19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 ARALIK 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA ORMAN TALANI 9 Danıştay kararı ile yıkımına karar verilen villalar için Başbakan’ın yasa çıkarma sözü verdiği öne sürüldü ? ‘YÜZDE 6 İMAR HAKKI’ NEDİR? stanbul’daki orman talanıyla yeniden anımsanan “yüzde 6 yapılaşma izni”, İ Orman Kanunu’nda 1986’da yapılan değişiklikle “özel orman”lara sağlanan imar olanağını tanımlıyor. “Özel tapulu orman” anlamına gelen ve ülkedeki toplam alanları 14 bin 420 hektarı bulan 322 özel orman arazisinin, imar yağmasına konu olan yaklaşık yüzde 70’i ise İstanbul’da bulunuyor… Osmanlı’daki “padişah tapuları”nın kadastroya yansıtılması sonucunda “devlet”e değil de “şahıslar”a tapulanan; buna rağmen anayasaya göre “kamulaştırılmaları” gerekirken imar izni verilen bu araziler, konum olarak da kent sınırlarındaki devlet ormanlarının “devamı” niteliğindeler; hatta “iç içe”ler… Özel ormanların İstanbul’da yoğunlaşmasının nedeni ise bu “kentsel” konumlarının “yüksek imar rantı” potansiyeli taşıması… Nitekim, “villa”lar da işte bu “tapu güvencesi”yle pazarlanabiliyor… Uyum’u Erdoğan da kurtaramadı KP’li Belediye A Başkanı Tülün, 2005’te yaptığı açıklamada, inşaatı 1987’de durdurulan ve çürümeye terk edilen Uyum villalarının durumunun çözüme kavuşturulması için bu yönde bir yasa çıkarma konusunda Başbakan Erdoğan’ın kendisine söz verdiğini söylemişti. MİYASE İLKNUR ? TALAN YASASI ÖZAL’DAN… ynı sürecin “orman talanı”na dönüşmesindeki ilk önemli adım “yasal imar olanağı”nın sağlanmasıydı. 1986’da kabul edilen 3302 sayılı yasa ile, 6831 sayılı Orman Yasası’nın 52. maddesine şu hüküm eklendi; “Şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerlerdeki özel orman alanlarında ifraz yapılmamak ve yatay alanın yüzde 6’sını geçmemek kaydıyla inşaat yapılabilir… İnşaatların yapılmasında orman alanlarının tabii vasıflarının korunmalarına özen gösterilir…” 12 Eylül 1980 darbesinin ardından iktidara gelen 1. Özal hükümeti bu yasayı düzenlerken “yapıların toplu olarak bulunduğu yerler” diyerek doğrudan İstanbul’daki özel ormanları tanımlamıştı. Son fıkradaki “tabii vasıfların korunması” ise zorunluluk yerine bir “dilek” olarak, belli ki olası kamuoyu tepkisinin yumuşatılması içindi… A Anayasanın iptal kararına rağmen kaçak konumuna düşen villalar yıkılmadığı gibi plana ve ruhsata aykırı eklemeler de alenen yapılıyordu. Gerek MESAN gerekse Uyum villaları merkezi hükümet ile İstanbul Belediyesi’nin himayesinde inşaatlarını sürdürdüler. Dönem Turgut Özal’ın en güçlü olduğu dönemdi. Bedrettin Dalan ise İstanbul basınının ve dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in övgülerine mazhar olmuş efsane başkandı! Kooperatif üyeleri ise malum, milletvekili, bakan ve basın yöneticileri ile yazarlardan oluşuyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Mart 1989’da yapılan yerel seçimleri basının olanca gayretine ve pompalamasına, kamuoyu araştırma şirketlerinin manipülasyonuna karşın ANAP, daha doğrusu Dalan İstanbul’da seçimi kaybetti. Yerel seçimlerde ANAP ağır bir yenilgi aldı. Bütün büyük kentleri ana muhalefet U yum Yapı Kooperatifi’nde Sözen’in göreve geldiği ilk yılda 62 blok yıkıldı. partisi SHP’ye, taşrayı ise DYP’ye kaptırmıştı. İstanbul Belediye Başkanlığı’nda artık SHP’li ve Prof. Dr. Nurettin Sözen’li yeni bir dönem başlamıştı . Sözen’in göreve gelmesinden birkaç ay sonra Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu ve Başbakanlık Teftiş Kurulu, Boğaziçi İmar Müdürlüğü ile Mahkeme Bilirkişi Heyeti’nin raporları sonucu Uyum’da blokların plana ve ruhsata aykırı bölümleri saptanarak yıkım kararı alındı. YIKIMLARI AKSU DURDURTTU dürü Erdoğan Yıldız ve belediye encümen üyelerinin yargılanması yönünde karar verdi. Bu arada basında Sözen aleyhine büyük bir kampanya başlatıldı. Uyum üyelerinin güçlü lobisi sayesinde yıkımlar sürdürülemedi. Sözen’den sonra belediye başkanlığı görevine Refah Partili Recep Tayyip Erdoğan geldi. Bugün Başbakan olan Erdoğan’ın görevde olduğu 1997’de Danıştay aralarında Uyum’un da bulunduğu Boğaz’daki kaçak villaların yıkımına karar verdi. 1998’de de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Encümeni, Sarıyer, Beşiktaş, Üsküdar ve Beykoz ilçelerinde Boğaziçi öngörünüm alanlarına giren 119 villa için yıkım kararı verdi. Ancak Erdoğan döneminde gerek Danıştay’ın gerekse belediye encümenin yıkım kararları hiçbir şekilde uygulanmıyor. Danıştay kararıyla durdurulan Uyum Kooperatifi ile ilgili 30 kişi hakkında görevi kötüye kullandıkları iddiasıyla açılan dava da zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle düştü. 1990’DAN BERİ HAREKETE GEÇİLMEDİ Sözen’in göreve geldiği ilk yılda 62 blokun yıkıldığı Uyum Yapı Kooperatifi’nde daha yı kılması gereken bloklar için hazırlık yapılırken 15 Haziran 1990’da ANAP hükümetinin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu imzalı bir yazı ile yıkımların durdulması istendi. İçişleri Bakanlığı’nın yazısında, iki mülkiye müfettişi’nin Uyum Yapı Kooperatifi hakkında soruşturmaya devam ettikleri belirtilmiş ve “delillerin kaybolmaması ve soruşturmanın selametle sonuçlandırılması bakımından tahkikatın sonuna kadar yıkım işlemine ara verilmesi” istenmişti. Bu yazı üzerine yıkımlara ara verildi. Ancak müfettişlerin soruşturması bitmesine karşın yıkımlara yine başlanamadı. Çünkü müfettişlerin raporları sonuçta İstanbul İl İdare Kurulu Başkan Sözen, Boğaziçi İmar Mü ? KAMUOYU ‘İLGİLENMİYOR’ ysa aynı tarihlerde Mimarlar Odası, O Orman Mühendisleri Odası ve diğer uzman kurumların itirazları, “yatayda yüzde 6’nın ormanda çok büyük tahribat yaratacağı” yönündeydi. İmar hukukunda, planı olmayan kırsal alanlarda bile yapılaşma hakkı en çok yüzde 5 iken; hatta bu oran da her koşulda 250 m2 lik toplam inşaat alanıyla kısıtlanmışken; ormanda böyle bir sınırlamayı bile öngörmeyen yüzde 6’lık imar olanağı, iktidarın “rant hırsı”nı da yeterince belgeliyordu. Ancak dönemin medya yöneticilerinin Özal iktidarına duydukları “hayranlık” yüzünden bu tepkiler kamuoyunda yeterince değerlendirilemedi. Büyük yağma hazırlığını sadece Cumhuriyet okurlarına duyurabiliyordu… orman talanı, kaçak yapılaşma sonucu “mega köye” dönüştü. İstanbul, ? ‘KURAL’SIZ YASA… üzde 6 ile büyük tahribatın meydana Y geleceğini önceden kestirmekse şehircilik ilkelerini bilenler için kolaydı. Çünkü, imar ilkelerine göre bir yapılaşma oranı belirlenirken, bunun “araziye yansıması”nın da tanımlanması gerekir. Bu oranın “bina inşaat alanı”yla mı; ya da “taban alanı”yla mı sınırlı olduğu; ayrıca site içindeki yollar, hizmet birimleri vb. uygulamaları da kapsayıp kapsamayacağı açıkça belirtilmeliydi. Yasada bu yönde bir kural getirilmediği için, yüzde 6 oranı “sadece yapıların net inşaat alanları” olarak yorumlandı. Orman Bakanlığı ile belediyeler de aynı yoruma dayalı yerleşme planlarını onayladılar. Sonuçta aynı arazilerdeki ulaşım, altyapı ve hizmet tesisleri için gerekli düzenlemelerle birlikte, büyük ağaç katliamlarına da yol açarak yüzde 70’leri aşan tahribat yaşandı... Buna, yine yasadaki belirsizliklerden yararlanarak gerçekleştirilen çok sayıda “ek villa” inşaatları da eklenince, bugün medyaya yansıyan görüntüler yaratılmış oldu… O kadar ki örneğin Acarkent için 1993’teki bir tespit raporuna göre, arazide 1452 villanın inşaatı planlanırken yüzde 6’nın en geniş yorumunda bile ancak 600 kadar villanın yapılabileceği belirtiliyordu… Yani, her biri milyon dolarlara pazarlanan 800’den fazla villa “kanun dışı” uygulamalarla gerçekleşmişti… Mimarlar Odası’na göre; “spekülasyonun boyutu, küçük bir devlet bütçesine eşit”ti… SALİH SÖNMEZIŞIK * Acarlar’a tebliğ edilmedi, yapılaşma sürdü larına girmeden önce bugüne kadar yapılan yanlışlıkları gidermek amacı ile Acarlar olayına değinmekte yarar vardır. ACARKENT: Acarlar şirketi, Beykoz ilçesi, Çavuşbaşı köyü pafta No: 12, parsel No: 1’de kayıtlı 2292 dönüm genişliğindeki Saip Molla özel ormanında inşaat yapabilmek amacı ile düzenledikleri yerleşim planları ve avan projeleri 12.4.1988’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce onaylanmış ve Beykoz Belediyesi’nden 21.4.1988’de ruhsat almışlardı. Ancak yapılan inşaatlar kamuoyunun dikkatini çekmiş, zamanın Orman Bakanı Hasan Ekinci tarafından; Saip Molla II Ormanı için verilen yapılaşma izninin süresi dolduğundan, kesin izin 27.10.1993 tarihinde iptal edilmiş, ancak bu iptal oluru özel orman sahipleri, yani Acarlar’a tebellüğ ettirilmediği için yapılaşma devam etmiş ve bugünlere gelinmiştir. Sözen’in 1990’da kısmen yıktığı Uyum villaları için o günden bu yana harekete geçilmedi. Danıştay kararı ile yıkımına karar verilen, yöneticileri hakkında dava açılan ve zamanaşımı nedeniyle ceza almaktan kurtulan Uyum Yapı Kooperatifi ve benzer durumdaki villalar için Başbakan Erdoğan’ın yasa çıkarma sözü verdiği ortaya çıktı. AKP’li Belediye Başkanı Yusuf Tülün, 2 Ocak 2005’te yaptığı açıklamada, Erdoğan’ın sorunun çözümünden yana olduğunu, inşaatı 1987’de durdurulan ve çürümeye terk edilen villaların durumunun çözüme kavuşturulması için bu yönde bir yasa çıkarma konusunda Başbakan’ın kendisine söz verdiğini belirtti. Tülün, ayrıca hızını alamayıp “İnşaatlar tapulu arsalar üzerine, ruhsatlı yapılardı. Yıkılması tamamen popülist bir yaklaşımdı. Tapulu ve ruhsatlı bir yapıyı hangi kanuna dayanarak yıkacaktınız? Nitekim yıkılmadı da” diyerek konuyu saptırıyordu. Uyum villalarının tapusuz arazi üzerine yapıldığını zaten kimse iddia etmiyordu. Ruhsat konusuna gelince, ruhsatlar ise Anayasa Mahkemesi’in iptal ettiği İmar Yasası’nın 47. maddesine dayanılarak Dalan tarafından alelacele verilmişti. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı yayımlandıktan sonra yapılan ve plana aykırı olarak inşa edilen villaların yıkılması konusunda Danıştay kararı bulunuyordu. Devlet Denetleme Kurulu da yıkılması için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yazı göndermişti. Ayrıca İstanbul Valilliği de, 4 Haziran 1990’da benzer konumdaki MESAN villalarının yıkım kararına rağmen yıkım konusunda harekete geçilmemesinin nedenlerini Boğaziçi İmar Müdürlüğü’ne sormak zorunda kalıyordu. Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Devlet Denetleme Kurulu, Başbakanlık Teftiş Kurulu ve İstanbul Valiliği İstanbul Belediyesi’nden kanun dışı ve popülist bir istemde mi bulunuyordu? ? YAĞMANIN SİYASİ ÖNCÜLERİ 986’da işte böylesi bir “talan özgürlüğü”nü başlatan yasal 1 düzenlemenin altında, dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in onayının yanı sıra, 1. Özal hükümetindeki Orman Bakanı Hüsnü Doğan’ın imzası vardı. Aynı yasayı TBMM’ye öneren konuyla ilgili bakanlar arasında da Hasan Celal Güzel (Devlet Bakanı), Oltan Sungurlu (Adalet), Yıldırım Akbulut (İçişleri), Vural Arıkan (Maliye), Vehbi Dinçerler (Milli Eğitim), Safa Giray (Bayındırlık), Mesut Yılmaz ile Mükerrem Taşçıoğlu (Kültür ve Turizm) gibi, 12 Eylül sonrasındaki ünlü “liberalmuhafazakâr” siyasetçiler bulunuyordu… YARIN: SİT KARARINA NEDEN TEPKİ GÖSTERİLDİ? Son 25 yıldır gerek ülke genelinde, gerekse İstanbul’da yaşanan “Orman yağması” konusunda üç maymunları oynayan Türk medyası, her nasılsa son 10 gündür Acarlar nedeni ile orman yağması ile yatıp uyanıyor, diğer yandan ise diğer talanları görmezden gelen bazı kişiler ortalıkta en kahraman edası ile boy gösteriyor. Üstelik bir bardak suda (diğer yağmaların yanında Acarlar’ın talanı, bir bardak su kalır) fırtınalar koparılan olay, vatandaşın tapulu ormanı... Özel ormanlar, kişilerin, vakıfların, belediyelerin veya diğer kurumların özel mülkiyetinde bulunan tapulu ormanlardır. Bu ormanlarda yapılacak her tür iş veya işlemler, sözgelimi üretim, bakım, ağaçlandırma vs. 6831 sayılı Orman Yasası’na göre Orman Genel Müdürlüğü’nün denetiminde yapılmaktadır. Dolayısı ile her iş için özel orman sahipleri orman idaresinden yasanın 52. maddesine göre izin almak durumundadırlar. Özal hükümetleri döneminde yapılan yasal orman talanına bir yenisi daha eklendi ve Orman Yasası’nın özel ormanlarla ilgili 52. maddesi 1987’de değiştirildi ve söz konusu ormanlarda yüzde 6 yapılaşma izni getirildi. Böylece özel ormanlar hızla yapılaşmaya açıldı. İstanbul’da 62 adet özel orman vardır. Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın halen oturduğu Beykoz Konakları ile son haftalarda ülkenin gündemine oturan Acarkent ve Acaristanbul siteleri de yüzde 6 yapılaşma adı altında betona dönüştürülen ormanlık alanlardan bazılarıdır. İstanbul’daki diğer orman yağma SÖNMEZIŞIK: 30 AKP MİLLETVEKİLİ YAĞMA BÖLGESİNDEN rman talanı ile oluşan O yerleşimler sonucu İstanbul’da yeni ilçe ve beldeler oluşmuş, bunlara göz yuman idareciler veya bürokratlar ise o bölgelerden siyasete atılmış, birçoğu belediye başkanı, vekil veya bakan olarak halen görevlerini sürdürmektedirler. Örneğin İstanbul’dan seçilen toplam 43 AKP milletvekilinin 30 tanesinin orman talanının ve kaçak kentleşmenin en yoğun olduğu bölgelerden çıkması rastlantı değildir. İstanbul’u 10 yılı aşkın süredir kimin yönettiği bilindiğine göre talanı ortaya çıkarmak da zor olmasa gerekir. Bunu rakamsal veriler ile desteklemek mümkün. Sözgelimi İstanbul ilinin tamamında 2/B orman rejimi dışına çıkarılan alan miktarı 172.370 dönümdür. Ancak tarikat ticaret siyaset mafya işbirliğinin en yoğun olduğu İstanbul’un Anadolu yakasındaki Beykoz, Pendik, Sultanbeyli, Ümraniye ve Tuzla ilçelerindeki toplam 2/B alanı 93.790 dekar, yani tüm İstanbul 2/B alanının yüzde 55’ini oluşturmaktadır. Bu ilçelerde AKP kurmaylarının ve tarikat yuvalarının yıkım bekleyen yapıları bulunmaktadır. İstanbul ormanlarında, 2/B ACARİSTANBUL: Beykoz ilçesi, Dereseki köyü sınırları içinde yer alan 2305 dönüm genişliğindeki Serdaroğlu Özel Ormanı üzerinde inşa edilmektedir. Acarlar şirketi bu inşaat için Orman Bakanlığı’ndan 13 Temmuz 2001’de ön izin aldı. Ancak alışkanlıkları gereği olsa gerek, yüzde 6 oranını aşan proje hazırladıkları için, firmanın kesin izin talebi, BaÖNMEZIŞIK: kanlığı henüz Osman Pepe’ye devBeykoz Konakları ile retmemiş DSP’li Bakan Nami ÇaAcarkent ve ğan tarafından reddedilmiş, bir hafAcaristanbul ta sonra da 13.07.2001’de verilen ön izin iptal edilmiştir. Ancak İstansiteleri de yüzde 6 yapılaşma adı altında bul Orman Bölge Müdürlüğü’nde ne olmuşsa(!) Bakanlığın bu kararı betona dönüştürülen (1993’te olduğu gibi) Acarlar’a yiormanlık alanlardan ne tebellüğ ettirilmemiş ve inşaat bazılarıdır. çalışmalarına başlanılmış. Daha sonra ise Temmuz 2005’te olay basına yansımış, hatta idari yar Orman Bakanlığı özel ormanlarda yapıgıya bunun üzerine zamanın Büyükşe lacak inşaatlarla ilgili yönetmelikte bir hir Belediye Başkanı Nurettin Sözen değişikliğe giderek, yüzde 6’ya girmetarafından Acarlar’ın inşaat ruhsatı yecek yeni inşaat kalemleri belirlenmiş 27.9.1993’te iptal edilmiştir. Bunun ve inşaat yoğunluğu yüzde 6’dan yukaüzerine Orman Bakanlığı, görevi ihmal rılara Bakanlık eliyle çekilmiştir. Orman eden idare yetkilileri hakkında soruş yağması son 25 yılda olanca hızı ile deturma açmış, kimi görevliler cezalan vam ediyor, hem de yasal olarak. Özel dırılmıştır. ormanlarda yapılaşmaya neden olan 52. Söz gelimi bu işlemler yapıldığı zama madde olduğu sürece bu talanın önüne nın Orman Genel Müdürü milletvekili geçilemeyecektir... seçildiği için dokunulmazlığı nedeni ile hakkında ceza kovuşturması yapılama * Eski Orman Mühendisleri Odası mıştır. Tüm bu soruşturmalardan sonra, Genel Başkanı alanlarında yapılanlar hariç, devlet ormanı sayılan alanlarda inşaatı bitmiş, 1981’den sonra yapıldığı için 2/B yasasına göre orman rejimi dışına çıkarılamayan ve mahkemesi kesinleşmiş, yıkıma hazır 4500 adet villa var. Bunun yanı sıra mahkeme kararı kesinleşmiş vakıf üniversiteleri bulunuyor. ORMAN FAKÜLTESİ HEDEF ALINIYOR S Dünya kenti İstanbul’un içme suyu kaynaklarından biri olan Ömerli Barajı’nı besleyen 2189 dönüm büyüklüğündeki orman örtüsü yok edilerek kurulmuş Formula I tesisleri var. Ama gelin görün ki yüzbinlerce dönüm orman talanı ile uğraşmak yerine 2000 dönümlük özel orman ile uğraşılmaktadır. Amaç ülkenin insanlarının ve medyanın gözünü boyamak. Medyada İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi aleyhine bir kampanyanın yürütüldüğü gözlenmektetir. Orman Fakültesi yıllardır Türkiye’de ormansızlaştırmaya karşı mücadele veriyor. Bunların içinde Acarkent de bulunuyor. Bütün bunlar görmezden gelinerek neden fakülte hedef haline getiriliyor? CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle