Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 MART 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Meclis onur ödülü
kitne verüsin?
thliyar olana...
Elektrortik posta; denizsom@cumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Banka borcu intihar
ettiriyormuş...
"Bazılanna da iftihar!"
5555 K/KAvukat Ali Rıza
Kalaycıoğlu: "Bazı
çevrelerin bilinçaltına
yönelik olacak şekilde,
zamanının geldiğine
inandığım tarihi bir
hareket tarzının
uygulamaya geçirilmesi
amacıyla sinerji
yaratılması gerektiğine
inanıyorum. 5.5.2005'te
akşamüzeri saat 5'te
Kızılay ve Kadıköy
meydanlarında
bayrakla."
Borsa
adıköyŞifaHastanesi'nde bir genç kızınmi-
desi yıkanıyor. 731 milyon 11 bin liralık fatu-
rada her bir işlem ayrıntısıyla yazıyor. Ama
bütün operasyon mide yıkanması ve "mide
yıkama"nın birim fiyatı 85 milyon lira. Gerisi, fatura-
da açıklanan öteki hizmetler. Yaşasın özel sağlık hiz-
metleri.
41 sözcükten oluşan bu yazıyı 15 Mart'ta yayımla-
mışız. Kadıköy Şifa Hastanesi'nin avukatı Hüdaverdi
Aksen notere gidip Basın Kanunu'nun 14. maddesi
uyannca yayımlanması talebi ile bize 206 sözcükten
oluşan bir tekzip metni göndermiş.
Aynen şöyle: "Cumhuriyet Gazetesi'nin işbu açıkla-
mamıza konu olan nüshasındayayımlanan 'özel sağlık'
başlıklı yazısı gerçeklerden uzak ve yönlendirici içeriğiy-
le müvekkil kurumu hastalarından fazla para alma eği-
limiyle hareket eden bir işletme gibi lanse etmekte ve
haber verme amacını aşan ifadeleriyle müvekkilim has-
tanenin hükmi şahsiyetine tecavüz etmektedir.
Işte bu
Yazıya konu edilen 19 yaşındaki genç kız, 6.3.2005
tarihinde saat 17.00 sularında 'intihar girişimine bağ-
lı uyuma isteği' şikâyeti ile müvekkil hastaneye baş-
vurması üzerine acil uzmanı hekim tarafından derhal
tedavi altına alınmıştır. Tedavisi kapsamında gerekli
olan tüm laboratuvar tetkikleri gerçekleştirilen ve mi-
desi yıkanan hasta o geceyi hastanenin birinci sınıf
odasında ve kendisine tahsis edilen refakatçi nezare-
tinde müşahede ve kontrol altında geçirmiştir. Tedavi
sürecinde hastanenin tüm olanakları seferber edilen
ve tedavi için gerekli tüm tıbbi malzemeler kendisine
sunulmuş olan genç kız, 7.3.2005 tarihinde sağlıklı bir
şekilde müvekkil hastaneden taburcu edilmiştir. Ayrı-
ca verilen tıbbi hizmet dolayısıyla yazılanın aksine
731.77 YTL değil 723.77 YTL tutarında fatura düzen-
lenmiştir. Görüldüğü üzere müvekkil hastanede genç
kıza verilen tıbbi hizmetin yalnızca bir mide yıkama-
sından ibaret olmadığı herhangi bir şüpheye yer ver-
meyecek şekilde ortadadır.
Müvekkil hastaneyi hastalarından fazla para alma
eğilimiyle hareket eden bir işletme şeklinde gösterme
amacı taşıyan ve müvekkilimin kamuoyundaki imajı ve
ticari itibarını olumsuz yönde etkileyen işbu yazının
mevcut gerçeklerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Türk
halkının bilgisine saygı ile sunarız."
Iki yazı ortada; takdiri, Türk halkı arasından bu kö-
şeyi okuyanlara bırakıyorum. Hastanenin bir doğru-
sunu da belirtmek istiyorum; B/122612 numaralı fa-
turadaki 210.36 yeni lirayı sıfırın ortasındaki çizgi ne-
deniyle 218.36 yeni lira olarak algıladığım için 513.41
yeni liralık B/128643 numaralı fatura ile toplamda 8
yeni liralık bir "iftira" atmışım. 1 Nisan'dan sonra, bu
tür "iftira"ların bedelini hapiste ödemek üzere, Türki-
ye işte budur!
Mehmet Ali Kılınç: "Bu
nasıl iştir ki bir ülkede
işlerin iyi gittiğinin
göstergesi olduğu
söylenen borsa
endeksi, ülke
varlığının simgesi bayrak
ayak altında çiğnenirken
yükselir; bayrağa sahip
çıkıldığında hızlı bir
şekilde aşağıya doğru
iner!"
Heykel
Hamza Saykan: "Ankara
Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih
iGökçek 'Ben böyle
sanatın içine
tükürürüm' diyerek
11 yıl önce kaldırttığı
heykeii yargı kararı ile
yerine koymak zorunda
kaldı. Ne denir buna?"
SESStZSEDASIZ(!)
/ v/iız
ÂŞf
\ BU
\ BUYU/ZSuNLAtZ
> Ç
Sarı basın kantlanı kaldırılıyor
Yeni Türk Ceza Yasası yürürlüğü girdik-
ten sonra basındaki gelişmelere ilişkin ön-
görüler Akif Kökçe'den:
"Basın ödülleri, sicilleri ve dava dos-
yaları kabarık basın emekçilerine verilir.
Gazetecilere sarı basın kartı yerine sarı
mahkûm kartı, cezaevlerinde 25 yılını dol-
duran gazetecilere de şeref mahkûm kar-
tı verilir. Basın yayın ve halkla ilişkiler, ba-
sın yayın infaz koruma memurlarıyla iliş-
kiler olarak değiştirilir.
lletişim fakülteleri kapatılır, öğrenciler
tüm gazetecilerin içerde olması nedeniy-
le okul yerine ders yapmak için cezaev-
lerine gider. 'Medya Tovver'lar yerine Iki-
telli'deki boş arazilere 'Cezaevi Tovver'lar
kurulur. Dışarıda gazeteci kalmayacağı
için tüm basın toplantıları zorunlu olarak
hapishanelerde yapılır. Basın bildirileri
Taksim ya da Kızılay Meydanı ve Sirkeci
Büyük Postane önünde değil cezaevleri-
nin kapısından okunur. Basın bültenleri
cezaevlerine gönderilir. Spor gaze-
tesi, ekonomi gazetesinden sonra ceza-
evi gazeteleri popüler olur. Ekonomi mu-
habiri, savaş muhabiri gibi gözde meslek-
lere cezaevi muhabirleri eklenir. Basın
ajanslarının merkezleri mecburen mah-
pushanelere taşınır. Basın özgürlüğün-
den, mahpushanelerdeki gazetecilerin
volta atma özgürlüğü anlaşılır. Mahkûm
gazetecilerden cezaevlerini, 'Basın Site-
si' gibi görmeleri istenir. Basın Kanunu
denince Ceza Kanunu, kodesteki basın
denince ulusal basın anımsanır. Gazete-
lere belirli bir oranda tutuksuz-hükümsüz
çalıştırma zorunluluğu getirilir."
Yüksek Yerilim Hattı
Erdoğan şimdi de "Tayyipler Âlemi"ni
çizen Penguen'e dava açtı: Mizahçılann
devekuşu olmasını istiyor!
erdincutkuM yahoo.com
Yeniden Ateşlenen Sevr!..
MERİÇ VELtDEDEOĞLU
Geçtiğimiz şubat ayının son
haftasında Strasbourg'da ya-
pılan Türkiye-AB Karma Parla-
mento Komisyonu toplantısı-
nın kapanış oturumunda,
Fransız parlamenter Jacques
Toubon, Sevr Antlaşması'nı
Türkiye'nin kabul etmesini is-
temişti.
JacquesToubon'un bu apa-
çık isteğiyle bağımsızlığı, ege-
menliği ve bütünlüğümüzü kq-
rumakta duyarlı oldukları için
yıllardır "Sevr sendromu" ya-
şamakla damgalananların ne
denli haklı olduğu ortaya çıkı-
yordu.
Bu durumda "Sevr sendro-
mu" söylemini sürdürenlerin,
bu deyimi "Insan Hakları" ra-
porları ile devletin resmi bel-
gelerine taşıyanların -az da ol-
sa- canlarının sıkıldığını sanı-
yoruz; çünkü onlara göre
"Sevr Antlaşması yürürlüğe
girmemiş!"t\...
Çünkü onlar yıllar boyu
"Sevr uygulanmadı ki,
Sevr'den neden korkuluyor"
diye soruyorlardı; şimdi ise
Jacques Toubon, onların keyif
içinde yaptıkları bu sorgula-
maya "yok" gibi saydıkları
Sevr'i yeniden dirilterek gölge
düşürüyordu.
Bu sorgulamayı yapanların
kimler olduğunu, "sendrom"
damgasını nasıl bastıklarını si-
vil toplum örgütlerine nasıl sız-
dıklarını, baştaABD olmak üze-
re dış kaynaklardan -inanılmaz
ölçüde parasal desteklerle- na-
sıl beslendiklerini, toplumun
bağrına basıp yücelttiği kimi ki-
şileri yanlarına çekip ne ölçüde
kullandıklarını belgelerle ortaya
koyan "Sivil örümceğin Ağın-
da" adlı yapıttan irkilerek oku-
yup öğrenebilirsiniz.
Mustafa Yıldırım tarafın-
dan uzun bir araştırma, belge
toplama döneminden sonra
kaleme alınan kitabın, yalnızca
121,122 ve 569'uncu sayfala-
rına şöyle bir bakmak bile
"Sevr sendromu" söylemini
yaratanların amaçları doğrul-
tusunda ne denli yol aldığını
görmemizi sağlamaya yeter.
Ayrıca, "Sevronaylanıp, uy-
gulanmadı ki!" diyerek bu sa-
vın yaygınlaştırılmasının, iç ve
dış kimi kaynaklarca Kurtuluş
Savaşı'nın yani 1918-1923
arası sürdürülen ulusal direni-
şin, yalnızca bir "iç savaş",
"Sultanın kuvvetierine karşı
sürdürülen bir isyan" olarak
görülmesine olanak sağladığı
anlaşılıyor.
Konu özellikle Amerikan
KongreKomisyonu'nun Mayıs
2000 tarihli "Din özgürlüğü-
nün Yasal Dayanakları" gibi
yanıltıcı biradlayayımlanan ra-
porunda işlenip açıkça ortaya
konmuş.
Bu rapora göre, Kurtuluş
Savaşı işgalcilere, emperya-
listlere karşı gerçekleştirilme-
miştir; "Mustafa Kemal milli-
yetçilerinin" Osmanlı Devle-
ti'ne, Osmanlı Sultanına karşı
bir başkaldırı"s\d\r söz konu-
su olan...
Demek ki Anadolu dört bir
yandan istilaedilmemiş, örne-
ğin Yunanlılar Izmir'i işgal et-
memişler, Batı Anadolu'nun iç-
lerine dek girmemişler, Fran-
sızlar Antep'i, Hatay'ı, Ada-
na'yı yerli Ermenilerle birlikte
altüst etmemişler; Italyanları
Antalya, Muğla, SökeveKuşa-
dası'ndagören olmamış; Ingi-
lizler 16 Mart'ta Istanbul'u iş-
gal etmemişler, Kocaeli, Ban-
dırma, Çanakkale'ye çıkma-
mışlar; Ermeniler Doğu Ana-
dolu'da ilerleyerek Kazım Ka-
rabekir kuvvetleriyle karşı kar-
şıyagelmemişler...
Yine demek ki, Birinci, Ikin-
ci Inönü, Sakarya, ve öbür sa-
vaşlaryapılmamış, işgale kar-
şı bölgesel direniş olmamış, bir
"9 Eylül" yaşanmamıştır...
Peki, olup biten ne? Anado-
lu'da, Trakya'da cirit atan bu
kuvvetler neyin nesi?
Bunlar, Osmanlı Devleti'ne
karşı oluşan bu isyanı bastır-
mak için yardıma gelen güç-
ler... Mustafa Yıldırım'ın dedi-
ği gibi: "Koalisyon Güçleri!"
Kurtuluş Savaşı'nın yasal
devlet yönetimine karşı başla-
tılan bir "iç savaş" olarak gö-
rülüp ortaya konmasının ardın-
dan sıra Lozan Antlaşması'na
gelecek ti, geldi de; ne ki AB'li
dostlar, Lozan'ı parça parça
değil bütünüyle yadsımanın
gerektiğine inanınca, Sevr'i ile-
riye sürmeyi yeğlediler...
Şubat 2005'teki Karma Par-
lamento Komisyonu toplantı-
sına dek Sevr'den genelde ba-
sında, özel söyleşilerde söz
edilirdi; ilk kez resmi bir AB
toplantısında, doğrudan doğ-
ruya Türk yetkililere karşı dile
getirildiği görülüyor.
Her ne koşulda olursa olsun
AB'ye girmeyi savunan kimi
köşe yazarları, Türkiye'nin
"sağlıklı geleceği yaralı geç-
mişinden sızan acı anılarla çi-
zilmemelidir" diye yazıyorlar;
ama AB bu görüşe katılmadı-
ğını, 85 yıl önceki Sevr'i, 90 yıl
önceki sözde soykırımı yeni-
den ateşlemeye kalkmasıyla
ortaya koydu.
Q Mustafa Yıldırım, Sivil
örümcek Ağında, Toplumsal
Dönüşüm Yayınları
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@turk.net
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACA kamilmasaraci'd mynet.com
HAYAT EPtK TtYATROSU MUSTAFA BÎLGİN hayatepikCamynet.com
"Tanju(ÇOLAJQ'un transfer ücretının nasıl olup da
basbakan(T.O2.AL) tarafından karşılandınına qelince.
Sonradan ö'grenıvorunn kı başkanın(METİN AŞIK)
katıldıgı ilktMLAK BANKASI ıhalesinde, marj
başbakanın talımatıylo yüksek tutuluyor, böylece
Tanju'nun Fenerbahçe'ye transferını bir anlamda
halkımız gercekleştırmış oluyor."
Üstün Akmen
"Provasız Hayaf'adlı kitabından.
ERKAN AAUMCU;
"TURGUT OZAL'IN
MtSYONUNU TAMAMLAMAK
ÎCtNANAP'IN ^ •'
BAŞINA 6ECTÎM"
DEMtŞL.
BULUT BEBEK miRAYçîFTÇt bulutbebek@hotmail.com
sordtın mu? \
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Mart www.mumtas-arikan.com
T.C.
KADIKÖY
2. SULH HUKUK MAHKEMESİ
2005/103 Vas. Tayinı
Mahkememizce verilen 4.3.2005 tarih 2005/103 E.
2005/142 K. sayıh karar ile 1933 doğumlu Muazzez Esin
TMK 405. maddesi gereğince vesayet altına alınarak kendisi-
ne 1952 doğumlu Selma Aydoğan vasi olarak tayin edilmiştir.
4.3.2005.
Basın: 12836
İLK AKROBATIAMBA..
/£./£ /4K/SO-
13O8'D£ 8UGÜKI,
OLAtJ "ÇA A/ATUGE"
BAT LÂAABANlN YAPILDIĞI Ç
De/ZGİ/JİM "8İLİMSEL UYGULAM/U-A/i" SÖ~
LÛhlÜNDE GÖSTERDİĞİ, £L£t£r<e/AC LÂA*SA-
LARIMI OAHA /OJL-LAUtŞLl DURUMA GETİ-
R£M BU KÛÇÜK- BULUŞ, ILERfC/ YILLAR&A
ÇOK 6£üşrı/s/L£ceK ve süeoLAe/AJ
VAZ GEÇıLMEZ EŞYALA/ZINDAN 8>£i OLA-
CAICTI/Z.
YANDAKİ RESİMLESDE 6ÖRÜLDÜĞÜ 6I8İ,
İS71E\I£U YÜK££KV'ĞE, AÇIYA V£~ YÖUE
£7TİŞİLSSrLEfJ ZuĞMSA, O YfL -
A 6Ö/ZE /LSİAJÇ Bİ/S 774ÇAG/M Ö£-
ĞİDi
BAKIŞ AÇISI
Dr. GÜRBÜZ ÇAPAN
Savunmad)
Cumhuriyet gazetesinde köşe yazmak ya da köşe ya-
zarı olmak ne aklımdan geçerdi ne de haddimizedir. 30
yıllıksiyasi hayatımdaokuyarakveyaşamdan biriktirdik-
lerimi sizle paylaşmamı, yazar arkadaşlarımın teşvikiyle
yapmaya çalışıyorum. Burada biraz da durduğum ye-
rin tesprti ve yeniden ilanı gayreti içindeyim. Bir akıl
hocalığı gayretinde değilim, olmam da.
Biriktirdiklerim arasında, bilgi, görgü, dostluk ve epey-
ce de düşmanlık olduğunu görmekteyim. Gelen mek-
tuplardan sizleri şaşırttığımı görmekteyim. Yansımamın
ne kadarfarklı olduğunu fark ediyorum. "Aaa bu ne-
lerde biliyormuş!" gibisinden tut, moda deyimle "takıy-
ye" yaptığıma kadar geniş bir yeipaze mevcut.
Insanlar genellikle aklındakiyie suçlar karşısındakile-
ri. Siz kendinizi anlatamazsanız, onlarsizi algıladıkları gi-
bi anlar ve yorumlarlar. Son 100 yılı 30-40 cümle etra-
fında tamamlamış bir toplumun bireyi olmak, beni de
mutlu etmiyor elbet. Hiçbir sloganla tarif edilemediğimi
biliyorum. Ancak bu kadar "derin düşmanlığı" hak et-
mediğimi düşünüyorum.
Düşmanlık paranoyasınaesirdüşmüş ulusumundüş-
manı olmak hiç aklımdan geçmedi. Ama "düşman" ha-
line getirildiğim ya da öyle gösterilme gayretlerini şimdi
daha iyi ve üzülerek görmekteyim. Eh ne de olsa ben de
sizdenim, geç anlamamı hoş görün.
"Istanbullu olmayan bir Çıldırlı olarak yerli Istanbul-
ludançokdahalstanbul'unsorunlannıbilerekyazdınız"
diyor, korsan e-mail adresinde saklı, gölgede yatan bir
okurum. Istanbullu olmak gerekiyormuş. Çıldırlı (Kars'ın
bir ilçesi) birinin ne haddine buyurmuşlar. Türkiye'nin
sorunlarını bilmek, çözüm önermek için önce Çıldır-
lı olmamak gerekiyormuş. özür dilerim. Bir daha yap-
mam. Istanbul ya da Türkiye sorunları ne haddimize e-
fem, lütfen önden siz buyurun...
ABD'nin bölge politikalarını irdelememi şaşarak doğ-
ru bulduğunu belirttikten sonra: "Ermenistan'a olanzi-
yaretinizin anlamını da samimi olarak açıklar mısınız?
Ulusallığınızyeni mi aklınıza geldi, yoksa iyi bir değişim
mi geçiriyorsunuz:" Yaşa be... Ne kurnazsınız. Hiç de
kül yutmuyorsunuz, bravo! Ermenistan ziyaretim: Bölge
sorunlarını iliğine kadar yaşamış biraileden geliyorum.
Bildiğiniz gibi Çıldırlıyım efem! O ziyaret sivil bir girişim-
di. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Dışiş-
leri Bakanı ve siyasi parti başkanlannın bilgisi dahilinde
yapılmıştı. Yanımda Hürriyet'ten Zeynep Atikkan, Cum-
huriyet'ten Oral Çalışlar, Sabah'tan Cengiz Çandar
veTanerAkçam vardı. Ziyaret sonrası Ermenistan Cum-
hurbaşkanı Petrosyan, faşnak Partisi'ni kapattı, seçi-
me girmelerini yasakladı. Yöneticilerini de hapsetmişti.
Kapı açılırsa Ağdam-Suşa-Zengazur'u boşaltarak Ba-
kû'ya koridoru açacağını söylemişti. Ben de Karabağ
işgalinin kaldınlmasını önermiştim. Sayın Petrosyan da
buna gücünün şimdilikyetmeyeceğini belirtmişti. Daha
sonra Karabağ ve Taşnak hareketi onu devirince de bu
açıklamaları kendi ağzından bir sefer daha teyit etmişti.
Bizim devlet de hiçbir adım atmamıştı. Bugün Ermenis-
tan Taşnakların elinde kaldı. Bu gezi A. Türkeş tarafın-
dan teşvik, destek görmüş, hattaTürkeş, "Ne kapısı, sı-
nırı kaîdırmak gerekir evladım" diyerek beni de şaşırt-
mıştı. Ey gölgedeki kardeşim! Bugün devletimiz, benim
10 yıl önceki çalışmamı yakalamaya çalışıyor.
Ama o zaman da şimdi de bazı uyanık "ulusalcılan-
mız", beni önce Ermeni yaptılar. Ermeni olmadığım an-
laşılınca da "koyun kaçakçısı" olduğumu tespit ettiler!
Çıldırlıyız abim. Koyun kaçakçılığı yaptık oralarda!
"Ermenisin" diyerek bir de mahkemelik olduk. Soru;
Ermeni misin? Ne diyeyim? Teşkilat-ı Mahsusa üyesi, 5
yıl Ermenistan'da hapis yatmış, Çıldır Şûra Hükümeti
kurucusu amcam da bir dakikada "Yezidi asıllı Kürt
olup, Ermeni oğlu Ermeni'dir" diye zapta geçti.
Beni bırak, soyum-sopum ayaklar altına alındı. Bütün
bunlara kızmak yerine, olur, yetkilerini yanlışa kullandı-
lar diye baktım. Küsmedim. Ama kırgınım. Ama bunlar
oldu diye ulusuma ve vatanıma düşman olacak halim
de yok. "HADEP'le işbirliğiyapan birSHP'nin içinde ne-
den varsınız?" buyurmuşsunuz. "Yurtta sulh, cihanda
sulh" diyen bir önderimizvardı, hatırlar mısınız bilmem?
Ayrılıkçılıktan vazgeçen her Kürt başımın tacıdır. Karde-
şimizdir, yurttaşımızdır. Bizimleeşdeğerdirbabam. Böy-
le düşündük, affola!
"Siz ve kardeşleriniz hâlâ Cumhuriyet gazetesi orta-
ğı mısınız, yoksa hisselerCinerGrubu'na satıldı mı, sa-
dece kuru birmerak?.." OooL Çok hoşsunuz. Hissele-
ri kaptırdık ama Cumhuriyet'e sahipliğimiz devam edi-
yor.
Cumhuriyet, Cumhuriyetimizin nefes borusudur. Bir
damla suyumuz olsa oraya katarız. İlk sıkıntısında M. Ke-
mal'in emriyle Inönü para vermişti Cumhuriyet'e. Ikin-
ci krizinde de benim emrimle kardeşim para verdi. llhan
Selçuk ve fikri bu gazetede hâkim oldukça biz oranın
bekçisi olmaya devam edeceğiz.
Bana gelince; ölünceye kadar atalarımızın kurduğu
Cumhuriyeti demokratikleştirmeye, kotnşu ülkelerle
barış içinde yaşamaya, mali ve akli yönden Batı stan-
dartlarını yakalamaya adamış durumdayım efeem, bil-
gilerinize...
gurbuzcapan^/ eksev.org. tr Fax:0212 672 73 79
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2
SOLDANSAĞA:
1/ Kalp kasına
oksijence zen-
ginkan taşıyan
iki damarın or-
takadı.2/Halk
dilinde kerten-
keleye verilen
ad... Hayvanla-
ra vurulan
damga. 3/ Yas
havalarına uy-
gulanan bir
halk ezgisi. 4/
Çit,perde... "Pencere-
den — geliyor / Gur-
bet bana zor geliyor"
(Türkü). 5/Denizli'nin
bir ilçesi... Kötü, çir-
kin. 6/ Oyunda cezalı
çocuk... Mantık. 7/Aı-
jantin'in plaka işare-
ti... Argoda, eteğin
açılmasıyla bacağın 8
görülmesine verilen 9
ad. 8/ Yapmacıklı dav-
ranış... Yapraklan çay gibi haşlanarak içilen bir Güney
Amerika bitkisi. 9/Dağınık, karışık, perişan.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Küfe biçiminde ve iki kulplu büyük sepet. 2/ tspan-
yollann sevinç ünlemi... Tarlada suyu akıtmak için ya-
pılan tahta oluk. 3/ Eski bir sanat yapıtının, bir yazıtın
çizilerek ya da boyanarak yapılmış kopyası... Müstah-
kem yer. 4/Müzikli sahne oyunu... Fotoğrafçılıkta "bu-
lanık" anlamında kullanılan sözcük. 5/Havadaki su bu-
harı... Limonluk. 6/ Yanağın alt kısmı... Yüz, çehre. II
Haylaz, serseri. H/Balıkesir'inbir ilçesi. 9/Küçük erkek
kardeş... Base cinsinden bir köpek ırkj. ^