25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 4 KASIM 2005 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MOITAZ SOYSAL Pısırıklık rçkjplaOLANLAR onurçkjplan halkın devlete güve- nini sarsmaktadır. y Yarlış tutumlan ve kararianyfa onurun kırılma- sına yol açan hükümetler bunun bedelini elbet eninöe sonunda kendileri ödeıier. Gözden dü- şiişle. cy kaybıyla, bazen de cezayla. Ama hal- kın devtete olan güvenini sarsma hakkı olamaz hiçbır iktidann. O zaman, devletteki bütün ku- rumlar için, devreye girme Ödevi doğar. Çünkü devlet herkesindir. Devlete olan güven sarsıldı mı, işler öyle bir noktaya varır ki şaşarsınız. Avrupa Birliği'yle ilişkilerde tarih, süreç ve sonuç uğruna verilen ödünler, katlanılan durumlar ve hakaretler çoktan, yalnız hüküme- te olan güveni sarsmakla kalmamış, halk yığın- lanndaki AB heyecanını da öldürmüştür. Artık bu maceraya büyük beklentilerle, umutla, heye- canla bakan çok az kimse kaldı. Iktidarın Irak politıkasındaki iflaslar, birkaç yıl önce savaşa bulaşmamış olmaya sevinen halk yığınlannı yeniden endişelendirmiştir. Başkala- rının petrol savaşına evlat kurban etmemiş ol- manın bedeli, gözbebeği bir ordunun çuval ha- karetıne uğratılması ya da "kırmızı çizgiler"\n si- linip gitmesi mi olmalıydı? Amerika'nın gölge- sinde "cumhurbaşkanı" ve "eyalet hükümeti başkanı" olmuş aşiret reislerinin tafrasına seyir- ci kalan bir iktidar, halkın gözündeki ağıriığının ve saygınlığının ötesinde, koca bir ulusun onu- runu da zedelemış olmuyor mu? Kıbrıs, bir zamanlar, hem haklı hem de güçlü olmanın gururuyla, toplumun sağdan sola bü- tün kesimlenni bırieştiren bir dava değil miydi? Şimdi, ümmetçiliğı ulusalcılığın önüne koyan ve ıç emelleri uğruna dışa ödün veren bir iktidar "sa- yesinde", ne o güven verici gururdan eser kal- mıştır ne de birlikten. Ama, bayrak örtülü şehit cenazelerinin sık- ça gelmeye başladığı ve matem gözyaşla- rının bayram sevinçlerini ıslattığı şu günlerde başka bir sorun var ki, o konudaki pısırıkliğa mutlaka çare bulunmalıdır. PKK'yi ve sızmayı önlemesi için işgalci Ame- rika'ya ricada bulunmanın beyhudeliği iyice an- laşılmıştır. Oyalayıcı sözler hiç inandıncı değil. Belli ki "bağımsız" Kürtdevletini kurdurmak için her şeyi yapmakta kararlıdıriar; eyalet ve fede- rasyon gibi aldatmacalara kanılamaz. Bu gidiş- te PKK'nin de rol aldığını, kullanılan silahlann ve patlatılan mayınlann terör örgütüyle yeni devlet ordusu arasındaki yakınlaşmanın ilk belirtileri olduğunu düşünmek hiç yanlış olmaz. Çarenin, etkili ve sesgetirici olması gerekiyor. Kimse, Amerikan işgali altındaki topraklara sefer düzenlenmesini istemez. Ama Ankara'nın elinde VVashington'ı dize getirecek başka kozyok mudur? örneğin Inciriik. Türkiye, sözünü geçirebildi- ği tek kuruluş olan NATO'da "Terör örgûtüne kar- şı gerekeni yapmayan bir devletin lojistik amaç- lar için de o/sa bu üssü kultanmasına izin ver- mek istemiyoruz" dese, Amerika'nın Irak saldır- ganlığına zaten karşı olan ülkeler arasında ken- disine yandaş bulamaz mı? Bu devletin diplomasisi ve ordusu her şeye kat- Ipnmak için mi vardır? DERSANELERİN DİKKATİNE! KPSSHazırlık kursunu birlikte verelim! Yayın desteği bızden! . un Uzman Yayuı Ekibi'nin hazırlanuş olduğu Yardımcı Kıtap - Sonı Bankası - Konu Tarama testlennden yararlanarak, tüm öğrencilerinizi yüzde yüz başanya ulaştırabilirsiniz. BUgi için: (0 216 418 92 40) www.ilkumutcom.tr "Stnin adresin"tlkumut 24\aşında S*zin K Arkadan Vurma Hazırlıkları... Vural SAVAŞ Onursal Yargıtay C. Başsavcısı w w o nce anayasamızın 38'inci mad- desine, 07.05.2004 gün ve 5170 sayılı yasa ile: "Uluslararası Ce- za Divam'na taraf olmanın ge- rektinüği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verikmez'' hükmünü koydüırdular. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 8 Ekim 2004 tanhınde, Avrupa Konseyı Parlamen- terler Asamblesi'nde yaptığı konuşmada: "Gerçekleştirdiğiıniz reformlar arasuıda Uhıslararası Ceza DKanı'na ûlkemizin taraf olmasını sağlayacak yasaldeğişildflder de bu- lunnıaktadır. Hazırlddannıtaınamlamışola- rakbugün bukûrsüdenTüıidye'nin\akm bir getecekteRomastatüsünüonaylayarak Ulus- lararasıCezaDivanı'na taraf olacağını da flan edhorum" dedi. Ve ardından, 09.12.1948 tanhli Birleşmiş Milletler Jenosit (soykınm) Sözleşmesi met- ninden aynlarak ve yeryüzündeki hiçbir ce- za yasasında benzeri olmayan bir "Soykı- nm" tarifınin me\ f zuatımıza sokulması sağ- lannuşür. 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren, 5237 sayılı Yeni Tüık Ceza Kanunu'nda *Soy- kmm" şöyle tarif ediliyor. "Madde76-Bir planmkrası suretiyte, mO- B, etnik, nid veya dinî bir grubun tamamen veyalasmenyokedflmesi maksadnia, bugrup- torm üyefcrine karşı asağıdakı fvıllerden bı- rinin ışlenmesı, soykırım suçunu oluşturur. a) Kasten öldûrme, b) Kişfleriıı bedenselveya ruhsal bütünlûk- lerine ağır zarar «11116, c)Grubun, tamamen veya kısnıen yok edü- mesisonucunudoğuracakkoşuDardavaşama- ya zorlanmasu." AKP'li TBMM Adalet Komısyonu Başka- nı, "AB ûlkekrinden gelen istekkre uyularak bu maddenin yeni Tûrk CezaKanunu'na ko- mıktuğunu" itiraf etmiştir. 14Ekim2005 günüde, Avrupa Birliği'nin dönem başkanlığını yürüten tngiltere, An- kara nezdınde gınşimde bulunarak, Başba- kan Recep Tayyip Erdoğan'ın 8 Ekim 2004 tarihli konuşmasını hatırlattı ve Türkiye'nin sözünü tutması gerektiğine işaret etti. temel direği oian ada- let dağrtnnmda bir yabana parmağı btılun- durmayacağrz", "En büyük düşman, düş- manlarm düşmanı, ne falan ne de füan nül- letter; bilakis bu, adeta her tarafı kaplamış ve bir saltanat haünde bütün dünyaya hâkim oian 'kapitalizm" âfeti ve onun çocuğu olan emperyaüzmdir", "EmperyaHst devletlerle (Amerika, tngiltereveAvrupa devieüeri)olan siyasetimizi çokdikkatn"tesbit etmelive ilişki- lerimizi mesafeti yürütmeye özen göstermen- yiz", "Baü De uyuşma Türkhe'nin kaçınıhnaz olarak köleleştirilnıesi anlanuna gelecektir" dıyen; 29 Ekim 1930 tarihinde Amerikan As- socıated Press muhabiri \liss Ring'in yüzü- ne karşı "Türkhe ne Amerikaniaşacak ne de Baaiuaşacaknr.Türkheyabıızca özkşecektir" dı\ e haykıran; Batı ile entegrasyona girmek- ten kesinlıkle kaçınan, bölge merkezh poh- tikalar uygulayıp bu amaçla Sadabat ve Bal- kan paktlannı hayata geçiıen büyük Ata- türk'ün söyledikleri ve uygulamalan ortaday- ken; ABD ve AB ülkelerinın Türk Ordusu'na karşı hasmane tutumu ve Türkiye'yi bölme çabalan gözle görülürbirbiçimde ortayaçık- mışken; ülkemızın tüm Kemalıstleri "AB'ye giriş macerası Türkiye Cumhuriyetf nin so- nunu getirecektir w uyansını hemen her gün yapmayaçahşnken, GeneUcurmay Başkanı Or- generalHilmiÖritök,30AğustosZaferBay- ramı dolayısıylayayımladığı mesajda (2005): "Bugünkü AB'ye ü>¥ük hedefîmiz, Çağ- daş Medeniyetler Sevi>«si'ne ulaşma vizjonu- nun bir aşamasKÜr. ÂB üyeliğini, l lu önder Atatürk'ünbizfcrevenniş olduğu 'Türkıyeyi çağdaş uygarhğın ilensine taşıma' hedefiiçin önenıübir araç olarak görmekteviz" dıyebil- mışnr. AKP ıktıdanrun \e TBMM'de grubu bulunan sıyasi partılenn görüşleri de bu dog- rultuda olduğundan. Uluslararası Ceza Mah- kemesı Anlaşmasfnın kolaylıkla onaylana- cağı anlaşıhnaktadır. 1998'de Roma Statüsü ile temelleri atılan bu mahkeme, 1 Temmuz 2002'de kuruldu. Gö- rev alanına 4 suç türü giriyor: Savaş suçu, in- sanlık suçu, soykınm suçu ve saldın suçu. Mahkemenin özelliği devletleri değil, ki- şileri yargılaması. Örneğin bir savaş suçun- da emri verenden uygulayanlara kadar zin- cirintüm halkalanndanhesap soruyor Oyüz- den Uluslararası Ceza Mahkemesı savcısı "dünyanın en güçlü k^isi" diye nitelendirili- yor. Benzetmede hiç de abartı yok; zira sav- cının karşısında hıçbir dokunulmazlık zırhı- nın geçerliliği yok (Erdal Şafak, Sabah gaze- tesi/15.10J005). Karşı karşıya gelebilecekleri dunımlan ön- ceden gördükleri için ABD. Rusya, Çin ve ts- raıl, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin te- melıolan 1998 Roma Anlaşması'na taraf ol- mayı reddetti ve hatta ABD Senatosu, Bash'a "Lluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargüa- nacak Amerikan \atandaşlarnu kurtarmak için, Lahey'in ABD askerlerince işgali de da- hfl tüm olası seçeneklerin kuDanüması >t'tki- si"nı veren bir karar aldı. (Recep Tavip Er- doğan'm damşmanlanndanÖmerÇetik.Star Gazetesi/03.07^002). Ocalanhakkında verilen Avrupa Insan Hak- lan Mahkemesi karan, ABD için bile bir uya- n niteliği taşımışnr. 18.05.2005 tarihli WaD Street Journalda, Öcalan karan şöyle yorumlanıyor. "Ocalan karan, ABD için de Uhıslararası Ceza Mahkemesi'ne taraf olunmamast ko- nusundabiruyan nitefiğini taşmıaktaduu. Bu karar siyasidir. Küstahhğı, kahahgı, ikhüzlü- lügü için de utanç \ericidir~ AB üyeligine gi- den yolda kunseyi kırmak istemeyen Türki- ye'nin tavnna, AİHM'nin karan bir ödül- dür(!)._ Karann gerekçeleri, Öcalan'm wni- denyargdanmasmısaglâmakiçin ırvdurulmuş nedenkrdnu. Ocalan hakkındaverilen karar, AİHM'nin sık sık fazia Oeri gittiğinin yamız- ca en sonuncu örneğidir-.'' 15 Ekim 2005 tarihli Yeniçağ gazetesinde haklı olarak şu uyan yapılıyor: "AKP Hükümeti, ABD'nin büe reddettiği bu mahkemeyi tannan karara imza atarsa, Uluslararası Ceza Mahkemesi, Türldye'den isim isim istedigi Türk GeneraUerini, \-argda- \arak cezalandıracak!" Içıne düşürübnek istendiğimiz tuzak bel- lıdir: ABD ve AB yetkihleri, ülkemizi böl- me amaçlan doğrultusunda, PKK eylemle- rinın daha da yaygınlaşması için destekleri- ni arttıracaklar; gereğıni yapan Türk Silahlı Ku\ r vetlen mensuplan ise Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde sanık sandahyesine oturtula- cak... Komutanlanmızın, ülkemizi Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taraf yapacak bu anlaş- manın onaylanmasına ciddiyetle ve demok- ratik haklannı kuUanarak karşı çıkmamala- nnın; AB uğruna, Iç Hizmet Kanunu'nun kendilerine verdiğı, iç ve dış düşmanlanmı- za karşı "Cumhuriyetimizi koruma ve koua- ma" göre%ini askıya aldıklan kanaatıni, tüm \atansever insanlanmızda uyandıracağı ka- nısındayun. Aylık ve Ucretler Adil ve Dengeli Olmalıdır Prof. Dr. Nuri TORTOP Başkent Üni. tletişim Fak. Öğr. Üyesi ir ülkede, çahşan- yen yönetım kurallanna ve yetenekli, benzer du- Blar arasında adalet- li ve dengeli aylık ve ücret sisteminin ger- çekleştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Çalı- şanlar, aylık ve ucretler adil ve dengeli olursa, üc- ret azlıgınrlan yakinmaz- lar. Herkes, benzermahru- miyet ve fedakârlıklara katlanır. Ayhk ve ücretler- de temel ilke. bunlann den- geli ve adaleth olmalan ve eşit işe, eşit ayhk veya üc- ret ilkesinin gerçekleşti- En yüksek ücret ile en düşükücret arasındaki me- safe açık olmamahdır. En yüksek ücret, en az ücre- tin ülke koşullanna göre saptanacak katlannı aşma- mahdır. Kamu hizmetleri- nin sağlıklı ve temiz işle- göre yürütühnesi için, bu ükelere uyuhnası gerekli- dir. Eğer ücret ve aylıklar dengeli ve adil olursa, 0 mevkilere gelememekten dolayı, çahşanlar büyük kayıplara uğramaz iseler, aynı makamlara aday olan kışiler, yüksek mevkiler sınırh ve az sayıda olduğu için, morallerini bozma- dan, büyük bir özveri ve bizmete bağlı olarak ça- lışmalanna devam eder- ler. Sayılan sınırh olan, üst makamlara gelmeye aday çok sayıda kişi vardır. Ör- neğin valilik, genel mü- dürlük, yargıtay üyeliği ve benzeri makamlar sınırh- dır. Bu alanlarda alt kade- melerde çahşan ve 0 ma- kamlara gelmeye yeterli rumlarda bulunan insanlar \'ardır. Eğer ücretler ve ay- hklar arasında büyük fark- lıhklar bulunuyor ve bu farklılık. onlan ömür bo- yu, emekhüklennde de et- kiliyor ıse üst makamlara gelebilmek için çok deği- şik yöntemlere başvura- caklardır. Bulunduklan alt kademelerde, içtenlikle ça- üşmayacaklardır. Amirle- rine, üst kademede bulu- nanlara içlerinden gelerek özveri ile yardımcı ohna- yacaklardır. Türkıye'de 1985 yılla- nna kadar, şimdiki büyük farkhhklar, astronomik dü- zeyde ayhk alanlar yoktu. Asli maaş sisteminin uy- gulandığı, Devlet Memur- lan Kanunu'nundan ön- cekı dönemde, bütün Muhte^em İlriii Turk Sanat Möıi^i'nin iki dev ismini Selahattin Alpay*t ve Belkıs AkkaleVi konuk ediyor BAYRAM ÖZEL 23:00 Cumhuriyet tanhi boyun- ca en yüksek aslı maaş göstergesi 150 idi. Başba- kanlık müsteşan, müste- şarlar, genel müdürler, mil- letvekili, Yargıtay üyesi ve benzeri üst görevlerde bu- lunanlar aylık olarak aynı aylıklan alırlardı. Yargı- tay başkanı ile üyelerinnı emekh ayhklan arasında hiçbir ayncahk yoktu. Devlet Memurlan Kanu- nu'nun ilk uygulamalann- da da şimdiki gibi çok faık- lı ve mıktarlan yüksekyan ödemeler yoktu. Ancak belirli makamlarda bulu- nanlara, 0 makamlarda 61-' duklan sürece, temsil öde- neği veya makam tazmi- natı ödenirdi. MilleU'ekil- len de aylık olarak, yuka- nda sıraladığımız üst gö- revlerde bulunanlarla ay- nı maaşlan alırlardı. An- cak sadece mılletvekili ol- duklan sürece ayhklannın yansı kadar ek tazminat alırlardı. Emeklı oldukla- nnda müsteşar, genel mü- dür, Yargıtay üyesi ne ka- dar emekli aylığı ahrlar ise milleUekılleri de aynı ay- hklan alırlardı. Başbakan- teşannın ayhğı dı- ğer müsteşarlar ile aynıy- dı. Milletvekillen şimdiki gibi sadece Başbakanlık müsteşanna endekslı de- ğıldı. Yukanda belirttiğimiz sistemin çok yararlı yön- leri vardı. Müsteşar, genel müdür, vah, Yargıtay üye- lığı vb. görevlere atanma olanağı bulamayan, vali yardnncısı, müsteşar yar- dımcısı, hâkim, genel mü- dür yardımcısı gibi, alt ka- demelerdeki görevhler, üst görevlere gelememenin stresini, üzüntüsünü çek- mezlerdı. Cünkü bulunduklan kadrolarda iki üst derece alarak üstkademelerdekı- lerin aylık düzeylennden emekli olma olanakları vardı. Bu uygulama ile ka- mu hizmeuerinin daha sağ- lıklı ve tasarruf kurallan- na uygun biçimde yürü- tülmesi olanaklan sağlanı- yordu. Böylece, büyük bir hırs ve moral bozukluğu içinde ohnaksızın. alt de- recedeki görevlerini seve seve ve içtenlikle yerine getirirlerdi. Devletin araç- lan, resmi görevlilerin eş- lerini, çocuklannı taşımaz- lardı. 1970 yıllannın ba- kanlannın eşleri, resmi ara- baya binerek çarşı pazar dolaşmazlardı.. Ankara'da Kurtuluş Lisesi'nde öğret- men olan bir bakanın ha- nımı, Ataç Sokağı'nı yü- rüyerek Ziya Gökalp Cad- desi'ne gider, oradan dol- muşabinerek Kurtuluş Li- sesfne derse gjderdi. Ba- kan kendi olmadan, bakan arabası ile eşini gönder- mezdi. Taşradan gelen seçmen- Tere, milletveküleri yemek vermez, genel olaraktnad- di durumu iyi olan seç- menler, milletvekiline ye- mek verirdi. Bızlerle ay- nı apartmanlarda oturur- lar, halk ile iç içe olurlar- dı. Bu görevlere seçilen- ler, halk tarafından davet edilir, adaylıklan destek- lenn-di. Maddı olanaklar için değil, bu görevlere. ülkeye ve vatandaşlara hiz- met etmek için seçihnek istenirdi. Sonuç liği, toplumsal kalkınma- yı engelleyen, kişilerin üretkenliğe katılımlannı azaltan, yavaşlatan en önemü nedendir. Bu den- gesizlikten sadece alt ka- demeler değil, dengesiz ücret, aylık alan üst kade- meler de rahatsız ohnalı- dırlar. Aym masalarda çahşan ve benzer işleri yapanlar arasında bir a>Tim otaıa- malıdır. Benzer işleri ya- panlar, kıdem ve yetenek- lerine göre. benzer ücret veya aylıklan almalıdır- lar. Eşit işe eşit ücret ve- ya ayhk ilkesi, bütün işyer- lerinde gerçekleştirikneli- dir. Kamu bizmetlerinin tarafsız, nesnel kurallara göre yerine getirilmesi için, kayırmacılık ohna- malıdır. Kamu görevlıle- ri şu veya bu siyasal par- tinin yandaşı olmamah- dır. Atamalar yapılırken bütün iktidarlar dönetnin- de görevlerini tarafsız ola- rak yerine getirecek kişi- lerin seçilmesi, atanması sağlanmalıdu:. PENCERE GökyüzündeBir Nokta... Eskiden köşe yazılannda bayram günleri bay- rama değinilmesi görenekti. Aşağıdaokuyacağınızyazı, geçmişbirbayram- da bu köşede yayımlandı... Bilmem ki yeniden okumaya değer mi?.. • Bayramlar zaman içinde mevsimlerde gezinir- ler, yaz bayramlan, kış bayramlan, güz bayramla- n, ilkbahar bayramlan yaşanır. Güneş kümelerinin, uzay dönencelerinin, gezegen yörüngelerinin, yıl- dız bulutlannın dört işleminde mevsimler değışir. Bayramlar mevsimlerde salına salına dolaşır. Insan, ömrünün dört mevsiminde bayramlann dört mevsimini görür. Sonra uçar giderler bayramlar... Bayram balonlan gibi. Renklidır bayram balonlan, limon sansı, narçi- çeği, zümrüt yeşili, deniz mavisi, yosun yeşilı, ko- balt mavisi, zehiryeşıli, fes rengi, cırlak kırmızı, bej, portakal sansı, alev kırmızısı, kan kırmızısı, küf sa- nsı, azur mavisi, kızil kırmızı, çini mavisi, türbe ye- şili, aşı boyası, siklamen, çingene pembesi, gül ku- rusu, şeker pembesi ve toz pembeden bir büyük demettir. Ya da bayram balonlannda bunca renk yoktur da doganın ışınlannda çeşitlenir, anılarda zenginleşir. Bayram anılan birer balondur, çocuğun eline tu- tuşturulan... • Çocuk küçüktür, Annesi satıcıdan aldığı balonun ipini çocuğun eli- ne verir, çocuk mutludur, çocuk tedirgindir, yüre- ği ürpermeye başlar. - Ya balonun ipinı elımden kaçınrsam? Çocuk bir balona bakar, bir de sonsuz gökyü- züne. Gökyüzü mavidir, masmavidir, baktıkçade- nnteşir, çeker insanı sonsuzluguna. Tanımsız br duy- gudur çocuğun gönlünde titreşen. Annesi duyarlıdır: - Ne oldu sana? - Gökçokmavi... Kırmızı balon, çocukla mavi gök arasında gizli bir uzlaşmadır. Çocukla gökyüzü, paylaşırlar ba- lonu. Bir beyaz bulut uçuşur, atlıkannca döner, salıncak gider gelir, ipin ucundadır balon. Sakın ipi elinden kaçırma çocuk, sıkı tut emi!.. Çocuk koşmaya başlar. Balon da çocukla bir- likte koşar. Vurulmuştur çocuk balonuna; balonu- nun kızıl rengine, güzelliğine, süzülüşüne, uçuşu- na... Balonuna bakarak koşarken çocuğun ayağı ta- kılırbirtaşa... Düşer çocuk... Balon kurtulur elinden. Yüreği kalkar çocuğun, aynlıktır söz konusu ve balonun geriye dönüşü yoktur. önce bir duraksar balon, başını sallar, sağa so- la kıvranır, çocuğa son bir kez bakar, sonra yük- selmeye başlar göğe, gökyüzüne, maviliklere, masmaviliklere, bilinmezliklere, yalnıztıklara... Çocuk dişlerini sıkar, tıkanır. Bir damla gözyaşı- nın merceğınden izler uçup giden balonu... Yükseldikçe yükselir balon, uzaklaştıkça uzak- laşır, küçüldükçe küçülür... Güzel balon nerede? Gökyüzünde bir nokta. • Nerede çocukluk bayramlan? Güz bayramlan, kış bayramlan, ilkyaz bayram- lan? Nerede renk renk akide şekeri? Nerede ar- mağan mendil, mürekkepli dolmakalem, yeni kun- dura, lavanta çiçeği kokan mendil, komşunun sa- n kızı nerede? Tahta salıncak, atlıkannca, mavi gök, koşan bulut evin önündeki ağaç, ağaçtaki kuş, tp tıp atan yürek, penceredeki çocuk nerede?.. Hepsı gökyüzünde bırer nokta siberex.comGÜVENEBİLİRSİNİZ... ALIŞVERİŞ GÜVENLİĞİNDE BANKALARLA AYNI SİSTEMİ KULLANIYORUZ! ISSU Türk müziği zîyafeti! (elmadag) V meyhanesi ^ " * / Cuma - Cumartesi Ayse Sacjyaşar ve Ehl-i Keyf grubu benzersiz bir program sunuyor. Kaçırmayın! Rezervasyon (021 2) 241 03 20 - 23 Cumhurıyet Cad Pak Apt 6/C, Elmadağ (Divan Oteli yanı) KAMAN ASLtYE HUKUK HÂKtMIİĞt'NDEN Sayı: 20O5'239-M)l Davacı Tuncay Baş tarafuıdan davalı Se\ıl Baş aleyhuıe açılan boşanma davasmın mahkememızde yapılan açık yar- gılaması sonunda; Kaman Çağırkan kasabası 21 cılt, 57 ha- ne numarasında nüfusa kayıtlı Anf oğlu 1966 doğumlu Tuncay Baş ile aynı hanede nuftısa kayıtlı Muammer kızı 1967 doğumlu Sevıl Baş'ın boşanmalanna mahkememmn 18 10 2005 tanh \e 2005 '239-101 sa>ılı ilamı ile karar ve- nlmıştır Davalı Muammer kızı Sevıl Baş'ın adresı meçhul olduğundan \e adına karann ılanen teblığıne karar venle- rek ışbu ılarun tebhğmden ıtıbaren 15 gün ıçensınde temyız edılmedığı takdırde kesınleşmış sayılacağı. karar tebliğı ye- nne geçerli olmak üzere ılan olunur Basın: 52082 BEYOĞLU1. ASLtYE TİCARET MAHKEMESt'NDEN DosvaNo. 2005/240 Davacı Feza Gazetecılık AŞ vekılı Av. Fıkn Yazıcı ta- rafından davalı Ses Yayıncılık lletışım \e Ticaret AŞ aleyhme mahkememızde açılan ıflas davasında verilen tensıp karan gereğınce; Davalı hakkındakı iflas takıbınuı kesuüeştığı ve hak- kında iflas davası açıldığı anlaşıldığından iflası talep edı- len davalı Ses Yayıncılık lletışım ve Ticaret AŞ'den ala- caklı olanlann ılan tanhınden ıtıbaren (15) gün içınde mahkememızın 2005 '240 sayılı dosyasına müdahale veya ıtıraz ederek iflası gerektn-en bu- hal bulunmadığını ılen sürerek ıflas talebının reddinı ıstemek haklan bulunduğu ılan olunur. 18 10 2005 Basın: 51505
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle