Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 23 AĞUSTOS 2005 SALI
14 J V U L i J . LJ1\ kuttur@cumhuriyet.com.tr
TİYATRO OÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜN
Yine sanata müdahaleHaidun Taner "Dürbün" adlı hukâ-
yesınde "Şahinler miyopluğumuza
acısa yeri. Dört yanımızda bütün ay-
nntılan fle net olarak görebildiğjmiz
şeylerin sının eili metre kuturlu bir
çerçeveyiaşmaz" der. Devlet Tiyatro-
ları Genel Müdürü Lemi Bilgln'in
Kültür Bakanı Atilla Koç tarafından
görevden alınması olayı da maalesef
dar bır çerçeve içıne sıkıştınlmış bır
siyasi güç göstensınin ve kadrolaşma
eğiliminin ötesıne geçmıyor.
Keyfl uygulama
Lemi Bılgin, genel müdürlüğii dö-
neminde seyirci oranını yükseltmiş,
yeni tıyatro salonlan açmış, bilgi -
belge çalışmalarına ağırlık vermiş,
her bölgede 365 gün tıyatro sergile-
mek üzere seferberlık başlatmış. özel
tiyatrolarla verimlı ıhşkıler kurmuş
bir kültür ve sanat adamı. Görevini ba-
şanyla yürüten bır kışi. Ama, sanatı
siyasete karıştırmadığı, bu yönde ödün
vermediği ıçın beklenen oldu ve Kül-
tür Bakanı tarafından görevinden alın-
dı.
Neden? Bilinen o kı, Lemi Bilgin
öncelikle başrejısörlük, bölge miidür-
lüklen gıbi bazı kadrolara Bakan'ın
üzerinde ısrar ettiği ısimlen atamadı.
Edebı Kurul'dan geçen bır oyunu ba-
zı AKP'li milletvekillerinin Bakanlık
kanalıyla dayatmalanna karşın sansür-
lemedi: yeni sezonun oyunlannı Ba-
kan'm değerlendırmesıne sunmadı.
Kulağımıza gelen bunlar, gelmeyen da-
ha pek çok olay da yaşandı kuşkusuz...
Kısaca, Lemi Bilgin, Türkiye'nin en
köklü sanat kurumlarından birinın
Genel Müdürü olarak bu tür müdaha-
L
lelere karşı yapüması gerekenlen yap-
tı ve prensıpte özerk olması gereken
kurumun içişlenne Kültür Bakanı'nı
kanştırmadı.
Doğrusu da bu değıl mıdır? Hangı
çağdaş ülkede bır bakan tıyatro bün-
yesındekı sanatsal organizmaya kan-
şır, genel müdürü yönlendınr ya da
oyun sansürler, repertuvan kontrol
eder? Ama ne yazık kı Türkıye 'de ba-
kanlar, ıstısnalar kaıdeyı bozmaz, ge-
nelde kendılerını sanat kunımlannda
diledıklennce at koşturabilecek kişi-
ler olarak görmüşler ve bu nedenle de
söz konusu kurum bünyesınde başla-
tılan olumlu çalışmalan siyasi kaygı-
lar nedenıyle sekteye uğratmışlardır.
0 kadar çok örnek var kı önümüzde...
'emi Bilgin, genel
müdürlüğü döneminde
seyirci oranını
yükseltmiş, yeni tiyatro
salonlan açmış, bilgi -
belge çalışmalarına
ağırlık vermiş, her
bölgede 365 gün tiyatro
sergilemek üzere
seferberlik başlatmış,
özel tiyatrolarla verimli
ilişkiler kurmuş bir
kültür ve sanat adamı.
Görevini başanyla
yürüten bir kişi. Ama,
sanatı siyasete
kanştırmadığı, bu yönde
ödün vermediği için
beklenen oldu ve Kültür
Bakanı tarafindan
görevinden alındı.
Muhsin Ertuğrul şapkasını alıp gıt-
ti tıyatroyu siyasete alet etmek ıste-
mediği içın!
Değişmeyen senaryo
Bugün çeşitli ülkelerdeki devlet
destekli tiyatrolar dünya tıyatrolan
arasında anılırken bizde yaşanan si-
yasi gövde gösterileri, kadrolaşma
çabalan. kısıtlamalar sanat kurumla-
rımızı yıpratıyor. hırpalıyor ama böy-
lesı bir çöküntüye zemin hazırlayan-
lar şu gerçeğin farkında değıller: Sa-
nat gem vurmaya gelmeyen bir alan-
dır. Ne var kı, bizde Devlet Tiyatro-
lan'nın (ashnda tüm ödeneklı tiyat-
roların) ışleyışinde sıyasetle olan gö-
bek bağı ve merkezıyetçı yapısı sürek-
li sorunlara yol açıyor. Piramıt misa-
li yukandan aşağıya doğru inen sıs-
tem, halıyle yönetimi dar bir alan ıçi-
ne hapsedıyor. Yıllardır özerkleşe-
meyen, sanatsal özgürlük ıçinde ha-
reket edemeyen yapılar türlü sıyası
çekişmelerin orta yerinde soluk al-
maya çalışıyor. Hükümetlerın sanata
müdahalelen engellenemıyor.
Lemi Bilgin olayı bir ilk değil. Son
olacağını da sanmıyorum. Sağlıklı bır
tiyatro yasası çıkmadan, ödenekli ku-
rumlar özerklıklerıni kazanmadan ve
merkezıyetçı sistemden kurtulmadan
aynı senaryoyu pek çok kez ızleyece-
gız.
Son bir nokta, Kültür Bakanı, Le-
mi Bilgin hakkında soruşturma açı-
yor, ona ışten el çektınyor v e "Bürok-
raümı rencide etmek istemiyorunT
gıbı son derecede rencide edıcı bır
yaklaşımla gerekçelerını açıklamı-
yor. 0 da yetmıyor, olayı hafıfe alır-
casına Bılgın'ın yenne bır "kadın" ge-
nel müdür atanacağının altını çızıyor.
Sanki "kadın" siyasi amaç ıçın kul-
lanılan bır fıgüre dönüşüyor bu açık-
lamayla. Burada ölçüt yeni atanacak
kişinın cınsiyetınden önce bu alan-
dakı kanyen, çahşmaları ve perfor-
mansı olmalıdır
Devlet Tiyatrolan
Tepki
istifaları
• Bilgin'in görevden alınmasına
tepki gösteren Devlet Tiyatrolan
Genel Müdür Yardımcılan Özme-
ner ve Levent, Başdrarnaturg Ter-
can, Yönetim Kurulu Üyesi Sa-
natçı Temsilcisi Yığıcı, Edebi Ku-
rul Temsilcisi Küçükkömürcü,
Disiplin Kurulu Üyesi Ergüney ve
4 il müdürü istifa etti.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Devlet Tiyatrolan'nda (DT) Lemi
BüguTın görevden alınmasının ar-
dından istifa depremi yaşandı. DT
Genel Müdür Yardımcılan ile 4
bölge müdürü istifa etti. DT'nin 5
yıllık genel müdürü Lemi Bilgin,
geçtiğimiz günlerde Kültür ve Tu-
rizm Bakanlığı tarafindan görevin-
den alınmıştı. Bilgin'in yerine Mi-
ne Acar'uı vekâleten getirildiği öğ-
renildi. Görevlendirmenin ardın-
dan dün DT'de ardı ardına istifalar
yaşandı. Karara tepki gösteren DT
Genel Müdür Yardımcılan Sabri
Özmener ve Tamer Levent, Başd-
ramaturg Firuzan Tercan, Yönetim
Kurulu Uyesi Sanatçı Temsilcisi
Tuncer YığKU Edebi Kurul Temsil-
cisi Erdal Küçükkömürcü, Disip-
lin Kurulu Üyesi Şahin Ergüney
dün istifalannı sundu. Genel mü-
dürlükteki istifalann ardmdan böl-
gelerden de istifalar gelmeye baş-
ladı. Ankara tl Müdürü Tavfiın
Eraslan. Adana tl Müdürü tsken-
der Altin, Antalya II Müdürü SeBm
Günatan ile Sıvas tl Müdürü Fırat
Demirdağ, Bilgin'in görevden
alınması ve yerine Mine Acar'ın
getirilmesine tepki göstererek is-
tifa ettiler. tstifalara yenilerinin ek-
leneceği dile getiriliyor.
Belde eski Himalaya kültürünün önemli merkezlerinden biri
Sergjnin ilgi çekki yanı, bazı sanatçılann geleneksel Tibet sanao eğiünıini alıp sonradan Bab sanatlanna \akınük duymalan.
Tîbet'te sıra4
avant - garde'lara geldi
LHASA/TtBET (AFP)- Eski Lha-
sa'nm tapmak ve hediyelik eşya dük-
kanlan arasındaki Gedun Coephel Ar-
tists' Guild, şimdi çağdaş bıçem ve di-
siplinlerden yapıtlanyla Tibetli sanat-
çılan ağırlıyor. Eski Himalaya kültü-
rünün önemli merkezlerinden olan bel-
dede, bu kez kendi de-
yimlenyle "birçokşeyle
birtikte bu kültürü de yo-
rumlamak için kendine
yeni yollar arayan" sa-
natçılann da söyleyecek ^ ^ _ ^ ^ _
birsözüvar. Sergiyeka-
tılan sanatçılardan Pema Dolkar,"ge-
leneksel Tibet sanaümn dinsel temalı"
olduğunu, çağdaş yaklaşunm 'ntlık-
lan banndıran' yam ile konu çeşıtlı-
liğine dikkat çekti. Sergideki yapıtlar
arasında, "geleneksel Tibet giysileri
içinde Mona Lisa" gibi yorumlann da
bulunduğu, bilgisayar çağmda da ol-
sa geleneksel Tibet kültürü üzerine
açılımlar getirmenin o kadar da kolay
kabul edılmediği belirtildi.
Kendilerini buluşma yerlerinden
esinlenerek Gedun Choephel Toplu-
• Eski Lhasa'nın tapmak ve hediyelik eşya
dükkânlan arasmdaki Gedun Coephel Artists' Guild,
şimdi çağdaş biçem ve disiplinlerden yapıtlanyla
Tibetli sanatçılan ağırlıyor.
hığu olarak adlandıran genç sanatçı-
lar arasındaki Gade de, her ne kadar
tunstler geçmiş Tibet kültürünün iz-
lerini görmeyi, Tibetlilerin de bu kül-
türü koruması gerektiğini düşünseler
de, bunun başlı başuıa yeterli olma-
dığı kanısmda. Genç sanatçı, "Tibet-
hler de yeni bir şeyler deneyebitir, khn-
se onlara egzorik unsurİar gözüyle
bakmamab" yorumunu yapıyor.
Geduh Choephel'in giderek daha
çok sanatçıyı çektiği, beldede, 200 ka-
dar sanatçının yaşadığı, bunlardan
100 kadannın yerli, di-
ğerlerinin de Çin' in Han
Eyaleti'nden olduğu be-
lirtiliyor. Serginin ilgi
çekici bir yam da, bazı
sanatçılann Gade gibi
geleneksel Tibet sanatı
konusunda eğitım alıp sonradan Batı
sanatlanna yakınlık duymalan. Ser-
gide, Budha heykellennden batıh fi-
gürlere, farklı figür ve simgelerin yo-
rumlamyor olmasının da ilgi çektiği
belirtiliyor.
KOCATEPE
Büyük
taaruza
özel
konser
Kültür Servisi- 26
Ağustos2005...Sabah
saatO5.3O'daMustafa
Kemal'in 83 yıl önce
26Ağustos 1922'de
Kocatepe'de 05.30'da
başlattığı Büyük Taar-
ruz bu kez top atışla-
nyla değil. Tuluyhan
Uğurlu'nun piyano-
sundan çıkacak nota-
larla canlandınlacak.
'Şuhut'tan Kocate-
pe'ye Zafer Vürüyüşü'
adını taşıyan bu özel
etkinlik kapsamında
Uğurlu, Mustafa Ke-
mal Atatürk, Güneşin
Askerleri \e Senfoni
Türk isımlı yapıtlann-
dan bölümler çalacak.
Sanatçıya, Murat To-
raman (kaval) \e Savaş
Karaman(bağlama)
eşlik edecek. Afyon
Kocatepe ÜnKersite-
si'nin düzenlediği et-
kinliğe, Türkiye"deki
tüm üniversitelerden
da\ et edılen öğrenciler.
öğretim üyelen, ülke-
mizin çeşitli yörelerin-
den gelecek izci grup-
lan. sivil toplum kuru-
luşlarınm temsilcılen
katılacak. Katıluncılar,
83 yıl önce 1922 yılı-
nın 25 Ağustosunu 26
Ağustos'a bağlayan
gecesi ordulann atlar
ve kağnüarla yürüdük-
leri güzergâhtan Koca-
tepe've yürüyecek.
Tüm yönleriyle Bosna Hersek
Mostar Köprüsü.
Kültür Servisi - Ana çizgisı
"Medeniyet, kültür ve aktüali-
te dergisi" olarak tanımlanan
Mostar dergisi, ağustos ayında
Bosna özel sayısını sunuyor oku-
ra. "Hayata açılan yeni bir pen-
cere" söylemiyle yola çıkılan
derginin bu sayısı da, özenli bir
derleme ve arşiv niteliği taşıyor.
Türkiye'den ve Bosna Hersek'ten
yetkin kalemlerin yazılan yer
alıyor: A. Haluk Dursun, Akif
Emre, Ab Ayçil, Behiye Zlatar,
CemahıddmLatiç gibi. 192 say-
falık dergide, yazılar, zengin bir
görsel arşiv eşliğinde yer alıyor.
Tarihsel bağlanmızın olduğu
Balkan coğrafyasının bu önem-
li merkezi, aynntıcı okur için de
ilgi çekici yanlanyla yer alıyor
dergide.Tarihsel ve kültürel bağ-
lamda dünyanın önemli kesişme
noktalanndan Bosna Hersek,
farklı açılardan, çeşitli zengin-
likleri ve bugünkü durumuyla ta-
nıtıhyor. Tarihinden bugünkü
gündelik yaşama, doğal güzel-
liklennden mutfağına, Ayvaz
Dededen ABya tzzetbegoviç'e
kadar önemli kişileri ve ilgi çe-
kici dokulanyla kentleri ele
alınıyor.
îspanya'danTürkromanına ödül
Kültür Servisi - Bahçeşehir
Ünıversitesi Öğretim Üyesi
yazar Özlem Kumrular,
"Istanbul'dan Rodos'a"
adlı romanı ile, La Mar de
Letras 2005 uluslararası
çeşitlilik-roman ödülüne
değer görüldü. Üzerinde
Latin harfleri bulunan
sekiz kiloluk küreyi
Kumrular, Fatih Akın'm
elinden aldı. Kitabm
Türkçe baskısı 'Aşkın Beş
HaU' adıyla eylül ayında
satışa sunulacak. Iç içe
geçmiş 15 öyküyü romana
dönüştüren yapıt,
okuyucuyu Akdeniz'de bir
yolculuğa çıkanyor.
Istanbul'da başlayıp yine
tstanbul'da biten öykü,
okuru Roma, Lizbon ve
Rodos'un da bulunduğu
sıcak bir coğrafyada
gezdiriyor. Kumrular'ın
yazdığı diğer kitaplar
şöyle: 'Ünlü' (Stüdyo
tmge, 1996), 'Bayan
Hayatbirrüyadu''m
Yeldeğirmenkri' (Gendaş,
1998), 'Hola'(Gendaş.
2002), 'Manu
Chao'( Stüdyo İmge, 2003),
'Las relaciones entre la
Monarqu'ıa Cat'olica y el
Imperio Otomano' (ISIS,
2003), 'Hoşçakal \IUano,
Hoşçakal Aşkım' (Cadde,
2004). 'Kaçüın Türkler
Geliyor' (Neden Kıtap.
2005), 'Kadınlar için
Coğrafva Dersleri' (Neden
Kitap, 2005), "Desde
Estambul a Rodas' (El
Cobre, 2005).
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Şevim Burak'ın
İstanbul'u
Kar Yağıyor Hayatıma yayımlandıktan sonra,
özellikle genç dostlarımın Sevim Burak'la ilgilen-
meleri beni mutlu kıldı. Sevim Burak bizim kuşa-
ğın çok etkilendiği bıryazardı.
Günümüzün benbenci sanat ortamı geçmişin de-
ğerlerını silip süpürmek istiyor. öyle sanıyorum ki,
Sevim Burak da bu tuhaf tutumun gözden ırak tut-
maya çalıştığı isimler arasında.
Oysa onun eserını yalnızca Istanbul açısından
okumak bile bize tat verecektır. Çünkü Sevim Bu-
rak Istanbul'un en has fantastik yazanydı.
İlk kitabı Yanık Saraylar (1965) edebiyat çevre-
lerinde büyük yankı uyandırdı. Sonra uzun yıllar
sustu yazar. Sahıbının Sesı (1982) adlı oyunu ve
Afrika Dansı'nda (aynı yıl) derlediğı öyküleriyle
edebıyata geri döndü. 1983'te yitirdik Burak'ı. ölü-
münden bir yıl sonra. yarım kalmış romanı Eve-
rest My Lord ve öteki oyunu işte Baş işte Gövde
Işte Kanatlar bır arada yayımlandı.
Yanık Saraylar. duygu yoğunluğunun bılinçaltı sa-
yıklamalar, sabuklamalarla kaynaştığı enikonu et-
kileyıcı, şaşırtıcı bir hıkâye kıtabıydı. Sevim Burak,
birbirine hem bağh, hem de birbirinden bağımsız
öykülerinde istanbul'un payıtaht olduğu dönem-
den arta kalmış kışılerı, yaşantıları, bır ölçek sim-
geleştırerek dıle getırmıştı.
Fonda istanbul, özellikle Üsküdar, Bağlarbaşı,
Kısıklı, Kuzguncuk ve Yeşilköy gibi semtler, 1930'lu,
19401ı yılların bellekte iz bırakmış öğeleriyle beli-
nr. Sevim Burak sankı bu öğelerın farkında değil-
dır. Öylesıne gelışıguzel dönüp bakar Istanbul'a.
"SedefKakmalı Ev"de bugün çoktan silinip git-
mış Bağlarbaşı-Kısıklı Tramvayı, "Yanık Saray-
lar"da payıtaht istanbul'un başkent Ankara'yaaçı-
lışı, "Pencere"de "7890 Sent Pülşeri üniformalı
yetim kız öğrenciler" hep bır iki cümlede, bir iki
imgede İstanbul'u öncesiz sonrasız geniş zama-
na açar.
Değişen Istanbul yazarın belki de umurunda
değıldı. Geçmiş. şımdı ve gelecek adeta iç ıçedir
Sevim Burak öyküsünde. Belkı bu yüzden hep
genışzaman...
"An Ya 'Rab Yehova "y\ okuyun, Bebek Aile Bah-
çesi, Glorya Sineması, Cumhuriyet Bahçesi, No-
votni, bütün bu göçmüş yerler, mekânlar az son-
ra gıdebıleceğıniz, erişebıleceğıniz yerler gıbi kar-
şımıza çıkar.
Afrika Dansı'ndaki öykülerle Foto Febüs'e, To-
katlıyan'a, Amıral Bristol Otelı'ne, Foto Sürey-
ya'ya, eski Markız'e, Osmanlı Bankası'na bır ko-
şu gıdebilırsınız. Zaten yazar da o hava içindey-
di; geçen zamana, değişen Istanbul'a hiç mi hiç
yüz vermıyordu.
Aynı tutum oyunlarında da sürmüştür. Sahibi-
nin Sesı'nde, "Ah Ya'Ftab Yehova" hıkâyesinden
yola çıkılarak 1930'ların İstanbul'u Türk, Ermeni,
Yahudı topluluklarının ıç içe yaşayışıyla canlandı-
rılmıştı.
İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar, bu kez, "Se-
def Kakmalı Ev"\n bazı kişilerini yeniden günde-
me getırerek, geniş zamanın kır gezintılerine, Is-
tanbul pıkniklerıne açılıyordu.
Bu gezıntılere, bu pıknıklere ince bir ironi eşlik
eder:
Sepetler, çatal bıçak, elbezı, çaydanlık, kamine-
to, sofra örtülerı, fıncanlar, gramofonlar, tencere-
ler, hasır, kıiim, salıncak ıpı, başka bırtakım şeyler
kır gezıntisıni git git dünya gezisine dönüştürür...
Sevim Burak taş plakları da unutmamtştır:
"Başka ne lazım acaba, unuttuğum bir şey ol-
masın! Ha plaklar... Safiye, Safiye, nerdesin?
(Şuh:) Tamam, şurada. en dipte... Başka? Deniz-
kızı Eftalya... Nereye kayboldun?"
Gerçekten de geniş zamanın Istanbul'unu an-
latıyordu Sevim Burak. Anlatmanın ötesinde, ya-
şıyordu. Bu yüzden Safiye Ayla'lar, Denizkızı Ef-
talya'lar, ötekı ayrıntılartarih olamıyor, bizimle bir-
likte. hep hayat bulabıliyordu...
Öneriler:
Kitap I istanbul, Zamana Açılan Kapı; Uğur
Kökden; Yapı Kredi Yayınları. 2005. (Usta yazarın
Istanbul üzerine gerçekten şıirli denemeleri.)
'Oyuncu' Kültür Bakanı
• PRAG (AFP) - Çekoslo\ akya'nın yeni Kültür
Bakanı Vıtezsla\ Jandak, 1989'daki Kadıfe
De\nm öncesınde komürust görüş yanlısı bırçok
sinema filmi \ e t\ programında yer almış bir
oyuncu. 58 yaşındakı Jandak'dan önce Kültür
Bakanlığı görevini, 1998'den bu yana 24
Temmuz'da 64 yaşındayken yaşama veda eden
gazetecı \ e o\ıın yazan Pa\ el Dostal
vürütüyordu. Sosyal Demokrat Parti Başkanı ve
Başbakan Jıri Paroubek, daha önce sağ kanatta
yer alan, bugün ise hiçbir partiye üye olmayan
Jandak'ı '"tüm dünyayla kültürel alanda bağlan
olduğu" için seçtığıni açıkladı.
'Han Duvarları' restore ediliyor
• ANK\R\ (AA) - Sadrazam Mehmet Paşa
tarafindan Nığde'nin Ulukışla ilçesinde 16.
yüzyılda yaptınlan \ e şair Faruk Nafiz
Çamlıberın 'Han Duvarlan" şiirine konu olan,
Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı restore ediliyor.
Aslına uygun onanlacak olan kervansaray,
yeniden sanatsal etkinliklerin mekânı haline
gelecek. Ken ansaray. başta ünlü şair Faruk Nafız
Çamhbel olmak üzere tüm şairlerin anısına
duzenlenecek şnr şölenlerine de ev sahipliği
yapacak. Çamlıberin 'Han Duvarlan' şiiri de
kervansarayın ginşine >azdınlacak.
Bltlis'te 4 tandır tahrip edildi
• Kültür Servisi - Hacettepe Ümversitesi
Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Beyhan Karamağaralı ile Gazi
ÜniNersitesı Vlimarlık Fakültesi'nde öğretim
göre\ lısı olan Dr. Nakış Karamağaralı tarafindan
Bitlis'in Ahlat ilçesinde sürdürülen kazılarda,
Selçuklu dönemine ait 4 büyük tandır bulundu.
Dr. Nakış Karamağaralı. büyük bir titızlikle
çıkanlan tandırların yeterli koruma
sağlanamadığı için aym gece tahrip edildiğini
belirttı. Karamağaralı, yetkililerin buralara sahip
çıkmasını ve gerekirse ilçede bulunan tarihi
eserlerin koruma altına alınması gerektiğini de
sözlerine ekledi.