25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EKİM 2006 CUMARTESİ ???? CUMHURİYET SAYFA SPOR spor?cumhuriyet.com.tr Yarışlar Türk ekonomisi için önemli gelir kaynağı oluştururken TJK’nin beklentisi yeni yasanın çıkması 19 At koşar, DEVLET kazanır T ürk at yarışçılığı dünyası, yeni yıl öncesi yol ayrımında. Ya kesintileri yeniden düzenleyen yasa tasarısı Meclis’te onay bulacak ve Türkiye; Avrupa’da ilk 5’e soyunacak ya da İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Şanlıurfa ve Elazığ hipodromlarının kapısına teker teker kilit vurulacak. Evet, at yarışçılığı uzun yıllardır Türk ekonomisinin önemli bir gelir kaynağı. Hangi hükümet, hangi iktidar işbaşına gelse ve bir kaynak aransa akla ilk gelen kurum TJK oluyor. Savunma sanayiinden Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Müdürlüğü’ne, Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan Olimpiyat Düzenleme Kurulu’na dek birçok kurum 1 milyar doları aşan cirodan payına düşeni alıyor. KDV ve diğer kesintileri de eklediğinizde TJK’ye, yarış dünyasına kalan pay yüzde 14.5’lerle sınırlı. Ve bu paranın içinden 2 bini aşkın personelin maaş giderleri karşılanıyor, 7 hipodromun bakımı ve modernizasyonu yapılıyor, yarış ikramiyeleri dağıtılıyor ve yarışçılığın geliştirilmesi için yatırımlar yapılıyor. Yıl sonunda kâr ve zarar tabloları açıklandığında ise bu kadar büyük rakamların döndüğü at yarışçılığının yöneticileri yani TJK yönetimi, 200 bin kişinin ekmek yediği sektörün uçuruma gitmemesi adına “zarara” imza atıyorlar. Beklentileri ise şu sıralarda TBMM komisyonlarında dolaşan yeni yasanın bir an önce çıkması. Ciro olarak şu an Avrupa’nın en büyük 4. pazarı konumundaki Türkiye, müşterek bahis hasılatından yapılan kesintiler sıralamasında, “dünya rekorunu” elinde bulunduruyor. Yaklaşık 1 milyar doların 650 milyon dolarını kesinti olarak devlete veren TJK, teşvik olarak da devletten destek almayan 23 ülkeden biri. 4 0 B İ N AT K O Ş U Y O R TJK BAŞKANI UMUR TAMER: DÜNYANIN EN TEMİZ BAHİS ORGANİZASYONU TÜRKİYE’DE Hipodromda ‘şike’ yok ARİF KIZILYALIN bir at tutkunu. O aileden bir at sevdalısı, o şu an Türkiye’de at yarışlarını devlet yetkisiyle organize eden biri. Yaklaşık 30 bin kişinin şöyle ya da böyle ‘ekmek parasını’ kazanmasını sağlıyor. Savunma sanayiinden Türkiye’yi Tanıtma Fonu’na, Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan Kredi Yurtlar Fonu’na dek kaynak sağlıyor. Bu asli görevlerini yerine getirirken de İngiltere, İrlanda ve Fransa’dan sonra Türkiye’yi at yarışı dünyasında 4. büyük yapmak için çabalıyor. Evet, Türkiye Jokey Kulübü’nün ‘at sevdalısı’ başkanı Umur Tamer’le yarış dünyasını, atçılık tutkusunu, camianın sorunlarını konuştuk. O şu an 1 milyar dolarlık bir ciroyu yönetmenin verdiği stresi Cumhuriyet’le paylaşırken,”Bu para çok büyük bir rakam gibi gözükse de Türkiye genç nüfusuyla bu rakamı en azından 5 6 milyar dolarlara çekebilir. Yeni yasayı bekliyoruz, eğer bize fırsat tanınırsa Antalya’dan Samsun’a dek onlarca yeni hipodrom yapar, Türk turizmini hareketlendiririz. Yeter ki üzerimizdeki vergi yükü azaltılsın, yarışçı da, oyuncu da, at sahibi de biraz soluk alsın. Eğer yasa tıkanırsa, ‘mertlik arenası’ Türk yarışçılığının kapısına kilit vurmak zorunda kalırız” diye konuşuyor. Atçılığın Türkiye’deki durumu nedir? Avrupa’daki yarışlar gibi saygın bir noktada mı? İzlenirlik oranı yine Avrupa’yla karşılaştırdığımızda hangi noktada bulunuyor? U.T: Bu soruyu çeşitli şekillerde yanıtlayabilirim. Öncelikle atçılığımız sektörel olarak Avrupa’nın önemli bir yerinde. İngiltere, İrlanda ve İspanya ise atçılığın öncü ülkeleri. Bunları İtalya ve Almanya izliyor, biz de bu ülkelerin akrasında geliyoruz. Bunların dışında kalan bütün Avrupa ülkelerinin önündeyiz. Ama tabii ki bir İrlanda, bir Fransa, bir İngiltere seviyesinde değiliz. At kalitesi olarak da öyleyiz. Tesisler bakımından çok geri değiliz. Tabii ki at kalitesi tamamen yatırımla oluşur. Yatırım var mı ya da ne ölçüde? U.T: Türkiye’de atçılık; Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın himayesinde... Tek otorite onlar. 1953’ten itibaren 20’şer yıllık sözleşmelerle bakanlık bu görevini TJK’ye devretti. Biz bu amaçla ve kamu yararına kurulmuş bir derneğiz. Türkiye Jokey Kulübü, bakanlığın bu görevini üstlenmek için kuruldu. Kurulduğumuz günden bu yana da bu görevi sürdürüyoruz. Yasada bir problem var mı? U.T: Yasanın içeriğiyle ilgili herhangi bir sorunumuz yok. Burada tamamen farklı bir olay var. Gelişmek tamamen yatırımla ilgili... Dolayısıyla kurulduğu günden bu yana devletten bir kuruş bile maddi destek almadan her şeyi kendi imkânlarımızla yaptık. Bugün 7 hipodromu, 6 İngiliz, 2 de Arap atı yetiştiren aygır istasyonu, 2 bine yakın bayii, 2 bin personel ve 1 milyar dolar cirosu olan büyük bir işletme haline geldik. Tarım Bakanlığı görevi TJK’ye devrederken, TJK’nin kendi bünyesinde de Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nü (TİGEM) kurduk. TİGEM, Arap atı yetiştiriciliğinde öncü bir kuruluştur ve bu faaliyetine devam etmektedir. 3 harası vardır. Karacabey Bursa, Sultansuyu Malatya, Anadolu İşletmeleri Eskişehir... Buradaki Arap atlarını yetiştirir, açık arttırmada at sahiplerine satar. Kendisi at koşturmaz. İngiliz atları ise özel yetiştiricilerin bünyesindedir. TİGEM, İngiliz atlarıyla ilgilenmez. Türkiye’de İngiliz atı yetiştiren 250 özel hara var. Bu haralar, en ufağı 1 milyon dolar yatırım gerektiren işletmelerdir. Son yıllarda Arap atı yetiştiriciliği de özel haralarda yapılmaya başlandı. Şu anda 7 hipodrom var, yenilerini yapmayı düşünüyor musunuz? U.T: Bugün sadece Paris ve civarında 15 hipodrom var. Bizdeki 7 hipodrom bunların yanında hiçbir şey değil tabii ki. Yenilerini eklemeyi elbette düşünüyoruz. Mesela Antalya benim hep hayalim olmuştur. Yaz zamanı Fransa Deville’deki gibi deniz kenarına bir hipodrom yapıp gece yarışları tertip edilebilir. Antalya hipodromu çok kısa sürede gerçekleşebilecek bir proje ve zaten yatırım planımızda da var. Sadece at yarışı izlemek için bile turist gelir. Antalya’da bunu başarmayı çok istiyoruz ama şu anda yasayla ilgili çalışmalarımız sürüyor. Birtakım mali sıkıntılarımız da var. Gece yarışları ne zaman başlayacak? U.T: Gece yarışları İzmir’de 2007’de başlayacak. Muhtemelen İstanbul’da da yapılacak. İzmir’in inşaat ihalesini yaptık ama daha sözleşmesi tamamlanmadı. İzmir’i, 2007 yaz sezonunda gece yarışları için hazır hale getirmeyi planlıyoruz. Bunların hepsini biz yapıyoruz. Ancak her yaptığımız Tarım Bakanlığı’nın bilgisi ve onayı altındadır. Yıllık bütçelerimiz ve yatırım planlarımız Tarım Bakanlığı’na gönderilir. Burada konuşulur ve onaylanır. Onaylandıktan sonra bütçe yılı içinde faaliyetlerimiz devam eder. O Y AVRUPA’DA ŞAŞIRIYORLAR Yasa çıkmazsa biteriz Yeni yasa size ne getirecek, ne götürecek? Yansıması nasıl olacak? U.T: Atçılık sektörü yıllardır kendi başına bırakılan, kendi kendine gelişen ve devletten 1 kuruş bile yardım almadan bugünlere gelen bir sektör. Yardım almadığımız gibi 1960’lardan beri devlete pay aktarırız. Türkiye’de ne zaman bir kaynak arayışı olsa dönüp at yarışları demişler. Kaynaktan KDV , şans oyunları vergisi, belediye eğlence vergisi verip Türkiye Tanıtım Fonu, Savunma Sanayii Fonu, Kredi ve Yurtlar Fonu, Olimpiyat Fonu ve Çocuk Esirgeme Fonu’na para aktarıyoruz. Cirodan bizim aldığımız pay net olarak yüzde 14.5 ve biz bu payla atçılığı ayakta tutmaya çalışıyoruz. Bunla yarış ikramiyesi , bayilere pay, 2 bin personelin maaşını veririz ve 7 hipodromun bakım masraflarını karşılarız. Son 34 yıla dek çok sıkıntı yaşamıyorduk. Çünkü günlük ciromuz yüksekti. yeye geleceğiz. Geçen hafta Ankara’da Mehmet Ali Şahin, Mehdi Eker, Maliye Bakanlığı ve Başbakanlık’ın katıldığı bir toplantı yapıldı. Burada belli bir anlaşma sağlandı ve şimdi yasanın Meclis’e gelmesini ve onaylanmasını bekliyoruz. Şu anda gerçekten bizde ‘deniz bitti, kara göründü’. Ama yasamız çıkarsa 6 7 ayda belimizi doğrulturuz ve ondan sonra da büyümeye geçeriz. Hem sektör hem de bu sektörden ekmek yiyen 30 bin kişi rahatlar. Çünkü bu yasa çıkmazsa biz ‘kapıları kapatmak’ zorunda kalırız. Bu çok ciddi bir konu. Küçülerek de bir yere gidilemez bu sektörde. Ama iyi gidiyor, Ankara’da negatif bir şey yok. Bu yılın sonuna dek yasanın çıkması gerekiyor. Çünkü 2007 bütçemize bunu yansıtmamız lazım. Futbolun bahis oyunu İddaa’da birçok olay gazetelere yansıyor, Cumhuriyet Mahkemeleri ve federasyona gitmiş bir sürü dosya var, verilen cezalar var ama at yarışında böyle bir şey yok... U.T: Bazı konular yorum gerektirmez. Herkes kendi kafasında değerlenlendirecek. At yarışında bunun gibi bir şey hiç duydunuz mu? Kamuoyu ve basın futbola sahip çıktığı gibi bize sahip çıkmaz. Halbuki futbol kadar biz de göz önündeyiz ve bununla iftihar ediyoruz. Türk hipodromları mertlik arenasıdır. Dünyada en temiz atçılık yapılan ülkelerin başında Türkiye geliyor. At sahipleri, dendiği gibi bu işlerden zengin oluyor mu? U.T: Kesinlikle hayır. Bir atın gideri, o atın kazandığı ikramiyelerin çok üstünde. Bu iş bir sevgi, bir kültür işidir. İnsanlar gönül koyar, atın yediği ottan antrenman yaptığı sahaya dek ilgilenir. Örneğin volkanik araziye hara yapamazsınız, yaparsanız o atlar güçsüz kalır. Para işine gelince; önümde bir tablo var. At sahiplerine 2006’da 126 milyon ödeyeceğiz. Ama atçıların giderleri 136 milyon. Varın siz buradan 3 bini aşkın at sahibi para kazanıyor mu kazanmıyor mu anlayın. Bu iş sevmeden yapılmaz. T ürk atçılığını saygın ve gelişmeye açık olarak görüyorlar. Sektörün oyuncuları çok başarılı ama bu kesinti ve pay aktarımlarını kimsenin aklı almıyor, Ne Avrupa Birliği’ndeki ülkeler ne de diğerleri... Zaten Avrupa Birliği yolunda gidiliyorsa bunların hepsi düzenlenecek ama bunu beklemeye gerek yok. Avrupa’da bizdeki kesintilere inanamıyorlar. Örneğin İrlanda ve Hong Kong vergileri sıfıra, Japonya yüzde 10’lara, ABD’de yüzde 15’in altına indirmeye çalışıyorlar. Dünyada alınan bu vergilerin yüzde 25’i teşvik kapsamında veriliyor. Biz Türkiye’yi tanıtıyoruz diye ödüllendirilmemiz gerekirken Türkiye Tanıtma Fonu’na para ödüyoruz. Sen Galatasaray Avrupa şampiyonu oldu diye Türkiye Tanıtma Fonu’ndan veya diğer kulüplerden para alıyor musun? Almıyorsun... Dubai’de kısıtlı imkânlarımız ve münferit at sahiplerinin başarısıyla iyi sonuçlar alındı ve bunları ne biz ne de devlet destekleyebildi. Biz para da istemiyoruz. Sadece ‘İmkânlarımızı kısmayın neler yaparız’ diyoruz. Vergide rekortmeniz Ayrıca faiz ve repolarla bir gelir elde ediyorduk. Ama şimdi faizler ortadan kalkınca, biz de bütçemizle baş başa kaldık. Dolayısıyla 3 yıldır ciddi zarar eden bir işletme haline geldik. Bunu düzeltmek için çalışmalarımız sürüyor. Hem hükümete hem de muhalefete bu sektörün önemini anlatıyoruz. Bizim yıllık ciromuz yıllık 1 milyar dolar... Bu Fransa’da 8 milyar Avro, İngiltere’de ise 25 milyar sterlindir. Bizim ciromuz neden en azından 4 milyar Avro olmasın? TJK yüzde 60 vergiyle dünyada en yüksek rakamı öder. Dünya ortalamasının yüzde 20 olduğu bir sektörde bizim ödediğimiz rakam bir hayli fazla. Bunun sonucunda da sistem hemen altertatifini yaratıyor; ‘kayıt dışı’: Vergiyi düşürürsek kayıt dışı parayı da tekrar bize geri döndüreceğiz. Benim yurttaşım artık gidip kahve köşelerinde yazıcılara bahis oynamayacak. Bu yasa ne zaman onaylanacak? U.T: Yasa daha Meclis’te görüşülmedi. Şans oyunlarının tümü masaya yatırıldı. Ayrıca gelirlerimizdeki yetersizliğin üstüne bir de ‘İddaa’ çıktı. Futbol üzerine müşterek bahis, at yarışı müşterek bahisine rakip oldu. İddaa geldi ama haksız rekabetle piyasaya girdi. Hem de bizden daha az vergi ve daha az fon payı vererek. Ben müessese Türkiye Jokey Kulübü Başkanı Umur Tamer. me yüzde 14.5 alırken İddaa yüzde 36.5 aldı. İPara kazanınca ben bayime yüzde 5 brüt prim verirken İddaa yüzde 9 verdi. At yarışının yüzde 95’i bayiler tarafından oynatılıyor. Bayilerim kaçmaya başladı. İşte biz de hep bunu anlattık ve anlatmaya devam ediyoruz. Ama bunu derken ‘Gidin İddaa’yı cezalandırın’ demedik. ‘Bizi de oralara götürün, şans oyunları büyüsün ve devlet daha fazla para kazansın’ dedik. Yasa geçerse yüzde 14.5’lik pay ne kadar olacak? U.T: Yasa geçerse alacağımız pay yüzde 20’ye çıkacak. İştirakçiye dağıtılacak pay artacak. Kesinti azalacak, aşağı yukarı İddaa’yla aynı sevi CUMHURİYET 19 CMYK Fotoğraflar:FATİH ERDOĞDU ılda aşağı yukarı 4 bin yarış oluyor. Her yarışta ortalama 10 attan 40 bin at koşuyor. Bunların 20 bininden idrar, salya ve kan örnekleri alıyoruz. Eskiden sadece idrar ve kan örnekleri alıyorduk, son yıllarda kan örnekleri de almaya başladık. Çünkü bazı atlar idrar ve salya veremez. Dereceye giren ve komiserlerin ihtiyaç duyduğu atlardan koşu sonrası bu örneklemeler alınır. At bu örnekleri verene dek 2 saat beklemek zorunda. Bu süreç boyunca idrar veya salya örneği veremezse kan örneği alınır. Bunların hepsi özel kutulara konur ve belli şifreleri vardır. Daha sonra Ankara’ya Etlik’e gider. Etlik’te Tarım Bakanlığı bünyesinde olan laboratuvar, Avrupa’nın en önemli doping laboratuvarlarından biri... Bugün İngiltere’de, Fransa’da ne varsa burada da o var. Avrupa’da hangi test yapılıyorsa burada da o yapılır. Dolayısıyla doping çıkması çok düşük bir ihtimal. Bir atta doping çıkarsa da hemen ceza alır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle