13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK 2006 PAZAR 4 HABERLER Hükümetlerin ceza indirimleri Anayasa Mahkemesi’nde genel affa dönüşünce hırsıza ve katile gün doğdu DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Öğretmenin Ölümü Sevgili, Avusturya Lisesi (Sankt Georg) edebiyat öğretmeni Mahmedet Şahinler geçen pazar öldü. Pazartesi günü, Esentepe Nimet Abla Camii’nin avlusu, otuz yıldan fazla aynı okulda öğretmenlik yapan Mahmedet Hanım’ın öğrencileriyle doluydu. Okul ve Avusturya Liseliler Derneği’nin verdikleri ilanlar, Hoca’nın ne kadar sevildiğini gösteriyordu. Birçok arkadaşıma telefon ederek başsağlığı dileklerimi ilettim. Öğretmenlerini nasıl candan sevdiklerini bilirdim. ‘‘Mahmedet’’i, (benim yaşımdaki öğrencileri, o sıralarda yeşil gözlü bir genç kız olarak tanıdıkları öğretmenlerini öyle anarlardı) elli yıl önce, annem ile birlikte Avusturya Lisesi’nde öğretmenlik yaparken tanıdım. Güzel gözlü bir genç kadın olarak kaldı hep aklımda. Öğrencilerinden Ferda Deniz’in, ölümünden sonra ‘‘Bize yalnız edebiyatı değil, hayatı, ülkemizi, düşünmeyi öğretmişti’’ diye andığı Mahmedet Hanım, hiç evlenmedi, tabii çocuğu da olmadı. Ama, bütün başarılı öğretmenler gibi bir sürü kız ve erkek çocuğu vardı onun, hem çocukları hem de arkadaşları... Öğretmenini yitiren öğrencinin acısını bilirim. İçinden bir parça kopup gitmiş gibi olur. O gençlere düşünmeyi, dünyaya bakmayı, bilginin yanı sıra o vermiştir çünkü. Mahmedet Şahinler’in haberini aldığımda, ölümünü çok sonra öğrendiğim öğretmenim Partice Thomson’u anımsadım. ??? İki yıl kadar önce, Galatasaray Lisesi’nin ön bahçesinde ‘‘Aralık pilavı’’ dolayısıyla arkadaşlar bir araya gelmiştik. Daha öğrencilik yıllarında bile ağır ağır konuşması, itidali, hep kontrollü davranışlarıyla değişik bir insan olacağını haber veren 191 Can Gündüz de vardı aramızda. Can emekli olmuş, ondan sonra aynı dalda çalışma girişimlerini, yeni girdiği çevreyi beğenmediği için yarıda kesmiş, şimdi o sakin haliyle toplumu, ülkeyi, dünyayı izlemeye koyulmuştu. Her gün, .............. gazetelerini....... haftalık, aylık dergilerini izliyor, kitap okuyorum, diyordu. X dergisi (şimdi adı lazım değil) pek tarafgir, haberlerine de çok güvenilmez ama, dediğimde, o belli belirsiz hafif ironik gülüşüyle yanıtladı: Fark etmez ki, ben Thomson’un öğrencisiyim, her yazılı olanın doğru olmadığını bilirim. Fransız edebiyatı öğretmenimizi, bu kadar güzel tanımlayan bir tümce olamazdı. Gerçekten de, Thomson bize Fransızca ve Fransız edebiyatından çok, dünyaya bakmayı, yazılı bir metni doğru dürüst okuyabilmeyi, sorgulamayı, düşünmeyi öğretmişti. Yalnız bir bilim adamı, profesör değil, aynı zamanda iyi bir öğretmen olan Galatasaray’dan sınıf arkadaşım Bülent Tanör, profesörlük yıllarında, hukuku okurken Thomson’un öğrettiklerinden çok yararlandığını söyleyecekti. ??? Galatasaray Lisesi’nin son sınıfında bir gün ders arasında sohbet ederken, sonradan sansasyonel medyada isim yapacak olan, o sırada Thomson’un derslerini izlemekte zorlanan bir arkadaşımız yakındı: Mösyö, bize bu saatten sonra Fransızca mı öğreteceksiniz? Hoca şaşırmıştı: Sevgili dostum, ben size Fransızca falan öğretmiyorum ki, ama bu öğrettiklerimi de öğrenemezseniz hangi dili konuşacaksınız ki? Gerçekten düşünmeyi, sorgulamayı öğrenmeden, hangi dil konuşulabilirdi ki?.. Ya da konuşulan dilin ifade ettiklerinin ne önemi olabilirdi?.. Sevgili, çok öğretmenim oldu, ama bunlardan bazıları, örneğin ilkokuldaki unutulmaz hocam Necdet Kut, yine ilkokul 5. sınıftaki Korsika kökenli Monsieur Chiap , edebiyat öğretmenim Muvaffak Benderli ve tabii ki, Thomson, yaşamıma damga vurdular. Keşke daha yetenekli, daha çalışkan olsaydım da, daha fazla yararlanabilseydim onlardan. Gündüz’ün ve Bülent’in anlattıklarından da ortaya çıkıyor ki, Thomson başka arkadaşları da çok etkilemiş. Zaten başka türlüsü de olamazdı. Hep düşünmüşümdür, Bülent üniversite öğretmenliği sırasında, herhalde Thomson’dan edebiyat veya felsefe parçaları üzerinden öğrendiği düşünme analiz ve sorgulama yöntemlerini, hukuk metinleri üzerinden herhalde kendi öğrencilerine de aktarmıştır diye. Öyleyse eğer, Thomson’un öğrettikleri, yüzünü bile görmemiş, dilini bile konuşamayan, başka nice gence de aktarılmıştı. Mahmedet Şahinler’in ölüm haberini alınca, gerçekten üzüldüm. Ama sonra düşündüm ki, bir öğretmen, öğrettikleriyle, aşıladığı davranış biçimiyle, başka kişilerde yaşamayı sürdürür. Bir tür reenkarnasyon bu. Ve öğretmen Sevgili, öğrettiği son kırıntı, kim bilir, nerede kiminle birlikte sönene kadar, teni öldükten sonra da, yıllar yılı sürdürür yaşamını... Türkiye aflar ülkesi oldu ? 1922 yılından beri aflarla cezasını tamamlamadan serbest kalan hükümlü sayısı 409 bin. TCY’de yapılan son değişikliklerle beraber 12 bini aşkın kişi de cezaevlerinden tahliye edildi. TÜREY KÖSE ANKARA Cumhuriyet tarihi boyunca genel aflar, ya da Anayasa Mahkemesi kararlarıyla ‘‘genel af’’fa dönüşen çeşitli yasalar çıkarılırken; ‘‘Rahşan affı’’ olarak anılan yasayla 44 bin kişi cezaevlerinden tahliye edildi. Bu yasa nedeniyle davası düşenler de eklendiğinde aftan yararlananların sayısı 409 bine ulaşırken; yeni Türk Ceza Yasası çıkarıldıktan sonra da 12 bini aşkın kişi cezaevlerinden tahliye edildi. Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Mehmet Ali Ağca’nın kendi dönemlerinde çıkan yasadan yararlanamayacağını yinelerken ‘‘Sayın Bakan’ın bozma yoluna gitmesi çok yerinde, keşke daha önce yapsaydı. Ancak bu yol 23 ay Öcalan propaganda yüzünden hücrede dan önce sonuçlanmaz’’ dedi. TBMM tarihindeki ilk genel af yasası 1922’de çıkarıldı, bunu Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra çıkarılan 1923 affı izledi. Arkasından Cumhuriyetin 10. yılı nedeniyle 1933 yılında bir af çıkarıldı. 27 Mayıs 1960 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yönetime el koymasından sonra da bir genel af çıkarılırken; arkasından 1963, 1966, 1969, 1974 yıllarında çıkarılan kısmi ve genel aflar geldi. 22 Aralık 2000 tarihinde de ‘‘Rahşan affı’’ olarak anılan yasa yürürlüğe girdi. 2005 yılı Temmuz ayı itibarıyla bu aftan yararlanan toplam 43 DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) İmralı’da cezaevinde kalan PKK lideri Abdullah Öcalan’a 20 günlük hücre cezasının, örgüt propagandası yaptığı ve eğitim talimatı verdiği gerekçeleriyle verildiği açıklandı. Geçen çarşamba günü haftalık görüşme yapmak isteyen kardeşleri Mehmet ve Havva Öcalan’a bildirilen hücre cezası kararının gerekçesi açıklandı. Fırat Haber Ajansı’nın haberine göbin 967 kişi cezaevlerinden tahliye edildi. Çeşitli biçimlerde davası düşenler de eklendiğinde aftan yararlananların sayısı 408 bin 921 kişiye ulaştı. Daha sonra yeni Türk Ceza Yasası’nın çıkarılması da ‘‘af’’ gibi sonuçlar yarattı. Yeni TCK kapsamında 12 bini aşkın hükümlü tahliye edildi. Bunların arasında ilk sırayı gasp ve benzeri suçlardan hüküm giyenler aldı. Rahşan Ecevit, adıyla anılan affa ‘‘Bu benim affım değil’’ diyerek tepki gösterirken, ‘‘ekmek çalan, baklava çalan çocuklar için istediği affın kapsamının TBMM’de komisyonda re, Öcalan’a hücre cezası 30 Kasım’da avukatları ile yaptığı değerlendirmeler nedeniyle verildi. Habere göre İmralı Cezaevi Disiplin Kurulu, söz konusu görüşmede ‘‘Suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapmak veya yaptırmak’’ suçunun işlendiğine karar vererek Öcalan’ın disiplin cezasına çarptırılmasına karar verildi. Bu ceza uyarınca Öcalan, bu haftaki görüşmelere de çıkarılmadı. değiştirildiğini’’ söyledi. Dönemin adalet bakanı Hikmet Sami Türk ise bu konuda şu açıklamaları yaptı: ‘‘Meclis’te önemli bir değişiklik olmadı. Rahşan Hanım’ın istekleri doğrultusunda genel merkezden gelen ilk taslak üzerinde çalışıldı, hukuki rötuşlar yapıldı. Bir koalisyon hükümetiydi. Ortaklarımız, bizim böyle bir taahhüdümüz yok, diyordu. Uzlaşma aramak zorundaydık. Ama önemli bir değişiklik olmadı. Rahşan Hanım hukukçu değil, samimi konuşuyor. Onun kafasında baklava çalan çocuklar var. Ama hukukta o kadar sınırlayamıyorsunuz. Sonra Anayasa Mah kemesi de eşitlik ilkesine aykırı diye kapsamı genişletti.’’ Türk, Ağca’nın kendi çıkardıkları yasadan yararlanmasının olanaksız olduğunu yineledi. Türk, Ağca’nın cezaevinden çıkışında alkışlarla karşılanmasına tepki gösterdi. Ağca’nın bu arada Haluk Kırcı gibi ortadan kaybolabileceği endişesini dile getiren Türk, ‘‘Hayret edilecek bir şey. Bir katil böyle alkışlanabiliyor. Karanfiller atılabiliyor. Bozkurt selamıyla kahraman gibi karşılanıyor’’ dedi. Türk, Ağca’nın dosyasına ilişkin bundan sonraki Yargıtay aşamasını da şöyle değerlendirdi: ‘‘Sayın Bakan’ın bozma yoluna gitmesi çok yerinde. Keşke daha önce yapsaydı. Bu yol 23 aydan önce sonuçlanmaz. Önümüzdeki hafta başvuruyu yapacak. Yargıtay’a yazılı olarak bildirecek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Bakan’ın bildirdiği gerekçeleri ilgili daireye iletecek. O daire bunu değerlendirecek. Bu süreç sonunda tekrar cezaevine dönebilir. Umuyorum ki, konunun hassasiyeti de göz önüne alınırsa, Yargıtay en kısa sürede bu başvuruyu bir karara bağlar.’’ Yemek bedelleri belirlendi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Memur ve sözleşmeli personelin yemek bedelleri yeniden belirlendi. Belirlenen bedele göre, 15 Ocak 2006 ile 14 Ocak 2007 tarihleri arasında ek göstergesiz görevlerde bulunan memurlardan günlük 0.65 YTL, 1100’e kadar (1100 dahil) ek göstergeli görevlerde bulunanlardan 1.05 YTL, 2200’e kadar (2200 dahil) ek göstergeli görevde bulunanlardan 1.25 YTL, 3600’e kadar (3600 dahil) ek göstergeli görevlerde bulunanlardan 1.60 YTL, 4800’e kadar (4800 dahil) ek göstergeli görevlerde bulunanlardan 2.10 YTL ve 4800’den daha yüksek ek göstergeli görevlerde bulunanlardan da günlük 2.30 YTL yemek bedeli alınacak. Sözleşmeli personelden de günlük 2.75 YTL ücret alınacak. Mumcu’nun ziyareti ? MUZAFFERABAD (AA) Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu dün, Genel Başkan Yardımcısı Emin Şirin ile İslamabad’dan helikopterle, depremden en fazla etkilenen bölgelerden biri olan Muzafferabad’a gitti. Mumcu’ya bilgi veren Türkiye Kızılay Derneği Muzafferabad Koordinatörü Tahsin Reyhan, BM’nin bile daha ulaşamadığı bölgelere Kızılay olarak ulaştıklarını ve faaliyetlerinin sürdüğünü anlattı. Mumcu da, bütün vatandaşları Kızılay ile et ve tırnak gibi iç içe olmaya davet etti. ‘Kamera gelişimi engeller’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çocuk yuvalarında kameralı sistem uygulamasının, çocukların psikolojik gelişimi açısından olumsuz etkiler yaratabileceği bildirildi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği’nce Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’ya sunulmak üzere hazırlanan ‘‘06 yaş çocuk yuvalarında kameralı sistem uygulanmasına ilişkin rapor’’ basına açıklandı. Dernek Başkanı Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak, ‘‘Gizli kamera uygulamasının, psikolojik danışma ve rehberlik alanının temel ilkeleri olan açık, saydam, dürüst iletişim, karşılıklı güven, saygı, empati, koşulsuz kabul açısından uygun olmadığı, çalışanlar arasında güven ve işbirliğini ortadan kaldıracağı ve çocukların psikolojik gelişimi açısından olumsuz etkiler yaratabileceği değerlendirmesi yapılmıştır’’ görüşünü kaydetti. asirmen?cumhuriyet.com.tr ADANA’DA PROTESTO GÖSTERİSİ Şemdinli olayları için oturma eylemi ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri bayramın son gününde Şemdinli olaylarını protesto etmek için oturma eylemi yaptı. Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Haklar ve Özgürlükler Cephesi, Barikat, Partizan ile Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği üyeleri, İnönü Parkı’nda mum yakıp ‘‘AKP halka hesap verecek’’, ‘‘Şemdinli devlettir, hesap soralım’’, ‘‘Şemdinli halkı yalnız değildir’’, ‘‘Yaşasın halkların kardeşliği’’, ‘‘Katiller hesap verecek’’ sloganları atarak Umut Kitabevi’nin bombalanması sonrası meydana gelen olayları protesto etti. Yapılan açıklamada, Susurluk devletinin kendini Şemdinli’de yeniden gösterdiği belirtilerek sorumlular cezalandırılıncaya dek eylemlerin süreceği belirtildi. Açıklamanın ardından eylemciler oturma eylemi yaparak bir saat süresince sloganlar atıp türküler söyledikten sonra sessizce dağıldı. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle