25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 BOkSIM 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA JV LJ I_j 1. U M\ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Lars von Trier'nin 'Amerika - FırsatlarÜlkesi' üçlemesinin ikinci fikni 'Manderlay' bugün başhyor ABD zencileri hâlâ eşit görmüyor SUNGUÇAPAN Yönetmen, Senaryo: Lars von Trier / Kamera: Anthony Dod Mantle / Oyuncular: Bryce Dallas Howard, Isaach De Bankole, Danny Glover, WUlem Dafoe, Lauren Bacall, Jean-Marc Barr, Udo Kier, Zeljko Ivanek, Chloe Sevigny, Rnben Brinkma, Jeremy Davies / Danimarka, tsveç, HoUanda, 2005 (1 FUm). O. Avrupa sinemasının genelde tam bir Coca-Colanizasyon kolonya- lizmıne teslira olduğu 1990'h yıllann araştıncı, kışkırtıcı, uçlarda gezinen, öncü ve aykın yönetmenlerinden bi- ri. Gitgide boğazımıza kadar batarak tutsak edildiğimiz, göz alıcı ama ruh- suz. basmakalıp tüketim sineması im- paratorluğunun egemenliğine karşı çıkan, on maddelik, ünlü Dogma 95 manıfestosunun (kankası Thomas Vinterberg'le birlikte) fikir babası. 1984'te ilk filmi "Suç Unsuru"ndan günûmüze kadar farklı arayışlannı sürdürdüğü her yeni denemesiyle adeta sabır taşııu çatlattığı seyirciyi sarsıp silkeleyen, tartışmalara neden olan, sınırlan zorlayan, çığır açıcı, uf- ku geniş bir sinemacı. Meraklısı ta- bii ki Danimarkalı Lars von Tri- er'den söz ettiğimizi anlamıştır. Cicır aıcır yenl Amerîlcan yapımları Trier'nin bu yılın Cannes Festiva- li'nde Altın Palmiye için yanşan son filmi "Manderlay", bugün gösteri- me giren Cameron Crowe'un "Eli- zabethtown". Renny Harlinın "Mindhunters - Beyin Avcılan" ve Andrew Douglas'ın "The Amity- ville Horror - Dehşet Sokağı" gibi • 1930'lar Amerikası'nın Lars von Trier'vari metaforik analizi niteliğindeki bu film, ırk aynmı ekseninde gelişirken çoğu kez çatıştığı, güçlü babasına isteklerini kabul ettiren, kimi zaman bir masal prensesi gibi zarif ve alımlı, kimi zaman kırbacı eline alacak kadar sert ve dediğim dedikçi Grace'in evrimine odaklanıyor. gıcır gıcır, yeni Amerikan yaptmlan- nın öne çıktığı yeni haftada, has sine- maseverlerin öncelikli filmi kuşku- suz. Hep daha farklı hedeflere yöneldi- ği, 20 yılı aşkın filmografisinde "Suç Unsuru". "Salgın", "Avrupa", "Dalgalan Aşmak", "Geri Zekâb- lar", "Karanlıkta Dans" aşamala- nndan geçerek 2002'de Amerika Fır- satlar Ulkesi üçlemesinin ilk filmi "Dogville"deki yalınlığa erişen Tri- er, Dogville'de bıraktığı yerden de- vam ederek seyircisini, 130 dakika- lık, deneysel bir yolculuğa çıkanyor yine "Mandelay"da. Bir bakıma 60- 70 yıl kadar önce Bertolt Brecht'in tiyatroda yaptığını sinemaya uygula- yıp dekor, mekân, kostüm vb. öğele- ri hayal gücüne bıraktığı seyircıyi de perdede anlatılanlara katan, tiyatro ve edebiyatla sinemayı harmanlayan, hazmı zor bir yaklaşımın ürünü nite- liğindeki "Dogvüle"de, 1930'lann bunalım dönemi Amerikası'nda Ni- cole Kidman'ın oynadığı Grace ile Dogville kasabası sakinleri arasında- kileri, çeşitli sembollere, gönderme- lere, ara yazılara başvurarak, bir an- latıcı dış ses (John Hurt) eşliğinde ve bir prologla 9 bölüm halinde hikâ- ye eden Trier, "Manderlay"de de ay- nı tarzını sürdürüyor. 8 bölümden oluşan "Manderlay"in ilk bölümün- de, Dogville'den aynlıp babası (ilk filmdeki baba James Caan'ın rolün- de bu kez VVillem Dafoe var) ve si- lahlı adamlanyla güneyin yollanna düşen Grace'le (yönetmen Ron Ho- ward'ın yetenekli, güzel bzı Bryce Dallas Howard, yerini aldığı Nicole Kidman'ı hiç aratmıyor) birlikte Ala- bama'daki Manderlay malikânesine gidiyor ve oradaki hâlâ kölelik dev- rinde kalmış insanlarla tanışıyoruz. Irk ayrımı ekseninde - Yine 1930'lar Amerikasrnın Lars von Trier'vari metaforik analizi nite- liğindeki bu film, ırk aynmı eksenin- de gelişirken çoğu kez çatıştığı, güç- lü babasına isteklerini kabul ettiren, kimi zaman bir masal prensesi gibi İZLEYİCİ CÖZÜYLE... ERDAL ATABEK Kadın direnirse... "GUl'in Kansı" çok degişik bir temayı işliyor, izleyicinin de sınırlannı zorluyor. Fransa'daküçük bir madencı kasabası, madende çalışan genç bir işçi Gill. Evli, iki kızlan vaı, kansı Elisa da yeni bir çocuk bekliyor. Kan- koca birbirlerini seviyor- lar, çocuklanyla mutlular, Gill işten dönüyor ve yu- vasınm sıcaklıgını payla- şıyorlar. Elbette taşranın bu küçük kasabasında zor bir yaşamlan var, ama burada yaşam herkes için böyle. Ancak Elisa, bir süredir Gill'de değişiklik- ler fark ediyor. Gece evde sıkılarak çıkmalar, dalıp dabp gitmeler. Bunlar bir kadın da pek üstüne git- meden bekliyor. Bir dans gecesinde, Elisa'nın kız kardeşi Viktorine'le Hans eden gencin yakın davra- nışlanna çok sinirlenme- si Gill'in baldızına ilgisi- ni kuşkulu hale getiriyor- sa da bir şey kondunnak istenmiyor. Ama Elisa ne denlı saİdn kalmaya çalış- sa da artık anlaşıhyor ki kocası ile kız kardeşi ara- smda bir yakınlık vardır. Bunalımlı bir gecesinde Gill de artık dayanamıyor ve bütün sıkıntısının Vik- torine'le ilgili olduğunu açıklıyor. Baldızı Gill'e büyük bir yakmlık göster- miş, onsuz yapamayaca- gını söylemiştir. ama şim- di başkalanyla ilgilen- mektedir ve Gill öfkeden deliye dönmektedir. Elisa birdenbire birçok seçenekle karşı karşıya kahyor. Gill'i evden ko- vabilir, onu terk edebilir, aynlabilirler, daha başka yollan da deneyebilir. 0, hiçbirini yapmıyor, koca- sının aşknıı sineye çeki- yor, hatta kabul ediyor, ona yardımcı olmayı seçi- yor. Hatta. kiminle ilişki- si olduğunu anlamak için kız kardeşini gizlice izli- yor ve bir dükkân sahibi Marechall ile ilişkısini görüyor. Victorine, bu adamla evlenmek iste- mektedir. Gill için bu, bardağı taşıran darnla olu- yor ve büyük bir tutku ile bağlı olduğu genç kadı- nın bu davranışı Gill'i şiddete süriiklüyor. Gill, baldızını dövüyor, küfre- diyor ve Elisa kız karde- şini kocasının elinden zor kurtanyor. Iş artık ortaya çıkmıştır. Yapacak fazla bir şey de yoktur. Elisa Hiınımıın rle(Hşmf";ini an- Artemel yaşamtnı yitirdi Kültür Senisi - Ressam Tekin Artemel uzun süredir bakım altın- da olduğu evinde 1 Kasım Salı akşa- mı yaşanunı yitirdi. 1995 yıhnda ge- çirdiği beyin kanamasından bu yana tedavi gören Artemel'in cenazesi 2 Kasım Çarşamba günü Kartal Mal- tepe Mevlana Camisi'nde kdınan öğle namazmın ardından Kurtköy zarif ve alunlı, kimi zaman kırbacı eline alacak kadar sert ve dediğim de- dikçi Grace'in evrimine odaklanıyor. Zenci ırgatlann kırbaçlandığı ilkel kölelik devri kanunlanyla yönetilen Manderlay malikânesinde gördükle- rinden şaşkma dönen yardımsever Grace, olanca idealistliğiyle, insanın insana yaptığı zulmün canlı kanıtlan olan bu köleleri kurtarmak, özgürlük- lerini vermek istiyor başkasuıın işine kanşma sen diyen babasına rağmen. Malikânenin ve pamuk tarlalannın sa- hibesi, yaşlı hanımefendinın (Lauren Bacall) demir pençesinden kurtanp özgürlüklerine kavuşturacağı, eşitlik haklanm babasımn silahlı adamlan sayesinde, adeta zorla kabul ettirece- ği Manderlay sakinlerine demokrasi dersleri de veren, iyi niyetli Grace öğ- retmenimiz, eninde sonunda onlan ik- na etmeye kararlı. Ama zencilerini gururlu, konuşkan, ağlak, dayakçı, soytan, tutunamayan ve sevimli diye kategorize ettiği 7 gruba ayırmış ha- nımefendinin ölüm döşeğindeyken Grace'e verdiği kara kaplı kitabın sert Yenişıhlı Mezarlığı'nda toprağa ve- rildi. 193 8 yıhnda Istanbul'dadoğan Tekin Artemel, îstanbul Üniversite- si Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölü- mü'nü bitirdi. 1960'h yıllarda De Yayınevi'nde Memet Fuat'm yardmıcısı olarak çalıştı. 1970'lerdekitapresimleme- ye başlayan Artemel, ilkresimser- kanunlanna göre yönetilegelen çift- liktekiler, bakalım kölelikten kurtul- mak istiyorlar mı? Bildik insani iliş- ki ve davranışlann sergilendiği bir grup beyaz ve siyah derilinin hikâye- sini, "Dogville"deki gibi yine John Hurt'ün hınzırca dokundunnalan, alaycı vurgulamalan ve mizahi yo- rumlarla dolu, gırgır anlatımıyla per- deye taşıyan "Manderlay", eleştirel Lars von Trier sinizmi ve ironisinin yeni bir uzantısı. Hem ırkçılığa ve ırkçılara hem de zencilere eleştirel bakan, yine "Dogville"deki gibi ya- kamızı bırakmayan sürprizlerle dolu (Grace'in gözünü alamadığı, gururlu kara prens Timothy'nin -Isaac de Bankole hasat getirisi parayı çalıp kumarda yitiren sahtekâr bir bukale- mun çıkması ya da Tom Amca kılık- lı Wilhelm'in -Danny Glover- hanı- mefendinin kitabmı yazmış olduğu- nu itiraf etmesi vb. gibi), yine David Bowie'nin "Young Americans" şar- kısıyla sona eren ve sıradan seyirci- ye dayanılmaz gelebilecek bu film nedense bize Dogville'den daha der- li toplu ve ironik geldi. Genç yetenek Bryce Dallas Hovvard'ın varhğıyla çok şey kattığı filmde Grace'in, kö- lelik zincirlerinden kurtulamamış çiftlikte babasmın çetesi zoruyla de- mokrasi havası estirmesinin, Başkan Bush'un dayatmasıyla ABD ordusu- nun ışınlandığı Irak'taki zorbaca iş- gali ve sözüm ona Irakhlan özgürleş- tirme harekâhm çağnştırması gibi ör- tüşmeler, imalar, gözlemler ve diya- loglar gırla. Karanlık, loş, ışıklandırıl- mış, tiyatro sahnesi gibi bir mekânda geçen, teatral mizansenlere dayana- rak ırkçılık, eşitsizlik, insan haklan gibi evrensel temalara el atan bu ba- ba-kız ilişkisi, yer yer eğlenceli, mi- zahi boyutlar da içeriyor. Grace'le ba- basım bu kez 1940'lann Washing- ton'una götürecek "Washington"la bakalım kimilermce dayanıhnaz, çe- kilmez bulunan bu üçlemesini tamam- layıp bitirebilecek mi Lars von Trier, önümüzdeki iki yılda bekleyıp göre- ceğiz. Trier hayranlarırun, beylik de- yişiyle kaçuTnaması gereken "Man- derlay" herkese göre değil. Su^dan bir film hıç değil. Ancak üçlemelere tutkun yönetmenin "Dalgalan Aş- mak" gibi başyapıtlanndan da değil. Günümüzün aykın Danimarkalı yara- tıcısının deneyselin zorlu yollarından çıkagelen bu üçlemesi, geniş seyircı yığnılanyla buluşmasa da, modern si- nema tarıhinde kuşkusuz esaslı bir y- er edineceğe benzer şimdiden. gisini 1983 'te Ümit Yaşar Sanat Ga- lerisi'nde açrı. Daha sonraki yıllarda açmayı sür- dürdüğü sergilerle sanat çevrelerinin ilgisim çeken ve olumlu değerlendi- rilen Artemel'in resimleri genellik- le özel koleksiyonlarda bulunuyor. Sanatçı 1995 'ten bu yana resim üre- temiyordu. KÜLTUK • SANAT (0212) 2*3 «9 7« KUMARBAZIN SEÇIMI ii-iM3wiı-i»-aıuımi2aK Patrick Marber - Çeviren ve vancbn: Cengtz Bozkurt C TSrei. laiısal iaa/h, Engin Hepieri. Oteı Yaiab*. ym Bâlent SaKrâ İlk oyun 25 Kasım 2005 CumaGECE MEVSIMI Yazan Rebecca Lenkiewic2 - yemtsn Mehmet Birkiye 0m*ır- YIMB ¥mm, Srtcak Yantem, VKOT KO^C Dtme! E»sar Brnı Boran. Üırat T«maaş, Osman Sonaot TICKEIfURK 02124480600 I I www.uclBaurlc.com EFES Pilsen layışlı bir sabırla bekliyor ve gerçekten de Gill bu tutkudan kendini kurtar- mayı başanyor. Herkesln kendini bulacaflı bir film Ama bütün bu kınlma- larla kim nereye gidecek- tir? Bu da fümde görül- meli. Yönetmen Frederic Fonteyne, herkesin ken- dini de içinde bulacağı bir fıbn yapmış. Ehsa'ya kı- zabilırsiniz, aptallık etti- ğini düşünebüırsiniz, ama insanlann çektikleri acı- ya kayıtsız kalamazsuıız. Ashnda herkes kendi pa- yına düşen acıyı yaşıyor, kimseyi suçlayamıyorsu- nuz, ama ortadaki soru- nun çözümünü de düşü- nüyorsunuz. Sorun nere- de, çözüm nasıl olacak? Az sayıda oyuncu ve ba- sit bir mekân, sade dekor- larla insanlann trajedisi büyük bir başanyla anla- tıhyor. 'Tutkulu Nehir' gibi farklı ve psikolojiye dayalı bir yapım. E F E S PUsen'in kültür ve sanata katkıları artarak sürecek. Kasım 2005 Oyun Oüzen İlanlannız İçin (0212)293 89 78 perareklam@pefareklam.com.tr perareklam@supefonline.com www.perorekİQm com.rr )ES-1885 ORTAOYUNCULAR www.ortaoyuncular.com Ferhan Şensoy'un KIRALIKOYUNKENEF PENCERESİNDEN DENİZ GÖREN GÜLDÜRÜ Ferhan Sensoy - Nefnn Tokyay - Rastm Öztekın - Okan Bayulgcn Alı Cataıbas - Eüf Durdu - Ebru Soyuerden - Ozgü Namal Cuma - Cumartesi 20.00, Pazar 15.00 :" Taksim Sahnesi 5 Kasım Kaktûs Çiçeği Va:3n Banllet« Gredy 8-9-10-11-12 bsın Leenane'in Giizellik Kraliçesi Yazan Martın McDonagh Müfettiş tsan N V Gogol 22-23-24-25-26 Kasım ÇokYaşaKomedl Yazan Artuı Ç*m Donlöşot Yazan. Covantes AKM Oda Tiyatrosu Sbsm Sersemler Evi Vazan Tobj Wılsh« 8-9-10-11-12 15-16-17-18-19 Kasım Tek Kişjlik Düet Yazan Tom Kempmskj 22-23-24-25-26 b»m Ful Yaprakları Yazan Cıvan Carma 2S-30 bam Yangın Duası Yazan- Beıkun Oya 8-13-28-27 fasım AltmKız Yazan Keva Apostotova SaillMO AKM Aziz Nesin Sahnesi SHasm Ben Ruhi Bey Nasılım Yazan Edıp Cansever AKM Büyük Salon t-S-lî-ll-12-29-ÎBRasffl Kamyon Yazan Memet 8aycur 15-16-17-1»-19fasan 22-23-24-25-26 lUjra 6-13-27 Kasım Benerci Kendini Niçin Öldürdü Yazan Nanm Htkmet Leenane'in Gûzellik Kraliçesi Yazan Matrır McDonagli Kurşun Askerin ütancı (Çao*t)m) razan: Haluk l;ık Ferhan Şensoy un BENİ BEN Mİ DELİRTTİM ? 07 Kasım Pazartesı saat:20.00 IST1KLAL CAD. N0:140 TEL: (0 212) 251 18 65-66 FAX: (0 212) 244 43 27 Ferhan Şensoy'un BENİ BEN Mİ DELİRTTİM ? 08 Kasım Salı saat:2O.3O AKATLAR KÜLTÜR MERKEZl'inde Tel: 0 2 1 2 351 93 8 4 13-27 Kasım Kuvayi Milliye iilân Na:ım Hı»met 6-20 Kassn Çaytıane Yazan ^«n Snetder «UFfjatten ı ırr iım Tmtiıiııni n 8j»te S m ISatotS - 4 m H AKM Gışesi: 0212 245 25 90.251 56 00 /372 Taksim Sahnesi: 0212 249 69 44 Basın Tanıtım Bürasu: 0212 292 39 00 M19 öneri. Dılek. Sıkay«l Hatti: 0212 293 6161/5 1 2 . G 8 C G VVSHAKESPEARE 11 Kasım Cuma 2030 12 Kasım Cumartesi 20:30 13 Kasım Pazar 15:30 Memo'nun Onlenemez Yükselişi 30Ekim Pazar 1200/13 Kasım Pazar 1330 Nasreddin Hoca 6 Kasım Pazar11 00 Izmıt Suleyman Der SEMAVER KUMPAMYA Çavre Tiyatrosu - Kocamustafapaça Tel: (0212) 585 59 35 • www.semaverkumpanya.com www.istdt.gov.tr Hatta lcı 20:00 Curnartesj 15:00/20:00 Pazar 1500 Sanat Yönetmeni: Tunç Sünbay İlanlannız İçin (0212)293 89 78 perareklam@perareklam.com.tr perareklam@superonline.com www.perareklam.com.tr KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR Körler ve Çıplaklar Bir bayram günü, körleri ve çıplaklan anımsamak- tan doöal bir şey olamaz elbet. Arna, benim çıkış nok- tam, 9.1stanbul Bienali çerçevesinde yayımlanan "Ge- nişleyen Dünyada Sanat, Kent ve Siyaset" başlıklı ki- taptan bir yazı. Finlandiyalı küratör Mika Hannula, "Körler Çıplaklara Yol Gösteriyor-Küçük Jestler Siyaseti" başlıklı yazısında, "güncel sanat, kamusal alan, siyaset" ilişkisini değerlendirirken "Bu üçkatılım- cı güçle yeni bir ilişki şekillendirmek için yakıcı, acil bir ihtiyaç var" diyor. Bu üçlüyü, daha da genelleştirerek "sanat, toplum ve siyaset" diye de tanımlayabiliriz. Sanat dünyamı- zın en yaşamsal sorunu da, bu üç kavram arasında- ki ilişkilerin doğru kavranıp, doğru uygulamalara gidi- lememesi değil mi? Sanat pratiğinin içindeki her birey, bu üçlü arasın- daki ilişkıleri sorgulamak zorunda. Körierin çıplaklara yol gösterdiği bir ortamda, bu sorgulama aciliyet arz ediyor, Finli küratörün dediği gibi... Son yıllann en tutariı Bienali olarak nitelendirebile- ceğimiz 9. Bienal'de, sanatın topiumla ve siyasetle iliş- kisini gündemine alan çok sayıda sanatçı vardı. Mic- hael Blum'un Deniz Palas apartmanındaki yetieştir- mesi, "Safıye Behar'ın Anısına", benim için Bienal'in en ilginç yapıtı idi. Blum, kurmaca bir yaşamöyküsü ile sanal bir gerçeklik yaratırken, Pera'nın tarihine iç- tenlikli bir gönderme yapıyordu. Aynı mekândaki Ser- vet Koçyiğrt'in yerleştirTnesi ve 5 Numaralı Antre- po'daki 'Misafirperveriik Alanı'nda sergilenen "Ser- best Vuruş" sergisi de bu yıla damgasını vuran işler arasındaydı. Bienal'deki "Serbest Vuruş" adlı serginin küratörü Halil Artındere hakkında "Türk Silahlı Kuvvetleh'ni aşağıladığı" gerekçesiyle soruşturma açılması, gün- cel sanatın, toplum ve siyasetle ilişkileri bağlamında önemli bir ipucu idi. Son günlerde karşımıza çıkan başka ipuçlan da ol- du. Bunlardan biri, Kültür veTurizm Bakanlığı'nın özel tiyatrolara verdiği desteğe ilişkin sorunlardı. Bakın, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, özel Tiyatro- lara Destek Kurulu kimlerden oluşuyor: Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Devlet Tiyatrolan Genel Müdü- rü, Güzel Sanatlar Genel Müdürü ve bakanın atadığı üç sanatçı (Sanatçılann çoğunlukta olması kadar, sa- nat örgütlerinin seçimi sonucu atanmaları da sakın- calı görülmüş olmalı). Bu kurulun dağıttığı destekler, her yıl olduğu gibi bu yıl da tartışmalara neden oldu. Bizde nedense sistemi tartışmak yerine, sistemin üret- tiği sonuçların tartışılması usuldendir (Bu da sistemin en beğendiği, çünkü en kolay göğüsleyebildiği eleş- tiri tarzıdır). Geçen haftalarda da yazdık, yazmaya da devam edeceğiz. Ülkemizde devletin sanat alanına sağladı- ğı destekler 'ulufe' mantığının dışına çıkamıyor her nedense. Siyasi iktidan eleştirme gafletinde bulun- muş bir sanatçı ya da sanat kurumunun devlet des- teği alabilmesi, bizde alışılmış bir şey değil. Kültür Ba- kanlığı'nın 'sübvansiyon' mekanizmalannın saydam- lığı ve özerkliği ise hâlâ bir hayal... Destek mekaniz- malannda nesnel ölçütlerin olmadığını bilebiliyoruz da, siyasi ölçütler var mı, onu bilemiyoruz. Milliyet Sanat'ın son sayısında Yeşim Tabak, Go- ethe Enstitüsü'nün, Berlin'in kültür ortamını ve uygu- ladığı kültür politikalannı dünyaya tanıtmak amacı ile düzenlediği "Kulturmittler" adlı seminerdenyolaçıka- rak, Almanya'da kültür sanat alanına verilen desteğin boyutlannı ortaya koyuyor. Kamusal sorumluluk anlayışı ile yaklaşılan kültür yönetiminin nasıl bir şey olduğunu anlamak için Av- njpa'da olup bitenlere yakından bakmakta yarar var. Ama, bakanlıkta bunlara bakıldığını pek zannetmiyo- rum. Ya da bakıyoriar da, işlerine gelmediği için bak- mamış gibi yapıyorlar... Bizim politikacılanmız, destek istiyorsanız 'bizden' olacaksınız, yoksa ne haliniz var- sa görün diye düşünürier genellikle. Ve "parasını ben veriyorsam, tabiikibenim sözüm geçecek" ilkesine sı- kı sıkıya bağlıdııiar. Bu yüzden de, nesnellik, özerklik gibi sözcükleri pek sevmezler. Ekonomi alanında uluslararası sisteme entegrasyon adına ne mümkünse yaparla da, iş kültür politikalan- na gelince bu kaygıyı duymazlar. Avrupa'da sanat ku- rumlannın siyasi iktidann güdümüne girmemesi için, sanat kurumlannın ve kurullannın özerkliği üzerinde ne denli hassasiyetle durulduğunu bilmezlikten gelirler. Avrupa Birliği ile eğitim ve kültür alanındaki müza- kerelerin başladığını gazetelerden öğreniyoruz. Müza- kere heyetinin yalnızca devlet memurlanndan oluştu- ğunu da... Hani sivilleşmeye önem verecektik, hani Avrupa Birliği'ne sivil toplumun gücüne dayanarak gi- recektik, ne oldu ? Yoksa, 'sanatın özgühüğü', 'özerk- lik' gibi kavramlan ağzımızdan kaçırınz diye mi kor- kuluyor? vecdisayar@yahoo.com K Ü L T Ü R l Ç 1 Z î K K A M İ L M A S A R A C I r r
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle