Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 MART 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
JV. U \_A M. U xV kulturCficumhuriyet.com.tr 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Antik kenti yutmaya hazırlanan baraj projesinin değiştirilmesi için hukuksal girişim
Allianoi'nin 'Uygarlık Dilekçesi'
Ülkemizdeki "baraj projeleri-
nin" tehdit ettıği antik yerleşmeler
arasında önce Ilısu Barajı için göz-
den çıkartılan Hasankeyf için diren-
dik. Yıllardır süren tepki kampan-
yalarının sonucunda, bu tarihsel baş-
kente "şimdilik" kurtuldu gözüyle
bakılıyor.
Benzer tepkilerin yeterince sonuç
veremediği "Zeugma"nın ıse
önemlı bir kesimi artık Birecik Ba-
rajı'nın altında. Aynı vadideki Hal-
feti ise gölleşen Fırat'ın kıyısında
"yarısı boğulmuş" durumda...
Enerjı adına başımıza gelen bu
kültür kıyımına yine son yıllarda Ço-
ruh vadısinde planlanan barajlar ne-
denıyle "Yıldızeli" gibi Doğu Ka-
radeniz bölgemizin özgün yayla yer-
leşimleri de eklenecek. Mitolojide
efsanevi tanrıların vadisi olarak anı-
lan Güney-Ege'deki Gökbel Dere-
si'nın ünlü "Incekemer" Köprüsü
de Çine Barajı'mn kurbanı...
Böylesi bir "kara liste" dünya-
nın hangı uygar ülkesinde var?
Ege'de kara bulutlar
Aynı kara listede olmasına rağmen
"kurtulacak"' sanılan Kuzey
Ege'deki Yortanh Barajı alanındaki
"Allianoi" içinse ufukta yeniden
"kara bulutlar" görünmeye baş-
landı.
Çünkü, burayla ilgıli duyarlı uz-
nıanlarca geliştirilen ve antik kentin
"kurtulmasını sağlayacak proje
seçenekleri" DSt'nin gündemine
bir türlü alınamıyor.
Üstelik, özellikle son yıllardaki
"kurtarma kazıları" ile ortaya çı-
kan bulgular buranın da tarihsel bir
"su merkezi" olduğunu kanıthyor.
Bu anlamda aslında bir kamu kuru-
mu ve devlet kuruluşu olarak,
DSÎ'nin de burayı "kurumsal kül-
tür mirası" sayması gerekliliğine
rağmen "kendi uygarlık kökleri-
ne" bile aldırmıyor...
Son çare hukuk
îşte bu tutumun yakında "baskın
bir inşaat"a dönüşmemesi için, Iz-
• 1- Nymphe'nin yerinde bulunuşu, 2-1994 yılında onarılmış Ronıa Köprüsü,
3- Minıari kalıntıların bir kısmı ve Asklepios başı.
mir'de yıllardır çevre duyarhhğının
"savunmanları" olarak görev ya-
pan Av. Arif Ali Cangı ve tarih dost-
iarı, çareyi "hukuksiirecini başlat-
makta" buldular. Allianoi'yi tehdit
eden baraj projesinin "değiştirilme-
si"ni ya da bu olamazsa aynı proje-
nin "durdurulması"nı sağlayabil-
mek için, ilk aşama olarak ayrıntılı
bir dilekçe hazırladılar.
Türkiye'nin, dünyadakı yegâne
eşsiz zenginliğı olan ve uluslararası
duruşundaki "ayrıcalığı" olarak gö-
zü gibi bakması gereken tarihsel mi-
rasının, hiç değilse Yortanh Barajı
gibi aslında "farklı çözümlere
açık" projelerle yok edilmemesi yö-
nündeki bu çabaya destek vermek
isteyen herkesin dilekçedeki imzala-
ra "ortak" olması mümkün.
Tarihsel başvuru
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan-
lığı DSl Genel Müdürlüğü'ne veril-
mek üzere hazırlanan bu "uygarlık
dilekçesi"nde antik yazarlardan
Aristides'in Hieroi Logoi adlı ese-
rinde de anılan, 1800 yaşındaki Alli-
anoi kentinde Tunç Çağı'na ait ünlü
"Yortan Kabı"nın, ÇakmakTepe'de
çok sayıda çakmak taşı eserin, dolgu
topraktan iki adet taş baltanın bulun-
duğu, bu nedenlerle alanın "tarih
öncesi çağlarda" bile önemlı bir yer-
leşim yeri olduğu vurgulanıyor.
Helenistik dönemde ise buradaki
sıcak sudan yararlanılmaya başlandı-
ğı ve özellikle de Roma ve Bizans
dönemlerinde bir "kült merkezi"
olarak gelıştiği belirtilen dilekçede,
tüm bu bulguların anlamı şöyle özet-
leniyor:
"Roma İmparatorluk Döne-
mi'nde (MSII. yy.) ılıcanın yanı sı-
ra, köprüler, caddeler, sokaklar,
yapı adaları, geçiş yapısı ve çeşme
binası yapılmış, Bizans çağıyla bir-
likte de biiyiik bir kilise ve şapeller
inşa edilmiş, metal, seramik ve canı
atölyeleri kurulmuştur."
Osmanlı'nın da ılıcası
DSl'yi yönetenler önemserler mi
bilinmez ama Allıaoni, Osmanlı dö-
neminde de önem taşıyan bir yer. Adı
"Paşa Ilıcası" ve Osmanlı'ya ait sik-
keler, seramikler ve günlük kullanı-
ma yönelik eşyalar bulundu. Ayrıca
geç dönem bir "Osmanlı mezarlı-
ğı" bile var. 2O.yy'ın başında da Ber-
gama Kaymakamı Kemal Bey tara-
fından ılıcanın yeniden kullanıma
açılması sağlanmış.
Aynı yerdeki anıtsal Roma köprüsü
de Osmanlı döneminden 1979 yılına
kadar Bergama-tvrindı yolunun geç-
tiği köprü olarak kullanılmış. Ne var
kı bu eser 1992 yılında Karayolları ta-
rafından sözde "onarımdan" geçın-
lince, özgün kimlığini yıtırmış... Ay-
nı yıl tzmır ll Özel tdaresf ınce başla-
tılan "termal tesisleri inşaatı" sı-
rasında da antik ılıca yapıları
üzerınde yenı bınalar yüksel-
mış...
$ Tarihsel serüvenı böyle
olan Allianoi, halen sıcak-
lığı 45-47 derece termal su-
yu ile de aslında sağlık ve
kültür turızmıne hizmet ede-
bılecek olanaklarıyla barajın
sağlayacağından çok daha büyük
bir ekonomiyı bölgeye kazandıra-
bılecek bir zenginlik... Ne var ki
dilekçedeki bu "uyarı"nın da
DSl için çok geçerlı olamayacağı
sanıldığından, asıl başvuru konu-
su olarak "baraj projesinin de-
ğiştirilmesi" talebi de şöyle vur-
gulanıyor:
"Projeye göre Allianoi gölet
alanının tanı ortasında kalınak-
tadır. tnşaatının tanıanılanma-
sı ve su tutmasıyla birlikte bu
tarih hazinesi yaklaşık 17 nıet-
re suya gömülecektir.
Söz konusu baraja 40-50 yıl
ömiir biçilmektedir. Barajın
ömrünü tamanıladıktan sonra
da Allianoi'nin gün ışığına çı-
karılması olanağı bulunma-
nıaktadır."
Konuyla ılgili tüm ulusal ve
uluslararası hukuk dayanakları-
nın da belırtildıği dılekçeye DSl
bakalım ne yanıt verecek. Yortan-
lı Barajı projesinin şımdıki şek-
lınde ısrar edılırse tarih ve kültür
mirasını korumak için sıra bu pro-
jenin yargı yoluyla ıptahnı iste-
meye gelecek...
Sözünkısası, 1800yıllıkyaşan-
mışlığın belgelerı, tarıhöncesıne
ait "insanlık anıları"yla da bir-
likte, -sadece- yarım yüzyılhk bir
beklenti için feda ediliyorsa hu-
kuk devletinin buna bir yanıtı ol-
malı...
Bu hukuk mücadelesinde Alli-
anoi'yı yalnız bırakmak isteme-
yenlerin dilekçeye imzalarını at-
maları için başvuracakları tele-
fon ve e-adres ıse şöyle:
Tel-Faks: 0 232 425 66 88 - 89
e-posta: [email protected]
Çok sevdiği çocuklarla bir araya gelen Dağlarca, "Bana ömrünüzden birer da-
kikanızı verir misiniz? Verirseniz ben biraz daha yaşarım. Ne iyi olur" dedi.
Bilfen KolejVnde 'Dağlarca Burada' odası açıldı
Fazıl Hüsnü Dağlarca
çocuklarla buluştu
tstanbul Haber Servisi - Türk ede-
biyatının yaşayan en büyük şairi Fazıl
Hüsnü Dağlarca, çok sevdiği çocuk-
larla Bilfen Koleji'nde buluştu.
Okulda kurulan ve Fazıl Hüsnü Dağ-
larca'nın çalışma masası, özel eşyala-
n, kitapları, çeşitli kuruluşlar tarafın-
dan kendisine takdim edilen şiltler ve
belgelerinde içinde yer aldığı "Dağ-
larca Burada" odasında gerçekleştiri-
len söyleşi çok keyifli geçti. Fazıl Hüs-
nü Dağlarca, "Dağlarca Burada"da
gün boyunca, ders saatlerinde sınıfiar
halinde kendisini ziyaret eden öğrenci-
lerle birlikte oldu.
Öğrencilerin sorularını yanıtlayan
Dağlarca, kendisini, 90 yaşını aşması-
na karşın, çocuk olarak gördüğünü,
dünyadaki en önemli kavramın çocuk
olduğunu, çocuklara mutlaka çok değer
verilmesi gerektiğini söyledi. Kendi
çocukluğunu anlatan Dağlarca, öğren-
cilere düşen işın, o sofradan bir şeyler
almak olduğunu, bu yolda dinleme işi-
nin çok önemli olduğunu söyleyerek
"Sevdiğiniz işi yapın, o işte kendini-
zi geliştirin bunun için de çok oku-
yun" önerisinde bulundu. 9O'lı yaşla-
nnda olmasına karşın halen her gün şi-
ir yazdığını, kendisini ayakta tutanm
da bu tutkusunun olduğunu anlattı.
•Çocukluğumuzu yaşatmalıyır
Dağlarca, okuldaki tüm çocuklardan
"Bana ömrünüzden birer dakikanı-
zı verir misiniz? Verirseniz ben biraz
daha yaşarım. Ne iyi olur" diye de is-
tekte bulundu. Çocukluğun hayatımız-
da en önemli, en güzel yıllar olduğunu
ve ömür boyu çocukluğumuzu içimiz-
de yaşatmamız gerektiğini vurgulayan
Dağlarca, "Ben 90 yaşında bir çocu-
ğum ve hep böyle kalacağım" diye
yaşam dersi verdi. Öğrenciler tarafın-
dan büyük bir ilgiyle dinlenen Fazıl
Hüsnü Dağlarca, çok sevdiği çocuklar
tarafından sevgiyle uğurlandı.
İSTANBUL ORIENTAL ENSEMBLE'IN KONSERİİŞ SANATTAYDI
Burhan Oçal 'minik
dâhüerle' sahneye çıktıKültür Servisi - Burhan Öçal
üstün yetenekli çocuklar için ver-
diği konsere, çocuklarla birlikte
çıktı. Klasik Türk müziği, Osman-
lı dönemindeki saray ve halk mü-
ziklerinden etkilenerek oluşturdu-
ğu İstanbul Oriental Ensemble
tasansmın Iş Sanat'taki konsenne
katılan TEVtTÖL öğrencıleri Ege-
men Kesikli (klavye - piyano),
Emre Laleli(bağlama), Kadir
Özgür (viyolensel), Erkinalp Ke-
sikli (trompet), Göker Alpağ (vi-
yola), Burkay Gür (gitar), Ozan
Ertürk (darbuka) Cemrecan Aş-
lamacı ve Ayça Deniz Moham-
nıadi Nazi (şan - keman)'ydi. Bur-
han Öçal, minik dâhilerle yaptığı
bu ortak çalışmadan oldukça hoş-
nut olduğunu ve çocuklarla daha
büyük tasarılarda da bir araya gel-
mek istediğini belirtti.
TEVİTÖL'de öğrenim gören ço-
cukların özel yeteneklerinin gelış-
tırilmesi için onlara özel ılgi gös-
terilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Konserin geliri Türk Eğitim Vakfı
lnanç Türkeş Özel Lısesi'ne (TE-
VİTÖL) bağışlandı. Böylece Tür-
kiye'nin ilk ve tek maddi durumu
yetersiz, resimden müziğe, edebı-
yata, matematiğe kadar tüm dal-
larda üstün yeteneğe sahip çocuk-
Konserde, klasik Türk müziği eserlerine yer verildi.
ların okulu TEVÎTÖL'de eğitim
gören öğrenciler, bu katkıyla daha
iyi koşullarda eğitim alabılme ola-
nağına sahip olacak.
İŞ Sanat ve Doublemoon'un
katkılanyla gerçekleşen konseri,
Ömer-Ayşegül Dinçkök, Rona-
Nur Yırcah, Ömer Koç, Osman
Çarmıklı, Sedat-Yascnıin Aloğ-
lıı, Sinan-Bilgün Dereli, Musta-
fa-Dilek Toner, Esra-Cüneyt Ça-
lıcıoğlu, Ayşe-Ege Ece, Şennur
Dinçkök, Adnan-Mualla İğne-
bekçili, Ahmet Orhun, thsan
Güdükkürt, Prof.Dr. Yahya Lale-
li gibi eğitim konusunda duyarlı
kışiler de izledi.
TEVlTÖL Türk Eğitim Vakfı
lnanç Türkeş Özel Lisesi Türki-
ye'de 'üstün yetenekli çocuklar'a
eğitim veren ilk ve tek okul. Sezai
Türkeş'in eğitime kazandırdığı,
2001 yılında Türk Eğitim Vakfı'na
geçen okul şımdıye kadar 165 me-
zun verdi ve bu mezunların hepsi
yurtiçi ve yurtdışındaki çok önem-
li üniversıtelerde tam burslu olarak
öğrenimlerini sürdürüyor.
TUYAP Bursa Kitap Fuarı
Kültür Servisi - Bu yıl üçüncüsü düzenlenen TÜYAP Bursa Kıtap Fuarı 5-13 Mart tarihleri arasında
yapılacak. Fuar kapsamında 5 Mart günü saat 17.15'te A Salonu'nda Kemal Selçuk'un 'Hüznün Kan-
tosu-Okuma', saat 15.15'te B Salonu'nda Nedim Gürsel'in yöneteceği, Ömer Ayhan, Ethem Baran,
Onur Caymaz ve Günhan Kuşkanat'ın konuşmacı olarak katılacağı 'Kent, Kültür ve Öykü', 6 Mart
günü saat 16.15'te B Salonu'nda Mario Levi'nin yöneteceği, Hakan Akdoğan, İnanç Çakıroğlu, Rı-
za Kıraç ve Göksel Yılmaz'ın katılakları 'Kent, Kültür ve Roman' konulu söyleşıler yer alacak. 13
Mart'a dek devam edecek olan fiıarda Bülent Ecevit, Nedim Gürsel, Kemal Selçuk, Jale Sancak,
Deniz Kavukçuoğlu, Göksel Yılnıaz, İnanç Çakıroğlu, Selim 1leri, Nihal Yeğinobalı, Ethem Ba-
ran, Onur Gaymaz, Günhan Kuşkanat, Ömer Ayhan, Rıza Kıraç, Sibel K. Türker, Mario Levi,
Gülriz Sururi, Uygar Şirin, Nur Batur, Ahmet Ümit, Kemal Anadol, Altan Öymen, Nuriye Ak-
man, Deniz Banoğlu, Altan Çimen, Sahrap Soysal, Gül lrepoğlu, Alpay kıtaplarını ımzalayacaklar.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Atatürk, Kemalizm ve
Şu Bizim 'Haymatlos'
Aydınlarımız (1)
Aslında Devletler Hukuku alanınaait birterim olan
haymatlos, Almanca "heimatlos" sözcüğünden ge-
lir ve hiçbir devletin vatandaşlığına sahip bulunma-
yan (Alm. Heimat = vatan), vatandaşlık haklarından
yoksun bırakılmış, vatansız kişi demektir. Devletler
Hukuku'na göre haymatlos'luk, herhangi bir neden-
le vatandaşlık haklannı yitirmiş olanlar için oluştu-
rulmuş özel ve geçici bir kategoridir; bu kategoriye
girenlerin konumu, aslında geçici bir konumdur.
Böyle kişiler için, bulundukları ülkelerin yönetimle-
rince -yeniden bir devletin vatandaşlığına alınmala-
rına kadar geçerli kalan- haymatlos olduklarını gös-
teren bir belge düzenlenir. Bu belge, onlara bulun-
dukları ülkede geçerli bütün vatandaşlık haklarını
kazandırmaz; sadece o kişileri yaşadıkları toprak-
larda birer bilinmeyen olmaktan çıkarır. özellikle
Ikinci Dünya Savaşı sırasında ülkelerinden kaçmak
zorunda kalan ve terk ettikleh ülkelerin yönetimle-
rince vatandaşlıktan atılanlar için haymatlos kate-
gorisi, büyük önem kazanmıştır.
Ülkemizin yakın tarihinin en önemli haymatlos
olayı ise Nâzım Hikmet'in vatandaşlıktan çıkarılma-
sıyla gerçekleşmiştir. Dünyaca ünlü şairimiz, 25
Temmuz 1951 tarihli -üstelik hiçbir hukuki gerekçe-
ye dayanmadığı artık çoktandır kanıtlanmış- bir Ba-
kanlar Kurulu kararnamesiyle Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığından çıkarılmış, böylece de haymatlos
durumuna düşmüştür. (Bu konuda ayrıntılı bilgi için,
daha önceki kaynakların yanı sıra, Bkz. Altan Öy-
men, Değişim Yılları, Doğan Kitap, 2. Baskı, Ekim
2004, İstanbul, s. 513 vd.)
Yukarıdaki açıklamalardan görüldüğü gibi hay-
matlos'luk durumu, ıradi ya da seçim sonucu değil,
fakat irade dışı gerçekleşen olumsuz bir durumdur.
öteyandan haymatlos'luğu, belli bir devletin vatan-
daşı olan bir kişinin, bağnazlıktan uzak bir tutumla
ve gerektiğinde devletinin politikalarını da eleştir-
mekten çekinmemesiyle karıştırmamak gerekir;
böyle bir durumda ortada kendini artık açıktan ve-
ya gizli biçimde bir devletin vatandaşı saymama
değil, tam tersine, eleştirel bakışı belli bir devletin
vatandaşı sıfatıyla da elden bırakmama söz konu-
sudur. Bu, bir aydın tavrıdır ve bu kategoriye giren-
ler, eleştirel bakış ile eleştirileri için uygun zamanı ve
zemini umursamamayı birbirine karıştırmayacak,
eleştirilerini sergileyiş biçimleriyle kendilerini ülke-
lerine düşmanlık etmek için hiçbir fırsatı kaçırma-
yan yabancılarla ağız birliği etmiş durumuna düşür-
meyecek kadar, yani gerçek anlamda aydın kişiler-
dir. Böyle aydınlar, eleştirel değerlendirmeleri orta-
ya koymakta, amaca uygunluk bağlamında, üslu-
bun da çok önemli olduğunun bilincindedirler. Bu-
na karşılık, bir ülkeye ne zaman düşman mihraklar-
dan eleştiri adı altında saldırılar yöneltilse, bu saldı-
rılar için başlanmış cümleleri tamamlarcasına be-
nimser ve onaylar bir tutumla işin gerisini getirme-
nin, vatanından yana bir eleştirel aydın tavrıyla hiç-
bir ilintisi yoktur. Hele hele böyle birtutum, tarihsel
açıdan doğruluğu henüz kanıtlanmamış birtakım
savlardan yana, uğraşları yazı olanlarca, başka de-
yişle sözcüklerin nasıl kullanılacağını herkesten iyi
bilmelerı gerekenler tarafından, özellikle de o sav-
ların filizlendırildiği ortamlarda sergilendiğinde, ay-
dın sorumluluğunun çok dikkatle değerlendirilme-
si, bu arada bir sorunun mutlaka sorulması gerek-
mektedir: Böyle bir durumda ortada ülkesinin poli-
tikalarını gerçekten ülkesinin daha iyiye gitmesi için
nesnel bir eleştirinin süzgecinden geçirmeyi koşul
sayan bir aydın tavrı mı, yoksa, adeta gönüllü bir
haymatlos olarak ve -tıpkı kimilerince ülkemizde
sergilendiği gibi-, kendi Batılılıklarını ve Batıcılıkla-
rını her fırsatta, dost ya da düşman, tüm Batılılara
göstermek, bunun için hiçbir fırsatı kaçırmamak gi-
bi, ancak gaflet ve dalalet (sapkınlık) diye nitelendi-
rilebilecek bir tutum mu vardır?
Bu sorunun yanıtını haftaya, bu tür aydınların(!) ül-
kemizin genel aydın portresi içersindeki yerlerini ve
gerek Mustafa Kemal Atatürk, gerekse Kemalizm
konusundaki yönelimlerini örnek alarak daha somut
biçimde vermeye çalışacağım.
e-posta: ahmetcemal" superonline.com
acem20(" hotmail.com
Dans pisti satışa çıkarıldı
• ANKARA (AA) - Disko müziğın kasıp
kavurduğu 1970'li yıllara damgasını vuran
'Saturday Night Fever' adlı filmin dans
sahnelerinin çekildiği pist satışa çıkarıldı. Filmle
şöhretin ilk basamaklannı çıkan ünlü oyuncu John
Travolta'nın dans marifetlerini sergilediği
dıskodaki pistin, 80 bin dolardan fazlaya alıcı
bulması bekleniyor. Dans sahnelerinin çekildiği
Brooklyn'deki '2001 Odyssey' adlı gece
kulübünün geçen hafta kapanmasımn ardından,
dans pistini satışa çıkaran 'Tarihten Profiller' adlı
şirketin sözcüsü Brıan Chanes, uluslararası çapta
ılgi gördüklerini söyledi. Pistin, 1 Nisan'da
eBay'in internet sitesinde açık arttırmaya
sunulacağı belirtildi. Vızyona 1977'de giren
Saturday Night Fever'ın başrol oyuncusu John
Travolta, disko tutkunu Tony Manero rolüyle
Oscar'a aday gösterılmişti. Filmin müziklerıni
Bee Gees yapmıştı.
Şehir'în 4. sayısı çıktı
• Kültür Servisi - Aylık Kültür ve Sanat dergisi
Şehır'ın mart sayısı çıktı. Bölge Haber gazetesinin
yan ürünü olarak çıkan Şehir dergisinin Mart
2005 sayısı çıktı. 8 sayfalık dergıde, 18 Şubat
2005 tarihinde yaşammı yitiren Devrekli Şair
Müfide Güzin Anadol'un bir şiirine yer veriliyor.
Dergiye; Orhan Tüleylıoğlu, tbrahim Tığ, Serap
Karakuş, Fatma Kılıç, Hasan Güneş, Uygur Orhan
şiirleriyle, Fahrettin Koyuncu ' 100 Temel Eseri
Kim Okuyacak?', Özgür Demircı 'Akademı ve
Modernizm', Mithat Yaban 'Muzaffer Tayip
Uslu', Ahmet Öztürk 'Herkes Içindeki Kente
Gıder' adlı yazılarıyla, Hüsnü Y. Öztürk 'Boş
Tüfek', Şaziye lnanç 'Ay Büyürken' ve Mevlüt
Kırnapçı'nın 'Sızı' adlı öykülerine yer veriliyor.
Dergide aynca; Rüstem Şerifoğlu 'Şubat 2005'
dergilerini inceliyor. Servet Büyükkol'un
karakalem çalışması yanında, karikatürist Kürşat
Coşgun da karikatürüyle Şehir'e katkı koyuyor.
Dergi'nin sahipliğini şaır-yazar Ibrahim Tığ,
genel yayın yönetmenliğini Celal Telci yapıyor.
Şehir Aylık Kültür ve Sanat Dergisi'nin yazışma
adresi: (ibrahimtiglynet.com)