08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MART 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Dünyaya kapalı ulusçuluk anlayışını eleştiren eski BBC Türkiye Masası Şefi Mango: Atatürk hepileriyi gördüÖNERCtRAVOĞLU A ndrew Mango'yu Şakir Eczacıba- şı'nın öncülüğünde gerçekleştiri- len GOP toplantısında bir kahve molasında tanıdım. Sıcak, kolay ilişki kumlabilen bir araştırmacı... Aya- küstü sohbet ederkcn Türkiye üzerine ye- ni çalışmasından da söz açtı. Ardından toplantı başladı ve basına da geniş ola- rak yansıyan bir konuşma yaptı. Atatürk döneminin önemini vurgulayan bu ko- nuşmanın ardından kendisiyle bir söy- leşi yaptık. A .. TATURK'UN FAEOLASI - SayınAndrevv Mango, sizinle bu söy- leşiye, pek ilgi uyandıran ve yeniden ba- sılan Atatürk-Modern Türkiye'nin Ku- rucusu adlı kitabını/Ja başlamakistiyor- dıım. Ancak, bir süre önce Genişletilmiş Ortadoğuve KuzeyAfrika Projesi Sem- pozyumu'nda yapnğınız konuşma nıed- yaya larklı yansıdı. Orada sözünü cttiği- niz dönemle ilgili sormak istiyorunı. Siz Ortadoğu bölgesinde eğerTürkiyeörnek alınacaksa bu 1920'lerin, 30'ların Tür- kiye'siolmalıdır, dediniz. Bu, uluslaşma, modemleşmeçabalan içindeTürkiye'nin lıeyccanı anlamına geliyordu saııınnı... Böyle mi anlamak gerekiyor? ANDREVV MANGO - Heyecandan ziyade, Türkiye'de 20'li, 301u yıllarda kurulan sosyal ve siyasal altyapıyı kas- tettim. Önce Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihandasuUı" parolası gerçekleştiriliyor, yani ülkede kamu düzeni sağlanıyor ve bütün komşularlanomıal, barışçı ilişki- ler geliştiriliyor. Bu düzen ve barış or- tamı içinde uluslaşma süreci ilerleüli- yor, toplum bütünleşiyor. Yönetimin et- kinliği bütün ülkeye yayılıyor. Demok- rasinin kurumlan oluşturuluyor. Özgür seçim anlamında demokrasi ancak 1950'de başanhyor, ama akılcı yönetim Cumhuriyet'le birilikte etkin oluyor. Ve akılcı yönetimin koşulu olan laiklik te- mel ilke oluyor. Kısacası, 20'li 30'lu yıllarda demok- rasinin altyapısı kuruluyor. Demokrasi denemeleri yapılıyor, ama asıl demok- rasi daha sonra bütün sorunları ile be- nimseniyor. Oysa genişletilmiş Ortado- ğu ülkelerinde bu altyapı eksik. Bence ilk önce Türkiye'de olduğu gibi bu alt- yapıya dikkat edilmeli. - Türk Kurtuluş Savaşı'nın dönemi içinde çok anlamlı bir lıalk hareketi oi- duğunu belirtiyorsunuz. Dünya Sava- şı'nın sonunda oluşan güçler dengesi içinde, Atatürk'üıı stratejisini ııasıl de- ğerlendiriyorsunuz? MANGO - Tek kelimeyle akılcı bir stratejiydi. Atatürk, Birinci Dünya Sa- vaşı'ndan galip çıkan Müttefiklerin tü- münii birden karşısına almıyor. Önce Italya ve Fransa ile anlaşıyor. Sonra lngiltere'nin fiili müdahalesini önle- yip hedefi küçültüyor. CEKCEKCİ 8İİ LİDEİ? f Nihayet Yunan ordusunu yenip î amacına ulaşıyor. Ve bunu güç- ler dengesini doğru değerlen- dirdiği için yapabiliyor, büyük jr~ devletlerin nereye kadar gitme- ye hazırolduklarını iyi hesap- layabildiği için. Bağımsızlık sağlandıktan sonra Atatürk bölge düzenini sağlamlaş- tırmaya bakıyor. komşu devletler- le irtifaklara öna- yak oluyor ve Tür- kiye'de henüz de- mokrasi kurulama- dığı halde büyük devletler arasında de- mokratik olanlarla kader birliği inancı içinde hareket ediyor. Yine gerçekçidir, güçler dengesini iyi değerlendiriyor, ama ger- çekçiliğıni demokratik, ilerici vizyo- nu ile pekiştiriyor. Atatürk düzen ada- mıdır, ama herhangi bir düzenin de- ğil, yurtta da dünyada da ilerici dü- zenin savunucusudur. .AMAN KISAYDI... - Üst yapı kurumlan dediğimü dil, kültür ve buna bağlı olarak ya- saldüzenlemeler 15yıl gibikısa bir za- man diliminde (1923-38) gerçekleşti- rildi. Elbctte sonrakiyıllarda kimi du- raksamalan da beraberinde getirdL.. Bu konuda neler söyleyebiliriz? MANGO - Demin dediğım gibi sö- zünü ettiğiniz kurumlar bence üstyapı değil altyapı idi. Bunlann bir an önce sağlanması şarttı. Bu işe da- ha uzun bir süre aynl- masına dünya kon- jonktürü elve- rişli değildi Ikinci Dünya Savaşı başla- madan sağ- lam bir ulus devletin te- melini atmak gerekliydi. ndrew Mango: .-^ LTürkiye'nin dünya kültür . forumiarında yerini almasmı sağlayacak öğc kalitedir. Kalite ise yetenekli kişilerin ürünüdür. Dünyayı bilen yetenekli kişiler Türkiye'de eksik değil. rfT- y 'Rültiirde kaliteyi yakaladınız' - Türkçenin dünya forumlarında yerini alabilnıesi. Türk sinemasının, görsel sanatlannın, Türk edebiyannın kendini gösterebilmesi hangi başka koşullara bağlıdır? Ne yapılmasını önerebilirsiniz? MANGO- Kültürün gelişmesi için dünyayı bilen, eleştiren düzeyli bir çevre gerekli. Böyle bir çevre Türkiye'de oluşmakta olduğu için Türk kültürü artık "bon pour l'Orient" (yalnız Doğu'da geçerli) yapıtlar değil dünya düzeyinde yapıtlar vermeye başlamış. Örneğin Orhan Panıuk, dünya yazarları ile boy ölçüşüyor. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı gibi bir kuruluş, festivalleri ve sempozyumlan ile dünya ölçüsünü Türkiye'ye getirdiği için kültürel açıdan gerekli çevrenin oluşmasına yardımcı oluyor. Y E M I BİLGİ ¥E TEKİTOLÖJİ Öğrenci burslan, akademik sempozyumlar, akademisyenlerin, sanatkârlann dışandaki çalışmalan, yabancı meslektaşlannın Türkiye'ye gelmesi - bütün bunlar düzeyli bir kültür çevresini geliştiriyor. Bana kalırsa, kişilerin, özel kuruluşlann çabalan bu alanda devlet yardımından daha önemli. Çünkü Türkiye'nin dünya kültür forumlarında yerini almasını sağlayacak öğe kalitedir. Kalite ise yetenekli kişilerin ürünüdür. Dünyayı bilen yetenekli kişiler Türkiye'de eksik değil. Endüstride olduğu gibi kültürde de Türkıye nicelikten niteliğe, çeşitlilikten kaliteye geçiyor. Bir eksiklik varsa dünya çapında yeni bilgi, yeni teknoloji, yeni düşünce üretiminde... bu da zamanla olacak. - Şu sırada hangi proje üstünde çauşıyorsunuz? Bilgi verebilir misiniz? MANGO - Bundan sonraki kitabım Türkiye'de terör olaylan ve dünyanın buna bakışı konusunda... Umanm bu yılın ortalarında tngiltere'de yayımlanır. Amaç yine Türkiye'nin sorunlannı dünya perspektifinden ele almak. Uygarlık, kültür evrensel olduğu gibi terör cinsinden belalar da ne yazık ki evrenseldir ve çareler de uluslararası ışbirliğini gerektiriyor. Bunu anlatmaya çalışıyorum. A N D RF W M A N G O TÜRKİYE vr TÜRKLER1938 ıleıı d 'Çağdaş uygarhğa ulaşmak zor değil...' -Yeni kitabınız The Turks Today dili- mizde de yayımlandı: Türkiye ve Türk- ler (1938'den Günümüze). Geleceğe iliş- kin hangi perspektifleri ele aldnuz? MANGO - Türkiye Atatürk'ün sap- tadığı hedefe bakıyor: Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmaya, yani gelişmiş ülke- lerdeki refah ve özgürlük düzeyini ken- di halkına sağlamaya. Bunu başarma- ması için hiçbir neden görmüyorum. Kitabımda dediğim gibi bence Türki- ye bu amacına mutlaka bu yüzyılın so- nundan önce, talihi yaver giderse yüz- yılın ilk yarısının bitiminden önce ula- şacaktır. Çünkü gelişmenin koşulları sağlanmıştır: Sosyal ve siyasal altyapı büyük ölçüde tamamdır, bilgi birikimı oluşmuş, girişimcılik yayılmıştır. Avru- pa Birliği üyeliği görüşmeleri için ve- rilen tarihle gelişme daha hızlı olur. Ama her halükârda, Avrupa Birliği için- de veya dışında Türkiye çağdaşlaşma, dünya ile bütünleşme sürecini sürdürür. -Türklerin kendine özgü davramş bi- çimleri, geleneksel refleksleri var. Bir yabancı bunlann bazılanna hayran olu- yor, bazılaıinaysa akıl erdiremiyor. Bu, Türklerin iki kültür, iki köprü arasında durmasından nıı kaynaklanıyor? MANGO- Sanmıyorum. Bana kalır- sa davranış bıçimleri birhalkın çağdaş- laşmadaki yenyle ilişkilidir. Türkiye'ye özgü sandığımız davranışlar son za- manlara kadar örneğin lspanya, İtalya veya Yunanistan'da yaygındı, bir dere- ccye kadar yine de vardır. tşlerin özel ilişkilerle yürütülmesi, yasal ve yöne- timsel çerçevedeki eksiklikler, tıkır tı- kır işleyen özel sektörün yanında ağır işleyen bürokrasi tüm Güney Avrupa'da şikâyet konusu idi. Dünyaya kapalı ulus- çuluk her yerde var. Bütün ülkelerde dünyaya açık insanların yanında dış dünyadan korkan insanlar var. Kitabım- da temel bir savım şu ki son zamanla- ra kadar Türkiye'yı gelişmiş ülkeler- den ayıran en önemli fark bilgi biriki- mi açısındandı. Bu fark gıttikçe azalıyor. Yazar Aydm kitabında, egemen güçlerin Aleviliğe karşı ciddi bir özür borcu olduğunu söylüyor Geçmiştengünümüze Alevilik HA1İCETUNCER A raştırmacı-yazar Erdoğan Aydın, NoklaKi- tap'tan yayımlanan "AleviliğiNe Yapmalı" ad- lı kitabında, Aleviliğin güncel tartışmalanna ya- nıt anyor. Alevilik ve Islamiyetle ilişkisini, ta- rihi temelleri üzerinden tartışan Aydın, Aleviliğin tarih içinde nasıl oluştuğunu ve bu oluşumun Ale- viliğin biçimlenişinde nasıl belirleyici bir etki yap- tığını kaynaklardan hareketle gösteriyor. "Alevilik ile Islamiyet İlişkisi", "Aleviliğin Tarihsel Şekille- nişi", "Anadolu Nasıl Müslümanlaştınldı", "Tarih Teoloji ve Siyaset Bağlamında Alevilik", "Alevile- re Yönelik Resmi Politikanın Sonu", "Alevi Soru- nu ve Sol Hareket" gibi bölümlere ayrılan kitapta Aydın'ın çeşitli sempozyumlarda sunduğu tebliğ- lere ve bazı basın organlarında yayımlanan röpor- tajlarına da yer veriliyor. DEMOKRASI ¥E LAİKLİK Kitabında, Anadolu Aleviliğinin düşüncel kay- naklarını Şiilikle karşılaştıran, Alevilikte Ali kav- raiîiını inceleyen Aydın, Alevi inanç sistemine iliş- kin şu görüşleri savunuyor: "Demokratikleşmek insanuı kulluktan bireye, tebaahktan yurttaşlığa yükselnıesi, laiklik ise oto- ritenin gökyüzünden yeryüzüne, iıısaısa indirilme- • Aydın, "Aleviliği Ne Yapmalı" adlı kitabında, Aleviliğin İslamiyetle ilişkisini, tarihi temellerini tartışıyor. Erdoğan Aydın, Aleviliğin tarih içinde nasıl oluştuğunu ve bu oluşumun Aleviliğin biçimlenişinde nasıl belirleyici bir etki yaptığmı gösteriyor. sidir. Alevi teolojisi tam da bunu yapmakta en azın- dan bunauygunbir dinselanlayış üretmektedir.Ale- viliğin demokrasive laiklikle gösterdigi uyumun te- olojik temeli burada yatmaktadır. Dolayısıyla onu bu niteliğinden uzaklaşhrmaya çahşanlann laiklik ve demokrasi ile Alevilik arasında kurduklan bağ da Sünni çoğunlukkarşısında azmlıkolmalarından kaynaklı bir taktik olmaktadır." Kitabında Aleviler üzerindeki baskı ve şiddete tarihsel örnekler de veren Aydın ısim vermeden, bazı "Aleviönderlerinin" Aleviliği tarihsel kaynak- lanndan uzaklaştırdığım savunuyor. Aydın, eleş- tirilerini şöyle ifade ediyor: "Bu baskı bugün halen, üstelikbiri Islamcı diğe- ri de laiklikiddiasındaki devlet olmak üzcre ikili ka- naldan sürnıektedir. Dün çıplak zorun uygulandı- ğı dönemde bile Alevi inanç önderlerinin vermedi- ği taviz, bugün kendilcrini Alevi dedesi veya aydı- nı sayaıı kimi şahsiyetlerce iç asimilasyon olarak üst- lenilmektedir. Aleviliğin tarihsel ve lıakiki inanç önderlerinin o katı despotik döncmlerde bile ver- mediği tavizleri bugün kimi Alevilerin yapmaya çalışmalan, devletin tektipleştirici dayatnıalanvla uzlaşarak kendilerine ikbalaramakarayışından baş- ka bir anlam taşımamaktadır." Kitabına "AleviliğiNe Yapmah" adını vererek ta- rih boyunca Aleviliği bir sorun olarak görmüş olan egemenlerin tavnnı mercck altına almayı amaç- ladığını kaydeden Aydın, "Dolayısıyla bu anti demokratikve tahakkümcü iktidargeleneğiyle yüz- leşnıek, onu teşhir etmek için bu ironik isnıi tercih ettim. Alevi camiasının bir kesiminde de egemen- lerin kabullenebileceği yeni bir Alevilikinşa çabalan da IHI ironik isnıi seçmemdeekbir işlevgördü" diyor. Egemen güç ve ideolojılerin bu topraklann "en özgün ve yerH kimliği olan Aleviliğe" karşı ciddi bir özür borcu bulunduğuııu vurguluyon Aydın, kitabın- da, "bu özrün güncelvetarihsel kanrtve gereklerini belirginleştirmeye çalışbğını" anlatıyor. A leviler üzerindeki baskıya tarih- Z\.sel önıekler de veren Erdoğan Aydın, isim vermeden bazı 'Alevi ön- derlerinin' Aleviliği tarihsel kaynak- lanndan uzaklaştırdığım savunuyor. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Beyler Konkuyor musunuz? Spordaki, özellikle de futboldaki şiddet, azalma- sı bir yana yaygınlaşarak diye nitelendirilebilecek biçimde sürüyor. "Nereden biliyorsun " denilirse söyleyeyim. Ga- zetelerde yayımlanan fotoğraflardan, ekranlardatek- rarlanan görüntülerden! Ve gördükçe kafamdaki soru çengeli daha da katmerleşiyor... • • • Siyasal iktidarlarımızın en önemli övünme neden- lerinden biri, çok sayıda yasa yapmaktır. Bu du- rum neredeyse yasa yapılmasını bir önceki yıla oranla daha arttırmak yolunda bir yarışa bile dö- nüştürebilmektedir. Bu konuda dikkati çeken yeniliklerden biri de 7 maddelik bir yasa ile sayısı 10'a kadar ulaşabilen başka yasaların değiştirilmesidir. Uygulama, yasama tarihimize "torba yasa" di- ye bir kavram da kazandırmıştır. Iktidarlarımız, çok sayıda yasa arasına yalnızca kendileri ile yandaşlarının yararına olanlarla uygu- lanamayacak olanları da sokma konusunda uzman- lık edınmışlerdir. Ötekileri bir yana bırakıp uygulanmayan, daha açık deyişle uygulanamayan yasaya gelelim. ••• Söz konusu yasa, 7 Mayıs 2004 günlü Resmi Ga- zete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Spor Mü- sabakalannda Şiddet ve Düzensizliğin önlenme- sine Dair Yasa" adını taşıyor. Ama önce anayasadaki bazı kuralları anımsaya- lım. 26'ncı madde "Düşünceyi açıklama ve yayma hürhyeti" kenar başlığını taşıyor ve hürriyetleri say- dıktan sonra şöyle diyor: "Bu hürriyetin kullanıl- ması, suçların önlenmesi, suçların cezalandırıl- ması, devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgi- lerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya hak- lannın, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlannın korunmast veya yar- gılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amacıyla sınırlanabilir." "Basın Hürriyeti" kenar başlıklı 28'inci madde de bir fıkrasıyla yayın yasağını belirliyor: "Yargıla- ma görevinin amacına uygun olarak yerine geti- rilmesi için, kanunla belirlenecek sınırlar içinde, hâkim tarafından verilecekkararlarsaklı kalmaküze- re, olaylar hakkında yayım yasağı konamaz." Anayasa böyle diyorsa da söz konusu yasanın 16'ncı maddesinin üst başlığı "Yayın Yasağı" ola- rak konulmuş ve şöyle denilmiş: "Spor müsaba- kalannı canlı olarak yayımlayan yayın kuruluşu ile diğer yazılı ve görsel yayın kuruluşları, bu kanu- nun amacına aykırı nitelikteki afiş, pankart, söz, fiil ve davranışları yayımlayamaz, Canlı yayın ha- linde vuku bulan yasak söz, fiil ve davranışlar ha- ber amaçlı da olsa birden fazla yayınlanamaz. Basın ve yayın organları; söz, yazı veya davra- nışlarlasporkulüplerini, taraftarlarını, sporadam- larını şiddete, kulüpler arası husumete veya suça teşvik edici eylem ve davranışlarda bulunamaz, eleştiri amacı dışında aşağılayıcı yorum veya ha- ber yayımlayamaz." Yasaya aykırılıklar da 22 maddede yaptırıma bağlanmış. 2005 yılı için öngörülen cezalargerçek kişiler için 11 bin 120 YTL, tüzelkişiler için de 55 bin 600 YTL. Peki bu cezaları kimler uygulayacak? Yasaya ve daha sonra çıkarılan yönetmeliğe gö- re il ya da ilçe spor güvenlik kurulları. Kurullar il- lerde valiler, ilçelerde de kaymakamların başkan- lığındatoplanıyor. Kurullara neredeyse herkes ka- tılabiliyor, ama gazetecilik meslek kuruluşlarının bir üyesi var. Yukarıda belirttiğim para cezalarını belirleme yetkisi de bu kurullara verilmiş. Yasanın yürürlüğe gihşinden bu yana izlediğiniz televizyonlardaya da okuduğunuz gazetelerde ta- nık olduklarınıza karşın, cezalandırılan birgerçek kişi ya da yayın kurumu olduğunu duydunuz mu? Ben duymadım. Ne hikmetse kurullar görmezden gelmeyi yeğ- liyor, şiddet olaylan da azalmıyor! Yasalar yanlış olabilir ve değiştirilmesi için sa- vaşım verilebilir. Ama uygulanmasın demek kim- senin hakkı değildir. • •• Bu yazıyı "muhterem muhbirvatandaş" sıfatıy- la yazmadım. Bir spor disiplin kurulu cesaretini toplayıp ceza verse de idari yargı aracılığı ile Anayasa Mahkemesi'ne gidilse düşüncesi ağır bastığı için yazdım. [email protected] ULUSALEGEMENÜKYILI Ata için mavi ladindiküecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Başkanı Bülent Annç, "Milli Egemenlik YüTnın 64 ayrı etkinlikle kutlanacağını açıkladı. Arınç, "uçurtma şenliğinden hatıra ormanına, muhtarlara ve öğrencilere demokrasi eğitiminden TBMM spor oyunlanna" dek bir dizi etkinliğin gerçekleştirileceğini vurguladı. Annç'ın verdiği bilgilere göre bazı etkinlikler şöyle: ^ 13 milyon öğrenciye milli egemenlik konulu özel bir ders verilecek. • "Milli egemenlik onur ödülü" ve "TBMM üstün hizmet ödülü" verilecek. •* Milli egemenlik meşalesi yapılacak. Milli egemenliği sembolize edecek bu meşale Meclis'in en yüksek noktasına dikilecek. • TBMM başkanlan parkı kurulacak. Bugüne dek görev yapan 22 TBMM başkanı adına sedir ağaçları dikilecek. Atatürk için ise mavi ladin ağacı dikilecek. • 85. yıl için özel bir logo tasarlandı. Hazırlanan fragmanda kullanılan müziği Fahir Atakoğlu besteledi. ^ lngilizce-Türkçe 25 kitap basılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle