25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15ŞUBAT2005SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER SEFİNE-İ TERAKKİ TURHAN SELÇUK snDURUST IABİAILI İSTANBUL, EFENDİSİ ABLÜICANBAZ IN HARİKULÂDE MACERALARI ZISIM TEKMÎLİ BİRDEN 1 AKP örtülü medya patronu' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili HalukKoç,TBMM'de düzenediği basın toplantısında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF), bünyesinde bulunan 17 Lclevizyon, lOradyo, 1 günlük gazete, 6 dcrgi ile medya devı halinc geldiğinibildirdi. Bu yayın kuruluşlannın "iktidar yanlısı" bir yayın politikası izledığıne dikkat çeken Koç, "Bu durum AKP'nin devlet olanaklarıyla örtülü medya patronu olduğu anlamina gelmez mi? Böyle bir durum demokrasi ile bağdaşır mı?" dedı. 'Türkiye ileri karakol' • tstanbul Haber Servisi - Atatürkçü Düşünee Derneği Maltepe Şube Başkanı Dursun Ali Toraman, yaptığı açıklamada AB'nın Türkiye için alternatifsiz bir seçenek olarak gösterildiğim ıfade ederek "AB'ye girebilmek için bir nevi Sevr Antlaşması dayatmalarını kabul etmiyoruz" dedi. ABD'nin Türkiye'den isteğinin Ortadoğu ve petrol projelerı için karakol görevi üstlenmesi olduğuna işaret eden Toraman, "Bu görevi kabul etmemiz için bölgede Kürtlerin devlet kurmalanna altzemin hazırlanıyor. Bölgede kurulması düşünülen olası bir Kürt devleti bizim için bir savaş sebebidir" diye konuştu. Hakkâri'ye yardım eli • İstanbul Haber Servisi - Hakkâri'dc meydana gelen deprem fclakeünin arcundan yardım kampanyası başlatan Istanbu)'un4CHP'liilçe belediyesinin yardım konvoyu dün yola çıktı. Kadıköy, Beşiktaş, Avcılar ve Bakırköy'de toplanan yardım malzemeleri, Kadıköy'de bir araya getirilerek Kadıköy Belediye Başkanı Selami öztürk, Beşiktaş Belediye Başkanı Ismail Ünal, Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen ve CHP İstanbul tl Başkanı Şinasi Öktem ile sanatçı Yılmaz Erdoğan'ın katıldığı bir törenle Hakkâri'ye gönderildi. Özel okullara giriş sınavı • Eğitim Servisi -Özel Okullara Uinş Sınavı, 5 Haziran 2005 Pazar günü yapılacak. Sınav başvuruları 21 Şubat 2005 tarihiııde başlayacak ve 7 Mart günü sona erecek. Sınav Yürütme Kurulu Başkanı Yusuf Tavukçuoğlu'nun verdiğı bilgilere göre, sınav kılavuzu ve başvuru formları, sınavla öğrcnci !alan özel okulların bulunduğu illerde, bu okullardan alınacak ve yıne bu okullara teslım edılecek. İstanburdaki NATO doruğu ve Ortadoğu'da yaşanan şiddet belgesel film oldu Abluka altındaüç gün• Yönetmenliğini Hakan Alak'ın yaptığı 'Cehennemde Üç Gün' belgeselinde NATO karşıtı gösteriler sırasında polisin tutumunu yansıtan görüntüler yer ahyor. 103 dakikalık filmdc olaylara tanıklık eden gazeteciler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve eylemcilerle röportajlara da yer vcriliyor. HATtCETUNCER Geçen haziran ayında gerçekleştınlen NATO zirvcsi sırasında İstanbul'da <Cehenncm'de Üç Gün' fılmindc tiyatro sanatçısı Serap Matyaş rol alıyor. ve aynı dönemde Ortadoğu'da yaşananlar ''Cehennemde Üç Gün" adıyla belgesel film yapıldı. Hakan Alak'ın yönettiği, tiyalro sanatçısı Semaver Kumpanya oyuncularındaıı Serap Matyaş'ın rol aldığı belgesel filmde Dantenin İlahi Komedya'sındaki betimlemelerinden yola çıkılıyor. Gerçek görüntülenn yanı sıra kurgu bölümlerde Truva'nın lanetli delisi Kassandra'yı öykünün başkahramanı olarak ele alan film, gerçekleri bilen, söyleyen ama inandıramayanların acısını seyirciye hissettiriyor. NATO zirvesinin üç gününü, Ortadoğu'nun üç günü olarak ele alan filmde, îstanbul'da NATO karşıtı gösteriler sırasında polisin tutumunu yansıtan belgesel görüntülerin yanı sıra Filistin'de lsraıl saldırılan sırasında belleklere kazınmış tsrailli askerlerin sivil halka uyguladığı şiddet de yansıtılıyor. Estetik kaygılar taşıyan kurgu bölümlerın yer aldığı 103 dakikalık filmde olaylara tanıklık eden gazeteciler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve eylemcilerle röportajlara da yer vcriliyor. Grup Yorum'un müzısyenlerinden olan Hakan Alak, geçen hafta gösterilen ve VCD olarak da satışa sunulacak "Cehennemde Üç Gün" belgeseline ilişkin sorulanmızı şöyleyanıtladı: Sesl duyulmavanlar anlattı - FUmde ne anlatmaya çahşıyorsunuz? ALAK-NATO zirvesi sırasında muhalif kesimler içinde yer alanlarla röportajlanmızda neden NATO'ya karşı olduklannı anlattılar. Siyasetçiler ya da akademisyenlerle değil de sürecin içinde yer alan sesi duyulmayanlann anlatımlannı dinledik. - Cehennemde Üç Gün'de nasıl bir anlatun tarzı izledlniz? ALAK - Biz 27 Haziran 2004 Kadıköy mitingi, 28 Haziran ve 29 Haziran'ı protestolan ve ablukayı yani 3 günü nasıl anlatacağız derdindeydik. Ama o üç günü bütün dünyanın üç günü diye anlattık. 11 Eylül'den sonraki 3 yılın içinden seçılmiş 3 günü tamamlayacak olaylar üzerinden hareket ettik. Bizim çektiklerimizi ve arşıvlerden elde ettiğimiz görüntüleri bir araya getirdik. Kurmaca bölüm belgesel çatısını oluşturuyor. Cehennemi görüp gelmiş bugünü de gören bir kadının anlatımından, teatral anlatımından yararlandık. - NATO'nun ne olduğunu mu göstermek istediniz? ALAK - NATO bahane biz; ABD'nin son üç yıl, belki 10 yıl boyunca yaptıklannın bugün hem ülkemizi hem de Ortadoğu'da nelere mal olduğuna hep birlikte baktık. Ortadoğu'daki ve Türkiye'deki aslında ezilenlerle ABD'nin çatışması ve bunu belgesel diliyle anlattık. Biz Bıısh'a odaklanmıyoruz, temsil ettiği yapıyla bir derdimız var. Sözümüzü doğrudan söylediğimız gıbi imgelerle, estetik kaygılarla yola çıktığımız bölümler de kullandık. Cehennemde 10 katmanda suçlarnıın ölçüsüne görc yanan insanlar var. Bu cehennemde sadece ABD olmadığını, hepimizin bu cchennemin içinde yandığını, nasıl suçlar, ne yapıyoruz, nasıl yanıyomz gibi şeylerin yanıtını anyoruz. Bu ülkenin muhalif olduğunu söyleyen kesimlenne de söz söyleyen bir aktarım kullanıyoruz. - Filmin giderierini nasıl karşıladınız? ALAK - En küçük bütçelerle çalışmanın koşullanm yaratıyoruz. Bu film ıçın yaptığımız masraf zirve sırasında taksiye binınek durumunda kalmak ve bolca kullandığımız kasetlerin parası. Bir derdimiz ve anlatma tutkumuz var. Sınırlı bütçe, ekipte yer alanların sayısı gibi zorluklar karşısında yaratıcı çözümler bulabilirsiniz. Zorluklann üstesinden gelebilecek yaratıcılık şeklinde bir avantajımız oluyor. Seıtllğl biz yaratmadık' - Filnıdeki bazı sert görüntüler seyircinin irkihnesine neden oluyor.. ALAK- NATO, sertlik ve öldürme üzerine kurulu bir örgüt. Öykünün temel taşı 'Beni ancak sert anlatabilirsin' diyor. Hikâyesini anlattığımız ortamdaki sertliği biz yaratmadık. Medya 'afet'te smıfta kaldı Yurttaşlarınyüzde 64'ü basındayer alan haberlerin taraflı olduğuna inanıyor, yüzde 70 7 zor durumdaki insanın görüntülerininyayımlanmasını istemiyor GÖKÇEUYGUN Türkiye'deki afetler ve kitle iletişım haberlerinın bu haberleri verış biçimi bir doktora tezine konu oldu. Tür- kiye Kızılay Derneği bünyesin- de çok sayıda olağanüstüdurum operasyonunda görev yapan Dr. Selma Koç, tstanbul Üniversi- tesi'ndeki doktora tezi için med- yadaki afet haberlerini ve halkın medyaya bakışını araştırdı. Koç'un tezi, gazete haberleri- nin söylem analizi ve halkın turu- mu ile ilgili anket olmak üzere 2 bö- lümden oluşuyor. îlkbölüm- de Akşanı, Ulus, Cumhuri- yet, Hürriyet vc Milliyet ol- mak üzere 5 gazetede 1923- 2000 yıllan arasında yayımla- nan afetlerle ilgili 2 bin 687 haber ve köşe yazısı incelendı. Söz konusu yıllardaki haberler de 1939 Erzincan, 1966 Muş (Varto) ve 1999 Marmara depremi ol- mak üzere 3 başllk altında ele alındı. Buna göre Cumhuriyetin ilk yıllarında haberlere, "Afetler bir tabiat (ılsıy«iıi". Anidenoluşnıuştur. Afetlerde zarar gören yurttaşlann yanında devlet vardır ve devlet her türlü sorunu çözebilecek güçtedir" şeklindeki devletin resmi söylemı hâkimdi. Devletin afet böl- gesindeki icraatlan ile ilgili olumsuz eleştirilere 1945 'li yıllara kadarbasında rastlanmadıgı gibi eleş- tiri ve yazılarda daha çok öneri ve tavsiye üslubu yer alıyordu. 1966 Muş depremi zamanında da ulu- salcı devlet afet söylemi yennı, dönemin başba- kanı Süleyman Demirel'in kullandığı "Takdir-i ilahi, AHah sabır versin, devlet yanınızdadır ve ya- ralannızı saracakür" ifadesine bıraktı. 1990'h yıl- lara gelındiğinde ise basının manşetlerinde, dev- letin resmi söyleminde devlet ve siyasi otoritenin kendi özeleştirisini yaptığı ve yanlışhklannı ka- bul ettiği ıfadeleri kullanıhyordu. Deprem etklsl 1999 Marmara depremi ise medyadaki bütün söylemlerde deprem ctkisi yarattı. Afetle müca- delede devletin bütün kurumları ile başansız ol- duğu, hantal yapısı ve teknoloji ile bilimsel yak- laşımlardan ne kadar uzak olduğu basına yansı- dı. Araştırmanın anket kısmında ise Türkiye ge- nelindekı 12 ilden 2 bin 163 kişi ile görüşüldü. Ankete katılanlann yüzde 54.1 'i, afetlerden ko- runma, erken uyanlma ve eğitim konulannda medyanın beklentilerine kısmen yanıt verdiğini, yüzde 36.9'u ise yanıt vermediğini düşünüyor. Medyanın afet haberlerinde tarafsız olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 35.2 iken, olumsuz düşünenler yüzde 64.8. Ankete katılanlann yüz- de 69'u afetlerde acıklı ve zor durumdaki insan- ların görüntülerinin yayımlanmasını istemiyor, isteyenlerin oranı ise sadece yüzde 30.7. Medya suUu bulmakta zorlanmıyor 1 Araştırma sonuçlannı dcğerlendiren Dr. Selma Koç, günümüzde bilgı kırlıliği yaşandığım ve bu bilgilerin halkın yararlanabıleceği toplumsal bıl- giye dönüştürülemediğini söyledi. Koç, afet ha- berlerinde terim karmaşası yaşandığım belirte- rek "Öncelikle halkın anlayabileceği ortak bir dil oluştunılmau. Medyanuıgörevi halkı bilgilendir- mek. Temel olarak yurttaşlara acil bir durıunda ne yapmalan gerekitiği konusunda bilgiler veril- ıneli. Resmi kurum ve kuruluslar dşında medya da rol üstlenmelP dedi. DUZYAZI ORHAN BtRGtT Tayyip Diplomasisi Kıbrıs Rum Ana Muhalefet Partisi lideri Anas- tadias'ın, AKP'nin çağrılısı olarak geldiği Anka- ra'da Genel Başkan Yardımcısı ve Dışişleri Baka- nı Gül, İstanbul'da da Genel Başkan ve Başba- kan Erdoğan'la görüşmüş olması bile diploma- tik açıdan sakıncalıydı. Çünkü öylece Türkiye, so- runun adadaki iki toplum arasında çözülmesi, an- cak gerektiği zamanlar garantör ülkelerin de ko- nuya müdahalesi gibi yıllardan beri sürdürdüğü il- keli davranışını zedelemiş oluyordu. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, sadece taraf- lardan birisinin sözcüsü olarak değil; diplomasi- nin kurallarını da çok iyi bilen birisi olarak cumar- tesi gecesi Flash TV'de Hulki Cevizoğlu'na bu konudaki endişelerini anlatırken henüz Erdoğan - Anastadias konuşması gerçekleşmemişti bile. Denktaş, Türkiye'nin kozlarının bu tür yöntem yanlışlıkları ile birer birer yitirilmesinden yakındı- ğı o söyleşide, yılgınlığını gizlemeye çalışan bir es- ki savaşçının ruh haleti içindeydi. Gecenin çok iler- lemiş saatinde ardı ardına gelen soruların yığını- nı ve bunların bir bölümünün televizyon kanalının 30 telefon hattını da çalışamaz hale getirdiğini, AKP iktidarının halkın nabzını tutmak isteyen birimleri soğukkanlılık ile değerlendirmeliydiler. Oysaanlaşılan, Başbakan Kıbrıs Türklerininso- runlarını sırtından atmak için daha da acele etmek- tedir. Bu yüzden de DISI lideri aracılığı ile Rum Cum- hurbaşkanı Papadopulos'a açık çağrıda buluna- rak KKTC'de bir kahve içimi buluşmaya evet de- mesi halinde, taraflar arasındaki sorunun çözüle- bileceğini söylemiştir. (Hürriyet, 14 Şubat 2005, Turan Yavuz'un haberi) Erdoğan, konuk Rum politikacıya şunları söylemiş: "Duyduğuma göre Papadopulos benimle gö- rüşmek istiyormuş. Ben gûrüşmeye hazırım. Ku- zey Kıbrıs 'ta oturalım, karşılıklı birer kahve içip ko- nuşarak bu işi çözelim. Eğer kabul ederse ben hemen haftaya atlar Kuzey Kıbns'a gelirim..." Diplomasinin, iç politikadan en önemli farkı, orada kullanılacak yöntemin odun yararcasına ol- mayacağının hatırdan çıkartılmamasıdır. Bugün- kü kuşaklar için kontrplak denilen ince tahta pla- kalar fazla bir şey anlatır mı bilemem. Ama o in- ce plakaların üstündeki oymalar bir dönemlerde sadece el mahareti ile kullanılan ince kıl testere- lerle işlenilirdi. Bu nedenle de balta ile odun ya- rarken çıkan sesler, ötekinde duyulmazdı. Ruma verilen koz Erdoğan balta kullanıyor oysa. önce Rum ke- simine Kıbrıs'taki iki toplum arasındaki uyuşmaz- lık konularının çözümünde muhataplarının Türki- ye olduğunu söylüyor. Bu 1964, hele özellikle 1974'ten beri hem Yunanlıların hem de Ada Rum- larının arayıp da bulamadığı bir argüman. Kuzey- de "sahte devlet" olduğunu ısrarla iddia edenle- rin eline sunulmuş bir koz. öylece Ada'daki Türk Barış Gücü'nü de işgalci ordu haline getirenler için beklenmedik bir büyük ödül. Abdullah Gül, daha geçenlerde güneyden ge- len benzer bir çağrıya "600 bin Rum ile koskoca 75 milyonluk Türkiye'yi" yan yana getirme istek- lerinin saçmalığından söz ederek olumsuz yanıt vermişti. Papadopulos, "evef ama" dese ve sa- dece buluşma mekânı için Ledra Palas gibi bir öl- çüde BM'nin de sayılabilecek bir adresi önerse Erdoğan ne diyecek? Diyelim ki itiraz etti ve Gir- ne'yi tartışılmaz buluşma adresi olarak verdi. Ya Papadopulos ılımlı bir adım atarak "İki tarafın iş- gal topraklarında çözüm için bir araya gelmesi- ne evet diyorum" derse Türkiye Cumhuriyeti Baş- bakanı ne yapacak? Bir kahve içimi süresinde çözüm ha?.. Girne'de bir çay bahçesinde iki taraf buluşuyor. Erdoğan'ın yanında ünlü danışmanlanndan, belki de Kıbrıs iş- leri uzmanı Zapsu! Gözleriniz Mehmet Ali Talat'ı mı arıyor dediniz. Canım dikkatli baksanıza.. Orta şekerli kahve- yi getirme görevi de Erdoğan tarafından KKTC Baş- bakanı'na verildiği için ekranlarda göreceğiniz ki- şi de o. Yani KKTC'nin Başbakanı. Erdoğan nisan ayı- na kadar çözümü sağlayamazsa KKTC'nin Cum- hurbaşkanı! AB istediği için bu çiğ tavuklu mönüyü yeme- ğe de hazır mısınız Sayın Talat? Faks: 0 212 677 08 21 obirgitCue-kolay.net insanın Izlerînde' sergisi açıldı • İSTANBUL (AA) - Türkiye ile Fransa arasın- daki bilimsel işbirliği çalışmalan kapsamın- da Türkiye'ye getirilen ve insanhğın ilk çağ- lardan beri bıraktığı izlerin hikâyesini anlatan "insanın tzlerinde" sergisi açıldı. Şışli BeJe- diyesı Bilim Merkezi'ndeki serginin açılışını yapan Belediye Başkanı Mustafa Sangül, Bor- deaux Bilim Kültürü Teknoloji ve Endüstri Merkezi tarafından hazırlanan serginin, Tür- kiye Bilim Merkezleri Vakfı ile tstanbul Fran- sız Kültür Merkezi işbırliğiyle Türkiye'ye ge- tirildiğini söyledi. "tnsanın Izlerinde" sergi- si, 14 Nisan'a kadar açık kalacak. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüksek ih tisas Hastanesi Başkehimi Prof. Dr. Adnan Çobanoğlu, thtisas Hastanesi'ninpersonel ta- şıma ihalesinin 2004 yılı ile 2005 dönemi ara- sında yüzde binlik fark olduğuna ilişkin habe- ri anımsatarak "Ihalede hiçbir uygunsuzluk söz konusu değildir" dedi. Çobanoğlu, her iki ıhalenin dc mevzuata uygun yapıldığını anla- tırken "Ihalc komisyonu üyelerinin şerhi de söz konusu değildir. Yalnızca bir önceki yıla göre yüzde 92'lik artış olduğuna ilişkinbilgi notla- rı mevcuttur. Amacımız, istediğimiz kaliteyi en ucuza almak. Eğer bu işi bağış olarak ver- se\eı, onu â \ d Û h Egitim-Sen'üe Kara seçilül • ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Eğitim-Sen Adana Şube Başkanlığı'na yenidenHalil Ka- ra getirıldı. Eski başkanlardan Kamuran Ka- raca'nın Demokratik üüçbırliği, Hasan Kü- rük'ün Sosyal Demokrat Eğitim Çahşanlan ve Bayram Hazar'ın da Sendikal Birlık adayı ol- duğu seçimde Kara, 270 oyla yeııiden baş- kanlığa seçilirken Karaca'ya 213, Kütük'e 135 ve Hazar'a da 35 oy çıktı,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle