Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-4KASIM2005CUMA CUMHURİYET SAYFA
Kıymet
Askerlere kayıtsız
koşulsuz
muhalefetiyle ünlü
gazeteci Nazlı llıcak.
Genelkurmay
Başkanı Hilmi
özkök'ü neden
destekliyor;
"Hilmi özkök'ün
kıymetini bilelim"
yazılan yazıyor?
Bektronik posta: denizsom©cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60
17
- AKP futbolda şikeyi
inkâr etmiş...
"Şikede bile takıyye vari"
Kredi kartı borcu
cinnet
getirtiyormuş...
Oysa cennet
getirecek diye
dağrtıyoriardı!..
RandevuHaşim Can Sözer
"Almanya'da
Angela Merkel,
bizimkilere randevu
vermiyormuş. Daha
bizi tanıyamamış.
Veririz Levent'te
birkaç dönüm arsa ya
da Boğaziçi'nde bir
proje, bakın nasıl
alınz o randevuyu!"
Tatbikat
Anıl öçal:
"Şanlıurfa'da bir
yurt müdürünün
kız öğrencileri taciz
ettiği öne sürülmüş.
Yok canım.
Başbakan'ın eşi
'şehvetli gelecek'ten
söz ettiği için müdür
tatbikat yapmıştır!"
KISA adı SESAR olan Siyasi, Ekonomik, Sosyal
Araştırmalar ve Strateji Geliştirme Merkezi, hâlâ 3
Kasım 2002'deki "seçim zaferi"nin mutluluğunu ve
bu yıl 3 Kasım'da başlayan Şeker Bayramı ile biriikte
"çifte bayram" yaşayan AKP iktidanna yönelik ilginç
bir analiz yapıyor: "Gerek 'AB-BOP Paradoksu'na
sıkıştırdığı dış politika, gerek yükselen parti içi
muhalefet ve kopmalar, gerekse yaşanan sosyal
gerginlikleri tırmandıran 'kışkırtıcı ve kaba söylemler'
ile kamuoyu karşısında 'itici bir başbakan' imajı
yaratan Recep Tayyip Erdoğan ve aynı
kaynaklardan beslenen yakın kadrosu; artık tek
başına güçlü iktidar nimetinden ayn düşmek
noktasına geldi. Bir yandan, AB ile müzakerelerin
başlayabilmesi adına paketienip süslenen
ihalelerden artık kapanmaz hale gelen yolsuzluk
dosyalanna vanncaya kadar birçok konunun yüce
yargı ve halk iradesinin yüksek huzuruna geleceği
Güçlü iktidargünler yaklaşırken; diğer yandan da iktidan etkisi
altına alan 'Kasımpaşa rüzgârı' aralıksız devam
ediyor. Ne var ki gemisi su almaya başlayan kaptan
'dümen'i bırakmamakta ısraıiı görünse de, bu ısrar
mevcut manzarayı pek değiştirebileceğe
benzemiyor. Nasıl ki 'profesyonellik' başannın bir
önkoşulu ise; şiiphesiz 'kurumsal ve sistematik
işleyiş' de profesyonelliğin önkoşuludur. Ne var ki
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başbakanı sıfatına
haiz olan Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma
sisteminde bu 'profesyonellik'ten eser görülmediği
gibi; aksine siyasi tavırlannda her siyasal
problematiği kişiselleştiren dar ve çarpık bir mantık
göze çarpıyor. Siyasete devletin milli menfaatlan
perspektifinden bakması, anayasal disiplin
çerçevesınde hareket etmesi ve stratejik bir mantık
üzere davranması gereken her lider; korumakla
mükellef olduğu merciinin şahsı ve yakın kadrosu
değil, temsil ettiği devlet ve milleti olduğunu çok iyi
bilin bilmek durumundadır. Işte bu nedenle
'yürütme'nin başı durumunda olan her devlet
yetkilisinin tüm beyanlan, kurumsal ve bütünsel bir
çerçeve içinde yer almak durumundadır. Ancak ne
ilginçtir ki Başbakan bu mantığı tamamıyla tersyüz
etmiş durumda!
Meşhur "Kasımpaşalı Tayyip" imgelemini siyasi
karizmasına katık etme yönelimi gayet doğaldır.
Zira ortada hangi malzeme varsa el mecbur
yemek ondan yapılacaktır. Lakin bu 'Kasımpaşalılık
merakı', devlet meselelerini şahsileştirme ve bu
şahsileştirme üzerinden 'siyasi gösteri' yapma
boyutuna vanrsa ki artık bu aşamaya gelmiştir; işte o
zaman birileri çıkar ve buna 'dur' der!
SESSİZ SEDASIZ (!) Aâp/J&&&&r>
m
$
I
1 L
\
\
Eczacı kalfalarımn meslek sorunu
BAYRAM tatilinde nöbetçi eczane
aradınız mı bilmiyorum ama eczaneler
de sorun yüklü ve Istanbul Eczacı
Kalfalan Derneği'nin kamuoyuna bir
iletisi var: "Eczacı kalfalığı yasalarda
tanımlanmamış bir meslektir.
Tamamen usta çırak yöntemiyle
öğrenilen bu meslek Osmanlıdaki
durumundan daha geriye
düşmüştür. Halen ülkemizde
eczacı kalfalannın sayısı 56 bin olarak
açıklanmıştır. Bu insanlann büyük bir
bölümü ilkokul ve ortaokul
mezunudur. Meslektaşlarımızın yüzde
50'si sigortasız çalıştınlmaktadır.
Sigortalı çalışanlann da bir bölümü
asgari ücrette çalışmaktadır. Tüm bu
olumsuzluklann düzeltilmesi,
mesleğimizin çağdaş ülkelerdeki
örnekleri gibi okullu ve yasal olmasını
istiyoruz. Bu amaçla 1994 yılında
Istanbul Eczacı Kalfalan Derneği'ni
kurduk. 63 ilde örgütlü bir meslek
grubu olmamıza rağmen hâlâ
mesleğin yasallık sorununu
çözebilmiş değiliz. Haziran ayında
'yasanız çıkıyor' sözü vermesine
rağmen ilgili yasa tasarısında eczacı
kalfalan ile ilgili bölüm çıkanlmıştır.
Hazırlanan tasanya göre 'Beş yıl bir
eczanede çalıştığını SSK kayıtlanyla
belgeleyenler, açılacak sınava katılma
hakkını elde edecekler. Başanlı olanlar
eczacı kalfası unvanını elde edeıier'
deniliyor. Bu kanuna eczacı
kalfalannın eğitim durumu ilave
edilmelidir. Bundan sonraki eczacı
yardımcılan okuldan yetişmelidir. Bu
mesele sadece eczacı kalfalannın
değil halkın da sorunudur."
Bu Cumhııriyet Kolay Kıırııhııach
LCTFIKALELI
Bu cumhuriyet kolay kurulma-
dı Sevgili Hasan can! Yüzyıllar
boyunca Arap ve Fars dili ile kül-
türierinin güdümünde kalan Os-
manlı, kendi öz diline ve kültürü-
ne yabancılaştı. Melez padişah-
lar ve dönme-devşirme sadra-
zamlarla şeriatçı şeytıülislamlar
tarafından Türklük bilinci körettil-
di. Her alanda özgürlüğünü yitir-
miş, bağımlı hale getirilmiş bir
devlet çatısı altında yaşamaya
mahkûm edilen halk "padişahım
çok yaşa!" şakşakçılığıyla "te-
baa, köle" konumuna getirildi.
Osmanlı 1880'liyıllardaborcunu
ödeyemez duruma düşünce,
borç veren ülkeler "Dûyunu
Umumiye" denilen bir örgüt ku-
rarak imparatorluğun tüm gelirle-
rine el koydular. Böyiece Osman-
lı'yı "hasta ada/77"yaptılarvetop-
rak bütünlüğünü paylaşmaya
kalkıştılar...
Işte bu koşullarda can çekışen
Osmanlı tükenme noktasında
iken Başkomutan Mustafa Ke-
mal Paşa ortaya çıktı, halkı öz-
gür birey yapmak ve her alanda
bağımsız bir devlet kurmak bilin-
ci, inancı ve azmiyle bir meşale
yakti. Bu meşale ile Anadolu hal-
kını ışıklandırdı, yüreklendırdi, ba-
ba-oğul, ana-kız herkesi silkindi-
rip cephede yer alarak kimliğini,
kişiliğini yeniden kazanma sava-
şımına yönlendirdi.
Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda
Alevisi, Sünnisi, Türk'ü, Kürt'ü,
Lazı, Çerkezi tek bir vücut olup
düşmana karşı ortak savaştılar...
Bir dilim ekmeğe dahi muhtaç
olan yoksul halktan gönüllülük
temelinde kuruş kuruş yardım
toplayarak cephanesi ve teçhi-
zatı kıt olan orduya, postalı, pa-
laskası, kasaturası, tüfeği, mer-
misi, süngüsü, kılıcı, aşı-ekmeği,
katığı, çadın, çarığı, çorabı, ça-
maşın, kırbası, matarası olma-
yan, güneş altında yanıp çamur-
lu Porsuk deresln
düşmana karşı dırenen başı dik,
yüreği pek askere destek veren
kadın ana Halide Edip Adtvar,
Kızılay Kadınlar Kolu Başkanı
Zehra Müfit Hanım'la, gencecik
yaştaki Afet Inan, kilerindeki za-
hiresini askerle paylaşan isimsiz
kadınlanmızla kızlanmız, ayağın-
daki çanğıyla çorabını verecek
kadar vatanperver olan Emir-
dağ'tn delisi Battal, Osmanlı'nın
üniformasını çıkanp Mustafa Ke-
mal'in yanında yer alan yürekli
paşalarla subaylar ve Yunus Na-
di, Enver Behnan Şapolyo gibi
genç gazetecilerte Hacıbeirtaşta
Ahmet Cemalettin Çelebi, Der-
sim'de Diyap Ağa, Maraş'taSüt-
çü Imam, Ankara'da Müftü Rrfat
Efendi ve diğer isimsiz kahra-
manlar ile Aydın'da köy köy do-
laşıp gönüllü toplayan çeteci Ay-
şe Bacı, Inönü Savaşı'na çapraz
silahlı kadın süvarileriyle katılan
rtamı diğer Kara Fatma ve ko-
lunu kaybetmiş olmalanna kar-
şın vatan için savaşmaktan geri
durmayan akıncı kadınlar gibi her
biri birer Erzurumlu Nene Hatun
olan analanmız ve babalarımız
birbiıieriyle dostça kenetlenip al
kanlannı vererek, alın terierini dö-
kerek büyük bir inanç ve azimle
Aydınlanma Devrimi'ni gerçek-
leştirdiler...
23 Nisan 1920'deTürkiye Bü-
yük Millet Meclisi'ni kuran, pa-
disahlığı ve halıfelığı kaldırarak 29
Ekim 1923'te devlet şeklinin
Cumhuriyet olduğunu ilan eden
Mustafa Kemal Atatürk, tüm iş-
galci emperyalist devletleri dize
getirmiş, mazlum uluslara örnek
bir komutan olmuştu.
Ancak bunu hazmedemeyen
yenik devletler, genç Türkiye
Cumhuriyeti'ni yıkmak için işbir-
likçilerbulmaktagecikmedilerve
hemen Şeyh Said'ı devreye so-
karak Doğu Anadolu'da bir ayak-
lanma başlattılar. Isyanı kısa za-
manda bastıran genç cumhuri-
yetçiler tüm engellere karşın yo-
luna devam etmesini bildiler...
Türkçenin "ses bayrağı" olan
değerli şairimiz Fazıl Hüsnü
Dağlarca, "Mustafa Kemal'in
Kağnısı" adlı şiirinde, ölen öküzü-
nün yerine kendisini koşan "Elif-
çik'ın şahanda, yurdun dört bir
yanından kalkıp cepheye koşar-
ken omzunda mermi, sırtında şe-
lek, kucağında bebek, eteğinde
ekmektaşıyan fedakâr kadınlan-
mıza, yani analanmıza, atalanmı-
za övgüler diziyor ve o günkü ko-
şullarda savaşmanın kutsalhğını
şu dizeleriyle betimliyor
"Tüfeği kaptım mı ordayım
Orda yurt dövüşmekte
Toprağımın bütünlüğü kımıl-
darken
Orda bayraklar kanla dalgala-
nır..."
Şimdi, canlannı bu vatan ve
millet için veren onurlu atalanmı-
za her alanda ihanet edenler, he-
le de iktidara gelip cumhuriyeti-
mizin 82. kuruluş yılında, önce
"Bu vatan için dilenirim!" diyerek
vatanımızı dilenci konumuna ge-
tiren, sonra "Bu vatanı pazaıianm
ben!" diyerek de komisyonculu-
ğasoyunan yöneticiler, atalanmı-
zın kemiklerini mezarlannda sız-
latmazlar mı?
MUĞLA SULH HUKUK MAHKEMESİ
İZALE-İ ŞÜYU SAITŞ MEMURLUĞU'NDAN
Esas No: 2003» 11 Satış
Muğla Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 18.09.1998 tarih ve 1997720 esas.
1998/571 karar sayılı ilamı ile ortaklıklarının satış sureriyle gidenlmesine
karar verilen Muğla ili, Yeşilyurt beldesi, Çatalarmut mevkiindeki 502
parsel sayılı, aynı yer Değirmenderesı 2822 ve 2826 parsel sayılı ve ayıu
yer Hacıali mevkiinde kain 3394 parsel sayılı taşınmazlannın yapılan
kıymet takdirleri adresieri tüm aramaiara rağmen tespit edilemeyen hısse-
darlar Hayriye Ayça Ertem ile Şehnaz Ertem'e tebliğ edilememiş olup,
Ilanın neşır tarihinden itibaren 21 gün içerisinde kıymet takdirine ıtiraz
etme hususunda ilgili mahkemeye dava açmak ve saüş memurluğumuza
bu hususta bilgi vermek üzere muhtariyet kaydı ile satış memurluğumuz-
ca yapılan kıymet takdiri sonrasında bilirkişi raporlan ile 502 parsel sayı-
lı taşınmaza 1.215.000.000 TL. 2822 parsel sayılı taşınmaza
1.120.000.000 TL, 2826 parsel sayılı taşınmaza 8.430.000.000 TL, 3394
parsel sayılı taşınmaza 3.350. 000.000 TL kıymet takdir edildiği hususu
ilanen teblig olunur. 20.09.2005 _ Basın: 47411
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@yahoo.com.tr
ÇtZGİLÎK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciia mynet.com
«w
4'--<
OTOBÜSTEKİLER KEMAL VRGENÇ k_urgenc(âyahoo.com
HAYAT EPf K TtYATROSU MUSTAFA BILGÎN hayatepik@mynet.com
SSŞST!..
SICAK PAKA"
HEAAEN KAÇAR,
ZATEN EKONOMÎ ÇOK
COCUKLARIM
S1CAK
HASRET,
ACLIKTAN
TARtHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 4 Kasım umno.nuimtaz-arikan.com
UNESCO KURULUYORL
1946 'PA BUGÜN, UNESCO KURULMUÇTU- 8İRLEŞ-
MİÇ MİIMETLEK. '(U ESİTİM, 8'LİM VE IGÜLTÜG.
ORGAA//ZASYONU PUGUMUAIDA/a UNESOO, O Sf-
RADA 2O ÜYE ÛUeePEtJ OIMŞMAK7*YDI. BUN-
LAIZPAN 8İRİ PE TİÛS/eİYE 'YPİ V£ KClKLUMÇ
YASAStNI TEMSİLC/MİZ MASAN ALi YÛCEL, f6
tCAstMOA itosAL(YACAKT>'(SAĞOA) . ÇALIŞMA •
LAGlN ÖMEKALJ KJSMI', FHHİS'VEKt HOTEL MA-
JESTİK SALONLAKlNDA SÛRDÛRÜLAMİÇTO (SOL. -
DA}. A YA/I BİNJ>, ZT. PÜNYA SAUlO^f S/ISAS/AJPA NA-
ZİLEIZ '/A/ GENEL. KM/SARGAHIY01'..UNESCO *UJ-
GLULUŞ YASASf 'NIM <S/JŞ/frMP£, SU OKCAHİZAS-
YONUM TEMEL. <SÖG£\//KlM,£ğ/r/Asr,8İUM I/E
TÜ/S. YOLUYLA BARJÇI yAYGiMLAŞTT&MAK VE GEg-
Ç&ICLEÇTİ&MEIC OLDUĞU SEUH.TİL.İYO,
GÖRÜŞ
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
Uoyd George'un ÇocuMan
Ekim ayı içinde bir televizyon izlencesinde ya-
zarTurgut Ozskman, yöneticinin "AB hakkında-
ki düşüncetı,^ .. 3dir?" sorusuna günümüz Ingiliz
yöneticilerini kasıederek: "Bunlar Şekspir'/n ço-
cuklan değil, Loyd Jorj'un çocuklandır!" diyerek
yanıt vermiş.
Ne denli anlamlı ve içerikli bir uyan olduğunu
söylemeye gerek yok sanınz; "Şu Çılgın Türkler"
de T. özakman'ın Loyd Jorj'u yalnızca siyasal ki-
şiliğiyle değil, insan yapısıyla da ele alan ve bütün
roman boyunca süren -belgeli- anlatımı, bu uya-
nnın ne denli yerinde olduğunun göstergesidir.
Loyd Jorj, 1916 ile 1922 yıllan arasında Ingilte-
re'nin başbakanlydı; altı yıllık başbakanlığının son
üç yılında gerek Osmanlı'nın yıkılış döneminde ge-
rekse Milli Mücadele, Ulusal Kurtuluş Savaşı sü-
reçleri sırasında çok etkili bir rol oynamıştı.
Osmanlı Devleti'ni paramparça yaparak yok e-
den Sevr Antlaşması'nın miman olup bu antlaş-
mayı, 1920 yılının Nisan ayında San Remo'da ya-
pılan toplantıda sunarken: "Osmanlı'nın mirasçı-
sı Yunanistan'dır" diyordu.
Sevr projesini kendi parlamentosunda anlatır-
ken de: "Türkiye sahneden çekilecek diye üzüle-
cek değiliz" dediğini, T. özakman belgesiyle bir-
likte verir romanında.
1919 Mayısı'nın on beşinde Yunan ordusunun
lzmir*e çıkmasının ardında olan baş kişinin Loyd
Jorj olduğu, bu işgali San Remo toplantısının ku-
lislerinde ayarladığı tarihte yazılıdır.
Yunan ordusu Ege'den Anadolu'nun içerlerine
doğru ilerieyip 1921 yılının Martı'nda, "Zito Geor-
gis'.ZJto Georgis!" (Yaşasın (Loyd) Jorj!) haykınş-
ları içinde Afyon'a girdiğinde, Londra'da Loyd
Jorj'un ne denli keyiflendiğini romanı okuyanlar
anımsariar.
Ne var ki, Inönü'deki karşılaşmada Yunanis-
tan'ın yengi kazanamaması, Afyon'dan çekilmesi
üzerine, Loyd Jorj hemen manevra alanına girer;
Yunanistan'ı desteklemeyen tarafsız bir görünü-
mü dünyaya vermeye girişir; ama alttan atta Yu-
nan'ın sırtını okşamayı da sürdürür.
Parlamentoda, Yunanistan'ın Anadolu'da iler-
lemesini sakıncah bulan bir avuç parlamentere
verdiği: "Bırakalım sonuna dek savaşsınlar!" biçi-
mindeki yanrtı, Ingiliz siyasetinin özünü ortaya ko-
yar niteliktedir.
Ama Yunan ordusu, aldığı inanılmaz destekler-
le derlenip toparlanıp Afyon, Kütahya ve Eskişe-
hir'i ele geçirince Loyd Jorj yeniden keyiflenir, öy-
le keyiflenir ki: "Yunanlılar artık Sevr ile yetinmez-
ler, daha geniş çapta tatmin edilmeleri lazım, ne
yapacağımızı düşünelim" demekten kendini ala-
maz.
Yunan erlerinin "Ankara'ya!" diye haykırmalan
ile süren ilerleyişleri Sakarya'da durdurulacak, Yu-
nan ordusu inanılmaz bir yenilgiye uğrayacaktır.
Kuşkusuz Loyd Jorj yine küplere binecektir a-
ma kendini topariayıp, Yunan kuvvetlerinin daha
fazla çekilmeyerek Eskişehir - Afyon hattında kal-
masını ister; bu isteğin ardındaki amacın Boğaz-
lar ile Türkler arasında Yunan ordusunun bulun-
ması olduğunu sezinleyen dönemin Yunan Baş-
bakanı Gunaris: "BizJ nasıl da Anadolu 'ya ittileri"
diyecektir, geç de olsa.
Yunanistan'ın düştüğü perişanhğı, Lozan Kon-
feransı'nda başdelege olan dönemin başbakanı
Venizelos, Anadolu'yu istilaya kendiliklerinden
kalkışmadıklannı acı acı belirterek anlatır. Lozan
Konferansı tutanaklannda bu açıklama şöyle yer
alır: "Mûttefikdevletlerden üçü, Yunanistan'ı Kü-
çükAsya'da savaşa girmeye çağırmıştı. (...) Yu-
nanistan için askeri üslerinden yüzlerce kilomet-
re uzağında, Anadolu'nun içinde savaşı sürdür-
mek bir 'budalalık' olmuştur."
Bu budalalığı işleyenler, yani Ingiliz siyasetine
sırtını dayayıp Lord Jorj'un ağzına bakanlar eski
Başbakan Gunaris, savaş, dışişleri, içişleri bakan-
lan, Başkomutan Generâl Hacıanesti tutuklanır,
yargılanır ve topluca kurşuna diziliıier.
Loyd Jorj'a gelince, o da başbakanhktan çeki-
lip, yıllarca birlikte yaşadığı sekreteriyle evlenerek
mutlu bir yaşama adımını atacaktır.
Işte bugün Ingiliz siyasetini yürüten Başba-
kan Tony Blair ve arkadaşları "Şekspir"\r\ değil
bu "Loyd Jorj'un'' çocuklandır diyor T. özak-
man...
BULMACA SEDAT YAŞAYAM
SOLDANSAĞA:
1/ Güney
Anadolu'ya
özgü, cevizli
birhamurtat-
lısı. 2/ Me-
saj... înce
dantel. 3/ îlgi
çekici ve de-
ğişikkimse...
Kumag,
ya da kâğıt
süslemede
kullanılan bir
boyama tekniği
1 2 3 4 5 6 7 8 9
4/ 1 2 3 4 5 6 7 8
Kırmızı mercimek 1
ve ince bulgurla ya- 2
püanbirçorba. 5/Bir 3
nota... Rütbesiz as- 4
ker... Evcil bir geyik 5
cinsi. 6/ San rerikli 6
bir üzüm cinsi. II 7
Iran'dabirgöl... Ha- 8
yat arkadaşı. 8/Yak- 9
laşık 12.000 yıl önce Pasifık'e gömüldüğüne ina-
nılan, insanlığın ve uygarlığın anayurdu sayılan
kıta... Metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan,
kalay ve kurşun alaşımlannın genel adı. 9/Tann-
tanunaz... Vücut ısısı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
17 Siirt yöresine özgü, et ve bulgurla yapılan bir
tür köfte. 2/ Vücuttaki AIDS virüsünü saptamak-
ta kullanılan test... îskambilde bir kâğıt. 3/ Bir
menkul kıymetin belirli bir vade sonunda geri
alınması koşuluyla satılması işlemi... Ilaç. 4/Bir
gıda maddesi... Fethiye ilçesinde, doğal güzellik-
liğiyle tanınmış bir koy. 5/ "•Kuşdili, hasaJban" gi-
bi adlar da verilen ve yapraklan baharat olarak
kullanılan bir bitki. 6/ Bir renk... Kurtuluş, kur-
tulma. 7/Sırtı dikenli bir balık... Köpek. 8/Tek-
rarlama. 9/Güneydoğu Anadolu'da, daha çok ka-
dınlann yaptırdıklan bir tür dövme... Duvar için-
de bırakılan oyuk.