Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
l TEMMUZ 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Himmet
Bilim ocağı üniversitelerin çalış-
malarını küçümseyen Recep
Tayyip Erdoğan aynı günterde
müftülere seslendi:
"Insanlığı içine düştüğü derin
buhrandan kurtarmak için sizle-
rin himmetine muhtacız."
Erdoğan'ın muhtaç olduğu
"himmet" ne anlama gelir?
"Dinsel içerikli koruma" anlamı-
na gelir.
Içinden dünyaya ve Türkiye'ye
baktıklan tek çerçeve bu...
TÜBİTAK,
teslim ol!
CHP Millervekili Prot Dr.
Osman Coşkunoğlu, AKP
iktidarı döneminde TÜBlTAK'taki
iki uygulamayı anımsattı:
- TÜBİTAK'ın geliştirdiği Pardus
adı altındaki işletim sisteminden
vazgeçildi, tüm yeni ihalelerde
Micrasoft'un Windows
sistemine angaje olundu.
- TÜBİTAK çok yoğun ve
katılımcı bir çalışmayla ülkemiz
için bilgi toplumu stratejisi
geliştiriyordu. TÜENA (Türkiye
Ulusal Enformasyon Altyapısı)
denilen bu stratejiyi AKP iktidara
gelince hiçbir gerekçe
göstermeden elinin tersiyle rtti
ve ülkemizin bilgi toplumu
stratejisini hazırlama projesi
geçen ay ihale ile bir yabancı
şirkete verildi.
TÜBİTAK'ı siyasallaştıracak
yasayı Meclis'ten yine çıkardılar.
Vann, bundan sonraki
teslimiyetçiliğin boyutunu bir
düşünün...
IS1K KANSU
40 yıllık
CHP, ne demek istiyor?
CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz'a,
Deniz Baykal'ın yurttaşlan ülkeye sa-
hip çıkmaya çağıran açıklamasının ne
anlama geldiğini sorduk. Işte yanıtı:
"Dışpolitikada işlerkötü gidiyor. Içer-
de de iktidann sinsi uygulamalan ile re-
jimin altına dinam'ıtyerieştiriHyor. Ban-
kalar Yasası'nda bile değişiklik yapar-
ken Islam kurallan ile bankacılık yap-
tıklannı söyleyenlehn ayn birbiriik kur-
masını öngörüyohar. Milli Güvenlik Si-
yaset Belgesi'ne rejime yönelik teh-
ditierin ortadan kaldınlmasına dönükifa-
delerin konması konusunda bile çat-
lak oluşuyor, bu yüzden Milli Güvenlik
Kurulu erteleniyor. Yargıtay'da boş
üyelikler var. Başbakan, Yargıtay ile
'Boş üyeliklere atanacaklann bir kıs-
mını ben belirleyeceğim' yönünde pa-
zariığa kalkışıyor. Yargıtay Genel Kuru-
lu, bugüne kadar hiç görülmediği üze-
re toplanıp biraçıktama yap/yor ve ik-
tidann hâkim-savcı atamalanna kanş-
masına karşı duruyor, rejimeyönelik teh-
ditlerden söz ediyor. öte yandan ikti-
dar, Anayasa Mahkemesi'ninişievini or-
tadan kaldırmak istiyor; YÖK'le ilgili
tasan hazııiayıp ünh/ersiteleıi, eğitim s/s-
temiyle oynayıp laik eğitimi sulandır-
mayoluna sapıyor. Bütün bunlann hep-
si bir büyük planın parça parça uygu-
lamaya konulduğunu gösteren belirti-
ler. Türkiye bir yere çekiliyor."
Topuz'a göre bugün temel sorun AKP
ve Başbakan. Toplumda tedirginlik gi-
derek artıyor.
"Genel gidişe dur diyecek siyaset
adam/an dışındaki kimi çevrelerin sab-
n taşabilir. Olaylar keskin bir noktaya
taşınabilir. Milli Güvenlik Kurulu toplan-
tılanyapılamaz hale gelebilir. Geçm/'ş-
ten biliyoruz ki, muhalefetin sesi kısıl-
dığı zaman başka gerginlikler günde-
me gelir, demokrasi yara ahr. Bütün
bunlar rejimi sıkıştınr. Bu yüzden hal-
kın durumu bilmesi, gelişmeleri yakın-
dan izlemesi, demokratik açıdan ikti-
dan hedefmden caydıracak, iktidan ik-
tidardan uzakiaştıracak tepkileh gös-
termesi gerekli."
AliTopuz'un şu sozünün de attı özen-
le çizilmeli:
"AKP'yi bir rakip olarak değil, rejim
için tehlike olarak görüyoruz."
Yenice Belediye Başkanı
Mustafa Akay, ilçeslni şöy-
le tanımlıyor.
"Yıllarca bağlı olduğu il-
çeye ancak trenle ulaşabil-
miş, yolu olmadığı için do-
ğuma giden kadınlannı ve
hastalannı saliarda yitirmiş
bir talihsiz yer. Dünyanın en
Yenice sizi çağırıyor
güzel ormanlanna sahip ol-
masına karşın bunu hiç du-
yuramamış, orman ve doğa
özlemiyle tutuşan yurdun
çeşitliyörelerindeki insanlar
ile bu güzellikleri paylaşa-
snamış, içine kapalı olmak-
tan kurtulamamış şipşirin bir
ilçe." Mustafa Akay, Yeni-
ce'nin kabuğunu kırmakta,
orman ve doğa turizminde
atakyapmaktakararlı. Inba-
şı mağarasıyla, Sorgun yay-
lasıyla, ahşap evleriyle, la-
hanadan karamancar ya da
meırdan göce çorbasına ba-
nılacak cizleme ekmeğiyle
Yenice her mevsim konukla-
nnı bekliyor. Yenice nerede
mi? Karabük'ten dönün, az
ileride!
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZŞtPAL
Hukuk Devrimcisr
Mahmut Esat Bozkurt
Bugün, ülkemizde, yoksulluk, yolsuzluk, işsizlik bir kıyıya itilmiş
ve "türban" (sıkmabaş) Türkiye'run gündemindeki en önemli ülke
sorunu gösterilerek "başköşeye" oturtulmuştur. Tüıbanı, "özgürfök
vedemokrasisimgesi" olarak görenlere Anayasa Mahkemesı, Yargıtay
ve Danıştay gereken yanıtı vermiştir. Ancak, Türk Yüksek Yargı
kurumlannın tüıbanın "dinsel bir simge olduğu" yönündeki kesin
kararlan yetersiz görülüp, göz ardı edilerek, Avrupa tnsan Haklan
Mahkemesi'ne (AlHM) başvurulmuş ve oradan da "türban"ın
"özgüriük ve demokrasi simgesi olmadığı, dinsel bir devlet düzeninin
simgesi olduğu" yanıtı alınmıştır.
Türbanı, "özgürlük ve demokrasi simgesi" olarak görüp,
"savunuculuğuna soyununlara, son yanıtı da kurtuluşta Atatürk'ün
yarunda "KuvayıMfllryeci'' sılah arkadaşı, "kunıhış"ta da onun devrim
aıkadaşı olarakyer almış Türkhukuk devrimininmiman, "Bir hukuk
devrimcisT olan Mahmut Esat'a (Bozkurt) bırakıyoruz.
Mahmut Esat (Bozkurt), bu yanıtı. bundan 80 yıl önce, 1926 yüında
Medeni Kanun'un (Yurttaşlar Yasası), "Esbabı Mucibe Layihası
(Gerekçe)" ile vermiştir.
Bu gerekçeyi, yine bir devrimci ve hukuk bilgini olan Ord. PTof.
Dr. Hıfn Veldet Vehdedeoğlu'nun günümüz Türkçesine aktardığı
biçimiyle sunuyoruz.
(1) "Günümüzde (1926) Türkiye Cumhuriyeti'nin dergin bir
Yurttaşlar Yasası yoktur. Yahuz sözleşmelerin küçük bir bölümüne
değinebuen Mecefle vanbr. 1851 maddedir. (...) Bu yasanın bugünkü
gereksinimkre uygun olan ancak300maddesidir. Gerisiyurdumuzun
gereksinimlerini karşüayamayacak ölçüde ilkcl birtakım kurallardan
oluşmuş olduğu için uygulanmamaktadır. (_) Halkın abnyansı betirfi
ve otunnuş bir tüzegennk (adalet) temenne dcğü. rastlanüya ve talihe
ve birbiriyle çelişküi ortaçağ fikıh kurallanna bağh bulunmaktadır.
Cumhuriyet, Türk tüzegenüğinin (adaletinin) bu karmaşıkhktan,
yokhıktan ve pekUkel durumdan kurtarümasuu, devrimin ve çağdaş
uygarhğın gereklerine uygun yeni bir Yurttaşlar Yasası'nın hızla
meydana getirilmesini ve yasalaştınlmasmı zonınlu künuşür. (_.)
İürk ulusu buçağıngerekurdiğiyöndeyapılan. akla uygunve doğru,
«aküvezekâik bağdaşanyenflîklerden tnçbirinekarşıçıknvan\vşor. Bütün
buyenileşme tarihimizin aktşuıda kamuyararı düşüncesiyle meydana
getirikn yeniliklere karşı, yahuz kendi çıkarlan aksayan takmüar
savaşmışlar ve halla din adına. bozuk ve çürük inançlar adına doğru
yoldan sapmava ve bozgunculuga itelenüşkrdir. Unutmamak gerekir
ki Türk ulusunun karan. çağdaş u>garüğu bağsiz koşulsuz kabul
etmektir. Bunun en benrgin kanrtı devTİmlerimizin kendisidir. (_)
NıtekimçağdaşuygarhklaMeceBekurallan şüpheyokkibağdaşamaz.
FakatNIecelkvebunabenza-öteldv^salarileTürkulusununyaşamının
bağdaşamadığı da açıkor. (_.)
Şunu da behrtmekgerekfa'ki,çağdaşuygarhğt ahnakvebenimsemek
karanyia yürüyenTürkulusu, çağdaşuygarhğı kendisine(uydurmak)
değfl,kendisiçağdaşuygarbğm gerekkrine,her nebahasmaolursaobun
ayakuydurmakzorundadir. Yaşamakkararmdaolan bir ulusiçinbu,
kesin bir gereknliktir. (_.)
Çağmuzın uygar uluslara tanıdığı bütün haklan uygar dünyadan
bağsız koşulsuz isterken. bu haklann gerektirdiği uygarhk ödevlerini
deTürkulusu yeniYurttaşlar Yasasıüekendietiyk kendisine yüklemiş
buhınuyor. Bu yasa tasansınm taşıdığı anlamlarüan birisi de budur.
TüricuJusunun>ıiksektemsifctiolanBü>iikMt^lis'muygungormesme
ve onayına sunulan Türk Yurttaşlar Yasası Tasansı yürürlüğe girdiği
gün ulusumuz on üç yüzyıbn kendisini çeviren bozuk inanış ve
kanşıkhklardan kurtiümuş, eski uygarhğın kapılaruu kapayıp dirink
ve gürlük getiren çağdaş uygarhğın içine girmiş bulunacakur. Adalet
Bakanhğı bu yasası hazuiamakla devrim ve tarih karşeında ulusal
görevini yerine getirerek Türk ulusunungerçekyararlanm açıklamış
olduğundan şüphe etmemektedir,
Adalet Bakanı Mahmut Esat (Bozkurt)"
Günümüzde, "Mahmut Esat dönemi kapanmıştır" diyenlere,
Mahmut Esat (Bozkurt) 80 yıl öncesüıden:
"Türk ulusu çağdaş uygarhğı kendisine (uydurmak) değil kendisi
çağdaş uygarhğın gereklerine, her ne bahasına olursa olsun ayak
uydunnak zorundadır" diyerek gereken hukuk dersini de vermiştir.
(*)"MahmutEsat(Bozkûrt)(_)23Kasıml924HeAdlhe\ekiuiği'ne
gerjrildi. 22 Eylül 1930'a değjn süren bu görevi sırasında hukuk
devriminin gerçekleşmesine katkıda bulundu. Hukuk devrimi
çerçevesinde, 1925'te cumhuriyet döneminin ilk yüksekokuhı olan
Adhye Hukuk Mektebi açıldı. 1926'da Isviçre'den ahnan Medeni
Kanun, Borçlar Kanunu, Itaha'dan ahnan Ceza Kanunu, Ahnanya
ve Itaha'dan ahnan Ticaret Kanunu kabul edildi Bunlan. Ceza
Muhakemeleri L suhıKanunu, DenizTıcaretKanunu,TürkVatandaşhk
Kanunu,İcra-tflasKanunuve 193O'dakadmlaraseçmeveseçflmehakkmı
tamyan Belediye Kanunu izkdL (~)"
(1) Kaynak: Ord. Prof. Dr. Hırzı Veldet Velidedeoğlu: Türk Medeni
Kanunu (Üçüncü Baskı) Türk Dil Kurumu Yayınlan.
(*) Kaynak: AnaBritanica, 1986,1987 Cilt4, sayfa: 525.
Egebank'ın
hortumlanması ile bağlantı
kurularak Şevket
Demirel'in de şirketlerine
el konulması, ağabey
Süleyman Demirel'i
çileden çıkardı:
"Bu bir gasptır."
Bu sözler üzerine
arkadaşımtz Murat
Kışlalt'nın geçen yıllarda
Tempo dergisinde
yayımlanan Demirel ailesi
ile ilgili araştırmasındaki
bilgileri anımsadık:
-1966da Hacı Ali
Demirel, (Süleyman
Demirerin küçük kardeşi,
Yahya Demirel'in babası)
Ankara Gan'nın hemen
üstündeki Devlet
Demiryolları'na ait arsayı
değerinin üçte birine aldı.
-1970'te Şevket Demirel,
Ziraat Bankası'nın Ankara
Şubest'nden usulsüz bir
krediyle 17 milyon lira
(bugünün trilyonları) çekti.
- Hayali ihracat kelimesine
mana veren Yahya
Demirel'in Türkiye'ye
değişik dönemlerdeki
toplam maliyeti 50 milyon
dolardır.
- Egebank'ı hortumlayan
küçük kuzen Yahya
Murat Demirel'in
Türkiye'ye maliyeti 1.2
milyar dolardır.
Biliriz, Demirel'in 40 yıllık
sloganıdır.
"Benim işçim, benim
köylüm, benim emeklim,
benim memurum, benim
yeğenim, benim
kardeşim..."
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK bohicaktâ turk.net
HARBt SEMtH POROY semihporoyCd yahoo.com
HAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA BILGIN hayatepikü mynetcom
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGE?SÇ k_urgenc(a yahoo.com
t
c
•*
/ / / ^
' db' /
lıs*fot\ kuftffayof dtsiefe,
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Tenunuz ıcınc.nuuntaz-arikan.com
BARBAROS U4YR£7T/Af PAŞA...
'O4, BÛrÜK TÜKK AMİf&Lİ SAG&t'İOS
KETTİN PHŞA (uZR Gei£), «T »ŞD
BUL 'OA ÖLDO- YAKUPADLI B/R SİP*W SU&4-
YININ DÖKT OSUJN&AN SİKİ CUAV HfZfö,AĞA
BEri OKUÇ'LA BİRÜHTE KORSANLIK YAPMIÇ,
8U ARADA Ce2/*YİRV EL£ ££ÇJ££JS£K 8te
8EYUK /CU&HUÇtAftDI- OdUÇ'UN BİR ÇARPlŞ.
MAOA ÖLUMÜNPEH SOHRA H/2I#, CEZAYİR'İ
O&MAUU PAPİŞAHI YAVU2SULmN SEÜM'E VE
REREK CEZAYİK eEYLEGBBYt OUHJ&4HA SON-
RA,KANUNf ZAMANINDA "KAPTXN-IDERYA 6
fAP/LAN BARBAROS,DONANMA&I İLE AK-
PEMZ'/ BİR TİİRK GÖLÛ DURUMOMM S£-
TİRMİÇ, 1S3B'P£ Oe BÜYÜK SİR »AÇU-t OO.
NANMAS(NI PREI/EZE'OE İŞ
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
'AB 3. Fiyaskoyu
Kaldıramaz!'
Eski bir sabun fabrikaandan, Türkiye'nin en güzel bu-
tik otellerinden birine dönüştürüten "Hotel Savon"un
avlusundayız. Ispanyol "parador"lannı andiran avlu-
nun dört yanı muhteşem tarihi kemerterle çevrili.
Baştan sona restorasyon gören yapı 1860'lardan
kalma. Girişteki ferforje kapının göz kamaştıncı işçili-
ğinden, yerierdeki taş döşemelere kadar tüm aynntılar
büyük bir incelikve özenle düşünülmüş, teker teker el-
den geçmiş.
Türkiye'nin en uç sınır kentlerinden birinde; Katolik,
Ortodoks, Protestan kiliselerini camilerte buluşturan
zengin tarih, gelenek, diyalog ve toterans kent Antak-
ya'nın göbeğindeyiz. Ama şehrin gürültüsü yok avlu-
da. Kuşlar ve havuzdaki fıskiyenin sesi; sırtımızdayük-
selen "Gâvur Dağlar'ından" gelen yumuşak yelin ge-
tirdiği bitki, çiçek kokulan arasında birkaç gazeteci "er-
mişler" gibi kapanmış "Türkiye'nin AB yolunu" konu-
suyoruz,
Heryıl gazeteciler arasında yapılan bu "minizirvele-
re" gide gele, Türkiye ile zaman içinde derinleşen bir
"mecak ve ilgibağı" kuran Avrupalı meslektaşlarvar ara-
lannda.
"U-dönüş 'Avro'yu zoriar"
Istanbul'da ev almayı düşünecek kadar Türkiye'nin
"çekim alanına"giren "£7 Pa/s"yazan HermannTertsch
bunlardan biri.
Kendisine, "3 Ekim"\ soruyorum...
"£// mahkûm, müzakereler başlamak zorunda" di-
yor. "Nasıl bu kadar emin olabilirsin?" dediğimde ise,
ilginç bir yanıtla karşılaşıyorum:
"AB üçüncü fiyaskoyu kaldıramaz!"
Fransave Hollanda referandumlannın hüsranı veson
zirvedeki "bütçe savaş/"nın ardından; AB'nin bir de
Türkiye'ye verdiği sözü savsaklamasının düşünüleme-
yecegini söylüyor "El Pais" yazan. Brüksel'in başka
hiçbir nedenle olmasa dahi bu "3. hezimeti" göze ala-
mayacagını iddia ediyor.
"Varsayalım buangajmanıda hiçe saydılar. Ne dur?"
diye soruyorum Hermann'a:
"Türkiye'ye verilen söz deftvtu/mazsa"diyor Hermann,
"Bu 3. darbeden sonra, AB tüm inandıncılığını yitirir.
Ve 'Avro' üzerinde bir baskı oluşmaya başlar. Türkiye
ile 3 Ekim'de müzakereleri açmak, yanlız Türkiye için
değil; AB için de -tüm bu olan bitenin ardından- dün-
yaya veritecek tek olumlu mesajdır. Müzakareler, 3
Ekim'de 'btçimsel' olarak başlayacaktır. Başlamakzo-
rundadır. Her seyin raydan çıktığı, 'normal' sayılan
tüm parametrelerin sarsıldığı bir dönemde bu, dışan-
ya veri/eto/tecek tek 'normallik' mesajıdır..."
'Çölü geçecek olan AB!'
"Müzakerelerin, 'biçimsel anlamda' başlaması, ne ifa-
de eder?"
"Hiçbir şey!" diye yanıtlıyor bu sorumu Hermann
Tertsch: "Takvime sadık kalındığını göstermekten baş-
ka hiçbirşey ifade etmez. Müzakerelere Türkiye ile; as-
lında sırf böyle bir karar alınmış olduğu için başlana-
caktır. Her halükârda önümüzdeki 8 ay boyunca fazla
yol almayı beklemeyin. Bildiğimiz, tanıdığımız herşe-
yi; büsbütün altüst eden, iyiden iyiye anormalleştiren
bırdufumortayagkmazsa;rnüzakarBİerbaşlayacakama
çok durağan seyredecektir. Şimdiki tablo bu. Bu tab-
foda Türkiye'ye düşen görev, üstüne düşenleri eksik-
siz yerine getirmektir... Panik yapmayın. öte yandan
AB'ne karşı savunma afaWanna geçmeye, parmaksal-
lamaya da kalkmayın!Psikoiojinizbiraz fazla kınlgan..."
"Türkiye'nin AB içindeki destekçileribile -son geliş-
meler karşısında- derin birtereddütyaşarken, kınlgan
olmamız normal değil mi?"
"Hayır" diyor Hermann Tertsch: "Kınlgan olan siz
değilsiniz, kınlgan olan AB. Bunu unutmayın. Sizin eli-
n'ızden bir takvim ve yol haritası var. Sizin yolunuz bel-
li. O yolda yürümeye devam edecefc ve üstünüze dü-
şenleri yapacaksınız. Yolunu saşıran AS. Her şey ha-
vada. Zaman lehinize çalışabilir ve çok şeyi değiş-
tirebilir..."
"Uzun dönem ümitli olabilir. Ama kısa dönemde bu
çöl nasılaşılacak?'diyesoruyorumen son Hermann'a...
"Kısa dönemde birçöl varsa" diyor HermannTertsch,
"O çöl, AB'nin içine düştüğü şaşkınlıktır. Siz çölde
falan değilsiniz. Çölü geçmekzorunda olan AB..."
"AB içindekişaşkınlıkve dağınıklığı Türkiye, karttannı
iyi oynarsa kendi lehine kullanabilirl"
Hermann Tertsch'le "Hote/Savon"inavlusundayap-
tığımız kısa sohbetten benim çıkardığım sonuç bu. Ama
Türkiye bu beceriye, bu vizyona, bu kıvraklığa ve Av-
rupa politikasının ince labirentlerinde at koşturma
maharetine sahip mi? Bu da başka yazıya...
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Siirt ilinde,
"Bffloris" de
denilen ünlü
1 2 3
1 2 3 4 5 6 7 8 9
kaplıca. 2/Ba- 3
lık yakalama
aracı... Ispan-
yollannsevinç 5
ünlemi... Bir 6
nota. 3/ Fran- -,
sa'da bir
kent...Eserier, 8
yapıtlar. 4/ 9
Akılsız, dü-
şüncesiz. 5/ "Cahit -
--":Oyuncuveşairi- ^
miz... Afrika'da bir 2
ülke. 6/ Harman ye- 3
rindeki tahılın taş ve 4
toprakla kanşık ka- 5
lıntısı. 7/ Eski dilde 6
denizfeneri... Genel- 7
likle üstü kapalı pa- 8
zar yeri. 8/ "Yüzün- 9
cü—": Amin Maakoufun romanı... Demiryolla-
nnda traverslerin altuıa, şoselerde düzeltilmiş top-
rak üzerine döşenentaş kınklan. 9/Izmir'in Çeş-
me ilçesine bağlı turistik bir belde.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Bir tür büyük bıçak. U "Bir yâr için — ile kav-
gadan usandık"' (Nabi)... Tavır, davraruş. 3/Çok
verimli olan. 4/Türk müziğinde yörük özellik ta-
şıyan oyun havası... "— var, post var, meydanda
er yok" (Yahya Kemal). 5/Bir renk... Saç üstün-
de pişen yufkayı çevirmeye yarayan tahta aygıt.
<yBrezilya'nınparabinmi... Birnota. 7/Mehmrt
ÂkifErsoy'un toplu şiirlerini içeren yapıtı. 8/Av-
şa Adası'ndayetişen ve iyi bir sofra şarabı üreti-
minde kullanılan kırmızı üzüm cinsi. 9/ Müstah-
kem yer... içindeyabancıbir öğebulunmayan; mut-
lak.
A
B
A
D
r
1ıH
A
ıK
M
A
ıR
0
N
|
TM
A
E
D
A
•C
1
M
1
L
R
E
|
S
T
M
E|
N
A
1
•A
T
•Z
N
•B
K
A
V
A
T
A
•S
A
A
C
A
R
A
IK
E
L
N
U
R
|
U
M
A
C
1
o
Lİ
Eİ
|
N
1
V
1
K