17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 2006 PERŞEMBE 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI S S S S Y PB Y S PB 12 15 15 14 14 13 15 14 12 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB PB PB S S S S PB 14 14 13 13 10 10 9 7 18 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B B 20 19 12 13 10 11 6 7 4 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve batı kesimleri parçalı ve yer yer çok bulutlu, Güney Ege kıyıları sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Marmara ile yurdun iç kesimlerinde sabah saatlerinde sis görülecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K K K Y Y Y Y Y Y 4 8 7 13 10 11 11 7 6 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y B Y Y PB PB Y PB K 10 10 10 7 14 13 19 14 7 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B PB PB PB PB PB PB B A 7 12 3 5 12 5 9 19 14 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada sı. Söylediklerine artık lise öğrencilerinin bile inanmadığı, sosyoloji kitaplarından aşırılan bir kamyon dolusu ifadeyle saatlerce konuşuyor, konuşuyor. Konuşmaya göz atın; AB’ye akıl öğretme, demokratik gelişmeleri kendine yontan söylemlerin dışında söyledikleri incir çekirdeğini doldurmaz. Kimi gazeteler birilerinin yazıp eline verdiği konuşmadaki kimi saptamalardan, örneğin ülkenin demokrasi yolunun değişmeyeceğini vurgulayan sözlerinden, darbe söylentilerine örtülü biçimde yanıt verdiği sonucunu çıkarıyorlar. “Biz yola dersimizi iyi çalışıp çıktık” diyor. Tek doğru sözü bu! Zira 2002 seçimlerinden önce belki de hayal bile etmediği bir gücü tek başına iktidarı ele geçirdiğinde ülkenin çağdaş yüzünü dinsel töre ve geleneklere nasıl çevireceğini içeren plan ve program yaptı. Bu amaca hizmet edecekleri, örneğin laik Cumhuriyet rejimini İslamın temel kurallarına dönüştürmeyi öneren bir Başbakanlık Müsteşarı’yla laik eğitimi patronunun imam hatipli kafasındaki yaşama dönüştürecek bir Milli Eğitim Bakanı buldu. Şimdi geçen beş yılda temelini attığı gerici uygulamalara yeni bir beş yılda ivme kazandırmanın hazırlığı içindeler. ??? CHP lideri Baykal, kaç zamandır cumhurbaşkanı seçiminden önce erken genel seçime gidilmesindeki rejimsel yararları üstelik bu adamların anlayacağı üslupla yineliyor. Erken seçim çağrıları yanıtsız kalıyor. RTE tutturmuş bir türkü, anayasadaki seçimlerin beş yılda bir yapılacağı kuralını anımsatıyor. Oysa Türkiye’nin siyasal ve ekonomik açıdan kargaşa yaşadığı bir süreçte iktidarı kaptığı günden beri kişisel hesabı, başka bir hesap: Önce Cumhurbaşkanı seçilmek, sonra genel seçim! Baykal, siyasette Kasımpaşa erkekliğini çoktan geride bırakan AKP liderine, “kendine güveniyorsa” martta veya nisanda seçime gitmesini öneriyor. Yap seçimi, Meclis’te bugün elinde tuttuğun çoğunluğu yakalarsan helal sana, mayısta cumhurbaşkanı seçil, sesimi çıkarmayacağım, diyor. Çoğu zaman argodan yararlanan RTE’nin erken seçim çağrılarına, bu kez çokça kullandığı yanıtlar arasındaki “Aç tavuk kendini arpa ambarında görür” yok; ama Baykal’a “Alın da kaçan mı” demeye gelen davranış sergiliyor. RTE, erken seçime yan çizerken yalnız değil. İktidar başının erken seçimden kaçışına karşı DYP de Anavatan da CHP’nin yanında yer almıyorlar. Alamıyorlar. CHP, RTE’yi adaylığını açıklamaya davet ederken; ne Ağar’dan ne de Mumcu’dan erken seçimi destekleyen, aynı yönde ses yok. ??? RTE’nin (AKP anketlerinde bile) Çankaya’ya çıkması istenilmiyor. Oysa RTE, kapkaç bir hareketle Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmak istiyor. Toplumda giderek yerleşen istek, en azından RTE’nin cumhurbaşkanlığının engellenmesi, olmazsa partilerin planlayacağı ortak eylemlere başvurulması. Ne ki CHP’ye ortak olacak DYP, Anavatan gibi partilerin duyarsızlığı karşısında toplumsal bir hareket nasıl oluşacak, orası da belli değil. Eylem CHP’den bekleniyor. Baykal’ın bu içerikteki giderek yoğunlaşan toplum baskısını görmemesi, görmezden gelmesi olanaksız. RTE ise CHP’nin olası eylemlerini önlemek için adaylığını son dakikaya kadar açıklamak istemiyor. CHP, RTE’ye karşı başka yöntemler de bulabilir. Sağlıklı görünen yöntem; AKP’yi ve liderini, kapkaç bir Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra başlaması olası olayların sorumluluğu ile baş başa bırakmak ve RTE’nin Meclis’ten AKP oylarıyla seçilen bir AKP cumhurbaşkanı olduğunu kanıtlayacak bir eylem uygulamak! Üç ay kaldı, bekleyip göreceğiz. Bugün yine birbiriyle ilgisiz iki konuya değineceğim. Birinci konu özgür medyanın işlevi. İkincisi de Vakit gazetesi hakkında Ahmet Hakan Coşkun’un 4 Aralık Pazartesi günkü Hürriyet’te yazdığı yazı. ??? Önce özgür medyanın işlevine çok kısaca değinmek istiyorum: Evet Türkiye’de medya, kamuoyunu bilgilendirmek yerine biçimlendiriyor. Evet Türkiye’de medya, siyasal iktidara bağımlı. Evet Türkiye’de medya, dinci medya ve holding medyasının kıskacında. Evet Türkiye’de medya, bir yandan holdinglerin halkla ilişkiler bülteni gibi, öte yandan laik, demokratik rejim aleyhtarı el ilanları biçiminde. Bütün bunları biliyoruz. Ama yine de özgür medyanın bütün bu eksik ve yanlışlarına karşın, yağmanın ve yolsuzlukların MEDYA NOTU EMRE KONGAR Her Şeye Karşın Özgür Medya ve Vakit Gazetesi açığa çıkarılmasında çok önemli bir işlev yüklendiğini görmezden gelebilir miyiz? Ayrıca başta insan hakları olmak kaydıyla, özellikle kadın hakları konusundaki olumlu katkılarını reddetmek olanaklı mı? Sanıyorum bugünkü medyanın bütün yanlışlarına ve eksiklerine karşın yine de sadece bu iki işlevi bile “hiç yoktan iyidir”. ??? Ahmet Hakan Coşkun, “Tarikatçılar Vakit mi okur” başlıklı yazısında şöyle diyor: “ ‘TAKVA’ filminde görülen tek gazete Vakit gazetesi. Peki buradan yola çıkarak, ‘Tarikatçı dediğin Vakit okur’ diyebilir miyiz? Hayır, diyemeyiz. Çünkü Türkiye’de tarikatlar arasında bir ‘klas’ farkı vardır. Mesela… ‘İskenderpaşa Dergahı’ mühendislerin ilgisini çekmiştir. Mesela… ‘İsmailağa Dergâhı’, yoksul ve eğitimsiz ama büyük şehre tutunmaya çalışanlara hitap eder. Mesela… ‘Menzil Dergâhı’, taşranın dini hayata uzak tiplerini kerametle etkiler. Neyse… Uzatmaya gerek yok. Söylemek istediğim şudur: Her sınıfın tarikatı farklıdır. ‘Takva’da anlatılan tarikat ise, özellikle alt sınıfları hedef alan bir tarikat… Bu açıdan filmde görülen tek gazetenin Vakit olması çok doğru bir tercih. Eh, ne de olsa Vakit, çok uzun zamandır İslami kesimin ‘lümpen/proleter’ kesimlerinin ruhunu okşayan bir yayın çizgisi izliyor.” ??? Ahmet Hakan’ın yazısından önemli bir bilgi ediniyoruz: Demek ki dinci medya, tarikatlara bağlı olarak sınıflanabiliyor. Bu sınıflamaya esas olarak alınan aralarındaki sınıf farkı da tarikatlar arasındaki sınıf farkına koşut. (Sınıf ve sınıflama sözcüklerinin farklı anlamlardaki kullanımlarına dikkat! Bundan sonra Medya Notlarında böyle sözcük oyunları yapmayı sürdüreceğim.) [email protected]; www.kongar.org GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Erduran’a altın madalya SevdaCenap And Müzik Vakfı’nın “19’uncu Vakıf Onur Ödülü Altın Madalyası’’, Devlet Sanatçısı Ayla Erduran’a törenle verildi. Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu’nda düzenlenen törene, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve eşi Semra Sezer, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu, Ankara Valisi Kemal Önal ve milletvekillerinin de aralarında bulunduğu davetliler katıldı. Ödülünü Sev daCenap And Müzik Vakfı Başkanvekili Ali Başman’ın elinden alan Erduran, daha sonra piyano sanatçısı Birsen Ulucan ile birlikte konser verdi. Sezer çifti de Erduran’ı kutladı. (AA) YİMPAŞ denetimden kaçtı ? Baştarafı 1. Sayfada Gürhan Uçkan’ı yitirdik ? Baştarafı 1. Sayfada yarak öğrenimini yarıda bıraktı. Öykülerini topladığı ‘Gabriel’ ve şiirlerinden oluşan ‘Sevdalar da Geçici’ adlı kitaplarını İstanbul’da yayımladı. Uçkan, bu dönemde fotoğrafçılığa, gazete ve dergilere gönderdiği yazılara görsel malzeme sağlayabilmek için başladı. Daha sonra fotoğraf sergilerine de imza attı. İsveççeden Türkçeye çeviriler de yapan Uçkan, Marta Traba, Dan Mellin,Torgny Lindgren ve Astrid Lindgren’in de aralarında bulunduğu yazarların eserlerini Türkçeye kazandırdı. SEV yeni yönetimini seçti ? İstanbul Haber Servisi Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV) Mütevelli Heyeti toplantısındaki seçimde Erhan Dumanlı yeni yönetim kurulu başkanı oldu. Yönetim Kurulu üyeliğine Hale Dicleli, Piraye Erdem, Defne Erdur Bekdik, Esin Hoyi , Prof. Serdar Küçükoğlu, Naci Sığın, Sait Tosyalı ve Mehmet Yaltır seçildi. Mütevelli Heyeti Başkanı Yaşar Yaşer görevini Prof. İlter Turan’a bıraktı. Federal Savcı Thomas Wyser’e verdikleri ifadeler özetle şöyle: Abdurrahman Çiğdem (İsviçre Federal Savcılığı/28 Ekim 2004): YİMPAŞ’ın karşılaştığı sorunlar ile ilgili olarak Bay Uyar ve ben aramızda konuşuyorduk. Uyar Türkiye’de SPK ile problemler yaşadığını belirtti. Uyar bana YİMPAŞ’a birçok para yatırmak isteyen insan olduğunu, ama SPK nedeniyle para toplama ile ilgili olarak problemler bulunduğunu söyledi. Çözüm yolları ararken bir konuşmada bu problemler ile ilgili olarak İsviçre hukukunun Türk hukukuna göre daha rahat olduğunu ve bu nedenle İsviçre’de hukuki düzenlemelerin incelendiğini söyledi. Bu konuşmalarda hisse paylarının İsviçre’de satımında problem çıkmayacağına karar verildi. Bay Can’ın katılımı ile Bay Kraus ile buluştum. 1998 sonu 1999 başı gibiydi. Kraus’a İsviçre’de bir anonim şirketin nasıl kurulabileceğini sorduk. Üçüncü görüşmemizde Uyar da vardı. Uyar, YİMPAŞ hisselerine ilgi olduğunu, bu nedenle İsviçre’de bir anonim şirket kurmak istediğini söyledi. Bu gö rüşmenin sonunda İsviçre’de holding kurulması hakkında görüş birliğine varıldı. ‘Paralar Türkiye’ye götürülecekti’ Dieter Kraus (İsviçre Federal Savcılığı/25 Ağustos 2004, 1984 yılında dolandırıcılık ile ilgili ceza almış. ): 1998 sonbaharında ilk defa YİMPAŞ Grubu temsilcileri ile tanıştım. 15 yıldan beri et sektöründe bulunuyordum. Bu nedenle Türk kasaplarıyla ilişkilerim vardı ve Bay Çiğdem’le bu şekilde tanıştım. Ona İsviçre’de holdinglerin imkânları, kuruluş şartları ve yönetimleri hakkında bir rapor hazırladım. 1999 baharında benimle tekrar temasa geçildi. Çiğdem ve Dursun Uyar büroma görüşmek için geldiler. Yanlarında Türkiye’den benim tanımadığım iki kişi daha vardı. Konuşmanın sonunda benim 1998 yılının sohbaharında vermiş olduğum raporu temel alan bir şirket kurulmasına karar verildi. Bu zamanlarda yönetim değişikliği nedeniyle Türkiye’ye eskisi kadar rahat para sokulamayacağı belliydi. Bu nedenle İsviçre’de bir şirket kurulması gerektiği bana bildirilmişti. Bu konu ile yaşanan problem Avru pa’da yaşayan Türk işçilerinin Türkiye’ye götürülecek para ile ilgili olarak ağırlaştırılmış koşullara bağlı olarak eskisi kadar kolay değildi. Hüseyin Özbek (İsviçre Federal Savcılığı/2 Eylül 2004): Kuruluşta görev aldığım doğrudur. Kuruluş aşamasında 2 tane İsviçre vatandaşının bulunması gerekiyordu. Bunlardan bir tanesi halen yönetimde olan Bay Kraus’tu. İsmail Can, benden bu şirketin kuruluşunda yeterli sayıda İsviçre vatandaşı olması için yardım etmemi rica etti. Bay Can’ın karısı ve benim karım arkadaştılar. İsmail Can bana kazançların yurtdışından YİMPAŞ Group AG’ye aktarılacağını anlattı. Bu şekilde gelen paralar yurtdışındaki yatırımlara gönderilebilecekti. Can bu yatırımlar ile ilgili olarak Bulgaristan, Romanya ve Rusya’da bulunan firmalardan bahsetti. Ben sadece Can’ın İslam bilimi okuduğunu ve öğretmen olarak çalıştığını biliyorum. Daha sonra İsviçre’ye gelerek fabrikada çalışmaya başladı. Bazen cumaları camide imamlık yapıyordu. Kraus hakkında da tek bildiğim muhasebeci olduğu. Onu sadece bir kere kuruluşta gördüm. Çiğdem hakkında da bilgim yok. Onu da kuruluş aşamasında gördüm, bir daha görmedim. Grubun yapısı hakkında bir bilgim yok. Sadece bildiğim bu grubun başında Uyar’ın olduğudur. ‘Uyar organize ediyordu’ İsmail Can (İsviçre Federal Savcılığı/17 Eylül 2004): Uyar, İsviçre’de değil, Almanya ve Türkiye’de para toplayan kişileri organize ediyordu. Bu işler 19 yıldır sürmesine rağmen YİMPAŞ Group AG en yeni firmaydı. Düşünceme göre bu temsilciler daha önce Türkiye ve Almanya’daki şirketler için çalışmışlardı. İki defa Türkiye’de bu kişiler ile görüşülmesinde bulundum. Bu görüşmeler Uyar tarafından gerçekleştiriliyordu. Uyar, kontrolü elinde tutan kişiydi. Uyar, 1999’un başında bana İsviçre’de bir anonim şirket kurmak istediğini belirtti. Şef, şef dediğim kişi Bay Uyar’dır. Bu kişi 1996’da bana Almanya’da başka bir şirketin müdürlüğünü de önermişti. Alman yetkililer tarafından izin verilmemesi nedeniyle bu gerçekleşmemişti. Uyar bana İsviçre’deki işin kiminle yapılabileceğini sordu. Önceleri sadece Çiğdem ve Kraus pazarlık yaptı. İkinci veya üçüncü görüşmeye Uyar da katıldı. Olay elbette son birkaç yılın ürünü değil. Ancak Pepe’nin bugün sergilemeye çalıştığı “masum” tablonun hiç de gerçekçi olmadığını vurgulamak gerek. İnsanlar bir dönem Pepe’yi görünce hemen “2B”yi anımsar olmuştu. Pepe, 6831 sayılı Orman Yasası’nın 2. maddesinin B bendinde sözü edilen orman vasfını yitirmiş arazi tanımını dolara çevirmeyi kafaya koymuştu. Anayasanın 169. maddesi şunu öngörüyor: “Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre devletçe yönetilir ve işletilir.” Pepe, 2B’nin kapsama alanını genişletmek için bu maddeyi şu şekilde değiştirmeyi planlamıştı: “Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre devletçe yönetilir, işletilir ve işlettirilir.” Son tümceye eklenen “işlettirilir” sözcüğü öyle bir sözcük ki, içine her şeyi koyabilirsiniz. ??? Girişte de vurguladığımız gibi Pepe, anayasa değişikliğiyle ekleteceği “işlettirilir” sözcüğüyle 25 milyar dolarlık gelir sağlanacağını iddia ediyordu. Önce anayasa değişecek, ardından yasada küçük bir değişiklik yapılacak. Sonra da orman vasfını yitirmiş araziler saptanıp, “işlettirilecekti”... Bizim halkımız yerine göre o kadar çalışkandır, o kadar çalışkandır ki, bir haftada koca bir dağın orman özelliğini yitirmesini sağlar! Sonuçta yasal değişiklikler Pepe’nin istediği biçimde gerçekleşmedi. Halkımız, Pepe’nin özlemlerine büyük saygı duyduğu için bunun hiç değilse bir bölümünün yaşama geçmesini sağlamış. İstanbul’u, Talanistanbul haline getirmiş. Gelişmelerin özeti bu... Üstelik, 26 Temmuz 2005 tarihinde yine Pepe’nin organizatörlüğünde gerçekleştirilen bir yönetmelik değişikliğiyle, orman alanlarının kullanımındaki yüzde 6’lık sınır ustaca genişletilmiş. Yeni bir yönetmelikle yol, haberleşme, enerji nakli, kanalizasyon gibi yatırımlar yüzde 6’nın dışına çıkarılmış. Bu tür dışına çıkarmalarda ucundan azıcık ödün verdiniz mi, artık ucunu tutmanız olanaksızlaşır. Devamında, ibadet alanlarının, sosyal tesislerin de yüzde 6’nın dışına çıkarılması gündeme gelir. Bunlar başarıldı mı, yüzde 6’nın yatay değil dikey ölçümle hesaplanması istenir... Derken bir de bakmışsınız, orman alanının sadece yüzde 6’sı yapılaşma dışında tutulmuş! ??? Yazıyı kaleme aldığımız saatlerde Orman Bakanlığı’ndan bir açıklama geldi. 26 Temmuz 2005’te yapılan yönetmelik değişikliği kabul ediliyor ama, bu değişikliğe dayalı bir iznin verilmediği vurgulanıyor. O zaman bu değişikliği niye yaptınız? Açıklamada ayrıca, yeni bir yönetmeliğin hazırlandığı belirtiliyor. Bizce en kötüsü bu... Çünkü, orman alanlarını görünce aklına ilk “ne kadarı rant olur” düşüncesi gelen bir anlayışın ormanları koruyucu bir değişiklik yapması çok zor! Bir kişi dediğim dedik, astığım astık diyorsa, ona çıkışırız: Hoop, orman kanunları mı geçerli burada! Bir kişi istediği her şeyi yapabileceğini iddia ediyorsa uyarırız: Burası dağ başı mı? Orman kanunlarından, dağ başından öte daha tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız: AKP kanunları! ankcum?cumhuriyet.com.tr Papa 16. Benedikt dua etti: Türkiye dostluk köprüsü olsun VATİKAN (AA) Papa 16. Benedikt, Türkiye’nin, çoğunluğu Müslümanlardan oluşmakla birlikte devletin laikliğini belirten anayasaya sahip bir ülke olduğunu belirterek “Bu nedenle dünya çapında gündemde olan meydan okuma açısından da simgesel bir ülke” dedi. Papa, Türkiye’nin Batı ile Doğu arasında dostluk köprüsü olması için dua etti. 16. Benedikt, Vatikan’da yaptığı konuşmada, Türkiye ziyaretini değerlendirdi. Papa, Sultanahmet Camisi’ndeki dua anını “Tüm insanlığın merhametli Baba’sı, yerin ve göğün tek Rab’bine yakardım:Tüm inananların kendilerini onun tarafından yaratıldıklarını hatırlamaları, gerçek kardeşliğin tanıkları olmaları için dua ettim” cümleleriyle anlattı. YİMPAŞ HİSSEDARI DAVA AÇMIŞTI ÇOCUKLARI DEPREMDE ÖLEN AİLE ‘Ekümenik Konstantinopolis’ patriği 16. Benedikt, Fener Rum Patriği Bartholomeos’la yaptığı görüşmeyi ziyaretin zirve noktası olarak niteledi ve bu buluşmanın amacını, “Roma ile Ekümenik Konstantinopolis Patriği arasındaki bağları güçlendirmek” ifadesiyle özetledi. “Vatikan’a, Tanrı’ya şükran, kendileri tarafından sevildiğim ve anlaşılmış bulunduğum sevgili Türk ulusunun sakinlerine sevgi ve takdir duygularıyla döndüm” diyen 16. Benedikt, konuşmasını, “Her şeye gücü yeten ve merhametli olan Tanrı, Türk halkına, onun yöneticilerine, muhtelif dinlerin temsilcilerine, hep birlikte barışçıl bir gelecek oluşturmaları için yardımcı olsun! Türkiye, Batı ile Doğu arasında kardeşçe işbirliği için bir dostluk köprüsü olabilsin! Ayrıca, Mesih tarafından tüm halkları barış ve sevgi gerçeğinin İncil’iyle muştulasın diye kurulmuş olan Kilise’nin bu misyonunun tüm dünyada canlanması ve de bu dinsel ziyaretimizin bereketli kılınması için Meryem’e ve Kutsal Ruh’a da dua edelim!” duasıyla tamamladı. AKP’de ‘Papa’ tepkisi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’li Mehmet Çiçek, Papa’nın Türkiye ziyaretiyle Müslümanlığa karşı kutsal ittifak ilan edildiğini ileri sürdü. Çiçek, “Müslümanlığın önünü kesme, İncil’in Konstantin tarafından yazdırılan bir kitap olduğu tezini unutturma, Hıristiyanlığı kutsal ittifakla ayakta tutma projesi, bu ittifakın adı. Bu ittifak sadece dini değil, siyasi bir ittifaktır’’ dedi. Çiçek’e takipsizlik ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Adalet Bakanı Cemil Çiçek hakkında “görevi kötüye kullanma’’ iddiasıyla yürüttüğü soruşturmada takipsizlik kararı verdi. YİMPAŞ hissedarlarından İrfan Gökçe adlı vatandaş, Çiçek hakkında YİMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar’a ilişkin yasal işlem yapılmasını önlediği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Gökçe, dilekçesinde, Uyar hakkında Almanya’da tutuklama kararı çıkarıldığını anımsatarak “Her şey net ve açıkken hükümet, olayı unutturma, oyalama ve zamanaşımı gibi taktiklerle halkına hizmet etmemektedir’’ görüşünü ileri sürdü. Dilekçede, Çiçek’in “yargıya gölge düşürdüğü, töhmet altında bıraktığı ve görevini yapamadığı’’ iddialarına yer verildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, suç duyurusu üzerine yaptığı soruşturmayı tamamlayarak takipsizlik kararı verdi. Danıştay: MEB suçlu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay 10. Dairesi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Bingöl’de 1 Mayıs 2003’te meydana gelen depremde yıkılan Çeltiksuyu Pansiyonlu İlköğretim Okulu enkazında kalarak ölen bir öğrencinin ailesinin kazandığı tazminat kararının yürütmesinin durdurulması istemini reddetti. Depremde çocukları ölen Güven ailesi, okul pansiyonunun depremde yıkılması sonucu çocuklarının ölümünde MEB’in hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla 80 bin YTL maddi, 125 bin YTL manevi tazminat istemiyle dava açmıştı. Elazığ Bölge İdare Mahkemesi, 30 Aralık 2005’te maddi manevi tazminat istemini kısmen kabul etti. MEB, Bölge İdare Mahkemesi’nin kararını temyiz ederek, yürütmesinin durdurulmasını istedi. Danıştay 10. Dairesi, öne sürülen konuların, yerel mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulmasını gerektirecek nitelikte görmeyerek MEB’in isteğini reddetti. İÜ ve YTÜ’de öğrencilerden eylem ? İstanbul Haber Servisi Beyazıt Öğrenci Kolektifi üyesi bir grup, İstanbul Üniversitesi’nde fakülteler arası geçişlerin yasak olmasını, özel güvenlik birimlerinin öğrencileri darp etmesini ve soruşturmaları protesto ederek “Alışamadım” kampanyası başlattı. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde (YTÜ) ise öğrenciler, yemekhane ücretlerini protesto etmek için nohutlu pilav dağıttı. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle