284 operasyonda 727 insanın hayatının kurtardıklarını, kitlesel afetler hariç 115 cenaze çıkardıklarını anlattı. Piyanist Anjelika Akbar’ın sahneye çıktığı gecede piyanist Tuluyhan Uğurlu tarafından AKUT için bestelenen eser de ilk kez bant kaydından seslendirildi. CUMHURİYET 03 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle