27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15ŞUBAT2005SALI • • • * OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Mutluluk Diye Bir Şey! "Mutlu değiliz, öyleyse mutluluk diye bir şeyyoktur, onu ancak özleyebiliriz." Anton Çehov, "Üç Kız Kardeş" adlı oyununda kahramanlarından birine böyle söyletir. Rusyataşrasının kasvetli gecelerinden birinde üç kız kardeş pencereden yağan kara bakar, biranlam ararlaryaşamda, birgüzellik, bir değer... Bulamazlar, bulamayacaklardır da! Yalnız üç kız kardeş değil, Çehov'un bu oyunundan başka yapıtlarındaki kişiler de, "Tüm sanatçılar, düşünürler mutluluk diye bir şey ararlar, ararlar... Bulduklan anda yitirirler. Daha doğrusu birsis, birdöş olduğunu anlarlar sonunda. Mutluluk, birarayış, birözleyiş olmalı derler kendi kendilerine." Gazetede okumuştum, Amerikalı ünlü araştırmacı, Dr. Gallup, "Insan mutluluğunun nedenlerini" bulmak amacıyla geniş bir soruşturmaya girişmiş. Ben, böyle soruşturmalardan bir sonuç alınacağına inananlardan değilim. Diyelim, bin kişiye, yüz bin kişiye, bir milyon kişiye sordular: "Mutluluğun nedenini anlatırmısın?" Alacakları yanıtlar şunlar olabilir: Mutluluk, zenginliktir, sağlıktır, aşktır, uzun yaşamdır, ünlü olmaktır, vb., vb. Ya da hepsini birden kendi kişiliğinde toplamaktır, hemzengin, hem sağlam, hem sevmiş sevilmiş, hem de uzun yaşamış, ün kazanmış olmaktır. Başka ne diyecekler? Hani, ünlü masaldatekgömlekli çobanın mutluluğunu özlemesi gibi padişahın... Yitirilecek bir şeyi olmamak da, bir mutluluk nedeni olabilir. Zengin, param çalınacak diye, güzel sevgilisi olan, bir gün onu başkası elimden alacak diye, sağlam kişi, ya hastalanırsam diye, ünlü biri, günü gelir tanınmaz olursam diye üzülecek, korkacak, yaşadığı anların tadı, kısacası mutluluk saydığı şey de yitip gidecek elinden... Dr. Gallup, diyor ki: "Insanlann mutluluğunun ne dereceye kadaronlann maddi koşullanna bağlı olduğunu ortaya çıkaımaya çalışacağız. Kişilerin korku ve umutlan, dinsel inançları, kadının dünyadaki yeri hakkındaki düşüncelerinden hareket ederek onları nelerin mutlu ettiğini bulmalı." Mutluluk nedir? BirÇin şairi, Li Ta-Po'ya göre, şudur: "Bana, mutluluk nedir diye mi soruyorsunuz siz? Size yolu sorduktan sonra şarkı mırıldanarakyürüyüp giden küçük bir kız." Hafız'a göre ise: "Dostlar, bir şarap testisi, boş zaman, bir kitap, çiçekler arasında, bir köşecik." Felicien Marceau'ya göre, "Ne istediğini bilmek ve onu olanca gücüyle istemek" Jokai'ye göre: "En azla yetinmek" Tolstoy'a göre: "Bende olanları sevmek, olmayanların üzerine düşmemek". Eflatun'a göre, "Bilge ve iyi olmak". Aisklos'a göre: "Dengini bulmak". Bakın, bunca ünlü kişi kendilerine göre anlamışlar mutluluğu. Biraz da kuşkuyla, inanmazhkla... Var mıdır öyle bir şey, diyerek. Ah, olsaydı, ne güzel olurdu, diye iç çekerek? Kimi de kesin mi kesin, örneğin: Napolyon, "Mutluluğa asla inanmadım" demiş kesmiş... Maugham ise, "Dünyada herkeseyetecek kadarmutlulukyoktur" buyurmuş. Ingiliz yazarı ekmek, su, hava gibi bir şey sayıyor mutluluğu? Yetmiyor o zaman da!.. Dünyada açlık çeken milyonlar, milyonlarvar. Karnı aç kişi mutluluk nedir arar mı, düşünür mü? Bir dilim ekmek bulduğunda mutludur. Başka biri ise sabah akşam üç öğün yer, gezer, tozar, akşamüstü ufka bakar "Ah canım çok sıkılıyor, çokmutsuzum" diye iç geçirir. Kendi açılarından ikisi de haklıdır mutsuzluğunda!.. Mutluluk bir düş, bir hayal, bir insan icadı!.. Elle tutulmayan şeylerden her zaman kuşku duymalı. Dünyamızın korkudan, açlıktan, ezilmişlikten kurtulmasıdır her şeyden önce önemli olan. "Bir yanda ölüler, bir yanda diriler/gel keyfim gel" demişti Anday bir şiirinde. Onun gibi bir yanda açlar, bir yanda toklar, bu durum ortadan kalkmadan tüm insanlık belirli bir eşitlik düzeyine, bir kurtuluşa, çıkışa ulaşmadan "mutluluk arayıcıları" havanda su döven, renkli kelebekler avlayan kimseler olmaktan ileri gidemeyeceklerdir. Ama, "Ben mutluyum" diyenlerdevardırelbet: Parası var diye, karısı güzel diye, evi rahat diye, yannı güvenli diye, en iyi yemekleri yiyorum diye!.. Bunun adı mutluluk olmamalı derim ben. En güzel sözü, Albert Camus söylüyor Vefoa'sında: "Birinsanın tek başına mutlu olması utanılacak bir şeydir." BİR AÇIKLAMA Türkiye topraklarında petrol yataklarının bulunduğu, ama zor ve masraflı bir iş olduğundan çıkartılamadığı yıllardır yazılır, söylenir. Hepimiz bu konuda sayısız haber, yazı, makale okumuşuzdur. llk kez bir uzman, Sayın Celal Şengör Cumhuriyet'in Bilim-Teknik ekinde, Bu topraklarda petrol yok" diyor.. Beni de, bir yazımda böyle bir yanlışlığı savunduğum için kınıyor, "avamca" düşündüğümü söylüyor! Bu önemli konuyu elbet uzmanların tartışmasına bırakmak gerekir. Ama benim şaştığım, Sayın Şengör'ün bu kesin açıklamasını yıllar önce neden yapmadığıdır.. Uzmanlar susarsa biz "avam"c\\ar, elbette boş söylentilere kolaylıkla inanırız. Ama Şengör "umudu &z da olsa" bu topraklarda petrol bulunduğunu, ama jeologların, MTA'nın, TÜBİTAK'ın konuya önem vermediklerini de sözlerine ekliyor. Bilimsel açıklamasıyla bizleri "avam"cadüşünceden kurtaran Sayın Şengör'e teşekkür ediyorum. Devleti ÎHAM'da Savunmak... Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU S adcce devletleriıı davalı olabildiği tn- san Hakları Avrupa Mahkemesi'nde (İHAM), devleti savunacak bırim her ülkcnin iç düzenlemesıyle belirlen- mektedir. 1990 yıhnda İHAM' ın zorunlu yargı yetkisi- ninkabulünden bcri, burddaki savunmalar ıle ko- nuya ilişkin çalışmalar Dışişleri Bakanlığrnca yapılmakta, oluşturulan çalışma grubıına ilgili kurum ya da bakanlık temsilcileri de çagnl- maktadır. Demokrasininözümseıunediği ülkelerde ikri- darlar, ülkeniıı iç dinamikleri nedeniyle el ata- madıklan konulara ilişkin İ11AMMaki davalar- da ycleriisavunmayapmayıp,"devletinnıalıkûm olmasıyla" amaçlanna ııl;ışm;ı düşüncesinde olabilir. Yapılan (örneğin türbaıı ya da siyasal partilere ilişkin) savunmalarda, "devletin hu- kuksal düzen ve söylemı ilc Anayasa Mahke- mesi ve İHAM kararlan yerine, hükümet söy- lemlerine yer verilıp, devletin adeta savunma- sız bırakıldığı" konusunda ıılıısal basında ha- berier yer alnuşnr. İHAM, kararlarım kendilığinden göz önüııe almakta ise de, savunmalarda ıç mevzuat ve uy- gıılama doğru yansıtılarak itırazlar zamanında yapılmalıdır. Iç hukuk ile uygulamanın yete- rince yansıtılamaması nedeniyle Türkiye hak- kında venlen ihlâl kararlanbulunmaktadır. Ulu- salüstü mahkemeler söz konusu olduğunda, Dı- şişleri Bakanlıgı'nın mutlak görevli sayılması yaklaşımı yerine, "ülke için en etkin yapılaıuna ve çalışma nasıl olmalı" sorusunun yanıtı öncm- Yargıtcty Cumhuhyet Savcısı senmelıdır. İHAM'daki savunma, öncelikle dış politika ya da özde DışişleriBakanhğı'ıun görev alanuıda kalmayan, bir hukuk ve savunma so- ruııudur.Dışişleri Bakanlığı "dilavantajıyla" öne çıkmışsa da, ıç hukııku, uygulamayı ve İnsan 1 lak- ları Avrupa Sözleşmesi (IHAS) ışığmda bunla- rı yansıtacak en verimli çalışmayı, artık bu ba- kanlığın yaptığı söylenemez. Yapılmakta olan iyi niyetli çahşmalar da, sorunun yargısal kim- liğini değiştırmez. Yargısal konularda Adalet Bakanlığı uzman olup, bu bakanlığa bağlı "Uluslararası I lukıık ve Dışilişkiler Genel Müdürlüğü'nde" (UHDİ- GEM), İHAS'ın ve iç hukukun uzmanı, yaban cı dil bilen yeterince yargıç görev yapmaktadır. Sekrctarya işlemleri UIIDİGEM tarafından ye- rine getirilmek üzere, Adalet Bakanlığı'nda bir çalışma grubu oluşturulmah, bu gruba üniver- siteler ve yüksek yargı organlanndan konunun uzmanları, Adalet ve Dışişleri Bakanlığı ile il- gıh kurum ya da bakanlık temsilcileri de katıl- malı, görev "yasal dü/enlemeyle" Adalet Ba- kanhğı'na devredilnıelidir. UHDİGEM'de yar- gıç dışında uzman çalıştırılması da olanakh kı- lınmaiıdır. KunüduğundaisebuçahşnıalarTür- kiye CumhuriyetBaşsavcıhğı bünyesinde yürii- tülmelidir. Üye ülkelerin dışişleri bakanlanndan oluşan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin bir gö- revi de tlIAM kararlanrun infazıdu". Davave in- faz, farklı iki süreç olup, infazla görevli organ- da dışişleri bakanmın bulunması, dava sürecin- dtki görevin de bu bakaıüıkta olmasını gerektir- mez.Nitekim bırçok ülkede savunmalar bağun- sız (adli) birimlerce yapılmaktadır. Şunu da vurgulamak gerekmektedir ki, demok- rasilerde adalet bakanl, hükümetuı yani genel siyasetin değil olsa olsa hukuk siyusri iııiıı siiz- cUIUğünü üstlenmelidir. Ülkemizde hükümet sözcüsü ve I lâkimliT ve Savcılar Yttksek Kııru- lu (HSYK) Başkanı da olan adalet bakanı, ııy- gıüamada yarguun sözcülttğttnü de üstienmek- tedir. Hükümetin ve yarguun sözcülüğünün ay- nı kişide birleşmesi kuvveüer aynhğı yönfinden nasılaçüdanabîlir?lHAM'ayönelikgörev Ada- let BakanlığYna verilmedeıı önce bu konu üze- rinde de durulmah, savunmalarda ise iktidann subjektif göriiş ya da söylemleri yerine, "devle- tin hukuksal düzen ve uygulamaları" yer ahna- h. Konular iç hukuk ve IHAS yönünden irdele- nerek, hukuksal yönleriyle ortaya konulmahdır. Sonuç 1927 yılındaki Bozkurt- Lotus davası önce- sinde dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt konuyu Atatürk ve Inönü'ye aktanı- ken, "I alıcy Adalet Divaııf lulasavıııınıayı kcıı- disinin yapacağuu, davayı kazanamazsa ülkeye (lönıııeyt-'ccgini" söylemiş; gidilen Lahey Ada- let Uıvanı'nda ülkemizi savunarak, elde edılen hukukzaferi'nin ödülü olaraksoyaduıı da (Boz- kurt) bu davadan almıştır. Devrimlerigerçekleştirenler, kendilerini ada- dıklan ülkeye dönmemeyi göze alıp uluslarara- sıbirmahkemeönündedevletibaşanyla savun- muşlardır.Bugün desavunmalarda,devletin hu- kuksal düzen ve uygulamalan uluslararası ala- na taşuıarak aym anlayış sürdürüunelidh*. Insan Haklan ve Azınlıklar... Tomris ÇAVDAR Endüstri Yüksek Mühendisi T ürkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş ve uygar devletler- le eşit haklara sahıp, egemen ve bağımsızbu ulus-devlet olarak kabul edilmesini sağlayan Lozan Antlaşması, aynı zamanda Cum- huriyetin de kuruluş belgelerinin temelıdir. Dönemin önde gelen tüm Avrupa dcvletleri ve Japonya, Lozan Antlaşması'na taraf olmuş ve kabul etmiştir. Antlaşmayı 80 yıl sonra bile onaylamayan tek ül- ke, Amerıka Birleşik Devletleri (ABD) olmuştur. Cumhuriyetimiz bireysel ve ulu- sal istence verdiği değer ve hu- kuksal yapısı açısından "insanhak- lan"na dayalıdır. Lozan Antlaş- ması, "Türkiye ( ıııııhuı-iyeti'ni kuran Türkiye halkınuı bağımsız birulusolarak tanınmasr yönüy- le de "insan haklan"na dayalı bir belge olarak nıtelendirilebilir. Ba- zı anayasa hııkukçulan, bu bağ- lamda, lıısan Hakları Avrupa Söz- leşmesi'nin de Lozan Antlaşması ile büyük ölçüde örtüşrüğünü ile- ri sürmektedirler. Dolayısıyla, Lo- zan Antlaşması'nın "insan hakla- rı" alarunda Avrupa Birliği düzen- lemeleriyle de uyumlu olduğu ka- bul edilmektedir. Ancak hem Lo- zan Antlaşması hem de Atatürk 1 ün öngördüğü "insan hakları''na da- yalı devlet yapısı için 1982 Ana- yasası'nın değiştirümesı ve hâlâ dünyanm en üstün niteliklı anaya- salarından birisi olarak nıtelenen 1961 Anayasası ile uyumlu bir ya- pılanmaya gidilmesine gereksi- nım vardır. Türkiye Cumhuriye- tı'nin kurucu belgesi olarak ana- yasalarüstü bir değere sahip oldu- ğu da dile getirilebilir. Toplumsal ve ekonomik hakları gözetme bi- çimı açısından da "insan hakla- rTna dayalı 1961 Anayasası'nın hükümleri çerçevesinde, kültürel haklaruı kullanımı yönünden de Lozan Antlaşması hükümlerine uyulması, iç etkenlen ana belirle- yici kılmakta, dış etkenlen ise gö- receli ve ikincil konumdatutmak- tadır. Lozan Antlaşması, aynı zaman- da bir "insanhaklarT belgesi ola- rak da düşünüldüğü için olumlıı ay- nmcılığa dayalıdır. Aynı zamanda bir barış antlaşması olarak da ni- telenen Lozan Antlaşması'na gö- re belirlenen a/ınlık haklarıve baş- ka pek çok düzenleme de bu yak- laşımın izlerini taşımaktadır. Avrupa Birliği (AB) üyesı ül- kelerde tek birazınlıktanımıve an- layışı yoktur. Örneğin, Almanya'da ırkçıhğın anayasada yasaklanmış olmasına karşın ayrıca bir azınlık tanımı getirilmemiştir. Dolayısıy- la Almanya'da ne dar ne de genış anlamıyla bir azınlık tanımı var- dır. Fransa'da ise ulusal azınlık kavramı, Fransa'nın üniter devlet yapısı ve ulusal bütünlüğünü ze- deleyebıleceğı düşüncesiyle ta- nımlanmamıştır. Dolayısıyla Fransa'da da ne dar ne de geniş anlamıyla bir azınlık tanımı vardır. "İnsan haklan" ala- nında en ilen ülkelerden birisi olan tsveç'te bıle, azınlık tanımı Lozan Antlaşması'nın öngördüğünden daha dar kapsamlıdır. Lozan Ant- laşması'nın AB üyesi ülkelerdeki en geniş kapsama sahip olan ku- rucu antlaşmalardan birisi olduğu da söylenebilir. Özellikle son günlerde haksız, yersiz ve hatta kamu düzeniyle bağdaşmayacakbiçimde "toplum- sal ahlak"a aykırı olarak tartışma konusu olan Atatürk'ün eşit, ege- men bir ulus-devlet olarak kurdu- ğu devletin "Türk" üst kimliğı- nin bile tartışmaya açılması ve Türkiye Cumhunyeti'nin ulusal, üniter devlet yapısı ile ilgili olarak Lozan Antlaşması'nda belirlenen azınlıklar konusunda yaratılmak istenenlerin asıl amaçlan antaşıla- mamaktadır. ABD-tngiltere ve tsrail'in Bü- yük Ortadoğu Projesı (BOP) ile gündeme sokulmaya ve yapay bir biçimde yaratılmaya çahşılan Ha- tay sorunu ve Irak'm işgali nede- niyle gündeme gelen ve yine BOP ile Kuzey Irak'takurulması destek- lenen, sözde Kürdisten devleti ko- nusunda Lozan Antlaşmasf nın hükümleri son derece açıktır. "Uluslararası hukukdüzenindeki buolguyu Türkulusu, her hıriüay- nmcıhğı dışlayıp eşitJiği sağlaya- ı ak Lozan Banş Antlaşması'yla gündeminden çücarmıştır, günü- nıii/dc de bu konularda yeııi tar- tışmalann gündemegetirUmesuün koşuUan da bulunmamaktadn;" "ÜUie ve ulus bütünlüğünü koru- ma hakkTmn Lozan Antlaijma- sı'nda olduğu gibi "Avrupa Güven- lik ve tşbiriiği Konferansı" belge- lerinde de yer aldığını söyleyen Anayasa Mahkemesi, "Helsmki Nihai SenedT ıle "Paris Şarü"na göndenııe yaparak bu düzenleme- lerde kendi kadenni tayin hakkı- nın, demokratik ülkelerde devlet, ülke ve ulus bütünlüğünü bozucu bıçımde kullamlmasrna olanak ve- rilmedığmi belirtmektedir. Üniter ve ulusal devletin ülkesi ve ulusuy- la birlikte bölünmez bütünlüğünü korumasımn en doğal hakkı ve ödevi olduğunu; devleti yıkmaya yönelik girişimlerin demokratik haklar kapsamında, bir özgürlük olarak değerlendirilemeyeceğini ileri sürerek bu görüşünü "Dünya İıısanllaldiUiKoııfrraıısı(lWV)Vİ- yana Bildirgesi" ile de destekle- mektedir. Sonuç Bu bildirgede, "Kendi Kaderi- niTaymHakkı''nın "EşitHaklar" ilkesine uygun olarak ırk, din ve renk aynmı gözetilmeksizin ülke- sine ait bürün insanlan temsil eden bir hükümete sahip egemen ve ba- ğımsız bir devletin, ülke bütünlü- ğünü ve siyasal birliğini kısmi ve- ya bütüncül biçimde parçalayacak herhangi bir eylemin desteklen- mesi ve bu eyleme yetki verihne- si anlamında yorumlanamayacağı- nrnyeraldığıbelirlenmektedir. (*) Osmanlı devletinin yıkılışı ve yeıü ve modern bir ulus-devletin ortayaçıkmasına olanak veren Lo- zan Antlaşması, Cumhuriyetin in- sanhaklanna dayalıbirhukukdev- leti olacağının temel belgesidir. Lozan Antlaşması ınsan haklan- na dayalı bir ulus-devletin oluşu- mu aşamasmda, genç Cumhuri- yetin "omırlu* bir hukuk anıtı ve aynı zamanda mazlum uluslara ör- nek olan ve evrensel değer taşıyan kazanımlanndan birisidir. Böyle- sine değerlenn tartışmaya açılma- sı, Cumhuriyetinüzin kuruluş fel- sefesi ile özdeşleşnüş ve Lozan Antlaşması ile "insan haklan"na dayalı olarakkurulmuş ulusal dev- letimizin yalnızca ortadan kaldı- nlmasına hiznıet etmektedir. (*) Bkz. Çavuşoğlu, Yrd. Doç. Dr. Naz: Parti Yasuklaması Rejiminde Azınlıklar Problemi. Türk Anayasa Mahkemesi Kararlan ÜzerineBirNot, Prof Dr. Mesut Önen 'e Armağan, s. 39-(Bülent Acar, Hukuk Düzenimizde Düşüncenin açıkianmasmm Cezalan- dmlmusı ve Cezalandınlmamn Sını- n, Ankara Bcırosu Dergisi, 1995/3, s. 14.) HERKESİN BİRKAÇ KİRLİ ÇAMAŞIRI' VARDIR bu akşam 21:00 PENCERE Türkiye Cumhuriyeti Başıboş Bir Devlet midir?.. Dünyanın hangi demokrasisinde var?.. Bilmiyo- rum, kayıtlı seçmenin yüzde 25'inin oylarıyla par- lamentonun yüzde 65'ini ele geçirip 'milli irade'nm yüzde 75'ine ipotek koymuş bir iktidar yeryüzün- de bulunur mu?.. • Üstelik bu iktidar takıyyeci!.. Ve 'takıyye' kuşkusunun şaibesi gün geçtikçe ko- yulaşıyor... Iktidarın başı, sözleriyle ve davranışlarıyla, şaibe söyleminin soru işaretindeki çengelin başını çeki- yor... Ancak bu da yetmiyor... Şaibe yalnız dincilik alanında koyulaşmıyor ki... Yolsuzluk dosyaları AKP'li bakanların boynunda asılı dururken bu zat-ı şerifler nasıl toplumun kar- şısına hükümet üyesi olarak çıkabiliyorlar?.. Gerçek bir 'hukuk devleti'nde hükümetin 'Dos- yalı Bakanı'na derler ki: - Dokunulmazlığın kalkanı arkasına sığınıp yol- suzluk dosyanızı rafa kaldırmışsınız. önce gidin, yargılanın, eğer aklamrsanız hükümetin bakanlık koltuğuna oturmaya hak kazanırsınız!.. Bir 'hukuk devleti'nde koşul budur!.. 'Hukuk devleti' ilkesi demokratik düzenin var olabilmesi için ilk koşuldur... Sırtındaki yolsuzluk dosyasıyla hükümette bakan- lık yapmak, ancak 'hukuk devleti'nl paspas gibi çiğ- neyen bir düzende geçerli olabilir... • Ya AKP Hükümeti'nin Enerji Bakanlığı'nda pat- layan, Frenkçesiyle skandal, Türkçesiyle rezalete; ne buyrulur?.. AKP'nin Enerji Bakanı koltuğa oturunca kendi kad- rosunu kuruyor. Cumhurbaşkanı Sezer, bu kadronun başında- kileri veto ediyor; ama, nafile... Çankaya'nın vetosu hiçe sayılıyor.. Sonuç?.. Ortada!.. Enerji Bakanı şimdi en başta müsteşan olmak üze-! re bürokratlarını harcayıp kendini kurtarmaya ça-| lışıyor. Yolsuzluk dosyalarının şişkin olduğu söyleniyor... Peki, ne olacak?.. ı Müsteşar okkanın altına gidecek, bakan koltu-| ğunda keyif çatacak... Olurmu?.. • Politikadadinden, imandan, Islamdan Hazreti Pey-| gamber'den, tövbe estağfurullah Allah'tan söz aça-' rak kutsal Müslümanlığı iktidar koltuğuna oturmak! için kullananlardan korkun!.. Uygar dünya dinci siyasetin çoktan defterini dür-ı dü... Islam coğrafyasının geri kalmışlığı, devlet politi-ı kasıyla dini imanı birbirine karıştırması yüzünden-; dir... Atatürk devrimi bu ikisini birbirinden ayırmak için yapılmıştı; şimdi tesettürü devlete sokmak yolun-i da çaba gösterenler, sırtlarında yolsuzluk dosya-| larıyla bu yoksul ülkeyi yönetmeye kalkışanlardır. ı • : Peki, biz zavallı bir ülke miyiz?.. Başıboş bir devlet miyiz?.. Türkiye ne zavallı bir ülkedir. Ne başıboş bir devlettir.. Seçmenin dörtte birinden aldığı oyla Meclis'in üç-' te ikisini ele geçiren AKP, aklını başına toparlaya-! mazsa, hak ettiği dersi almaya hazırlanmalıdır. CumhuriYet kitap kulübü NECATt CUMALI ÂCl T ü l Ü l l (Tiitiin Zunıanı: 3) Merkez : Turkocağı Cad. No: 39/41 Cuğologlu İSTANBUl - T«l: 0212 514 01 96 Şııbe hlıklul Cad. Zambak Sok. 4/1 Ttıkııın İSIANBUI Tel: 0212 252 38 81 Ankara Alalürk Bulvarı No: 125 Kat: 4 Bakonllklar-ANKARA Tel: 0312 419 50 20 CumhuriYet kitap kulübü MEHtÇ VELİDEDEOĞLU Laiklikten Şeriata ım? Merkez : Türkocagı Cad. No: 39/41 Cağaloğlu-İSTANBUL - Tel: 0212 514 01 96 Sube : Istiklal Cad. Zambak Sok 4/1 Taksim İSTANBUL Tel: 0212 252 38 81 Aakara : Atatürk Bulvarı No: 125 Kat: 4 Bakanlıklar ANKARA - Tel: 0312 419 50 20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle