Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 OCAK 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
CHP KURULTAYI BUGUN
SEFİNE-İ TERAKKİ TURHAN SELÇUK
snDÜRÜST
TABİATLI
İSTANBUL
EPENDİSİ
ABDÜLCAiTBAZ*
IN
HARİKULÂDE
MACERALAEI
KISIM
HEKMİLI
BİRDEN
ÇîZ 6rETİP-
M£t>iK-KÎ .
Halk, CHP'den iktidar olmasını bekliyor. Partiyi özlenen düzeyde yönetecek değerlerkendi içinde var
Kurultay hesap sormalı
Dr.SAMİGÖKMEN
16. Dönem Muğla
CHP Milletvekili
CHP; bağımsızlığını yitirmiş
bir ulusun yeniden varoluşu
için kurtuluş ateşlerinin yakıldığı yıl-
larda ilk örgütlenme filizlerini salan,
Sıvas Kongresi ile ilk kurultayını ya-
pan, topluca girişilen bir ölüm-kalım
savaşının zaferle kazanılmasına ön-
cülük eden, devletimizi, devrimleri-
mizi ve demokrasimizi kuran Kema-
list bir partidir.
Ukelerini Altıok'la simgeleyen Ke-
malizm ve onun siyasal örgütlenme-
si olan CHP, Yeni Türkiye'nin kuru-
luşu ile başlayan örnek gelişmelerin
ve çağdaşlaşmanın her aşamasına
damgasını vurmuştur.
Türkiye'yi Ankara'dan yönetmiş,
hiçbir ülkenin ayağına gitmemiş, pa-
rasına avuç açmamış, dış politikadan
ekonomiye, yatınmlardan çahşanla-
nn ücretlerine bu ülkenin tüm işleri-
ni sömürge valilerinin güdümüne ve
denetimine bırakmamış, kendi işini
kendi gören alnı ak başı dik bir yö-
netim politikası izleyebilmiştir.
Ç A Ğ D A Ş FOİİTİİCALAR
Bu kazanımlann elde edilmesinde
Kemalizmin özgürlük ve tam bağım-
sızlık ilkeleri ve onun izleyicisi ve
uygulayıcısı olan CHP'nin kendi öz
kaynaklannı, kendi beden ve beyin gü-
cünü kullanma, kendi yağı ile kavrul-
ma, ayağını yorganına göre uzatma,
bu inançlarla çağdaş uygarhğı yaka-
lama ve onu aşma politikalan vardır.
CHP'nin yeni Türk tarihindeki ve
Türk siyasal yaşamındaki yeri ve öne-
mi budur.
Türkiye bu anlayış ve uygulamalar-
la yönetilebilse ve bu hızla büyüme-
sini sürdürebilseydi bugünkünün çok
üstünde bir ekonomik ve siyasal kal-
kınma düzeyine ulaşır, gelişmiş ülke-
lerin içinde ve önünde gerçek yerini
alır, günümüzde yaşanılan sıkıntıla-
ra düşmez ve Avrupa kapılannda iti-
lip kakılmazdı.
Ne yazık ki bu hız 1950'de sağ par-
tilerin iktidar olması ile kesilmiş ve
bir daha da yakalanamamıştır.
Giderek yozlaşan "Blair'ci sol",
"yenisoPve "Anadolusolu" gibi ara-
yışlarla girilen son üç genel seçimde
• CHP içinde çürümeler varsa bunları yaratan mikropları bu
tertemiz bünyeye sokan kim? Bu büyük partiyi son günlerde
kamuoyunda sergilenen zor durumlara sürükleyen kim? Kimler?
Kurultay bunlaruı hesabını sormalı. CHP, kendisine gelmeli. Kişisel
hırslardan ve hesaplardan uzak, sağlıklı kararlarla, hiç kimseyi dışlamadan böyle bir
yönetimi bugün yapılacak kurultay bulur, bulmalı.
Bugünkü kurultay, CHP'lilerin siyasal geçmişlerinin özenli bir özeleştirisini yapmalan için iyi bir fırsat..
de iktidar olmak şöyle dursun, bun-
lardan birinde CHP kendi kurduğu
TBMM 'nin dışında kalmış, son 3 Ka-
sım genel seçiminde de CHP'nin çe-
kimindeki Türk solu yüzde yirmile-
re düşerek çok partili siyasal yaşamın-
da en ağır yenilgisini almıştır.
ONCE KEMAÜST ILKELER
CHP, bugün de olduğu gibi Kema-
list ilkelerden uzaklaştıkça, sağa kay-
dıkça hep oy kaybetmiştir.
Içten ve dıştan, açık ve sinsi tüm yık-
ma, yok etme çabalanna karşın laik
Cumhuriyet ayakta durabiliyorsa bu,
Kemalizmin ilkelerinin, gücünün,
çağdaşlığının ve günümüz için de iz-
lenmesi gereken aydınlık bir yol ol-
duğunun çok açık birkanıtıdır. Önün-
de Kemalizm gibi sönmeyen bir ışı-
ğı ve aydınhk bir yolu varken, başka
arayışlarla iktidar olabilme girişim-
leri CHP'nin en büyük çıkmazıdır.
CHP'nin önemli çıkmazlarından
biri de 12 Eylül darbesi ile savrulan
kollannı ve dağılan Altıok'u bir tür-
lü toparlayamamasıdır. HP-SODEP,
SHP-CHP birleşmeleri hep yapay
düzeyde kalmış, kişisel hırslar ön
plana çıkmış ve özde bir bütünleşme
olamamıştır.
CHP'nin eski üyelerinin CHP dı-
şında büyük savlarla kurduklan par-
tiler bencil kavgaların yozluğunda
kurumuş, tükenmiştir. CHP de bu tü-
kenişlere hep seyirci kalmıştır.
Bu çekişme, bu aynşma bitip tüke-
neceği yerde daha da körüklenmiş ve
bu büyük parti bugünkü güç durum-
lara düşürülmüştür.
Her kademedeki CHP'liler önce
kendi aralannda banşık değildir, ni-
çin? Son genel seçimde on milyon
seçmen sandığa gitmemiştir. Kimdir
bunlar? Bu kadar insanı CHP'den so-
ğutan, bezdiren, uzaklaştıran neden-
lerin arkasında hangi yanlışlar, han-
gi hesaplar, hangi çıkmazlar vardır?
KöR ÇIKMAZLAR
Güdümlü kararlan hep yargıdan
dönen yüksek disiplin kurulundan is-
tenilen kararçıkmayınca onlan da di-
sipline vermenin, partiyi, partilileri
yıpratmanın ötesinde başka ne yara-
n olabilir? CHP bu kurultayda artık
bu kör çıkmazlardan kurtuluş yolla-
nnı aramalı ve bulmalıdır.
Sayın Genel Başkan bazı millet-
vekillerinden şikâyetle 3 Temmuz'da
kurultayı topladı. Şimdi de yüksek
disiplin kurulu üyelerini şikâyet için
bugün baskın kurultayını topluyor.
Kimi, kime şikâyet ediyor?
Bu milletvekilini ve disiplin ku-
rulu üyelerini delege mi seçti ki Sa-
yın Genel Başkan bu yanlışlannı de-
legeye temizletmeye çalışıyor? CHP
içinde irinleşmeler, çürümeler var-
sa bunları yaratan mikropları bu
tertemiz bünyeye sokan kimdir?
Bu büyük partiyi son günlerde ka-
muoyunda sergilenen zor durumla-
ra sürükleyen kimdir. Kimlerdir?
Kurultay bunlann hesabım sorma-
hdır.
CHP, kendisine gelmelidir.
YÜKSEK SESLE HER YERDE
İlkeleri, ülküleri, programı, söy-
lem ve sloganları ile Kemalist bir par-
ti olduğunu yüksek sesle her yerde,
her zaman söyleyebilmeli, artık çık-
maz arayışlardan kendini kurtarabil-
melidir. Bugünkü kurultay önemli bir
fırsattır. CHP'li olarak hepimiz siya-
sal geçmişimizin özenli bir özeleşti-
risini yapmahyız. Siyasette sürekli
dostluklar olamıyor, sürekli kırgın-
lıklar, dargınlıklar da olmamah.
Öncelikle Sayın Genel Başkan, si-
zin kimsenin yadsıyamadığı önemli
lider özellikleriniz de var. Bunlan öne
çıkannız. Kısır döngülerden, çevre-
nızi saranlann bencil kıskacından ar-
tık kurtulunuz. Partiye ve partililere
daha geniş açıhmlarla bakınız. Bir
de bu yolu deneyiniz.
YAKINDIR, CÖRECEĞİZ...
Bunları yaparsak partiyi büyütür,
iktidara taşır, ülkeye de çok büyük bir
iyilik etmiş oluruz.
Laik Cumhuriyetimizin güvence-
si olan bu köklü partinin içine düştü-
ğü sarsıntılarla çözüp yıkılacağını
bekleyenler de hiç heveslenmesin.
Özü ve dibi sağlam olanlar için ge-
ri geri gidiş, ileri sıçramak içindir. Çok
geniş ve sağlam bir tabanı olan CHP
de bu sıçrayışın gerginliğini yaşıyor.
Kemalist ilkelerle ve "yeniden
Kuvayı Milliye ruhu" ile beslenen bu
hız liderini de bulur, iktidannı da.
Yakindir, göreceğiz.
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
Tsunami YardımK!)
Büyük felaketler, yıkımlar, savaşlar sadece karşı
karşıya kalanları değil insanlık duygusunu ve onu-
runu yitirmemiş olanları da can evlerinden vurur.
Türkiye, özellikle depremlerin aldığı canların ve
yitirdiği ulusal değerlerin acısını en sıkyaşayan ül-
kelerden biridir.
Her deprem sonrasında yollara düşüp deprem
bölgesine giden yetkili sorumlular, önce "ölenle-
re Tanrı'dan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yara-
lılara da acil şifa " dilerler. Ardından söz verme fas-
lıgelir. "Devletbütünolanaklarıileyanınızdadır. Ya-
ralan en kısa sürede sarmak için bütün tedbirler
alınmıştır."
"Madem ki devletadına söylenmiştiryerine ge-
tirilecektir" diye düşünür ve inanır insan.
Ancak arası soğuyunca anlaşılır ki devletlülerin
zaman cetveli, Güneş yılına göre değil ışık yılına
göre düzenlenmiştir. "En kısa süre" olarak tanım-
lanan süreç de bir türlü bitmek bilmez.
•••
Asya'da, bilindiği kadarıyla son çağların en bü-
yük felaketi yaşandı.
Depremin tetiklediği ve tsunami diye adlandırı-
lan dev dalgalar, deprem üssünden binlerce mil
uzaktaki kıyıları davurdu. Eskilerin, savaşlarda ga-
lip gelenlerin barbarcayaptıklarını anlatmak için kul-
landıkları "Taş üstünde taş, baş üstünde baş kal-
madı" deyişine uygun bir büyük felaketle karşı
karşıya kalındı.
Can kayıpları konusundaki resmi sayılar her ge-
çen gün artıyor ve iyimser tahminlerden vazgeçi-
lerek sayının 400 binlere yaklaşacağı belirtiliyor.
Dünya, sağ kalmalarına karşın canları tehdit al-
tında olanlara yardım için harekete geçti.
Bir dünya devleti olma iddiasındaki Türkiye de
bu özelliğine insancıl yaklaşımını da ekleyerek yar-
dım kampanyası düzenledi.
Kampanya, yayın organlarının ve özellikle de te-
levizyonların katkıları ile sürdürülüyor.
Kamuoyunun yakından tanıdığı ya da tanındığı
sanılan her meslekten kişiler, yurttaşları yardıma
çağırıyor. Aralarında söyleyeceklerini önceden dü-
şünmeden çıkıp aşağılama anlamına gelen cüm-
leler kuranlar da oluyor ama, iyi niyet ağır bastığı
için sineye çekmekte mahzur görülmüyor.
• ••
Iktidarın zorlamaları ve dinsel düşünceleri ikti-
dara yakın olanların yaklaşımları, yardımların bir in-
sanlık görevi olduğunu unutturarak siyasal bir şo-
va dönüştürülmeye çalışıldığı kuşkusunu yaratıyor.
Toplanacak parasal yardımın, deprem bölgesi-
ne gidecek Başbakan tarafından götürülmesi ön-
görüldüğü için Başbakan'ın şanına layık birtutar-
da olması isteniyor.
Istanbul'daki işadamları ile yenilen yemekteki
bağışlar ve çeşitli şekilde toplanan bağışların tu-
tarı yeterli görülmemiş olmalı ki Içişleri Bakanlığı
valilere de genelge gönderip yardım toplamaları-
nı istiyor. Valiler de ayrıca toplantılar düzenleyip il-
lerinin kodamanlarından, kendilerine karşı geleme-
yecek kamu görevlilerinden, velilerden, esnaftan
salma usulü para toplamak zorunda kalıyorlar.
Insanların duygularını gıdıklamak için kullanılan
yol da cabası.
Tsunamiye kurban gidenlerarasında Müslüman-
lar bulunduğu ve felaket bölgesindeki kimi yerle-
şim yerlerinin eskiden Osmanlı toprağı olduğu gi-
bi altı çizilerek vurgulanan özellikler manşetlerden
düşürülmüyor.
Bu yazıyı, yardıma karşı bir yaklaşım olarak de-
ğil şova dönüştürülmesinin insanlıkla bağdaşma-
dığını belirtmek için yazıyorum.
• ••
Başta da belirttiğim gibi Türkiye, dünyanın sa-
yılı deprem bölgelerinden birinde yurtlanmış.
Son altı yılda yaşadığımız iki depremde on bin-
lerce kurban verdik. Evsiz barksız, işsiz kalanların
sayısı ise milyonlarla belirtiliyor.
Teknolojiden yararlanmayı yalnızca bilgisayarlar-
dan yararlanma ve e-devlet'i yaşama geçirme ola-
rak algılayanlaryüzünden, başka ülkelerde hasa-
ra bile yol açmayan sıradan büyüklüklerdeki dep-
remler ülkemizde can kayıplarına yol açıyor.
Son acıyı Hakkâri'de yaşadık. Tsunami felaket-
zedeleri için kollannı sıvayanlar, "birgeçmiş olsun"
mesajını bile çok gördükleri bir ortamda sobasız,
çadırsız, geceleri sıfırın altında 20'ye düşen sıcak-
lıkta yaşam savaşı verenler neredeyse yok sayılı-
yor.
Son dönemdeki yaklaşımdan yola çıkarak, kul-
landıkları gerekçeleri kendilerine anımsatmayı zo-
runlu görüyorum.
"Onlar da Müslüman. Oralan da eski Osmanlı
toprağı. Ulu hakan Ikinci Abdülhamid Han
zamanında da oradaydılar. Onlan da unutmayalım."
oerinc@cumhuriyet.com.tr
Prof. Dr. TOLGA YARMAN
Avukat BOZKURT NUHOĞLU
CHP Istanbul Demokratik Girişimi (3)
Eh, o zaman, ahalinin sıdkı; sağcısından da,
solcusundan da, fark etmiyor, muhafazakâ-
nndan da, milliyetçisinden de... O, bu, her kimse
işte, hepsinden ve hepsinden, elbette sıynlır... O ke-
simde ya da bu kesimde, yok mu çürümenin hiç-
bir sorumlusu?..
Seçim öncesi, Atatürk'ün posterlerini çarşaf çar-
şaf gazetelere ilan olarak verip lideri için, "O hep
haklı çıktı" diye afişler asan, bundan başka da he-
men neredeyse, başka bir mesaj veremeyen... Say-
makla bitmez, kıyamet kadar basiretsizliğe, yoz-
luğa bilerek bilmeyerek çanak tutan ya da seyirci
kalan yönetim anlayışı mı, Atatürk'ün partisinin yö-
netim anlayışı?.. CHP de işte ister istemez, şu ku-
şatmadan, şu yozlaşmadan nasibini alıyor...
Nedir ki, koskoca tarih, CHP'deki düşüş, sizin
yüzünüzden, dün canciğer kuzu sarması iken, bu-
gün tırnak tırnağa dalaşan efendiler, sizin!.. Örtü-
lü örtüsüz, yan yana, ayn ayrı, ya da karşıhklı, ya-
hut karşı karşıya olarak, sizin yaptıklannızdan...
Gelelim meydandaki öteki aktörlerimize...
Herkes, kendi dürüst birikimi ile saygıdeğerdir...
Ne var ki, sen, BülentEcevit olmasa, "Türkiye si-
yasetine?M
, "Türkiye'deki siyasetdinanükleri ne?",
hatta "Türkiye tam ne?", bunlann kırıntısını bil-
mezken hükümete mi girerdin?.. Girer girmez mi,
hepsini öğreniverdin de, ortada fol yok yumurta yok-
ken dün bir bugün iki, "erken seçime gidilsc, Tür-
Ey delege önce sen sorumlusun!
kiye ekonomisine" bir şeycik olmaz diye, "Bay-
ram değil, seyran değil, Fatma Teyzem beni neden
öptü" dedirtircesine fetva vermeye başladın?.. lna-
nıyoruz ki, iyi şeyler de yaptın... Ama Tann aşkı-
na, okyanus aşırı görevlerdeyken, yürekten kutla-
nz, tabii ama, tarım, hayvancılık, o, bu, ne ise, bun-
ları mı, betahsis çalıştıydm ki, neredeyse dakika bir,
ekonomiden sorumlu bakan olur olmaz, bu alan-
lara dönük operasyonlar yaptın, çiftçiyi, hayvan-
cıyıkırdıngeçirdin!.. Baksanahallerine... Biradun
dışarı, iki adım içeri, sonra hurra, tekrar
dışarı, üç hareketinle hem DSP'yi, hem
YTP'yi yok ettin; sana eksiksiz güvenen
arkadaşlarını, yüzüstü ortada bıraktın!..
Her şeyden önce, "Sevgili dostun, değer-
li büyüğün" Bülent Ecevıt'e ihanet et-
tin... O kadar böyle ki, siyasetin ustası Bülent Ece-
vit, "Hayatınıda böyle şey görmedim" dedi. O ev-
rede "Baykal kırk yülık dostumdur" deyip bu se-
fer, tornistan CHP'ye girmedinmi?.. Kırk yıllık dos-
tun Baykal'ı, yeni mi tanıyorsun ki, kalkmış şim-
di, onunla olmaz diye yakınıp u
Adayunfalancadırt>
diyorsun?.. CHP'nin, bırakalım ilçe kongrelerini
bir tarafa, kaç il kongresine gittin? Onu da bıraka-
lım bir tarafa, lstanbul'da kendi ilçene kaç defa
gittin?.. Çok mu tanıyorsun, sahiden o falancayı da,
şimdi kalkmış "Adayım o" diyorsun. Yoksa seni,
keşke yanılsak, ama işte, yoksa birileri mi yine, ne
denli iyi niyetli olursan ol, ama o zaman da bal gi-
bi sana rağmen, dürtüyor?..
Hani biraz daha gayret etsen, siyaset tarihimiz-
de bir rekor kınp yedi hocalı ermiş olacaksm!..
Daha şimdiden maşallah, elde var dört!..
Oysa, farzımuhal, DSP'de kalsan, bak şimdi şu
dertlerle hiç uğraşmazdın... Pek muhtemelen, sen,
hazır lop, genel başkan oluverirdin... Hadi, ora-
dan, arkadaşlaruıla ayrıldın, mesela diyoruz, YTP'ye
girsen, CHP baraj altında kalırdı... Sen yine mil-
letvekili, hatta başbakan yardımcısı olur-
dun... Yine şu dertlerle hiç uğraşmaz-
dın... Bu ne basiret özrü?.. Siyaseten ol-
sun, hiç yakışmıyor... "Armut piş, ağzı-
ma düş!" deyip onun bunun, bir de ye-
niyetmelerin peşlerine takılacağına, çık-
sana aslan gibi, kendin aday olsana!..
Gelelim, o saygıdeğer falancaya...
Sen de muhakkak kendi dürüst, özgün birikim-
lerinle seçkin bir insansın... Ama bak, iyi keman
çalışarak iyi darbuka çalınmıyor... İyi darbuka ça-
lışarak iyi keman hiç çalınmıyor.
Tam da bu çerçevede, örgütlerden sana yönelik
olarak, yükselen tepkilerin sorguladığı gibi:
CHP'nin, yine bırakalım ilçe kongrelerini bir ta-
rafa, kaç il kongresine gittin? Onu da bırakalım bir
tarafa, lstanbul'da kendi ilçene kaç defa gittin?.. Par-
lamentoya kaç kez gittin?.. Gruba kaç kez gittin?..
Şimdiye kadar kaç önerge verdin?.. Kaç projeye im-
za attın?.. 1994'te Büyükşehir Belediye Başkanlı-
ğı'na aday olduğunda, senin elinde bir kamış, ya-
nında (orada ne işi vardı, tam bilemiyoruz tabii
ama, sana herhalde teknik destek vermek üzere
duran) günün Bayındırlık Bakanı, onun da elinde
bir kamış, sizi beraberce, bir lstanbul haritası ba-
şında gösteren, çok satışlı bir gazetenin, resminiz-
le birlikte, manşetten, 'düpedüz senin isminle' ta-
nıttığı (senin olamayacak, olması mümkün olma-
yan, özgünlüğü bir tarafa, müktesebatın-
la bağdaşmaz olduğu için tekniğine esa-
sen hiçbir biçimde vâkıf olamayacağın,
bütün bunlara karşın bir çırpıda hanene
kaydedilmesine, hangi vicdanla razı ol-
duğunu ise, katiyen anlayamadığımız) 'su
projesi' gibi bir proje değil ama ömrü hayatında gir-
mediğin bir teknik alanda olması gerekmez, ayn-
ca. lçinden, birikimlerinden, doğallıkla gelen, se-
nin olacak 'siyasi' kaç projeye imza attın?.. Geçe-
lim. Ismini Meclis'teki odanın kapısından niye çı-
karttın?.. Partide bunca antidemokratik uygulama
yapılırken neden sustun?.. Bir buçuk yıl önceki ki-
lit lstanbul tl Kongresi'ne niye gelmedin?.. lstan-
bul milletvekili değil misin?.. Hadi gelmedin, ama
arkasından kalkıp valıim bir gelişme niteliğindeki
tüzük değişikliğine, niye imza koydun?.. Daha dün,
gayretle aynı resim karesinde çıkmak istediğin ge-
nel başkanına, şimdi ne oldu da sırtını dönüveri-
yorsun. O zaman, bilmediğin ne vardı ki yeni öğ-
reniyorsun?.. Bilmiyor, göremiyor idiysen, sen fe-
raset özürlüsün. Değilsen, ne iyi, ama madem bi-
liyordun, o zaman neden sesini çıkarmadın?.. Ma-
dem o zaman sesini çıkarmadın, ne diye şimdi çı-
karıyorsun? Hoş mu, şu resim?.. Yaşar Kemal,
"Türkaydını çoğunlukla omurgasızdır" diyor; bu-
na ne diyorsun?..
Ah genel başkan ah, sen bunlarin hepsini cebin-
den çıkarırsında... Eteklerinden, o, bu fark etmez,
en canbaz dalkavuk perendeleri ata ata, tutanlan,
işte bugünlerde senı en düzeysiz insan manzaralan
ile hançerleyecek olmalan pahasına tuttun, seni
samimiyetle, o da ülke için, parti için,
hatta senin için, eleştiren gönülleıe, yürek-
lere, birikimlere, yeğledin!.. Onlannpar-
tiyi, daha fecisi Atatürk imgesini, enriya
dolu süreçlerde, fare gibi kemirmelerine,
seyirci kaldrn... Parti tükeudikçe, vktviîs
VıcsapVannûa, \ii£6nt Wta&.\a oyııaimı...
Kim bunlar?.. Çık şimdi, ne biliyorsan söyle...
Ver şunların ağızlanıvuı payını... Şunca yıllık bağımız
var... Içinüz yine de acır... Sen, gideceksen git...
Nerede olursan ol, ama, adam gibi adamlarla ol...
Ey kurultay delegesi... Tarihin karşısında, en önce
sen sorumlusun, sen... Başkası değil... Ya CHP'yi,
şu düzey özürlü yapısından çıkartırsın, alnın açık,
taçlanırsın... Ya da tarihin şamarını onunla beraber
yersin... Aklını başına topla?..
BİTTİ