18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ + CUMHURİYET SAYFA 17 Ortak akılcılar Kurultay öncesi genel başkanlığa aday olan, sonra vazgeçen, kurultay sonrası da CHP'nin tarihe havale edilip vakfa dönüştürülmesini öneren, bu önerisi tepki çekince de "Ben şaka yapmıştım" diyen Zülfü Livaneli, 2002 seçimleri öncesi Deniz Baykal'ın vitrinindeydi. O günleri anımsayanlar aktardı şu anıyı: "Çok geniş bir kadro, günlerce çalıştı, emek verdi ve CHP'nin 2002 seçim bildirgesini hazırladı. Bildlrge, Istanbul'a gitti, geldi. Bir baktık, bildiri Kemal Derviş ve ekibinin sosyal liberal sentez çorbasına dönmüş." Anıyı dillendirenler, "Deniz Baykal, bugün karşısına dikilen Kemal Derviş ve Zülfü Livaneli gibi isimlerin 'pazarcı' görüşlerine hep yatkın oldu. Deniz Baykal bugün muhalefette değil de iktidarda olsaydı, sosyal liberal sentez çorbasını savunuyor olacaktı. Kemal Derviş 'inden Zülfü Livaneli'sine tüm 'vitrin'dekiler de bakan olacaktı" demeye getiriyorlar. Ne Livaneli, ne Sarıgül, ne de Baykal'dan yana olan bir grup yakın gelecekte "20-30 yıllık bir ufku olan, küreselleşmenin ve borç batağının olumsuz etkilerini sosyai politikalarla aşmaya çalışan bir program çerçevesinde ortak akıl üreten bir kadro ve o aklı temsil eden bir lider" diye harekete geçerse, hiç şaşmayın! IŞIK KANSU BinbirRecep Tayyip Erdoğan açıkladı: "Bin köye bin tarım gûnüllüsü" pro- jesi çerçevesinde, mevcut bin ziraat mühendisi ve veteriner hekime bu yıl bin ya da iki bin kişi daha eklenecek- miş... Ziraat Mühendisleri Odası'nın açık- lamasından okuduk: Çalışmaya başlayan "gönüllüler" için bütçeye ödenek konulmamış. Çoğunlukla zamanında verilmeyen maaşları; özel idare, valilik, meslek ör- gütleri ve özel sektörtarafından öde- niyormuş, sözleşmeler de doğrudan bunlarla yapılıyormuş... Bir bilgi daha: Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Pla- nı özel Ihtisas Komisyonu raporları- na göre, Türkiye'nin verili ekolojik ve coğrafi yapısında 160 bin ziraat mü- hendisine gereksinim varmış. Buna karşılık, yaşayan 60 bin ziraat mü- hendisinin 10 bini işsizmiş... Dileriz, tarım çökertilirken "bin kö- ye bin tarım gönüllüsü" projesi de binbir gece masalına dönmez. e-teslimiyet tek seçenek mi? AKP iktidarı Microsoft'a "e-teslim" olurken konu- nun uzmanları, serbestya- zılımı desteklemenin ve açık kaynak kodlu işletim sis- temlerinin kullanımını yay- gınlaştırmanın bilgi güven- liğinde tekellerin bağımlılı- ğına engel olmak İçin tek şans olduğunu dile getirip dünyadan çeşitli örnekler veriyorlar: Yunanistan: 12 bin kadar ortaöğretim kurumunun la- boratuvarına hem Linux, hem de Windows kurulu durumda. Böylcliklc Yunan hükümeti, genç kuşakları- nı şimdiden seçenekli işle- tim sistemlerine alıştırma- yabaşladı. Tayland: Ülkedeki "Ulu- sal Elekthk ve Bilgisayar Teknoloji Merkezi" kamu kurumlarındaki masaüstü ve sunucularında kullanıl- mak üzere bir Linux dağı- tım ağı geliştirdi. Tayland askeri kademeleri de bu ta- sarım ile yakından ilgileni- yor. Finlandiya: Kamu ku- rumlarında Linux kullanıl- ması için karar alındı. Me- murlara, Linux işletim sis- temi dersi veriliyor. Peru: Kamu kurumların- da serbest yazılım kullanıl- masına olanak tanıyan bir yasa tasarısı gündemde. Güney Kore: Kamu ala- nındabiryerlifirmanınürü- nü olan "Hancom Office" kullanılıyor. Hancom saye- sinde kamuda 26 milyon dolar tasarruf sağlandı. Ispanya: Estremadura Eyalet Meclisi, yoksul olan bu bölgede eğitim atılımı yapılması için bir ihale aç- tı. flkihaleye, aralanndaMic- rosoft'un da bulunduğu çe- şitli gruplar, milyon dolarla- rı aşan önerilerle girdiler. Li- nux, cuların önerisi ise ra- kiplerinin yaklaşık sekizde biri oldu. Ihalenin Linux, cu- lara gitmesinden ürken Mic- rosoft'çular, "8 bin işletim sistemi armağan etme" önerisindebulundu. Bunun üzerine 80 bin CD'ye Linux işletim sistemi yazılıp bele- diye binasının önüne bıra- kılması üzerine Estremadu- ra Eyalet Meclisi, 80 bin Öğ- renci ve 1500 öğretmene Linux işletim sistemi yüklü sistem kurulmasına onay verdi. Almanya: Dünyanın en güçlü şifreleme programı olduğu iddia edilen Open PGP'yi geliştiren Alman ya- zılım uzmanlarına destek veriliyor. örnekler ortada: Dünya- da herkes Mersin'e gidiyor, AKP iktidarı tersine... Izle- yip göreceğiz, Türkiye'nin "e-teslim" edilmesinin ay- rıntıları da yakında ortalığa dökülür... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL 'Hedefteki Insan 9 : Zekeriya Temizel Kamu personel yasalan kapsamına giren tüm kamu görevlile- ri, tek bir sosyal güvenlik kurumunun çatısı altında toplanmiş- tır. Bu sosyal güvenlik kurumu da, Türkiye Cumhuriyeti Emek- li Sandığı'dır ve 17 Haziran 1949 günlü Resmi Gazete'de yayım- laııan, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Yasası'nın 1. maddesi ile kurulmuştur. Böylece, "Maliye Bakanlığı'na bağh olmak" ve kamu görev- lilerinin "emeklilik işlerini görmek üzere Ankanfda Emekli Saıı- dığı kurulmuştur''. Türkiye'nin en eski ve en köklü sosyal gü- venlik kurumudur. TC Emekli Sandığı 1949 yılından bu yana çeşitli personel ya- salan kapsamında görev yapanlar ve emeklileri ile bunlann bak- makla yükümlü olduklan eş, çocuk ana ve babalarma ayhk bağ- lamakta ve sağlık yardımlannı sağlamaktadır. Aynca, 3671 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair Yasa ile milletvekilleri, emeklileri ile dul ve yetimleri de, "emeklilik ikramiyesi" dışın- da, TC Omekli Sandığı Yasası'nın sağladığı hak ve yardımlar- dan eksiksiz yararlanırlar. Emekli ikramiyesi, TC Emekli Sandığı Yasası EkMadde 20'de yer alir. Bu maddeye göre "Emekli, adi malullük, vazife nıalul- liiğü aylığı bağlananveyahuttoptan ödeme yapılan askeı, sivil tiinı iştiı akçilcrc, her taııı fiili hi/ııii (yılı için (...) aylık bağlamaya esas tutarlann bir aylıgı emekli ikramiyesi olarak vcrilir. Verilecek emekli ikramiycsinin hesabında, 30 fiili hizmet yılından la/.la sii- rclcr nazara alıııma/. (...)" Kamu görevi yapanlar için emekli ikramiyesi, emekli aylığı ka- dar önemlidir. Bu ikramiye, kamu görevlileri için gelecek güven- cesidir. Bu ikramiyeyle, gelecekte, kimileri bir küçücük ev al- mayı, kimileri bir sahil kasabasına yerleşip, yıllann yorgunluğu- nu gidermeyi, kimileri yıllardır koptuğu doğup büyüdüğü, ço- cııkluk anılarıyla doluköylerine kentlerine dönmeyi düşlerler. Bun- lan düşlemek, onlara güç ve umut verir. Onlan yaşama bağlar. Şimdilerde, "emekli ikramiyesi"nin, yasalaşması beklenen "Sosyal Güvenlik Yasası TaslağT ile kaldırılacağı söylemleri ve söylentileri yoğunlaşmıştır. Reform adı altında, kamu görevlile- rinin umutları ve düşleri ellerinden alınmak istenmektedir. Ge- rekçe olarak da, "Uluslararası Para FomTnun (IMF) dayatması olduğu söylentileri yaygındır. Bugün, Türkiye'nin, iç ve dış borçlan, 200 milyar ABD Do- lan'nı aşmıştır. Iç ve dış borçlar ve bütçe açıkları, dolaylı vergi- lerle (KDV ve benzeri) yoksul kesimin sırtına yüklenmistir. Bu yetmiyormuş gibi, IMF buyruğu ile bu borç ve açıklar, emekli, yaşhlık, dul ve yetim ayhkları kesilerek kapatılmaya çalışılmak- tadır. Türkiye'yi, yanm yüzyılı aşan süreden bu yana, 250 milyar Ame- rikan Dolan'na ulaşan borcun altına sokan, memurlar, işçiler, emek- liler, dul ve yetimler değildir. Türkiye'yi bu borcun altına sokanlar, yurtdışından güdümlü, "karizmatik'' yöneticilerle, onlarrn, yurtdışından "ithal edip" yönetimine tepeden inme oturttuklan kamu kurumlarını, özel- leştirme adı altuıda yandaşlaıına "peşkeş" çeken "prensleri" ile, hempalan olan "haramzade" takımıdır. Bu, "haramzade takımı", bugün, yurtiçinde ve yurtdışında "sultanlar gibi" yaşam sürmekte ve toplumun bazı kesimlerin- ce de "baştacı" edilmektedirler. Ve onların "talanettiklerini" ye- ' rine koyma görevi de memur, işçi, emekli, dul ve yetimlerden bek- lenmektedır. Ve bu soygun, talan ve yagmanın hesabı da dürüst j bir devlet adamından sorulmaktadır. Eski Maliye Bakanı olanbu devlet adamının kim olduğunu merak ediyorsanız, büyük usta- I mız tlhan Selçuk'un "Pencere"sine bakınız (29 Ocak 2005): "Zekeriya Temizel kadar dürüst bir kişivi bu toplumda radar- - la arayıp tarasan hulamazsın!.." f < Temizel bugün Cumhuriyef te çahşıyor. "Hedef seçilmesi bu yüzden mi?.." tlhan Abimizin bu sorusunun yanıtını, en büyük ustamız Na- , dir Nadi, bana "Bu toplumda, en büyük suç nedir biliyor mıısun" diye sormuş ve hemeıı, "Dürüstve kişilik sahibi olmak..." diye- rekvermişti. Herkesin gözleri önünde geçen, onurlu bir yaşamı olan Zeke- riya Temizel de "dürüst ve kişilik sahibi olmak" suçunu işlemiş- tir. Bir devlet adamı olarak işlenen bu suç, "cüceler ülkesi"ne dö- nüşen dünyamızda, bagışlanabilir bir suç değildir. Ve üstelik "Temizel bugün Cumhuriyet'te çalışıyor!.." "Hedef seçilmesi bu yüzden mi?." Evet! îşte, bu yüzden bugün, Temizel "hedefteki insan''dır. Tutulan askeı1 sözü Atatürk'ün boşandığı eşi Latife Hanım, yaşamı boyunca tek bir gazeteciyle söyleşmişti. O söyleşiyi yapan Niyazi Ahmet Banoğlu'ydu. Banoğlu, 1950'de gerçekleşen söyleşinin en önemli bölümünü o yıl yazmamış, Latife Hanım'ın ölümünden sonra 9-13 Kasım 1981 tarihleri arasında Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen "Uluslararası Atatürk Konferansı"na sunduğu "Latife Hanım Atatürk'ü anlatıyor" başlıklı bildirisiyle açıklamıştı. Niyazi Ahmet Banoğlu'na göre, Latife Hanım kendisine şunları söylemişti: "Biz ayrılırken Mustafa Kemal bana, 'Latif, bana asker sözü ver! Müşterek hayatımıza dair hiçbir gazeteci ile konuşmayacaksın' dedi ve ben de asker sözü verdim." Herkes biliyor ki, Latife Hanım yaşamı boyunca Atatürk'e verdiği "asker sözü" nden çıkmamıştı. Atatürk ile Latife Hanım'ın "müşterek hayatları"n\ ticari bir mal haline getirmek için hazırlık yapan kimi çevre ve gazetecilere en güzel dersi Latife Hanım'ın ailesi verdi. Ailenin, TürkTarih Kurumu'na gönderdiği ve Latife Hanım'ın özel belgelerinin açıklanmamasını isteyen mektup, yıllar önce verilmiş ve onurla tutulmuş bir "asker sözü"nün sürdürülmesidir! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakniturk.net HARBÎ SEMİHPOROY semihporoyin yahoo.com ° kfrik&irsevneyiilktjyiulayan. /tttan Erbulak't seygiyfe anarak o o BULUT BEBEK NURAYÇİFTÇI bulutbebekoihotmail.com HAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA BILG! hayatepik(nmynet.com OKUL DUVARLARINA BILE REKLAM DÜSÜNEBILEN M Y M L VE ONLARA İ Z Î N VERENLERE REKLAM PANO5U" ÖNERÎ5ÎDÎR!. TAKİHTE BIJGİJJN MİMTAZAMKAN 7 Şubat '61/ GÖRDÜĞÜNIJZ ? £RKEK BEBEKİ 1888'PB 8USÜN, İNGİLİZ 8ASIN/NPA YAY'MCAA/AA/ BİR GABUN REKLAMt, ILGİNÇ BİR EESİMDEN YARARc^ANMAKrAYOI. ŞESİM İLK BA- tCıŞTA ÜÇ 8ESEĞİ &ÖSTEfcİYOfZ &İSİYSB p£t pıK/CATLİ 8İS GÖZt YEpı ÇOCUK SAYABİLİfS.Oh O YfLLAeüA p£K SEVil-EN BU rüfi OYUNLAR- PAM KEKLAMl-A/SDA £VJ YARARLA- NILMAKTAYPI. AYfSICA, BESEKLE/? KALITEL/ OLPUĞU ÖNE SÜSÛLEM SA8UNA TÜ/cerİC/NİN İLGlSl ÇE~ fCİLMEYE ÇAİ./Ç/L.(YpfS.PU. "EfiZ- /£EK ZOCUK. "SSZJJMÛN AÇIKLAMASI İSE. O Y/t-LAIZtN CINSEL TBR-CtHİYPi'. SAGNAK NÎLGÜN CERRAHOĞLU Avrupa Süleymanr ın Dostuyken../ "Okurmektupları", Italyan gazetelerindeağııiığı olan bir geleneğe sahip. Mektupları ülkenin en prestijli ya- zarları yanıtlıyor. "Corriere della Sera" da okurlara yıllarca Italyan ba- sının bir numaralı "duayen yazarı" Indro Montanelli yanıt verdi mesela. Montanelli'nin ölümüyle sayfa ge- ne ünlü bir gazeteci olan Paolo Mieli'ye miras kaldı. Mieli, yılbaşında genel yayın müdürtüğüne terfi edin- ce, bu defa da "mektuplar" Çizme'nin en önemli dış politikayazarlanndan birine -aynı zamandatarihçi olan- eski Büyükelçi Sergio Romano'ya devroldu. Roma- no birinci sayfadan anons edilen ilk mektubun yanıtı- na şu başlığı uygun bulmuş: Avrupa Süleyman'ın dostuyken!" Giannî Mereghetti isimli okur, Romano'ya malum itirazları yineliyor: Siyaset 'Evet' demeye yeter mi? "Türkiye ne coğrafi ne tarihiaçıdan Avrupa'nın par- çası. Türk tarihi Avrupa halklannın barışı ve özgürlü- ğü için hep tehdit oldu. Tûrklerin demokrasiaçığı bü- yük. Dini özgürlükleri kale almıyorlar. Ermeni soykırı- mı gibi trajik birgerçeği inkâredecek denli tarihe say- gıdan yoksunlar. Ankara'ya kapıyı kapatmak için da- ha pek çok neden var. Islamla köprü kurmak adına1 devreyegiren 'siyaset', Türkiye'yiAvrupa'yakabulet- meye yeter mi?" "Sentez" yeteneğine hayran olduğum Sergio Roma- no, Avrupa'nın Osmanlı ile "ortak tarihini" bakın nasıl özetliyor: "Sınırlannı genişleterek AB'yi bir Ortadoğu gücü- ne dönüştürecek olan Türkiye, II. Dünya Savaşı son- rası Avrupa tartışmalannın dışında kalmış bir ülkedir. Ama tarih, Türkiye'yi dışlamak isteyenlere ikna edici dayanaklarsağlamıyor. Fetihle Avrupa'ya giren Türk- lerçünkü, Avrupa siyaset oyununu tarih boyunca di- ğer Avrupa güçlerinin kurallarıyla oynadı.' "Din özgürlüklerini, Katolik ülkeler Protestan ülke- lerde hangi ölçüde tehdit ettiyse Türkler de o ölçüde tehdit etti. Diğer özgürlüklerkonusunda da Türkler... Şariken ya da II. Felipe Ispanyası; XIV. Louis veya Napolyon Fransası, II. VVilhelm yahut Hitler Alman- yası'ndan daha büyük tehdit oluştunvadılar. Ter- sine, Osmanlı Imparatorluğu'nu amaçları uğnına kul- lanan çok sayıdaAvrupa gücü oldu. Fransa kralı I. Fran- cois, Kanuni ile ittifakyapmıştı... 16. yüzyıldan itiba- ren, Osmanlı Sultanlan ile Avrupa'nın Hıristiyan dev- letleriarasında dostane çok ilişkiyaşandı. 1853-56 sa- vaşında Fransa, Ingiltere ve Savoya Krallığı, Rusya'ya karşı Türkiye ile ittifakyaptı. 1878'de Avrupa'nın bü- yükgüçleri Türkiye'yi, buülkeyegözdiken ÇariıkRus- yası'ndan kurtardı. Birinci Dünya Savaşı'nda da Tür- kiye, Hıristiyan Ingiltere'ye karşı, bir başka Hıristiyan ülke Almanya 'nın yanında yer aldı." 'Başka yerde mazeret ara!' "Osmanlt Imparatorluğu herne kadar hep 'Hıristi- yanlık düşmanf olarak resmedilegelmiş ve 'öteki' ola- rak algılanmışsa da iki dünyanın tüccariarı dine, ima- na bakmadan alışverişe devam ettiler. 'Uygarlık çatış- ması' görüntüsü altındakigerçeklertezatlaıia doludur. Fatih 'in Istanbul'un fethinde kullandığı toplar, birMa- car mühendisin eseri. Sultana zafer üzerine zafer ka- zandıran yeniçeriler, Hıristiyanlıktan dönmeydi. Eflak, Moldavya beyliklerini yöneten imparatorluk memur- lan Gerek-Ortodoks, Konstantinopol dragomanları Ermeni, tüccariar ve tefeciler Yahudiydi. fmparator- luğun bakanlıkları ve sultanın maiyeti sanşın, açık ten- li, mavi gözlü insanlaria doluydu. Tarih budur. Türki- ye'nin AB üyeliğine karşı çıkanlar, başka yerde maze- ret arasın..." Küçük bir tarih kitapçığını dört sütuna sığdıran Ro- mano'nun yanıtını çarpıcı bulduğum için neredeysetü- müyle aldım. llginç olan şu ki rakip gazete "Repubb- //ca"nın okurları da kafayı Türkiye'ye takmış. Geçen- lerde "Repubblica"r\in okur sayfasının başlığı da ay- nen şöyleydi: "Mamma gli turchi (Anneciğim Türkler geliyorl) sendromu..." Kendisini "hoşgörülü" olarak tanımlayan ye "Müs- lümanlaria birarada yaşamak konusunda birsorunu olmadığını" yazan okur özetle: "llımlı Müslümanlar dahi Islamdan olmayana 'gâvur' gözüyle bakıyor. AB içlnde Türkler bunu aşabilecek mi?" diye soruyordu. "Repubblica "da şu noktaları öne çıkarmıştı: 1. Türk siyasetini, Arap köktenciliğiyle kanştırmayın. TürklerArap değildir, 2. On yıllık AB süreci, 'birarada yaşama stan- dartlan've Insan haklan' konusundaTürkiye'ye de fark- lı bir disiplin kazandıracak, 3. Altın kural "laiklik" ayn- ca AB'de hiçbir dinin, bir başka din üzerinde üstünlük iddiası taşımasına olanak tanımayacak... AB süreci anlaşılan bize "insan haklan", Avrupa'ya da "tarih" öğretecek. Avrupa, Türkiye ile ortak tarihini sil baştan yeniden keşfetmek zorunda kalacak. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 ; : 1 2 3 4 5 -H-y- 1 6 7 8 9 H ;i1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDANSAĞA: 1/Ucuzmobil- ya ve lambrı yapunındakul- lanılan, yüzü suni reçineyle kaplanmış, for- mika görü- nümlüsunta. 2/ Otlak... Sığır çobaru. 3/ Bir sorunu ele alış veonabakışbi- çimi.4/Çokin- ce gözenekli dokuma... Söz, lakırdı. 5/ Kısır, hiç doğurmamış hay- van... Adlan sıfat yap- ıııakta kullanılan bir yapıın eki. 6/Kuzu se- sı... Bağıt. 7/Yahudi tapınağı 8/ Ortado- 6 ğu'da bir göl... Padi- 7 şahlann göniil almak 8 ya da ödüllendırmek 9 için birine giydirdikle- ri değerli kaflan. 9/Can Yücel'in bir şiir kitabı. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Bir düşünce bıçımının yazılı ya da sözlü anlatı- mı...Bırnota. 2/Sılıfkeilçesındeantıkbırkent...Ki- taplı peygamber. 3/Espri... Verme, ödeme. 4/Işık akı- sı birimi. 5/Bir ülkede, kentte ya da semtte oturan- ların tüınü... "Al bir ata binmişti al / Zafer ırak mı dedim / — diyordu" (F.H. Dağlarca). 6/ Yeterince aydınlık olmayan... Taş ya da tuğladan yapılmış olan. 7/Zamır... Kâğıt ya da bez yapıştırmakta kul- lanılan kaynatılmış nışasta bulamacı. 8/Kaynar su- da haşlanıp üzenne yağ gezdirilen mısır unu yenıe- ği. 9/Ödeşme, razı olma... Bırcetve.1 türü. s o T A • S E S t L I z A IA C E R U M •Z 1 z 1 M O K | M 1 N A R E T •M E Y A N •n 0 T U R A K •A K N 1 J A D | A S A 1 N I •E S N A N Nİ 1 _Kİ • M A L T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle