Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 MART 2005 CUMA
• • • <
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
İpin Ucu
BUNDAN SONRASI içİn şunu bilerek düşün-
mek, konuşmak, yazmak ve davranmak gere-
kiyor: İpin ucu kaçmıştır.,
AB'nin her dediğini yapmaya başladığınız za-
man kaçmıştır. Kaçtığı içindir ki, Loizidu kara-
rında olduğu gibi şimdi yine Strasbourg'daki In-
san Hakları Mahkemesi'yle el altından anlaşa-
rak "Apo'yu yeniden yargılayın" dediklerinde is-
ter istemez boyun eğeceksiniz.
İpin ucu, AB, Mayıs 2004'te uluslararası hu-
kuku ve kendi kurallarını çiğneyerek Güney Kıb-
rıs Rum Yönetimi'ni bütün adanın devleti ola-
rak tam üyeliğe aldığı zaman kaçmıştır. Daha ön-
celeri, çeşitli iktidar dönemlerinde AB'nin buna
benzer davranışları hep protesto edilmiş, ama
kimse bir yerde ipi kesip atamadığı için "inşal-
lah"\ar\a oyalanılmıştı. Bu son fırsattı. Kendi ik-
tidar döneminizdi; "Böylesine hukuksuz ve tek
yanlı davranan birkuruluşla işimiz yoktur; aday-
lığımızı geri çekiyoruz, artık Kıbrıs'ı da görüş-
müyoruz" diyebilirdiniz. Demediniz; şimdi, "Da-
ha önceki iktidarlar gerekeni yapsalardı işlerbu
noktaya gelmezdi" diyerek sorumluluktan ka-
çamazsınız; tanıma anlamına gelen Ek Protokol'ü
imzalayıp milletvekillerinizi suça ortak ederek
Meclis'ten de geçirmek için çırpınacaksınız.
Çünkü, yıllardır uzayıp giden ipin ucu sizin eli-
nizdeyken kaçmıştır.
İ
pin ucu elinizden kaçtığı içindir ki, eninde so-
nunda Patrikhane'nin "ekümeniklik" iddiası-
nı kabul edip kendi ülkenizin yasalarını ve onu-
runu çiğneyerek Heybeliada Papaz Okulu'nu
da açacaksınız.
Allah bilir, Kıbrıs'ı verdikten sonra Ege'deki
haklardan da adım adım gerileyip Türkiye'nin de-
nizden muhasarasını tamamlatıp bu ülkeyi bir
"kara devleti" olmaya mahkûm edeceksiniz.
Çünkü, durmayı, "dur" demeyi bilmiyorsu-
nuz.
• pin ucu, IMF ve Dünya Bankası ile sürüp ge-
I lenilişkilerdebir'W/yefA/fe/rtufc>L/" dönemiha-
zır kapanmışken, aklınızı başınıza toplayıp ulu-
sal silkinişe ve disipline dayalı yeni bir dönem
açmak yerine onlarla tekrar görüşmeye başla-
dığınız için de kaçmıştır.
Böyle olduğu için, sözde reformlarla devletin
yönetim yapısını altüst ettiğiniz yetmiyormuş gi-
bi, özelleştirmetalanını en son mantıksızlık ker-
tesine getirerek PETKİM, TÜPRAŞ, THY gibi
kazançlı kamu varlıklarını da elden çıkarıp Av-
rupa üretim rekortmeni bir ERDEMlR'i bile sa-
tışa zorlanacaksınız.
Ş
unu unutmayalım ki, ucu kaçırılan iplergeç-
mişte insanların boynuna dolanıp onları da-
ragaçlarına kadar da sürüklemiştir.
Şimdi artık darağaçları yok. Ama, tarihin dam-
galayışları var. Tarih, kötü gidişlere bir yerde
"dur" diyebilecekleri halde diyemeyip devletle-
ri çökertenleri ve ülkeleriyle halklarını başkala-
rına teslim edenleri asla affetmiyor.
Türkiye-ABD İlişkileri...
ABD'yi yönetenler bağımsız, saygın ama güvenilir, eşit ve deneyimli ve de
önemli bir ülkeyi, Türkiye'yi daima yanlarında görmek isteyeceklerdir.
Yeter ki Türk yönetimleri olarak biz kendimizi özgüven içinde, nesnel
değerlendirelim. Yolumuzu Atatürk'ün fikirleri aydmlatsın.
Tanju ERDEM Emekli Aminıl
U
luslararası ilişkilerde yakın ta-
rih bilincinin, gerçeklerin nes-
nel değerlendirilmesinin, gele-
ceği oluşturmada önemli oldu-
ğu kuşkusuzdur. Özellikle emperyal güç-
ler için dostlukların, kendi çıkar ve yarar-
larına hizmet ettiği sürece var olduğu bi-
linmektedir. Türkiye-ABD aıasındaki 60
yıllık dostluk ve ittifak ilişkilerini bu gözie
ve yakın tarihin olaylarının gerçeklerine
inerek değerlendirirsek bugünün ve gele-
cekteki olasıdurumlann nesnelsaptanma-
sı nıümkün olabilir.
ABD-Türkiye ilişkilerinin son yıllarda-
ki durumuna bir bakalım:
Türkiye 1978'lerdenitibaren, 1980 As-
keri darbe yönetimi dahil, ABD'nin NA-
TO dışı sahalarda özellikle Körfez'de, ola-
sı harekâtı için lojistik üslenme talepleri-
ni kabullenememiştir. (Özal zamanı birin-
ci Körfez Harekâtı başlayana kadar.) Sov-
yetler Birliği'ne yönelik ilave tehdit yara-
tıcı taleplerine de karşı çıkmıştır.
Türkiye müttefiki ABD'nin telkin ve
tercihleriyle kalkınmasını, endüstrileşme-
sini, teknoloji üretimini yeterince gelişti-
rememiş, bir bölge gücü olması istenme-
miştir. Sistemli olarak eğitilmiş, ya da sos-
yo-kültürel etkilerle ABD ile işbirliği yap-
maya hazır, ABD sempatizanı her sektör-
den elitist gruplar yetiştirilmiş ve yönetim
kadrolannda yer almıştır.
Türkiye, ulusal çıkarlanyla ABD çıkar-
larının çatıştığı noktalarda olayların ışığuı-
dazamanzaman uyanıp bilinçlenme çaba-
sı göstermişsede, egemensınıflar komünizm
tehdidini öne sürerek, gereğinde ABD'den
aldıklan destekle bu bilinçlenmeyi psiko-
lojik savaş yolu ile ya da örgütledüderi pa-
ramiliter güçlerle eznıişlerdir.
Soğuk savaş sonrası ABD tek hegemon
güç olarak kaldığmda asker, sivil ABD
global siyasetine yön veren stratejistleri
bu dünya egemenliğinin sürdürülebilir du-
ruma gelmesini sağlayacak yollan (strate-
jileri) belirleme çabası içine girmişlerdir.
Ilk vardıklan sonuç Avrupa'yı soğuk sa-
vaş döneminde olduğu gibi, birlikte hare-
ket ederek denetim altında bulundurmak,
genelde Müslüman halklardan ve güven
vermeyen (ABD çıkar ve idealleri için)
otokratik rejimlerden oluşan Ortadoğu ve
Doğu Avrasya ülkelerini siyasal, ekonomik
ve sosyo-kültürel açılardan ABD'nin iste-
diği düzenlere getirmek suretiyle bu ülke-
lerin zengin doğal (özellikle enerji) kay-
naklarını denetleyebilmek, finansal kapi-
talin neo-liberal düzeninin serbestçe örgüt-
lenerek pazarlarını almak, yönetim sis-
temlerini ABD'ye yardımcı ve açık duru-
ma getirmek, oralardan yönelmesi olası
terör hareketlerini ya da asimetrik tehdit-
leri önlemek ve bu maksatla oluşması muh-
temel dirençleri gerekirse askeri güçle kır-
mak, Rusya Federasyonu ve Çin'in yeni-
den tehdit yaratabilecek güç merkezleri
olmalanna engel olmak maksadıyla bu ül-
keleri de ABD Yeni Dünya Düzeninin bir
parçası haline getirerek ABD'ye bağla-
makla beraber her durumda denetim altın-
da bulunmalarını sağlamak ve özellikle
askeri teknolojiler açısından, güçlenmele-
rini engellemek olarak ifade edilebilir.
ABD stratejistlerinin çalışmalarında be-
lirsizlikler ve farklıhklar vardır.
Bu Yeni Dünya Düzeni oluşturma çaba-
lannda ele alınan bölgeler düşünüldüğün-
de, dün bir kanat ülkesi olarak ön plana çı-
kan Türkiye'nin şimdi ABD ile müttefik
olan bir ön merkez cephe ülkesi olarak bü-
yük jeostratejik önem kazandığı görülecek-
tir. Türkiye'nin bu arada bir ikilemi de
vardır.
ABD'nin müttefiki olan ülke ABD stra-
tejistlerine göre Cumhuriyetin kuruluşun-
daki temel değer ve ilkeleri savunan yö-
netimlerin elinde aynı zamanda ABD için
güven vermeyen, Yeni Dünya Düzeni 'ne
direnen bir ülke konumundadır ve gerek-
li yapısal değişimlerden geçmelidir. Yani
ABD stratejistleri geçmişte birüniterulus
devleti, Curnhuriyetirnizi kuran Atatürk'ün
fikirleriyle, ilkeleriyle, devrimleriyle Tür-
kiye'nin bugünkü yaşamında yer almasın-
dan tedirgindirler.
Onlara göre Türkiye bölge halklarına ve
yönetimlerine model olabilecek ılımlı Is-
lamla (ne demekse) Demokrasiyi bünye-
sinde yaşatacak. ABD'nin istediği YDD'nin
öngördüğü reformlan yaparak küresel güç-
lerin yanında onlann bir parçası olarak ye-
rini alacak, ABD'nin Ortadoğu ve sonra-
sı Doğu Avrasya'ya yönelecek (GBOP)
kapsamındaki harekâtı için koşulsuz kul-
lanacağı, lojistik ve harekât üssü olacak,
istendiğinde banş gücü, terörle mücadele
gücü, müdahale gücü, eğitim gücü vb. gö-
revler için TSK'yi tahsis edecektir.
Türkiye komşularıyla ilişkilerini dahi
düzenlemede ABD'nin eğilimlerine göre
hareket edecektir. ABD için stratejik işbir-
liği ya da ortaklık budur. ABD'nin Türki-
ye'ye dönük bu stratejik görüşü ve talep-
lerini ABD belgelerinde görüyoruz. Dip-
lomatik ve askeri işbirliği çalışmalarında
görüyoruz. Afganistan ve Irak harekâtm-
da da bilfiil yaşadık. Müttefik ABD, istek-
lerinin yerine getirilmemesi halinde ka-
balaşmakta ve bir dosta yakışmayan dav-
ranışlarda bulunmaktadır.
Oysa Türkiye yönetimleri, Türkiye bü-
yük iş âlemi, Türkiye büyük medyası ABD
strateji unsurları ve taleplerinin kabulü
için çaba gösteriyorlar, ABD biraz da bu
Türk egemenlerinin bu davranışlanndan ce-
saret alıyor. Komünizmin çöküşü Türk
ulusçularını Atatürk'ün/Kemalizm'in ba-
ğımsızlık, özgürlük bayrağı altında topla-
mıştır. Demokratik bir ülkede elbet bu de-
mokratik direniş olacak. ABD istekleri
ulusal çıkar ve yararların ışığında denge-
lenecektir.
Sonuç
Türk-ABD ilişkflerinde doğru olan, Tür-
kiye'yi bağımsız, özgür, eşit bir ülke olarak
kabul edip dünya banşı, uluslararası terör
konularında tüm uygar uluslaıia beraber
bu mücadelede yerini almasını istemek ol-
malıdır. Türkiye, bölgesindeki komşu ülke-
lere vaki olabilecek ABD saldınlannm bir
parçası olmamalıdır. Tüm bölgenin karşı
çıkügı GBOP'nin özellikle askeri yaptuim-
lan için ABD ile ortak hareket Türkiye'yi
bir fclaketin odağı haline getirebilir. Tür-
kiye ne idüğü belirsiz bir ılımlı İslamlaşür-
ma çabalannın laboratuvar ülkesi de ya-
pılmamalıdır. Türkiye'nin aydınhk yolu
büyük Atatürk taranndan çizilmiştir.
Laiklik; Türkiyemizin ulusal birliğinin,
demokrasinin, kadın-erkek eşitliğinin, çağ-
daş uygarlığın değerlerine ulaşmanın en
güçlü harcıdır. ABD stratejistlerininyanıl-
gısı (Samuel Hungtinton gibileri) burada-
dır. Atatürk'ün Türkiye'de yaşaması, ya-
şatılması, Türkiye'nin uygar dünyanın
onurlu, saygın bir üyesı olması anlamına
gelir. ABD işbirliği yaptığı ülkeye eşit ve
saygılı ise onun bu değerlerinden memnun
olması gerekir.
ABD'yi yönetenler bağımsız, saygın
ama güvenilir, eşit ve deneyimli ve de
önemli bir ülkeyi, Türkiye'yi daima yan-
larında görmek isteyeceklerdir. Yeter ki
Türk yönetimleri olarak biz kendimizi öz-
güven içinde, nesnel değerlendirelim. Yo-
lumuzu Atatürk'ün fikirleri aydmlatsın.
/ DEVLET TIYATROLARI
SABANCI ULUSLARARASI
TIYATRO FESTIVALI
ADANA-ISTANBUL 200S
V AKl
HACI ÖMER © O B A N C I VAKFI
ADANA'DA Bİİ TİYATRO
DEVLET TIYATROLARI
UüUSLARARASlTIYArKO
türkiye
italya
türkiye
türkiye
türkiye
türkiye
türkiye
türkiye
rusya
türkiye
türkiye
a.b.d.
türkiye
romanya
türkiye
türkiye
yunanistan
türkiye
türkiye
türkiye
29-
FESTIVALI
»?•*• . *
ADANAPROGRAM
2/ Mart Ankara OT "Sığıntı"
30 Mart "Son Harem"
31 Mart EskişehirBB "Ocak"
INisan EskişehirBB"Misafir"
lf-2 Nisan Istanbul DT "Sersemler Evi"
4-5 Nisan Tiyatro Pera "Dobrlnja'da Dflğün"
6-/ Nisan Ankara DT "Göz.Kap.Vaz.Yap"
8-9 Nisan Dostlar Tiyatrosu "Buluşma"
10-
14-
16-
'8-:
1 Nisan "Don Juan"
2 Nisan AST "Memleketlmden Insan Manzaraiarı"
3 Nisan AST "Benim Meskenim Dağlardır"
5 Nisan "Medeea"
7 Nisan Kenterler "Irishmore'lu Yûzbaşı"
19-!0Nisan "AvmpaHotel,Dolu"
21-Î2Nisan İBB"GayriResmiHürrem"
3 Nisan Adana DT "Uçan Şemsiye" (Çocuk Oyunu)
25-İ6 Nisan "Küçük Asya'nın Kadınlan"
.İ7 Nisan Aksanat "Aşk Delisi"
Î9 Nisan Tiyatro Istanbul "Ikinin Biri"
:iO Nisan Zuhal Olcay (Dlnleti)
italya
türkiye
rusya
a.b.d
türkiye
türkiye
3 Nisan "Son Harem"
6 Nisan Zuhal Olcay (Dinleti)
8 Nisan "Don Juan"
11 Nisan "Medeea"
14 Nisan Ankara DT "Gbz.Kap.Vaz.Yap"
26 Nisan Dostlar Tiyatrosu "Buluşma"
i a n a d e v l e t t i y a t r o s u t e l . 0 3 2 2 3 5 2 3 3 5 5 / 1 0 3 1 0 4
Gerçek Atatürkçüler
Birleşmedikçe
Mthat TUYGUN Bankacı-Yazar
Büyük lider, eşsiz insan
Atatürk'ün çok partili de-
mokrasiye geçmek isteği-
ni, öbür milletlerin kan dö-
kerek yaptığını, başına taş
atıhncaya kadar ve öldü-
rülme olaylanna kadar ta-
hammül gösteren büyük
devlet adamı İsmet Inö-
nü'nün, Demokrat Parti dö-
neminde söylediği çok an-
lamlı sözünü, o dönemde
yaşamış ve huzurlarında
bulunmuş yaşlı bir vatan-
daş olarak tekrarlıyor, ikin-
ci cümlesini (Suçlu insan-
lann telaşı içindesiniz) ha-
tırlamak istemiyorum. Ay-
nı ekolden yetişmiş olma-
lanna karşın 1950'li yıllar-
dan sonra yanlış tohumlar
atıldı. Bugün Amerika'da
biri sermayeye, biri emeğe
yatkın, biri Cumhuriyet
öbürü Demokrat adlı 2 par-
tiyi yıllardır görüyoruz. Iki
dönemden fazla iktidarda
da devamlı kalamıyor. Biz-
deyse spor kulüpleri gibi
40'tan fazla partiden 22
parti seçime giriyor. Fikri-
ni kabul ettiremeyen, veri-
len görevı beğenmeyen,
partiden aynlıp yeni bir par-
ti kuruyor.
Milletvekilleri, ilkeleri-
ne bakmadan başka parti-
ye geçebiliyor. Oysa seç-
men, onu istediği partiden
olduğu için seçmiştir. Öte
yandan birinci olan parti
yüzde 20-25 oy alsa dahi
yüzde 10 barajını geçeme-
yen partilerin oylanna da sa-
hip çıkarak Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin anayasa
ve devleti değiştirecek mil-
letvekili sayısına sahip ola-
rak yüzde 75-80 oy verme-
miş seçmenleri yönetimi
altına almaktadır. Sonra,
'Bizi millet seçti' diyorlar.
Oysa bana da düşer diye-
rek cıkanlan yasa seçti. Bu
nasıl bir demokrasidir; hal-
buki çoğunluk azınlığı ida-
re etmelidir. Kurulacak hü-
kümet artık o partinin de-
ğil, bütün milletin hükü-
metidir. Muhalefette yal-
nız yapılan yanlışlan de-
ğil, olması gerekenleri de
söylemelidir.
Partiler arasında olduğu
gibi partiler içinde de yö-
netim farklılığı olabilir. De-
mokrasi diyalog, anlayış ve
hoşgörü rejimidir. Müca-
dele parti içinde verilmeli-
dir. tmama kızıp cami terk
edılir mi? Partide görüşle-
ri kabul edilmedi diye ay-
nlıp parti kurulursa bugün-
kü gibi parti enflasyonuna
uğrarız. Dağılmak değil
toplanmakla bu yanlış dü-
zeltilebilır. Yoksa ya bana
da çıkarsa zihniyeti mem-
leket ve rejim aleyhine olur.
Bu yanhşlık mutlak düzel-
tilmelidir.
Devlet adamı tsmet İnö-
nü'nün bulunduğu bir ba-
sın toplantısında, bir gaze-
tecinin, "Siz hiç hata yap-
madınızmr sorusuna ver-
diği yanıt şudur: "Yapnnı
ama, neredehatayapoğımı
araştırdım, yapmamaya
gayretettim." tşte en mühim
nokta buradadır.
Atatürk diyor ki: "Kişi-
ler düşünen kişi olmadıkça,
hangi haklara sahip oldu-
ğunu anlamadıkça, kitleler,
istenilen yöne, herkes tara-
nndan iyi veya kötü yön-
lereyöneltilebilir."
Değerli Prof. Dr. Suna
Kili'nin bir yazısından al-
dığım şu sözlerle yazımı
bitirmek istiyorum: "Gün,
Atatürkçülüğe, Atatürk il-
kelerinekarşıcıkanlaneleş-
tirme, toplumu çağın
gerisine çekmeye çahşan-
larakıznıa,öfkeleıunedeğü;
birleşme ve güçlenme, tek
bir siyasalörgüttetoplanma
zamanıdır ve yarınlar
'Atatürkçüler birleşiniz'
divenlerin, birlikten güç
yaratacakların olacaknr."
Ben bu görüşe, "Gerçek
Atatürkçüler birleşmedik-
çe!" diye, "gerçek söz-
cüğünü eklemek is-
tiyorum!..
PENCERE
Sanki Bu Tarihi
Yaşamamış Gibiyiz..
Çanakkale üzerineanma törenleri bu yıl hem coş-
kulu, hem hüzünlü oldu; çünkü şehitlerimize yakışır
birdurum, tutum, konuşlanma içinde değil Türkiye...
Ancak biliyoruz ki yalnız coşkuyla, saygıyla, hü-
zünle, tepkiyle de bir yere varılamıyor; "günün an-
lam ve önemini" akıl süzgecinden geçirmek gerek...
O zaman düşünelim: "Düşman"\n Çanakkale
cephesini açmasındaki amaç neydi?..
•
Ingiliz ile Fransız Çanakkale'yi aşıp Istanbul'a var-
salardı, Birinci Dünya Savaşı 1918'edek-dörtyıl-
sürmeyebilirdi; Osmanlı'nın açtığı tüm cepheler
birden tasfiye edilirdi...
Çanakkale geçilseydi, Rusya ile bağlantı kuru-
lacaktı...
Çarlık silah, araç-gereçle donatılacaktı...
Daha savaşa katılmamış Balkan devletleri dev-
reye sokulacaktı...
Ancak işin içinde iş vardı, o sırada Rusların Al-
manlar karşısında geçici başarı göstermeleri In-
giltere'yi kuşkuya düşürmüştü; emperyalist dün-
yadaki iç rekabet ağır basıyordu, Macaristan'a
dayanmış Ruslar Budapeşte'ye saldırıp bir atakya-
parlarsa, oyun olanaklarını genişletebilirlerdi. Bi-
rinci Dünya Savaşı'na ilişkin kitaplarda, Itilaf Dev-
letleri'nin iç dünyaîarındaki çok yönlü hesaplara iliş-
kin varsayımlardan geçilmez; ya Rusya, Almanya
ile Istanbul üzerine pazarlıkta anlaşıp savaştan
çekilirse ne olacaktı?..
Londra tedirgindi.
•
Ingiltere binbir hesapla Çanakkale seferine baş-
ladı; Rusya bu girişimi kaygıyla karşıladı, mütte-
fiklerinin Boğazlar'ı ele geçirmesini istemiyordu...
Ingiltere ve Fransa, Rusya'nın da eşzamanlı ola-
rak donanmasıyla Istanbul Boğazı'nı zorlamasını
talep ettiler...
Ancak Rusya hem donanmasının yetersiz ol-
duğu gerekçesiyle bu talebi geri çevirdi, hem de
müttefiklerine bir nota verdi.
4 Mart 1915 tarihli bu notaya göre Rusya, Istan-
bul ve Boğazlar ile Marmara'nın doğu ve batı kı-
yılarının kendisine bırakılmasını istiyordu.
Çarlığın bu isteklerini Ingilizlerve Fransızlar ka-
bul etmek zorunda kaldılar.
•
3 Kasım 1914'te Çanakkale savaşları başladı..
Başarı kazanılsaydı Birinci Dünya Savaşı 1918'e
dek sürmeyecekti...
Savaş yılları Çarlık Rusyası'nı yıpratıp çökertti;
Rusya, üç yıl, içinden ve dışından yediği darbe-
lerle sarsıldı; halkta bezginlik ve bitkinlik yoğun-
laştı...
Ekim devrimi bu ortamda devreye girmiştir.
Bolşevik Devrimi Milli Kurtuluş Savaşımız için bir
talihtir; Türkiye Lenin yönetiminde sırtını dayaya-
cak güvenilir bir komşu bulmuştur.
•
Mustafa Kemal'in yıldızı Çanakkale kara savaş-
larında ışıdı, Milli Kurtuluş Savaşı'nda parladı, Ana-
dolu'da silahlar 1922'de sustu..
Bu, bir anlamda Birinci Dünya Savaşı'nın Tür-
kiye için 1918'de bitmediğini, dört yıl daha devam
ettiğini gösterir.
Gazi, karmakarışık bir dünyada, arapsaçına dön-
müş kanlı dış ve iç çatışmalar ortamında çelişki-
leri bir bir çözerek yeni Türkiye'yi kurdu ve Lozan'la
Batı'ya tescil ettirdi. Aydınlanma Devrimi'nin Av-
rupa'ya kazandırdığı çağdaş hukuku benimseme-
siyle yeni Türk devleti laik cumhuriyet kimliğini ka-
zandı.
Bugün Avrupa Birliği'ne bu kimlikle girmek hak-
kını kendimizde görüyoruz.
•
Yaşadığımız tarih bize çok şey öğretmiş olmalı...
Ama, sanki bu tarihi yaşamamış gibiyiz...
Hazin olan da bu değil mi!..
ll*
HABLEMITOGLU KITAPLIGI
4. Küreselleşme
Düşlerden Gerçeklere
5. Şefika Gaspıralı ve
Rusya'da Türk Kadın
Hurekeü
6. Çarlık Rusyası'nda
Türk Kongreleri
Narlıbahçe Sk No 6 Cağaloğlu ~ Istanbul
Tel (0212)528 66 89 Fax (0212)519 84 85
Tüm Kltapçılarda Tek Dajılım ALFA 0212.512 30 46-513 87 51
3TOPLUMŞAL
DÖNUŞÜM
YAYINLARI
KOOP-C'DEN ÇAĞRI
KOOPERATİFİMİZİN 6. GENEL KURULU
27 MART 2005 PAZAR GÜNÜ SAAT: 14.00'TE
EMİNÖNÜ-CAĞALOĞLU TÜRKOCAĞI CAD. NO: 1
BASIN SARAYI (GAZETECİLER CEMİYETİ) KAT:
2'DEKt BURHAN FELEK KONFERANS SALONU'NDA
YAPILACAK.TIR.
ORTAKLARIM1ZIN KAT1I.MASINI VE KATKILARIN1
BEKLİYORUZ.
KOOP-C
YÖNETİM KURLLU
TC
BEYOĞLU 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
2004/507
Beyoğlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 7.3.2005
gün ve 2005/102 sayılı kararı ile Baran Taşır olan is-
mim mahkeme kararı ile Emre Taşır olarak tashih
edilmiştir. llan olunur. 21.3.2005
Basın: 12525