Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 2005 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
ACI
MÜMTAZ SOYSAL
$ Ş | iri laflar etmenin, sonra da "0
kadar da buyüKhainm&ıyılShz " tienildiği için hiçbir şey
yapamaz durumda kalmanın gereği yok. Vatan haınliğin-
den başKa hainlikler de varcJır, yıllarca sarf edilen emeğin
değerine, kamu hizmetıne ve halkın malına hainlık etmek
gibi.
Anadolu halkının "hayınlık" dediği türden hainlikler.
Geçen gün yapılan Türk Telekom ihalesi gibi.
Düşünün ki, sadece 1 milyar 310 milyon dolar peşin öde-
meyle koskoca bir kamu işletmesı ve onunla birlikte çok
önemli bir kamu hızmetı elden çıkanlmaktadır. Bu, kamu
malına ve kamu hizmetıne hainlik değildır de nedir?
"Alınan para, toptan satış bedeli değil, sadece ilk tek-
sit; yüzde 20'lik bir peşin ödeme; sonradan beş yıl bo-
yunca ödenecek taksitleıie toplam değer tam 6 milyar
550 milyon ediyor" demeyin. Böyle bir avunma şu hesap
karştsmdaon paralıkdeğertaşımıyor: Türk Telekom şim-
diki durumda her yıl 2 milyar 15O milyon dolar kâr sağla-
makta; demek ki, koskoca kuruluşun yüzde 55 hıssesini
satıp yönetimini yabancı bir şirkete hemen devTetme kar-
şılığında ele geçen para sadece bir yılda eide edilecek kâ-
nn yansından biraz fazla. Neredeyse, kuruluşun altı aylık
kâr kadar.
Ama, bu kadarcık bir peşin ödemeye dayalı satışla ne
yapmış oluyorsunuz? Yüzde 55'i için 6 milyar 550 milyon
dolarverildiğine ve sermaye hisselerinin çogunluğu bu pa-
rayı verenlere geçtiğine göre, bütününün teorik olarak en
az 11 milyar 900 milyon dolariık degeri olduğunu kabul
ettiğıniz bir fabrikayı 1 milyar 310 milyon dolar karşıhğın-
da yabancılann emnne vermiş olmuyor musunuz?
Bu ne biçim bir satıştır ki, elinizde kalsa bugünkü ka-
zanç temposuyla 21 yılda size 45 milyar 150 milyon
kâr getirebilecek ve üstelik yine elinizde kalacak bir ku-
ruluşun yönetimini başkasına vermektesınız?
Kaldı ki, sız aynı kuruluşu tek başınıza şimdiye kadar
olduğundan daha iyi de yönetebilir ve çok daha yüksek
kâr düzeyıne erişebilirsiniz. Oysa, yabanctlann eline geç-
miş bir yönetımin neyi, nasıl yapacağından emin misiniz?
Gerçekten, şöyle bir bakıtdığında, son derece kuşku çe-
kici bir sermaye yapılan var: Bir yanda Araplar, biryanda
Lübnanlılann koluna girmış birtakım tatlı su frenkleri ve ay-
nca Italyanlar. Hele bu sonuncular, zaten ortak olduklan
AVEA'daki yüzde 40'lıkTürkTelekom payının yüzde 55'ini
de ele geçirmiş olacaklar böylelikle.
Yapılan, akıllıca ve kamunun çıkarlanna uygun bir sa-
tış mı?
Yoksa, ftalyanlann "Inaleyi bize vermezseniz, AVEA'da-
ki payımaı çekeriz" şantajına boyun eğiş mı? Berhısco-
ni'yle AB ahbaplığının sonucu mu?
Bir gazete, aslında gülünç olan satş bedelinı yüksek
bulup "Bu bir rekor" diye manşet atmış. Evet, bir rekor
Mantıksızlık, hesapsızlık, halkın malına hayınlık rekoru.
AB Sürecinde (mi?) Türkiye
Kanımızca, Fransa ve Hollanda halkoylamasının olumsıız
sonuçlanmasında bizim Avrupa'daki yaşantımızla ortaya
koyduğumuz olumsuz imgemizin katkısı (kimilerine göre yüzde 40)
azımsanamayacak kadar çoktur.
Prof. Dr. Necdet ABADAG Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi
D
üşkurmak
omzumuz-
dakiyükün
ağırlığını
hafıfletebi-
lir. Yoğun bir gerçeklik
baskısı altında bunalan
insanoğlu her zaman düş-
lerine sığınmayı kendi-
sine bir çözüm yolu ola-
rak görmüştür. Ozellikle
arka arkaya gelen çözüm-
süzlükler bunalımlara da
yol açarken kişinin ya-
şamında beklenmedik
olumsuzluklar yaratabi-
lir. Ancak düşlerine sı-
ğınmayı bilen insanlar
bunahmlanrun üstesin-
den gelebilmeyi başar-
mış olanlardır. Dahası,
daha dirençli. daha etkin
bir yaklaşımla sorunla-
nnın üstüne gitmeyi be-
cerebildikleri ölçüde da-
ha başanh ve daha din-
gin olarak yaşam sahne-
sinde yeniden yerlerini
alabilecek sağhkh yaşam
uğraşına kavuşur olmuş-
lardır.
Düş kurabilenlerin da-
ha yaratıcı oldnklan da
bilinir. Gerek tarih dün-
yasında, gerekse yazın
dünyasında sözünü etti-
ğimiz yaşamsal ayırtının
örnekleri çoktur. Tarih
dünyası deyince gözde
örnekleri yöneticilerin si-
yasal ve kışisel yaşam-
lannda gözlemlemek ola-
naklıdır diye düşünüyo-
rum; yazın dünyasında,
varoluşçu sorunsalı ba-
tağına batmış yazar şa-
irler yanılsama ve imge-
lem dünyasında solukla-
nabilirler. Ancak düş-ger-
çek arasında ikileme düş-
memek; seçenekte den-
geli olmak gereklidir.
Salt kendisini düş dün-
yasına kapnrmış ve yanıl-
samalarına dayalı bir yö-
netim sergıleyen yöneti-
cilerin yaşamış oldukla-
n yenilgiler ve düş kınk-
lıkları bilinirken ya da
düşsel yazar tanımını hak
etmek uğruna kendini
tümden güncel gerçek-
ten soyutlayarak fildişi
kulesinde havadan sudan
yazan bir yazar olmaya
tutuklu kılrnış yazarlann
düştüğü çıkmazlar orta-
dayken, salt hayal ettiği
ile yaşayan insanlar ol-
muş olsaydık, dünya ve
insanlık tarihı akıldan
yoksun bir düzen üzeri-
ne knruhnuş olurdu.
Bir yazann düş dünya-
sından çıkamaması kişi-
sel bir sorun olarak kalır
ve en fazla okuyanı aza-
lır ya da var olanı da bı-
kar ve yazannı terk eder;
ama bir yöneticinın ya
da iktidann imgelem dün-
yasının pembe dalgalan
arasında yüzmeyi sürdür-
mesinin zarannı, kendi-
sinden çok yönettiği top-
lumu yaşar.
Kendisini düşe kaptınp
gerçeği görmezden ge-
len ve her şeyin her za-
man düşlediği biçimde
gideceğine inanan ikti-
darlar, düşlerin hiçbir za-
man bitmeyeceğini dü-
şünenlerdir. Oysa uyku-
dan uyandığmda ya da
uyandınldığında düşle-
riyle yere göğe sığdıra-
madığı gerçeğınin yerle
bir olduğunu göriir. Ne
kadar düş kıncı, değil
mi?
Düş kınklığı yaşama-
manın tek yolu uyurken
açık bıraktığınız bir gö-
zünüzle ortalığı kolaçan
etmektir. Sanıyorum ül-
kemizi yönetenler oldum
olası kendilerini süreklı
düş dünyasının albeni-
sinden kurtaramamış ve
çevrelerine yabancı kal-
mışlardır.
Yoksa 1970'lerdealtın
tabakla önümüze kon-
muş olan AB önerisini
şair-yazar bir liderimizin
becerisiyle reddeder ve
bugün girebilmek için
vanmızı yoğumuzu or-
taya koyar mıydık? Şair-
yazar liderimizi bugün
okuyan var mı bilmiyo-
rum, ama kim ne derse
desin, o günlerde Avru-
pa kapısından içeri adım
atmış olsaydık bugün eşi-
TEB
KONUT
KREDİSİ
www.teb.com.tr
4440666
Ev sahibinizin
affina
sığmarak...
Kredi tutan: 100.000 YTL
Vade:10yıl(120ay)
Aylık taksit tutan: 1739 YTL
TEB Konut Kredisi. 78 yıllık
TEB uzmanlığı ve Euro bölgesinin
en büyük kredi sisteminin
güvencesiyle.
TEB
TİİRK FKONOMİ R A N K A S I
BNP PARIBAS
ğinde sürünmemiş olur
ve tıpkı Yunanistan, Por-
tekiz, dahası îspanya gi-
bi gerek ekonomik, ge-
rekse toplumsal-ekınsel
boyurta farklı konumlar-
da olurduk.
Aynca ülkemizın kim-
liğini değiştirmeye ya da
değiştırmek çabası için-
de olmaya dönük yıllar-
dır süren olumsuz yaşan-
mışhklann; çoğunlukla
fukaralığa dayalı kavga-
nın, dövüşün, iç çatışma-
nuı ve kutsal dinimizi,
Çikanna karşı kullanmak
isteyenlerin kurduklan
tezgâhta işlediklen laik-
lik karşıtı düşünce ve ey-
lemlerinin hiçbirini ya-
şamamış olurduk.
Bunun tersini savun-
mak da, kanımca, daha
henüz uykudan uyana-
madığımız ve sevdalan-
dığımız düş dünyamız-
da yaşadığımız anlamına
gelir.
Neyapmamız
gerekiyordu?
Ne ki, saçlanmızdan
çekilerek uyandınldığı-
mızda; düş dünyamızın
soyutluğunu arkada bı-
rakmak zorunda kaldığı-
mızda ortalığı derleyip
toparlamamız ve kendi-
mize çekidüzen verme-
miz gerekirken tam ter-
sine uygulamalara girdi-
ğimızı görüyorum.
Türkiye'nin dünya ül-
keleri arasında dahası,
Avrupa'da çoğu ülkeye
bilgisiyle ders verecek
düzeyde ve ılımlı Islam
söylemlerine yer bırak-
mayacak denli laik birül-
ke olduğunu gösterme-
ye yönelik etkinliklere
kalkışacağunıza; Avru-
pa'da yaşayan yurttaşla-
rımıza kendi dillerini,
ekinlerini ve gelenek gö-
reneklerini unutmadan
Avrupalı olabilecekleri-
ni; kendi kabuklanna çe-
kilip dış dünyadan soyut-
lanmalannın ne kendile-
rine ne de ülkelerine ya-
rar sağlayacağını; tam
tersine, çağdaşlık boyu-
tuna varmalan için çalış-
malan gerektığıni; ancak
böylece Avrupa'da daha
rahat edebileceklerini ve
yaşadıkları toplumdan
uzak kalmayacaklannı
anlatmamız gerekirken
biz tam tersine Avrupa'yı
ne kadar rahatsız edecek
olumsuzluklanmız var-
sa öne çıkardık ve yaşam
tarzı olarak Avrupalıdan
ne kadar uzak olduğu-
muzu kanıtlamaya çalış-
tık.
Ozellikle îslam para-
noyası yaşayan Avrupa-
lıyı, düşüncesinde ne ka-
dar haklı olduğunu gös-
termek için Islamda var
olmayanı da var gibi gös-
terip bizden daha çok
üzaklaşmalanna neden
olduk.
Ortalıkta kara çarşaflı,
türbanlı, yanm çanklı,
sanklı, töre cinayetleri-
ne alışkın, kaduıı aşağı-
layan, bulunduğu ülke-
nin diüni öğrenmemek-
te ısrar eden ve ekmek
yediği toplumla kavgalı
insanlanmız dolaşırken
bir avuç işadamımız, ay-
duıımız, öğrencimiz, bi-
zim bu gördükleri gibi
olmadığımızı, farklı bir
yaşam biçimi, karakter
taşıdığımızı ve devrimci
bir liderin çocuklan oldu-
ğumuzu söylemeleri ya-
rar getırmedi. Çünkü gör-
müş geçirmiş Avrupa
halklan sergiledikleri ta-
vırlarla, Avrupa'ya arka-
sını dayayıp şark kurnaz-
lığıyla gericiliği öne çı-
karmak ve ülkeyi gerici-
liğin kucağına itmek is-
teyen iktidarlann oyunu-
nu, deyim yerindeyse, ye-
medi. Avrupa'nın özünü
oluşturan sanata küskün;
sınema, tıyatro, opera,
resim ve ekine arkasını
dönmüş; ancak bırkaç te-
cimsel girişim ve biçim-
sel yapaylıklarla Avru-
palı olmaya kalkmış ik-
tidarlann düşlerini yıktı.
Avrupalı olunca Avrupa
sokaklannda çarşafımı-
zın içinden kol atacağı-
mızı, türbanımızın altın-
dan Müslüman demok-
rat imgesi yaratacağımı-
zı ve Avrupalmın da bu-
nu doğal karşılayacağı-
nı umduk. Ne ki Avru-
pah bize Avrupa'da ancak
konuk olabileceğimizi
gösterdi. Ne kadar düş
kıncı, değil mi?
Sonuç
Kanımızca, Fransa ve
Hollanda halkoylaması-
nın olumsuz sonuçlan-
masında bizim Avru-
pa'daki yaşantımızla or-
taya koyduğumuz olum-
suz imgemizin katkısı
(kimilerine göre yüzde
40) azımsanamayacak
kadar çoktur. Kendi iç
sorunlan olabilir; ozel-
likle para birimindeki de-
ğişiklik az ve orta gelir-
li Avrupa yurttaşını zora
sokmuş, toplumsal kat-
manlar arasındaki farkı
açmıştır. Küreselleşmeye
karşı bir tepki de olabi-
lir. Fransız Devrimi'nden
sonra kendi yazgısınaterk
edilmiş olan köylü-işçi
sınıfının Ikinci Dünya
Savaşı sonrası sağlamış
olduğu kazanımlannın
Avrupa'da komünist par-
tilerinin etkinliklerini yi-
tirmeleriyle birlikte sı-
fırlanmış olmalan da ola-
bilir; Avrupa anayasası-
na ta başuıdan beri karşı
olan ve mutlaka bir Hı-
ristiyan anayasası oldugu-
nun altının çizilmesini is-
teyen ve Müslüman düş-
manı bugünkü Papa'sıy-
la Vatikan'ın da etkisi
olabilir ve son olarak Av-
rupa devletlerinin bir ara-
ya gelmesinden gocunan
ve olası ikinci bir ABD'yi
engellemek isteyen; Or-
tadoğu'da, Kafkaslar'da
kendisine bir başka raki-
bi hoş karşılamayan
Amerika'nnı da bu işte
parmağı olabilir.
Ama biz, tüm bu ola-
sılıklan göz ardı etme-
den konuya özelükle ken-
di açımızdan bakmak ve
Avrupalı ohnanuı ancak
Atatürk ilke ve devrim-
lerine bağlı kalmakla; sa-
hici Müslüman kimliği-
mizle, kafa yapunızı or-
taçağdan çağdaşhğa taşı-
makla yaşam biçimimi-
zi artık modası geçmiş
biçimsel örgelerle süsle-
mekyerine, insanhğa hiz-
met edecek icat ve bu-
luşlan yapacak biçimde
düzenlemek, üretmek ve
bilimsel verilerin arka-
sında koşmakla olanaklı
olacağını bilmek zorun-
dayız.
Yoksa daha düş mü
görüyoruz?
NOVITAS Turizm
KÜLTÜR VE YAYLA TURLARIMIZ
Kastamonu-Pınarbaşı : 8-10 Temmuz
Doğu Karadeniz (uçakla) : 27 Ağu.-4 Eylül
GAP (uçakla) : 24-28 Eylül
Diğer turlanmızı acentemizden sorunuz
Tel: 0 212 25128 08 (pbx)
novitas(5 novitas.com.tr wmv.novitas.com.tr
BAKIRKÖY 4. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No 2005 903
Balıkesır ıh, Man>as ılçesı, Şe\ketıye koyü, cılt no 40, hane no
133'de nüfusa kayıtlı bulunan Mustafa \e Nesıbe'den olma 1925
do lu Fatma Sak'a a\tu hanede nüfusa kayıtlı oğlu Mehmet oğlu
Fatma'dan 1961 do.lu Şenol Sak vası olarak tayın edılmıştır tîan
olunur 28 06 2005 Basın 31609
CUMHURİYET'TEN
OKURLARA
İBR4HİM YILDIZ
AKP Halı Gidiyor
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, CHP
Genel Başkanı Deniz Baykal ve Yargrtay Baş-
kanlar Kurulu...
Geçen haftanın gündemine damga vurdular.
önce Teziç, Başbakan Erdoğan'ın üniversi-
teleri hedef alan konuşmasına sert bir çıkış yap-
tı.
Başbakan, YÖK'ün imam hatiplere vize ver-
memesine tepki göstererek katsayı uygulama-
sını "Zulüm" olarak nitelendirmişti.
YÖK Başkanı, Üniversite öğretim Üyeleri Der-
neği ve Üniversiteler Arası Kurul, Başbakan baş-
ta olmak üzere hükümetin uygulamalarını, üni-
versitelere bakışını, türbanın siyasal bir simge
olarak kullanılmasını dile getirerek karşı görüş-
lerini açıkladılar.
Ardından CHP Genel Başkanı Baykal'ın yurt-
taşları göreve çağırması geldi.
Baykal, AKP'nin ülkenin temel siyasi doğrul-
tusunu değiştirdiğini belirterek "Türkiye'yi dar
bir militan çevrenin rotasına sokmaya çalışı-
yoriar. Lütfen memleketin kaderine el koyun"
diye halka çağrı yaptı.
Bir gün sonra Yargrtay'ın açıklaması geidi.
Hâkim atamalarının bakanlık tarafından ya-
pılmasına tepki veren Yargıtay Başkanlar Kuru-
lu, yeterli donanıma sahip olmayan ve mevcut
kadronun yarısını oluşturacak atamalarla önü-
muzdeki 30-40 yıllık dönemin şekillendirilmek is-
tendiğini vurgulayıp yargının siyasallaştınlmak is-
tendiğini açıkladı.
Bu üç gelişme de Cumhuriyet'in manşetinde
yer alarak kamuoyuna aktarıldı.
•••
Bunun dışında hükümetin kadrolaşma giri-
şimleri, Diyanet'teki imamların başka kurumla-
ra geçişi, DİSK (Devrimci Işçi Sendikalan Kon-
federasyonu) üzerindeki baskılan, Sıvas katliamı
ile ikjili haberteri yine gazetemiz en geniş biçimiyte
ele aldı.
• • •
Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay'ın, Mil-
li Güvenlik Siyaset Belgesi'ne (MGSB) ilişkin
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve hükümetin fark-
lı yaklaşımlannı içeren haberi kamuoyundan il-
gi gördü. Konunun tarafları habere ilişkin hafta
içinde açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer, geçen cumartesi günü
yaptığı yazılı açıklamayla bazı belirsizlikleri net-
leştirdi ve tartışmalara noktayı koydu.
•••
Pazartesi günleri ek olarak okurlanmıza sun-
duğumuz Cumhuriyet Strateji, 2. yaşına girdi. Stra-
teji dergisi, 53. sayısında kapsamlı bir Iskende-
run Dosyası veriyor. Dosyada, Iskenderun Kör-
fezi'nin ülkemiz için stratejik önemine ilişkin de-
ğeriendirmeler ve bölgeyle ilgili diğer bilgileryer
alıyor. Cumhuriyet Strateji'nin diğer sayfaların-
da ise küresel gelişmeler değerlendiriliyor.
•••
SağlıkSayfası'ndabiryeniliğigerçekleştirme-
yi kararlaştırdık. Amaç, sağlık haberlerini, tıpta-
ki gelişmeleri, yenilikleri size en iyi, en güvenilir
şekilde ulaştırabilmek. Bunu sağlayabilmek,
yanlış anlamalara, hatalı yorumlara ve gerçek ol-
mayan umutlara meydan vermemek için bu ha-
berleri size en güvenilir uzman kişilere ve tabip
odalarına danışarak, onlann görüşlerine, bilgi-
lerine başvurarak vermek istiyoruz.
Böylece, örneğin siz kök hücreleri, gen teda-
vileri gibi konularda anlaşılması oldukça güç bi-
limsel bilgilerden çok, sizin için yararlı, gerekli
olanları okuyacak ve öğreneceksiniz.
İyi haftalar.
Cumhuriyet
K İ T A P L A R I
LAÎKLÎKTEN ŞERİATA MI?
Meriç Velidedeoğlu
AD0TÜ8K İZİNOEYİZ
C«S*R«i CKARiP
Öteki tek tannh iki dinin şeriatlarmııı da dikkate
alındığı yazılarda tslam şeriatı ile yapılan
karşılaştırmalar ve dünün olaylarından
güniunüze geçişler ilgiyle okunacak içerikte.
1923 Devrimi'nin temel yapı taşlanndan biri
olan 'Laiklik' gibi 'Dil Devrimi'ni de aynı
boyutta gören VeliıİMİeoğhı'nun yalın Türkçesi
kitabın ayrı bir özeüiğini oluşturmaktadır.
Prof. Dr. Necla Aral'a göre de 'Laiklikten
Şeriata mı?', şeriatm gizlenmeye çabşdan ayak
sesleriai duymayan kulaklara duyurmak için
tarihsel bir uyarı...
Marlıı - Twkocııj)ı Cod No' 39/41 Cofclofllu İSHK8UL - I.l 0212 514 01 H
$uU . htikU Cod l«Mk Sok. 4/1 TaksHn-İSTAHBUl - Tel 0212 252 3t I I
Anktra ' Atotûrk tülvon No' 125 Kıf. 4 BakmOıkla, «IIURA - I«fc 0312 419 » 20