25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA i. CUMHURİYET 25 MART 2005 CUMA 14 JVLJ-LiJ. U-K. kultur(fr)cumhuriyet.com.tr Ressam Sabahattin Tuncer yeni sergisinde, arayışmda ulaştığı son noktadan örnekler sunuyor biçemininizinde...SELCENAKSEL Koşuyolu Sanat Galerisi, 3 Nısan'a dek Sabahattin Tuncer kişisel resim sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanat- çı, bu sergisinde karşımıza alıştığımız yapıtlanndan farklı bir çizgiyle çıkı- yor. Tuncer'le, kendisini bugüne ta- şıyan sanat serüveni ve arayışlan üze- rine konuştuk. - Bu çalıştnalannız hangi dönemi- nizi kapsıyor? SABAHATTİN TUNCER- Bu ser gimdeki yapıtların bazıları beş yıl önecsine dayanıyor, ama burda vur- gulamam gereken, 10 yıl öncesine ait bir örnekte de görünen modern izlekle hesaplaşmamdır. -Plastik ve içerikanlanunda bir he- saplaşnıa... TUNCER - Içeriği biçimden ayı- ramayız elbette. 'Biçim içeriktir' sö- züne katılıyorum... Batı sanatında bi- çim arayışının eklemli bir sürekliliği vardır. En başından önüme koydu- ğum bir problem var: Biz Batı köken- li bir resim eğitimi gördük. Bunu iç- selleştirme sorununu öne alarak üs- luplaşmayı ikinci plana attım. Resmi 'görme'yi de başlı başına bir sorun- sal olarak düşündüm. Insanın kendi- ne, doğduğu topraklara ya da kişisel özelliklerine has şeyler muhakkak ki yaptıklarında ortaya çıkar. Ama şu inancım hâlâ sürmekte: Dünya sana- tı Doğu'da da, Batı'da da böyledir; devralmanm yetmediği, yeni bir du- rumun dışlaştınlmasına olanak ver- mediği yerde, yeni biçimler ortaya çıkar. Gerektiği için, yeni olsun diye değil. Olatiakları arttıran blçem -Resminizin size aitliğini tartıs.tınız mı daha önce? TUNCER - Resmimi yakuıdan iz- leyenler, kimi zaman daha ne anyor- sun, sen oldun artık gibi sorular yö- nelttiler bana. Ama kuram alanında- ki insanların sorunsahyla resim yapa- T.abii ki içerik problemi var, tabii ki ben Türkiyeliyim, tabii ki bizim kuşak bir dönemden geçti... Bu ülkenin bütün yaşadıklan ruhumuza sinmiştir. Insan olarak bilinçaltında kalmış, hesaplaşma içinde olduğumuz... Kendiliğinden... Bu topraklarda bir farkındalığı taşıyacağız, modern Batı sanatının getirdiği evrensel dil olanağıyla birlikte... nın, resmin içinde olanın sorunsalı arasında büyük fark var. - Hangi noktada yoğunlaşıyor ara- yışınız? TUNCER- Bu resımlerde, kavram- sal olanın anlatılmasına da olanak ve- ren bir bıçim anlayışını yakalama ça- bası içındeyim. - Yerelliğinizden yansıyan bir şey de olmalı... TUNCER - Tabii ki içerik proble- mi var, tabıı kı ben Türkiyeliyim, ta- bii ki bizim kuşak bir dönemden geç- ti... Bu ülkenin bütün yaşadıklan ru- humuza sinmiştir. Insan olarak bilin- çaltında kalmış, hesaplaşma içinde olduğumuz... Kendiliğinden... Bu top- raklarda bir farkındalığı taşıyacağız, modern Batı sanatının getirdiği ev- rensel dil olanağıyla birlikte... - Güzel sorunu ve estetik olanak- lar... TUNCER - Dikkat edilirse bir dö- nem pentüre farklı yaklaştım... Bugün renk sadece içeriğe hizmet ediyor, tonların etkisi önde gidiyor. Günü- müzde, hakikatin kötü niyetle gizlen- diğini, güzelin problemli olduğunu söylüyorum. Ancak ıyiyle buluştu- ğumuzda güzel de güzel olabilir. Gü- zelin önde olduğu bir resim bızi artık ikna etmiyor. Dünya bu kadar adalet- sizse ve buna tanıksak, böyle bir du- rumun güzeli aranabilir, tam olarak ta- nımlayamadığımız... Resmımde es- tetik anlamda salt güzelin belirsiz ol- masını istedim. Resim sanatı hiç de sanıldığı gibi çok öznel, keyfi değil. Öznelliğimiz gizlenerek kendisine yer açardiye düşünüyorum. Önemli olan sanatçının kendi ihtiyacını tanımlaya- bilmesi.. Biz değil, resim sanatı var- dır, içinde olumz ya da olamayız. - Kuram alanında ciddi araştırnıa- laruuz var... TUNCER- Kuram alaruyla sanat ya- pıtı arasında bir çekışme söz konusu bugün... Sanatın bılırkışiliğı, sergi ko- mıserliği büyük ölçüde sanatçıdan ya da sanatın içinden gelenlerin yaptığı bir şeydi. Düzenleme derdik bu işe. Şimdi sözün egemenlığini hissediyo- ruz, yanı kuram alanının merkez ol- duğu, sanat yapıtının içine yerleştiği kuram alanı.. 'Postmodern'kuramcı- lann izini sürenlerin 'yorumlanna', ku- ramsal önermeleri içine sanat yapıt- ları yerleştiriliyor... Neredeyse sanat yapıtının yapıtlık meselesi bir sorun halinde, bu zemının sağlıklı olabil- mesi için bu kuram alanından kişiler, yapıtın hem epistemik özellikleri, hem ontolojik kaynağıyla, önce modemin referanslanyla hesaplaşarak, söyle- diklerını cıddi bir çalışmayla ortaya getirmekzorundalar. Neredeyse sana- tın kendisi günlük yaşamda eylemsel bir sunuma dönüştürüldü. Kuramcı - sanatçı illglcisl - Vaııi kuram saııatçıyı izJcrken; sa- nat, kııranıı izlemeye başladı, öyle mi? TUNCER - Kuramcı, spekülatif, yüksek değerdeki yapıtnı sanatsallı- ğını onaylayan mercı oluyor ve kurum- sallaşıyor. Bu, büyük ölçüde ABD kaynaklı bir oluşum. ABD'de bir es- tetık kuramcısı 'Bugün bir sanat es- tetik kuramı ortaya koyarım, bu ku- ramın içersine çektiğûn herhangi bir nesne sanatyapıüdır'dıyor. Bugün asıl hesaplaşılması gereken bu... Kura- mın öncülüğünde aksiyon ve sunumun kendisi sanat... Oysa insanın kendi- sini sanatçı olarak sunumu çok uzun birsüreci gerektırıyor... Resmi en iyi anlayan sanatçılardır. Ressamlar ön- celikle ressamlar için yapar, besteci- ler bestecıler için... Bütün bilgi res- min içinde gızhdir ve biz ne zaman olduğumuzu bilıriz. Aslında sanat onurlu da bir şeydır, bu yüzden 'ben de varım' demek kolay değildir. (Sergi 3 Nısan 'a dek Koşuyolu Sanat Galerisi 'nde görülebilir. Tel: 0 216 340 51 56) Usta şef Gürer Aykal yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası'nm konseri yarın saat 20.00'de Neşeli bir müzik yolculuğuKültür Servisi - Bilkent Senfoni Orkestrası'nm yann saat 20.00'de vereceği konseri şef Gürer Aykal yönetecek. Konserde F. Schubert'in 'D.200, Re Majör 3.Senfoni'si, W.A. Mozart'ın 'KV.366, Idomeneo Uvertürü' ve RStrauss'un 'Op.59, Der Rosenkavalier Süit'i seslendirilecek. Schubert'in 1815'te yazdığı 3. Senfoni, bestecinin en neşeli, aydınlık yapıtlanndan bın.Dört bölümden oluşan yapıtta Avusturya halk şarkılan ve danslannın esintıleri bulunuyor. Mozart'ın 1781 yılında tamamladığı üç perdelik Idomeneo (Girit Kralı Idomeneo) operası mitolojik öğelerden oluşuyor. Opera temalan üzerine yazılmış uvertür, lirik-dramatik tarzlı bir müzik. Richard Strauss'un 'Rosenkavalier' (Güllü Şövalye) adlı yapıtı, opera sanatının önemli yapı taşlanndan bıri. Şair Homıannsthal'in librettosu üzerine yazılmış bu üç perdelik komik opera, mizah ve linzmle yaratılan bir aşk hikâyesi. Burada, 18. yüzyıl sosyete yaşamı, gerçekçi ancak mizahi bir yaklaşımla yansıtılmış. Biletler, Bilkent Konser Salonu gişesinin yanı sıra, Dost Kitabevleri (Kızılay, Kavaklıdere, Ankuva), Beymen (Karum), Diapason (Kavaklıdere) ve Ferdi Merter Sanat Akademısı'nden (Ümitköy) sağlanabilir. (0 312 290 22 80) 5-15 Nısan 2005 tarihlerı arasında SAİM BUGAY Heykel Sergisi İZMİR TÜRK AMERİKAN DERNEĞİ'nde açılıyor. ModaCad.AylmApt.No: 270 Moda Kadıköy-İSTANBUL Tel: (0216) 349 2610-414 02 91 Faks:(0216)3304517 infoiSyurtdunya.com www.yurtdurya.com SABANCIULUSLARARASI TlYATRO FESTİVALİ 'Adana'daBir Dünya Tiyatro' SAVAŞKURKLU ADANA - 'Devlet Tiyatrolan - Saban- cı Uluslararası Tiyatro Festivali - T 27 MartPazargünübaşlıyor. 30Nisan'daso- na erecek olan festivale yurt ıçınden 3 dev- let, 2 belediye, 6 özel olmak üzere top- lam 11; yurtdışından da Italya, Rusya, ABD, Romanya ve Yunanıstan'dan birer topluluk katılıyor. Festivalde tiyatroseverlerın birbirinden güzel oyunlar ızleyeceklerini behrten ADT Müdürü Iskender Altın, "Tiyatro, sanatın ülkeleri ve halklan birbirine ya- kınlaşünpkaynaşürdığınıngöstergesl Biz de bunun için, festivalimi/i 'Adana'da bir dünya tiyatro' sloganryla yapıyoruz" de- di. Altın, daha sonra oyunlarla ilgilı bil- gi verdi: "AnkaraDevletTiyatrosu' Sığın- tı' adlı oyunuyla 'perde' dedikten sonra, îtalyanTeatrodi Refredi 'Son Harem'i iki kez sahneleyecek. Eskişehir Büyükşehir BelediyeTiyatrosu'nun Ocak' ve'Misa- fır' adlı oyunlannıİstanbul Devlet Tiyat- rosu 'Sersemler Evi'yle izleyecek. İstan- bul'danTiyatro Pera'nın 'Dobrinja'da Dü- ğün', Ankara Devlet Tiyatrosu'nun da 'Gözlerimi Kapanm Vazifemi Yaparım' adlı oyunlanndan sonra ise Dostlnr Ti- yatrosu üç kez 'Buluşma'yı oynayacak. Rusya'dan Vera Komissarhazkaya'nın 'Don Juan',Ankara SanatTiyatrosu'nun 'Memleketimden tnsan Manzaralan' ve ABD'den La Manıa/actors without Bor- ders'ın 'Medea' oyunlannın ardmdan Kenterler de 'Inıshmore'lu Yüzbaşı'yı sahneleyecek. 191\isan'datiyatroseverler Romanya'dan Theatre National'uı 'Cra- iova'sını izleme olanağı bulurken, İstaıı- bul BüyükşehirBelediyesiTiyatroToplu- luğu 'Gayri Resmi Hürrem'le, Adana Devlet Tiyatrosu ise çocuk oyunu 'Uçan Şemsiye' ile sahnede olacak. Yunanıs- tan'dan Teatre Neoscosmos'un özel bir oyunu ve Aksanat Topluluğu'nun Aşk Delisi' adlı oyunlanyla sürecek olan fes- tival, Tiyatro Istanbul'un'lkinin Bin' ad- lı oyunuyla sonu erecek. Komıklar ve ka- tılııiKilai'. festivali 30 Nisan Cumartesigü- nü20.00'deZuhal Olcay dinletisiyleuğur- layacak." 27 Mart'ta başlıyor ADT Müdürü Altm, hemen her gün 'Perde' denecek festivalde, ara verilecek 28 Mart ve 18, 24 Nısan dışındaki gün- lerde tüm tiyatroseverleri oyunlan izle- meye çağırdı ve "Festivalimiz, yerli top- luluklarla yabancı konuklanmızı buluş- turan,kaynaşüranvesanatseverlerebirdo- yum sağiamanın yanmda sanat aracıh- ğıyla komşuluk, dostluk üişkilerini pekiş- tireıı bir etkinük olduğu için sloganımızı da, 'Adana'da Bir Dünya Tiyatro' olarak belirledik. Amacımız, tiyatroseverlerin festival boyuncaizleyeceklerioyunlaı dan büyükzevkalnıası. Bu ev sahibi olarak bi- ademuüuedecektir''dedi. Sabancı Kül- tür Merkezi'nde 27 Mart - 30 Nisan ta- rihleri arasında sahnelenecek oyunlann başlama saatinin 20.00 olduğunu behr- ten Altın, festival oyun bıletlennin satı- şına başlandığını da anımsattı. YAZI ODASI SELİM tLERİ Güzel Kitaplar Arasında Haftalardan beri masamdan ayırmadığım bir kitap var: Rekin Teksoy'un SinemaTarihi. O ül- kenin sinemasından sinema tarihinin birdöne- mine, sevdiğim biryönetmenden unutamadığım bir filme Rekin Teksoy'un eserinde gezinip du- ruyordum. Bu kitabı nice zamandır bekleyenlerdenim. Rekin Bey'lenezaman karşılaşsak sorardım. Re- kin Bey de bir türlü ne zaman tamamlanacağı- nı söylemezdi. öylesine derin biremekle hazır- lanmış ki, her bölümünde sinemaseverleri şa- şırtacak yorumlar, değerlendirişler okuru büyü- lüyor. Sözgelimı Ikimize Bir Dünya için yazılanlar: Türk sinemasının çoktan unutulmuş bu eski, siyah- beyazfilmi günümüzde belki kimsenin ilgisini çek- mezdi. Rekin Teksoy geçmişten yakalamış, ge- leceğesöylemiş... Birdenbire Pangaltı'da, Inci Sinemasrndayım. Nevzat Pesen'in yönertiği Ikimize Bir Dünya baş- lıyor. Çok etkileyici bir filmdi. Tiyatro kökenli Kadri Ögelman'ın çizdiği kompozisyon hâlâ gözümün önünde. Sonra benim çok sevdiğim biryönetmen, Ma- uro Bolognini, bizde nedense pek önemsen- mez. Birkaç yıl önce öldüğünde de, kısacık ha- berlerle yetinilmişti. Rekin Teksoy elbette anmış. Sadece bir iki isim üzerinde durdum. Sinema sanatı ve tarihi için yazılmış en güzel kitaplar- dan biri. Oğlak Yayınlan'na bu başyapıtı bize ka- zandırdığı için teşekkür ediyorum. Geçen haftasonu, Abdülhak Şinasi Hisar'ın Geçmiş Zaman Edipleri'yle geçti. Çok mutlu bir hafta sonuydu. Tahsin Yıldırım'ın yayına hazır- ladığı Geçmiş Zaman Edipleri'nin kapsamlı gi- riş yazısını Doğan Hızlan kaleme getirmiş. Hi- sar'ayöneltilmişolumsuzeleştirileri, Doğan Hız- lan tek tek değerlendiriyor ve Hisar'ın ustalığı- nı savunuyor. Selis Kitaplar, Abdülhak Şinasi Hisar'ın tüm eserlerini günümüz okuruna sunacak. Geçmiş Zaman Edipleri ilk kez kitap olarak yayımlanı- yor. Dergilerde, gazete sayfalarında kalmış, bir- birinden güzel edebiyat adamı portreleri. Ede- biyatımızı yeniden 'kavramak' isteyenler için ka- çırılamayacak fırsatlardan. Sadece "Ahmet Mithat" bölümünü okuyun, edebiyat tarihlerimizin cimri yaklaşımlarından kurtulacak, edebiyatımıza bu yazarın büyük iyi- liklerini, Hisar'ın yüce gönüllü kaleminden oku- yacaksınız. Anılar, saptayımlar, irdeleyişler çer- çevesinde, yenilik edebiyatımızın birçok yaza- rını Boğaziçi Mehtapları şairinden okumakger- çekten olağanüstü. Hele Ziya Osman Saba'ya ayrılmış sayfalar... Refik Algan yıllarca sustu. 1970'lerin sonun- da yazdığı kıpkısa öyküler birer başyapıttı. Al- gan, ilk kitabı Saat Kulesi'nde (Yapı Kredi Ya- yınları) bu öykülere de yer vermiş. İyi ki de ve- rmiş, her birinin güzelliğini, inceliğini yeniden tattım. Algan'ın bunca yıl gizlenişine üzüldüm. Yeni öykülerini de pek çok sevdiğimi hemen belirtmek isterim. özellikle "Bir Yılbaşı Hikâye- si: Suzan" gönül yakıcı: "DemekSuzan 'ı sen de biliyorsun." Daha ilk tümcesinden... Hertümcesine, her sözcüğüne yaşam kadar önem, değer vermiş ender yazarlardan Refik Algan. Günümüzün git git gülünçleşen medya- tik edebiyat ortamında Saat Kulesi saygın bir eser. Nezlenin pençesindeyken Sevinç Çokum'un Hevenk - Kayıp Istanbul'u (Ötüken Yayınları) yoldaşımdı. Bu, alabildiğineduyarlı, ürpertici ki- tabı yazık ki yayımlanışından epey sonra oku- dum. Gözyaşlarımı tutamadığım için nezle büs- bütün saltanat kurdu. Sevinç Çokum, 1945 sonrasının Istanbul'unu romanlaştırıyor. Inanılmaz birşiiryaşattı Hevenk - Kayıp Istan- bul. Inanılmaz güzellikte insanlar tanıdım. Ye- mişçi Remzi'den yaşı doksanı aşmış Matma- zel Luiz'e Istanbul'un veyurdun insanları: "Sonrası seksenliyıllar... Kapkaç, binbirdo- lap devri. öyle doğruda, helalde kalmışlarsa bu koca şehrin içinde göze görünmeden yaşa- dılar, yaşıyorlar... Yemişçi şimdi sağ mı, esen mi bilemiyorum, işte böyle zaman zaman iyi insan- lar kafilesinden bana el sallıyor..." Öneriler: Sergi I "Arza Yolculuklar", Irfan Okan, Evin Sanat Galerisi. K Ü L T Ü R İ Ç İ Z Î K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle