14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15ŞUBAT2005SALI 14 KULTUR kulturfn cumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜN ArlhurMüler'nıarindan..10 Şubat 2005'te 89 yaşında öldü Arthur Miller ve aynı akşam saat 2().()0'de Broadway'deki tiyatroların ışıklan bır dakika için karartıldı. Miller, 1993yılındayaptığıbirkonuş- mada (kısallılarak The Ncw York Ti- mes'a alınmıştı) Amerikan tiyatrosu- nun sorunlanna değinirken, sanki gü- nümüzde Türktiyatrosuadına hiç de ya- bancısı olmadığTmız gerçekleri vurgu- luyordu. Oyun yazarhğının genelde pı- nltısız bir dönemdcn geçmekte olduğu- nun altını çiziyor, televizyon ve sinema endüstrisinin yüksek ücrellcr ödeyerek tıyatro oyıınculannı sahnelerden uzak- laştırdığından söz ediyor, salon kirası ve yapım malıyetlerinin bilet fiyatlarını olumsuz yönde etkiledigini belirtiyor ve hepsinin ötesinde de, 'tiyatro kültürü' üzerinde duruyordu. "Yakın bir gele- ccktc Bı oiulvva>'de birkaçticaritiyatro- ııuıı dışında tüm tiyatroların ışıklan sö- ııccek T " diyordu 'Ohneyecek- Bir Sana- unlçindeyiz' başlıklı konuşmasında. Ti- yatro hiçbir zaman ölmeyecektı, ama bir yandan tiyatro kültürüniin dağılması, öte yandan Amerikan tiyatrosunun kal- binin alttğı yer olan Broadway'in uzun bir süredir insanlan heyecanlandırma- dığı da bir gerçekti. "Seyirci, Broad- vvay'i artıkycni bir şey söylemediği için dc terk cdiyor" diyordu Miller ve ekli- yordu: "Tiyatroda yeni ifade biçimleri araınak^aıC.' 1 1996'daThe Washington Post'la yaptığı bir röportajda da tiyatro sanatına yönelik sorunlar yumağının temelinde Sanata Ulusal Destek Kuru- mu'nun izlediği yanlış politikalannyat- tığını ileri sürüyordu.... Miller'ın yıllar içinde kimi kez kucakladığı, kimi kez mesafeli yaklaştığı Broadvvay, 10 Şubat günü onu sevgı ve saygıyla uğurladı... Ç'ağımızın en büyük Amerikanoyunya- zarının kım olduğu tartışmaları sürerken (EııgcntO'Ni'ill, It'nnesstcVVilliams,Arl- hur Miller) ve ıbre O'NeuTden yana ka- yarken Miller da dığer ıkısı gibi ölümsüz- ler arasma karıştı. Aslında üçü de 'tiyat- ı oıııııı titanlan' olarak anılan dünya ya- zarlan arasındayerlerini çoktan alrnışlar- dı. Ödüllerini saymaya gerek bile yok... Özellikle 'BütünOğullanm' (1947), 'Sa- ücının Ölümü' (1949), 'Cadı Ka/.anr (1953), 'KöprüdenGöriimis'(1955), 'Dü- şüstenSonra' (1964), 'Vıchy'deBirOlay' (1964), 'Bedel 1 (1968) Mıller'in sadece Amerika'da değil dünya tiyatrolarında öne çıkan oyunları arasuıda. Türkiye'de de, anımsadıgım kadarıyla, 'Salıcınm Ölümü', 'Cadı Kazanı', (üç kez) 'Bedel' ödenekli ve özel tiyatrolar tarafından özenle sahnelenmiş yapıtlan. Bu arada, Arthur Miller 1985'te tstanbul'dayapılan PENKongresı'ne HaroldPinter'lebirlik- te katılmıştı. insan avı ve Cadı Kazanı' 1960'lar Arthur Miller'ın Amerikan sahnelennde ılgı grafiğinin düşüş.e geç- tiği yıllar olarak belirlenir ama, bu dö- nem ve 1970'ler, başta Londra olmak üzere pek çok Avrupa kentinde oyun- lannın peş peşe sahnelendiği yıllardır. Amerika'da esen soğuk rüzgârlann ne- denleriyazann 1956'daAmerikanKar- şıta Faaliyetleri Izleme Komitesi (HU- AQ tarafından sorgulanmasıyla da bağ- lantıhdır. Bilindiğigibi, 1938'dekurul- muş olan bu komite savaş sırasında ka- patılmış, 1945'te bircasusluk olayı ne- deniyle yeniden faaliyetlerine başla- mıştır. l953'te,komünizminGüneyDo- ğu Asya'ya yayılmasını engellemek adına Kore'de sürdürülen şiddetin (Vi- etnam ve Irak'ta olduğu gıbı) beklenen mutlak zaferle sonuçlanmaması Ame- rikan toplumunda korku ve panik duy- gusunuyeniden ateşleyecek ve Cumhu- riyetçi Senatör McCarthy'nin komü- nistlerden arınmış. bir toplum tezı Ame- rikan Karşıtı Faaliyetleri îzleme Komi- tesi'nin çaltşmalannı hızlandrracaktı. Bu süreçte çark, güçler dengesini terör dengesine dönüştürüyor, soruşturma- lar bir tür insan avına, karalama çılgın- lığına doğru ilerlerken sanat ve yazın dünyasını da içine alıyordu. Arthur Mil- ler; eleştirel bakışı, sosyalist dünya gö- riişü, demirperde gerisi ülke yazarla- • Arthur Miller, oyunlannda Amerikan rüyası kavramını çeşitli açılardan ele alarak insanın kişisel tarihiyle yüzleştiği ironik bir karşıtlıklar bütünü olarak yorumlar. Yaşama trajik bir bakıştır bu. Oyunlanndaki trajik boyut, toplumsal bilinci sorgulaması ve insan onurunu ön planda değerlendirmesiyle zengin Arthur Miller'ın ardından... rıylakurduğu ıletişim ve Musevi soy ağa- cı nedeniyle yakından izlenen isimler- den biriydi. Hatta 1953'te 'Cadı Kaza- nı'nın yurtdışındaki bir temsiline pasa- port alamadığı için gidememişti. Aynı yıl, New York'takı ılk gösterim izle- nimlerini bir yazısında şu sözlerle açık- lıyordu yazar: "Oyunu seyrctmeye ge- lenlerin başlarınuı üstiindcki buz taba- kasını görebiliyordum. Üzerinde kayak yapılacak kadar kalındı!" 1692 de pü- riten Massachusscts'in Salem kasaba- sında yaşanmış gerçek bir olaydan, bir cadı avından yola çıkarak yazdığı 'Ca- dı Kazanı' aydınıyla, sıradan insanıyla ülkeyi adeta esir alan McCarty histeri- sıne bir göndermeydi ve toplumsal pa- niğin ulaşabileceği korkutucu boyutla- n sorguluyordu. Mantık dışı nedenler- le gerçeklerin nasıl saptınldığını ve in- sanlann birbirlerini suçlayarak acıma- sızca yok etmeğe çahşmalannı, sindi- rilmiş toplumların sistemin güç göste- risine ne denli kolay uyum sağladığını ıncelıyordu. Yaşama trajik bakıs Arthur Miller, McCarthy sorgulama- larına ilişkin olarak, toplu olarak basılan oyunlannınönsözünde; "Herayyenigü- nahlar yaraöhyordu" der. "Sadfem ina- nılmaz boyutlardaydı... Vkdan arnk iç- sel birhıtanakdeğil, devletin bilinçle em- pozeettiğibirgüçgösterisiydiBazıinsan- lann, vicdanlannı onların cücrine tcslinı ıtiiklcriııi ve bu fırsatı verdikleri için tc- şekkür ettiklerini gördüm." Toplumsal terörün insanı ne denli bilınçsizleştirdi- ğinin, duygulardan soyutladığının altını çizer Miller. Mantıksız ve gülünç olarak tammladığı Komite'nin karşısında sor- gulanırken inandığı doğrulardan kesin- lıkle ödün vermedi. Ama, uzun yıllar bir- likte çalıştığı Elia Kazan aynı kararlılı- ğı göstermedı. 1952'de Komite ile işbir- liği yaptı. Bu nedenle, uzun yıllar birlik- te çalışmış olmalarına karşm, Miller 1960'ta "Uyumsuzlar'ın çekimlerine ka- dar Kazan'la bir daha görüşmedi. 0 yıl, Marlyn Monroc'nun ısrarıyla yeniden buluştular. Bu arada, Arthur Miller'ın oyunlannın 1970'teSovyetlerBirliğı'nde yasaklanması da ilginç bir gelişkidir... " İyi bir oyun sağlam bir düşüncedir" dıyen Arthur Miller, yapıtlannda Ame- rikan rüyası kavramını, çeşjtli açılardan ele alarak insanın kişisel tarihiyle yüz- leştiği ironik bir karşıtlıklar bütünü ola- rak yorumlar. Yaşama trajik bır yaklaşım- dır bu aslında. Oyunlanndakı trajik bo- yut, toplumsal bilinci sorgulaması ve ın- san onurunu ön planda değerlendırme- siyle zenginleşir... 'Saucının Ölümü'nde Linda'nrn sözleri Miller' ın dünyaya, ha- yata, sisteme bakışının bir uzantısıdır; "...Ben büyük adamdır demiyonun. Willy Loman çok para yapnuş değildir. Adı gazetelere geçmiş değildir. Gclnüş gcçmişinsanlannen güvenilir karakter- lisi de değildir. Ama bir insandır, şimdi de korkunç bir şey gcçiriyor. Onun için dikkat edilmek ister. Mezarına yaşlı bir köpek gibi alılnınsını insanın gönlü koy- nıaz.Böylebirinsana dikkatedilmelidir, dikkat MİilnKİL.." (Birinci Perde: Çevi- ren Prof. Orhan Burian). Vakko Sanat Galerisi'nde Özlem Özer'in canı veseramik sergisi KültürServisi-Cam ve seramik sanatçısı Özlem Özer'in yeni çalışması 'Eflatun' 24 Şubat'a ka- dar Vakko Sanat Galeri- si'nde görülebılir. Engin Turgut sanatçının yapıtla- n için, Özlem Özer'in ça- hşmalarında 'göndcrnıe- ler' ve 'geri dönüşümler' bir devinim halındedır di- yor. Doğadan hiç kopma- dan simgeci bir anlatıma yönelen sanatçının işlc- rinde spritüel tatları yaka- lamak mümkün dıyor. l\ırgut şu sözlerle tanım- hyor Özer'in yapıtlarını: "Candaıı ve camdan hey- kellerine, objelcrine baktı- gım zaman aklıma Haül Cibran geliyor: "Eğer in- sanlara boş elimi uzatır bir şey alamazsam çok üzücü; ama asıl ümitsiz durum, dolu elimi uzatıp kabul edecek kimseyi bu- lamamamdır"... AzizNe- sin usta da söylememiş mıydı "Aslolan aşktır ya- şamda" diye... "Dolu do- lu, doludizgin, zilzurna, saniye saniye aşkı yaşaya- raksevin" dcmemiş miy- di?.. Sanata da böyle bak- malıyız işte!.. Ürettiğimız sanat yeryüzünü aydınlat- sın ve gerçek sanatın sa- hiline açılalım, "çözelim bütün kayıklaı ı, sigaramı- zı aşkla yakıp ııııırtılara balık üıtnıayı, denize sa- kin olmayı öğretirken, her şcye dokunanm. Kendiıııi- ze dokunalını"... Ay o ka- dar parlak oluyor ki bazı geceler biz onu seyret- mekten bıkınayalım... (Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi tstiklal Cad. No: 123-125 Beynğlu -0 212 251 40 92) KULTUB • SANAT www.perareklam.com.tr • (0212) 293 89 78 Aksak İstanbul Hikayeleri ve diğer şeyler topluluğu www.vedst.com 15 Şubat Salı !1:00 / 21 Şubat Rtesı 21.00 Akatlar Kültür Merkezı ,„„ V../.IH vf VAnetpn Ypşım Özsoy Guljıı Oynayanlar Yaman Ceri. Alöv Cınbdiı.1, NUkhrt Akkaya. Barıs TiCİnMn, Mark Lwıtai. Abdul Susta, Oilenı Saraı,, Somcr Karvaıı, u EnnİNf, San«ln One, KIVJIK, Ergun, H^lıır HılırHı Rı-?Tl(l<{'tTlırkO2l2 -I7B 06 00 www tıcketturk com, Akatlat Kıiltılr M^rkprı gıjc 151 93 M ' Bu ilan tKİNVEST katkısıyla yayınlanmıştır İlanlarınız İçin (0212)293 89 78 perareklam@perareklam.com.tr perareklam@superonline.com www. perareklam .com.tr mtmYazsn Cunıu Rııyıwk,ıı;ı Yönelen Bülenl Emin Yarar, Işıl Kasapoğlıı KBCAMU8TAFAMSAİ ( 5 Şuttal Sa/l 20:30 1 19 Şubat Cumartesı 15:00 uhtnlaıı bir suııl Ö rusyıııı yaptınnıı.- Dilek Türker Tiyatro Ayna PİRSULTANABDAL Genel Sânat Yönetmeni Dilek Tüıkcr Osiii.ni Şengezer Müzik Nurettin Öz^uca Koreografı Nasııh Barın Işık Ta.sanm Yüksel Aymaz Yazan Yöneten Mahmut Gökgöz 1 7 - 1 8 - 2 4 - 2 5 Şubat Saat: 21.00 AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ GİŞETEL: 0212 351 93 84 AKBANK ODAORKESTRASI "RUSYA: HİCİVVEYABANCILAŞMA" Şef Cem Mansur Soiist: Marisa Tanzıni, pîyano I. Stravinski (1882-1971) Re Tonunda Konçerto D. Şostakoviç (1906-1975) Piyano Konçertosu no.l, op.35 Trompet Soio: Cem Sevgi S. Prokofiev (1891-1953) Visions fugitives R. Şedrin (1932) Rus Fotoğraflan 16 ŞUBAT ÇARŞAMBA Sohbet> 20.00 Konsef> 20.30 Kadıköy Halk Eğitim Merkezi 17 ŞUBAT PERŞEMBE Sohbet> 19.30 Konser>20.00 Cenıal Reşit Rey Konser Salonu 22 ŞUBAT SALI Sohbet> 19.30 Konser> 20.00 Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi, Tuzla* * Sabancı İJnıueı-5ite5l GÖ5TPH Mı'rkıvl ndeki konser ütretsiıdir. « 16>17>22ŞubatO5>MERKEZİ SUNAR Ş february BILET SATIŞ NOKTALARI BMgİ İÇİn > 0212 252 i'j 00 / 01 > WWW.akbank5anatxom * Kaflıkny Halk ESItlm Merkeilndekl kmiHrkrln biletlcrinı Akbank Kuıur Sanat McrkKl'nden dı tım Akbank Kûltür Sanat Merkezi Istiklal Cad. No: 14 18 80080 Beyoiilu, İstanbul Kadıköy Halk Eğltlm Merkezi* > 0216 330 10 27 ı Cemal Re$it Rey Konser Salonu > 0212 231 54 97-98 www.blletix.com Çağrı Merkezi 0?16 55fc<?8 00 Rusya'dan müzik rüzgârı Kültür Servisi - Cem Mansur yönetımindeki Akbank Oda Orkcstrası 'Dünden Bugüne' konserler dizisinin şubat ayı programmda, Rusya'da büyük beğenı toplayan piyano sanatçısı Marisa Tanzini'yi solist olarak ağırlıyor. 'Rusya: Hiciv ve Yabancılaşma' konulu konserde Akbank Oda Orkestrası, değişik Rus bestecilerinın, Sovyetler Birliği'ııiıı en baskıcı kültürel politikalarının oluştuğu ve devam ettiği yıllarda sistemle nasıl başa çıktıklannı ortaya koyuyor. Yann saat 2ö.00'de Kadıköy Halk Eğitim Merkezı'nde, 17 Şubat Perşembc günü saatl9.30'daCemal Reşit Rey Konser Salonu'nda ve 22 Şubat Salı günü saat 19.30'da Sabancı Üniversitesi'ndc verilecek olan konserlerde t. Stravinski'nin (1882-1971)'Re tonunda Konçerto', D.Şostakoviç'in(1906- 1975) 'Piyano Konçertosu No 1', S. Prokofiev'in(1891- 1953)'Visions Fugitives', R.Şedrin'in (1932) 'Rus Fotoğraflan' adlı yapıtlan seslendirilecek. (0 212 252 35 00) YAZIODASI SELİM İLERt İstanbul'da Okuduğum Bazı Kitaplar m Nice zamanlar dinlediğim, sonraları birçok kez okuduğum masallar bana düşlemin kapılarını açmıştı. Masalı 'söyleyen' anneannemle, annemin ba- baannesiydi. Öteki masallar kitaptan okunurdu. Ama bir de, İstanbul Radyosu'nda Eflatun Cem Güney masal anlatırdı. Kimbilir kaç çocuk o du- yarlı sesten enikonu etkilendi! Gözlerimi kapasam, Cihangir'deki evimizde, duvara dayalı, çok eski ve gıcırtılı masanın üs- tünde sevgili radyomuzu görürgibi olacağım. Fa- kat bu görüntü, bu hayal artık hiçbir şey değiş- tirmeyecek. Onu orada, geçmişte bırakıyorum... Okumayazmayı söktükten sonra okuyabildi- ğim kitaplar arasında Mavi Kuş beni harap et- mişti. Bu, bir 'masal-roman 'dı. Comtesse de S6- gur yazmış olabilir. Ahmet Halit Yaşaroğlu Ya- yınları ve içi resimli. Çok acıklı. Mavi Kuş'ta aşk uğruna bütün eziyetleri göze alabilmiş roman kişisi, aşkı bilmezken, beni bü- yülemişti. Zaten çocukluğumuz hep büyüleniş- lerle dolu değil midir? Aşk uğrunda ezilmek, küçük düşmek, gurur kırıklığıyla boğulmak, gitgide acılarla, özveriler- le yok olmak; bunlar alabildiğine çekici geliyor- du. O kadar ki, durup dururken, ortada hiçbir se- bepyokken, sırf ağlayabilmek için Mavi Kuş'un en acıklı özveri bölümlerini yeniden okurdum. Ro- mandaki mutsuz sevgili, elinde çok ağır demir âsa, dikenli patikalarda, dağların doruklarınayol alırken artık sevinç gözyaşlarımı tutamazdırn. Yıllar geçecek; Şeyh Galib'i ve Hüsnü Aşk'ı, mumdan gemilerle ateş denizlerinden geçişi de okurken aynı duyguları yaşamayacak mıydım?.. Yıne çok etkilendiğim bir masal-öykü -Ben uyduruyorum 'masal-öykü'yü. Masal-roman olu- yor da, masal-öykü niye olmasın?- Andersen'in unutulmaz "Kibritçi Kız"\yd\. "Kibritçi Kız"\n çizgi filmini de seyretmiştim. Beyoğlu'ndaki Yeni Melek'te. Üstelik yılbaşı gü- nüydü. Ve sahiden kar yağıyordu. Kar altında yürüyerek eve dönmüştük. Istiklal Caddesi'nden tek tük taşıt geçiyordu. Frangu- li'nin vitrini ışıl ışıldı: Siyah kadifeye gömülü el- mas, yakut, zümrüt yüzükler, küpeler, iğneler... Çizgi filmlere bayılıyordum. Ama çizgi roman- lara daha çok bayılıyordum. Çünkü çizgi filmler sahne sahne geçip gidiyor; çizgi romanlar be- nimle kalıyordu. Ablamdan kalma, lacivertimsi mavi ciltli Do- ğan Kardeş dergilerinde Selma Emiroğlu'nun çizmiş olduğu Karakedi Çetesi harikulade bir çizgi romandı. Hele renkli basıldığı için, renkle- rin de rüyası söz konusuydu. Karakedi, Sarman ve Pamuk bir çeteydiler! Ta- bii Karakedi başı çekiyordu. Tombalak, aptalca köpeğin adı Fındık. Birde Hain Karga vardı, her- halde La Fontaine'den çıkıp gelmiş. Yine Selma Emiroğlu'nun bir çizgi-romanı var- dı ki, kısa sürmüş, tadı damağımda kalmıştı. On- dan en çok Bayan Şıpıldak'ı hatırlıyorum. Bayan Şıpıldak çok süslü, dudakları kalp biçimi ve kıp- kırmızı, uzun kirpikleri kıvrık, 'otuzların kadını' bir balıktı. Küçük afacan çocuk, bir yaz günü, bir balık- çığı mantar tıpalı şişeye sokuyor, hapsediyor, Öylece denizlere geri bırakıyordu. Bayan Şıpıl- dak onu denizler altındaki antikacıdan satın alı- yordu. Telaş etmeyin: Kurtuluyordu sonunda tutsak balıkçık. Denizyıldızlarını galiba ilk kez Selma Emiroğ- lu'nun çizgisinden, fırçasından görmüştüm. Gök- teki yıldızların denizler altında da olabileceği öy- lesine şiirli gelmişti ki, bir türlü inanamıyor, "De- nizyıldızı sahiden varmı?" diye boyuna soruyor- dum. Yalnız denizyıldızı mı; denizatları, denizkesta- neleri, denizlahanası da varmış. Bense sadece denizanalarını biliyordum... öneriler: Kitap / Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi, Oğlak Yayın- ları, 2005. (Ayrıcayazmakistediğim, okudukça sine- ma sanatına yeniden âşık olduğum bir yapıt.) Koleksiyona adanan bir yaşam • BURSA (AA) - Osmanlı dönemine ail çeşitli objeleri biriktiren Ahmet Erdönmez, 35 yıllık koleksiyonunu Buısa Keııt Müzesı'nde açtığı sergilerle izlenime sunuyor. Bursa Kent Müzesi yöneticisi Erdönmez, Konya ve Bursa gıbı 2 başkentte yetişmesinin tarihe ilgi duymasına yol açtığını belırttı. Osmanlı eserlerine karşı her zaman ilgı duyduğunu, ancak özellikle 1970'li yıllardan itıbaren bu malzemeleri toplamaya başladığını anlatan Erdönmez, 'Koleksiyonum zaman içinde gelışti ve üsmanlı kültüründe kullanılan bütün malzemelen kapsadı. Akla ne geliyorsa, yemek kültürü, giyım kültürü, el yazmalan, silahlar, takılai", paıalar, mutfak malzemeleri, ağırlık ölçüleri..' dedi. Erdönmez, koleksiyonu genişledikçe ne kadar zengin bır kültürün içinde yaşadığını daha iyi anlamaya başladığını vurgulayarak amaeının ileride kendine ait bir müze açmak olduğunu belirtti. 'Türk Kültüründe Nevruz' • ANKARA (AA) Kültür ve Turizm Bakanlığı, yurtdışında öğrenim gören Türk çocuklan ile Türkiye'deki ilköğretim ve hse dengi okullann öğreneileri arasında 'Türk Kültüründe Nevruz' konulu resim, şiir ve kotnpozisyon yanşmaları düzenledi. Yanşmalarda, 'Nevruz'uıı tanıtılması, bu konudaki degerlerin kuşaktan kuşağa aktarılması, gençlerin insan ve doğa sevgisi, hoşgörü ve yardımlaşma duygularını pekiştip milli, tarihi ve kültürel değerlcre sahip çıkarak yetişmelerinin sağlanması' amaçlanıyor. Türkiye genelinde resmi ve özel ilköğretim okullarının 3,4 ve 5. sınıf öğreneileri arasında resim; 6, 7 ve 8. sınıf öğreneileri arasında şiir; lise ve dengi okullann öğrencilen arasında ise kompozisyon yanşmalaıı gerçekleştirilecek. Birinci olacak öğrencilere 600'şer, ikincı olacak öğrencilere 500'er, üçüncü olacak öğrencilere 400'er YTL, mansiyon kazanan öğrencilere ise 350'şer YTL para ödülü verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle