25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ 4 HABERLER CHP, tartışmalı laiklik karannın yargının sindirilmesi çabasının sonucu olduğunu savundu: Yargıtay sorumluluktankaçtıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun "la- iklik ilkesinin artık korunmasına ge- rek kahnadığı" yönündcki kararı tar- tişma yarattı TBMM Anayasa Komis- yonu üyesi, CHP Konya Mılletvekıli Atilla Kart, "86 kişiyle toplanması ge- reken genel kurulun 27 kişiyle toplanlp karar aldığını, Yargıtay'ın böylcsine önemlibir konuda sorumluluktan kaç- ağuıT söyledı. Kart, öncelikle 86 kişiyle toplanma- sı gereken genel kurulun 27 kişiyle toplanıp karar almasının sorgulanma- sı gerektığini söyledi. Kart, "27 kişiy- le toplanıp 13'e 14'Iük bir çoğunlukla karar veriliyor. Bu, öncelikle Yargı- tay'ınözeleştirisi anlamındaönemlede- gerieıı*lîrilmcsi gereken birhusustur. Bu • 86 kişiyle toplanması gereken genel kurulun 27 kişiyle toplanıp karar verdiğini anımsatan CHP'li Kart, "Yargıtay'a yönelik 58. ve 59. hükümetler döneminde çok yoğun bir organizasyonun olduğunu yaşadık yakın zamanda. Bu yaklaşımlar sonunda yargının sindirilmesi söz konusu. Karann niteliğinden önce bunlar sorgulanmalı" dedi. rada,böylesincönemlivc kritikbirko- içerikolarakda, nitelikolarakda zayıf bitmiyor.Gerekliteknikveyasaldüzen- nuda sorumluluktan kaçma anlayışını görüyoruz" dedı. Kart, sözlerini şöy- le sürdürdü: 'İîuııu çokdayadırgamıyorum. Hâ- kiın vcsavcı mülakaUaruıdan tutun da, Yargıtay'a yönelik 58. ve 59. hükümet- lerdeçokyoğun bir organizasyonun ol- duğunu yaşadık yakın zamanda. Bu yaklaşımlar sonundayargının sindiril- mesi söz konusu. Yargının bürokrat- laştınlması sürecinin daha da hız ka- zandığuugörüyoruz.Karann niteliğin- den öncc bunlar sorgulanmalı. Karar bir karar. Elbette düşüncc özgürlüğü- nü savunuyoruz ama bunun şiddete dö- ntiştüğü, şiddeti teşvik ettiği sınır ince çizgi bu. Bu çizgiyi koymak dunımun- dasınız. Kararda tatminkâr bir gerek- çeyi göremiyoruz. Karardaki şu gerek- çeye belli bir il irazi kayıtla kanlıyorum. Laikliği korumak toplumlann sağdu- yusuna bırakılmış bir olaydır. Yargıtay bu noktada temenni dile getiriyor. La- ikliği korumak toplumlann kendi öz- denetimleriiçindesağlaması gereken bir sorumluluk, ancak sadece bununla iş. lemelerinyapılması gereğini kimse göz ardı edenıez." Kart, karann içerik olarak da nite- lik olarak da irdelenmesi gerektığini kaydetti. AKP olumlu buldu TBMM Anayasa Komisyonu Başka- 01, AKP Istanbul Milletvekili Burhan Ku/ıı, karan olumlu bulduğunu belır- terek bu kararla laikliğin zedelenece- ğı yönündeki görüşlere katılmadığını söyledi. Kuzu, "Laikliğin özüyle ala- kalı değil,laikliğin biziın bildiğüniz yer- leşmiş tanımına karşı bir tutum dcğil. ltadeözgürlüğünün birazgenişyonıın- lanıa esasına dayanıyor" dedı. AtHM'nin de bu yönde kararları oldu- ğunu ileri süren Kuzu, şu görüşleri di- le getirdı: "AİHM'nin kararlannda, 'insanlar düşüncelennde hür olsun ama herhangi bir suç ortaya çıkarsa ondan dolayı sorumlu olsun1 gibi bir anlayış var. Yeni I urk Ceza Yasası'nın düşün- ce ve ifade özgürlüğüyle ilgili madde- sinde de açık ve yakın tehlike gibi bir kıstas getirildi. Salt düşünce, saçma da farklı da olsa düşüncedir yaklaşımına dayanıyor. Eğerbu düşüncenin açıklan- nıasından sonra bir eylem ya da olay olursa o zaman o kişinin sorumlu tu- tulması gibi bir anlayış söz konusu.'" MÜSTEŞAR DÜZEYÎNDE OLACAK Ustkuruüara nuıasstandardı EMİNEKAPLAN ANKARA - TBMM Plan ve Bütçe Komisyo- nu'nda alt komisyona sevkedilen Düzenleyici ve Denetleyici Kurullar Ta.sansı'nagörekurulbaş- kanlarının maaşı Başba- kanlık Müsteşarı'na, üye- lerinki ise Başbakanlık miisteşar yardımcılannın maaşına endeksleniyor. Buna göre Başbakanlık Müsteşarf nın maaşıyla aynı düzeye gelinceye ka- dar, kurul başkanlanmn maaşlan dondurulacak. Başbakanlık Müsteşa- n'nın brüt maaşı, 4.7 mil- yar lirayken, kurul baş- kanlannın maaşı 4.4 mil- yar ile 8 milyar lira ara- sında deği- şiyor. TBMM Plan ve Büt- çe Komis- yonu'nda alt komisyona sevkedilen Düzenleyici ve Denetle- yici Kurul- lar Tasansı, yüksekücret almalan ne- denıyle sık sık eleştiri ko- nusu olan kurul başkan ve üyelerinın maaşlarına standart getiriyor. Tasa- rıya göre kurul başkanı- na Başbakanlık Müsteşa- rı, üyelere ise Başbakan- lık Müsteşar Yardınıcısı için belirlenen her türlü ödemeler dahil mali ve sosyal haklar tutarında aylık ücret ödenecek. Ku- rumun kadro karşılığı söz- leşmeli personelinin üc- retleri ile diğer mali ve sosyal haklan da bu üc- ret tavanını gcçmemek üzcrc kurul tarafından be- lirlenecek. Halen kurul başkanlanmn maaşlan, Başbakanlık Müsteşa- n'nın çoküzerinde bulu- nuyor. Tasannın yasalaş- • Başbakanlık Müsteşan'nın maaşı aynı düzeye gelinceye kadar, kurul başkanlannın maaşları arttinlmayacak. ması durumunda, Başba- kanlık Müsteşan'nın ma- aşıyla aynı düzeye gelin- ceye kadar, kurul başkan- ları ile üyelerin maaşları dondurulacak. Heriki ma- aşın aynı düzeye gelme- sinden sonra, kurul baş- kanlarının maaşları ile Başbakanlık Müsteşa- n'nın maaşlan aynı ola- cak ve aynı oranlarda ar- tış yapılacak. Başbakanlık Müsteşa- n'nın brüt maaşı, 2004 yılı ekim ayı itibanyla 4.7 milyar lira olarak görü- nüyor. Kurul başkanlan- mn brüt maaşlan ise ay- nı ay itibanyla 4.4 milyar ile 8 milyar lira arasında değişiyor. Bazı kurul baş- kanlanmn maaşları şöy- le: Tütün, Tütün Ma- mulleri ve Alkollü tçe- cekler Dü- zenlcme Ku- rumu Başka- nı: 5.4 milyar lira. Tasarruf Mevduatı Si- gorta Fonu Başkanı 5.5 milyar, Ener- ji Pıyasası Düzenleme Kurulu Başkanı 6.2 mil- yar, Radyo ve Televızyon Üst Kurulu Başkanı 4.4 milyar, Sermaye Piyasa- sı Kurulu Başkanı 8 mil- yar, Bankacılık ve Denet- leme Kurumu Başkanı 5.6 milyar, Telekomüni- kasyon Kurumu Başkanı 6.2 milyar, Rekabet Ku- rumu Başkanı 5.7 milyar. Üst kurullarda üyele- rin net maaşları ise 3.4 milyar ile 4.8 milyar lira arasında değişiyor. Üst kurullarda uzmanlann net maaşlan 2 milyar ile 3.5 milyar lira, avukatların maaşlan 1.8 milyar ile 4 milyar lira, şoförlerin ma- aşı 1 milyar ile 2 milyar lira arasında değişiyor. Mustafa SarıgüL, eşi Aylin Sarıgüric birlikte basın toplanbsı düzcnledi. (Fotoğraf: GÖKÇE U YGUN) Sarıgül, entrikalarla susturulmaya çalışıldığmı söyledi 6 Sevghm ihraç edemezler' İstanbııl Haber Servisi- Şişli Beledıye Başkanı Mustafa Sa- ngül, "Beni partiden ihraç ede- bilirler ama cşimi, çocuklannu, halkı ve içimdeki CHP sevgisini ihraç edemezler. Mücadelemiz sonuna dek sürecek" dedi. CHP'nin yeni parti meclisi ve merkez yönetim kurulu tarafın- dan hakkında ihraç karan alınan Sangül, Esentepe'deki Şişli Be- lediyesi'nde basın toplantısı düzenledi. Eşı Aylin Sangül'ün de katıldığı toplantı- yı, "zalimlcrdcn mazlumların ahını alıııa loplaııl ısı" ola- rak tanımlayan Sa- rıgül, kendisinin, CHP Genel Başkanı DenizBay- kal ve arkadaşları tarafından partinin ve ülkenin en biiyük sorunu olarak görüldüğünü söy- ledi. Sangül, yüksek disiplin kuruluna "kurultay düzenini bozmak" gibi gayriciddi ve ko- nıik bir gerekçe ile sevk edildı- gini belirterek, kurultay salo- nunun, CHP Cîenel Merkezi'nin sorıımluluğunda olduğunu anım- sattı. CHP yönetiminin kurultay- daki olumsuzlukların hesabını halka vermek yerine, bundan kendilcrini sorumlu tutmayaça- lıştığını ıfade eden Sangül, "De- niz Baykal ve yönetinü, sadece Mustafa Sangül'ün değil, onun- la birlikte bu halk hareketine destek veren 460 delege ve on binlerce partilinin sesini kısma- ya çahşıyor. CHP'liler ve kanıu- oyu da bu pervasızhğı ibretve şaş- kınhkla izliyor. CH P'nin bugün- • Şişli Belediye Başkanı Sangül, "Beni partiden ihraç edebilirler ama eşimi, çocuklarımı, halkı ve içimdeki CHP sevgisini ihraç edemezler. Mücadelemiz sonuna dek sürecek" dedi. kü yönetimi demokrasi, mııha- lefet ile farklı görüşlere tahanı- mülsüzlük gösteriyor" diye ko- nuştu. "Benhalkıniçindengeli- yonım, baronlar bunu kafasına soksun" ifadelerini kullanan Sa- rıgül, kimsenin entrika ve ayak oyunlan ile seslerini kesemeyc- ceğini belirtti. Sangül, yakmda bir televizyon kanalında yapıla- cak canlı yayında Baykal ve ar- kadaşları hakkında çok önemli açıklamalarda bulunacağını an- latarak, Baykal'ın artık barda- ğı taşırdığına dikkat çekti. Mus- tafa Sangül, şöyle devam etti: "CH P'nin, onun ve arkaşlan- ııııı elinde küçülmesine izin ver- meyeceğim. CHP'nin üstünde giineş açması lazını ama Baykal ve arkadaşları nedeniyle üzerin- de karabulutlar dolaşıyor. Bay - luıl'ın bir 'maganda' lafı vardı. Kurultay oluştuıma düzeni ki- ınin maganda olduğu- nu gösterdi. Beni CHP'den ihraç edebi- lirler ama eşimi, ço- cuklarımı, halkı ve içimdeki CHP sevgi- sini ihraç edemezler. CHP demokratikleşjn- ceye ve iktidara gelene dek mücadelemiz sürecek." Aylin Sangül de kurultaydaki arbedeyi yaşaması ve bir kadın olarak ne düşündüğünün sorul- ması üzerine, "Demokratik mücadelenin erkeği-dişisi olmaz. Ama kurultay saloııunda ki düzen- lemeler kadınlar için değildi. Kadınlarla birlikteyaşamaya ahş- km ohnayanlara bu şekflde düzen- lenıcler yapabiliyorlar. Birdahaki sefere kurultayda daha çokkadın görmek istiyorum" dedi. AKPISRARLI Erdoğan: Türbana yasakyanlış BERLİN(AA)-Başbakan Recepl^yyip Erdoğan, üniver- sitelerdekı türban yasağını kal- duıııak için araştırma yaptık- lannı belirterek "Bunudinve devlet işlerinin aynlığı ilkesi- ni zayıflatmak için değil, I ür- kiye'nin vatandaşlanna dini özgürlük sağlaması için is<i- yoruz" dedi. Welt am Sonntag gazetesi- ne demeç veren Erdoğan, Tür- kiye'de 1923'tenberi yapılan bütün anayasalarda din ve dev- let işlerinin ayrı olduğunun belirtildiğinedikkati çekerek " Din vedevlet işlerinin ayn ol- ıııası, modenı Türkiye'nin te- mel değerlerinden biridir. Bu ilke, devletin kıırucusu Ata- türk'ünortaya koyduğu gibiya- şamaktadır. Ve bu asla değiş^ meyecektir" dedi. Erdoğan, "Din ve devlet işlerinin ayn «I- masını ciddiye almıyorlar" şeklinde kendilenne yönelti- len suçlamanın haksız oldu- ğunu öne sürerek "Sııçlaıııa için hiçbir gerekçe yok" dedi. "Kı/ını moda için lakıyor' Erdoğan, kızı Esra'nın ba- şörtüsü takmasına ilişkin bir soruyu yanıtlarken de "Benim eşim ve kızını inançlı Müslü- ıııandır. Kuran'da da bir ka- dınuı başörtüsü takması hük- ınü var. Benim kızım da Ku- ran'a saygı duyduğu için bu kurahuyguluyor. Aynca kızım başörtüsUnü moda sebebiyle takryor" dedi. Üruversıtelerde- ki türban yasağını yanlış bul- duğunu söyleyen Erdoğan, "Demokratik bir ülke dini öz- gürlükleri garantialtına alma- lıdır. Buna, vatandaşlann ba- rışçı ve yasalarla çelişmediği müddetçe, dini düşüncelerini sembollerle ifade etmesi hak- kıdadahildir" dedi. Erdoğan, üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakmak için araştır- ma içinde olduklannı belirte- rek "Böylebiradınndoğrubu- lııyorıını. Ftıınu din vedevletiş- lerinin aynlığı ilkesini zayıflat- makiçindeğil,Türkiye'nin va- tandaşlanna daha fazla dini özgürlükler sağlaması için is- tiyonız" diye konuştu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr 1989 yılıydı, Aydınlık grubundan ye- ni kopmuştuk, Sosyalist Birlik isimli bir dergi çıkarıyorduk. Çin'de üniver- site öğrencileri, daha fazla özgürlük ve demokrasi için gösterilere başlamış- lardı. Çin'in ve sosyalizmin geleceği üzerine büyük birtartışmasürüyordu. Dönemin Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Zhao Ziyang, gençlere sem- patisini göstermek amacıyla mayıs ayında Tienanmen Meydanı'na gel- mişti. Zhao Ziyang'ın Komünist Par- tisi lideri sıfatıylayaptığı son eylem bu oldu. 15 gün sonra Haziran'ın 3'ündeyüz- lerce üniversite öğrencisi demokrasi ve daha fazla özgürlük istedikleri için kurşunlandılar, öldürüldüler. Çin'de demokratik reform talepleri susturul- du. Bizler, Çin'deki Tienanmen katli- amından büyük üzüntü duymuştuk. Sosyalizm adına özgürlük isteyen gençlerin öldürülmesi kabul edilemez- di. Katliamın sosyalizmi lekelediğine inanıyorduk. Bir grup arkadaş (Halil Berktay, Hürriyet Karadeniz ve Mu- zaffer Erdoğdu'yu hatırlıyorum), Çin'in Mecidiyeköy Ortaklar Caddesi'ndeki Zhao Ziyang'ın Sessiz Ölümü Istanbul konsolosluğunun kapısına katliamı protesto amacıyla siyah çe- lenk koydıık. Bu nedenle bir süre de gözaltında tutulduk. Zhao Ziyang'ın, gençlerin gösterile- rine destek vermek amacıyla Tianan- men Meydanı'na gelmesi onun sonu olmuştu. 0 günden sonra evinde göz hapsine alındı ve bir daha kendisinden hiç söz edilmedi. Ocak ayında öldü- ğünde onun ismi 15 yıldan sonra ilk kez resmi bir metinde yer aldı. Çin'in resmi devlet ajansı Sinhua haber ajan- sının yazdığı metinde şu satırlar var- dı: "Yoldaş Zhao uzun süredir kalp rahatsızlığı ve solunum yetmezliği çe- kiyordu. Bu nedenle defalarca teda- vi için hastaneye getirilmişti. Pazarte- si günü (21 Ocak 2005), acil müda- haleye rağmen kurtarılamadi veyaşa- mını yitirdi." Zhao Ziyang, Çin devrimci tarihinin önemli isimlerinden birisiydi. Çokgenç yaşta Komünist Partisi'ne katılmış ve yetenekleriyle kısa sürede partinin üst kademelerine yükselmişti. Ancak 1960'lardayürütülenbirtemizlikkam- panyasında tasfiye edilmişti. 1973 yı- iında dönemin başbakanı Çuen Lay onu sahiplendi ve Siçuan eyaletinin ba- şına getirdi. Zhao Ziyang, ekonomisi çöken Siçuan eyaletini ayağa kaldır- dı, tüm ülkede etkisini gösterecek bir ekonomik reform sürecinin de simge isimlerinden birisi haline geldi. Zhao, Deng Siaoping döneminde iyice etkin bir isim olarak öne çıktı. 1980 yılından sonra önce başbakan da- ha sonra Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri seçildi. O, demokrasiye ina- nıyordu. Sosyalizmin de ancak de- mokrasi ve özgürlüklerle birlikte var ola- cağını düşünüyordu. Ekonomik re- formlarlasiyasi reformların birlikte yü- rütülmesinden yanaydı, bu yönde ça- ba sarf ediyordu. Çin'de onun önder- liğinde bazı adımlar da atıldı, ancak ül- kenin tek hâkimi Komünist Partisi bü- rokrasisi bu durumdan hoşlanmıyor- du. Çünkü bu gidiş tek parti egemen- liğinin sonu olabilirdi. O dönemde Sov- yetler Birliği'nde yaşananlar da onla- rı korkutuyordu. Zhao Ziyang ise sos- yalizmin bir geleceği olacaksa bu an- cak halkın demokratik ve özgür katı- lımıyla mümkündü, diyordu. 1989 yılı başında Tiananmen dire- nişi patlak verdiğinde Çin Komünist Partisi için tayin edici saatlergelip çat- mıştı. Zhao, bu eylemlere sempatiyle bakıyordu. Gençlere güveniyor ve sos- yalizmin ancak onlarla birlikte inşa edi- lebileceğine inanıyordu. Parti yöneti- miyse ondan tamamen farklı düşünü- yordu. Göstericilere ateş edilmesini savunanlara karşı kararlılıkla direndi. Sonunda toplumsal desteği sağlamak amacıyla gençlerin yanına gitti. Eline megafonu alarak gönlünün onlarla bir- likte olduğunu söylediğinde gözlerin- den yaşlar akıyordu. Zhao'nun bu yaptıklarını affetme- yen partinin şahinleri onu devirdiler ve evinde göz hapsine aldılar. Ardından büyük bir saldırıya girişerek özgürlük taleplerini bastırdılar. ••• Tiananmen olayları, sosyalizmin ka- deri açısından bir dönüm noktasıydı. Çin Komünist Partisi'nde ipleri elle- rinde tutanlar, özgürlük ve demokra- si isteklerinin tek parti yönetimiyle bağ- daşmayacağını biliyorlardı. Bastırdı- lar. Sosyalizm dünyada büyük bir pres- tij kaybına uğradı. Çin, şimdi sosyalizm yolunda mı ilerliyor? Bugün dünya kapitalizminin bütün büyük firmaları, ucuz Çin eme- ğinin peşindeen büyük yatırımlarını bu ülkeye yapıyorlar. Iktidarda Komünist Partisi var. Bir ülkede Komünist Par- tisi olunca o ülke sosyalist mi oluyor? Siyaset vefasızdır. Zhao Ziyang öl- düğünde ülkenin başbakanı ailesine bir başsağlığı mesajı bile yollamadı. Ga- zeteler onun ölümünü haber vermek- ten korktular. Zhao Ziyang'la aynı olaylar nedeniy- le aynı tarihlerde gözaltına alınmıştık. O, ölünceye dek hep gözaltında kal- dı. Bizse 15 yıldır sosyalizmin, insan- lığın güvenini yeniden nasıl kazanaca- ğını düşünüyoruz. 2000? LI YILLARDA ERDAL ATABEK Bedelini Ödeyerek... Bedelini ödemeden sahip olduğunu sanmak ya- nıltıcıdır. Birtoplum bedelini ödemeden özgür olamaz. "Kendinigerçekleştirmek" için bedelini ödemek göze alınmalıdır. "Kendini gerçekleştirmek", üç ayak üzerinde durur: "Kendi olmak", "Kendi yapmak", "Kendini vepaydaşını varedemkpaylaşabilmek". Neden bunları bedel ödeyerek elde edebiliriz? Çünkü, "kendiolmak" için, başkası olmaktan vaz- geçmek gerekir. Kendi olmanın bedeli, başkası olmaktan vaz- geçmektir. Oysa, "başkası olmak" kolay görünür. "Başka- sı", toplumca kabul edilmiştir, beğenilmiştir. Beğe- nildiği, kabul edildiği denenmiştir. Onun için de, "baş- kası olmak", kolayca beğenilen, kabul edilen biri- si olmaktır. Ancak, bunun ödenen bedeli "kendin- den vazgeçmek"t\r. Toplumda bu sınava girrneyi göze alamayan büyük bir çoğunluk, kendinden vazgeçerek, beğenilen, kabul edilen "başkası" olur. Ama bunu sürdürdüğü sürece hiçbir zaman "kendisi" olamayacaktır. Kendini gerçekleştirmeşan- sını yitirmiştir. Artık neden verimsiz olduğunu an- lamadan verimsiz olacak, neden huzursuz oldu- ğunu bilmeden huzursuz olacak, hiç anlayamadı- ğı nedenlerle de mutsuz yaşayacaktır. Buna kat- lanamadığı için de sürekli olarak "başka birisi ol- maya çalışarak" yaşamını sürdürecektir. "Kendiyapmak", değer kazanmanın, saygı ka- zanmanın, güven kazanmanın doğru yolu. Ama zor yolu. Hep kendini üretici kılarak, yaratıcı kılarak yap- mayı gerektiren, çaba isteyen, yaşamın engebeli yolu. Bu bedel ödenerek karşılıkları elde edilecek. Oysa, yaşamda çok kolay yollar da var. Insanlara hep kolayyaşamayolu" olarak önerilen yollar. Baş- kalarının yaptıklarının üzerine konmak. Başkaları- nın yaptıklarından yararlanmak. Başkalarının yap- tıklarına emeksiz ortak olmak. Simbiyoz görüne- rek asalak olarak yaşamak. Bedelsiz görünen ko- lay bir yol. Ama ağır bir bedeli var: özdeğeri olma- mak, özsaygısı olmamak, özgüveni olmamak. Bü- tün bunlara neden sahip olamadığını bilemeden bun- lardan yoksun bir yaşamı sürdürmek. "Kendini ve paydaşını var ederek paylaşmak" ne demektir? Hep alarak paydaşını yok etmemek, hep vererek kendini yok etmemek demektir. Almak- ta ve vermekte denge olması demektir. Bu da ken- dini gerçekleştirmenin önemli bir ayağı. Şimdi düşünelim. Aile yaşamımızda, iş yaşamı- mızda, eğitim yaşamımızda, kendimiz mi oluyoruz? Kendimiz mi yapıyoruz? Kendimizi var ederek mi paylaşıyoruz? Yoksa, hep başkaları olmak, başkalarının iste- diğini yapmak, başkaları ile doğru paylaşamamak zorunda mı kalıyoruz. Aile olmak, bunların hangisini destekliyor, han- gisini ödüllendiriyor, hangisini övüyor? İş organizasyonları bizim kendimizi gerçekleş- tirmemiz üzerine mi kurulu, yoksa kendimizden vazgeçmemiz üzerine mi? Eğitim kurumları, eğitim yöntemleri bizi gerçek- leştirmek amacına mı yönelik, yoksa kendimizi sil- meye, kendimizi unutturmaya mı yönelik? Dikkatle bakarsak görürüz ki, içinde yaşadığımız sosyal dokular, "kendini gerçekleştirmek" hede- fini amaçlamıyor. Hepsi de kendini oluşturmaya, kendini korumayayönelikişlevlerüstlenmiş.. ama insanın "kendini gerçekleştirmesi" bu kurumla- rın işlevlerinin içinde yer almıyor. Oysa, bu kurumların hepsi de aile olmak, aile kur- mak, eğitim görmek, çalışmak, işe girmek, yarar- lı olmak için kurulan bütün organizasyonlar da ön- celikle "insanın kendini gerçekleştirmesi" amacı- na yönelik olmalıdır. Insan yaşamını verimsizleştiren, insanı huzur- suzluğa iten, insanı mutsuz eden nedenlerin ne ol- duğu açık yüreklilikle ortaya konmalıdır. Hiç kimse kendisinin sevgisiz, değersiz, saygı gör- meden yaşamasını kabul edemez, böyle yaşaya- maz. Bu nedenle de "kendini gerçekleştirerek" bulması gereken bütün özellikleri paraya, mala, unvana, yetkiye vb. her şeye yükleyerek, onlarla beğenilmeye, onlarla sevilmeye, onlarla saygı gör- meye, onlarla kendini güvenli duymaya çalışır. Ne çare ki, insanın asıl sahip olması gerekenler paralar ve eşyalar değil, kendine kazandıracağı niteliklerdir. Onun için de insanlar, verimsiz, huzursuz, mut- suz yaşamları sürdürmek zorunda kalmaktadır. Onun için de refahın artması, bilimin gelişmesi, teknolojinin ilerlemesi mutluluk getirmemektedir. Bunları hiç düşünmeden alışveriş merkezlerine koşmayı sürdürelim mi? Karar bizim. Biz insanların. e-mail:erdalatak@superonline.com faks:0212-5139098 Meclis'te ele aimacak Öğrenci affiı yarın belli olacak ANKARA (ANKA)- Yıllardır Türkıye gün- deminin üst sıralannda yer alan öğrenci affi ko nusunda AKP ve CHP topu birbirine atarken bağımsız milletvekille- rınden Emin Şirin'in verdiği yasa teklifinin doğrudan gündeme alı- nıp alınmaması yarın Meclis Genel Kuru- lu'nda oylanacak. Bağımsız Istanbul Mil- letvekili Rmin Şirin'in, türban nedeniyle okul- dan atılanlan da kapsa- yan öğrenci affına iliş- kin yasa teklifı Milli Eği- tim Komisyonu'nda 45 gün içindegündeme alı- narak görüşülemcdiği için yann Meclis Gcncl Kurulu'nda görüşülecek. TBMM tçtüzüğü'nün 37'nci maddcsi uyannca teklifin doğrudan gün- deme alınıp alınmayaca- ğının belirlenmesi ama- cıyla Meclis Genel Ku- rulu'nda oylama yapıla- cak. Teklifte, her ne ge- rekçeyle olursa olsun di- siplin suçuyla atılanlara da belırli koşullarda ünr versite öğrenciliğine dön- me yolu açılıyor. Teklif, türban taktığı için okul- dan atılan ve sayıları 300'ü bulan öğrencileri dc kapsıyor. Emin Şirin'in verdiği yasa teklifinin ardından aynı içerıkte bir başka teklifiDYPDenizli Mil- letvekili İ'Jmmet Kando- ğan da Meclis Başkanlı- ğı'na vermişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle