20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EKİM 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Hükümetten destek beklediklerini anlatan Prof. Veziroğlu, hidrojenin yakın geleceğin yakıtı olduğunu belirtti: ‘Doğalgaz gibi kullanabiliriz’ E N U C U Z YA K I T A ‘Yasaların yetersizliği büyük engel’ rof. Nejat Veziroğlu, Amerikan Senatosu’nun Enerji ve Çevre Komisyonu’nda hidrojen enerjisini hakkında konuşma yaptığını anlatarak “Komisyon başkanı ‘hidrojen bu kadar iyi bir yakıt ise ABD’de serbest ekonomi sistemi var, rekabet etsin kazansın’ dedi. Ben de ‘serbest ekonomi sistemi var belki ama adil ekonomi sistemi yok’ dedim. Ben yasa çıkaramam ama siz çıkarırsınız. Bir kanun hazırlayın bütün maddelerin çevreye verdikleri zararlardan sorumlu tutun kimse petrol satmaz, hidrojen satar dedim. Böyle bir yasa çıkarsa petrolün verdiği zararlar petrol sorumlu tutulursa en ucuz yakıt hidrojen olur’’ dedi. Veziroğlu, vatandaşın kesesine en ucuz yakıtın hidrojen olduğunu, ancak yasal yetersizlikler nedeniyle uygulanamadığını belirtti. Özel sektör yatırımı yapar P Veziroğlu, Türkiye’de hidrojen çağına girmemiz için gerekli bütün yatırımı özel sektörün yapabileceğini belirterek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “Hidrojen Ekonomisi Kurumu” nun oluşturulması istemiyle bir mektup yazdığını söyledi. BM’nin Rio Zirvesi’nde görüşülen çevre, enerji, işsizlik ve kalkınma sorunlarının kalıcı çözümü olarak Dünya Hidrojen Enerji Zirvesi’nin İstanbul’da toplanması önerisinde bulunduklarını dile getiren Veziroğlu, BM’nin hükümetin ev sahipliği yapması şartı ile 2008 sonbaharında organize edilebileceği konusunda mutabık kaldıklarını söyledi. Veziroğlu mektubunda Başbakan’dan ev sahipliğini kabul etmesini istediğini kaydetti. Devletten sadece yasal düzenlemelerle ilgili destek istediklerini dile getiren Veziroğlu, “Bugün kimse hidrojen dolum istasyonu kuramaz, çünkü hiçbir yasal düzenleme yok. Hidrojenli otobüsler işleyemez kentte. Kurulacak kurum da direkt Başbakanlığa bağlı olmalı’’ dedi. lternatif enerji kaynakları içinde rüzgâr, güneş, biyokütle, su ve jeotermalle birlikte artık hidrojenin de adı geçiyor. BM Hidrojen Enerjileri Merkezi Direktörü Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, hidrojenin en iyi en randımanlı sentetik yakıt olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu enerjinin merkez üssü yapmak için çalışmalarına hükümetten destek beklediklerini belirtti. Hidrojen enerjisinin bugünü ve geleceği hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, dünyada serbest halde çok az bulunduğu için hidrojenin üretilmesi gerektiğini anlattı. Diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından ayıran en önemli şeyin üretilmesi olduğunu ifade eden Veziroğlu, “Hidrojeni doğalgaz gibi kullanabiliriz. Ama rüzgârı, güneşi arabanızın deposuna koyamazsınız’’ dedi. Veziroğlu, kömür, linyit, petrol ve doğalgazın akışkan yakıtlar olması ve kolayca depolanabilmesi nedeniyle yaygın olarak kullanıldığını dile getirdi. Ancak bu fosil yakıtların ömrünün gittikçe azaldığını ifade eden Veziroğlu, “Kömür ve petrol 1860’larda da kullanılmaya başladı. Bunlara o zaman da 200 yıl ömür biçilmişti. Fosil yakıtların çoğu 2060’a kadar tükenmiş olacak. Oysa yenilenebilir enerji kaynakları çok daha uzun zaman bizim ihtiyaçlarımıza yanıt verebilecek potansiyele sahip’’ diye konuştu. 1962 yılından beri hidrojenle ilgili araştırmageliştirme çalışmaları yaptığını anlatan Veziroğlu, hidrojenin en iyi en randımanlı, en temiz sentetik yakıt olduğunu söyledi. Veziroğlu, 1973 enerji krizi sırasında “hidrojen ekonomisi’’ fikrini ortaya attığını dile getirerek, “1974’te Hidrojen Ekonomisi Miami Konferansı’nda yenilenebilir enerji kaynaklarından hidrojen üreteceğiz dedim. En randımanlı, en temiz yakıttır dedim. Onun için yenilenebilir kaynaklardan, nükleer enerjiden, kömürden hidrojen üreteceğiz, bugün petrol ? BM Hidrojen Enerjileri Merkezi Direktörü Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, hidrojenin en iyi en randımanlı sentetik yakıt olduğunu belirterek “Hidrojeni doğalgaz gibi kullanabiliriz. Ama rüzgârı, güneşi arabanızın deposuna koyamazsınız’’ dedi. ? Hidrojenin geleceğin yakıtı olduğunu söylediklerinde kendilerine ‘hidrojen romantikleri’ adının yakıştırıldığını ifade eden Prof. Veziroğlu, 2000 yılının başından itibaren ABD, Avrupa ile Japonya’da hidrojen enerjisine geçiş sürecinin başladığını vurguladı. Hidrojenden elde edilen enerjiyi kullanan inşaat ve yaşam alanı projeleri özellikle gelişmiş ülkelerde hayal olmaktan çıkmaya başladı. ve doğalgaz kullandığımız alanlarda hidrojen kullanmaya başlayacağız dedim. İlk önce petrol şirketleri buna karşı çıktı. Benimle beraber 10 kişi daha vardı. Bize ‘hidrojen romantikleri’ adını taktılar. Dediler ki bunlar rüya görüyorlar. Bu olacak iş değil dediler. Fakat kısa bir süre sonra otomobil, klima, beyaz eşya üreticileri, elektrik üreten santral üreten firmalar hidrojenle denemeler yapmaya başladılar’’ diye konuştu. 2000 yılının başından itibaren ABD, Avrupa ile Japonya’da hidrojen enerjisine geçiş sürecinin başladığını ifade eden Veziroğlu, bu ülkelerde hidrojenle çalışan otomobil, otobüsler ve elektrik üreten santrallar bulunduğunu kaydetti. Hidrojen enerjisine 3 çeyrek yüzyıl 3 çeyrek yüzyıl sonra bütün dünyanın hidrojen enerjisine geçeceği öngörüsünde bulunan Veziroğlu, BM Hidrojen Enerji Teknolojileri Merkezi’nin de bütün dünyanın hidrojene geçmesinde lider rol oynadığını söyledi. BM’nin tek merkezinin İstanbul’daki bu merkez olduğuna vurgu yapan Veziroğlu, “Türkiye’de üniversitelerde, endüstride ArGe çalışmaları var. Hidrojenle çalışan yakıt pilleri yapılmaya başlandı. Hidrojen üretimi üzerine çalışanlar var. Hidrojen enerjisi Türkiye için büyük bir fırsat. Bütün dünya ile birlikte hidrojen enerjisine geçersek hidrojen çağını yakalamış olacağız’’ dedi. Prof. Veziroğlu, hidrojenin bütün enerji kaynaklarının üzerinde yer aldığını belirterek, hidrojen ile rüzgâr, dalga, kömür, nükleer enerjisinin kullanıcıya en iyi ve temiz şekilde arz edilebildiğini söyledi. Miami Üniversitesi’nde maliyetlerle ilgili çalışmalar yaptıklarını anlatan Veziroğlu, fosil yakıtların yol açtığı küresel ısınmanın ekonomiye verdiği zarar göz önüne alındığında hidrojenin çok ucuz bir kaynak olduğunu vurguladı. Katrina kasırgasının sadece New Orleans’ta 100 milyar dolar zarara yol açtığının altını çizen Veziroğlu, “Fosil yakıtların ürettiği kanserojen maddeler sigaranın ürettiğinden 2300 defa daha fazla. Bunun ekonomiye etkisi yılda dünyada 5 milyar dolar. Hidrojen ayrıca fosil yakıtlardan yüzde 26 daha randımanlı. Fosil yakıtların çevreye verdiği zararı hesaba katarsak hidrojenin yüksek randımanını göz önüne alırsak, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen hidrojen en ucuz sistem oluyor. Fosil yakıt sistemi daha pahalı. Fosil yakıtların çevreye verdiği zararı fosil yakıtlar değil, vatandaşlar ödüyor. O yüzden ucuz gibi gözüküyor. Bugünkü yasalara göre fosil yakıtlar biraz daha ucuz, ama petrol fiyatlarının yükselmesiyle hidrojen de ekonomik olmaya başladı’’ diye konuştu. En tartışmalı enerji kaynağı: Su T ‘Türkiye hidrojen üretip enerji elde ederek kendine yeter hale gelebilir’ Şeker pancarından hidrojen rof. Veziroğlu, hidrojen enerjisinin Türkiye’yi dışa bağımlılıktan kurtaracağını ifade ederek “Bugün enerjimizin yüzde 75’ini ithal ediyoruz. Rusya doğalgazı kesse, Ortadoğu petrolü kesse Türkiye’nin ekonomisi durur. Halbuki Türkiye su enerjisinden, jeotermalden, linyitten, gerekirse nükleerden hidrojen üretip ekonomimiz için gerekli tüm enerjiyi burada üretip Avrupa’ya satabilir. Şeker pancarından, sorgum bitkisinden de hidrojen üretebilir’’ diye konuştu. Türkiye’deki kömür ve linyitten ucuz hidrojen üretip, zehirli gazları da yeraltına depolama önerisinde bulunan Veziroğlu, linyit santralının randımanının yüzde 3035, kömür santralının randımanının yüzde 3538 civarında olduğunu söyledi. P ? Prof. Veziroğlu, Türkiye’de de hidrojen ile ilgili 13 projeye başladık. İzmit’te hidrojenli içten yanmalı motorları olan otobüsler çalışmaya başlayacak. Rüzgârdan hidrojen üreteceğiz. Üretilen hidrojeni Unilever satın alacak ve margarin yapmakta kullanacak” dedi. Aynı linyitten ve kömürden hidrojen üretilmesi halinde randımanın yüzde 5060’a kadar çıkacağının altını çizen Veziroğlu, böylece çevreye de zarar verilmemiş olacağına dikkat çekti. Hidrojen Merkezi’nin çalışmaları Hidrojen Merkezi’nin kurma çalışmalarına 2004 yılının mayıs ayında başladıklarını anlatan Prof. Veziroğlu, Hindistan, Çin, G. Kore, Azerbaycan, Romanya, Türkiye, Libya, Portekiz, Fas, Arjantin’de toplam 12 noktada pilot çalışmalara başladıklarını söyledi. Veziroğlu, “Örneğin Çin’deki projemizde kurulmuş bir hidroelektrik santralını ele aldık. Santral gece boşuna çalışıyor, sadece gündüz kullanılıyor. O boşa giden elektrikten hidrojen üreteceğiz. O kasabanın yakıt ihtiyacını, konutların ısınmasını, otomobillerin yakıtını, hidrojenle karşılayacağız. Kasaba hiç petrol benzin kullanmayacak. Hem elektriğin hem de yakıtın enerjisi sudan sağlanmış olacak’’ dedi. Veziroğlu Türkiye’de yürüttükleri çalışmaları da şöyle anlattı: “Türkiye’de de hidrojen ile ilgili 13 projeye başladık. İzmit’te hidrojenli içten yanmalı motorları olan otobüsler çalışmaya başlayacak. Otobüsler Türkiye’de üretilecek İzmit Belediyesi çalıştıracak otobüsleri. Ve yakıtını Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı sağlayacak. İstanbul Atatürk Havalimanı’nda bir projemiz var. Ortakları THY, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ve Temsa otobüs şirketi. Temsa otobüsleri imal edecek, THY meydan içinde ve dışında hidrojenli otobüs işletecek, hidrojeni de anonim ortaklık sağlayacak. Rüzgârdan hidrojen üreteceğiz. Üretilen hidrojeni Unilever satın alacak ve margarin yapmakta kullanacak.’’ ürkiye, yenilenebilir enerji kaynaklarından olan sudan enerji üretiminin önemli bir kısmını gerçeklestiriyor. Ancak büyük ölçekli hidrolik santralların sürdürülebilirliği de son dönemde tartışma konusu olmaya başladı. Yapılan barajlarla olusan baraj göllerinin doğal kaynakları olduğu kadar kültürel zenginliği de yok etme tehlikesine dikkat çekiliyor. Su potansiyeli yönünden, Türkiye’nin toplam 160 milyar kilovat saat fizibil enerji üretmesinin mümkün olduğu hesaplanıyor. Bugüne kadar tüm Cumhuriyet tarihi boyunca devlet eliyle kurulabilen hidrolik santralların üretebildiği enerji toplam 40 milyar kilovat/yıldır. Da ha 110 milyar kilovat/yıl su boşa akmaktadır. Bunun parasal değeri ise yılda yaklaşık 8 milyar dolar. Bu potansiyelin ülke ekonomisine zaman yitirmeden kazandırmak da mümkün. Devlet eliyle bu projelerin gerçekleştirilmesi çok uzun zaman alacağından ayrıca geçmiş dönemlerdeki örnekler göz önüne alındığında çok pahalı olacağı düşünülüyor. Bunun yerine mevzuatlar iyileştirilerek, özel sektör eliyle 45 yıl içinde tümü ülke ekonomisine kazandırılabilir. Elektrik üretimi amaçlı kullanımı son 100 yılda gerçekleşmesine karşın asırlardan bu yana suyun gücünden bir enerji kaynağı olarak yararlanılıyor. Bugünlerde ise hem Avrupa hem de dünyada kapasite ve enerji verimliliği açısından önde gelen elektrik üreten yenilenebilir enerji teknolojisi konumunda. Artık ihtiyaç duyulmadığı düşünülen bir hidro enerjisi tesisinin kullanıma kapatılması hiçbir soruna neden olmaz. Hidro teknolojisi Kapasite ve hidrolik kaynak yükseldikçe daha ucuz birim maliyeti elde edilebileceğini gösteren fizibilite çalışmaları bulunuyor. Yüksek kaynaklı bölgeler kilovat başına üretim açısından düşük kaynaklı bölgelere göre genelde daha ucuzdur. Benzer şekilde düşük kapasiteli bölgeler kilovat başına maliyet açısından özellikle sabit masraflardan dolayı yüksek kapasiteli bölgelerden daha pahalı. Hidro tesisat maliyeti de son yıllardaki enflasyon paralelinde artış göstermiştir. Yeni teknoloji geliştiren kişilerin fiyatları aşağı çekerek bir güç ve tasarım ile ortaya çıkmaları durumunda gelecekte de durum buna benzer şekilde olacaktır. Hidro teknolojileri yeterince modern ve gelişmiş olduğundan 2025 yılına kadar maliyetlerin önemli miktarda azalması bekleniyor. BİTTİ CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle