Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 MART 2005 CUMA
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİSİRMEN
Öfke Baldan Tatlıyken
Soğukkanlı Olmak
Haberi okuyunca, çevremdeki herkesgibi ben
de öfkelendim. Gözüm karardı, kendi kendime
söyleniyordum:
- Yaz!.. YazsanaL Şu küstahlara bir yanıt ver,
anlat onlara bayrak nedir!
Bayrak ile ilgili, taa çocukluğumda öğrendiğim
dizeler geliyordu aklıma hep.
"Bayrağı bayrak yapan al kandır.
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır."
O öfkeyle masama yöneldim. Öfke adrenalini
yükseltiyor, insanın aklına nice parlak hamasi
şeyler geliyor.
Oturdum, makineyi açtım. Tam o sırada daha
sakin tok sesli biri kafamın içinden, kolumdan
tutup silkeledi beni.
- Kendine gel oğlum! 39 yıldır yazı yazıyorsun,
hemen dolduruşa gelme! Soğukkanlı ol, diyor-
du.
öfke baldan tatlıyken soğukkanlı olmak zor ama
aynı zamanda zorunluydu.
•••
Nevruz gösterileri sırasında, iki tane veledin bay-
rak yakması toplumu galeyana getirdi. Her ta-
raf bayraklarla donatıldı. RTÜK kanallara çağrı
yaptı, ekranların da donanması için.
Ülkenin birçok yönden sıkıştırıldığı, horlandı-
ğı, milliyetçi duyguların şahlandığı bir döneme
rastlamıştı son olay. Hele hele bayrağa saldırıl-
ması...
Türkiye birçok tehlike ve kışkırtma ile karşı
karşıya, böyle durumlarda kararlı ama soğukkan-
lı olmak gerek.
Bayrak olayı karşısındada, kararlılığımızı gös-
terirken soğukkanlılığımızı korumakzorundayız.
Provokasyona gelmemeye çalışırken kavram-
ları da doğru tanımlamamız gerek.
Çağdaş dünyada, hamaset yerini akıl ve ka-
rarlılığa bırakmak zorunda.
Artık bayrağı bayrak yapan al kanın, toprağı
vatan yapan şehitlerin ötesinde başka ortak nok-
talar bulmak zorundayız.
Çağdaş ulusların temeli mutabakata dayanır.
Toprağı vatan yapan, bezi bayrağa çeviren şe-
hit ve kanın ötesinde mutabakattır.
"Bu, üzerinde öbür vatandaşlarla birlikte ta-
sada ve kıvançta birlikte yaşamak istediğim top-
rak olduğu için benim vatanımdır, bu bez de be-
nim için onu simgelediğinden bayrağımdır" de-
dirttiğimiz zaman insanlara; toprağı vatana, fla-
mayı bayrağa çevirmiş oluruz.
•••
Türkiye Cumhuriyeti, ırkı, dili, dini, kökeni ne
olursa olsun bütün yurttaşlarını kucaklayan bir
kavramdır ve öyle kalmalıdır.
İki tane çocuğun bayrak yakmasının ardında
onları ya özellikle bu olay için kışkırtan ya da ge-
nelde böyle bir hareketi doğuracak bir kin ve ay-
rılık ile dolduran başkalarının bulunduğu yadsı-
namaz bir gerçektir.
Onların kimileri, söylemleri ve eylemleriyle ken-
dilerini ele veriyorlar zaten.
Türkiye'nin varlığına yönelik saldırıların ne bo-
yutlara vardığını hepimiz biliyoruz.
PKK ve ardındaki kışkırtıcı ve destekçiler ba-
şarıya ulaşamadıysa eğer, bunda gözünü kırp-
madan vatan savunmasına koşup kanını canını
veren Mehmetçikler ve komutanlarının, kısaca-
sı TSK'nin büyük payı var.
Ama bu başarının bir başka öğesi de, bütün
olanlara karşın, Türkiye'de Türk-Kürt ayrımı ya-
ratılmamış olmasıdır.
En karanlık, en acı günlerde bu ayrım yaratıl-
mamıştır.
Şu günlerde bu tür ayrılıklara yol açabilecek
olan davranışlardan özenle kaçınmak gerek.
Hepimiz haklı olarak öfkeliyiz. Ama marifet öf-
kenin dorukta olduğu zaman da soğukkanlı ol-
makta...
asirmen(« cumhuriyet.com.tr
ATATÜRK'SÜZ ZAFER KUTLAMASI
Lise müdürüne
soruşturma açıldı
Istanbul Haber Ser-
visi-Çatalca Kaymaka-
mı Mehmet Ersoy, Ça-
talca'da gerçekleştiri-
len tesettürlü ve hadis-
li zafer kutlaması prog-
ramınin, kaymakamhk
ya da llçe Kutlama Ko-
mitesi'nce yapılmadı-
ğını söyledi.
Söz konusu kutlama-
nın tlçe Milli Eğitim
Müdürlüğü'nce koor-
dine edildiğini savu-
nan Ersoy, tören açılı-
şında yaptığı konuşma
nedeniyle lmam Hatip
Lisesi Müdürü Halit
Özkalender hakkmda,
kendi başvurulan üze-
rine, soruşturma açıldı-
ğını belirtti.
Ersoy yaptığı yazılı
açıklamada, törenin su-
nuculuğunu, habere ait
fotoğrafta yer alan te-
settürlü öğrencinin de-
ğil, biri kız, biri erkek
iki öğrencinin, öğren-
ci kıyafetiyle yaptığı-
nı öne sürerek "Resim-
de görülen tesettürlü
öğrenci, güniin anla-
nuyla ilgili piyeste, de-
ğişik yöresel kıyafetler
giymiş beş kız öğrenci-
nıizden 'Elif Bacı' ro-
lüyle kısa bir rol alınış
biröğrencimizdir" de-
di.
Ersoy, açıklamasında
şöyle devam etti:
"Okul Müdürü, ha-
berde belirtilen konuş-
mayı açış konuşması
olarak yapmış, konuş-
ma da tarafimdan yer-
siz, gereksiz, günün an-
lam ve önemiyle ilgili
olmayan talihsiz bir ko-
nuşma olarak değer-
lendirilmiş, ilgililer ya-
zılı ve sözlü olarakikaz
edilmişve21Mart2005
tarihli yazııııızla da so-
ruşturma açrimışür. Be-
lirtilen konuşma dışın-
da program akışı için-
de Cumhuriyetinıize
Ulu önder Ata-
türk'ümüze ve tüm şe-
hitlerimize hiçbir say-
gısızlıkyapılmamış, her
firsatta saygıyla, min-
netie,şükranla anılımş-
ür."
^Çalışma hayatı düzensizleşti, kayıt dısı arttı, sosyalpolitikalarda ciddi sorunlar var
9
Türk-îş: HükümetbaşansızANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Türk-lş, hükümeti yetersiz ve ba-
şarısızolmaklasuçladı. Türk-lşta-
rafından hazırlanan raporda çalış-
ma hayatının giderek düzensizleşti-
ği, kayıt dışınm arttığı Türkiye'de;
sosyal politikalar ve istihdam konu-
sunda hâlâ ciddi sorunlar olduğu
vurgulandı.
Türk-tş bugün yapılacak "Ekono-
mik ve Sosyal Konsey" toplantısına
sunulmak üzere; "Sosyal Politikave
İstihdam" başlıklı birrapor hazırla-
dı. Raporda, Türkiye'nin uyguladı-
ğı makro ekonomik politikaların da
etkisiyle daha da ağırlaşan istihdam
ve işsizlik sorunuyla karşı karşıya bu-
• Türk-Iş tarafmdan 'Ekonomik ve Sosyal Konsey' toplantısına sunulmak
üzere hazırlanan 'Sosyal Politika ve istihdam' başlıklı raporda AKP
hükümetinin yetersiz ve başansız olduğu belirtildi. Raporda, "Hükümetin tek
başma hareket etmesi ve sosyal taraflann görüşlerine yer vermemesi ile
taleplere duyarsız kalması, başansızlığın temel nedenidir" denildi.
lunduğuna dikkat çekilerek; soru-
nun çözülmesi için, ülkenin dokusu-
na ve istihdam yapısına uygun istih-
dam programının uygulanması ge-
rektiği belirtildi.
Insana önem veren ekonomik ve
sosyal politikaların benimsenmesi
gerektiği vurgulanan raporda, şu ifa-
delereyerverildi:
• Son yıllarda ülkemizde hâkim
kılınan, ekonomik kaynaklann spe-
külatif alanlar için kullanılması an-
layışından vazgeçilmesi, bunlan ön-
leyecek bir yapı ve anlayışın geliş-
tirilmesi zorunludur.
• Türkiye'de sendikal örgütlen-
me, halen işini kaybetme riskini gö-
ze almak anlamına geliyor. Bu ko-
nuda Çalışma Bakanlığı'nın da ağır
bürokratik engelleri bulunuyor.
• Ekonomik ve Sosyal Konsey
1995'te oluşturuldu ve bugüne ka-
dar 14 kez toplandı. Toplantılann
sonuçlarına bakıldığında, konsey
kendisinden beklenen temel işlevle-
ri yerine getirmekten çok uzak.
• Çalışma hayatının giderek dü-
zensizleştiği ve kayıt dışının arttığı
Türkiye'de sosyal politikalar ve is-
tihdam konusunda hâlâ ciddi sorun-
lar var. Bu konuda geçmiş hükümet-
lerin ve mevcut hükümetin yetersiz
ve başarısız olduğu ortadadır. Bu
durum, 6 Ekim 2004 tarihli son iler-
leme raporunda da teyit edilmekte-
dir.
• Hükümetin tek başına hareket
etmesi ve sosyal taraflann görüşle-
rine yer vermemesi ile taleplere du-
yarsız kalması, başansızlığın temel
nedenidir.
• Dünya sosyal diyalog, sosyal
ortaklık gibi kavramlara önem verir-
ken, Türkiye 'deki monolog yakla-
şımlar sosyal yapının zayıflamasına,
işsizliğin, yoksulluğun artmasına
neden olmaktadır.
Eski Başbakan
Mesut Yılmaz
ve eski Devlet
Bakanı Güneş
Taner'in
Türkbank
ihalesine fesat
kanştırdıkları
iddiasıyla Yüce
Divan'da
yargılanmalan
sürüyor.
(Fotoğraf: AA)
Türkbank Ihalesi Komisyonu Başkanı'ndan Yüce Divan'a ilginç açıklama:
4
Ihale bitti, fesat yazısı geldi'ANKARA(CumhuriyetBüro-
su) - Eski Başbakan Mesut Yıl-
maz ve eski Devlet Bakanı Gü-
neş Taner'in Türkbank ihalesi-
ne fesat kanştırdıklan iddiasıy-
la Yüce Divan'da yargılandıkla-
n davada, Türkbank ihalesini
yapan komisyonun başkanı Ay-
dın Esen ilginç açıklamalarda
bulundu. Yüce Divan'daki dün-
kü duruşmaya, Yılmaz ve Taner
ile avukatları katıldı.
Tanık Türkbank Munzam Vak-
fı Başkanı CeialBalabank, Ala-
attin Çakıcı'dan vakfın biryöne-
tim kurulu üyesine telefon gel-
diğini, ancak bu telefonu kendi-
lerinin tehdit olarak algılama-
dıklannı söyledi. Aydın Esen
ise haziran ayında bir gazetede,
"Çakıcı'nınihale sürecinietkile-
• Yılmaz ve Taner'in ihaleye fesat kanştırmaktan yargılan-
dığı Yüce Divan'da ifade veren İhale Komisyonu Başkanı
Esen, ihaleye fesat kanştınldığına ilişkin emniyet yazısının
ihalenin bitiminden hemen sonra ellerine geçtiğini belirtti.
meye çalışan iki adanunın silah-
larla yakalandığT yönünde ha-
ber okuduğunu söyledi. Bunun
üzerine Istanbul Emniyet Mü-
dürlüğü'ne yazı yazarak bilgi is-
tediğini kaydeden Esen, 4 Ağus-
tos 1998 günü ihalenin saat 12.45
dolayında bittikten sonra saat
17.50'de iki sivil polis tarafından
biryazı getirildiğini belirtti. Esen,
yazıda, Çakıcı'nın banka ihale-
sini yönlendirme amacıyla fa-
aliyette bulunduğuna ilişkin is-
tihbarat elde edildiği bilgisinin
yer aldığını söyledi.
Dönemin Hazine Müsteşan
YenerDinçmen, ihaleyi etkileye-
cek yazılı ve sözlü bir belgenin
Hazine Müsteşarlığı'na ulaşma-
dığını söyledi. Yılmaz söz ala-
rak Başbakanlık'ta kaybolduğu
belirtilen emniyet notunda mah-
keme karanyla yapılan kesin de-
lil niteliğinde telefon dinlenme-
sine atıf olmadığını, muğlak ifa-
delerbulunduğunukaydetti. Yıl-
maz, o not kendisine ulaşsa da
yapacağı işlemin bundan farklı
olmayacağını söyledi.
Delilin emniyetin elinde 20
Mayıs 1998 yılından beri bulun-
duğunu; bunun, dönemin Istan-
bul Valisi ve dönemin îçişleri
Bakanı'ndansaklandığını söyle-
yen Yılmaz, ihalenin üzerinden
6 saat geçtikten sonra bu kesin
delile atıf yapılmaksızın muğ-
lak ifadeyle bazı istihbarat not-
larının olduğunun ifade edildi-
ğini anlattı.
Tanık eski Îçişleri Bakanı Kut-
luAktaş da KorkmazYiğit'e ran-
devu verdiğini belirterek bu gö-
rüşmeyi kayda aldığını söyledi.
Aktaş, Yiğit'in Nesün Malki ci-
nayeti ile ilgili bilgi verdiğini ve
Çakıcı'nın kendisini tehdit etti-
ğini söylediğini aktardı. Akdaş,
bu bantların çözumünü yaptınp
Yılmaz'a ilettiğini kaydetti. Yü-
ce Divan Başkanı Mustafa Bu-
min, bir sonraki duruşmanın 15
Nisan'a bırakıldığını bildirdi.
DİSKten TÜFE farkı' çağrısı t
'Mahkeme
karanna uyuny
Haber Merkezi -
DİSK Genel Sekrete-
ri Musa Çam, kamu-
oyunda "SSK ve Bağ-
Kur emeklilerinin TU-
FEfarklan" olarak bi-
linen alacaklarının
mahkeme karanyla sa-
bit hale geldiğine dik-
kat çekerek hükümeti
mahkeme karanna uy-
maya davet etti. Çalış-
ma ve Sosyal Güven-
lik Bakanı MuratBa-
şesgioğlu ise "Emek-
limizin bir kuruşunun
kurumdakalmasmı hiç
arzu etmeyiz" açıkla-
masını yaptı.
Çam yaptığı yazılı
açıklamada, gerek
DlSK üyesi Emekli-
Sen'in genel başkanı
VeliBeysülen'in kendi
alacağı için bireysel
olarak açtığı davada,
gerekse Emekli-Sen
üyeleri adına kurumsal
olarak açılan davada,
emeklilerin 1 Ocak
2000 ile 31 Mayıs 2002
tarihleri arasındaki 29
aylık dönemde TÜFE
farkı alacaklarının bu-
lunduğunun tespit edil-
diğini bildirdi. Çam
şunlan kaydetti: "Hü-
kümetitemsilen Çahş-
ma ve Sosyal Güven-
lik Bakanı, çeşitli ta-
rihlerde kamuoyuna
yaptığı açıklamalarda
konunun incelendiği-
ni, açılan davalaruı bi-
reysel olduğunu, dava
açanları bağladığını
söylemiştir. Bu beyan-
larla emeklilerimizoya-
lanmaktavezamanka-
zanmaya çalışılmakta-
dır. Bir hukuk devleti
olduğuna inandığunız
ülkemizde hükümeti,
mahkeme kararlarına
uymayavezorkoşullar-
da yaşam sürdüren,ge-
çim derdine düşmüş
emeklilerimizin hakla-
nm ödemeve davet edi-
yoruz."
'Köyde köylü, kentte kentli'
DYP 'aüece'
kongreyebeldiyor
SHÇEK'in at yanşlanndan gelir kaybı Meclis gündemine taşındı
Akşit ve Güçlü'ye soruşturma istemi
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - CHP milletvekilleri, Devlet
Bakanı Cüldal Akşit ile Tanm ve
Köyişleri Bakanı SamiGüçlü hak-
kında Meclis soruşturması açıl-
masını istedi.
CHP Istanbul Milletvekili Ke-
nıal Kılıçdaroğlu ve arkadaşların-
ca TBMM Başkanlığı'na verilen
soruşturma önergesinde, Akşit ve
Güçlü'nün "Sosyal Hiznıeder ve
Çocuk Esirgeme Kurumu'nun
(SHÇEK) TürkiyeJokey Kulübü
tarafindan düzenlenen atyanşıha-
sılaundanyüzde 1 pay almasuu en-
geUeyerek" TCY 'nin240. madde-
si uyarınca görevlerini kötüye kul-
landıklan iddia edildi.
Önergenin gerekçesinde,
SHÇEK'in, kendisine at yanşlan
hasılanndanpay ödemeyen TJK ile
Tanm ve Köyişleri Bakanlığı hak-
kında Ankara 6. Idare Mahkeme-
si'ne 2002 yılında açtığı davanın
kurum lehine sonuçlandığı anım-
satıldı. Bu karann bakanlık tara-
fından temyiz edildiği ve Danış-
tay 10. Dairesi'nin de yürürlüğün
durdurulması istemini oybirliği ile
reddettiği belirtildi. Süreç SHÇEK
lehine gelişirken özel bir avukat-
lık bürosunun Devlet Bakanlı-
ğı'ndan, Ankara 6. Idare Mahke-
mesi karannın uygulanmamasını
istediği savunulan önergede şöy-
le denildi: "Akşit, bu özel avukat-
lık bürosunun yazılı talebinin altı-
na düştüğü bu noüa (04.08.2003
tarihli) SHÇEK Genel Müdürlü-
ğü'ne yasaya aykın işlem yapma-
sı talimatı vermişür. Bu özel avu-
kathk bürosunun ortaklanndan
birisinin babası, halen Bakan ola-
rakgörevyapnıaktadn*. Yasayaay-
kuı bu talunata uyan SHÇEK ,
aylık ortalama 1 trüyon liralık bir
gelir kaybına uğranuşnr. Tanmve
KöyişleriBakanlığıisedavayı kay-
betmesine karşuı tümüyle sessiz
kaunış ve bu tutumuyla yargı ka-
rarlaruun uygulanmamasını sağ-
lamışür."
ANKARA(ANKA)
- DYP, "Köyde köylü,
kentte kentli" sloganı
ile Ankara'da kongre-
ye gidiyor.
DYP Ankara IlBaş-
kanlığı'nın Sekizinci
Olağan Kongresi ya-
nn Selim Sırrı Tarcan
spor salonunda yapı-
lacak. ll Başkanı Bü-
lent Kuşoğlu, vatan-
daşları aileleri ve ya-
kınlarıyla birlikte
kongreye katılmaya
davet etti.
Kuşoğlu, Anadolu
Selçuklulan'ndan be-
ri Anadolu insanının
tanm ile geçinip as-
kerlik hizmeti yaptığı-
nı, ilk defa Atatürk
Cumhuriyeti ile millet
iradesine dayanan kim-
liğine kavuştuğunu be-
lirtti. 1950'deçokpar-
tili rejime geçildiğin-
de Anadolu insanının
hem yönetime katıl-
maya hem de kentli ol-
maya ve kentler oluş-
turmaya başladığına
dikkati çeken Kuşoğ-
lu, demokrasinin, Tür-
kiye'nin ve dünyanın
değişim dönemini en
iyi şekildi değerlendi-
rerek kentte hem fizi-
ki hem sosyal hem de
iş yaşamına ilişkin re-
form hareketinin ha-
yata geçireceğini sa-
vundu.
Kuşoğlu, kurultayı
"Ekonomik güvenliği
olan ahlakh Türkiye
için yenilenme" kong-
resi olarak tanımladı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Teodorabirroman kahramanı. Evin
llyasoğlu'nun ilk romanının kahrama-
nı. Teodora'nın Düşleri (Remzi Kita-
bevi) romanı, yitip giden bir geçmişi
anlatıyor. Istanbul'un kaybolan zen-
ginliklerini... Evin llyasoğlu ülkemizin
önemli ve etkili müzik eleştirmenle-
rinden. Tanınmış bir müzik uzmanı. Bu
onun ilk romanı.
Tülay Sağlam, yaşayan canlı bir
insan, bir gazeteci arkadaşımız. Tü-
lay da son yıllarda kendi yaşadığı acı-
ları kaleme almış: Kanser Bana da Ya-
kışmadı (Sam Yayınları) adlı kitabın-
da genç yaşta kanserle giriştiği zor-
lu mücadeleyi anlatıyor.
• • •
Teodora'nın Düşleri bir hayal ürü-
nü. Ancak arkasında yaşanmış hayat-
lar olduğu da açık: "Bir sürü kişiyi dü-
şündü Teodora Arnavutköy'den. So-
kak aralanna girip çıktı düşünceleri.
En büyük düşmanı ekmekçi Gara-
bet'le herzamanki gibikavga etti. Ütü-
cü Foti'ye kızdı. Sinemacının deli kı-
zından ürktü. Hemşiranımlara gül-
dü. Alt kattakilehn hepsine sunturlu
îki Kadm iki Hayat
sövgüleryağdırdı... "Arnavutköy, Ye-
şilköy, Kurtuluş, Beyoğlu... Busemt-
lerde binlerce, onbinlerce Foti'ler,
Garabet'ler yaşıyordu. Onlar Istan-
bul'un birparçasıydılar. Zenginliği, ta-
rihi ve geçmişiydiler.
O mahalleler ve o insanlar roman-
larda kaldı. Romanlarda yaşıyorlar.
Geçmişin yitip giden zenginlikleri ne-
den yüreğimizde hafif bir sızıya se-
bep oluyor? Bu sızı, yalnızca bazı
azınlık meraklısı insanların sızısı mı?
Çünkü zaman zaman azınlıklara yö-
nelik öfkelere tanık oldukça, düşün-
celere dalıyorum. Neden onlar böy-
le öfkeliler, fena mı olurdu şimdi Is-
tanbul'da on binlerce Rum yaşıyor ol-
saydı? Böyle düşünmek çok mu na-
if bir düşünce tarzı? Tabii ki gidenler
geri dönmeyecek, Teodaralarla bir
daha böyle renkli bir hayat yaşaya-
mayacağız. Ancak elimizdekinin kıy-
metini bilmek açısından önemli de-
ğil mi bunlan düşünmek?
Teodora'nın Düşleri, akıcı bir ro-
man. Birsoluktaokuyuverirsiniz. Geç-
mişe bir yolculuk yaparsınız. Evin ll-
yasoğlu, bu ilk romanında güzel bir
müzik yakalamış. Yolu açık olsun di-
yoruz.
•••
Tülay Sağlam, Doğu Anadolu'nun
bir kasabasından başladığı hayat yol-
culuğuna, NTV haberciliğiyle devam
ediyor. Çokzorlu engelleri aşarak Is-
tanbul'aulaşmak, önemli birteleviz-
yon kanahnda muhabirlik yapmak az
şey değil. Işte yaşamının en canlı
anında karşısına aştığı bütün engel-
lerden daha büyük bir engel dikili-
yor: Kanser.
Tülay'ı Doğu Anadolu'nun bir ken-
tinde kazandığı yatılı bölge okuluna
kayıt yaptırmadan önce, babası bir
berbere götürüp saçlarını kestiriyor.
Sene 1984. Aradan 20 sene bile geç-
meden bu kez saçları kanser teda-
visi nedeniyle dökülüyor. Her ikisin-
de de çektiği acılar arasındaki ben-
zerlikten söz ediyor.
"Sonbahardı. Yıl 1984'ügösteriyor-
du. Daracık sokaklar, insanı kasvete
sürükleyen küçük ve basık dükkân-
ların sıralandığı, soğuk bir cadde.
Başı poşulu adamların yorgun ve
meraklı bakışlarıyla ilerliyorum. Ba-
bamın elini sıkıca tutuyorum. Sanki
o eli bırakırsam, bu garip insanların
bakışlarında, bu sevimsiz sokağın
soğuğunda kaybolacağım. Babam-
la diğerlerinden farksız derme çat-
ma birdükkâna giriyoruz. Küçük şeh-
rin berberi burası. Içerideki genç ve
yanındakiyeniyetme, en azsokakta-
ki adamlar kadar meraklı bakışlarla
karşılıyor bizi. öyle ya bu adam, sa-
rıya çalan, uzun saçlı kızla neden bu
berber dükkânına gelmişti. Içeride-
ki selamlaşma faslından sonra, bu
kasvetli dükkâna geliş nedenimiz de
söylendi ustaya: 'Benim bacımın böy-
le saçları olsaydı, tıp fakültesini dahi
kazansa kestirmezdim' diyen usta-
ya babamın yanıtı çok net oldu: Sen
kesiverkökü onda nasıl olsa birgün
yine uzar."
Yolculuğu böyle başlıyorTülay Sağ-
lam'ın. Muhabirlik yaparken bir gün
kanser olduğunu öğreniyor. Önce
inanamıyor, sonra acılarla baş etmek
için zorlu bir mücadeleye girişiyor.
Göğsünün bir bölümünü alıyorlar.
Derken kafasında bir kist çıkıyor, bu-
nun kanser olup olmadığından şüp-
heleniyorlar. Onu da kesip alıyorlar.
Ameliyatlar, hastane odaları ve de
dostluklar.
Tülay gazeteci. Kitabı yazarken bir
yandan da, kanser hastalığını anla-
tıyor, kanserle mücadeleyollarını ak-
tarmaya çalışıyor. Gazetecilik en zor-
lu anda bile sürüyor.
Tülay Sağlam'ın yazdıklarını tam
anlamıyla bir solukta okudum. Çok
güzel ve akıcı anlatmış yaşadıklarını.
Onun kavgasının bir parçası hisset-
tim kendimi. Başarılardiliyorum Sev-
gili Tülay. Daha yapacağın çok şey-
ler olduğunu unutma.