Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15ŞUBAT2005SALI
• • • *
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Mutluluk Diye Bir Şey!
"Mutlu değiliz, öyleyse mutluluk diye bir şeyyoktur,
onu ancak özleyebiliriz."
Anton Çehov, "Üç Kız Kardeş" adlı oyununda
kahramanlarından birine böyle söyletir. Rusyataşrasının
kasvetli gecelerinden birinde üç kız kardeş pencereden
yağan kara bakar, biranlam ararlaryaşamda, birgüzellik,
bir değer... Bulamazlar, bulamayacaklardır da! Yalnız
üç kız kardeş değil, Çehov'un bu oyunundan başka
yapıtlarındaki kişiler de, "Tüm sanatçılar, düşünürler
mutluluk diye bir şey ararlar, ararlar... Bulduklan anda
yitirirler. Daha doğrusu birsis, birdöş olduğunu anlarlar
sonunda. Mutluluk, birarayış, birözleyiş olmalı derler
kendi kendilerine."
Gazetede okumuştum, Amerikalı ünlü araştırmacı,
Dr. Gallup, "Insan mutluluğunun nedenlerini" bulmak
amacıyla geniş bir soruşturmaya girişmiş. Ben, böyle
soruşturmalardan bir sonuç alınacağına inananlardan
değilim. Diyelim, bin kişiye, yüz bin kişiye, bir milyon kişiye
sordular: "Mutluluğun nedenini anlatırmısın?" Alacakları
yanıtlar şunlar olabilir: Mutluluk, zenginliktir, sağlıktır,
aşktır, uzun yaşamdır, ünlü olmaktır, vb., vb. Ya da
hepsini birden kendi kişiliğinde toplamaktır, hemzengin,
hem sağlam, hem sevmiş sevilmiş, hem de uzun yaşamış,
ün kazanmış olmaktır. Başka ne diyecekler?
Hani, ünlü masaldatekgömlekli çobanın mutluluğunu
özlemesi gibi padişahın... Yitirilecek bir şeyi olmamak
da, bir mutluluk nedeni olabilir. Zengin, param çalınacak
diye, güzel sevgilisi olan, bir gün onu başkası elimden
alacak diye, sağlam kişi, ya hastalanırsam diye, ünlü biri,
günü gelir tanınmaz olursam diye üzülecek, korkacak,
yaşadığı anların tadı, kısacası mutluluk saydığı şey de
yitip gidecek elinden...
Dr. Gallup, diyor ki: "Insanlann mutluluğunun ne
dereceye kadaronlann maddi koşullanna bağlı olduğunu
ortaya çıkaımaya çalışacağız. Kişilerin korku ve umutlan,
dinsel inançları, kadının dünyadaki yeri hakkındaki
düşüncelerinden hareket ederek onları nelerin mutlu
ettiğini bulmalı."
Mutluluk nedir? BirÇin şairi, Li Ta-Po'ya göre, şudur:
"Bana, mutluluk nedir diye mi soruyorsunuz siz? Size
yolu sorduktan sonra şarkı mırıldanarakyürüyüp giden
küçük bir kız." Hafız'a göre ise: "Dostlar, bir şarap
testisi, boş zaman, bir kitap, çiçekler arasında, bir
köşecik." Felicien Marceau'ya göre, "Ne istediğini
bilmek ve onu olanca gücüyle istemek" Jokai'ye göre:
"En azla yetinmek" Tolstoy'a göre: "Bende olanları
sevmek, olmayanların üzerine düşmemek". Eflatun'a
göre, "Bilge ve iyi olmak". Aisklos'a göre: "Dengini
bulmak".
Bakın, bunca ünlü kişi kendilerine göre anlamışlar
mutluluğu. Biraz da kuşkuyla, inanmazhkla... Var mıdır
öyle bir şey, diyerek. Ah, olsaydı, ne güzel olurdu, diye
iç çekerek? Kimi de kesin mi kesin, örneğin: Napolyon,
"Mutluluğa asla inanmadım" demiş kesmiş... Maugham
ise, "Dünyada herkeseyetecek kadarmutlulukyoktur"
buyurmuş. Ingiliz yazarı ekmek, su, hava gibi bir şey
sayıyor mutluluğu? Yetmiyor o zaman da!.. Dünyada açlık
çeken milyonlar, milyonlarvar. Karnı aç kişi mutluluk nedir
arar mı, düşünür mü? Bir dilim ekmek bulduğunda
mutludur. Başka biri ise sabah akşam üç öğün yer,
gezer, tozar, akşamüstü ufka bakar "Ah canım çok
sıkılıyor, çokmutsuzum" diye iç geçirir. Kendi açılarından
ikisi de haklıdır mutsuzluğunda!..
Mutluluk bir düş, bir hayal, bir insan icadı!.. Elle
tutulmayan şeylerden her zaman kuşku duymalı.
Dünyamızın korkudan, açlıktan, ezilmişlikten kurtulmasıdır
her şeyden önce önemli olan. "Bir yanda ölüler, bir
yanda diriler/gel keyfim gel" demişti Anday bir şiirinde.
Onun gibi bir yanda açlar, bir yanda toklar, bu durum
ortadan kalkmadan tüm insanlık belirli bir eşitlik düzeyine,
bir kurtuluşa, çıkışa ulaşmadan "mutluluk arayıcıları"
havanda su döven, renkli kelebekler avlayan kimseler
olmaktan ileri gidemeyeceklerdir. Ama, "Ben mutluyum"
diyenlerdevardırelbet: Parası var diye, karısı güzel diye,
evi rahat diye, yannı güvenli diye, en iyi yemekleri yiyorum
diye!.. Bunun adı mutluluk olmamalı derim ben. En güzel
sözü, Albert Camus söylüyor Vefoa'sında: "Birinsanın
tek başına mutlu olması utanılacak bir şeydir."
BİR AÇIKLAMA
Türkiye topraklarında petrol yataklarının bulunduğu,
ama zor ve masraflı bir iş olduğundan çıkartılamadığı
yıllardır yazılır, söylenir. Hepimiz bu konuda sayısız
haber, yazı, makale okumuşuzdur. llk kez bir uzman, Sayın
Celal Şengör Cumhuriyet'in Bilim-Teknik ekinde, Bu
topraklarda petrol yok" diyor.. Beni de, bir yazımda
böyle bir yanlışlığı savunduğum için kınıyor, "avamca"
düşündüğümü söylüyor! Bu önemli konuyu elbet
uzmanların tartışmasına bırakmak gerekir. Ama benim
şaştığım, Sayın Şengör'ün bu kesin açıklamasını yıllar
önce neden yapmadığıdır.. Uzmanlar susarsa biz
"avam"c\\ar, elbette boş söylentilere kolaylıkla inanırız.
Ama Şengör "umudu &z da olsa" bu topraklarda petrol
bulunduğunu, ama jeologların, MTA'nın, TÜBİTAK'ın
konuya önem vermediklerini de sözlerine ekliyor.
Bilimsel açıklamasıyla bizleri "avam"cadüşünceden
kurtaran Sayın Şengör'e teşekkür ediyorum.
Devleti ÎHAM'da Savunmak...
Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU
S
adcce devletleriıı davalı olabildiği tn-
san Hakları Avrupa Mahkemesi'nde
(İHAM), devleti savunacak bırim her
ülkcnin iç düzenlemesıyle belirlen-
mektedir.
1990 yıhnda İHAM' ın zorunlu yargı yetkisi-
ninkabulünden bcri, burddaki savunmalar ıle ko-
nuya ilişkin çalışmalar Dışişleri Bakanlığrnca
yapılmakta, oluşturulan çalışma grubıına ilgili
kurum ya da bakanlık temsilcileri de çagnl-
maktadır.
Demokrasininözümseıunediği ülkelerde ikri-
darlar, ülkeniıı iç dinamikleri nedeniyle el ata-
madıklan konulara ilişkin İ11AMMaki davalar-
da ycleriisavunmayapmayıp,"devletinnıalıkûm
olmasıyla" amaçlanna ııl;ışm;ı düşüncesinde
olabilir. Yapılan (örneğin türbaıı ya da siyasal
partilere ilişkin) savunmalarda, "devletin hu-
kuksal düzen ve söylemı ilc Anayasa Mahke-
mesi ve İHAM kararlan yerine, hükümet söy-
lemlerine yer verilıp, devletin adeta savunma-
sız bırakıldığı" konusunda ıılıısal basında ha-
berier yer alnuşnr.
İHAM, kararlarım kendilığinden göz önüııe
almakta ise de, savunmalarda ıç mevzuat ve uy-
gıılama doğru yansıtılarak itırazlar zamanında
yapılmalıdır. Iç hukuk ile uygulamanın yete-
rince yansıtılamaması nedeniyle Türkiye hak-
kında venlen ihlâl kararlanbulunmaktadır. Ulu-
salüstü mahkemeler söz konusu olduğunda, Dı-
şişleri Bakanlıgı'nın mutlak görevli sayılması
yaklaşımı yerine, "ülke için en etkin yapılaıuna
ve çalışma nasıl olmalı" sorusunun yanıtı öncm-
Yargıtcty Cumhuhyet Savcısı
senmelıdır. İHAM'daki savunma, öncelikle dış
politika ya da özde DışişleriBakanhğı'ıun görev
alanuıda kalmayan, bir hukuk ve savunma so-
ruııudur.Dışişleri Bakanlığı "dilavantajıyla" öne
çıkmışsa da, ıç hukııku, uygulamayı ve İnsan 1 lak-
ları Avrupa Sözleşmesi (IHAS) ışığmda bunla-
rı yansıtacak en verimli çalışmayı, artık bu ba-
kanlığın yaptığı söylenemez. Yapılmakta olan
iyi niyetli çahşmalar da, sorunun yargısal kim-
liğini değiştırmez.
Yargısal konularda Adalet Bakanlığı uzman
olup, bu bakanlığa bağlı "Uluslararası I lukıık
ve Dışilişkiler Genel Müdürlüğü'nde" (UHDİ-
GEM), İHAS'ın ve iç hukukun uzmanı, yaban
cı dil bilen yeterince yargıç görev yapmaktadır.
Sekrctarya işlemleri UIIDİGEM tarafından ye-
rine getirilmek üzere, Adalet Bakanlığı'nda bir
çalışma grubu oluşturulmah, bu gruba üniver-
siteler ve yüksek yargı organlanndan konunun
uzmanları, Adalet ve Dışişleri Bakanlığı ile il-
gıh kurum ya da bakanlık temsilcileri de katıl-
malı, görev "yasal dü/enlemeyle" Adalet Ba-
kanhğı'na devredilnıelidir. UHDİGEM'de yar-
gıç dışında uzman çalıştırılması da olanakh kı-
lınmaiıdır. KunüduğundaisebuçahşnıalarTür-
kiye CumhuriyetBaşsavcıhğı bünyesinde yürii-
tülmelidir.
Üye ülkelerin dışişleri bakanlanndan oluşan
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin bir gö-
revi de tlIAM kararlanrun infazıdu". Davave in-
faz, farklı iki süreç olup, infazla görevli organ-
da dışişleri bakanmın bulunması, dava sürecin-
dtki görevin de bu bakaıüıkta olmasını gerektir-
mez.Nitekim bırçok ülkede savunmalar bağun-
sız (adli) birimlerce yapılmaktadır.
Şunu da vurgulamak gerekmektedir ki, demok-
rasilerde adalet bakanl, hükümetuı yani genel
siyasetin değil olsa olsa hukuk siyusri iııiıı siiz-
cUIUğünü üstlenmelidir. Ülkemizde hükümet
sözcüsü ve I lâkimliT ve Savcılar Yttksek Kııru-
lu (HSYK) Başkanı da olan adalet bakanı, ııy-
gıüamada yarguun sözcülttğttnü de üstienmek-
tedir. Hükümetin ve yarguun sözcülüğünün ay-
nı kişide birleşmesi kuvveüer aynhğı yönfinden
nasılaçüdanabîlir?lHAM'ayönelikgörev Ada-
let BakanlığYna verilmedeıı önce bu konu üze-
rinde de durulmah, savunmalarda ise iktidann
subjektif göriiş ya da söylemleri yerine, "devle-
tin hukuksal düzen ve uygulamaları" yer ahna-
h. Konular iç hukuk ve IHAS yönünden irdele-
nerek, hukuksal yönleriyle ortaya konulmahdır.
Sonuç
1927 yılındaki Bozkurt- Lotus davası önce-
sinde dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat
Bozkurt konuyu Atatürk ve Inönü'ye aktanı-
ken, "I alıcy Adalet Divaııf lulasavıııınıayı kcıı-
disinin yapacağuu, davayı kazanamazsa ülkeye
(lönıııeyt-'ccgini" söylemiş; gidilen Lahey Ada-
let Uıvanı'nda ülkemizi savunarak, elde edılen
hukukzaferi'nin ödülü olaraksoyaduıı da (Boz-
kurt) bu davadan almıştır.
Devrimlerigerçekleştirenler, kendilerini ada-
dıklan ülkeye dönmemeyi göze alıp uluslarara-
sıbirmahkemeönündedevletibaşanyla savun-
muşlardır.Bugün desavunmalarda,devletin hu-
kuksal düzen ve uygulamalan uluslararası ala-
na taşuıarak aym anlayış sürdürüunelidh*.
Insan Haklan ve Azınlıklar...
Tomris ÇAVDAR Endüstri Yüksek Mühendisi
T
ürkiye Cumhuriyeti'nin
çağdaş ve uygar devletler-
le eşit haklara sahıp, egemen
ve bağımsızbu ulus-devlet olarak
kabul edilmesini sağlayan Lozan
Antlaşması, aynı zamanda Cum-
huriyetin de kuruluş belgelerinin
temelıdir. Dönemin önde gelen
tüm Avrupa dcvletleri ve Japonya,
Lozan Antlaşması'na taraf olmuş
ve kabul etmiştir. Antlaşmayı 80
yıl sonra bile onaylamayan tek ül-
ke, Amerıka Birleşik Devletleri
(ABD) olmuştur.
Cumhuriyetimiz bireysel ve ulu-
sal istence verdiği değer ve hu-
kuksal yapısı açısından "insanhak-
lan"na dayalıdır. Lozan Antlaş-
ması, "Türkiye ( ıııııhuı-iyeti'ni
kuran Türkiye halkınuı bağımsız
birulusolarak tanınmasr yönüy-
le de "insan haklan"na dayalı bir
belge olarak nıtelendirilebilir. Ba-
zı anayasa hııkukçulan, bu bağ-
lamda, lıısan Hakları Avrupa Söz-
leşmesi'nin de Lozan Antlaşması
ile büyük ölçüde örtüşrüğünü ile-
ri sürmektedirler. Dolayısıyla, Lo-
zan Antlaşması'nın "insan hakla-
rı" alarunda Avrupa Birliği düzen-
lemeleriyle de uyumlu olduğu ka-
bul edilmektedir. Ancak hem Lo-
zan Antlaşması hem de Atatürk
1
ün
öngördüğü "insan hakları''na da-
yalı devlet yapısı için 1982 Ana-
yasası'nın değiştirümesı ve hâlâ
dünyanm en üstün niteliklı anaya-
salarından birisi olarak nıtelenen
1961 Anayasası ile uyumlu bir ya-
pılanmaya gidilmesine gereksi-
nım vardır. Türkiye Cumhuriye-
tı'nin kurucu belgesi olarak ana-
yasalarüstü bir değere sahip oldu-
ğu da dile getirilebilir. Toplumsal
ve ekonomik hakları gözetme bi-
çimı açısından da "insan hakla-
rTna dayalı 1961 Anayasası'nın
hükümleri çerçevesinde, kültürel
haklaruı kullanımı yönünden de
Lozan Antlaşması hükümlerine
uyulması, iç etkenlen ana belirle-
yici kılmakta, dış etkenlen ise gö-
receli ve ikincil konumdatutmak-
tadır.
Lozan Antlaşması, aynı zaman-
da bir "insanhaklarT belgesi ola-
rak da düşünüldüğü için olumlıı ay-
nmcılığa dayalıdır. Aynı zamanda
bir barış antlaşması olarak da ni-
telenen Lozan Antlaşması'na gö-
re belirlenen a/ınlık haklarıve baş-
ka pek çok düzenleme de bu yak-
laşımın izlerini taşımaktadır.
Avrupa Birliği (AB) üyesı ül-
kelerde tek birazınlıktanımıve an-
layışı yoktur. Örneğin, Almanya'da
ırkçıhğın anayasada yasaklanmış
olmasına karşın ayrıca bir azınlık
tanımı getirilmemiştir. Dolayısıy-
la Almanya'da ne dar ne de genış
anlamıyla bir azınlık tanımı var-
dır. Fransa'da ise ulusal azınlık
kavramı, Fransa'nın üniter devlet
yapısı ve ulusal bütünlüğünü ze-
deleyebıleceğı düşüncesiyle ta-
nımlanmamıştır.
Dolayısıyla Fransa'da da ne dar
ne de geniş anlamıyla bir azınlık
tanımı vardır. "İnsan haklan" ala-
nında en ilen ülkelerden birisi olan
tsveç'te bıle, azınlık tanımı Lozan
Antlaşması'nın öngördüğünden
daha dar kapsamlıdır. Lozan Ant-
laşması'nın AB üyesi ülkelerdeki
en geniş kapsama sahip olan ku-
rucu antlaşmalardan birisi olduğu
da söylenebilir.
Özellikle son günlerde haksız,
yersiz ve hatta kamu düzeniyle
bağdaşmayacakbiçimde "toplum-
sal ahlak"a aykırı olarak tartışma
konusu olan Atatürk'ün eşit, ege-
men bir ulus-devlet olarak kurdu-
ğu devletin "Türk" üst kimliğı-
nin bile tartışmaya açılması ve
Türkiye Cumhunyeti'nin ulusal,
üniter devlet yapısı ile ilgili olarak
Lozan Antlaşması'nda belirlenen
azınlıklar konusunda yaratılmak
istenenlerin asıl amaçlan antaşıla-
mamaktadır.
ABD-tngiltere ve tsrail'in Bü-
yük Ortadoğu Projesı (BOP) ile
gündeme sokulmaya ve yapay bir
biçimde yaratılmaya çahşılan Ha-
tay sorunu ve Irak'm işgali nede-
niyle gündeme gelen ve yine BOP
ile Kuzey Irak'takurulması destek-
lenen, sözde Kürdisten devleti ko-
nusunda Lozan Antlaşmasf nın
hükümleri son derece açıktır.
"Uluslararası hukukdüzenindeki
buolguyu Türkulusu, her hıriüay-
nmcıhğı dışlayıp eşitJiği sağlaya-
ı ak Lozan Banş Antlaşması'yla
gündeminden çücarmıştır, günü-
nıii/dc de bu konularda yeııi tar-
tışmalann gündemegetirUmesuün
koşuUan da bulunmamaktadn;"
"ÜUie ve ulus bütünlüğünü koru-
ma hakkTmn Lozan Antlaijma-
sı'nda olduğu gibi "Avrupa Güven-
lik ve tşbiriiği Konferansı" belge-
lerinde de yer aldığını söyleyen
Anayasa Mahkemesi, "Helsmki
Nihai SenedT ıle "Paris Şarü"na
göndenııe yaparak bu düzenleme-
lerde kendi kadenni tayin hakkı-
nın, demokratik ülkelerde devlet,
ülke ve ulus bütünlüğünü bozucu
bıçımde kullamlmasrna olanak ve-
rilmedığmi belirtmektedir. Üniter
ve ulusal devletin ülkesi ve ulusuy-
la birlikte bölünmez bütünlüğünü
korumasımn en doğal hakkı ve
ödevi olduğunu; devleti yıkmaya
yönelik girişimlerin demokratik
haklar kapsamında, bir özgürlük
olarak değerlendirilemeyeceğini
ileri sürerek bu görüşünü "Dünya
İıısanllaldiUiKoııfrraıısı(lWV)Vİ-
yana Bildirgesi" ile de destekle-
mektedir.
Sonuç
Bu bildirgede, "Kendi Kaderi-
niTaymHakkı''nın "EşitHaklar"
ilkesine uygun olarak ırk, din ve
renk aynmı gözetilmeksizin ülke-
sine ait bürün insanlan temsil eden
bir hükümete sahip egemen ve ba-
ğımsız bir devletin, ülke bütünlü-
ğünü ve siyasal birliğini kısmi ve-
ya bütüncül biçimde parçalayacak
herhangi bir eylemin desteklen-
mesi ve bu eyleme yetki verihne-
si anlamında yorumlanamayacağı-
nrnyeraldığıbelirlenmektedir. (*)
Osmanlı devletinin yıkılışı ve
yeıü ve modern bir ulus-devletin
ortayaçıkmasına olanak veren Lo-
zan Antlaşması, Cumhuriyetin in-
sanhaklanna dayalıbirhukukdev-
leti olacağının temel belgesidir.
Lozan Antlaşması ınsan haklan-
na dayalı bir ulus-devletin oluşu-
mu aşamasmda, genç Cumhuri-
yetin "omırlu* bir hukuk anıtı ve
aynı zamanda mazlum uluslara ör-
nek olan ve evrensel değer taşıyan
kazanımlanndan birisidir. Böyle-
sine değerlenn tartışmaya açılma-
sı, Cumhuriyetinüzin kuruluş fel-
sefesi ile özdeşleşnüş ve Lozan
Antlaşması ile "insan haklan"na
dayalı olarakkurulmuş ulusal dev-
letimizin yalnızca ortadan kaldı-
nlmasına hiznıet etmektedir.
(*) Bkz. Çavuşoğlu, Yrd. Doç. Dr.
Naz: Parti Yasuklaması Rejiminde
Azınlıklar Problemi. Türk Anayasa
Mahkemesi Kararlan ÜzerineBirNot,
Prof Dr. Mesut Önen 'e Armağan, s.
39-(Bülent Acar, Hukuk Düzenimizde
Düşüncenin açıkianmasmm Cezalan-
dmlmusı ve Cezalandınlmamn Sını-
n, Ankara Bcırosu Dergisi, 1995/3, s.
14.)
HERKESİN BİRKAÇ
KİRLİ ÇAMAŞIRI' VARDIR
bu akşam 21:00
PENCERE
Türkiye Cumhuriyeti
Başıboş Bir Devlet midir?..
Dünyanın hangi demokrasisinde var?.. Bilmiyo-
rum, kayıtlı seçmenin yüzde 25'inin oylarıyla par-
lamentonun yüzde 65'ini ele geçirip 'milli irade'nm
yüzde 75'ine ipotek koymuş bir iktidar yeryüzün-
de bulunur mu?..
•
Üstelik bu iktidar takıyyeci!..
Ve 'takıyye' kuşkusunun şaibesi gün geçtikçe ko-
yulaşıyor...
Iktidarın başı, sözleriyle ve davranışlarıyla, şaibe
söyleminin soru işaretindeki çengelin başını çeki-
yor...
Ancak bu da yetmiyor...
Şaibe yalnız dincilik alanında koyulaşmıyor ki...
Yolsuzluk dosyaları AKP'li bakanların boynunda
asılı dururken bu zat-ı şerifler nasıl toplumun kar-
şısına hükümet üyesi olarak çıkabiliyorlar?..
Gerçek bir 'hukuk devleti'nde hükümetin 'Dos-
yalı Bakanı'na derler ki:
- Dokunulmazlığın kalkanı arkasına sığınıp yol-
suzluk dosyanızı rafa kaldırmışsınız. önce gidin,
yargılanın, eğer aklamrsanız hükümetin bakanlık
koltuğuna oturmaya hak kazanırsınız!..
Bir 'hukuk devleti'nde koşul budur!..
'Hukuk devleti' ilkesi demokratik düzenin var
olabilmesi için ilk koşuldur...
Sırtındaki yolsuzluk dosyasıyla hükümette bakan-
lık yapmak, ancak 'hukuk devleti'nl paspas gibi çiğ-
neyen bir düzende geçerli olabilir...
•
Ya AKP Hükümeti'nin Enerji Bakanlığı'nda pat-
layan, Frenkçesiyle skandal, Türkçesiyle rezalete;
ne buyrulur?..
AKP'nin Enerji Bakanı koltuğa oturunca kendi kad-
rosunu kuruyor.
Cumhurbaşkanı Sezer, bu kadronun başında-
kileri veto ediyor; ama, nafile...
Çankaya'nın vetosu hiçe sayılıyor..
Sonuç?..
Ortada!..
Enerji Bakanı şimdi en başta müsteşan olmak üze-!
re bürokratlarını harcayıp kendini kurtarmaya ça-|
lışıyor.
Yolsuzluk dosyalarının şişkin olduğu söyleniyor...
Peki, ne olacak?.. ı
Müsteşar okkanın altına gidecek, bakan koltu-|
ğunda keyif çatacak...
Olurmu?..
•
Politikadadinden, imandan, Islamdan Hazreti Pey-|
gamber'den, tövbe estağfurullah Allah'tan söz aça-'
rak kutsal Müslümanlığı iktidar koltuğuna oturmak!
için kullananlardan korkun!..
Uygar dünya dinci siyasetin çoktan defterini dür-ı
dü...
Islam coğrafyasının geri kalmışlığı, devlet politi-ı
kasıyla dini imanı birbirine karıştırması yüzünden-;
dir...
Atatürk devrimi bu ikisini birbirinden ayırmak için
yapılmıştı; şimdi tesettürü devlete sokmak yolun-i
da çaba gösterenler, sırtlarında yolsuzluk dosya-|
larıyla bu yoksul ülkeyi yönetmeye kalkışanlardır. ı
• :
Peki, biz zavallı bir ülke miyiz?..
Başıboş bir devlet miyiz?..
Türkiye ne zavallı bir ülkedir.
Ne başıboş bir devlettir..
Seçmenin dörtte birinden aldığı oyla Meclis'in üç-'
te ikisini ele geçiren AKP, aklını başına toparlaya-!
mazsa, hak ettiği dersi almaya hazırlanmalıdır.
CumhuriYet
kitap kulübü
NECATt CUMALI
ÂCl T ü l Ü l l (Tiitiin Zunıanı: 3)
Merkez : Turkocağı Cad. No: 39/41 Cuğologlu İSTANBUl - T«l: 0212 514 01 96
Şııbe hlıklul Cad. Zambak Sok. 4/1 Ttıkııın İSIANBUI Tel: 0212 252 38 81
Ankara Alalürk Bulvarı No: 125 Kat: 4 Bakonllklar-ANKARA Tel: 0312 419 50 20
CumhuriYet
kitap kulübü
MEHtÇ VELİDEDEOĞLU
Laiklikten Şeriata ım?
Merkez : Türkocagı Cad. No: 39/41 Cağaloğlu-İSTANBUL - Tel: 0212 514 01 96
Sube : Istiklal Cad. Zambak Sok 4/1 Taksim İSTANBUL Tel: 0212 252 38 81
Aakara : Atatürk Bulvarı No: 125 Kat: 4 Bakanlıklar ANKARA - Tel: 0312 419 50 20