Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15ŞUBAT2005SALI
4-
CUMHURİYET SAYFA
17
Enerji
Iiakanhgı'nda kaza:
thaleler ruydan
çıktıl
Elektronik posta; deniz5om@cumhuriyet.com,tr www.denizsom.com Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Maaşlar,
AB'den 35 yıl geriymiş...
"Buaün ait. 35 yıl sonra gel!"
Vapurlar
Istanbul'da Şehir
Hatları Işletmesi'nin
vapurları, iskeleleri,
binaları ve hatta
tersanesi ile belediyeye
devredileceğini,
çalışanların ise işten
çıkanlacağını aylar
önce yazmıştık. Kimse
yalanlamadı. Şu sıra
Türkiye Denizciler
Sendikası, vapurlara
astığı pankartlarla
devir işlemini protesto
ediyor. Alan da veren
de yine sesini
çıkarmıyor. Aynen,
saman altından "deniz"
yürütülüyor! Neyse ki
bu olayı belediyenin
aylık "bülten"inden ilk
kez ve resmen
öğreniyoruz. Şehir
Hatları Işletmesi ile
belediyenin Istanbul
Deniz Otobüsleri
şirketi arasında yapılan
bir protokolle deniz
ulaşımı tek bir elde
toplanmış. Milyar dolar
değerindeki Şehir
Hatları Işletmesi'nin
neden, nasıl, kaç
paraya toplandığı ise
kamuoyundan
saklanmaya devam
ediyor. Sanki ağaçtan
elma topluyorlar! Bu
gizlilik neden
kaynaklanıyor? Belli ki
^ birşeylerden
mk korkuyorlar!
ikkatinizden kaçmamıştır. Adalet ve Kalkın-
ma Partisi iktidarı, eskisi gibi yargıdan şikâ-
yetçi olmuyor. Islamcı iktidar bir zamanlar
güvenmediğini söylediği yargıya pek eleşti-
ri getirmiyor. Bilakis, yargıdan bazı eleştiriler geliyor
ki bunlar da iktidara değil "düzerT'e ilişkin oluyor.
Örneğin, Yargıtay Başkan Vekili Osman Şirin, la-
ikliğin korunmasına artık gerek kalmadığına karar
verdikten sonra bir dönemin de sona erdiğini söylü-
yor.
Yüksek yargıyı temsil eden Osman Şirin'in yeni
Türk Ceza Yasası'nın yürürlüğe girmesiyle sona ere-
ceğini söylediği dönem, Türkiye'nin ilk Adalet Ba-
kanlarından ve Cumhuriyet Devrimlerinin saygın isim-
lerinden Mahmut Esat Bozkurt'un 79 yıllık "hüküm-
ranlık" dönemi oluyor.
Önemli bir ayrıntı; Osman Şirin, yeni yasal düzen-
leme ile bir dönemin çağa göre geliştiğini değil de so-
na erdirildiğini düşünüyor.
Mahmut Esat
Ne de olsa memlekette düşünce özgürlüğü var!
Avukat Şıhca Yavuz ise Şirin'den farklı düşünüyor,
"Mahmut Esat bir yönü ile müdafaa-i hukukçu yani
ulusal hakları savunan bir devrimci, öte yandan Ku-
vay-i Milliyeci'dir. Iki kimliği bir bedende taşımış bir
hukukçudur. Kurtuluşçudur, laik hukuk düzenimizin
kurucusudur" diyor ve eski bir davayı anımsatıyor:
"2 Ağustos 1926'da Fransızlara ait Lotus gemisi ile
Türkiye'ye ait Bozkurt nakliye gemisi Kuzey Ege'de
çarpışırlar. Bizim gemi ikiye bölüneıek batar. Fransa,
kazanın açık denizde meydana geldiğini her iki kap-
tanın da Fransa'da yargılanması gerektiğini ileri sü-
rerken Adliye Bakanı Mahmut Esat, ulusal hukuku-
muza göre davaya bakma yetkisinin bize ait olduğu-
nu savunur. Ulusal mahkememizin kararından sonra
Lahey Yüksek Adalet Divanı'a gidilebileceğini belir-
terek bu görüşünü Lahey'de de savunur, dava olum-
lu sonuçlanır.
Bu dava, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası hu-
kukta kazandığı ilk zaferdir.
Bozkurt-Lotus davasının sonuçlanmasından çok
sonra Istanbul Tramvay Idaresi'nin millileştirilmesi
davasında Fransız şirketi, Mahmut Esat Bozkurt'a
yüklü bir ücretle şirket avukatlığını önerir.
Müdafaa-i hukukçu Mahmut Esat Bozkurt, Türki-
ye Cumhuriyeti'nin vekilliğini ücretsiz üstlenir. Dava
lehimize sonuçlanır.
Mahmut Esat Bozkurt dönemini sonlandırmak de-
ğil geliştirmek zorunda olduğumuzu beynimizde ve
yüreğimizde duyabilsek!"
Avukat Yavuz, yanılıyor!
Yanılıyor çünkü devir, yabancıların avukatlığını yap-
ma devri. Işte bu nedenle Mahmut Esat Bozkurt'un
dönemi sona ediyor.
SESSİZ SEDASIZ (!) Uludağ Üniversitesi'nin örnek kararı
Ankara'dan Mustafa Yıldırım dostu-
muz bildiriyor:
"Bursa Ticaret ve Sanayi Odası kendi
içinde bir 'ABD Bilgi Bürosu' kurmuş.
Olabilir, işin içinde ticaret var. Ne ki, işin
ucu ticaretle kalmamış. Bursa'nın sa-
nayicileri, ABD Istanbul Başkonsolos-
luğu ile birlikte 'ABD ve Ortadoğu lliş-
kileri' adını verdikleri bir konferans dü-
zenleme kararı almış. En iyi yer de, genç-
lik ve bilim adamları yuvası olan Uludağ
Üniversitesi olacakmış.
Olamamış çünkü Rektör Vekili Prof.
Dr. Mehmet Genç şu açıklamayı yap-
mış:
'Irak'ta ve özellikle Kerkük'teki Türk-
menlerin çıkarlannın ABD tarafından dik-
kate alınmaması ve Türkmenlerin etnik
birgrubun insafınaterk edilmesi necjen-
leriyle ABD'i bir diplomatın Uludağ Üni-
versitesi'nde konuşmacı olarak konuk
edilmesi üniversitemizce uygun görül-
memiştir.'
Yurttaşlar, bu özlenen onurlu bir çıkıştır!
Özellikle son 25 yıldır, 'ABD bizim ca-
nımız, feda olsun kanımız' hesabıyla her
denilene, her yapılana baş eğen, ABD
ve AB örgütlerinin av alanı olan üniver-
siteler ulusal tavır deyince, bir iki laik-
likbijdirisiyleyetinmekteydi. Bursa Ulu-
dağ Üniversitesi bir ilki gerçekleştirdi ve
onurlu sesini yükseltti. Bu kararı selam-
lıyorum. öteki üniversitelere örnek ol-
masını, yabancıya kapılarını herdurum-
da açmayı hüner sayan üniversite yöne-
ticilerinin kulaklarına da küpe olmasını
diliyorum."
Yüksek Yerilim Hattı
Gece tarifesi uyguluyorlar gece
hayatına! Fiyatlar el yakıyor...
erdincutku@yahoo.com
Washüıgton'un Körleri
TÜRKKAYAATAÖV
ABD'de seçimi kazanan
Başkan, 20 Ocak'ta Kong-
re'de ilk "ulusa sesleniş" ko-
nuşmasını yapar. Pennsylva-
nia Caddesi'nde Capitol Tepe-
si'ne tırmanışta atla ya da ya-
yan giden başkanlar da ol-
muştur ama, gelenek artık li-
muzinlerledir. Bush da böyle
gitti. Ancak "koruma" önlem-
leri öyleydi ki, ABC'den G.
VVill'in dediği gibi, "sanki bir
askeri işgal birliği düşman
toprağını yarıp geçmek istiyor
gibiydi". Cadde boyunca
13.000 polis görevliydi. Artı, si-
vil giysili gizli komando birlik-
leri ve tüm yol boyunca dam-
lara sık yerleştirilmiş dürbün
tüfekli keskin nişancılar. Bush
kurşun geçirmez lastikli, kim-
yasal saldırı olursa oksijen sis-
temi de bulunan zırhlı arabanın
içine saklanmıştı. En sonda
inip birkaç adım yürüdüğünde
onu alkışlayan ufak grup ora-
ya yerleştirilenler ile orada bu-
lunmak için 300 dolar ödeyen-
lerdi. Aralarına sızan ve onlar
da para ödemiş olan protesto-
cular kafese kapatılmış av
hayvanları gibiydiler.
Bu önlemler paranoyanın
dik âlâsıdır. Amerika'yı ve kü-
reyi nereye getirdiği belli olan
Bush kendini de bu uçta kilit-
lemiştir. "özgürlük" ve "gü-
venlik" maskesiyle içte yurttaş
haklarına, dışta egemenliklere
saldırının sonucu budur. Bu
önlemleri Hitler için Goebbels
bile almamıştı. Bir de büyük
Atatürk'ün Yalova plajında
Cumhuriyet kuşaklarıyla yüzü-
şünü, hastayken bile ve dok-
torlarının önerilerine de karşı
çıkarak, Bursa'da halkla birlik-
te harmandalı oynayışını anım-
sayalım.
Bush ikinci döneme ilk dört
yılda yaptıklarına tam bir kör
bakışla yaklaşıyor. Eylemleri
baştan sona başarısızdır. I-
rak'taki saldırgan savaş binler-
ce Amerikalı, on binlerce Arap
öldürmüştür. Resmen onayla-
nan siyaset El-Garaib, Guan-
tanamo ve başkayerlerdeki iş-
kence çılgınlıklarına varmıştır.
"Terörle savaşıyoruzl" yayma-
cası, direnci de terorizmi de
birkaç kez katlamıştır. Para ve
ticaret açığı büyümüş, doların
değeri inişe geçmiştir. Ülkede
(ve dünyada) eşitsizlik rekor
düzeyindedir. Işsizlik (1929
ekonomik çöküşünü hazırla-
yan) Başkan H. Hoover'dan
bu yana en üst düzeydedir. Bir
avuç tekelci sermayedann
vergileri sıfıra doğru indirilir-
ken, sıradan Amerikalının mut-
fağı daralmakta, sağlık ve eği-
tim hakları çiğnenmektedir.
ABD'nin büyük katkısıyla ge-
len iklim değişikliği tehlike,
hatta ölüm çanları çalıyor. Te-
miz hava ve su tarihe karışmak
üzeredir.
Bunların değişeceğine iliş-
kin işaret de yok. Irak'taki ba-
şarısızlığı hazırlayanlarödülle-
niyor, uyaranlarcezagörüyor-
lar. Şirketlerin sahteciliği ve za-
rarlı eylemleri görmezden ge-
linirken, sosyal sigortaözelleş-
tirilerek yıllann güvencesi yurt-
taşın elinden alınıyor. Eğitime,
sağlığa, gıdaya ve yaşlılara
yardımlar kesiliyor. Adalet sis-
temine tutucu ve gerici yargıç-
lar konuyor. Sendika hakları ve
çevre koruması sanki ticaret
özgürlüğüne sınırlar getiriyor-
muş gibi sunuluyor. Ceket ye-
rine sanki Amerikan bayrağı
giydiğine ve Tanrı'yla sıkça ko-
nuşma sürdürdüğüne inanan
Bush, özgürlük ve güvenlik
maskeleri ardına gizleniyor.
Bush'un Kongre'deki yirmi
dakikalık konuşmasında da
"özgürlük" sözcüğü 49 kez
geçti. Saldırı, işgal, işkence, ci-
nayet, ayaklanma, petrole el
koyma, üslerve ülke bölme gi-
bi kavramlara hiç gönderme
yok. "Özgürlük"ten anladığı iç-
te tutucu gündem, dışta kanlı
saldırı. Soğuk Savaş yıllarında
"komünizme karşı özgür dün-
ya " çarpıcı sözleri varken ABD
başkanlan Latin Amerikan dik-
tatörlerini, Iran'da Şah meza-
limini, Güney Afrika'da ırk ay-
rımını destekliyorlardı. Bush
da "tiranlık"tan dem vuruyor
ama Suudi Arabistan'da ve
petrol, doğalgaz ve üsler bu-
lunan kimi yerlerde olan bu. I-
rak'taki koalisyona katılanlarda
kendi halklarının istencini hiçe
sayarakoradalar. 0nun "özgür-
lük" anlayışı tekelci sermaye-
nin yorumudur, ama sanki birT.
JeffersonyadaA. Lincoln ko-
nuşuyor edası içinde.
Konuşmadan sonra basına
kapalı akşam yemeğinde Afri-
ka kökenli kadın subayla dans
etmesi tasarlanmış bir göste-
riydi. Aydın çizgisi düşük bu
çerçevede eşinin tuvaletiyle
yemeklerin lezzetinin konuşul-
ması doğal ama boş bir zaman
öldürmedir. Öte yandan, Ame-
rikan yönetimi ülkeyi sözde
güvenlik duyarlığıyla G. Or-
vvell'in "1984" adlı yapıtında
tanımladığı baskı batağına
doğru hızla ilerletiyor. "özgür-
lük" Bush'un değil, muhalefet-
le görevli Demokratlar'ın bay-
rağı olmalıdır.
"
HARBt SEMİll POROY semihporoy0oyahoo.com
5, M6 YAPTı \ y ON 6UN ÖHCS
BULUT BEBEK bulutbBbekOi-hotmail.com
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc(n>yahoo.com
TARlHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 15 Şubat uıııv.mumtaz-arikan. com
M0NTE CASSIN0 B0MBARDIMANI
1944-'TE BUGÜN,E-CHJNYA SAVAŞI
YA'bA, MOfjrS CASSINO A0>Ll tC4SA8A MÜTTEF/K-
LSR TXRAPWP4M BOMBAI-AMMlŞTt'. OCAK. AYt-
NIN İKİNCİ YAZtSfNDA, 5OS/A/ K/ŞİUK 8fe AtAE-
fci&tN ve İMGİLrZ K.UW£Tİ, ALMANLARlN HEMÇN
AtZtCASfNA PÜÇEN ANZIO'YA ÇİKAR.MA YAPMIÇ-
T(."çiZMe"DBN YUKAIZl POgfZU İLEISLBHK.SN,
NAPOÜ-ROMA AZASfNOA KALAN MONTB
CASStMO KASA8AStAtl>A ÇAtaLtP KALMIÇn. ES-
Ki \/E BÜYÜK s/e MA/y/AsrriKiN BULUNCHJĞU
rapat>E MEI/Z/LENMIÇ OLAM ALMAULAR, OULARI
BMGELLBMBe.TBYC'l'• SoNClfJPA, MÜTTBF/Ktee^Za
BO/UgAGPIMAM UÇAĞ/YLA 4-63 TON SOMgA YAĞOl-
KAK ÇÖZÜME OLAÇA4AK İSTEMİÇ^MA
YİHB DE MAYISA PE6İN SÜfSMüÇTİİ..
Merhum Hatice ve üğuz Antulul'uıı kı^ı,
Üiker Baççıl ve merhum üemır Anadol'un ablası,
Nuıan Anadol'un görümcesı, Etem Baççıl'nı baldızı, llknur,
Şermiıı vc Dr. Vahit Hmrc Anadol'un sevgili lıalası, Zcynep
Alpaslan vc Nazlı Baççıl'ın teyzcsi
şaır, yazar, eınekli edebiyat öğrctmcni
MÜFİDE GtİZİTV
ANADOL
12 02 2005 tarihitıde vcfat ctmiştir.
Tvim sevenleriııin ve öğrcncilcrinin başı sağ olsun.
AİLESİ
ACIKAYBIMIZ
Opt. Dr.
R. MUSTAFA
CAICALI'yı•/13 Şubat 2005 tarihinde kaybettik.
Cenazesi 15 Şubat 2005 Salı günü (bugün)
Sahrayıcedit Camii'nden ikindi namazını müteakip kaldınlacaktır.
EMİNE, DEVRİN, DOĞA CAKALI
Çiçek gönderilmemesi, ar7.11 edenlerin Türk Eğitim Vakfı 'na bağışta bulunmalan rica olunur.
GÖRÜŞ
BEDRI BAYKAM
Sanatta Cehalet, Başarı
ve Riyakârlık...
"Karşı Sanat Çalışmalan" 4-5 yıldır Beyoğlu'nda, El-
hamra Pasajı'nın içinde, iddialı, çarpıcı ve gerçekten "çağ-
daş" sergiler açan bir galeri.
Karşı Sanat ve onun değerinde Istanbul'daki 8-10 ga-
leri, özellikle Türkiye'de çağdaş sanatın gelişmesine bü-
yük baltavuran müzayede evlerinin körüklediği pahalı, ge-
cikmeli üretilmiş, Türkiye sınırlannı aşamayacaktutucu sa-
nat eserlerinin piyasayadayatılmalarıntn getirdiği büyük za-
rarlara karşı bir direnç gösteriyorlar. Sanatta "yetersiz" bi-
le denemeyecek bir eğitim iflası yaşayan çoğu burjuvala-
rımızın estetikdeğerskalası, Picasso'nun 1910'larda baş-
lattığı kolaja kadar bile henüz gelememiş, 1890'lar ve iz-
lenimcilik sonrasında tıkanıp gitmiş... Cehalet diz boyu.
Neyse, bugün için esas konumuz Karşı Sanat'ta üç sa-
natçının beraber açtıkları sergi: Hakan Gürsoytrak, Me-
tin Üstündağ ve "Extramücadele" (Memed Erdener).
Hakan Gürsoytrak daha önce "Hafriyat" isimli grupta ilk
çıkışını yapan bir ressam. Yeni Dışavurumculuk akımının
etkilerinden yola çıkarak kendine oldukça özgün bir stil ka-
zandırdı. Anadolu ve Ankara insanının tozu, karmaşık ya-
şamı, onun deyişiyle "kent hikâyeleri". Hakan'ın resimle-
rinin temel konusunu oluşturuyor. Önce Siyasal'ı bitirip
sonra akademide resim okuyan Hakan'ın çalışmalarının
ciddi bir albenisi var.
Metin Üstündağ, ünlü karikatüristimiz "Mef-Üst"ün ta
kendisi. Kendisini şu sözlerle tanıtıyor: "15 Şubat 65yılın-
da Erzincan'da doğdu, 8 yaşından beri Istanbul'da gezi-
yor, yazar-çizer, şair, baba, editör ve iflah olmaz bir hayal-
hayat menajeri. Dünya yürürken o biraz aksıyor." Bu ça-
lışmalara topluca baktığımızda aklımıza gelen ilk soru şu:
"Hangisinialayım?" Met-Üst, bu işleri yaparken belli ki ke-
yif alıyor, yapıtlarını da seviyor. Gidin, keşfedin.
Ancak, Karşı Sanaf'a uğradığınızda bu üçlü sergide
yer alan diğer isim "Extramücadele" sizi kızdırabilir.
Memed Erdener, kendi tanıtıcı metinlerinde özetle şöy-
le diyor: "Extramücadele 1997'de başlamış büyük bir
projedir. Hayali siparişler üzerine çalışır. Aynen bir gra-
fikerin müşterisi için bir işaret tasaıiaması gibi, top
lumsal baskı ahındaki bütün topluluklar için işaretler
tasarlar. Onlann hayali isteklerine uygun resimler ya-
par. Ünîversîteye alınmayan türbanlı kız da, Kürtçe ko-
nuşması hoş karşılanmayan adam da, Avrupalılaşma
hureketine karşı çıkan Islamcı da, Islamcının karşıdev-
rim arzusundan rahatsız olan ordu ve sol aydın da
Extramücadele'nin hayali müşterileridir. Extramüca-
dele'nin hiçbir politik düşüncesi yoktur. Taraf değildir.
Olamaz."
Aynca sanat dünyamızda Erdener'i izleyen küratörlere
sorarsanız, onlara göre bu genç sanatçı kendisine daya-
tılan imgelere karşı tarafsız bir şekilde mizahı da kullana-
rak zeki çıkışlar yapıyor!
Bana göre öyle değil. "Ertramücadele" kafasını tama-
men Cumhuriyet, Atatürk ve milliyetçilikle bozmuş. Taraf-
sız olduğu savları tamamen havada kalıyor. 2. Cumhuri-
yetçilerin artık fazlasıy la "şablon "laşmış Cumhuriyet eleş-
tirilerinin bir karikatüral sözcüsü gibi, Cumhuriyetin üzeri-
ne kurulu olduğu temel değerieri, kurnaz gerekçelerin ar-
kasına sığınarak dinamitlemek, "Extramücadele"n\n ana
görevi anlaşılan. Benim de tabii bir 0 kadar bunları eleştir-
me hakkım var.
"£>rtramt/cadete"yaptıklannın arkasındadurmuyor, söz-
de bir taratsızlık masalı arkasına sığınarak sistematik sal-
dırısını uyguluyor. Bu kumaz dediğim yöntemler çoğu za-
man zevksizliğin had saflarında. Orneğin: "MazgalYürek"
isimli, 2000 yılında yapılmış bir işte Anıtkabir, yerlerde sü-
rünen bir mazgalın üstünde, onun yansıması gibi duruyor.
Bu fotomontaja verilen Ingilizce isim çok daha utaç veri-
ci. "Kurucu Baba fıgürü, olukta (Mazgalda)."
Extramücadele, bir de denklemlere merak sarmış ve şu
sonucu bize ulaştınyor. KKTC bölü TC-KK. Evet... K ve
K'yi okuyabilirsiniz artık...
Erdener'in bir grafik animasyon videosunda iseAtatürk,
Anıtkabir'den çıkıp bir arabaya atlayıp ormana gidiyor.
Orada bir kısa tereddüt geçirdikten sonra kara peçeli "Tür-
ban Şoray"ın koluna girerek dostça yürüyor! Bir başka
odada, "pixelportreler"öe, fotokopi olarak aynı odadaay-
nı boyda Leyla Zana'yı, Ayşegül Nadir'i, Metin Kaplan'ı
yapmış...yanlarına da aynı boy ve tekniklerle Atatürk'ü
koymuş. Atatürk'ün üstünde Ârapça "insan" yazıyor. Şu
anlama geliyor bu: Işte sonuçta Atatürk de altı üstü diğer-
leri gibi herhangi bir insan... Işte benim gibi "ahmaklar"
böyle alınganca algılıyorlar bu zeki gencimizi.
Erdener'in ana görevi, mizahi üslubu içinde temel de-
ğerleri kavram kargaşasında boğup yok etmek. "Hoşgö-
rü ve demokrasi" bu mu oluyor?
öte yandan bütün sinsi saldırganlığın içinde. "Extramü-
cade/e" iyi bir çağdaş sanatçı. Dilini iyi oluşturmuş. Hrtler
de, korkunç emel ve eylemlerini kenarda tutarsanız, iyi bir
askeri dehaydı! Bir de Memed'den daha açık sözlüydü...
e-mail: bedbay«' tnn.net Faks: 0212 227 34 65
1
2
3
4
5
6
:
9
1
f
2
-
3 4 5 6
ffl
1
n
7 8 9
1 2 3 4 5
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Antalya'nın
Akseki ilçesin-
de, Türki-
ye'nin enderin
mağaraların-
danbiri. 2/Ge-
lir... Etken. 3/
Koyun tüyü...
"Başıııı taştan
taşa vurup ge-
zer — su"(Fu-
zuli).4/"Ekip,
pike, ipek,
cpik" örneğınde oldu-
ğu gibi, bir sözcük
içindeki seslerin yeri-
ni değiştirerek elde
edilen yeni sözcüğe
verilen ad. 5/ Pamuk
ya da keten ipliğinden
yapılandokuma...De- 6
rebeylik Japonya- 7
sı'nda en aşağı sınıfı 8
oluşturan halk. 6/ Ge- 9 |
reğinden çok yemek
yiyen... Bir şeyin içindeki öz. 7/Birmeyve. 8/Gemi-
lerde türlü işlerde kullanılan bir tür demir halka... Tav-
lada "üç" sayısı. 9/Moğol devlet örgütünde ulus ile
oymak arasında yer alan sosyal ve idari bölüm... "Aka-
ju" da denilen bir ağaç.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Hıristiyanlıkta papazın yardımcısı olan din adamı.
2/ Doğadan elde edilen yararh şey... 1950'lerde
ABD'de ortaya çıkan ve bohenı sanatçı topluluklan
çevresinde gelişen toplumsal ve edebi hareket. 3/Ok-
tay Rifat'ın romanı. 4/Bir gıda maddesi... Gelinle gü-
veyin ilk kez birlikte olmalan. 5/ Yeryüzü... Aldatma
işi, hile. 6/ Endonezya'yı oluşturan adalardan biri...
Acı, üzüntü. 7/Kadın hapishanesi. 8/Pasak... Boru se-
si... "Ne zaman seni düşünsem / Bir ceylan — içme-
ye iner" (tlhan Berk) 9/Osmanlılardöneminde İstan-
bul'da ve büyük liman kentlerinde yaşayan ve ticaret-
le uğraşan Müslüman olmayan azınlıklara verilen ad.