13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 2006 PERŞEMBE 12 EKONOMİ ‘Rakamlar halkın gerçeğini yansıtmıyor’ diyen Prof. Dr. Uzunoğlu, Türkiye’deki ‘pembe tablo’yu Cumhuriyet’e değerlendirdi Ekonominin gerçek yüzü ? Enflasyonun düşük döviz kuru politikalarıyla kontrol altında tutulmaya çalışılmasıyla ihracat ve büyüme rakamları şişirildi, ithalat ise olduğundan daha düşük gösterildi. ? ? İnsanlar geleceklerini tüketici kredileriyle ipotek altına aldı. Sanayide rekabet gücü azalırken istihdamda yaprak kıpırdamadı. ucuz hale geliyor. Üreticiler de ayakta kalabilmek için, rekabet güçlerini koruyabilmek için, daha fazla ithal girdi kullanıyorlar. Tüketici kredileri 2004 yılına kadar başta dayanıklı tüketim malları olmak üzere birçok sektör için önemli bir kaynak oldu. Tüketici kredileri bugünlerde ağırlıklı olarak konut kredileriyle inşaat sektörüne yöneldi. 250 bin konut, 9 yıl vadeli konut kredisi ile satın alındı. İnşaat söktöründe özellikle lüks konut talebinde canlanma oldu. Ama 9 yıllığına borçlanan orta gelirli kesim, artık tüketim gücünü büyük ölçüde yitirdi. Konut kredileri diğer sektörlere olan talebi daraltmaya başladı. Öte yandan konut birçok sektöre iş yaratır derken, inşaat malzemeleri de lüks konut inşaatı nedeniyle ithal edilmeye başlandı. Kredi kartı harcamalarında da bir daralma yaşanıyor. ? ? Ayakta kalmaya çalışan esnaf ‘‘sermayeden’’ yemeye devam etti. Büyüme rekorları kırılırken halkın filesine giren mal artmadı. GÜRAY ÖZ Türkiye ekonomisiyle ilgili yorumlarda genel bir iyimserlik havası egemendir. Durumun yalnızca seçilmiş makro rakamlarla ele alındığı ve söz konusu rakamlarla iyimser bir tablonun oluşturulduğu gözlerden kaçıyor. Medyada konuyu farklı açılardan ve eleştirel bir gözle değerlendirenlerin, çizilen pembe tabloyla halkın durumunun birbirine uymadığını dikkate alanların sayısı ise ne yazık ki bir elin parmaklarını geçmiyor. Türkiye ekonomisini ve özellikle halkın ekonomik durumunu Trakya Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu ile değerlendirdik. Ekonomik durumla ilgili değerlendirmelerde medya tarafından da paylaşılan bir iyimserlik havası hâkim. Halkın refahının arttığı, bunun göstergesi olarak da kişi başına düşen gelirde belirgin bir yükselme olduğu söyleniyor ve açıklanan veriler de böyle gösteriyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? mak gerekiyor. Türkiye ekonomisinin büyüdüğü bir gerçek. Bu büyüme konusunda ne düşünüyorsunuz. Sağlıklı bir büyümeden söz edebilir miyiz? IMF Türkiye için ihracata dayalı bir büyüme modeli önerdi. 2002 yılında yapılan 3 yıllık programda böyle öngörüldü. Gerçekten de 2002 yılında ekonomi ihracata dayalı büyüdü ve 100 dolarlık büyüme yalnızca 4 dolarlık dış açık verdi. Böylece katma değer büyük ölçüde Türkiye’de kaldı. Ama 2003 yılının ortasından itibaren farklı bir gelişme yaşandı. Denizli’den Fransa mutfağına cam DENİZLİ (AA) Denizli’de üretilen camdan ekmek kesim tablaları, Fransız mutfağına girdi. Uğurlu Oto Cam Genel Müdürü İrfan Duman, sektöre oto camı üreterek girdiklerini, 34 yıllık bir deneyimle ürün çeşitlerini arttırdıklarını, bunlardan birisinin de kendi tesislerinde ürettikleri camdan ekmek kesim tablaları olduğunu söyledi. Cam tablaların, Fransa’da plastik ve ağaç ürünlerine göre çok daha fazla alıcı bulduğunu ifade eden Duman, ‘‘Tablalarımız yurtiçi ve yurtdışı pazarlarda kolayca alıcı buluyor. En çok talep Fransa’dan geliyor’’ dedi. Ağırlıklı olarak otomobil camı ürettiklerini, ancak geniş bir ürün yelpazesine sahip olduklarını ifade eden şirketin Genel Müdür Yardımcısı Muammer Duman da üretimlerinin yüzde 70’ini iç pazara verdiklerini, ayrıca 37 ülkeye ihracat gerçekleştirdiklerini söyledi. Kâğıt üstünde on bin dolar bile olur Protesto edilen senet sayısı yeniden tırmanıyor Türkiye’deki işletmelerin yüzde 99’u küçük ve orta ölçekli iş Bir ülkede yaşayanların refaletmelerden oluşuyor. Çizdiğiniz hının arttığını ölçmenin belirli tablo KOBİ’lere nasıl yansıdı? kriterleri vardır. Sağlıklı bir so Öncelikle söylenmesi gerenuç elde edebilmek için sabit fiken, KOBİ’lerin esnafın, zanaatyatlarla hesaplanan kişi başına kârın gelirlerinin artmadığıdır. gelire bakmak gerekir. Belirli bir Deyim yerindeyse sermayeden yıl temel alınarak ülkede yaşayiyorlar. Bir kesim ise ayakta yanların gelirinin bir önceki yıl ve kalmanın yolunu kayıt dışına veya yıllarla kıyaslandığında ne çıkmakta buluyor. KOBİ’lerin kadar arttığını hesaplamak doğru durumunu en iyi anlatacak gösbir yöntem olur. Bu bir anlamda tergelerden birisi protesto edilen önceki yıl veya yıllara göre vatansenet sayısı ve tutarıdır. daşın filesine giren malın artıp 20002005 arasını değerlenartmadığını gösterir. Bizde bu dirdiğimiz tabloda bu durum yöntem pek makbul sayılmıyor. tüm çıplaklığıyla görünüyor. Basının da ilgi gösterdiği yöntem, Protesto edilen senet sayısı 2000 dolar bazında gelir artışı hesaplayılında 859.8 bindi. Bu sayı 2003 rına dayalı yöntemdir. yılında 480.2 bine indi. 2004 ve Sıklıkla ‘‘Dolar bazında geliri2005 yıllarında ise yeniden yükmiz arttı. 2003 yılında 3500 dolar selişe geçti. 2005 yılının ilk 10 olan kişi başına gelir 2004 yılında ayında 724.5 bin olarak gerçek4172 dolara yükseldi’’ diyorlar. Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu’na göre ithalata dayalı leşti. Tutar olarak ise 2001 yılı ratüketim, dış ticaret dengelerini altüst etti. Ama öncelikle söyleyelim, vatankamlarının neredeyse iki katına daş pazardan alışverişini TL ile yapıBüyüme yani üretim artışı büyük yükseldi. yor. Ücreti, maaşı da TL cinsindendir. ölçüde tüketici kredileri ile desteklenÖyleyse neden kişi başına geliri dolar miş tüketime dayanmaya başladı.Tü İhracat görünenden az, ithacinsinden hesaplıyoruz ki? Eğer dolar ketim ve ağırlıklı olarak rekabet gücü lat göründüğünden fazladır bazında kişi başına geliri ‘‘arttırmak’’ nü arttırmaya yönelik teknolojik yatı İhracatithalat ilişkisi bir ekonomi istiyorsanız, Merkez Bankası elinde rımlar artış gösterdi. Yani ihracata dö için her zaman önemlidir. İhracat artki dolarları satar, dolar üzerinde bas nük üretim ve istihdamı arttırıcı poli tığı için ithalatın arttığı yönündeki bir kı kurar, kişi başına gelir bir günde 10 tikalar yerine, değerli TL ’ye dayalı iç değerlendirmeye katılır mısınız? bin dolara çıkar! Biz hesabı başka tür talebe dayalı büyüme ağır basmaya Hayır, bu karşılaştırma gerçeği lü yapalım. TL bazında, sabit fiyatlar başladı. Bugün 100 dolarlık büyüme yansıtmıyor. 2002 yılından 2005 yılıla, enflasyon arındırılmış kişi başına 40 dolarlık bir açıkla mümkün olabi nın ekim ayına kadar ihracat yüzde gelire bakalım. liyor. Biraz daha açıklamaya çalışa 63, ithalat yüzde 84 oranında arttı deSonuç, bizim 2004 yılında 1998 yı lım. Tüketici kredilerine dayalı büyü niliyor. Her iki rakam da gerçeği yanlındaki refah düzeyini yakalayabildi me, insanların geleceklerini ipotek al sıtmıyor. İhracat rakamları dolar bağimizi gösterir. Kuşkusuz kişi başına tına alarak gerçekleştirilen bir büyü zında açıklanıyor, ama biz çoğunlukgelir hesaplarının gelirin eşit dağıtıl medir. la Avro bazında ihracat yapıyoruz. İtdığı varsayımıyla yapıldığını, ama TL değerlendikçe ihracatta rekabet halatımız ise genellikle dolarladır. Bu gerçeğin böyle olmadığını da unutma gücümüz azalıyor. Buna karşın ithalat etkileri kaldırın, ihracat artışı üç yılda yüzde 45’i geçmez. Görünmeyen gerçek, ihracatın görünenden az, ithalatın görünenden fazla olduğudur. Türkiye’de ekonomiyi yönetenler değerli TL ya da düşük döviz kuru ile enflasyonu kontrol ediyorlar. Kuşkusuz bu yöntemle enflasyon kontrol edilebilir. Geniş kesimlerin satın alma gücü de zaten sınırlandırıldığı için enflasyon rakamlarında bir düşüş görünüyor. Ancak bu geniş kesimlerin satın alma gücünün sınırlandırılması ve yerli üreticilerin ortadan silinmesi pahasına oluyor. Size bir örnek vereyim: 2001 yılın da 100 dolarlık takım elbise ihraç eden bir konfeksiyoncu, 25 dolarlık ithal girdi kullanırdı. 75 dolar da Türkiye’ye kalırdı. Ülkenin de pamuğu, ipliği, kumaşı değerlendirilmiş olurdu. Bugün 100 dolarlık takım elbise ihraç eden, 5055 dolarlık ithalat yapıyor. Pamuk üreticisi üretmekten vazgeçiyor, kumaşçı pamuğu, ipliği ithal eder hale geliyor. Bunun yapısal değişim olduğunu ve uyum gösteremeyenlerin piyasadan çekilmesinin normal olduğunu söyleyenler yanılıyorlar. Olan Türkiye ekonomisinin geleceğine oluyor. Türk otomotivine yabancı akını Ekonomi Servisi Türk otomotiv sektörü, her yıl üretim tesislerini görmek isteyen çoğu yabancı binlerce ziyaretçiyi de ağırlıyor. AA’dan Yıldız Taşdelen’in haberine göre uluslararası firmaların bazı modellerinin sadece Türkiye’de üretilmesi de bu fabrikaları çekici kılıyor. Örneğin geçen yıl Ford’un Kocaeli fabrikası ABD New York University Stern’de Executive MBA yapan ve uluslararası şirketlerin üst düzey yöneticilerinden oluşan grupların incelemelerine sahne oldu. Geçen yıl 11 bin civarında misafir ağırlayan Tofaş’ın Bursa fabrikasına son 5 yılda gelen ziyaretçi sayısı yüzde 300 arttı. MercedesBenz Türk’ün Hoşdere ve Aksaray fabrikaları da çoğu yabancı yaklaşık 2 bin kişinin akınına uğradı. Bunların 500’ü firmanın Türkiye’de üretilen yeni şehirlerarası otobüsü ‘‘Travego’’yu görmeye geldi. Temsa’nın Adana’daki fabrikası ile Hyundai Assan’ın İzmit fabrikası da yoğun ziyaretçi akınına uğrayan kuruluşlar arasında yer alıyor. Koizumi’den Erez’e destek sözü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Japonya Başbakanı Juniçiro Koizumi’nin Türkiye ziyaretinin ardından gizlice Irak’a gideceği öğrenildi. Koizumi, TürkiyeİsrailFilistin ortaklığında gerçekleştirilen ve yaşama geçirilebilmesi için girişimci aranan Erez Sanayi Bölgesi’ne yatırım yapacakları sözünü de verdi. Koizumi dün sabah saatlerinde kaldığı Hilton Oteli’nde TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu kabul etti. Görüşmenin ardından kısa bir açıklama yapan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Japon Başbakanı’na, Filistin Serbest Sanayi Bölgesi’yle ilgili Türkiye tarafından yapılan çalışmaları ilettiklerini bildirdi. Hisarcıklıoğlu, konuk başbakanın, Filistin Serbest Sanayi Bölgesi’nin hayata geçirilmesine nasıl yardımcı olabileceklerini sorduğunu, maddi ve manevi anlamda her türlü katkıyı sağlamayı arzuladıklarını söylediğini kaydetti. Koizumi’nin Türkiye temaslarının ardından Irak’a gideceği öğrenildi. Güvenlik nedeniyle gizli tutulan bu gezide Japonya Başbakanı’nın Irak’taki Japon askeri birliğine moral vereceği bildirildi. Öte yandan Ankara, Japonya Başbakanı Juniçiro Koizumi’nin ardından, gelecek hafta başında Ürdün Başbakanı Maruf Bahit ile Bulgaristan Başbakanı Sergey Stanishev’i ağırlamaya hazırlanıyor. Hisarcıklıoğlu, Koizumi’ye Erez projesini anlattı. (AA) PORSCHE, 19 BİN ARACI GERİ ÇAĞIRIYOR Lüks otomobil üreticisi Porsche, 911 Carreras modeli 18 bin 627 aracı egzozundaki sorun nedeniyle geri çağırıyor. Şirketten yapılan açıklamada, Porsche’nin, Nisan 2004 ile Ekim 2005 arasında üretilen 911 Carrera S ve 911 Carrera 4S modellerinde, egzoz bağlantı yerlerinin zayıflığı nedeniyle düşme sorunuyla karşı karşıya kalındığı bildirildi. Açıklamada, geri çağırılan araçlara yeni egzoz takılacağı kaydedildi. Porsche’nin 911 Carrera S modelinin yaklaşık 81 bin 400 dolar, Carrera 4S modelinin ise 87 bin dolardan satıldığı belirtildi. Tarımda yetki dağılımı arapsaçı İZMİR (AA) İzmir Ticaret Borsası (İZTB) Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Yemişçi, tarım sektöründeki yetkilerin farklı bakanlık ve kurumlara verilmesinin dağınıklığa yol açtığını belirtti. Yazılı bir açıklama yapan Yemişçi, ‘‘Bu dağınıklık giderilmezse Avrupa Birliği’ne tam üyelikte çok zaman kaybımız olacak’’ dedi. Tarımsal üretime ve işlenmesine Tarım Bakanlığı’nın, pazarlamasına Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın, ihracatına DTM’nin baktığını belirten Yemişçi, şöyle devam etti: ‘‘Şeker ve şekerpancarının üretimi, pazarlaması Sanayi Bakanlığı’nda, hububatın üretim ve pazarlaması Tarım Bakanlığı’nda. Bazı kooperatifler Sanayi Bakanlığı’nın yetki alanında, köy merkezli kooperatifler Tarım Bakanlığı’nda. Orman tali ürünlerinin toplanması ve nakline Çevre ve Orman Bakanlığı bakıyor, sulama Enerji Bakanlığı’nda, tapu kadastro işleri Devlet Bakanlığı’nda, toprak bölünmesini içeren miras hukuku konusu ise Adalet Bakanlığı’nda. Böylesine karmaşık bir yapı içinde bir yere gelebilmemiz pek mümkün görünmüyor.’’ PAMUKÇU EN AZ 35 YKr BEKLİYOR Her geçen yıl daha fazla kan yitiren pamuk üreticisi prim bekliyor. Başta mazot olmak üzere üretim girdi maliyetlerinin sürekli arttığını anımsatan sektör temsilcileri, hükümetin kilogram başına en az 35 YKr’lik prim miktarı açıklamasını istiyor. TARİŞ Pamuk ve Yağlı Tohumlar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cavit Ancın, üreticinin yeniden pamuğa dönmesi için teşviğin gerekli olduğunu vurgulayarak ‘‘Hükümetin açıklayacağı primin 30 Ykr’den daha yüksek olması için görüşmelerimiz sürüyor. İyi ve ekimden önce açıklanacak prim, üreticiyi yeniden pamuğa yönlendirir’’ dedi. Ege Çiftçiler Derneği Başkanı Hulusi Tanman ise 30 YKr’nin yeterli olmayacağını vurgulayarak maliyeti 1.30 YTL’yi bulan pamuğun kilogramından üreticinin sadece 75 YKr gelir elde ettiğini, aradaki farkın karşılanması gerektiğini vurguladı. CUMHURİYET 12 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle