Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ
+
CUMHURİYET SAYFA
17
Ortak akılcılar
Kurultay öncesi genel
başkanlığa aday olan, sonra
vazgeçen, kurultay sonrası da
CHP'nin tarihe havale edilip
vakfa dönüştürülmesini
öneren, bu önerisi tepki
çekince de "Ben şaka
yapmıştım" diyen Zülfü
Livaneli, 2002 seçimleri
öncesi Deniz Baykal'ın
vitrinindeydi.
O günleri anımsayanlar aktardı
şu anıyı:
"Çok geniş bir kadro,
günlerce çalıştı, emek verdi
ve CHP'nin 2002 seçim
bildirgesini hazırladı. Bildlrge,
Istanbul'a gitti, geldi. Bir
baktık, bildiri Kemal Derviş
ve ekibinin sosyal liberal
sentez çorbasına dönmüş."
Anıyı dillendirenler, "Deniz
Baykal, bugün karşısına
dikilen Kemal Derviş ve Zülfü
Livaneli gibi isimlerin 'pazarcı'
görüşlerine hep yatkın oldu.
Deniz Baykal bugün
muhalefette değil de iktidarda
olsaydı, sosyal liberal sentez
çorbasını savunuyor olacaktı.
Kemal Derviş 'inden Zülfü
Livaneli'sine tüm 'vitrin'dekiler
de bakan olacaktı" demeye
getiriyorlar.
Ne Livaneli, ne Sarıgül, ne de
Baykal'dan yana olan bir grup
yakın gelecekte "20-30 yıllık
bir ufku olan, küreselleşmenin
ve borç batağının olumsuz
etkilerini sosyai politikalarla
aşmaya çalışan bir program
çerçevesinde ortak akıl üreten
bir kadro ve o aklı temsil eden
bir lider" diye harekete
geçerse, hiç şaşmayın!
IŞIK KANSU
BinbirRecep Tayyip Erdoğan açıkladı:
"Bin köye bin tarım gûnüllüsü" pro-
jesi çerçevesinde, mevcut bin ziraat
mühendisi ve veteriner hekime bu yıl
bin ya da iki bin kişi daha eklenecek-
miş...
Ziraat Mühendisleri Odası'nın açık-
lamasından okuduk:
Çalışmaya başlayan "gönüllüler"
için bütçeye ödenek konulmamış.
Çoğunlukla zamanında verilmeyen
maaşları; özel idare, valilik, meslek ör-
gütleri ve özel sektörtarafından öde-
niyormuş, sözleşmeler de doğrudan
bunlarla yapılıyormuş...
Bir bilgi daha:
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Pla-
nı özel Ihtisas Komisyonu raporları-
na göre, Türkiye'nin verili ekolojik ve
coğrafi yapısında 160 bin ziraat mü-
hendisine gereksinim varmış. Buna
karşılık, yaşayan 60 bin ziraat mü-
hendisinin 10 bini işsizmiş...
Dileriz, tarım çökertilirken "bin kö-
ye bin tarım gönüllüsü" projesi de
binbir gece masalına dönmez.
e-teslimiyet tek seçenek mi?
AKP iktidarı Microsoft'a
"e-teslim" olurken konu-
nun uzmanları, serbestya-
zılımı desteklemenin ve açık
kaynak kodlu işletim sis-
temlerinin kullanımını yay-
gınlaştırmanın bilgi güven-
liğinde tekellerin bağımlılı-
ğına engel olmak İçin tek
şans olduğunu dile getirip
dünyadan çeşitli örnekler
veriyorlar:
Yunanistan: 12 bin kadar
ortaöğretim kurumunun la-
boratuvarına hem Linux,
hem de Windows kurulu
durumda. Böylcliklc Yunan
hükümeti, genç kuşakları-
nı şimdiden seçenekli işle-
tim sistemlerine alıştırma-
yabaşladı.
Tayland: Ülkedeki "Ulu-
sal Elekthk ve Bilgisayar
Teknoloji Merkezi" kamu
kurumlarındaki masaüstü
ve sunucularında kullanıl-
mak üzere bir Linux dağı-
tım ağı geliştirdi. Tayland
askeri kademeleri de bu ta-
sarım ile yakından ilgileni-
yor.
Finlandiya: Kamu ku-
rumlarında Linux kullanıl-
ması için karar alındı. Me-
murlara, Linux işletim sis-
temi dersi veriliyor.
Peru: Kamu kurumların-
da serbest yazılım kullanıl-
masına olanak tanıyan bir
yasa tasarısı gündemde.
Güney Kore: Kamu ala-
nındabiryerlifirmanınürü-
nü olan "Hancom Office"
kullanılıyor. Hancom saye-
sinde kamuda 26 milyon
dolar tasarruf sağlandı.
Ispanya: Estremadura
Eyalet Meclisi, yoksul olan
bu bölgede eğitim atılımı
yapılması için bir ihale aç-
tı. flkihaleye, aralanndaMic-
rosoft'un da bulunduğu çe-
şitli gruplar, milyon dolarla-
rı aşan önerilerle girdiler. Li-
nux, cuların önerisi ise ra-
kiplerinin yaklaşık sekizde
biri oldu. Ihalenin Linux, cu-
lara gitmesinden ürken Mic-
rosoft'çular, "8 bin işletim
sistemi armağan etme"
önerisindebulundu. Bunun
üzerine 80 bin CD'ye Linux
işletim sistemi yazılıp bele-
diye binasının önüne bıra-
kılması üzerine Estremadu-
ra Eyalet Meclisi, 80 bin Öğ-
renci ve 1500 öğretmene
Linux işletim sistemi yüklü
sistem kurulmasına onay
verdi.
Almanya: Dünyanın en
güçlü şifreleme programı
olduğu iddia edilen Open
PGP'yi geliştiren Alman ya-
zılım uzmanlarına destek
veriliyor.
örnekler ortada: Dünya-
da herkes Mersin'e gidiyor,
AKP iktidarı tersine... Izle-
yip göreceğiz, Türkiye'nin
"e-teslim" edilmesinin ay-
rıntıları da yakında ortalığa
dökülür...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
'Hedefteki Insan
9
:
Zekeriya Temizel
Kamu personel yasalan kapsamına giren tüm kamu görevlile-
ri, tek bir sosyal güvenlik kurumunun çatısı altında toplanmiş-
tır. Bu sosyal güvenlik kurumu da, Türkiye Cumhuriyeti Emek-
li Sandığı'dır ve 17 Haziran 1949 günlü Resmi Gazete'de yayım-
laııan, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Yasası'nın
1. maddesi ile kurulmuştur.
Böylece, "Maliye Bakanlığı'na bağh olmak" ve kamu görev-
lilerinin "emeklilik işlerini görmek üzere Ankanfda Emekli Saıı-
dığı kurulmuştur''. Türkiye'nin en eski ve en köklü sosyal gü-
venlik kurumudur.
TC Emekli Sandığı 1949 yılından bu yana çeşitli personel ya-
salan kapsamında görev yapanlar ve emeklileri ile bunlann bak-
makla yükümlü olduklan eş, çocuk ana ve babalarma ayhk bağ-
lamakta ve sağlık yardımlannı sağlamaktadır.
Aynca, 3671 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin
Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair Yasa ile milletvekilleri,
emeklileri ile dul ve yetimleri de, "emeklilik ikramiyesi" dışın-
da, TC Omekli Sandığı Yasası'nın sağladığı hak ve yardımlar-
dan eksiksiz yararlanırlar.
Emekli ikramiyesi, TC Emekli Sandığı Yasası EkMadde 20'de
yer alir. Bu maddeye göre "Emekli, adi malullük, vazife nıalul-
liiğü aylığı bağlananveyahuttoptan ödeme yapılan askeı, sivil tiinı
iştiı akçilcrc, her taııı fiili hi/ııii (yılı için (...) aylık bağlamaya esas
tutarlann bir aylıgı emekli ikramiyesi olarak vcrilir. Verilecek
emekli ikramiycsinin hesabında, 30 fiili hizmet yılından la/.la sii-
rclcr nazara alıııma/. (...)"
Kamu görevi yapanlar için emekli ikramiyesi, emekli aylığı ka-
dar önemlidir. Bu ikramiye, kamu görevlileri için gelecek güven-
cesidir. Bu ikramiyeyle, gelecekte, kimileri bir küçücük ev al-
mayı, kimileri bir sahil kasabasına yerleşip, yıllann yorgunluğu-
nu gidermeyi, kimileri yıllardır koptuğu doğup büyüdüğü, ço-
cııkluk anılarıyla doluköylerine kentlerine dönmeyi düşlerler. Bun-
lan düşlemek, onlara güç ve umut verir. Onlan yaşama bağlar.
Şimdilerde, "emekli ikramiyesi"nin, yasalaşması beklenen
"Sosyal Güvenlik Yasası TaslağT ile kaldırılacağı söylemleri ve
söylentileri yoğunlaşmıştır. Reform adı altında, kamu görevlile-
rinin umutları ve düşleri ellerinden alınmak istenmektedir. Ge-
rekçe olarak da, "Uluslararası Para FomTnun (IMF) dayatması
olduğu söylentileri yaygındır.
Bugün, Türkiye'nin, iç ve dış borçlan, 200 milyar ABD Do-
lan'nı aşmıştır. Iç ve dış borçlar ve bütçe açıkları, dolaylı vergi-
lerle (KDV ve benzeri) yoksul kesimin sırtına yüklenmistir. Bu
yetmiyormuş gibi, IMF buyruğu ile bu borç ve açıklar, emekli,
yaşhlık, dul ve yetim ayhkları kesilerek kapatılmaya çalışılmak-
tadır.
Türkiye'yi, yanm yüzyılı aşan süreden bu yana, 250 milyar Ame-
rikan Dolan'na ulaşan borcun altına sokan, memurlar, işçiler, emek-
liler, dul ve yetimler değildir.
Türkiye'yi bu borcun altına sokanlar, yurtdışından güdümlü,
"karizmatik'' yöneticilerle, onlarrn, yurtdışından "ithal edip"
yönetimine tepeden inme oturttuklan kamu kurumlarını, özel-
leştirme adı altuıda yandaşlaıına "peşkeş" çeken "prensleri" ile,
hempalan olan "haramzade" takımıdır.
Bu, "haramzade takımı", bugün, yurtiçinde ve yurtdışında
"sultanlar gibi" yaşam sürmekte ve toplumun bazı kesimlerin-
ce de "baştacı" edilmektedirler. Ve onların "talanettiklerini" ye-
' rine koyma görevi de memur, işçi, emekli, dul ve yetimlerden bek-
lenmektedır. Ve bu soygun, talan ve yagmanın hesabı da dürüst
j bir devlet adamından sorulmaktadır. Eski Maliye Bakanı olanbu
devlet adamının kim olduğunu merak ediyorsanız, büyük usta-
I mız tlhan Selçuk'un "Pencere"sine bakınız (29 Ocak 2005):
"Zekeriya Temizel kadar dürüst bir kişivi bu toplumda radar-
- la arayıp tarasan hulamazsın!.."
f < Temizel bugün Cumhuriyef te çahşıyor.
"Hedef seçilmesi bu yüzden mi?.."
tlhan Abimizin bu sorusunun yanıtını, en büyük ustamız Na-
, dir Nadi, bana "Bu toplumda, en büyük suç nedir biliyor mıısun"
diye sormuş ve hemeıı, "Dürüstve kişilik sahibi olmak..." diye-
rekvermişti.
Herkesin gözleri önünde geçen, onurlu bir yaşamı olan Zeke-
riya Temizel de "dürüst ve kişilik sahibi olmak" suçunu işlemiş-
tir. Bir devlet adamı olarak işlenen bu suç, "cüceler ülkesi"ne dö-
nüşen dünyamızda, bagışlanabilir bir suç değildir.
Ve üstelik "Temizel bugün Cumhuriyet'te çalışıyor!.."
"Hedef seçilmesi bu yüzden mi?."
Evet! îşte, bu yüzden bugün, Temizel "hedefteki insan''dır.
Tutulan
askeı1
sözü
Atatürk'ün boşandığı eşi
Latife Hanım, yaşamı
boyunca tek bir gazeteciyle
söyleşmişti. O söyleşiyi yapan
Niyazi Ahmet Banoğlu'ydu.
Banoğlu, 1950'de
gerçekleşen söyleşinin en
önemli bölümünü o yıl
yazmamış, Latife Hanım'ın
ölümünden sonra 9-13 Kasım
1981 tarihleri arasında
Boğaziçi Üniversitesi'nde
düzenlenen "Uluslararası
Atatürk Konferansı"na
sunduğu "Latife Hanım
Atatürk'ü anlatıyor" başlıklı
bildirisiyle açıklamıştı.
Niyazi Ahmet Banoğlu'na
göre, Latife Hanım kendisine
şunları söylemişti:
"Biz ayrılırken Mustafa Kemal
bana, 'Latif, bana asker sözü
ver! Müşterek hayatımıza dair
hiçbir gazeteci ile
konuşmayacaksın' dedi ve
ben de asker sözü verdim."
Herkes biliyor ki, Latife Hanım
yaşamı boyunca Atatürk'e
verdiği "asker sözü" nden
çıkmamıştı.
Atatürk ile Latife Hanım'ın
"müşterek hayatları"n\ ticari
bir mal haline getirmek için
hazırlık yapan kimi çevre ve
gazetecilere en güzel dersi
Latife Hanım'ın ailesi verdi.
Ailenin, TürkTarih Kurumu'na
gönderdiği ve Latife Hanım'ın
özel belgelerinin
açıklanmamasını isteyen
mektup, yıllar önce verilmiş
ve onurla tutulmuş bir "asker
sözü"nün sürdürülmesidir!
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakniturk.net
HARBÎ SEMİHPOROY semihporoyin yahoo.com
° kfrik&irsevneyiilktjyiulayan.
/tttan Erbulak't seygiyfe anarak
o o
BULUT BEBEK NURAYÇİFTÇI bulutbebekoihotmail.com
HAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA BILG! hayatepik(nmynet.com
OKUL DUVARLARINA BILE
REKLAM DÜSÜNEBILEN
M Y M L VE
ONLARA İ Z Î N
VERENLERE
REKLAM PANO5U"
ÖNERÎ5ÎDÎR!.
TAKİHTE BIJGİJJN MİMTAZAMKAN 7 Şubat
'61/ GÖRDÜĞÜNIJZ ? £RKEK BEBEKİ
1888'PB 8USÜN, İNGİLİZ 8ASIN/NPA YAY'MCAA/AA/
BİR GABUN REKLAMt, ILGİNÇ BİR EESİMDEN
YARARc^ANMAKrAYOI. ŞESİM İLK BA-
tCıŞTA ÜÇ 8ESEĞİ &ÖSTEfcİYOfZ
&İSİYSB p£t
pıK/CATLİ 8İS GÖZt
YEpı
ÇOCUK SAYABİLİfS.Oh O YfLLAeüA
p£K SEVil-EN BU rüfi OYUNLAR-
PAM KEKLAMl-A/SDA £VJ YARARLA-
NILMAKTAYPI. AYfSICA, BESEKLE/?
KALITEL/ OLPUĞU ÖNE SÜSÛLEM
SA8UNA TÜ/cerİC/NİN İLGlSl ÇE~
fCİLMEYE ÇAİ./Ç/L.(YpfS.PU. "EfiZ-
/£EK ZOCUK. "SSZJJMÛN AÇIKLAMASI
İSE. O Y/t-LAIZtN CINSEL TBR-CtHİYPi'.
SAGNAK
NÎLGÜN CERRAHOĞLU
Avrupa Süleymanr
ın
Dostuyken../
"Okurmektupları", Italyan gazetelerindeağııiığı olan
bir geleneğe sahip. Mektupları ülkenin en prestijli ya-
zarları yanıtlıyor.
"Corriere della Sera" da okurlara yıllarca Italyan ba-
sının bir numaralı "duayen yazarı" Indro Montanelli
yanıt verdi mesela. Montanelli'nin ölümüyle sayfa ge-
ne ünlü bir gazeteci olan Paolo Mieli'ye miras kaldı.
Mieli, yılbaşında genel yayın müdürtüğüne terfi edin-
ce, bu defa da "mektuplar" Çizme'nin en önemli dış
politikayazarlanndan birine -aynı zamandatarihçi olan-
eski Büyükelçi Sergio Romano'ya devroldu. Roma-
no birinci sayfadan anons edilen ilk mektubun yanıtı-
na şu başlığı uygun bulmuş:
Avrupa Süleyman'ın dostuyken!"
Giannî Mereghetti isimli okur, Romano'ya malum
itirazları yineliyor:
Siyaset 'Evet' demeye yeter mi?
"Türkiye ne coğrafi ne tarihiaçıdan Avrupa'nın par-
çası. Türk tarihi Avrupa halklannın barışı ve özgürlü-
ğü için hep tehdit oldu. Tûrklerin demokrasiaçığı bü-
yük. Dini özgürlükleri kale almıyorlar. Ermeni soykırı-
mı gibi trajik birgerçeği inkâredecek denli tarihe say-
gıdan yoksunlar. Ankara'ya kapıyı kapatmak için da-
ha pek çok neden var. Islamla köprü kurmak adına1
devreyegiren 'siyaset', Türkiye'yiAvrupa'yakabulet-
meye yeter mi?"
"Sentez" yeteneğine hayran olduğum Sergio Roma-
no, Avrupa'nın Osmanlı ile "ortak tarihini" bakın nasıl
özetliyor:
"Sınırlannı genişleterek AB'yi bir Ortadoğu gücü-
ne dönüştürecek olan Türkiye, II. Dünya Savaşı son-
rası Avrupa tartışmalannın dışında kalmış bir ülkedir.
Ama tarih, Türkiye'yi dışlamak isteyenlere ikna edici
dayanaklarsağlamıyor. Fetihle Avrupa'ya giren Türk-
lerçünkü, Avrupa siyaset oyununu tarih boyunca di-
ğer Avrupa güçlerinin kurallarıyla oynadı.'
"Din özgürlüklerini, Katolik ülkeler Protestan ülke-
lerde hangi ölçüde tehdit ettiyse Türkler de o ölçüde
tehdit etti. Diğer özgürlüklerkonusunda da Türkler...
Şariken ya da II. Felipe Ispanyası; XIV. Louis veya
Napolyon Fransası, II. VVilhelm yahut Hitler Alman-
yası'ndan daha büyük tehdit oluştunvadılar. Ter-
sine, Osmanlı Imparatorluğu'nu amaçları uğnına kul-
lanan çok sayıdaAvrupa gücü oldu. Fransa kralı I. Fran-
cois, Kanuni ile ittifakyapmıştı... 16. yüzyıldan itiba-
ren, Osmanlı Sultanlan ile Avrupa'nın Hıristiyan dev-
letleriarasında dostane çok ilişkiyaşandı. 1853-56 sa-
vaşında Fransa, Ingiltere ve Savoya Krallığı, Rusya'ya
karşı Türkiye ile ittifakyaptı. 1878'de Avrupa'nın bü-
yükgüçleri Türkiye'yi, buülkeyegözdiken ÇariıkRus-
yası'ndan kurtardı. Birinci Dünya Savaşı'nda da Tür-
kiye, Hıristiyan Ingiltere'ye karşı, bir başka Hıristiyan
ülke Almanya 'nın yanında yer aldı."
'Başka yerde mazeret ara!'
"Osmanlt Imparatorluğu herne kadar hep 'Hıristi-
yanlık düşmanf olarak resmedilegelmiş ve 'öteki' ola-
rak algılanmışsa da iki dünyanın tüccariarı dine, ima-
na bakmadan alışverişe devam ettiler. 'Uygarlık çatış-
ması' görüntüsü altındakigerçeklertezatlaıia doludur.
Fatih 'in Istanbul'un fethinde kullandığı toplar, birMa-
car mühendisin eseri. Sultana zafer üzerine zafer ka-
zandıran yeniçeriler, Hıristiyanlıktan dönmeydi. Eflak,
Moldavya beyliklerini yöneten imparatorluk memur-
lan Gerek-Ortodoks, Konstantinopol dragomanları
Ermeni, tüccariar ve tefeciler Yahudiydi. fmparator-
luğun bakanlıkları ve sultanın maiyeti sanşın, açık ten-
li, mavi gözlü insanlaria doluydu. Tarih budur. Türki-
ye'nin AB üyeliğine karşı çıkanlar, başka yerde maze-
ret arasın..."
Küçük bir tarih kitapçığını dört sütuna sığdıran Ro-
mano'nun yanıtını çarpıcı bulduğum için neredeysetü-
müyle aldım. llginç olan şu ki rakip gazete "Repubb-
//ca"nın okurları da kafayı Türkiye'ye takmış. Geçen-
lerde "Repubblica"r\in okur sayfasının başlığı da ay-
nen şöyleydi: "Mamma gli turchi (Anneciğim Türkler
geliyorl) sendromu..."
Kendisini "hoşgörülü" olarak tanımlayan ye "Müs-
lümanlaria birarada yaşamak konusunda birsorunu
olmadığını" yazan okur özetle: "llımlı Müslümanlar
dahi Islamdan olmayana 'gâvur' gözüyle bakıyor. AB
içlnde Türkler bunu aşabilecek mi?" diye soruyordu.
"Repubblica "da şu noktaları öne çıkarmıştı: 1. Türk
siyasetini, Arap köktenciliğiyle kanştırmayın. TürklerArap
değildir, 2. On yıllık AB süreci, 'birarada yaşama stan-
dartlan've Insan haklan' konusundaTürkiye'ye de fark-
lı bir disiplin kazandıracak, 3. Altın kural "laiklik" ayn-
ca AB'de hiçbir dinin, bir başka din üzerinde üstünlük
iddiası taşımasına olanak tanımayacak...
AB süreci anlaşılan bize "insan haklan", Avrupa'ya
da "tarih" öğretecek. Avrupa, Türkiye ile ortak tarihini
sil baştan yeniden keşfetmek zorunda kalacak.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1
2
3
4
5
;
:
1 2 3 4 5
-H-y-
1
6 7 8 9
H
;i1 2 3 4 5 6 7 8 9
SOLDANSAĞA:
1/Ucuzmobil-
ya ve lambrı
yapunındakul-
lanılan, yüzü
suni reçineyle
kaplanmış, for-
mika görü-
nümlüsunta. 2/
Otlak... Sığır
çobaru. 3/ Bir
sorunu ele alış
veonabakışbi-
çimi.4/Çokin-
ce gözenekli dokuma...
Söz, lakırdı. 5/ Kısır,
hiç doğurmamış hay-
van... Adlan sıfat yap-
ıııakta kullanılan bir
yapıın eki. 6/Kuzu se-
sı... Bağıt. 7/Yahudi
tapınağı 8/ Ortado- 6
ğu'da bir göl... Padi- 7
şahlann göniil almak 8
ya da ödüllendırmek 9
için birine giydirdikle-
ri değerli kaflan. 9/Can Yücel'in bir şiir kitabı.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Bir düşünce bıçımının yazılı ya da sözlü anlatı-
mı...Bırnota. 2/Sılıfkeilçesındeantıkbırkent...Ki-
taplı peygamber. 3/Espri... Verme, ödeme. 4/Işık akı-
sı birimi. 5/Bir ülkede, kentte ya da semtte oturan-
ların tüınü... "Al bir ata binmişti al / Zafer ırak mı
dedim / — diyordu" (F.H. Dağlarca). 6/ Yeterince
aydınlık olmayan... Taş ya da tuğladan yapılmış
olan. 7/Zamır... Kâğıt ya da bez yapıştırmakta kul-
lanılan kaynatılmış nışasta bulamacı. 8/Kaynar su-
da haşlanıp üzenne yağ gezdirilen mısır unu yenıe-
ği. 9/Ödeşme, razı olma... Bırcetve.1 türü.
s
o
T
A
•
S
E
S
t
L
I
z
A
IA
C
E
R
U
M
•Z
1
z
1
M
O
K
|
M
1
N
A
R
E
T
•M
E
Y
A
N
•n
0
T
U
R
A
K
•A
K
N
1
J
A
D
|
A
S
A
1
N
I
•E
S
N
A
N
Nİ
1
_Kİ
•
M
A
L
T