23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 2005 PAZARTESİ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ACI MÜMTAZ SOYSAL $ Ş | iri laflar etmenin, sonra da "0 kadar da buyüKhainm&ıyılShz " tienildiği için hiçbir şey yapamaz durumda kalmanın gereği yok. Vatan haınliğin- den başKa hainlikler de varcJır, yıllarca sarf edilen emeğin değerine, kamu hizmetıne ve halkın malına hainlık etmek gibi. Anadolu halkının "hayınlık" dediği türden hainlikler. Geçen gün yapılan Türk Telekom ihalesi gibi. Düşünün ki, sadece 1 milyar 310 milyon dolar peşin öde- meyle koskoca bir kamu işletmesı ve onunla birlikte çok önemli bir kamu hızmetı elden çıkanlmaktadır. Bu, kamu malına ve kamu hizmetıne hainlik değildır de nedir? "Alınan para, toptan satış bedeli değil, sadece ilk tek- sit; yüzde 20'lik bir peşin ödeme; sonradan beş yıl bo- yunca ödenecek taksitleıie toplam değer tam 6 milyar 550 milyon ediyor" demeyin. Böyle bir avunma şu hesap karştsmdaon paralıkdeğertaşımıyor: Türk Telekom şim- diki durumda her yıl 2 milyar 15O milyon dolar kâr sağla- makta; demek ki, koskoca kuruluşun yüzde 55 hıssesini satıp yönetimini yabancı bir şirkete hemen devTetme kar- şılığında ele geçen para sadece bir yılda eide edilecek kâ- nn yansından biraz fazla. Neredeyse, kuruluşun altı aylık kâr kadar. Ama, bu kadarcık bir peşin ödemeye dayalı satışla ne yapmış oluyorsunuz? Yüzde 55'i için 6 milyar 550 milyon dolarverildiğine ve sermaye hisselerinin çogunluğu bu pa- rayı verenlere geçtiğine göre, bütününün teorik olarak en az 11 milyar 900 milyon dolariık degeri olduğunu kabul ettiğıniz bir fabrikayı 1 milyar 310 milyon dolar karşıhğın- da yabancılann emnne vermiş olmuyor musunuz? Bu ne biçim bir satıştır ki, elinizde kalsa bugünkü ka- zanç temposuyla 21 yılda size 45 milyar 150 milyon kâr getirebilecek ve üstelik yine elinizde kalacak bir ku- ruluşun yönetimini başkasına vermektesınız? Kaldı ki, sız aynı kuruluşu tek başınıza şimdiye kadar olduğundan daha iyi de yönetebilir ve çok daha yüksek kâr düzeyıne erişebilirsiniz. Oysa, yabanctlann eline geç- miş bir yönetımin neyi, nasıl yapacağından emin misiniz? Gerçekten, şöyle bir bakıtdığında, son derece kuşku çe- kici bir sermaye yapılan var: Bir yanda Araplar, biryanda Lübnanlılann koluna girmış birtakım tatlı su frenkleri ve ay- nca Italyanlar. Hele bu sonuncular, zaten ortak olduklan AVEA'daki yüzde 40'lıkTürkTelekom payının yüzde 55'ini de ele geçirmiş olacaklar böylelikle. Yapılan, akıllıca ve kamunun çıkarlanna uygun bir sa- tış mı? Yoksa, ftalyanlann "Inaleyi bize vermezseniz, AVEA'da- ki payımaı çekeriz" şantajına boyun eğiş mı? Berhısco- ni'yle AB ahbaplığının sonucu mu? Bir gazete, aslında gülünç olan satş bedelinı yüksek bulup "Bu bir rekor" diye manşet atmış. Evet, bir rekor Mantıksızlık, hesapsızlık, halkın malına hayınlık rekoru. AB Sürecinde (mi?) Türkiye Kanımızca, Fransa ve Hollanda halkoylamasının olumsıız sonuçlanmasında bizim Avrupa'daki yaşantımızla ortaya koyduğumuz olumsuz imgemizin katkısı (kimilerine göre yüzde 40) azımsanamayacak kadar çoktur. Prof. Dr. Necdet ABADAG Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi D üşkurmak omzumuz- dakiyükün ağırlığını hafıfletebi- lir. Yoğun bir gerçeklik baskısı altında bunalan insanoğlu her zaman düş- lerine sığınmayı kendi- sine bir çözüm yolu ola- rak görmüştür. Ozellikle arka arkaya gelen çözüm- süzlükler bunalımlara da yol açarken kişinin ya- şamında beklenmedik olumsuzluklar yaratabi- lir. Ancak düşlerine sı- ğınmayı bilen insanlar bunahmlanrun üstesin- den gelebilmeyi başar- mış olanlardır. Dahası, daha dirençli. daha etkin bir yaklaşımla sorunla- nnın üstüne gitmeyi be- cerebildikleri ölçüde da- ha başanh ve daha din- gin olarak yaşam sahne- sinde yeniden yerlerini alabilecek sağhkh yaşam uğraşına kavuşur olmuş- lardır. Düş kurabilenlerin da- ha yaratıcı oldnklan da bilinir. Gerek tarih dün- yasında, gerekse yazın dünyasında sözünü etti- ğimiz yaşamsal ayırtının örnekleri çoktur. Tarih dünyası deyince gözde örnekleri yöneticilerin si- yasal ve kışisel yaşam- lannda gözlemlemek ola- naklıdır diye düşünüyo- rum; yazın dünyasında, varoluşçu sorunsalı ba- tağına batmış yazar şa- irler yanılsama ve imge- lem dünyasında solukla- nabilirler. Ancak düş-ger- çek arasında ikileme düş- memek; seçenekte den- geli olmak gereklidir. Salt kendisini düş dün- yasına kapnrmış ve yanıl- samalarına dayalı bir yö- netim sergıleyen yöneti- cilerin yaşamış oldukla- n yenilgiler ve düş kınk- lıkları bilinirken ya da düşsel yazar tanımını hak etmek uğruna kendini tümden güncel gerçek- ten soyutlayarak fildişi kulesinde havadan sudan yazan bir yazar olmaya tutuklu kılrnış yazarlann düştüğü çıkmazlar orta- dayken, salt hayal ettiği ile yaşayan insanlar ol- muş olsaydık, dünya ve insanlık tarihı akıldan yoksun bir düzen üzeri- ne knruhnuş olurdu. Bir yazann düş dünya- sından çıkamaması kişi- sel bir sorun olarak kalır ve en fazla okuyanı aza- lır ya da var olanı da bı- kar ve yazannı terk eder; ama bir yöneticinın ya da iktidann imgelem dün- yasının pembe dalgalan arasında yüzmeyi sürdür- mesinin zarannı, kendi- sinden çok yönettiği top- lumu yaşar. Kendisini düşe kaptınp gerçeği görmezden ge- len ve her şeyin her za- man düşlediği biçimde gideceğine inanan ikti- darlar, düşlerin hiçbir za- man bitmeyeceğini dü- şünenlerdir. Oysa uyku- dan uyandığmda ya da uyandınldığında düşle- riyle yere göğe sığdıra- madığı gerçeğınin yerle bir olduğunu göriir. Ne kadar düş kıncı, değil mi? Düş kınklığı yaşama- manın tek yolu uyurken açık bıraktığınız bir gö- zünüzle ortalığı kolaçan etmektir. Sanıyorum ül- kemizi yönetenler oldum olası kendilerini süreklı düş dünyasının albeni- sinden kurtaramamış ve çevrelerine yabancı kal- mışlardır. Yoksa 1970'lerdealtın tabakla önümüze kon- muş olan AB önerisini şair-yazar bir liderimizin becerisiyle reddeder ve bugün girebilmek için vanmızı yoğumuzu or- taya koyar mıydık? Şair- yazar liderimizi bugün okuyan var mı bilmiyo- rum, ama kim ne derse desin, o günlerde Avru- pa kapısından içeri adım atmış olsaydık bugün eşi- TEB KONUT KREDİSİ www.teb.com.tr 4440666 Ev sahibinizin affina sığmarak... Kredi tutan: 100.000 YTL Vade:10yıl(120ay) Aylık taksit tutan: 1739 YTL TEB Konut Kredisi. 78 yıllık TEB uzmanlığı ve Euro bölgesinin en büyük kredi sisteminin güvencesiyle. TEB TİİRK FKONOMİ R A N K A S I BNP PARIBAS ğinde sürünmemiş olur ve tıpkı Yunanistan, Por- tekiz, dahası îspanya gi- bi gerek ekonomik, ge- rekse toplumsal-ekınsel boyurta farklı konumlar- da olurduk. Aynca ülkemizın kim- liğini değiştirmeye ya da değiştırmek çabası için- de olmaya dönük yıllar- dır süren olumsuz yaşan- mışhklann; çoğunlukla fukaralığa dayalı kavga- nın, dövüşün, iç çatışma- nuı ve kutsal dinimizi, Çikanna karşı kullanmak isteyenlerin kurduklan tezgâhta işlediklen laik- lik karşıtı düşünce ve ey- lemlerinin hiçbirini ya- şamamış olurduk. Bunun tersini savun- mak da, kanımca, daha henüz uykudan uyana- madığımız ve sevdalan- dığımız düş dünyamız- da yaşadığımız anlamına gelir. Neyapmamız gerekiyordu? Ne ki, saçlanmızdan çekilerek uyandınldığı- mızda; düş dünyamızın soyutluğunu arkada bı- rakmak zorunda kaldığı- mızda ortalığı derleyip toparlamamız ve kendi- mize çekidüzen verme- miz gerekirken tam ter- sine uygulamalara girdi- ğimızı görüyorum. Türkiye'nin dünya ül- keleri arasında dahası, Avrupa'da çoğu ülkeye bilgisiyle ders verecek düzeyde ve ılımlı Islam söylemlerine yer bırak- mayacak denli laik birül- ke olduğunu gösterme- ye yönelik etkinliklere kalkışacağunıza; Avru- pa'da yaşayan yurttaşla- rımıza kendi dillerini, ekinlerini ve gelenek gö- reneklerini unutmadan Avrupalı olabilecekleri- ni; kendi kabuklanna çe- kilip dış dünyadan soyut- lanmalannın ne kendile- rine ne de ülkelerine ya- rar sağlayacağını; tam tersine, çağdaşlık boyu- tuna varmalan için çalış- malan gerektığıni; ancak böylece Avrupa'da daha rahat edebileceklerini ve yaşadıkları toplumdan uzak kalmayacaklannı anlatmamız gerekirken biz tam tersine Avrupa'yı ne kadar rahatsız edecek olumsuzluklanmız var- sa öne çıkardık ve yaşam tarzı olarak Avrupalıdan ne kadar uzak olduğu- muzu kanıtlamaya çalış- tık. Ozellikle îslam para- noyası yaşayan Avrupa- lıyı, düşüncesinde ne ka- dar haklı olduğunu gös- termek için Islamda var olmayanı da var gibi gös- terip bizden daha çok üzaklaşmalanna neden olduk. Ortalıkta kara çarşaflı, türbanlı, yanm çanklı, sanklı, töre cinayetleri- ne alışkın, kaduıı aşağı- layan, bulunduğu ülke- nin diüni öğrenmemek- te ısrar eden ve ekmek yediği toplumla kavgalı insanlanmız dolaşırken bir avuç işadamımız, ay- duıımız, öğrencimiz, bi- zim bu gördükleri gibi olmadığımızı, farklı bir yaşam biçimi, karakter taşıdığımızı ve devrimci bir liderin çocuklan oldu- ğumuzu söylemeleri ya- rar getırmedi. Çünkü gör- müş geçirmiş Avrupa halklan sergiledikleri ta- vırlarla, Avrupa'ya arka- sını dayayıp şark kurnaz- lığıyla gericiliği öne çı- karmak ve ülkeyi gerici- liğin kucağına itmek is- teyen iktidarlann oyunu- nu, deyim yerindeyse, ye- medi. Avrupa'nın özünü oluşturan sanata küskün; sınema, tıyatro, opera, resim ve ekine arkasını dönmüş; ancak bırkaç te- cimsel girişim ve biçim- sel yapaylıklarla Avru- palı olmaya kalkmış ik- tidarlann düşlerini yıktı. Avrupalı olunca Avrupa sokaklannda çarşafımı- zın içinden kol atacağı- mızı, türbanımızın altın- dan Müslüman demok- rat imgesi yaratacağımı- zı ve Avrupalmın da bu- nu doğal karşılayacağı- nı umduk. Ne ki Avru- pah bize Avrupa'da ancak konuk olabileceğimizi gösterdi. Ne kadar düş kıncı, değil mi? Sonuç Kanımızca, Fransa ve Hollanda halkoylaması- nın olumsuz sonuçlan- masında bizim Avru- pa'daki yaşantımızla or- taya koyduğumuz olum- suz imgemizin katkısı (kimilerine göre yüzde 40) azımsanamayacak kadar çoktur. Kendi iç sorunlan olabilir; ozel- likle para birimindeki de- ğişiklik az ve orta gelir- li Avrupa yurttaşını zora sokmuş, toplumsal kat- manlar arasındaki farkı açmıştır. Küreselleşmeye karşı bir tepki de olabi- lir. Fransız Devrimi'nden sonra kendi yazgısınaterk edilmiş olan köylü-işçi sınıfının Ikinci Dünya Savaşı sonrası sağlamış olduğu kazanımlannın Avrupa'da komünist par- tilerinin etkinliklerini yi- tirmeleriyle birlikte sı- fırlanmış olmalan da ola- bilir; Avrupa anayasası- na ta başuıdan beri karşı olan ve mutlaka bir Hı- ristiyan anayasası oldugu- nun altının çizilmesini is- teyen ve Müslüman düş- manı bugünkü Papa'sıy- la Vatikan'ın da etkisi olabilir ve son olarak Av- rupa devletlerinin bir ara- ya gelmesinden gocunan ve olası ikinci bir ABD'yi engellemek isteyen; Or- tadoğu'da, Kafkaslar'da kendisine bir başka raki- bi hoş karşılamayan Amerika'nnı da bu işte parmağı olabilir. Ama biz, tüm bu ola- sılıklan göz ardı etme- den konuya özelükle ken- di açımızdan bakmak ve Avrupalı ohnanuı ancak Atatürk ilke ve devrim- lerine bağlı kalmakla; sa- hici Müslüman kimliği- mizle, kafa yapunızı or- taçağdan çağdaşhğa taşı- makla yaşam biçimimi- zi artık modası geçmiş biçimsel örgelerle süsle- mekyerine, insanhğa hiz- met edecek icat ve bu- luşlan yapacak biçimde düzenlemek, üretmek ve bilimsel verilerin arka- sında koşmakla olanaklı olacağını bilmek zorun- dayız. Yoksa daha düş mü görüyoruz? NOVITAS Turizm KÜLTÜR VE YAYLA TURLARIMIZ Kastamonu-Pınarbaşı : 8-10 Temmuz Doğu Karadeniz (uçakla) : 27 Ağu.-4 Eylül GAP (uçakla) : 24-28 Eylül Diğer turlanmızı acentemizden sorunuz Tel: 0 212 25128 08 (pbx) novitas(5 novitas.com.tr wmv.novitas.com.tr BAKIRKÖY 4. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No 2005 903 Balıkesır ıh, Man>as ılçesı, Şe\ketıye koyü, cılt no 40, hane no 133'de nüfusa kayıtlı bulunan Mustafa \e Nesıbe'den olma 1925 do lu Fatma Sak'a a\tu hanede nüfusa kayıtlı oğlu Mehmet oğlu Fatma'dan 1961 do.lu Şenol Sak vası olarak tayın edılmıştır tîan olunur 28 06 2005 Basın 31609 CUMHURİYET'TEN OKURLARA İBR4HİM YILDIZ AKP Halı Gidiyor YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Yargrtay Baş- kanlar Kurulu... Geçen haftanın gündemine damga vurdular. önce Teziç, Başbakan Erdoğan'ın üniversi- teleri hedef alan konuşmasına sert bir çıkış yap- tı. Başbakan, YÖK'ün imam hatiplere vize ver- memesine tepki göstererek katsayı uygulama- sını "Zulüm" olarak nitelendirmişti. YÖK Başkanı, Üniversite öğretim Üyeleri Der- neği ve Üniversiteler Arası Kurul, Başbakan baş- ta olmak üzere hükümetin uygulamalarını, üni- versitelere bakışını, türbanın siyasal bir simge olarak kullanılmasını dile getirerek karşı görüş- lerini açıkladılar. Ardından CHP Genel Başkanı Baykal'ın yurt- taşları göreve çağırması geldi. Baykal, AKP'nin ülkenin temel siyasi doğrul- tusunu değiştirdiğini belirterek "Türkiye'yi dar bir militan çevrenin rotasına sokmaya çalışı- yoriar. Lütfen memleketin kaderine el koyun" diye halka çağrı yaptı. Bir gün sonra Yargrtay'ın açıklaması geidi. Hâkim atamalarının bakanlık tarafından ya- pılmasına tepki veren Yargıtay Başkanlar Kuru- lu, yeterli donanıma sahip olmayan ve mevcut kadronun yarısını oluşturacak atamalarla önü- muzdeki 30-40 yıllık dönemin şekillendirilmek is- tendiğini vurgulayıp yargının siyasallaştınlmak is- tendiğini açıkladı. Bu üç gelişme de Cumhuriyet'in manşetinde yer alarak kamuoyuna aktarıldı. ••• Bunun dışında hükümetin kadrolaşma giri- şimleri, Diyanet'teki imamların başka kurumla- ra geçişi, DİSK (Devrimci Işçi Sendikalan Kon- federasyonu) üzerindeki baskılan, Sıvas katliamı ile ikjili haberteri yine gazetemiz en geniş biçimiyte ele aldı. • • • Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay'ın, Mil- li Güvenlik Siyaset Belgesi'ne (MGSB) ilişkin Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve hükümetin fark- lı yaklaşımlannı içeren haberi kamuoyundan il- gi gördü. Konunun tarafları habere ilişkin hafta içinde açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, geçen cumartesi günü yaptığı yazılı açıklamayla bazı belirsizlikleri net- leştirdi ve tartışmalara noktayı koydu. ••• Pazartesi günleri ek olarak okurlanmıza sun- duğumuz Cumhuriyet Strateji, 2. yaşına girdi. Stra- teji dergisi, 53. sayısında kapsamlı bir Iskende- run Dosyası veriyor. Dosyada, Iskenderun Kör- fezi'nin ülkemiz için stratejik önemine ilişkin de- ğeriendirmeler ve bölgeyle ilgili diğer bilgileryer alıyor. Cumhuriyet Strateji'nin diğer sayfaların- da ise küresel gelişmeler değerlendiriliyor. ••• SağlıkSayfası'ndabiryeniliğigerçekleştirme- yi kararlaştırdık. Amaç, sağlık haberlerini, tıpta- ki gelişmeleri, yenilikleri size en iyi, en güvenilir şekilde ulaştırabilmek. Bunu sağlayabilmek, yanlış anlamalara, hatalı yorumlara ve gerçek ol- mayan umutlara meydan vermemek için bu ha- berleri size en güvenilir uzman kişilere ve tabip odalarına danışarak, onlann görüşlerine, bilgi- lerine başvurarak vermek istiyoruz. Böylece, örneğin siz kök hücreleri, gen teda- vileri gibi konularda anlaşılması oldukça güç bi- limsel bilgilerden çok, sizin için yararlı, gerekli olanları okuyacak ve öğreneceksiniz. İyi haftalar. Cumhuriyet K İ T A P L A R I LAÎKLÎKTEN ŞERİATA MI? Meriç Velidedeoğlu AD0TÜ8K İZİNOEYİZ C«S*R«i CKARiP Öteki tek tannh iki dinin şeriatlarmııı da dikkate alındığı yazılarda tslam şeriatı ile yapılan karşılaştırmalar ve dünün olaylarından güniunüze geçişler ilgiyle okunacak içerikte. 1923 Devrimi'nin temel yapı taşlanndan biri olan 'Laiklik' gibi 'Dil Devrimi'ni de aynı boyutta gören VeliıİMİeoğhı'nun yalın Türkçesi kitabın ayrı bir özeüiğini oluşturmaktadır. Prof. Dr. Necla Aral'a göre de 'Laiklikten Şeriata mı?', şeriatm gizlenmeye çabşdan ayak sesleriai duymayan kulaklara duyurmak için tarihsel bir uyarı... Marlıı - Twkocııj)ı Cod No' 39/41 Cofclofllu İSHK8UL - I.l 0212 514 01 H $uU . htikU Cod l«Mk Sok. 4/1 TaksHn-İSTAHBUl - Tel 0212 252 3t I I Anktra ' Atotûrk tülvon No' 125 Kıf. 4 BakmOıkla, «IIURA - I«fc 0312 419 » 20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle