Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 NİSAN 2005 ÇARŞAMBA
f
CUMHURİYET SAYFA
denizsom@oumhuriyet.coin.tr
17
İslamcıNecip Mekanoğlu:
"Islam peygamberinin
'kıyamet koparken
dahi elinizde fidan
varsa dikin' sözüne
karşılık AKP ormanları
satmaya çalışıyor.
Islam ile Islamcılık
arasındaki fark işte bu."
- Talat, yılan gibi
soğukkanlıymış...
"Rumlann tatlı diline
kanmasın da!"
Liderler ot çayı
içiyormuş.
Demek ki yaşam
biçimleri!
Sayın
Pazartesi sabahı,
TRT Radyo-1 'de,
Avrupa Insan Hakları
Mahkemesi'nin
ayrılıkçı terörist
Abdullah Öcalan'a
yönelik olası kararları
üzerine fikir yürüten
bir öğretim üyesi
"Sayın Öcalan" diye
söz girip, "Sayın
öcalan" diye sözünü
bağlıyor.
Durak
Erol Soysever: "Izmir
Hatay'da Inönü
Caddesi'ndeki bir
durağın üç değişik
bölümünde üç
değişik ad yazıyor:
Şoförler Derneği.
Şöförler Derneği.
Şoförlar Derneği.
Mübarek sanki durak
değil, seçmeli sınav
sorusu!"
TAKSİM Meydanı; 1 Mayıs 1977... Işçı
Bayramı'nı kutlamak için alanda toplananların
üzerine ateş açıldı ve yaşanan panikte ezilenlerle
birlikte büyük bir katliam yaşandı.
1 Mayıs 1977, tarihe "Kanlı 1 Mayıs" olarak
geçti ve üzerindeki sis perdesi bir türlü
kaldırılamadı.
Prof. Dr. Çetin Yetkin, o dönem olayı
soruşturan cumhuriyet savcısıydı. Bazı ipuçlarına
ulaşmıştı ki görevinden alındı.
O sıra Çetin Yetkin'in oğlu Barış yedi
yaşındaydı...
Barış Yetkin, eğitimini tamamladı ve
gazeteciliği seçti. Tv8'de çalışırken 1 Mayıs
1977'nin belgeselini hazırladı. Belgeselin ilk
bölümü 1 Mayıs 2004 saat 22.00'de ekrana geldi;
büyük ilgi gören belgeselin ikinci bölümü nedense
gece yarısından sonra saat 01.15'te yayımlandı ve
Mayıs'ın 1'îbu sırada Fehmi Koru, Ali Bayramoğlu, Etyen
Mahçupyan gibi kişilerin program yapmaya
başladığı Tv8'de Banş Yetkin'in işine son verildi.
Kanlı 1 Mayıs, Çetin Yetkin gibi oğlu Barış Yetkin'i
de işinden etti. Barış Yetkin'in hazırladığı belgesel
"Kırılma Noktası 1 Mayıs 1977 Olayı", geçenlerde
Otopsi Yayınlan'ndan kitap olarak çıktı. Kitaptan:
"Süleyman Demirel, '13 Eylül günü duran kan,
11 Eylül günü niye akıyordu? Kanlar akıyordu,
çünkü Kenan Evren'in Çankaya'ya çıkması
gerekiyordu' demişti. Emperyalızmin Kenan Evren
ve 12 Eylül darbecilerine verdiği görevi yerine
getirebilmeleri için koşulların olgunlaşması,
ortamın elverişli olması, bunun için ise anarşi ve
terörün yaygınlaşması, gemi azıya alması
gerekiyordu. Kenan Evren'in kendisi bu gerçeği,
'Artık vatandaş öyle bir hale gelecekti ki, lanet
olsun, cumhuriyet geleceğine, ne gelirse gelsin,
yeter ki sokağa rahat çıkalım, rahat gezelim, rahat
ticaret yapalım diyecekti' sözleriyle itiraf etmişti.
Bu süreç, 1 Mayıs 1977 katliamı ile başlamıştı. 1
Mayıs 1977 olayı, 12 Eylül 1980 darbesini
hazırlayan gelişmelerin başlangıcıdır. Türk siyasal
yaşamının 'kırılma noktası'dır."
Kitap belge dolu.
öyle gizli belge falan değil.
Örneğin o dönemden bir gazete haberi:
Üç ordu komutanı emekliye ayrılınca Orgeneral
Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı oldu.
Yine kitaptan: 1 Mayıs olayında bir kontrgerilla
parmağı olduğunu ısrarla vurgulayan Bülent
Ecevit, başbakan olduktan sonra böyle bir
kurumun olmadığını söylüyordu!
SESSİZ SEDASIZ (!) AKP'li ahlak zabıtaları görev başında
ÇEVRE mühendisi Kaan Disanlı,
kız arkadaşıyla bir restoranda akşam
yemeği yedikten sonra Dolmabahçe
Sarayı'nın yanındaki çay bahçesine
gidiyor. Sipariş verdiği çaylar yarım
saatte gelmeyince de çay
bahçesinden çıkıp kolunu kız
arkadaşının omzuna atarak
otomobiline doğru yürüyor:
"Ortalarda dolaşan ve gelen
arabalara yol gösteren işletmecisi
sandığımız bir kişi 'arkadaşlar
ayrılalım' şeklinde davudi bir sesle
bize çıkıştı. Neden diye sormanın bu
ülkede sorun yarattığını bildiğim
halde yine de 'neden; biz buraya hep
geliyoruz, ancak bir daha
gelmeyeceğiz' diye bir de karşılık
verdim. Muhterem kişi de
'Gelmezseniz gelmeyin' diye çıkıştı.
Ama hemen ardından söylediği
sözler kızgınlıktan çok insanı
düşündürücüydü: 'Ortalıkta
AKP'liler cirit atıyor, iki genci yanak
yanağa görseler hemen dilekçe verip
şikâyet ediyorlar ve işletmeler
kapanıyor!' Biz şimdi kime ne
anlatalım! Şikâyetçi kesimin
çocukları da o akşam bir dolu
türbanlı genç olarak orada
'takılıyor'du. Kendilerine gelince kuzu,
bize gelince kurt mu olunuyor?"
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku@yahoo.com
Geçlm sıkıntısı nedenlyle evdeki kemerleri
sattık: Şimdi kemerbile sıkamıyoruz!
ÇEDKOŞESt
OKTAY EKİNCİ
Gaziantep'te 'İmarDemokrasisi'
Gaziantep'te kentin merkezini
yöneten Şahinbey Belediyesi ile
doktorlar kaışı karşıya... Beledi-
ye Başkanı Ömcr Can, imar pla-
nmda da "sağhktesisIeri
T1
ne aynl-
mış alanda, yıllardır özlenen
"modern hastane"yı gerçekleştir-
mek yerine, plan değışikliğı yapa-
rak burayı "belediye hizmet ala-
nı"na dönüştürdü.
Bu karara Gaziantep-Kilis Ta-
bip Odası tepki gösterince de ön-
ceki belediye başkanı Yaşar Ağ-
yûz döneminde doktorlara veri-
len ve inşaatı yüzde 70 oranında
tamamlanan "lokal arsası"nın
sözleşmesıni feshettı
Oda Başkanı Kemal Bakır bu
misillemeye özetle diyor ki:
"Yaklaşık 30 bin metrekarelik
bu alanda zaten öteden beri çeşit-
li sağlık tesislerî bulunuyor. Aynı
ycrde, artan ihtiyacı karşılayacak
geüşkin bir hastanc yapmak du-
rurkcn böylc bir olanağı yok et-
mck belediyecilik sayılamaz."
20 yıllık deneyim
GAP'ın ekonomik başkenti
ilan edilen Gaziantep'teki bu tar-
rokrasi" yaratmıştı; ama yerelde
de aynı amaca uygun bir disıpli-
ni sağlayacak yapılanma olma-
dan, kentlerin kadennin sadece
yerel siyasi kadrolara terk edil-
mesi uygun değildi.
Kaldı ki hemen hiç kimsenin
aklına şu soru da asla gelmedi:
"Peki ama demokratikleşmc ve
yerelleşme için onca konu ve so-
rumluluk durıırken, neden önce
imardan başjanıyor?"
Nitekim aradan geçen 20 yıhn
"sonuçlarına" bakıldığında, so-
runun yanıtı "geç" de olsa verile-
biliyor; çünkü "inıaıdaki yerel-
leşme, ashnda dcmokrasi için de-
ğil, kentselyağmanınveimar rant-
lannın yöresel siyaset tarafindan
belirlenmesi için öncelik taşıdı ve
hemen yürürlüğe sokuldu..."
Kuşkusuz, imar ve planlama
yetkilerini bilimselliğe saygı ve
oncelikle kentsel değerleri göze-
ten bir duyarlılık içinde kullanan
yerel yöneticilerimiz de vardı ve
hâlâ varlar...
Ancak, ne yazık ki "azınhkta"
olan bu örneklerin yurt düzeyin-
de yaygııı olmadığını da beldeler-
Doktorlann Gaziantep savunnıası...
tışmayı duyunca düşündüm.
Ülkemizdeki "imar ve planla-
ma yetkileri"nin yerel yönetim-
lerce kullanılması 20. yılını dol-
duruyor...
1985'e kadar, bu konudaki söz
ve karar sahibi "merkezi yöne-
timrı
di... îmar planları ve bu plan-
larda yapılan değişiklikler, bu "iş-
lev"ine de uygun eski adıyla
"tnıaı ve tskân Bakanlığı" tara-
findan onaylanmadan yürürlüğe
giremezdi. Belediye meclislerin-
de ya da il idare kurullarında alı-
nan kararlar ise Bakanlığa "yerel
görüşün" iletilmesinden öteye
yasal bir anlam taşımazlardı...
Bu sistem, kentsel hizmetlerde
"yerindenyönetimi" etkin kılma-
yı öngören anlayışla 1985'te yü-
rürlüğe giren 3194 sayılı yeni
îmar Yasası'nda terk cdildi. Sade-
ce belediye başkanlarını değil,
"daha fa/İa inşaat hakkı" özlemı
ıçındekı gınşımcılerı ve bunun
ıçın oluşmuş profesyonel "iş ta-
kipçileri"nı de Bakanlık bürok-
ratlannın peşınde koştııran 6785
sayılı yasa, bu ortamın yarattığı
"rüşvetdedikodularTyla birlikte
tanhe gömüldü
Ne var ki asıl önemlı olan, kent
planlarının "kent yaranna" dü-
zenlenmesi ve denetlenmesiydi.
"Ankara onayı" bu konuda "hiz-
metleri geciktiren bir merkc/i bii-
den metropollere kadaı- her ölçek-
tekı yerleşmelerimizin "ortakgö-
rünümlerT yetennce kanıtlıyor.
Kğer İmar Yasası'ndaki bu ku-
ral gerçekten "çözüm" olsaydı,
20 yıl sonra kaçak yapı oranlan
yüzde 70'lere tırmanmazdı; imar
planları değişikliklennde dunya
rekorlan kırılmazdı ve bu degi-
şikliklerin büyük çoğuniuğu da
genel toplumsal çıkarları göz ar-
dı eden "spekülatif" imar hakla-
nna yönelik yapılmazlardı...
Mevzuata rağmen
Şimdi yeniden Gaziantep'e
dönersek; işte bu 20 yıllık ay-
mazhğın sonucunu yaşamıyor
muyuz?
Gerçi yürürlükteki mevzuata
göre Şahinbey Belediyesi, "aynı
plan sınırlan içerisindeve aynı bü-
yüklükte yeni bir sağlık alanı gös-
termeden" bu ışlev değışıklığını
yapama7 Yapmışolsabıleyargı-
dan kesınlikle dönecektır; bu sü-
rc zarfında belediye hizmet bına-
sı inşaatı başlarsa merke/ı hukü-
mel de sadcuc seyredecektir.
Çünkü yerel imar yetkileri "de-
mokrasinin koıuması" altında...
Böyle bir imar demokrasisi ise
ancak "seçenlerin haklannı scçil-
mişlerin keyfîliğine terk etme" an-
lamına gelıyor
oekinciCucumhuriyet.com.tr
KlM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicakdrturk.net
ÇİZGlLtK KÂMİL MASARACI kamilmasaracijimynet.com
HARBt SEMtHPOROY semihporoyfı yahoo.com
HAYAT EPtK TlYATROSU MÜSTAFA BtwtN hayatepik(n>mynet.com
APC COfXieu
OLDUĞU İCİN
.BEŞÎKTAS. ..
TEKNIIK DIREKTORUNE;
EFENÇ>1
EKMEK 1 SÜV
VAZllt
I , PANKART
-/ ASMISLARI..
"KAPia ÇOCUSU"
RI2A ÇAUMBAY
4 ..
ŞİSE SUT
, ALDI..
SUTLER
FENERLÎ OYUNCULARA
<?trn. .
4 BOS BOyfK SIŞE DE
O PANKARTI
ASANLARA..
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 20 Nüan www. nuımtıtz-tırUttın. cotn
BLEKTRON MIKROSKOBU
İLK KEZ AM&g/&y/U RrfDYO I&JISUUJŞU (j^C/f)
TAeAPtMOAN HALKA 77<IAJIT7LM/ÇT7. BİLifdOı-
<Sf SıSİ, OPTHC ArtlK#OSKOP£AI2, ME/ZCBK
SİSTETMİYİ-e', KÜÇÜıtL Me&JSl£&ı BÜYÜT&-
fiSSK SĞST^eefJ ALETlJfrGOİG. ANCAK-, fŞ/Ğl/V
ÖZJELLİ&İ AjeOektİYLe SfMtGLt 8Ü-
DEĞİÇT'&Me'
LİKIE OAMLt £LEK.7KON MİKJSOSKOPLA& İSE
ZJOO giM KAT SüYüvegtlMeerEPfc. 8/e ELGK--
TKON TABAMCAStYtA ATTLAM El££HeoMLA£, VA-
KUMLU S'/Z TüP /ÇİNOe 8AKILACAK A/EStJE-
YB SÖfJDEeİLİÜKEM MASfJETİIC Ö Ü g
ME.RCEK.
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Faşizm Nerede Başlar?
Son zamanlarda milliyetçilik, ırkçılık, taşizm gibi
konularda konuşulanları dinledikçe, yazılanları oku-
dukça bende birçoklarının yeterli bilgi donanımına
sahip olmadıkları izlenimi uyanıyor. Buna ister
"şans", isterseniz "şanssızlık" deyin, benim gibi ya-
şamının toplam 30 yılını, yakın tarihinde büyük bir
milliyetçilik-ırkçılık-faşizm felaketi yaşamış bir ül-
kede geçirmiş bir insan bu konularda farklı duyar-
lılıklar kazanıyor.
Söze şöyle gireyim: Türkiye'de birçoklarının san-
dıklarının ya da görmek istediklerinin tersine faşizm,
salt bir "devlet düzeni", bir "sistem", "kendine öz-
gü totaliter bir rejim" değil; işlemeye iktidara geç-
mekle birlikte başlamıyor. Bir ideoloji olarak faşizm,
önce tek tek bireylerin faşistleşmeleriyle hayata ge-
çiyor. Faşistleşen bireyler bir araya gelerek, güçle-
rini birleştirerek, faşist iktidarın toplumsal zeminini
oluşturuyorlar. örneğin Almanya'da bireylerin fa-
şistleşme süreci I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan
ülkenin galip devletlerle imzaladığı Versailles Ant-
laşması'nın dayatmacı koşullarında başlıyor. Adolf
Hitler de 1920'lerin başlarında tarih sahnesine çı-
kıyor; faşizmin/nasyonal sosyalizmin iktidarı ele ge-
çirmesi ise 1933 yılında gerçekleşiyor.
Faşistleşme sürecinin başlarında önce "milliyet-
çilik", daha sonra "asırı milliyetçilik" olarak değer-
lendirilen nasyonal sosyalizm 1930'lara doğru siya-
sal iktidar hedefine yönelik totaliter bir ideoloji ola-
rak kendi toplumsal zeminini oluşturuyor, bu zemin
üzerinde paramiliter birliklerden çocuk, gençlik, ka-
dın örgütlerine kadar kendi yapılarını kuruyor. Her-
kesçe bilindiği gibi Alman faşizmi iktidara seçim yo-
luyla geliyor. Iktidarını eline geçirdiği VVeimar Cum-
huriyeti ise Alman tarihinin en demokratik cumhuri-
yeti. Hitler bu cumhuriyeti ortadan kaldırarak yeri-
ne, II. Dünya Savaşı'nınsonaerdiği 1945 yılında, Av-
rupa'da toplam 50 milyon insanın ölümünden so-
rumlu tutulacak olan III. Imparatorluğu kuruyor.
Ülkede faşistleşme sürecinin başlamasıyla faşist
devletin yıkılışına kadar geçen süre topu topu 25 yıl.
Birçok insan bu çeyrek yüzyıllık görece kısa süre-
de neler olup bittiğini tam olarak anlayamıyor. Bu
açıdan bakıldığında 1945 Mayısı'na kadar Alman
yakın tarihi bir anlamda "pişmanlıklar tarihi"d\r de.
Ama özel tarihsel koşullar, bireylerin yanıigılarını ba-
ğışlamıyor. örneğin, o çeyrek yüzyıllık sürenin son
altı ytlında büyük çoğuniuğu Alman Yahudisi olmak
üzere Avrupa'da 6 milyon Yahudi gaz odalarında,
toplama kamplannda, evlerinde, yollarda, sokaklar-
da öldürülüyor. Oysa son haftalarda Türkiye'de "en
çok satan kitaplar" arasında yer alan ve 4-5 yayı-
nevi tarafindan basılarak kitabevi raflarını dolduran
"Kavgam"\ Hitler, Yahudi soykırımının başladığı ta-
rihten 15 yıl kadar önce yazmış. O tarihlerde piya-
sada satılan, elden ele dolaşan ve Yahudi ırkının ba-
şına gelecek soykırım felaketini önceden haber ve-
ren bu kitabı tek bir Yahudinin bile okumamış olma-
sı düşünülebilir mi?
Hiç kuşkusuz Yahudilerde "saf/can" Almanlar gi-
bi, cumhuriyetçiler, demokratlar, sosyalistler, ko-
münistler gibi bu kitabı okumuşlar, fakat VVeimar
Cumhuriyeti'nin özgürlükçü-demokrat koşulların-
da ciddiye almamışlardır. Giderek güçlenen faşiz-
min sokağa yansımalarına Alman milliyetçiliğinin
"yükselen coşkusu" olarak bakmışlar ve bu bakıp
da göremeyişin bedelini sonunda canlarıyla öde-
mişlerdir.
20'li, 30'lu, 4O'lı yıllan yaşamış yaşlı Almanlarla ko-
nuşun, birçoğu size içtenlikle "farkında olmadan
faşistleştiklerini" söyleyecektir. I. Dünya Savaşı'nın
ülkede yarattığı eziklikten kurtulmak, yitirdikleri öz-
güvene yeniden kavuşmak için toplumda yer yer
kabarmaya başlayan milliyetçi dalgaların coşkusu-
na kapıldıklarını, milliyetçilik ülkede kitleselleştikçe
yeni bir ruh kazandıklarını, kendilerine güç veren ye-
ni bir aidiyet duygusuyla tanıştıklarını anlatacaklar-
dır. Milliyetçiliğin en tehlikeli yanı da budur; farkına
varamayıştır, faşizmin nerede başladığını bilemeyiş-
tir, coşku seline kapılıp gidiştir, bir yerden sonra ar-
tık farkına varılsa da geri dönemeyiştir. Bu salt Al-
manya'da değil, Italya'dada, Avusturya'dada, Ro-
manya'da da, Ispanya'da da, Portekiz'de de böy-
le olmuştur.
Konuyu sürdüreceğiz.
(e-posta: dkavukcuoglu@superonllne.com)
(Faks:0212-23468 73)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
SOLDANSAĞA:
1/ Anado-
lu'nun gü-
neybatısında-
ki antik böl-
ge... Sarp
bölgede ku-
rulmuş Kaf-
kas dağ köy- 6
lerine verilen
ad. 2/Bilgide
temel olarak
düşünceyi
alan ve varh-
ğı, insan düşüncesi-
nin kurduğunu ka-
bul eden öğretilerin
genel adı. 3/Kıyı ile
gemi arasında yük 4
taşımakta kullanılan
altı düz tekne...
"Gelecek günlerin
engüzeli, enferahı/ 8
Kalbi temiz, alnı — 9
sevişenlerinolur" (C.S. Tarancı). 4/Uğraş.. Bar-
tın'ın bir ilçesi. 5/Bahkyakalama aracı... Çıplak
vücutresmi. 6/Hoşagitmeyen,tatsız... Kimse, ki-
şi. 7/Aktinyum elementinin simgesi... Karagöz
oyununda kullanılan kamış düdük. 8/ Şöhret...
Bayağı, sıradan. 9/ Rakıbin yumruklarıyla çok
sarsılmış, fakat hâlâ ayakta durabilen boksör için
kullanılan sözcük... Yapma, etme.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/Anadolu'nun güneyindeki antık bölge. 2/Ad-
ları aynı olanlardan her biri... "Salih — ": Ressa-
mımız. 3/Oy... Tuzağa düşürülen şey... Bir nota.
4/Namlusu egmeçli, iki yanı da keskin uzun sa-
vaş bıçağı. 5/ "İnsan —'de hayal ettiğı müddetçe
yaşar" (Yahya Kemal)... Ünlü bir divan şairi. 6/
Asya'da bir ülke... Eski Mısır'da güneş tanrısı.7/
Ender, seyrek... Kasnaga gerilmiş kumaşa iğne ya
da tıgla yapılan bir tür nakış. 8/Çıkar yol, çare...
Akarsu yatağı. 9/Tombala gibi kımı oyunlarda sa-
yıların yazılı olduğu kart. »» ç>