Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
CJM\AJ\\ \_fİVU. ekonomi(« cumhuriyet.com.tr 13
Mevcut borç stokuna göre 2009 sonuna kadar IMF'ye yapılacak borç ödemesi 39.5 milyar dolan bulacak
Ödüyoruz ödüyoruz,bitmiyor
Ne kullandık, ne odedik?
1999
2000
2001
2002
2003
2004
Toplam
Kullanmı
807
3.439
11.317
12.503
1.681
1.163
30.910
3deme (V
Anapara
286
8X
1.087
6.138
1.731
4.681
14.011
ilyon ü
Faiz
20
59
464
817
873
958
3.191
olar)
Toplam
306
147
1.551
6.955
2.604
5.639
17.202
Net kullanım
521
3.351
10.230
6.365
-50
-3.518
16.899
George Soros: Türkiye cazip,
yeniyatırımplanlıyorum
ANKARA (ANKA) -
1999 yılı sonundan başla-
yarak staııd-by anlaşma-
ları kapsamında IMF'dcn
toplam 30 milyar 910 mil-
yon dolar borçlanan Tür-
kiye, bu borçlann faiz yü-
kümlülüğü ve SDR'nin
(Özel Ç'ekme Hakkı) do-
lar karşısında önemli öl-
çüde değer kazanması yü-
zünden oldukça pahalı bir
fatura ödemek zorunda
kaldı.
Ceri ödemeler
Bu dönemde Türkiye,
geri üdemcnin yapıldığı
dönemdeki SDR/dolar
paritesine görc IMF'ye 14
milyar 11 mılyon dolan
anapara, 3 milyar 191 mil-
yon doları da faiz olmak
üzere toplam 17 milyar
202 milyon dolarlık gen
ödeme yaptı.
Söz konusu dönemde
yapılan borçlanmalardan
ayni yıllarda gerçekleşen
anapara geri ödemelerinin
indirilmesiyle yapılan net
borçlanma hcsabına göre,
Türkiye'nın 2004 yılı so-
nunda IMF'ye anapara
olarak toplam 16 milyar
899 mılyon dolarlık borcıı
kalmış olması gerekiyor-
du. Ancak, SDR'nin dolar
karşısında önemli ölcüde
değer kazanması Türki-
ye'nın çok yüksek bır kur
farkı üstlenmesine neden
oldu.
TMF'nin verilerine gö-
re, Türkiyc'nin 2005-
2008 arasında mevcut
borçlan içın IMF'ye 22
milyar 288 mılyon dolar
daha ödemesi gerekıyor.
Böylece gen ödemelerin
toplamı 39 milyar 490
milyon dolara ıılaşacak.
Bu ağır faturaya karşın
ekonomi yönetimi, TMF
ile toplam 10 milyar dolar
krcdi içeren üç yıllık yeni
bir anlaşma imzalamaya
hazırlanıyor.
ANKARA (AA) - ABD'li UnlU spekülatör ve
yatınmcı George Soros, Türkiye'ye yeni yatınm
1 yapmayı planladığııu söyledi. Soros, sonılan
| yamtlarken Avrupa BirliğTnden (A 15)
müzakere taıihinin ahnmasmın önemine
ılikkal çekerek AB sürecinin, bu süreçte
yapılacak reformlann Türkiye'yi daha cazip
'> bir ülke haliııe getireceğini, ancak tam
L üyeligin bira/ siire gerektireceğini kaydetti.
A
AB'ye yaklaşan Türkiye'nin AB
perspektifinin desteklenmesi gerektiğini
belirten Soros, Türk hükümetinin, AB
yolunda gayet başanlı bir çalışma
göstcrdiğini ve bunun sonucunu
da almakta olduğunu
kaydetti. Soros,
Türkiye'nin,
jeostratejik olarak
önemine de dikkat çekerek Türkiye'nin
hölgesinde etkili bir ülke olduğunu vurguladı.
George Soros'un Türkiye'de, sıvıyağ sektöründe
yatınmı bulunuyor. Soros, Dünya Ekonomik
Fonımu Davos toplantıları çerçevesinde,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
başkanlığındaki Türk heyetiyle bir görüşme
yapnıış vc görüşmcye Devlet Bakaıu Ali Babacan
ile Maliye Bakaıu Kcmal l)nakıtan da katılnuştı.
Başbakan Erdoğan'ın da Soros'tan, Türkiye'ye
doğrudan yatırım yapmasını istediği
öğrenilmişti.74 yaşındaki Soros, tam
olarak aktif şirket yönetimi içinde bulunmazken
Soros Fund Management (SFM) yaünm
şirketinin başkanlığuu yürütUyor. Yiıte kendisi
tarafindan flnanse edilen Açık Toplum Enstitüsü,
dünyada eğitim, demokrasi ve kalkınmanın
yaygınlaşması için çalışıyor.
BREZtLYA
iMF'yle
tamam mı
devam mı?
LONDRA (AA) - Brezılya,
Uluslararası Para Fonu (IMF) ile
mevcut anlaşmanın yenilenmesi
konusunu yeniden değerlcndire-
cek. Brezılya Maliye Bakanı An-
tonio Palocci, sanavileşmiş yedi ül-
kenin oluşturduğu G-7 loplantısı
için bulunduğu Londra'da yaptığı
açıklamada, IMF ile anlaşmanın
devam ettirılıp ettırılmeyeceğını,
gerçekleşecek ekonomik koşulla-
ra göre belirleyeceklerini söyledi.
Palocci, mart ayında, IMF'ye
nihai kararlannı bildireceklerini
bildirdi.
(ieçen yıl yüzde 5 büyüyen Bre-
zılya, bu yıl yüzde 3.5 ile 4 arası
bir büyüme bekliyor.
Yoksullara borç yardımı
Bu arada, G-7 Mer ilk kez, yok-
sul ülkelerin borçlarının tama-
mının hafıfletilmesıne katkıda
bulunma konusunda anlaşmaya
vardılar.
G-7 ülkelen, yoksul ülkelerin,
özellikle Dünya Bankası ve IMF
gibi kurumlara olan borç yükleri-
nin hafifletilmesi taahhüdünde
bulundular. Ingiltere'nin de öneri-
siyle, borç yükünün hafifletilme-
si, dünyanın en büyük altın rezer-
vine sahip bulunan IMF'nin elin-
deki altın stokunun yeniden de-
ğerlendınlmesi ya da satılması yo-
luyla gerçckleştirilecek.
Cem, ttalyalı
Bialetti yle ortak
EkonomiScrvisi-Türkiye'nin ve ttal-
ya'nın mutfak eşyaları sektörünün ön-
de gelen şirketleri Cem ve Bialetti güç-
lennı bırleştırdı. Cem ve Bialetti ortak-
lığı ile lzmit'te 25 bin nıetrekare alana
kurulu makine parkını içeren, 250 kişi
için istihdam yaratacak olan fabrika üç
ay içinde hizmete girecek. Fabnkanın
üretım hedefı en kısa vadede 12 mılyon
adede ulaşmak. Son teknoloji üretimin
gereekleşlirileeeği fabrika sayesinde
uluslararası pazarlara çok daha güçlü
gırme olanağı bulacak olan Cem-Bıalet-
ti AŞ, var olan pazarlannı güçlendire-
rek yeni pazarlara yayılmayı hedefliyor.
İş Girişim Ortaklığı Yatırım Sermayesi AŞ güçlü projesi olan işletmelere ortak oluyor
Iş Bankasrndan KOBFlere destek
• KOBTleri güçlendirmek amacıyla banka
bünyesindc kurulan tş Girişim Ortakltğı
Yatınm Sermayesi AŞ, güçlü projesi olan,
ancak sermaye sikıntısı çeken firmalara
ortakhk götürüyor.
ADANA(AA)-Küçükve
orta büyüklüktekı işletme-
leri (KÜBİ) güçlendirmek
amacıyla !ş Bankası bünye-
sinde 2001 yılında kurulan
Iş Girişim Ortaklığı Yatırım
Sermayesi AŞ, güçlü proje-
si olan, ancak sermaye si-
kıntısı çeken firmalara or-
takhk götürüyor.
îş Girişim Ortaklı-
ğı Yatınm Sermayesi
AŞ, yüksek büyüme
potansiyeli olan sek-
törlcrde faaliyet gös-
teren, personel kalite-
si, teknik kapasite ve sahip
olduğu ürün ve hizmetlerle
rakiplerine görc avantaj
sağlayabilen şirketlere giri-
şim sermayesi için cazip
yatınm fırsatlan sunuyor.
Sermaye ihtiyaci olan şir-
ketlere 3-5 yıllık bir siire
için ortak olan daha sonra
ortaklıktan çekilen şırkete,
kurulduğu gündeıı bugüne
kadar 450 firma proje sun-
du. Güçlü ortak için proje
sunan bu firmalardan tama-
mının merkezi Istanbul'da
bulunan 5'i uygun görüldü.
Bu firmalara, 13 milyon
dolarlık finansman desteği
sağlandı. Yatırımlanndan
genelde 2 ile 5 yıl arasında
çıkmayı planlayan îş
Girişim Sermayesi,
çıkış sırasında halka
arz, stratejik satış ya
da mevcut ortaklara
geri satış yöntemleri-
ni kuilanıyor. Iş Bankası
Adana Şubesı Müdürü
UğurGökçe, bugüne kadar
şirketin ortakhk kıırmayi
uygun gördüğü fırmalann
tamamının merkezinin Is-
tanbul'da bulunduğuna dık-
kati çekerek Anadolu'dan
da teklif gelmesıni bek-
ledıklennı bildirdi.
Sektör
aynmı
yok...
Iş Girişim Scrnıayc-
si'nin yapacağı yatı-
nınlarda öııcclikli sek-
tör tercihi bulunma-
nıaklii birliktc kimya-
sal maddelcr, dayanık-
lı ve dayanıklı olmayan
tükctim malları, encr-
ji, sağlık, perakende,
gıda, teknoloji, teleko-
nıünikasyon, medya
ve lojistik gibi sektör-
lerde faaliyet gösteren
yeni veya büyük pazar
yaratabilme potansi-
yeline sahip şirketlere
yatıiiin yapılması ön-
görülüyor. Ortakhk
kurulacak şirketin ön-
ccliklc büyüme potan-
siyeline,yönetimin ka-
litesi, vizyonu ve yatı-
nm yapacağı şirketle-
rin rakiplerine göre
bir avantajının olup
olmadığına bakılıyor.
Dİ'INYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU erginy(atr.net
Geçen hafta, Ingiltere'de, Blair'in ini-
siyatifiyle Exeter'de başlayan Iklim
Değişiklikleri Bilimsel Konferan-
sı"nda ve başkan Bush'un "Birliğin
Durumu" konuşmasını yaparken iki
kez uyarıldık. Üstelik bu iki uyarının işa-
ret ettiği tehlikeli eğilimler hem birbir-
leriyle yakından ilişkiliydi hem de bir-
birlerini güçlendiriyorlardı.
çok zaman kalmadı
VVashington'daki World VVatch Ins-
titute (Dünya Gözleme Enstitüsü), 15
yıl önce, ilk kez ekonomik koşullarla
çevre koşullarını ilişkilendirerek yaptığı
değerlendirmede, çevre koşulları açı-
sından dengeli bir toplum yaratabilmek
için önümüzde en fazla 40 yıl kaldığını
söylemişti. Enstitünün direktörü Lester
Brovvn (şimdi Earth Policy Institute
direktörü), "Bu kırkyıl içinde başanlı ola-
mazsak, çevre koşullarındaki aşınma ve
ekonomik sorunlarbirbirlehni besleme-
ye başlayarak bizi geri dönülmez birsü-
rece sokacaktır" diyordu (alternet,
03/02/2005).
Exeter konferansına sunulan tebliğler
ve Posdam Iklim Değişiklileri Araştır-
ma Enstitüsü'nden Bill Hare'in konfe-
ransa sunduğu, iklim değişikliklerinin
(küresel ısınmanın) çok çeşitli etkilerini
ilk kez tek bir model içinde toplayan
araştırmanın sonuçları, Lester Bor-
wn'ın öngörülerini doğruluyor, aslında
önümüzde çok daha az bir süre kaldı-
ğını gösteriyordu. Eğergerekli önlemler
alınmazsa, ortalama küresel sıcaklık ge-
lecek 25 yıl içinde, sanayi devrimi ön-
cesi döneme göre 2-3 derece artarak
çevre koşulları, canlıların yaşamı, gıda,
su kaynakları ve ekonomik
büyüme üzerinde ağır bir
baskı yaratacak, örneğin
Amazon yağmur ormanlarında, kıyılar-
daki mercan şeritlerinde başlamış olan
yıpranma geri çevrilemez bir noktaya
ulaşacak (The Independent 03/02).
Bu araştırmav 2001 yılında, "Iklim
Değişiklikleri Uzerine Hükümetler
Arası Panel"in (IPPC) yaklaşık 100 yıl-
da gerçekleşeceğini söylediği değişik-
liklerin, bugün birçoğumuzun yaşam
dönemi içinde başlayacağını da ortaya
koyuyordu. 2003 yılında aşırı sıcakların
Avrupa'da 30 bin insanın ölümüne, 30
milyar dolar ekonomik zarara neden ol-
muş olması bir yana, konferansa sunu-
lan araştırmalar uzun dönemli ve çok
tehliklei iki gelişmenin çoktan başlamış
olduğunu gösteriyordu. Birincisi, "Bri-
tanya Antarktika Araştırmaları" uz-
manlarının bulguları, IPPC'nin, buzul
tabakalarında, 100yıldan önce başla
maz dediği, hızla erime olgusunun çok-
tan başlamış oluğunu kanıtlıyordu. An-
tarktika'daki buztabakasının yapışık ol-
duğu kara parçası deniz seviyesinin al-
tında, buzulun, kara parçasıyla arasın-
daki bağ eridiği takdirde kayarak suya
inecek, böylece küresel deniz seviyesi-
ni toplam 5 metre yükseltebilecek. An-
tarktika araştırması, erimenin şimdiden
yılda 250 km3'e ulaştığını ortaya koydu
(BBC 02/02). Ikincisi, sanayiinin ve ula-
şım araçlarının üreterek atmosferde bı-
raktığı karbondioksit gazları giderek de-
nizlere karışıyor sudaki asit düzeyini
yükseltiyordu. Bu değişiklik tek hücreli
planktonlardan, kıyılardaki mercan şe-
ritlerine, bunlarla beslenen balıklara ka-
dar çok yaygın bir canlı grubunu öldü-
İki Kez Uyanldık
rüyor, besin stoklarımızı tehdit ediyordu.
Lester Brovvn'ın geçen hafta yayım-
lanan "Gerileyen su rezervleri ve yük-
selen sıcaklık döneminde besin gü-
venliği" başlıklı yeni çalışması da, birta-
raftan küresel tüketim hızla artarken bu
tüketimi arttıran ve besleyen sanayi
üretimi ve kültürünün neden olduğu
küresel ısınmanın etkisiyle gerileyen su
ve gıda kaynakları arasındaki açığın
hızla büyümekte olduğunu gösteriyor-
du. Üstelik Çin de artıktahıl ithal etme-
ye başlamıştı, öyleyse gıda fiyatları gi-
derek yükselecekti. (EPI, 03/02)
Sürekli savaş
Başkan Bush'un "Birliğin durumu"
konuşmasında, yukarıdaki sorunlardan
hiçbiri yer almadı. Ancak konuşma, Al-
manya'daki Barış Politikası Araştır-
maları Enstitüsü'nün biraraştırmasına
göre, küresel çevre koşullarının bozul-
masına katkısı yüzde 20'ye ulaşan mili-
tarist etkinliklerin (Janet M, Ea-
ton, Porto Allegre, Nisan 2003)
önümüzdeki dönemde daha da
hızlanacağını gösterdi. Bush, dünyada
"özgürlüğün" yayılması projesi adı altın-
da fran ve Suriye'yi tehdit etti. Mısır, Su-
udi Arabistan, Fas, Bahreyn gibi ülkele-
rin rejimlerini uyardı; böylece Bush, Bü-
yük Ortadoğu Projesi'nde kararlı oldu-
ğunu da vurgulamış oldu.
Bush'un "özgürlük" kavramıysa en
azından iki açıdan tüm dünya için büyük
birtehlikeoluştumyordu. Birincisi, "öz-
gürleştirme", tüm Kuzey Afrika ve Or-
tadoğu bölgesindeki ekonomilerin ne-
oliberal modele uygun olarak ihracat pa-
zarı, ucuz işgücü ve enerji kaynağı, ye-
ni yatırım alanları olarak dışa açılması
anlamına geliyor. Bu ise bölgedeki yüz
milyonlarla ifade edilebilecek toplam
nüfusun tüketim kapasitesinde, dolayı-
sıyla da karbondioksit üretimi, su, gı-
da, kereste, genel olarak doğal kay-
nakları tüketme kapasitesinde büyük
ve ani ve denetimsiz bir sıçrayış anlamı-
na gelecek. Ikincisi, "özgürleştirme" sı-
rasında çıkacak savaşlar, ölüm, çevre
kirlenmesi, askeri üretim, aşırı petrol tü-
ketimi (bir saatte bir B-52, 13.671 litre,
bir F-15,800-900 litre yüksek oktan ya-
kıt tüketiyor), aşındırılmış uranyum vb..
anlamına geliyor.
Dahası, Bush'un konuşması, Nazi
Partisi'nin 1934 kongresindeki "Irade-
nin zaferi" temasını anımsatıyordu ve
Gobbels'e parmak ısırttıracak bir yalan-
lar sistemi üzerine kurulmuştu: Irak'a
girdik, rejimi yıktık, söz verdiğimiz gi-
bi demokrasi getiriyoruz, seçim de
yaptık. Bizim irademizin önünde kim-
se duramaz. Burada iş bitti Şimdi sı-
ı
ra da... Yalanlara gelince: Birincisi, ABD
Irak'a seçim yapmak için gitmedi. Ikin-
cisi Irak'ta kitle imha silahları yoktu.
Üçüncüsü, aslında ABD Irak'ta bir genel
seçimlerden yanadeğildi. Şiilerin baskı-
sına dayanamadığı için, diğer bir deyiş-
le Sistani'nin iradesine ve direnişin ba-
sıncına boyun eğmek zorunda kaldığı
için seçimleri yapmayı kabul etti.
Şimdi bir adım geri çekilip bakarsa,
büyük Ortadoğu bölgesinin ekono-
mik/kültürel küreselleşme süreçleriyle
dışa ve ABD'ye istenen hızla açılamadı-
ğı, aksine ABD'nin bu bölgede hege-
monyacı etkisinin gerilemeye başladığı,
bölgeyi açmak için giderek yalnızca as-
keri araçlara dayanmak zorunda kaldı-
ğı görülür. Diğer bir deyişle ekonomik
küreselleşme yoluyla emperyalizm
yetersiz kalmış, yerini militarist küre-
selleşmeye bırakmaya başlamıştır.
Sonuç olarak iki kez uyanldık. Birin-
cisi küresel ısınmanın etkilerinin artık
geri çevirilemeyeceği bir noktaya hız-
la yaklaşıyoruz. Ikincisi, dünya halkla-
rına, sürekli bir savaş, rejim değişik-
likleri vaat eden, küresel ısınmanın so-
runlarını daha da ağırlaştıracak birsü-
rece girdik. Tüm iklim değişikliği araş-
tırmalarının verileri "küresel ısınma-
nın" sanayi devrimiyle başladığını, ka-
pitalizm yaygınlaştıkça, özellikle küre-
selleşme döneminde, diğer bir de-
yişle son 20 yıllık "neoliberal ütop-
ya" denemesi döneminde iyice hız-
lanmış olduğunu gösteriyor. Şimdi
"imparatorluk ütopyası" süreci daha
da hızlandırıyor. Kapitalist uygarlık
kendi kuyruğunu yiyerek yaşamaya
çalışan biryılana benziyor dersek çok
mu abartmış oluruz?
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Acıya Yazmak
CHP Kurultayı ile ilgili yorumlarda kimi çok önemli
noktaların gözden kaçtığı görülüyor. Sorunun özün-
de "yönetim biçlmi" ve "ideoloji" yatıyor. Çok gerile-
re gitmeden son bir yılın uygulamalarından kimi ör-
nekler bu noktaları açıklamaya yeterlidir.
Yerel seçimlere gidilirken "aday saptanması" sıra-
sında çok büyük "yönetim" olumsuzlukları yaşandı.
En üst yönetim organı olan MYK-Merkez Yönetim
Kurulu üyelerinin "içtartışmaları"; "karşılıklısuçlama-
ları" birbirini kovaladı; aday saptanması sürecinde
bunlardan kimilerinin Parti birimlerine de yansıyan
olumsuz tutumları güveni sarstı. O kadar ki; toplam
biri büyükşehir iki il, 170 dolayında ilçe ve 1050 do-
layında beldede Parti seçimlere katılamadı. Daha da
kötüsü, bu durum, nedenleri ve sonuçlarıyla, Parti'nin
yetkili organlarında tartışılamadı.
Yönetimin yapısal bozukluğu diğer çalışmalarada
yansıyordu. Parti, düşünsel ya da ideolojik düzlem-
de, var olan gizilgücünü sergileyemiyor; Cumhuriye-
tin değerleriyle sosyal demokrasinin evrensel doğ-
rularının bireşimini öne çıkaramıyordu. Sol ayağı iyi-
ce aksayan CHP, iç ve dış kamuoyunda, "demokra-
tikleşme" ve "ekonomik gelişme" politikaları oluş-
turarak ülke siyasetine "ana muhalefet" olarak ön-
cülük edemiyor; damgasını vuramıyordu. 12 Eylül'ün
anayasal, yasal ve kurumsal yapılarının değiştirilme-
si için yeterince çaba gösterilmedi; siyasi partiler,
seçim ve sendika yasalarının demokratik bir yapıya
kavuşması doğrultusunda adım atılmadı; Parti'nin
"özelleştirme" konusundaki duruşu bile somutluk
kazanamadı.
Gerek Parti Meclisi'nde gerekse Meclis Grubu'nda,
Parti sorunlarının tartışılması amacıyla yaptığım(ız)
sözlü ve yazılı istemler, sürekli olarak bir tarafa itildi;
içerde tartışma olanağı sağlanmadı; iç tartışma kanal-
ları tamamıyla tıkandı. Parti üst yönetimi, "Parti'nin iç
ve dış güçler tarafından kuşatılmış olduğu" biçimin-
de bir varsayımla muhalefeti suçluyordu. Grup top-
lantılarında bu varsayım doğruysa bile bunu aşması,
kuşatmadan kurtulması için, Parti'nin tıpkı 1950'lerin
ikinci yarısında yaptığı gibi, demokratikleşme ve eko-
nomik gelişme alanlarında "ilerici öncülük" yapması
gerektiğini vurguladım. Üst yönetim bu konunun da
Parti kurullarında görüşülmesine olanak tanımadı.
***
Bunun üzerine, 30 dolayında milletvekili, geçen ma-
yısta "CHP'nin Iktidar Yürüyüşü" adlı bir bildiri yayım-
ladık. Bildiri ile demokratik bir parti yapısı ve halkla bü-
tünleşen bir CHP için görüşlerimizi sergiledik.
Amacımız, kimi yorumcuların sandığı gibi, "muha-
lefete muhalefet" değildi; halkla bütünleşen güçlü
muhalefeti oluşturma çabasıydı. Bu çağrımıza Parti
yönetiminin yanıtı gerçekten acımasız oldu. Çağrıyı
yapan milletvekilleri, en ağır biçimde suçlandı; "tat-
minsiz" ve "hain" olarak nitelendirildi; sonraları bu
sözcüklere, onurumuzu hiçe sayan, kişiliğimizi aşa-
ğılayan yenileri eklendi. Daha sonra toplanan 3 Tem-
muztarihli Olağanüstü Kurultay'da, Iktidar Yürüyüşü
Çağrısı yapan milletvekillerine saatlerce en ağır suç-
lamalar yöneltildi; ancak, söz verilmedi; kendilerini
"savunma hakkı" tanınmadı.
Çok ağır bir şey daha yapıldı.. yine o tarihlerde, ön-
ce "bir", sonra da "dört milletvekilinin" ABD gizli ser-
visleriyle ilişkiye girdiği, genel başkanın parasal çıkar
sağladığı biçimindeki bir tertibin ya da komplonun
içinde olduğu, yine genel başkan tarafından öne sü-
rüldü. Bu milletvekillerınin kimler olduğunun açıklan-
ması gerektiği yönündeki isteklere de bugüne dek bir
yanıt verilmedi; milletvekilleri töhmet altında bırakıldı.
"Böyle şey olurmu?" demeyin; oldu!
Parti üyeleri ve kurulları, yalnız ve yalnız, yönetim
değişikliği istedikleri için, baskı altına alındı; kurullar
çalıştırılmadı. Yönetimin kendisi tarafından konulan il-
keler ve kurallar ya hiç uygulanmadı, ya da adamına
göre uygulandı. Meclis çalışmalarındaeşgüdümsağ-
lanamadı. örneğin, geçenlerde, okul-aile birliklerine
paratoplamayetkisi verilmesi konusunda yapılan gö-
rüşmelerde CHP'nin üç milletvekili, "üç ayrı görüş"
ileri sürdü; biri karşı çıktı, diğeri destekledi, Parti'nin
"resmi" görüşünü savunan da orta bir yol çizdi, "pa-
ra toplanmalı, ancak okul aile birliklerince değil" de-
meye getirdi!
Hukukun ana kurallarından biri, "suçu kesinleşin-
ceye dek kişinin suçsuz olduğu" kuralıdır. Aylarca,
"hakkında kesinleşmiş biryargı karan bulunmayan",
bir belediye başkanı acımasızca suçlandı. Suçlanma-
sı gereken diğerleri görmezlikten gelindi.
Yönetim yanlışları birikimli olarak büyüdü; yöne-
timin değişmesi gerekirdi. Bu kurultaya gidilirken,
son güne kadar, muhalefetin tek genel başkan ada-
yı üzerinde birleşmesini önerdim; ancak, çok par-
çalılık buna olanak tanımadı. Kanımca yapılması
gerekeni yaptım.
• ••
CHP, on binlerce gönül vereni gibi, benim 30 yılımı
verdiğim emektir. Burada Parti için yaptıklarırnın on-
ca uyarılarımın hiçe sayılmasına da aldırmayabilirim.
Ancak, yönetim yetersizlikleri ve yanlışları sonucu ye-
di ay içinde gidilen son iki olağanüstü kurultayda ya-
şanan ve yaşatılanlardan acı duyuyorum. Sanırım yal-
nız değilim. CHP'nin getirildiği nokta, bu partiye oy ve-
renlere, gerçek Cumhuriyetçilere, solculara ve de-
mokratlara da çok acı veriyor. Yine de unutulmama-
lı, çoğu zaman acılardan mutlu açılımlar çıkabiliyor.
yakup@metu.edu.tr
ÖZDEMİR: ÇAL1ŞMALAR SÜRÜYOR
Arçelik'in hedefi
metropollere mağaza
GAZİANTEP (AA) -
Arcelik AŞ Genel Mü-
düni Gündiiz Özdemir,
2005 yılı sonunda 3 mil-
yar Euro ciro yapmayı
hedefledikleıini ifade
ederek büyük mağaza-
cılık konusundaki çalış-
malaıının sürdüğünü
kaydetti.
Giindüz
Özdemir,
büyük mağazacılık ala-
nında bu yıl büyük me-
safe alacaklarına dikka-
ti çekerek açıklamasını
şöyle sürdürdü:
"Hedefinüz olan bü-
yük n lağazala 11n kirala-
ma yoluyla yerini sapta-
maya çalışıyoruz. Istan-
bul, İzmir ve Ankara'da
girişimlerimiz var. Bü-
yük mağazacılık hedetl-
mizi bayilerle ortak ola-
rak çok kısa sürcdc ha-
yatageçireceğiz. Bu ma-
ğazalarda mobilya, hah,
ev tekstili, clcktronik,
mutfak eşyalan, aydın-
latmagibibir-
çok farklı
alanda ev eş-
yası bııluııacak."
Özdemir, "Beko"
ürünlerinin görünüş
olarak yenilendiğini
Arçelık marka ürünle-
riniyse haziran veya
temmuz ayında baştan
sona yenileyeceklerini
bildirdi.