14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 OCAK 2006 ÇARŞAMBA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI K B K K K K Y Y K 1 3 2 3 5 5 8 7 1 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya K K K K K K K K Y 2 6 0 1 6 4 3 5 14 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y K Y B K B B K 13 14 1 8 5 4 3 3 9 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Bütün bölgelerimiz çok bulutlu, Doğu Anadolu’nun güneydoğusu, Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ile Edirne çevreleri dışında tüm yurt yağışlı geçecek. Yağışlar Ege ve Akdeniz kıyılarında yağmur ve sağanak yağış alan diğer yerlerde kar şeklinde olacak. Hava sıcaklığı kuzey ve iç kesimlerde azalırken, yurdun güneydoğu kesimlerinde biraz artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K 1 K 1 K 1 B 4 PB 1 PB 1 PB 2 PB 3 PB 1 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB PB B B B B B K B 8 4 11 5 6 8 7 6 1 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B 14 K 14 B 26 K 6 K 2 B 4 K 8 PB 20 Y 16 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Uğur’u öldürenlerin arkasındaki örgütler, gizli eller... hâlâ bulunamadı. Abdi İpekçi 1 Şubat 1979 günü öldürüldü. 26 yıl geçti. Ağca’yı, Abdi’yi öldürmeye kışkırtan, olayı planlayan kimdi, kimlerdi, hangi örgüttü? Hâlâ aydınlanamadı. ??? Günlerdir medyada yazılanlara bakın; Uğur’un, Abdi’nin ölümü üzerine yıllardır ne yazıldıysa o yazılar, yorumlar, cinayetlerin perde önündeki kuklalarıyla ilgili öyküler yineleniyor. Ya perde gerisindeki asıl suçlular, örgütler... Uğur Mumcu için dökülen gözyaşları sadece Uğur Mumcu için mi? Yoksa gözyaşları gerçek katilleri bulamayan, kimi örgütlerin içyüzünü açıklayamayan bu devlet için, devletin içine düştüğü acz için de geçerli mi? Yoksa devlet de bu işlerin içinde olduğu için mi? Ve... her 24 Ocak günü Uğur Mumcu’yu anarken bir Uğur Mumcu çıkaramayan medyanın bugünkü görünümüne de ağlamıyor muyuz? ??? İçimizde tartışmalar, yakınmalar, eleştiriler... İçimizde katillerin geçmişleriyle uğraşırken dışımızdaki dünya sadece Papa’yı vuran Ağca ile meşgul. Olaylar bizden söz açmaya zorlayınca Batı; kuş gribi, Ağca, içki yasakları, türban, Pamuk davalarıyla Türkiye’yi gündeme alıyor. AB’den Pamuk davasının düşmesine (beraatına) yol açtığımız için alkışlar yükseliyor. Türkiye aleyhine konuşmak, yazmak isteyenlere müjde: Türkler, 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürdü demek, yazmak serbest! İfade özgürlüğü yolunda önemli bir adım atmışız; AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn böyle söylüyor. Bu konuda baskı uygulayan AB’ye içimizde tepki gösteren tek bir siyaset adamı yok. Medyada tık yok! ??? Bir Maliye Bakanı’nın muhalefet liderine yakıştırdığı yalanlar ise manşetlerde. Eğri oturup doğru konuşalım; Baykal’ın amansız düşmanları bile yıllardır tanıdığımız, örneğin 12 Eylül’den sonra maddi sıkıntılar çektiğine tanık olduğumuz ana muhalefet liderinin kaynağı bilinmeyen, yasadışı yolları zorlayarak menkul veya gayrimenkul sahibi olduğunu söyleyemez. Başbakan’a yakın Yeni Şafak’ın yazdığına göre Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Baykal’ın bankada YTL hesabıyla ‘‘muazzam parası’’ bulunduğunu, CHP’nin de 150 milyon YTL’si olduğunu öne sürdü. Haber önceki sabah patladıktan bir süre sonra Baykal, yaptığı açıklamada (açıklama metninde olmayan rakamı Hürriyet’e verdi: bankadaki parası 132 bin 16 YTL) derhal araştırmaya geçilmesini isterken haklı olarak bir başka olguya işaret etti: ‘‘...Maliye Bakanı’nı... elindeki tüm yetkileri kullanarak ve harekete geçebileceği tüm kurullar ile kuruluşları da devreye sokarak benim şahsi hesabımla... AKP Genel Başkanı ve Başbakan RTE’nin hesaplarını... ‘zaman içindeki gelişmeleri, dünden bugüne ortaya çıkan gelir artışlarıyla birlikte incelemeye, inceletmeye...’ çağırdı.’’ Ve... Bekleyiş başladı. Baykal’ın hodri meydan açıklamasına Unakıtan ne diyecekti? Bütün gün torbaya girmiş olmalı ki, akşam saatlerine (saat 23 Ocak Pazartesi 17.30’da AA’nın geçtiği habere kadar) Unakıtan’dan ses yok. Geç saatte Maliye’den yalanlama; Yeni Şafak’ın haberi asılsız! Unakıtan üste çıkma sevdasında; ‘‘...Sadece bir gazetenin asılsız haberine dayalı olarak, böyle bir açıklamanın olup olmadığını teyit etmeden (Baykal’ın) ‘alelacele bir açıklama’ yapmasını...’’ eleştiriyor. Bu iktidar, biz söyledik, doğru olanı yaptık hastalığından kurtulamadığı için Unakıtan, gerçeğin yüzüne vurulabileceğini hesaplayamadığı açıklamasındaki bu ifade ile bir yanlışı doğruluyor. Nedir o yanlış? Yeni Şafak piyasaya sabahın erken saatlerinde çıkıyor. Bakan Unakıtan, şayet yalanlamasında içtenlik olsa Baykal’la ilgili savları içeren haberi sabah en geç 9’da, 10’da, Baykal’ın açıklamasından önce yalanlayabilirdi. Oysa yalanlamayı akşam geç saatlere bıraktı. Yeni Şafak, Bakan’ın gazetede çıkan sözlerini (bir gruba) söylediğini açıklayarak haberi doğruluyor, Bakan’ı yalanlıyor. Bay Unakıtan ne yapabilir; Baykal yol yöntem gösteriyor: Geçenlerde hisse senetlerini satarak üç trilyon gelir sağlayan, bu muazzam parayı nereye kullanacağına dair soruları yanıtsız bırakan... sıkıştığı zaman varlık beyannamesindeki paraları oğlundan aldığını söyleyen... İstanbul’da, Rize’de, Ankara’daki (daha başka yerlerde de varsa) gayrimenkulleri nasıl edindiğini açıklamayan Başbakanınız Bay RTE ile ailesinin mal varlıklarını... Baykal’ın önerdiği gibi birlikte araştırmaya başlasanız: Türk siyasal yaşamına hizmet etmiş olursunuz... Ankara eylem planını açıkladı ? Baştarafı 1. Sayfada lem planının uygulanması amacıyla ilgili taraflarla istişarede bulunma keyfiyetini değerlendirmeye davet edilir: 1 Türkiye’nin deniz limanlarının,ATTürkiye Gümrük Birliği kapsamındaki malların ticareti çerçevesinde Kıbrıs Rum gemilerine açılması. 2 Kıbrıs Rum havayolu taşıyıcılarının üst uçuşlar için Türk hava sahasını kullanmalarını ve Türk havaalanlarını kullanmalarına ilgili uluslararası kurallar ve usuller çerçevesinde izin verilmesi. 3 Gazi Magosa, Girne ve Gemi Konağı dahil Kuzey Kıbrıs’taki limanların Kıbrıs Türk yönetimi altında malların ve hizmetlerin uluslararası dolaşımına açılması. 4 Ercan Havaalanı’nın Kıbrıs Türk yönetimi altında doğrudan uçuşlara açılması. 5 Kuzey Kıbrıs’ın ekonomik bir varlık olarak AB Gümrük Birliği’ne pratik açıdan dahil edilmesi amacıyla özel düzenlemelerin yürürlüğe girmesi, adadaki taraflar arasında ve taraflar ile dünyanın geri kalanı arasında ticaretin engelsiz biçimde yapılmasının sağlanması. 6 Kıbrıs Türk tarafının uluslararası sportif, kültürel ve sosyal alanlardaki diğer faaliyetlere serbestçe katılabilmesi. Uygulama için şu adımların atılmasını öneriyoruz: 7 Üzerinde mutabık kalınacak bir takvim çerçevesinde bir bütün olarak uygulanacak eylem planına nihai şeklini vermek amacıyla BM Genel Sekreteri’nin himayesinde ve TürkiyeYunanistanKıbrıs Türk tarafı ve Kıbrıs Rum tarafının katılımıyla en geç Mayıs Haziran 2006’ya kadar bir üst düzey toplantının gerçekleştirilmesi. 8 Eylem planı ve toplantının sonuçlarının ‘ABD Kıbrıs’ta taksim istedi’ iddiası LONDRA (ANKA) ABD ve İngiltere’nin 1974 öncesi Kıbrıs’ta iki toplum arasındaki çatışmaları önleme gibi bir kaygılarının olmadığı, aksine taksim istedikleri öne sürüldü. BBC tarafından yayımlanan ‘‘Belge’’ adlı programda ABD’nin Kıbrıs’ta taksim istediği iddiasına yer verildi. BBC Radio 4’te yayımlanan ‘‘Belge’’ adlı programda, İngiltere’nin, 1964 yılında Kıbrıs’ta patlak veren çatışmalardaki rolü değerlendirilirken Rumlarca kaçırılarak öldürüldüğü sanılan İngiliz binbaşı Ted Macey’in adada üstlendiği esrarengiz göreve dikkat çekildi. 1974 öncesi dönemde iki toplum arasında sorunları çözmek isteyen İngiliz General Peter Young tarafından bu amaçla çok iyi Rumca konuşan Martin Pakard’ı görevlendirdiğini anlatan BBC, programında Pakard’ın ? İngiliz yayın kurumu BBC, İngiliz arşivlerindeki belgeler ve tanıklara dayanarak ABD ve İngiltere’nin Kıbrıs’ta 1974 yılı öncesi iki taraf arasındaki çatışmaları önleme gibi bir kaygılarının olmadığı, aksine taksim istedikleri iddialarına yer verdi. açıklamalarına da yer verdi. Martin Pakard da, adadaki iki toplumu bir arada tutmak için yaptığı çabalara ilişkin bilgi verirken Amerikalıların ve İngilizlerin kafalarında etnik çatlakların önlenmesi gibi bir düşüncenin olmadığını savundu. Kendisinden adayı ziyaret eden dönemin ABD Dışişleri Bakan Vekili George Ball’a refakat etmesinin istendiğini belirten Pakard, adayı gezdikten sonra Ball’un kendisine ‘‘Oğlum, tamamen yanıldın. Hiç kimse sana bizim buradaki planımızın taksim olduğunu söylemedi mi?’’ dediğini aktardı. İngiliz Binbaşı Ted Macey’in adadaki çalışmalarına değinirken BBC, Rumların Macey’in Türklere yardımcı olduğuna inandıklarını, Londra’daki Kamu Arşiv Bürosu’ndaki belgelerin, Ted Macey’in kaçırılmasının, Yunan güvenlik güçlerince planlandığını gösterdiğini kaydetti. Prodüktör Jolyon Jenkins’in gerçekleştirdiği programda şöyle denildi: ‘‘Kıbrıs’taki İngiliz komutanların Macey’in kaçırılma olayının ‘Üst düzey hükümet çevrelerinin onayı ve polisin göz yumması ile Türk işgal planları konusunda bilgi edinmek üzere Yunan güvenlik güçlerince planlandığını’ gösteren çok güvenli bilgileri buldum.’’ Binbaşı Macey’e eşlik eden çeşitli görevlilerle konuşan BBC, eski şoförlerinden birinin, Macey’in İngiltere’nin emirleri üzerine Türk savaşçılarına silah sağladığı iddiasında bulunduğunu aktardı. BBC programında büyük güçlerin, Kıbrıs adasının ‘‘Akdeniz Küba’sı’’ haline gelmesinin önlenmesi için adanın NATO üyesi Türkiye’nin kontrolü altında kalmasını tercih etmiş olabilecekleri savına da yer verildi. Kıbrıs’taki İngiliz üslerine dikkat çeken BBC, eski Rum Adalet Bakanı Nikos Koşis’in adanın kaderini üslerin belirlediğini düşündüğünü belirterek Koşis’in ‘‘İki taraf arasında çatışma olmasını istedikleri hissine kapılıyorum. Birlikte olmamızı istemiyorlardı. İki toplum bir araya gelseydi gelecekte Kıbrıs’ta üs kalmayabilirdi’’ değerlendirmesine yer verdi. BM Genel Sekreteri tarafından BM Güvenlik Konseyi’ne sunulması, BM Genel Sekreteri’nin ayrıca, gelişmeleri Güvenlik Konseyi’ne rapor etmek amacıyla planın uygulanmasını sürekli gözetim altında tutacak bir mekanizma kurulması hususunu da değerlendirmesi. 9 BM’nin ve AB Komisyonu’nun özellik le Kıbrıs Türk tarafına sağlayacağı destek önerilen tedbirlerin uygulanmasını kolaylaştırmaya yardımcı olacaktır. 10 Eylem planı, hiçbir şekilde ilgili tarafların hukuki ve siyasi pozisyonlarına halel getirmeyecektir. Eylem planı, Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm perspektifinden adada gerçek bir işbirliği ve karşılıklı güven or tamı yaratmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda Türkiye, Kıbrıs sorununa BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde ve BM Genel Sekreteri’nin planı temelinde kapsamlı bir çözüm bulunmasına yönelik çabalara bağlılığını korumaktadır. Türkiye, 2006 yılında kapsamlı bir çözüme ulaşılmasını içtenlikle ümit etmektedir.’’ Mümtaz Sevinç öldürüldü İstanbul Haber Servisi Tiyatro sanatçısı Mümtaz Sevinç, Üsküdar’daki evinde öldürüldü. Hacı Esma Hatun Mahallesi Gül Sokak’taki bir evde oturan Mümtaz Sevinç (54) ile aynı evde bulunan Banu H.(49) arasında gece saatlerinde henüz belirlenemeyen bir nedenle tartışma çıktı. Banu H., tartışma sırasında Sevinç’i bıçaklayarak öldürdü. Olayın ardından polisi telefonla arayan Banu H., cinayet işlediğini ve teslim olmak istediğini bildirdi. Bu ihbar üzerine eve giden polis ekiplerince gözaltına alınan Banu H., Üsküdar İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği’ne götürüldü. Mümtaz Sevinç, ‘‘Şehnaz Tango (1999), ‘‘Deli Divane (1997)’’, ‘‘Eltiler (1997)’’, ‘‘Gülün Bittiği Yer (1998)’’, ‘‘Hoşçakal Yarın (1998)’’,‘‘Hayal Kurma Oyunları(1999)’’, , ‘‘Sır (1999)’’, ‘‘Savunma (2000)’’, ‘‘Baykuşların Saltanatı (2000)’’, ‘‘Çifte Bela (2001), ‘‘Emanet (2002)’’, ‘‘Sihirli Annem (2003)’’,‘‘Aşkımızda Ölüm Var’’(2004) ve ‘‘Nehir’’ gibi birçok film ve oyunların yanı sıra son dönemde birçok televizyon dizisinde rol almıştı. 12 Eylül’e askerden özeleştiri ANKARA (ANKA) Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, 12 Eylül darbesini ‘‘Günün getirdiği sıkıntılardan bir tanesi, üniversite gençleri siyasetten uzak kalmaya başladılar, 12 Eylül’ün etkisini görüyorum orada. Bu halden gençlerin kurtulması ve siyasete de sahip çıkması gerekiyor’’ diye eleştirdi. Eski Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri emekli Orgeneral Kılınç, ‘‘Yeni Çizgi’’ dergisinde yayımlanan söyleşisinde ilginç değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de siyasette yaşanan tıkanmaya ilişkin saptamalar yapan Kılınç, ‘‘Türkiye’de, bir defa yıpranmış insanların lider olma şansı yok. Daha önce siyasette bulunmuş, ama birtakım nedenlerle bulundukları ortamda gözden düşmüşse, artık o insanların pek fazla şansı yok’’ dedi. Tüm kurum ve kuruluşlar gibi üniversite camiasını ve öğrencileri de çok büyük boyutta etkileyen 12 Eylül askeri darbesiyle ilgili eleştiride bulunan Kılınç, üniversite gençliğinin siyasetten kopmasının en önemli nedeninin 12 Eylül olduğunu ifade etti. Vatan sevgisini ‘‘milliyetçi’’ olmayla özdeş gördüğünü belirten Kılınç, ‘‘Bir ulusun içinde yaşıyorsanız, bir milletseniz, bir devletseniz, milliyetçi değilseniz vatan hainisiniz demektir’’ dedi. Milliyetçilik kavramının Atatürk ilkelerinden biri olduğuna işaret eden Kılınç, şöyle devam etti: ‘‘Ama bu milliyetçilikte kafatasçılık yok. Bu miliyetçilikte devletini sevmek, birlik ve beraberliği korumak ötesinde herhangi bir etnisite ayrımı değil, tam manasıyla birleştirici, bütünleştirici, ülkesini seven olma ve içe dışa karşı beklentilerimizin olduğu malum. Şimdi bugünlerde milliyetçiyim diyen sanki suçlu oluyor. Ben Türk vatandaşlarından hiçbirisinin Türk milliyetçiliğinden uzak olacağını sanmıyorum.’’ Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmalarına da değinen Kılınç, yeni cumhurbaşkanının mevcut parlamento tarafından seçilmemesi gerektiğini savunurken ‘‘Bu Meclis’in seçeceği Cumhurbaşkanı benim nazarımda sıkıntı yaratır. Dolayısıyla bu Meclis değil, yenilenmiş bir Meclis’in cumhurbaşkanını seçmesinde hayır vardır’’ dedi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in ‘‘Tanrı’nın bir lütfu’’ olduğunu ifade eden Kılınç, Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı için şu yorumlarda bulundu: ‘‘Ben bir tarihte birilerine ‘Eğer eşleriniz sizi dinlemiyorlar da dini inancımızdır falan diyorlarsa, boşayın’ dedim.Yani siz kendiniz illa siyaset yapmak, illa Türkiye’yi idare etmek istiyorsanız, o takdirde boşanmanız gerekiyorsa boşanırsınız tabii.’’ ‘Kadınlar, başı açık namaz kılabilir’ İstanbul Haber Servisi Başbakan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu’nun eşinin de aralarında bulunduğu bir grup kadının cuma günleri erkeklerle bir arada başları açık şekilde namaz kılmaları, din adamlarını ikiye böldü. Çamlıca’daki Subaşı Camisi’nde kadınerkek bir arada kılınan cuma namazının fotoğrafının basına yansıması, yeni bir tartışmayı gündeme getirdi. Kadınların erkeklerle birlikte ve başı açık namaz kılıp kılmayacağı konusu, din adamlarını karşı karşıya getirdi. İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Osman Çağrıcı, dinin kendi ölçüleri olduğunu, kişilere göre yorumlanamayacağını belirterek, ‘‘Dinin kuralları vardır. Bizim yorumlarımıza bağlı değildir. Aksi takdirde din olmaz’’ dedi. Dinin dogmalara dayalı olduğunu, kuralları üzerinde rasyonel alanda tartışmanın yapılamayacağını kaydeden Çağrıcı, İslam dininde ibadetin Kuran’da belirtildiğini anımsatarak, ‘‘Bu kurallar bugün de sonra da ‘bana uymuyor’ denilerek değiştirilemez. Değiştirilse bile bu İslam dini olmaz’’ diye konuştu. Kadınerkeğin aynı şekilde el bağlamasının uygulamaya uymamasına karşın namazı bozmayacağını belirten Çağrıcı, şöyle devam etti: ‘‘Ancak, kadınların başları açık bir şekilde ve erkeklerle yan yana namaz kılmaları söz konusu değil. Bu kural, milyarlarca Müslüman kadın tarafından uygulanıyor. Ayrıca bu ilkeler, fıkıh literatüründe de ittifakla kabul edilmiştir.’’ Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, ‘‘kadınların, İslam dünyasında bin küsur yıldan beri camilerden dışlandıklarını’’ belirterek İslamiyetin ilk yıllarında kadınların camilerde arka saflarda namaz kıldıklarını anımsattı. Sonraki dönemlerde yöneticilerin ve din adamlarının ortaklaşa kararları ile kadınların camiye gelmelerinin engellendiğini kaydeden Beyaz, ‘‘Bütün ilmihal kitaplarının aksine, Kuran’da Cuma Suresi’ne göre kadınerkek ayrımı yapılmadan bütün iman edenlere cuma namazının farz kılındığı ifade edilmektedir’’ diye konuştu. Kuran’da namazlarda kadın ve erkeklerin aynı safta mı, ayrı saflarda mı olacaklarına ve kadınların başlarının açık mı kapalı mı olacağına dair bir açıklamanın olmadığını dile getiren Beyaz,‘‘Kadınların baş açık olarak erkeklerle aynı safta namaz kılmaları Kuran’a değil, sünnet ve mezheplerin görüşlerine aykırı olur’’ dedi. Beyaz, kadınların, manevi huzurun korunması açısından erkeklerden farklı yerlerde bulunmalarının gerekli olduğunu da dile getirdi. ‘Anter’in tetikçisi korucu’ iddiası MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Musa Anter cinayetinin zanlılarından JİTEM ve PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan ile saldırıda yaralanan Orhan Miroğlu’nun anlatımlarında tetikçi olarak adı geçen ‘‘Şırnaklı Hamit’’ adlı kişinin, Jirki aşireti mensubu Hamit Yıldırım olduğu iddia edildi. Yakın zamana kadar koruculuk yaptığı, geçmişte JİTEM adına çalıştığı öne sürülen Yıldırım’ın 15 Ocak 1996’da 11 korucunun minibüste yakılarak öldürülmesi olayında da yer aldığı belirtildi. Hamit Yıldırım’ın birkaç ay öncesine kadar Şırnak merkezine bağlı Kumçatı beldesin sınırlarında koruculuk yaptığı öne sürüldü. İddialara göre, JİTEM elemanı ibareli bir istihbarat kimliği sayesinde zorluk çekmeden birçok yere girip çıkan Yıldırım’ın elinden bu kimlik alındı. Yıldırım’ın 15 Ocak 1996’da Şırnak’ın Güçlükonak beldesinde gözaltına alınan ve aralarında korucuların da bulunduğu 11 kişinin önce bulundukları aracın içinde kurşuna dizilmesi, ardından can çekişirken araçları içinde yakılması olayına da karıştığı iddia edildi. Güçlükonak katliamına, o dönemde bölgenin etkili korucuları arasında yer alan Hacı Öztunç’un da katıldığı belirtildi. Ancak Öztunç, daha sonra Silopi’de öldürüldü, cenazesi ise kimsesizler mezarlığında toprağa verildi. Güçlükonak katliamı, Türkiye’yi AİHM’de maddi ve manevi tazminata mahkum ettirdi. ‘Başı açık namaz kılınmaz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı, AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Cüneyd Zapsu’nun eşi Beyza Zapsu’nun camide başı açık namaz kılması, AKP’de tartışma yarattı. Zapsu’nun eşinin camide başı açık namaz kılması, AKP’nin grup toplantısında tartışıldı. Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Tayyar Altıkulaç, ‘‘Eski bir Diyanet İşleri başkanı olarak bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz’’ sorusu üzerine, ‘‘Başı açık namaz kılmamalı’’ dedi. Altıkulaç, İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı’nın, ‘‘Kadınlar başı açık namaz kılmaz. Bütün İslam bilginlerine göre bu namaz geçersizdir’’ yorumunun doğru olduğunu söyledi. Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya, gazetecilerin soruları üzerine ‘‘Parlamentonun fetva işlerine Yaşar Nuri Öztürk bakıyor. Akşam fetvayı vermiş. Ben bugüne kadar böyle bir şey ne gördüm, ne duydum. Ama dün akşam Yaşar Nuri Bey’den duydum. Başı açık namaz kılınabileceğini ilk kez kendisinden duydum, başkasından duymamıştım’’ karşılığını verdi. Adana Milletvekili Zeynep Ayhan Tekin Börü ise namaz kılmanın şartlarının kitapta belirtildiğine işaret ederek bunun dışına çıkılamayacağını vurguladı. Börü, hacdan yeni geldiğini anımsatarak ‘‘Orada, zorunlu hallerde imama uyarak namaz kılıyorsunuz. Gittiğiniz yerde hemen bir yer bulup başlıyorsunuz namaz kılmaya. O zaman yanınızda erkek mi var, kadın mı var, ona çok dikkat etmiyorsunuz’’ dedi. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle