19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
•SAVTA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 2005 PAZARTES HABERLER Baykal, AKP'nin içtüzüğü değiştirerek çıkardığı kanunlan 'hamhum şaralop' diye nitelendirdi Tarlamentokararülıyor'A.NKARA (Cumburhet Bürosu) - CH? hderi DenizBcaykal, AKP hü- Icümetinin, antidemokratik Meclis îçtüzüğu hükümlerijne göre çıkardı- ğ ı düzenlemeleri "hamhum şaralop kanunlan" diye nitelendirdi. AKP'nin, içtüzük değışıkhğiyle TBMM'yi "müzakere zemiıu" ol- maktan çıkardığına dikkat çeken Baykal, "Parlamento kararülıyor, kürsü susturuluyor. Bu çok tehttke- li bir anlayışı yansrtıyör" dedi. CHP hderi Baykal, yasama yılının sona ermesi nedeniyle dün parlamen- to muhabirleriyle TBSMM bahçesın- de kahvaltılı basın toplantısında bir ara- ya geldi. Yasama yılının, yapılması gereken önemli reformJann yasama ge- çirilemediğı "saradan"" bir yıl olduğu- nu kaydeden Baykal, CHP'nın Mavı AJam'laıIgiligensoru önergesini par- lamentodakı çoğunluğnyla reddettiren AKP'yi, Meclis'i "hikkümetingüdü- müode çahşürmakla'* suçladı. Son olarak içtüzük değışikJiğıyle parlamentonun "müzakere zeminT olmaktan çıkanlıp hükümetten gelen- leri onaylayan "noter" konumuna so- kulduğunu belirten Baykal, iktidann "zamandan tasarruf" etmek amacıy- la değıl. a müzakereden kaçmak" için bu yöntemı benımsediğini vurguladı. AKP'nin bu tutumuyla "parlamen- to karartıhp kûrsü susturuİarak" ya- salar çıkanldığını belirten Baykal, "EslddenHammurabi kanunlanvar- dL Bunlar hamhum şaralop kanunla- n, tMinlar \fald kanunlan~ Orhan Bo- ran'ın Yuki'yi konuşturması gibi par- • TBMM'yi 'teksesli' hale getiren hükümete yüklenen CHP lideri Baykal, "Meclis'in hükümetten gelenleri onaylayan noter konumuna sokulduğunu" söyledi. Baykal, Başbakan Erdoğan'ı da "Devletle toplumu karşı karşıya getirmekle" suçladı. lamentoyu konuşturuyoriar" dedi. Hükümetin son dönemde bir gün- dem, üslup değişimi ve arayışı için- de olduğuna dikkat çeken Baykal, ba- zı gözlemcilerin bunu "siyasi ger- gintik, kavga ortanu yaraühyor" bi- çuninde değerlendirmesinin yanlış olduğuna işaret etti. 'Yurttaşları uyardık' CHP olarak, bu üslup değişimi kar- şısında halkı uyardıklannı, bunu da sı- yasi çıkar amacıyla yapmadıklannı kaydeden Baykal, "YenibirtabJovar, herşey olağan gitmiyor. Gördüğümüz bugefişmeyivatandaşiaraanlatınakdu- rumundayız. Dikkatdryoruz, sakm ha her şey olağan anlayışı içinde davran- mayın, ortada yeni bir yaklaşım, gün- dem görünüyor diyonız" dedi. Bu uyanyı üniversitelerin, Yargı- tay'ın, Barolar Birliği'nin de yaptığı- na dikkat çeken Baykal, hâkim savcı atama yöntemine de tepki gösterdi. Baykal, bunun yargı sısteminde ağır bir tahribata yol açacağını vurguladı. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gö- nûl'ün, Milli Güvenlık Kunılu gün- deminin "Cumhurbaşkanı'nın isteği üzerineertelendiğT yönündeki açık- lamasının bir gün sonra Cumhurbaş- kanlığı Genel Sekreterliği tarafindan yalanlandığına da dikkat çeken Bay- kal sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunlar. Türkrye'de bu iktidara hâ- kim olan kargaşayı, dağuukhğı orta- ya koyuyor. Bu bükümet ve Başba- kan maalesef, devletle toplumu karşı karşıya getirmeye çahşıyor. Bu çaba- suu sürdurürken de kafasının arka- sında bir varsayım var. Zannedryor ki halk ve devtet çaûşma halindedir. ama bu ifade edikmemektedir. Ken- disi şimdi bunu ortaya koyarak, halk- la devtetçanşmaayaratarâkshasetya- pacaknr. Bu varsayım yanhştır. Tür- kiye'de halk ve devlet çaoşması yok- tur, bu çaüşmaM tahrik etmek fevka- CHP lideri Baykal, yasama yıfanın sona ermesi nedeniyle parlamento muhabnieriyie bir araya geldi. (Fotoğraf: AA) lade tehlikelidir. Türkrve'tk haJkunı- an Cumhurryete, anayasal rejimimi- ze ve onun kunıculanna karşı büyük bir saygı, sevgi ve sahipienme içinde olduğundan hiçbir kuşku duymuyo- rum. Başbakan ve çahşma arkadaş- lan bu konuda bir tereddütiçinde ola- bilir. Bu Başbakan, bu tereddüdünü geçmişte çok sık söytemişti. Şimdi ar- nk uygulama zamanı gehniştir. Baş- bakan yavaş yavaş Cumhuriyeti ku- ranlara karşı mesafe alma ihtiyacını hissedebiür. Bu ihtiyacını ulusa sesle- niş programlanmn çerçevesinidüzen- lerken yansıtabüir. Ama bilsin ki hal- kunızm ezki bir çoğunluğu Cumhu- rrveti kuranlara karşı büyük bir sev- gi ve saygı duymaktadır.'' 'Sıradan partizanlık aşıldı' Hükümetin yargıyı kuşatmak ıste- mesi dahil, gündem ve üslup değişik- Iiğinin sıradan bir partizanlığı aşıp Cumhuriyetin kazanımlanna yönelik tehdit haline gelmeye başladığına dik- kat çeken Baykal, "Hükümet bilsin ki samanaltmdansuyürütmesineizinver- meyeceğiz, iktidann maskesini indi- recegiz. Hükümet, açıkça ne istediği- ni söyiesin. Bilsin kiyapoklaruun kar- ştsmdadevletdeğil,ondanöncetoptum, millet yer aiacaJar" dedi. Hükümetin çok tehlıkeli silahlarla oynadığını ve kendilerinin de bunu "deşifre" ettiğinı kaydeden Baykal, "Birileri saman altmdan su yürüte- cek diye, biz de onlan hcha dövücü- sünün hınk de>1cisi gibi idare mi edec- ğiz. Bu mümkiin değil" diye konuştu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Güllü Aybar'la telefonda konuşu- yoruz. Mehmet Ali Aybar'ı yıtirelı tam 10 yıl olmuş. Onu 10 Temmuz 1995'te yitirmiştik. Sevgili Uğur Cankoçak ha- yatta olsa ya koşturarak gelir ya da te- lefon ederdi: "Oral, Mehmet Ali Aybar öleli lOyıloldu. Birşeyteryapmalıyız" der ve ardından kollan sıvayarak yazı- lan yazar, malzemeleri toplardı. Artık Uğur Cankoçak da yok. Onsuz bir Mehmet Ali Aybar yazmak da o ka- dar kolay değil. Aybar'ın ölümü üzeri- ne Uğur Cankoçak'la birlikte 10 yıl ön- ce bir ek hazıriamıştık. O eke yazdık- larımı gözden geçirdim. On yıl önce şunları söylemiştim. • • • "Mehmet Ali Aybar, bilim adamlığı, siyasetçiliği yanında çeşitli yanşma- larda Türkiye'yi temsil etmiş birspor- cuydu. Ülkemize madafyalarkazandı- ran sporcu Aybar, 87yıflıkyaşamı bo- yunca koştu. Bu koşu, bağımsızlık, Aybar'ıYitirelilOYılOldu sosyalizm ve demokrasikoşusuydu. Bu koşuda hiç yorulmadı, hiç şikâyet et- medi, hiç tereddüde düşmedi. 0, dik- başlı, gunırfu, cesur bir koşucuydu. Türkiye sosyalistlerine, arkasında onur- lu ve kavga dolu biryaşam bıraktı. Ay- bar, dostunun düşmanının, herkesin saygıyla adından söz ettiği bir inanç adamıydı." • • • Şimdiki kuşaklar Mehmet Ali Aybar da kim diye sorabilir. Devirdeğişti, ku- rallar ve değerler değışti. Aybarlar'ın bir ömür boyu uğruna mücadele ettikleri sosyalizm, bir tarihsel nostaljı sayıla- cak kadar toplumun gündeminden uzaklaştı. Ancak dünyada eşrtsizlik ve adaletsizlık devam ediyor. önceki gün dünya çapında organi- ze edilen büyük uluslar arası konserin amacı yoksul ülkelere yardım için dün- yanın en zengın 8 ülkesinin liderinin uyanlmasıydı. Dünyanın ünlü şarkıcı- ları "Herüç saniyede yoksulluktan bir kişinin öldüğü bir dünyada yaşıyoruz" diyerek durumu özetlıyorlardı. Yani dün- yanın bir kesimı zenginlik içincle yaşar- ken bir kesimi açlık ve yoksulluktan ölüme mahkûm ediliyordu. • • • Mehmet Ali Aybar'ın uğruna müca- dele ettiği sosyalizm ideali bu haksız- lığı ve eşitsizliği ortadan kaldırmayı amaçlıyordu. Bu amaçlar hâlâ geçer- liliğini korumuyor mu? Kapitalizm, dün- yanın üçte ikisinin açlığa mahkûm edil- diği bir dünya düzeni olarak haksızlı- ğın, adatetsizliğin sistemi olarak öne çık- mıyor mu? Irak'ı işgal eden ABD ve müttefikle- rinin kurduğu düzene karşı bir insan- lık tepkisine ihtiyaç yok mu? Mehmet Ali Aybar, 40 yıl önce Vietnam'ı işgal eden ABD'yi yargılayan Russell Mah- kemesi'nin yargıçlarındandı. Dün Viet- nam, bugün Irak? Arada ne fark var? Aybar'ların önderlik ettiği haksızlığa başkaldırı geleneği hâlâ güncelliğini korumuyor mu? • • • Mehmet Ali Aybar, Türkiye'de sos- yalizm için mücadelenin kitleselleşme- sinin önderiydi. 1962 yılında kurulan ve Mehmet Ali Aybar'ın genel başkanlığı- nı yaptığı Türkiye Işçi Partisi, ilk kezaçık- tan ve güçlü bir sesle sosyalizmi sa- vundu. Sosyalistler ilk kez 1965 yılın- da yapılan genel seçimlerde Türi<iye Iş- çi Partisi'nın listesinden 15 mılletveki- liyle Meclis'e gırdiler. Aybar'ın "Türkiye sosyalizmi" tezi bazı çevrelerin tepkisini çeksede önem- li birçıkıştı. Sovyet tipi bürokratik sos- yalizme karşı çıkıyor, "Türkiye'ye özgü sosyalizm" tezini savunuyordu. Bu te- ze birçoğumuz karşı çıkmıştık. Hayat onu haklı çıkardı. Kopyacılık sosyalist hareketedünyanın her yerinde çok za- rarverdi. • • • Onun ölümünün ardından yazdığım şu satıriann hâlâ önemli olduğunu dü- şünüyorum: "Mehmet Ali Aybar, öz- gün sosyalizm görûşleriyle, emekçile- re olan derin inancıyla, hem bireylem adamı hem de düşün adamıydı. Görûş- lerini her platformda cesaretle savun- du. Onun kaybıyla Türkiye sosyalistle- ri önemli bir öndehehni, Türkiye düşün- ce hayatı ise bir fikiradamını kaybetti. 87yaşında öldüğünde, ardında onur- lu ve kavgayla dolu biryaşam bıraktı." Anısı önünde saygıyla eğiliyorum. EĞİTİM-SEN GENEL KURULU Anadilde öğrenim maddesideğişti Siz hiç çalan bir şarkının adı neymiş, kim söylemiş merak etmediniz mi? NeBuÇalan? a soruı% söylesin. ANKARA(Cumhuriyet Bürosu)-Eğitım-Sen, ger- gın geçen olağanüstü ge- nel kurul toplantısında ka- patmaya neden olan "ana- dilde ögrenmT maddesi değışnrildi. Maddeninde- ğışnrilmesi, 115 ret oyuna karşıhk 381 kabul oyuyla gerçekleşti. Eğitim-Sen dün kapaöl- masına neden olan anadü- de eğitim maddesini tüzü- ğünden çıkarmak için 2. Olağanüstü Genel Kuru- lu'nu yaptı. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaadin Dinçer, toplantının açüış konuşmasında "A\Tupatn- san Haklan Mahkeme- si"nin lehimizde vereceği karardan sonra ana dilde eğitimhakkmı tüzüğümü- ze daha kati bir biçimde yazacağız" dedi. Dinçer, kapatma dava- sıyla ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 45üyesinin oybirliği ile ye- rel mahkemenin sendıka lehındeverdiği karan boz- dufunu anımsatarak, "bu- ou vicdan sahibi tünı ke- simlerin sorgulaması ge- k ^ i " söyledi. Gerginanlaryaşaııdı Divan Başkanı "nın ko- auşma yaptığı sırada ara- lannda sendika üyeleri ve ögrencilenn bulunduğu bir grup, genel kurul salonu- aasadece delegelerin ahn- tnasınatepki gösterdi. Tar- aşmaya delegelerin de ka- almasıyla gerginlik kısa îûrede tırmandı ve bir de- legemn yaralanmasıyla so- nuçlanan kavgaya dönüş- tü. Divan Başkanı, toplan- tıyı sürdürme koşullannın ortadan kalkmasını gerek- çe göstererek genel kuru- la bir saatlik ara verdi. Delegelerin konuşmala- nndan sonra sendikanın kapatümasına neden olan anadilde öğrenim madde- sinındeğıştirilmesine iliş- kin oylama yapıJdı. Mad- de, 115 ret oyuna karşıbk 381 oyla değiştirildi. Böy- lece, tüzüğün2. maddesi- nin b fikrasındaki "egitim- sentophımun bütün birey- lerinin temel insan hakla- n ve özgürtükleri doğrul- tusunda denıokratik, laik, büimsel ve parasız eğitim görmesini, bireylerin ana- dJDerindeöğrenimgörme- sinivekültürlerini geliştir- mesini saMinur" hükmü, "Eğitim-Sentoplumun bü- tünbireykrinintemelinsan haklanveÖ2güriükleridoğ- rultusunda demokratik,la- ik, büimsel ve parasız eği- tim görmesini savunur" olarak değiştinldi. Dinçer, maddenin de- ğiştirilmesiyle sendika hakkında açılan kapatma davası konusunun ortadan kaldınldığuıı ve davanın düşeceğini söyledi. Her şart altında ve her plat- formda anadilde eğitim hakkını sahiplenecekleri- nı, büimsel toplantılarya- pacağını anJatan Dinçer, "Evet,belkidevletbirOddi- şimia çekti. Ama Eğitim- Sen, bu konunun arkasın- da durmaya devam ede- cek" diye konuştu. Son 6 ay «çirıde rurkcefl NefluÇafan? servrsını hk, kulfanmadıysanız, bu ay Denemesi Bedava! Kaydolmak için DENE yazıo. 2777yegönderid rentmu/da 3 şarkıyı NeBuÇalan?'a sorun bedava öğrenrn. M».'BuÇalao? ı denemsfc çok kotay. 7J0ÎTI sfü/tü, ^»afİT/ı (jîbınt?B (iınlelîn '•..nkınifi a(Jı -Ji-. Vjyltîyerıi » ' O î * MEBI TURKCELL 2000Lt YILLARDA ERDAL ATABEK Kendisi Olamayan İnsan... Arno Gruen önemli bir psikanalist ve terapist. Dilimize çevrilen üç kitabı, Normalliğin Deliliği, Içi- mizdeki Yabancı ve Kendine Ihanet (Çitlembik Ya- yınlan) çok önemli konulan inceliyor. Kendisi olamayan insan. Kendine yabancılaştınlan insan. Kendinden nefreteden, kendine ihanet eden insan. Nedir bunlar ve bizimle ilgisi ne düzeydedir? Arno Gruen'den dinleyelim: "Çocukluğumuzdan aldığımız ilk ders, anne ba- ba aracılığıyla tanıştığınnızgücün, horgörûlen ça- resizlikten çıkış yolunu vaat ettiğidir. Güç, yeter- sizlikten sıynlmanın çaresihaline gelir. Ama bu dü- şünce, özgüriüğe tamamen farklı ve sözü edilme- yen biranlam kazandınr: Kendi gereksinimlehnle bağı kopartmak, onlardan kurtulmak. Böylece öz- gürtük, güç hırsı tarafindan saptınlır, yani redde- dilmiş kendilik haricindeki her şeyin fethine yön- lendirilir. Kültürümüzün düşünme tarzına göre bir- takım nesnelere ve canlılara sahip olmak bize gü- venlik getirmektedir. Ama bu düşünceden doğan sayısız yapay gereksinim, bizi gerçekte gitgide kendimizden uzaklaştırmaktadır." "...Kendi çaresizliğimizi ortaya çıkarabilecek her şeyden intikam alınz. Bu yüzden başkalannın çare- sizliğini hor görürüz. Bu horgörmenin altında kendi korkumuz yatar, kendimizi aşağılanmış hissederek bunu telafi ettiğinidüşündüğümüzgücün ve güç ide- olojisinin gerekliliğiniarttınnz. Buyüzden ezilenler, baş- kalannı ezebilmek için kendilerini ezenlerin tarafına geçer. Insanın insanlığını kaybettiğisonsuzbirsüreç." Kendi güçsüzlüğünü fark eden küçük çocuk bu çaresizlikten kurtulmanın yolunu anne-babasının gücüne ortak olmakta buluyor. Bu da, küçük ço- cuğu kendisinden vazgeçmek zorunda bırakıyor. Büyüyen insan artık kendi yoksunluklarını, kendi güçsüzlüklenni, kendi çaresızlikterini gidermenin yo- lunu öğrenrniş olmaktadır. Kendisi olmaktan vaz- geçerek toplumdaki güce ortak olmak. Işte, insan kendisinden böyle vazgeçiyor. İnsan kendisine böyle yabancılaşıyor. Kendisini inkâr ederek, kendine sahip arayarak, bırilerine sahip olmaya çalışarak eksikliklerini gi- deımeye çalışıyor. Kazananın kaybettiği bir denklem. Sahip olduğu şeylerle güven duyarken kendini, insanlığını kaybeden insanın trajedisi. Sahip olduğu her şeyle kendine nefreti büyüyen insan. Bu duyguyu bastırmak için daha çok şeye sa- hip olmanın peşine düşen insan. Tüketim ideolojisinin insana yaptığı en büyük kötülük budur. Her şeye sahip olmaya çalışarak sahip olduğu her şeyi tüketerek mutlu olmaya çalışmanın umarsızlığı. Sahip olamadığı zaman mutsuz olmak ve ondan kaçmaya çalışmak. Sahip olduğu onca şey varfcen doyumsuzluğu- nu giderememek. Doyumsuzluktan, yetersizlikten kurtulamamak. Arno Gruen özenle okunmalı. Çağımızın insanının nerede tuzağa düşürüldü- ğünü anlamak için dikkatle okunmalı. Sigmund Freud, Karen Horney, Arno Gruen. Birbirferinden farklanna karşın insanı yorumla- yan üç usta. Günümüz insanının kuşatılmışlığının anlaşılma- sı gerekiyor. Nasıl bir tuzağın içinde, durumunun farkında bile olmadan çırpınan insanlann anlaşılması gerekiyor. Toplumlann sorunlannı neden ve nasıl çözemedik- lerini görmek için bu trajedinin anlaşılması gerekiyor. Kendi durumumuzu anlamakla başlamaya ne dersiniz? e-mail:erdalatak <ı superonline.com erdalatak gmail.com faks:02125139098 SIVAS KATLİAMININ 12. YILDÖNÜMÜ Atdgan: Insanlık tarihindekaraleketstanbul Haber Servi- si-Avrupa Atatürkçü Dü- şünce Derneklen Fede- rasyonu (AVRUPA- ADD) Genel Başkanı Dursun Atdgan, Sıvas katliamından ders çıkar- mamış olan, hâlâ aydın- lanmacı eğitim ve öğre- tim bırlığıne karşı çıkan ve bu tür korkunç olay- lann yenilenmesine ze- min hazırlayabilecek söylem ve eylem sahibi olanlan nefretle kınadık- laruıı bildirdı. Atılgan, Madımak Otel'de 35 ay- dının yakılarak öldürül- mesinin 12. yüı nedeniy- leyaptığı yazılı açıklama- da, işlenen toplu cinaye- tin, laik, demokratik, öz- gürlükçü Türkiye tari- hinde insanJık dışı iz bı- rakan unutulmayacak olaylardan birisı olduğu- nu dile getirdi. Atılgan, "O korkunç tarih, halk ozanlannın. yazarlarm, düşünürterin,anlanm öz- gürlüğüne saygıduyania- nn. hoşgörülü ohnanın öncükrinin,kBacasıAna- dolu aydınlanmacılan- nın \'aşamlanna, a>dın- lanmadan nasibinialma- mış \T)baz bir güruh ta- rafindan \^hşice son ve- rilen kapkara bir tarib- tir" ifadesine yer verdi. DÜZETME Emekli Oramiral H. BülentAlpkaya'nın gazetemi- zın 19 Hazıran 2005 tarihlı nüshasında yayımlanan "Başka Füsun Erdil'ler de var" başhklı haber için gön- derdiği düzeltme yazısında yeralan "..Sanık Yılmaz Çelik son olarak, 15 Haziran 2005 tarihinde Deniz Kuvvetleri Askeri Mahkemesi'ne verdiği dilekçesin- de 'eski yıllardan beri Deniz Kuvvetleri Komutanlı- ğı 'na züccaciye malzemeleri sattığını belirtmek ama- cıyla önceki komutanlar döneminde de (komutanla- rın ismı zikredılmek suretiyte) malzeme sattığını' belirtmiş ve ifadesine devamla 'adı geçen komutan- lar döneminde debazı usulsüz satın almalar yapıldı- ğını belirten ya da ima eden bır beyanım olmamış- tır. Oramiral BülentAJpkaya 'nın kuwet komutanı ol- duğu dönemde, şahsım ıle ilgili gelişmelerde usul ve mevzuata aykın bir durum söz konusu değildir. 22 Eylül 2003 tarihJi savcılık ifademin bu şekilde değer- lendirilmesini talep ediyorum' diyerek, eşım Keriman AJpkaya ve şahsımla ilgili ilk ifadesini düzeltir be- yanda bulunmuyor" paragraftnın son kelimesi 'bu- lunmuştur' olacaktır. Düzeltir, özür diJeriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle