25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 OCAK 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr THY’nin düşük maliyetli havayollarına karşı rekabet için geliştirdiği proje Ulaştırma Bakanlığı ile arasını açtı 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER ‘Turkish Express’ gerginliği ? Projeye göre THY, yeni bir şirket kurup işçilerin yoğun olduğu Avrupa kentlerinden Türkiye’ye uçuşlara başlayacak. Turkish Express adlı şirket ‘Business’i kaldıracak, koltuk aralarını biraz yakınlaştıracak, ikram ve yer hizmetlerinde değişiklik yapacak ve yolcuya daha ekonomik bilet sunacak. Ancak Ulaştırma Bakanlığı, hiçbir yetkiliye haber verilmeksizin başlatılan projeye tepkili. ÖZCAN YAŞAR Kentköy Bayram gündemimizi dolduran kuş gribinden yola çıkılarak köylülüğü tarihe gömebileceğimiz umutlarını aşılayan yorum ve haberler var. Köy yumurtası, köy tavuğunun tarihe gömülmekte olduğundan yola çıkılıyor, hükümetin evlerde tavuk beslenmesini yasaklayacak hazırlıklarından söz ediliyor. Tabii bu iyimser, bayrama yaraşır umutlu yaklaşımlar, yine bayramın kurban fotoğrafları ile yok edilmekten öte, aklı başında olanlar için daha da ürkütücü bir gerçeği kanıtlıyor... Köylülükten çok daha ürkütücü gelişme, kentlerin köye dönüşmesi, kentköy oluşumu. Sadece kentlerin giderek yarısından daha fazla nüfusu ve yerleşim alanını kapsayan varoşları için geçerli bir tehdit değil. Çoğunluğun azınlığı yok etmesi kuralı, en zengin yerleşim alanlarına, en kültürlü olması gereken topluluklara, her yere, herkese uzanıyor. Bayramda kurban kesilmesi geleneği köylerin yaşam biçimi, doğası içinde, insan ve hayvan hakları anlamında böylesine kanlı, dini inancın gereğinin yerine getirilmesi biçimini, sevap kavramı içinde yerinin kalıp kalmadığını sorgulayacak boyutlar kazanmıyordu. Kent, doğrusu köykent yaşamı içinde, vahşetin, ilkelliğin, cehaletin, sayısız utanç verici görüntülerini yaratır oldu. Kuş gribi salgını ile çakışınca, üstüne tuz biber ekilmiş oldu. İstanbul’un sözde kuş gribi nedeni ile karantina altına alınmış sokaklarında, maskeli, rezil giysili itlaf ekipleri dolaşırken yerlerde çamur içinde kurban kesiliyor. Yine resmi önlem kararlarına göre yok edilmeleri gereken, ortalıkta dolaşan kümes hayvanları arasında kurbanlar kesiliyor. Kuyuya düşen boğa vinçle çekiliyor. Tek kelime ile işkence yapılarak kesilen kurbanlıklar. Şimdiden, hayvanlara işkence yapan, arada yanlışlıkla kendilerinin de oralarını buralarını kesen acemi kasaplardan yaralananların sayısı binlerce. Kurbanların başında, kim bilir belki de kurban bayramından kurban bayramına ancak et yiyebilen çocuklar, pişmemiş ete yiyecek gibi bakan büyükler.. Çöp olarak atılan hayvan artıklarının arasından kendilerine sakatat arayan, evine et kokusu götürmeyi düşleyen en yoksul kesimden kadınlar... Tarihe gömmeye çalıştığımız köylülük yerine oluşturduğumuz kentlilik böyle bir sonuç yaratacaksa olmaz olsun. Köylerin yerine ülkemizde gecekonduları bile mumla aratan varoşlar oluşuyor, kent yaşamını aşağı çekiyorlarsa.. Başka ülkelerdeki adları ile gettolarda patlama yaşanıyorsa.. Kentlerin beklenen gelişmesi, ekonomik, sosyal, siyasal uygarlaşmanın yerine, her üç anlamda çöküş, damping anlamına gelen sonuçlar ortaya çıkıyorsa.. vay halimize. Her zaman olduğu gibi, bayram sohbetlerinde de, bire bir konuşurken eski gelenekleri, bayramları özlemle anmamızın nedeni, sadece yaşlarımız mı? Gerisini unutun sadece siyasileri bir insan ömrü içinde şöyle bir gözümüzün önünden geçirelim: En çok eleştirildikleri siyasal kirlenme, yolsuzluklar, yüzsüzlükler, siyasal etiğin göçüşü, kültür üzerinden geriye gidişin, eskilerin günahlarının çaplarının hafif kalışının çarpıcı boyutları çırılçıplak ortada. Kendi adıma gazetecilik ilişkileri içinde, Meclis’te yakından izlediğim milletvekillerinin yıllar içindeki insan kimliği üzerinden kalite çöküşünü düşündüğümde içim ürperiyor. Tabii özeleştiriyi kendi mesleğime, gazetecilere çevirdiğimde, Babıâli gazetecisi, patronu ile medya gazetecisi, holding patronları arasındaki uçurum daha da çarpıcı bir yozlaşmayı, kirlenmeyi, değerler erozyonunu ortaya koyuyor. Esnaf geleneği, ahlakı diye bir şey vardı değil mi? Nerede o eski İstanbullular? Hatta taksi şoförleri? İnsan, komşuluk ilişkileri?.. Elbette sorun insanın doğasından kaynaklanmıyor. Sorun yeni dünya sömürü düzeninin çarklarının işleyişinden ortaya çıkıyor. Dünya sermaye örgütlerinin saptamaları ve yakınmaları ile eğer dünya tekellerinin ünlü markalarının çıkarları adına rüşvet vermek zorunda kaldıkları paylar, işçiliğe verdikleri payların iki buçuk katına çıkmışsa ortada insanlık adına tersine gelişen bir dram var demektir. İşsiz sayısında patlama yaşanıyor, ucuz emek üretiminde günlük yevmiye de bir dolara düşüyor, dünya ve ülkemiz çapında büyük bir sosyal damping yaşanıyorsa bu düzeni sorgulamanın zamanı gelmiş ve geçmiştir. Hele de ülkemiz özelinde Cumhuriyet devrimlerinin ürünü ekonomik, sosyal, siyasal gelişmenin yıkılmasına yönelik içten ve dıştan ittifak etmiş güçler siyasete, toplumsal örgütlenmeye, siyasal iktidara, kamu örgütlenmesine kadar el atabilmişlerse.. Siyasi irade, insan hakları, demokrasi, AB üyelik projelerini siyasal İslamcılığın gelişmesinde takıyye aracı yapmışsa.. Emperyal güçlerin sömürgeleştirme, işgal projeleri için kullanma, işbirliği gündemde ise.. İşte tam da böyle kendi kararları ile çelişkili, yasaklarını delen siyasi icraat, arabesk bayram, kurban, kuş gribi manzaraları ortaya çıkar... soner@cumhuriyet.com.tr ‘Gözü dışarıda bir şirketiz’ Ekonomi Servisi Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Temel Kotil, THY’nin 2005’te koltuk kapasitesi ve doluluk oranları açısından Avrupa havayolları içinde en fazla büyüyen havayolu şirketi olduklarını belirterek ‘‘2006, bizim daha çok yurtdışına açıldığımız bir yıl olacak. Şirketin enerjisini yurtdışında kullanmak istiyoruz. THY, gözü dışarıda olan bir şirket. Çünkü biz orada büyürsek ülkeye yarar getiririz’’ dedi. AA’dan Sebahattin Metin’in haberine göre Avrupa’da Lufthansa, Air France, British Airways, KLM, İberia, Alitalia ve SAS’tan sonra en büyük havayolu şirketi olduklarını söyleyen Kotil, özetle şöyle davam etti: ‘‘72 yaşında 78 noktaya ulaşan THY, koltuk kapasitesi ve doluluk oranları açısından Avrupa havayolları içinde en hızlı büyüyen havayolu oldu. 2006’da yolcu sayımızı ve doluluk oranımızı daha da arttıracağız, 150 milyon dolarlık kâr bekliyoruz. Uçuş ağımızı da arttıracağız.’’ Avrupa’daki ‘‘low cost carrier’’ (düşük maliyetli havayolu) şirketlerle rekabet edebilmek için Türk Hava Yolları (THY) tarafından geliştirilen yeni proje, Ulaştırma Bakanlığı ile THY yönetiminin arasını geriyor. Bakanlık, böyle bir çalışmaya kendisinden habersiz giriştiği için THY’ye tepkili. THY, Ulaştırma Bakanlığı’nın uyarılarına rağmen uzun süredir, ‘‘Turkish Express’’ adlı proje üzerindeki çalışmalarını sürdürüyor. Projeye göre THY, kurulacak olan yeni bir şirketle Avrupa’dan uçuşlara başlayacak. Ağırlıklı olarak Almanya, Fransa ve Hollanda gibi ülkelerdeki gurbetçileri taşıyacak yeni şirketin, Boeing 737400 ve 737800 tipi uçaklarla uçması tasarlanıyor. Ulaştırma Bakanlığı’ndan hiçbir yetkiliye haber verilmeksizin başlatıldığı için tepki toplayan bu projeyle, ikram, yer hizmetleri ve koltuk düzenlemelerinde yapılacak değişiklikle sağlanacak tasarrufla, yolcuya daha ekonomik bilet sunulması planlanıyor. Kurulacak şirketin uçaklarında ‘‘Business’’ sınıf koltuk bulunmayacak. ‘‘Ekonomi’’ sınıf koltuk aralıkları da diğer charter uçakları standartlarında düzenlenecek. Bu uçuşlarda kullanılması planlanan Boeing 737800 tipi uçaklardaki koltuk kapasitesi 150’den 162’ye yükseltilecek. Buradan elde edilecek tasarrufla bilet fiyatları da 200 Euro’dan 180 Euro’ya çekilebilecek. Yakın bir tarihte bu projeyi duyurma hazırlığında olan THY, Ulaştırma Bakanlığı’ndan gelen tepki üzerine, çalışmalarını askıya almak zo Temel Kotil: 2006 yılında THY’yi dünyada bilmeyen kimse kalmayacak. (AA) runda kaldı. Böyle bir proje üzerinde, ilgili yerlere bilgi verilmeden çalışılmasına karşı çıkan Ulaştırma Bakanlığı, ‘‘Bir düşüncenin proje olarak açıklanmasına karşıyız’’ diye tepki gösterdi. THY’nin bayrak dalgalandıran milli havayolu olduğuna dikkat çeken bakanlık yetkilileri, yeni marka oluşturulsa bile, daha çok ana ürünün tercih edileceğini kaydederek, ‘‘Herkes bir karar alınca iyi incelesin. Sonunda ‘Eyvah, keşke yapmasaydık’ noktasına gelmesin’’ diye görüş belirttiler. ÇİMENTO FİYATI MECLİS’TE Milli Piyango’nun servis sağlayıcısı Gtech’e 4.8 milyar dolarlık teklif Başbakan’a kartel sorusu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, İzmir’deki çimento ve hazır beton fiyatlarının Ankara, İstanbul, Kocaeli gibi kentlerden kat kat daha yüksek olma gerekçesinin açıklanmasını istedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle önerge veren Ersin, Rekabet Kurumu’nun İzmir’deki hazır beton üreticilerine verdiği cezaların sonucu değiştirmediğini söyledi. Firmaların bu ceza bedellerini de tüketiciye yansıttıklarını belirten Ersin, önergesinde şu soruları yöneltti: ‘‘İzmir’de inşaatların tabya ve kolonlarında kullanılan C20 hazır beton fiyatları Ankara’dan yüzde 41, Kocaeli’den yüzde 47, İstanbul’dan yüzde 54, yine aynı amaçla kullanılan C25 fiyatları Ankara’dan yüzde 39, Kocaeli’den yüzde 44, İstanbul’dan yüzde 49 daha pahalıdır. Firmalara, Rekabet Kurumu tarafından kartel oluşturdukları gerekçesiyle net satışlarının yüzde 1’i oranında kesilen ceza, sonucu değiştirmemiş, dahası bu firmalar cezaları da tüketiciye yansıtmışlardır. Aşırı biçimde artan ve dolayısıyla ev sahibi olmak isteyen İzmirlileri daha fazla para vermek zorunda bırakan bu durum ne kadar devam edecek? Kamunun sömürülmesine neden olan hazır betonda kartelleşme, fahiş fiyat ve haksız kazanç anlayışına ve pervasızlığına karşı ne yapmayı düşünüyorsunuz? Serbest piyasa, halkın ve kamunun, kartellerin insafına terk edilmesi ve sömürülmesi mi demek?’’ 200 milyar dolarlık oyun Ekonomi Servisi İtalyan piyango şirketi Lottomatica dünya piyango pazarının yüzde 70’ine yakınını elinde bulunduran ABD’li Gtech firmasını satın almak için toplam 4.83 milyar dolar (4 milyar Avro) teklif etti. Dünya piyango pazarında ikinci büyük şirket olan Lottomatica’nın bu alanda lider olan ABD’li Gtech’e şirketin 9 Eylül’deki piyasa değerinin yüzde 15 üzerinde bir fiyatla hisse başına 35 dolar teklif ettiği açıklandı. Satın alma işleminin bu yılın ortalarında tamamlanması planlanırken, Lottomatica’nın bu satın almayı 1.4 milyar Avro’luk bir sermaye arttırımı yoluyla karşılamayı planlaması, şirketin hisselerinde yüzde 11’lik bir düşüşe neden oldu. Lottomatica, 2005 yılı sonuçlarına göre toplam 150 milyon Avro’ya yakın bir kâr payı dağıtacağını açıklamıştı. Gtech, Türkiye’de 8 yıldır Milli Piyango’nun altyapı servis sağ Dünya piyango pazarının ikinci büyük şirketi, bu alandaki lideri gözüne kestirdi. Milli Piyango özelleştirmesi ile de ilgilenen İtalyan Lottomatica, ABD’li Gtech’e 4.8 milyar dolar teklif etti. layıcısı. Milli Piyango’unn Sayısal Loto ve Şans Topu’nun online sistemini kuran ABD’li şirket, piyango şirketlerinin teknik altyapısını ve lotarya oyunlarının makinelerini geliştiriyor. Türkiye’de 2 milyar dolarlık bir büyüklüğe yaklaşan piyango pazarı, ABD’de 60 milyar dolar, dünya genelinde ise 200 milyar dolara kadar çıkıyor. Talih kuşu için sıraya girdiler Bu yıl içinde özelleştirilmesi planlanan Milli Piyango’ya yerli firmaların art arda ilgilendik lerini açıklamasıyla, yabancı firmalar da yıllık cirosu 600 milyon doları bulan Milli Piyango için sıraya girmişlerdi. Milli Piyango’nun yerli taliplileri arasında Koç Holding, Sabancı Holding, Doğan Holding, Oyak Grubu, Doğuş ve Çukurova Grubu ilk sıralarda yer aldı. Yabancılardan da dünyanın en zengin aileleri arasında yer alan Rothschild Ailesi, İtalya’da 1946’da bahis uygulamasını ilk başlatan ve yıllık cirosu 2.5 milyar Avro olan Sisal Group, Çukurova Grubu’yla ortaklığı bulunan Yunan Intralot, dünyanın en büyük piyango şirketi olan ve 50 ülkede faaliyette bulunan ABD’li Gtech, yıllık 6.8 milyar dolarlık cirosu ile dünyanın en büyük piyangosunu elinde bulunduran İngiliz Camelot, NBA bahis haklarını satın alan Fransız piyango şirketi Scientific Milli Piyango için sıraya girdi. Küresel ekonomi 2006’da önemli fırsatların yanı sıra ciddi risklere de gebe Sürprizlere hazırlıklı olun Petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar 2006’da da durulmayacak. Amerikan Doları’nın kan kaybı sürecek. Çin, yuanı yeniden değerlenmeye bırakmak zorunda kalacak. Ekonomi Servisi Uluslararası alanda denetim, vergi ve yönetim danışmanlığı hizmeti veren Deloitte’un ‘‘Küresel Ekonomik Görünüm 2006’’ raporuna göre dünya ekonomisi genelde iyi bir performans ortaya koymakla birlikte petrol fiyatlarındaki istikrarsızlık ve gelişmiş ülkelerde artan korumacılık, küresel ekonomiyi tehdit eden unsurların başında yer alıyor. Rapora göre, petrolün küresel ekonomi üzerinde korkulan etkiyi yapmamasının en önemli nedeni yükselişin geçmişte olduğu gibi arzdan değil, talepten kaynaklanmış olması. Küresel ekonomide, özellikle de ABD ve Çin’de görülecek bir yavaşlamanın petrol fiyatlarını 60 doların altına çekebilecekken dolardaki değer kaybının sürmesinin petrol fiyatlarına yukarı doğru baskı yapabileceği uyarısında bulunuluyor. büyüyen Çin bunu büyük ölçüde yabancı yatırımlar sayesinde gerçekleştirirken devlet zararda olan kamu teşebbüslerine halen yoğun yatırım yapıyor. Rapor, 2006’da alışılmış büyüme oranlarının bir miktar altına inse de uzun vadede Çin’in önünün açık olduğu öngörüsünde bulunuluyor. ÇİMENTO PAZARI 2005’te kapasite yetersiz kaldı Avrupa’nın derdi çok Yaşlılık sorunlarıyla boğuşan başta Fransa ve Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri bu durumun sosyal güvenlik sisteminde gerektirdiği köklü reformu yapmaktan kaçınıyorlar. Avrupa’nın yaşadığı diğer sorunlar arasında ise kıtanın yeni istihdam yaratmakta zorlanması ve tarım sübvansiyonları ve korumalarının Avrupalı tüketicileri gıda maddelerine daha fazla para ödemek zorunda bırakması yer alıyor. Rapor, üyeleri arasında uyumu bir türlü yakalayamayan Avrupa Para Birliği’nin zorlanmaya başladığını ortaya koyuyor. EDİRNE’YE ÜRETİM MERKEZİ Çin’de ‘fazla’ rekoru Çin’in dış ticaret fazlası, 2005 yılında bir önceki yılın 3 katına çıkarak 101.88 milyar dolar oldu. Çin Genel Gümrük İdaresi raporuna göre, 2005 yılında bir önceki yıla göre Çin’in ihracatı yüzde 28.4 artarak 762 milyar dolar, ithalatı ise yüzde 17.6 artışla 660 milyar dolar oldu. Böylece, Çin’in toplam küresel ticareti 1.42 trilyon dolara ulaşmış oldu. Raporda Çin’in, ABD ile olan ticaretinden kaynaklanan fazlanın 2005 yılında bir önceki yıla göre yüzde 25 oranında artarak 200 milyar dolara çıktığı bildirildi. Çin’in en büyük ticaret partnerinin Avrupa Birliği olduğuna dikkat çekilen raporda, AB ile yapılan iki yönlü ticaretin 2005’te bir önceki yıla göre yüzde 22.6 artışla yaklaşık 217.3 milyar doları bulduğu ifade edildi. veren ülkeler tarafından karşılanıyor. Ancak, doların kan kaybının sürmesi kaçınılmaz görünüyor. Raporda, Çin’in yuanı yeniden değerlendirmeye veya Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmeye karar vermesinin, dolar üzerindeki baskıyı arttıracağına dikkat çekiliyor. Satın alma gücü paritesi bazında dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’in, döviz kuru politikası tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor. Rapora göre, ülkeye giren güçlü dolar akışı karşısında Çin Merkez Bankası, yuanı değerlenmeye bırakmak zorunda kalacak. Uzmanlar, Çin’in potansiyelini tam olarak gerçekleştiremediğini de vurguluyor. Son 24 yılda yüzde 266 İpekyol’un hedefi Avrupa EDİRNE (AA) İpekyol Fabrikası Genel Müdürü Zafer Meriçliler, ‘‘İpekyol’’ olarak bayan hazır giyiminde dünya markası olmayı hedeflediklerini belirterek ‘‘Edirne’de, dünya standartlarında üretim yaparak hizmet vereceğiz’’ dedi. Edirne’deki fabrikanın üretim ve lojistik merkezi olduğunu belirten Meriçliler, hedeflerinin Yunanistan’dan başlayarak Avrupa’da mağazalar zinciri oluşturmak olduğunu söyledi. Atina’da 1 mağazalarının bulunduğunu, 2 mağaza daha açarak Avrupa’ya hızlı bir şekilde yol alacaklarını anlatan Meriçliler, Paris ve Londra’dan başlayarak bütün Avrupa ülkelerinde olmak istediklerini kaydetti. Edirne’de mini heliport kuracaklarını da ifade eden Meriçliler, böylece helikopterle Avrupa ülkelerine daha kolay ulaşacaklarını bildirdi. İSTANBUL (AA) Sabancı Holding ve HeidelbergCement ortak kuruluşu olan Akçansa’nın Genel Müdürü Mehmet Göçmen, ‘‘2005 yılında iç pazar çok iyiydi. İlk defa kapasitemizin yetmediği günler oldu’’ dedi. Göçmen, AA muhabiri Medine Taşdelen’e yaptığı açıklamayı şöyle sürdürdü: ‘‘Normalde yüzde 2530’dur çimentonun konuta giden payı. Bu, geçen sene yüzde 50’nin üzerine çıktı. Bu bizi şöyle rahatlattı; IMF programları nedeniyle altyapı yatırımlarında fren var. Kamu harcamaları çok rahat değil. Konut yatırımı, bir şekilde onu kompanse etti’’ dedi. Japonya uyanıyor 15 yıldır durgunluk içinde olan Japonya’nın, komşusu Çin’deki ekonomik canlılığın etkisiyle hareketlenmeye başladı. Deloitte’un raporuna göre, Japonya’daki ücretler ve istihdamda da son yıllarda önemli bir artış görülüyor. Raporda, ihracatın ülkenin büyümesindeki önemini korumakla birlikte, Çin ve diğer Asya ülkelerinin yarattığı rekabetin Japonya’nın önündeki imkânları sınırladığı görüşüne yer veriliyor. Doların geleceği belirsiz Küresel ekonominin karşı karşıya olduğu en büyük risklerin başında ABD’nin cari işlemler açığı bulunuyor. 2005 yılında 759 milyar doları bulması beklenen açık, halen cari işlemler fazlası CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle