18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN ABD'nin dayattığı kısıtlamalarla düzenlenen 30 Ocak'taki seçim sonrasında iç savaş çıkma olasılığı yüksek Seçim sonuçlan Irak'ıparçalar• Bush yönetimi, birleşik Irak'ta ABD stili bir federasyonım kopyasını yaratmak istedi. Ancak, uzmanlar ABD stili federasyonlann etnik köken ve mezhep ayrılığmın olduğu ülkelerde başanlı olabileceği konusunda iyimser değiller. IVAN ELAND I raklılar 30 Ocak'ta yapılan seçimlerde ha- yatlarını rıske atma pahasına da olsa oy at- tıkları için alkışlanmah. Ancak, yaptıklan boşa gidebilir. Şii bölgelerinde katılımın yük- sek, Sünni bölgclcrdcyse düşük olacağı tahmin ediliyordu. Buradakı sorun şu: Sünni lerin par- lamentoda yeterli derecede temsil edilmediğı or- taya çıktığında Sünni din adamlan Sünni hal- kın toplumun diğer kesimlerinden uzaklaşma- sından çıkarsağlayabilirlcr. Şii bölgclcrindcki yüksek katıhmsa Irak'ta süren ABD işgalinin zorlamasıyla olmuş bir şey değıl. Tarn tersıne geleneksel olarak ülkede diğer etnik gı upların baskısı altında tululan bir kesimin istekliliğini gösteriyor. Ortada olan bir şey var, o da sadece seçim dü- zenlenmesinin birleşik, bütün halinde bir Irak'ın şiddetsiz, liberal bir federasyon oluşturamaya- cağı. Seçilen Şii yönetimi baskıcı birtutum ser- gilerse Sünnılenn tepkisi, agresifliği körükle- necek. Her ülkede çoğunluk -eğer siyası güç ve- rilmişsc-azınlığabaskı uygulayabilir. Herşey- den önce Sünniler şu anda yıllardır Sünnilerin Şülere uyguladığı baskının karşılığını başa ge- çecek bir Şii yönetimden almamak için savaşı- yorlar. Irak'taki başka bir önetnli azınlık olan Kürt- ler, ABD işgal güçlenyle dostane ilişkiler için- de oldular. Ve onların bölgelerinde katılım çok yüksek oldu. Yeni kurulacak hükümet ilk Kör- fez Savaşı'ndan beri ladını çıkardıkları otono- mıyi vermezse çok çabuk şekilde tavır dcğişti- rebilirler. Aslında onlar Irak'ın kurulduğu 1920'lerden beri bu ülkenin birparçası olmak ••>:^rsffy THE GUARDIAN :: Is istemediler. Ancak tngiliz ve Sünni yönetim- ler tarafından buna zorlandılar. ünlann mılıs- leri Irak'taki en güçlü milisler. Günümüz Trak' ında dernokrasinin özgürlük- ten daha az önemi var. Özgürlük derken azın- lık haklannı kast ediyorum. Tarihte birçok des- pot lider seçimle başa geçti. Bunlara Hitler de dahil. Şiiler tran stili bir tslam Cumhuriyeti sevdası içinde olmadıklannı söylüyorlarsa da tercihleri bu yönde. Ve hükümet kuulunca azın- lık haklarına saygı duyulnıazsa bana göre Irak'ta iç savaş çıkmasının olasılığı çok yüksek. Oözlemcller Islnl vapamadı Irak'taki seçimler sözde "bağımsızveözgür- ce" düzenlenmiş olsa bile -ki bu saptamaya var- mak da kolay değil; çünkü ülkedeki şiddet olay- ları uluslararası gözlemcilerın çoğunun işleri- ni yapmasına engel oldu- ABD'nin işgalcı kuv- vetlerinin cmpoze ettiği kısıtlamalarla ve nere- deyse adı bıle açıklanmayan adaylarla yapıldı. Irak'ın keııdi kadenni belirlemesi büyük ola- sılıkla bölünmeyle veya otonomı sahıbi bölge- lcrin sağlam olmayan bir konfederasyonuyla ya da ikisinin bir kombinasyonuyla sonuçlana- cak. Ancak, Bush yönetiminın, birleşik Irak'ta ABD stili bir federasyonun kopyasını yaratma yönündeki sığ vizyonu ülkede oynanan tek oyundu, seçmene sunulan tek seçenekti. Hal- bukı federalizm konusundaki uzmanlar ABD sti- li federasyonlann etnik köken ve mezhep ayrı- lığının olduğu ülkelerde başanlı olacağı konu- sunda pesimistler. Irak'ta merkezi yönetimi ele geçirmek için savaşanlar pek de haksız sayıl- mazlar; çünkü merkezi yönetim daimayönetim- de yer almayan güçsüz guruplar üzennde bas- kı kurmuştur. Durum böyleyken Irak'ta zayıfbir merkezi hükümetin olması ya da merkezi hü- kümetin var olmaması uzun vadede en istikra- n sağlayabilecek şey olur. ABD'nin ikiyuzluluğü Islam dünyasında Irak'ta ABD güdümünde yapılan seçimler ABD'nin diğer müdahaleleri de göz önüne alındığında ikiyüzlülük olarak yorumlanıyor. ABD, Irak'taki u kendisine dos taneyaklaşmayan" gazeteleri kapattı. Ve Katar Hükümeti'ne ürtadoğu'daki en bagımsız med- ya kuruluşu olan El C'ezire televizyonunu ka- patması için baskı yapıyor. The New York Times gazetesine göre ABD yönetimi El Cezire'nin ülkenin Irak'ı işgaline yönelık haberlerine karşı çıkıyor. ö/ellikle de sivil ölümleri ve Felluce'ye yönelık ABD sal- dırılarına ilişkin haberlere kızıyor. Bir de Orta- doğu'daki, Mısır, Suudi Arabistan gibi diğer müttefık ülkelerde yapılan iç baskıları kamuoyuna duyuran haberlere... Tüm bunlara rağmen lrak seçimlennin ABD'nin değerlerine alaycı gözle bakan Orta- doğu'da karışiklığa neden olacak bir dalgalan- ma yaratması pek olası gıbı görünmüyor. Bugünkü durum, Irak'ta şıddetin azalma eğı- limini durdurmaz ve ABD'yi, geçen yıl yaptı- ğı sözde yetki devri, SaddamHüseyin'inyaka- lanması ve oğulların öldürülmesi gibi gelişme- ler sonrasında saplandığı batakhkta daha deri- ne saplatmaz.Bush yönetiminin propaganda mekanizması bunları refah içinde ve güvenlibir Irak'ın garantörü olarak göstermişti. Ancak, hiçbiri gerçek olmadı. Tabii, seçimlerin duru- mu daha iyiye götüreceğı de söylenemez. (Middle East Tımes, Mısır, 2 Şubat) AFRİKA'DA YAŞANANLAR GÖZARDI EDtLDİ Dünya Mandela J ya kulak asmalı S avunma güçlerini devreye sokmak işc yarayacak tek yol değildir. Sudan'da barış ve istıkrarı sağlamak için uluslarara- sı kamuoyunun atması gereken ilk adım kuzey-güney barış anlaşma- sının şartlarını yerine getirmektir. Irak'taki savaş ve tsıınami felake- ti nedeniyle Afrika'da yaşanan kor- kunç şeyleri unutma eğiliminde- yız. Her geçen gün artan açlık ve ortalığı kana bulayan sivil savaşlar uluslararası kamuoyunun günde- mini meşgul eden başka olayların gölgesinde kalmış durumda. Birleşmiş MilletlerGenel Sekre- teri KofiAıuıan, dünyaya Sudan'da- ki sivil savaşı durdurup barışı sağ- lamak için kolları sıvama çağrısı yaptı. Japonya Hükümetı de iilkeye sa- vunma güçlerini gönderip gönder- memeyi tartışıyor. Herhalde haritada Sudan'ınyerinibu- labilecek çok az sa- yıda Japon vardır. Japonların harita- daki yerinden bile haberdar olmadık- ları ülkeyi ikiyebö- len sivil savaşta 20 yılı aşkın sürede 2 milyon kişi öldü. Geçen yıl şiddetle- nen çatişmalarda ül- kenin Darfur böl- gesinde on binlerce kişi öldü.Ve savaşın durdurulması için geçen ay bir banş anlaşması imzalandı. Sudan, coğrafi olarak Afrika'nın en büyük ülkesı. Halkın çoğunlu- ğu Müslüman. Ayrıca 1990'larda UsamebinLadin'in üskurduğuSu- dan Washıngton tarafından "terö- ristleri destekleyen ülke" olarak ni- telendirildi. Ülkenin güneyindeki, katı Islami yasalar dayalan hükü- metten bağimsızlıklarını istcyen Hıristiyan hareketıyle çatışma or- tamı körüklendi. Bu bölgenin pelrol açısından varsıl olması şiddeti daha da arttır- dı. Ancak, Afrıka Birliği ve ABD'nin baskısıyla sonuçta bir kuzey-güney anlaşması imzalan- • Dünya, Güney Afrika'nın eski Devlet Başkanı Nelson Mandela'nın başkalarının sorunlarına kayıtsız utanç verici olduğuna dair sözlerine kulak asmalı. dı. Anlaşmaya göre koalisyon hü- kümeti kurulacak ve herkesin dini inançlannca yaşaması garanti altı- na alınacak. Önümüzdeki altı yıl- da da güneyin bağımsızhk elde et- mesini de içeren ileriye dönük ola- sılıklar tartışıhp kararlaştırılacak. Bu anlaşma banş sürecinin başlan- gıç noktasıdır. Slyahller öldürülüyor Ancak ülkedeki kriz, hüküme- tin destekledığı Arap milisler sı- yahileri öldüıdüğü için tamamen so- na ermiş değil. Bir Birleşmiş Mil- letler komitesi, işlenen cinayetlerin örgütlü katliam olduğunu savun- du ve konunun uluslararası ceza mahkemesine taşınması için Güven- lik Konscyi'ne öneri götürdü. Su- dan'daki sivil savaş dini ve etnik farklılıkların bir ül- keyi bataklığa çe- virdiği, siyaset ve ekonomidc çok agır bedel ödettırdiği krizlere tipik bir ör- nek. Bu nedenle başta da belirttiğımız gi- bi uluslararası ka- muoyunun barış ve istikrarı sağlamak ıçın atması gereken ilk adım kuzey-gü- ney anlaşmasının gereklerının yerine getirilmesini sağlamaktır. Afrika Bırlığı 1700 as- keı konuşlandırdı ülkenin batısın- da. Ancak teçhizat ve ödenek ek- sikliği nedeniyle yapmak istedik- len operasyonlan yapamadılar. Japonya da Birleşmiş Milletler'ce örgütlenen kampanyaya katılmah. Tabii, Sudan yardım edilmesi ge- reken tek ülke değıl. Kongo, Soma- li gibi birçok kriz yaşayan, açlık- la, AIDS'le boğuşan ülke var. Gü- ney Afrika'nın eski Devlet Başka- nı Nelson Mandela'nın başkalan- nın sorunlanna kayıtsız kalmanin utanç verici olduğuna dair sözleri- ne kulak asmalıyız. (AsahiShimbıın,Japottya, 4Şubat) Klasik müzikte yeniden doğuş Gürcistan 'ın geleceği tehlikede G ürcıstan'ın binbirgüç- lükle oluşturulan, üç unsurlu güç dengesi bo- zuldu. Başbakan Zurab Jva- nia gaz zehirlenmesi sonucu öldü. Böylece onun Devlet Baş- kanı IVlilıail Saakaşvili ve Mec- lis Başkanı Nino Burjanad- ze'yle oluşturduğu üç başlı yö- netimin önemli bir unsuru ek- sikkaldı.Jvanıa'nınresmı ola- rak "şanssız bir olay, bir kaza" olarak açıklanan ölümünün ar- dından kasıt arayanlar da var. Jvania'nın eksikliği demok- ratikleşmeye çalışan ülkeyi kri- ze sokmaya yeter. Üç başlı yö- netimde bundan böyle temkin- İİ, olgun Jvania'nın olmaması istikrarsızhğa yol açacaktır. Çünkü Burjanadze, daldan da- la atlayan, ateşli çıkışlar ya- pan Devlet Başkanı Saakaşvi- li'yi dengeleyecek güçte bir kişilik değil. Yönetimdeki bu dengenin bozulması da çok kö- tü sonuçlar doğurabilir. Bu du- rumda kazançlı çıkanlarsa Gür- cistan'ın Güney Osetya ve Ab- hazya'ya ilişkin bölgesel sorun- lan "seferlerle" çözme yolu- nu savunan şahınler grııbu olur. Demokrat adav gerekli Devlet Başkanı da bu eğili- me yakın. Jvania ise demok- ratikleşen bir Gürcistan arzu ediyordu. Çünkü bu ayrımcı- lık konusunun çözümünde de yararsağlayacaktı. Saakaşvili Jvania'dan boşalan koltuğa otu- racak başbakan adayını par- lamentoya sunacak. Liberal, demokrat bir aday sunsa iyi olur. Buradaki soru şu: Acaba Saakaşvili etnik çatışmalara banşçıl bir çözüm istiyor mu? Bu sorunun yanıtı ülkenin kadenni belırleyecek. (Die Welt, Almanya, 4Şubat) • En son ne zaman konser repertuvarlarda kabul gören bir klasik müzik bestesi bestelendi? Şostakoviç'in 1959'da bestelediği çello konçertosu mu? Richard Strauss'un 1948'de bestelediği "Four Last Songs" adlı yapıtı mı? MARTIN KETTLE M üzik ne zaman ve ncden öl- dü? Agustosta Diıııilı i Şos- takoviç'in ölümünün üze- rinden 30 yıl geçmiş olacak. Önü- müzdeki yıl Benjanıin Brittcn'ın 30'uncu ölüm yıldönümüydü. Onlar- dan çok daha yaşlı olan Aaron Cop- land 1990' da öldü. OHvierlVIessiaen ise 1992'de. Ya bu ünlü bestecilerin dışındakiler? Yarı unutulmuş ve yu- karıdakilerin yansı kadar ünlü olan Hcnze ve Berio hayranlannın, Tave- ner ve Ades hayranlarının suratlan- nı ekşittiklerini görürgibi oluyorum. Piazzola ve Saariaho'yu da unutma- mak gerek. Ve, belki Stockhausen'den Bach'la aynı kefeye konularak bah- sedilmesini isteyenler şimdiden var- dır-ki bunlarmoderniztnin enkazı- na bağlı kalan, gerçekten inanan son kişilerdir. Peki bestecilere ne oldu? Geçen cu- martesi günü BBC "de New York'ta sahneye konulan, Puccini'nın en ün- lü yapıtlanndan "Türandot" opera- sı yayımlandı. Belki de dünyadaki en tanınmış arya olan "Nessun Dor- ma"yı içeriyor bu opera, aynı za- manda da I924'te Puccini öldüğü zaman tamamlanmamış olan Turan- dot ttalyan Operası'nın kayda değer anlamdaki son ürünüdür. Italya'da üç yüzyıl boyunca bestecilerin kalem- lerinden opera tınılan döküldü kâ- ğida. Turandot bestelendikten son- ra ise tam 80 yıldır bahsetnıeye de- ğer bir tane opera bestelenmedi. Bu, belki aşırı uçta bir örnek ola- bilir. Ancak şu soruyayanıt verin:En son ne zaman konser repertuvarlar- da kabul gören, sık sık yer veriIcn vc dinleyici tarafından da sevılerek dın- lenen bir klasik müzik bestesi bes- telendi? Şostakoviç'in I959'dabes- telediği çello konçertosu mu? Ya da daha gerçekçi bir yanıt vermek ge- rekirse Richard Strauss'un 1948'de bestelediği "FourLast Songs" adlı yapıtı mı? Bu bakış açısının muha- fazakâr bir bakış açısı oldu- ğunu mu düşünüyorsunuz? O zaman yeni bir kitap yazan Güney Afrikalı akademis- yen Peter Van der Mer- we'nin saptamalarına göz atalım. Ona göre I939'da - ki bu Rodrigo'nun Aranjuez K.onçertosu'nu bestelediği yıl- dır- modern ve popüler olan müziğin kaynağı kurudu, akı- şı durdu. Van derMerwe, son besteciler arasın- daKaçahıryan,Ben jamin Brilten, Pe- ferGrimesve Ric- hard Strauss'u da sayıyor.. o kadar. Güney Afrikalı akademısyene göre klasik müziğin varoluş öyküsü top- lum için 1950 yılındasonaerdi. Bu bitiş çizgisinin nereye çekilebilece- ği konusunda da tartışmalar yapılı- yor. 1940 mı, 1950 mi, 1960 mı? Ama kesin olarak geçen yüzyılın or- talarında klasik müziğin toplumla ilişkisinin kcsildiğini söyleyebiliriz. Toplumdan koptular 21 'inci yüzyılın başında ise bu ko- nuda nelerin yanlış olduğunu çok daha net bir şekilde görebiliyoruz. Yanlış gidcn Avrupa'daki moder- nizm akımıydı. Modernizm farklı toplumlarda farklı ulusal kimlikle- re büründü. Ancak, Van der Mer- we'ye göre, asli amacı müziği gcç- mişteki popüler köklennden uzaklaş- tınp teoriye yöneltmekti. Bunun ön- cüsü ahcnksizlik teorisini ortaya atan ArnoIdSchönbergoldu. Ancak onun görüşlen de öldükten sonra, 1955- 1980 yıllannda kabul gördü, kutsal söz seviyesinc ulaştı. Sonuç ise po- pülariteden vazgeçilmesi oldu. Mo- dern akımın temsilcileri için önem- li olan dınleyici kıtlesi toplum olmak- tan çıktı, besteciler, entelektüeller genelde üniversite kökenli, yeni mü- ziğı değerlendirdiğini iddia eden ke- sim oldu. Bir yapıtın popüler olma- masında hiçbir zaman bestecınin toplumla iletişim eksikliği olduğu neden olarak gösterilmedi. Toplu- mun anlama eksıkiği olarak yorum- landı. Tabii, bu durumda toplumun popüler müzik için başka yöne ka- fasını çevirmesi sürpriz olmadı. 20'nci yüzyılın başında cazla başla- yan akım rock müzik hayranlığıyla sürdü -rock'n roll'un altın çağı aka- demik çevrcleri modernizmin yön- lendıği döneme, 1955-1980 yıllan- na denk gelir. Klasik müzik her şeye rağmen öl- medi. Ancak, günümüzde orkestra ve operalar kendilerine yatınm yapılma- dığı için savaşım veriyorlar. Solist- lerin ses kalitesi, teknikleri çok iyi ancak eski bir geleneği sürdürmek isteycn insanlar gibi her geçen gün daha az sesleri duyuluyor. Prospect dergisinin son sayısında tngillere Filarmoni Orkestrası'nın direktörü David Whelton bu toplu- mun büyük çoğunluğunun orkestral müziğe tamamen yabancı olduğu bir dönemde yaşadığımızı söyledı. Buıılar, klasik müziğe veda etti- ğimiz anlamına mı geliyor? Tama- men öyle denemez. Modernizm ça- ğı Avrupa'nın bazı batı bölgelerin- de peşinden koşanlar olmasına rağ- men bitti sayılır. Modernizm saldı- rısında varolmayı başaran ulusallık anlamında gelenekçi olanlar ve ABD'li besteciler bir çıkış yolu ola- bılır Van der Menve'ye göre. Klasik müziğin ikınci kez doğuşu için da- ha iyi bir zamanlama olamazdı. iyi, kaliteli müziğin eksikliğinden do- ğan boşluğu doldurmanın tam za- manı. (The Guardian, ingUtere, I Şubat)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle